exclusive wrestling corporation presents...
july 26th 2023, wednesday
magnificence #3
portland, oregon // hare field
Şovu Will Ospreay ile açıyoruz. Ospi ringe gelirken geçen haftaki main eventte aldığı galibiyetten kesitleri izliyoruz. Ardından Ospreay ringde ve sözü alıyor şimdi. Geçen hafta, sözünü verdiği gibi galibiyeti almış ve artık merdivenin son basamağına erişmiş. EWC tarihinin ilk Dünya Şampiyonu olabilmek onun için artık tek bir maç kadar uzakmış. O kemeri söküp almak için karşısına gelen herkesi darmadağın etmeye hazırmış. Bu gece rakibini öğrenecekmiş Ospreay ve maçı da arka alanda takip ediyor olacakmış. Ama onun için kimin galip geleceğinin bir önemi yokmuş. Bron Breakker yahut Bray Wyatt, hangisi gelirse gelsin Line In The Sand'de gerekeni yapacakmış Ospreay.
Ospreay sözüne devam edecekken onu bölenler Jake Roberts ile Bron Breakker! İkili ringe geliyorlar ve söz ilk olarak Roberts'ta. Şartlar böyleyken ve Ospreay de Breakker'dan bahsetmişken onlara söz hakkı doğmuş. Ospreay oldukça öz güvenli bir duruş sergiliyormuş, fakat bu öz güven onun damarlarında akan, hakiki öz güven değilmiş. Korkak öz güveniymiş. Çünkü Bron Breakker'ın bu gece kazanacağını ve LITS'de karşısına çıkıp onun k*çına tekmeyi koyacağını ve ona unutamayacağı bir sopa çekeceğini biliyormuş. Bunu bildiği için de dışarıya farklı bir izlenim sunarak bu intibayı dağıtmaya çalışıyormuş. Roberts biraz daha konuştuktan sonra Breakker alıyor sözü. Bir adım öne yaklaşıyor ve Ospi'ye yakınlaşıyor, "bak çocuk" diyerek başlıyor sözlerine Breakker. Ospreay'i pohpohlayan, ona havagazı basan medyatik etkenlerin gazına gelmesiyle itham ediyor. Bunlarla var oluyormuş Ospreay, s*k kırığı 3-5 paralı gazetecinin yazdığı zırvalıkların hiçbir önemi yokmuş. Önce bu geceki engeli aşacak, sonrasında ise Line In The Sand'de karşısındaki parlak çocuğa burada yapılanların Japonya'daki küçük s*kli heriflerin yaptıklarına benzemediğini öğretecekmiş! Ospreay bayağı geriliyor ve "gel de öğret g*tün yiyorsa" diyerek mikrofonu atıyor ve burnunun dibine kadar geliyor Breakker'ın! Breakker da ceketini çıkarıyor, tansiyon yükseldi!
DERP!
Arena karanlığa bürünüyor ve ekran açılıyor. Bray Wyatt, Leo Kruger ve Taylor Rotunda; Wyatt Family'i tam takım görüyoruz. Wyatt gayet soğukkanlı bir tavırla, pis pis gülümseyerek ikiliyi sakinliğe davet ediyor. Bu endüstrideki hiçbir şahıs duygularını ve eylemlerini kontrol etme konusunda iyi değilmiş. İçgüdüsel hareketlerine asla karşı koyamıyorlarmış, çünkü iradesizlermiş. Breakker ve Ospreay de bu girdapta olan 2 insandan birisiymiş, bu iradesizliğe bir cevap olmak için bu şenliği böldüğünü söylüyor Wyatt. Bir spora, bir şeye benliklerini adamayı çok yanlış yorumlayan iki tane aciz görüyormuş sadece. Ospreay de Breakker da aynı gaflete düşen iki kaliteli atletmiş. Evet onlar gerçekten kaliteli atletlermiş, ama bazen kaliteli atlet olmak her şey demek değilmiş. Oto kontrollerini sağlayamadıkları için düştükleri girdabın içinde yitip gideceklermiş. Ve Wyatt da kardeşleriyle beraber bu dünyada iradesiz ruhları infaz etmek için varlarmış. Wyatt sözlerinin ardından "Follow the buzzards..." çekiyor ve
DERP!
Segment sona eriyor.
Arka alandayız. Hiromu Takahashi'yi yanında bir tercüman ile görüyoruz. Kurt Angle ile irtibat halinde Hiromu. Angle giriyor söze ve her şey iyi güzel ama dil konusu adaptasyon için önemliymiş. Bu ülkenin dilini öğrenmediği halde buraya adapte de olamaz ve başarı kazanması zorlaşırmış. Ama Angle, Hiromu'daki potansiyele güveniyormuş ve o yüzden bu gece Hiromu'ya bir şans vermiş. Bu verdiği şansı iyi değerlendirmeliymiş, başarılar diliyor Hiromu'ya Angle. Hiromu da Japonca bir şekilde teşekkür edip elini sıkıyor Angle'ın ve terk ediyor alanı tercümanla birlikte.
eight-man tag team match
the club & grizzled young veterans def. pretty deadly & war machine
4 takım, 8 adamlı bu bol kaos kargaşa içeren maç bir o kadar da keyifli geçiyor. Maçın son bölümünde face ekip üstün bir haldeyken GYV ikilisi dışarıda PD ile kavgaya tutuşuyor ve onları alt etmeyi başarıyorlar, ardından ringde legal değilken usulsüz bir şekilde ringe müdahil olmaya çalışınca hakem onları uyarıyor ve ringe sokmamak için uğraşıyor. Bu esnada Anderson yerdeyken Hanson'a Low Blow'u koyuyor! Rowe ringe giriyor ama onu da Gallows, Big Boot ile indirip ringin dışına atıyor. Şimdi Rowe'a Magic Killer geliyor ikiliden! Bu esnada GYV de mevzuyu görünce salça olmayı bırakıyorlar ve Anderson tuşa gidip maçı sonuçlandırıyor! Bu kaostik aksiyondan alengirli bir şekilde de olsa heel ekip üstün çıkmayı başarıyor. İki ekip galibiyeti kutlarken Drake'in Anderson'a laf atması üzerine ufak bir gerginlik çıkıyor. Bu gerginlik gittikçe artıyor ve iki ekip kapışmaya başlıyor! Kavga dışarıya kadar taşınıyor. Bu sırada PD ikilisi ayrı köşelere çıkıyor ve Moonsault ile o kalabalığa uçuyor! Şimdi War Machine'de sahne ve ikili ringden Suicide Dive ile atlıyor yine ayaklanan kalabalığa! Darmadağın oluyor ortalık!
War Machine ringe girip gövde gösterisi yapacakken Kurt Angle burada! EWC'nin Genel Müdürü 4 takım arasındaki gergin voltajı 3 şovdur gözlemlediğini dile getirsin. Bu işi nihayete erdireceklermiş. LITS'e 4 takım arasında maç duyuruyor Angle ve bu maçın kazananı EWC tarihinin ilk Tag Team Şampiyonları olacakmış! Ayrıca bu maçın türü Gauntlet olacakmış ve gelecek haftaya bir maç daha duyuruyor Angle. Bu gecenin kaybedeni olan iki takım, War Machine ile Pretty Deadly kapışacaklarmış ve bu maçın kaybedeni LITS'teki maça ilk sıradan giriş yapacakmış. Bu duyuruların ardından ringi terk ediyor Angle, dışarıdaki ekipler ve ringdeki War Machine birbirine bakarken segment sona eriyor.
Reklamlardan sonra Paige ringe geliyor. Birkaç yıl ringlerden uzak kalmak zorunda kalmış, akabinde geri dönmüş fakat bu birkaç yıl içerisinde endüstride kadınlar özelinde hiçbir değişiklik olmamış. Arpa boyu kadar bile yol kat edilmemiş. Zira bu konuda devrimin öncüsü kendisiymiş, onun sakatlığı burada her şeyi değiştirmiş. Ve döndükten sonra da bunun böyle olduğunu daha iyi anlamış. Zira hala bütün endüstride kendisiyle boy ölçüşebilecek bir tane dahi kadın yokmuş, pek tabii EWC kadınlarını da ihtiva ediyormuş bu dedikleri. Ayrıca ondan kariyerli biri de yokmuş burada. Hem tecrübe hem kalitesiyle herkesten bir adım buradaymış burada. Ve kalite timsali bir kişilik olarak bu akşam bir meydan okuma yapması hasıl olmuş, kim istiyorsa gelsin kapışalım yapıyor Paige ve mikrofonu atıp bekliyor.
Giulia! Joshi güreşinin kaliteli isimlerinden birisi, EWC'de! Paige'in meydan okumasına yanıt veriyor ve ringe gelip yerini alıyor.
paige's open challenge
giulia def. paige
Ring içi bakımından oldukça kaliteli ve tatmin edici bir maç izliyoruz. Maçın son bölümünde Paige'in PTO denemesini savuşturan Giulia inanılmaz bir momentum yakalayarak peşi sıra sekanslarla Paige'i yıpratıyor ve akabinde Glorious Driver ile maçı sonuçlandırmayı başarıyor. Giulia galibiyetini kutlarken kendini ringin dışında bulan Paige şok geçirmiş ve hayal kırıklığına uğramış bir halde alanı terk ediyor. Giulia EWC'ye iddialı bir giriş yapmış oluyor böylece
Arka alandayız. Tommaso Ciampa ile röportaj veriliyor. Haliyle geçen hafta Ospreay'e karşı aldığı yenilgi soruluyor. Ciampa birkaç saniye duruluyor ve söze giriyor. Hayatında ve kariyerinde ilk defa böyle yol kazalarına uğramadığına değiniyor. Tabii bu yol kazasını EWC gibi daha çok taze bir şirkette erkenden parlama fırsatı varken yaşaması çok da iyi olmamış ama belki de olması gereken buymuş. Belki de EWC'de zirve noktayı görebilmek için çizmesi gereken bir rota varmış ve Ciampa da o rotayı çizmekle mükellef tutulmuş olabilirmiş. Elbette yaşadığı yenilgi onun için bir hayal kırıklığı ve yıkım olmuş, ama Ciampa bu yenilginin üzerine 1 haftadır çok düşünmüş ve durup yas tutmak yerine ayağa daha güçlü kalkmanın onu her zaman kariyerinde daha yukarı çektiğini hatırlamış. Şimdi de farklı bir şey yapmayacakmış. Ciampa bu sözlerinin ardından alanı terk ediyor ve röportaj sona eriyor.
franchise championship qualifying match
lucky kid def. wade barrett
İki isim de genel anlamda iyi maç çıkarıyor. Barrett ara sıra köşede Lucky Kid ile çok uğraştığı için hakemle didişiyor. Son kısımda Lucky Kid üstünlüğü almışken Barrett onu ipten sektiği gibi Side Slam ile yakalıyor! Ardından Bull Hammer'ı koyuyor derken Lucky Kid sıyrılıp roll-up'a alıyor, 1--2-- Barrett terse çeviriyor 1--2-- Lucky Kid bi daha çeviriyor 1--2--3! 3 oldu! Lucky Kid bu ufak roll-up dalaşından üstün ayrılarak maçı da merdiven maçı için bileti de kapmayı başarıyor! Hemen ringden uzuyor Lucky Kid. Barrett ise hayli şaşkın ve sinirli, hakeme itiraz ediyor şiddetli bir şekilde hızlı saydığını itham ederek. Hakem bunu kabul etmiyor, Barrett sinirle ringden inip bir mikrofon kapıyor ve adaletsizliğe uğradığını söylüyor. EWC'nin yönetimi daha ilk şovlardan sınıfta kalmış, üstelik adaletsizliğe uğrayan başka isimler de varmış ve kendisi de bundan nasibini almış. Elde edeceği ciddi bir şans varken kötü bir hakem yönetimi yüzünden bundan olmuş ve üstelik hal böyleyken şirketin başındakiler ses dahi çıkarmıyorlarmış.
Bu esnada ışıklar kararıyor! Barrett olanlara anlam veremiyor, bir Britanya bayrağının silüeti ringe yansıyor! Barrett yere bakıyor şaşkın gözlerle, bu sırada ekran açılıyor ve kral tacı takmış adamın silüetini görüyoruz yine! Konuşmaya başlıyor, ama kullanılan programdan ötürü sesini anlayamıyoruz. Barrett ile aynı dertten muzdarip olduklarını söylüyor. Onunla konuşması gerekenler varmış, ama endişe etmemeliymiş Barrett. Zira adam, Barrett'ı gerektiğinde bulacakmış. Ekran kapanıyor ve arena normale dönüyor. Segment Barrett'ın şaşkın ve donuk ifadesiyle son buluyor.
Vignette tadında bir Eddie Kingston promosu yansıtılıyor ekrana. Kingston yolda bir yandan yürürken, bir yandan da konuşuyor. Yıllar boyu birçok şirketle çalışmış; CZW, ROH, TNA ve şimdi de EWC. Farklı serüvenler yaşamak onun kariyerinin büyük çoğunluğunu oluşturmuş. Ama artık g*t gezdirme işi sona ermiş, EWC'ye kazığı çakmaya niyetliymiş Eddie. Yola ise Franchise Championship'i kazanarak başlamaya niyetliymiş. Bu gezdiği sokaklar, onu oluşturan ve bugünkü haline getiren sokaklarmış. Bu şirketteki endüstriyel prototiplerin hiçbirisinin havasını soluyamadığı ve soluyamayacağı yerlermiş buralar. O yüzden hepsinden daha farklıymış Eddie. EWC'nin temasını oluşturan bu marketing ürünü kelimelerin ve yapılanmaların belkemiğini oluşturacak unsurmuş Eddie ve bunu da o prototip ürünü y*vşaklar gibi değil, kendi yöntemleriyle ve naturasıyla yapacakmış. LITS'te Franchise Şampiyonluğu için geleceğini söylüyor Eddie ve promo sona eriyor.
singles match
zack sabre jr. def. jason jordan
Jason Jordan bayağı Kurt Angle'dan esintiler vererek güreşiyor. Hatta yaptığı bir German Suplex'in ardından babasına seslenerek "senin gibi yapabiliyor muyum" diye haykırıyor Jordan. Maçın son bölümünde Ankle Lock'a bile alıyor ZSJ'yi, hatta gafil de yakalıyor onu. Ama kilidi tüm gücüyle sıkarken yavaş yavaş elden ayaktan düşüyor ve istemsiz bir şekilde kilidi bırakıyor Jordan. "Bizim bu kadar benzediğimiz dahi ortadayken babam beni nasıl kabullenmez" diyerek dizlerinin üzerine çöküyor ve ellerini başının üstüne koyarak düşünmeye koyuluyor. O sırada ZSJ kalkıyor ve ani bir Penalty Kick! Ardından You Can't Play Conkers in England bağlıyor Jordan'a! Jordan bir süre dirense de pes ediyor! ZSJ az kalsın vereceği maçı garip garip olaylardan sonra kazanmayı biliyor. Galibiyetini kutladıktan sonra ringi terk ediyor.
Jordan bir süre sonra ayaklanıp bir mikrofon alıyor. Kurt Angle'ın, babasının onu kabullenmemesini, tanımazdan gelmesini kabullenemiyormuş. Bu şirketle anlaştığı ilk gün babasıyla kavuşacağının heyecanı varken bugün elinde kalan koca bir hiçlikmiş. Güreşmeyi bırak bir ekmek yiyip bir su dahi içemiyormuş, bütün fonksiyonlarını kaybetmiş. Hayata dair hiçbir şeyden keyif almıyormuş, nefret de etmiyormuş, edemeyecek kadar bitkinmiş çünkü. Tepeden tırnağa hissizlemiş, ne yapacağını bilmiyormuş ve köşeye sıkışmış hissediyormuş. Jordan bu sözlerinin ardından kendisini tutamıyor ve gözyaşlarına boğuluyor! Konuşamayacak hale geliyor resmen. Kendisini köşeye bırakıyor ve oraya oturup ağlamaya devam ediyor. Segment bu görüntülerle sona eriyor.
franchise championship qualifying match
hiromu takahashi def. tyler breeze (w/ fandango)
Çok da uzun sürmüyor maç. Breeze ufaktan bir yükselir gibi olsa da Takahashi bu yükselişin dominasyona evrilmesine pek mahal vermiyor. Maçı da Time Bomb ile çözüyor.
Arka alanda Marty Scurll'u görüyoruz. Soyunma odasında oldukça gergin bir şekilde oturuyor. Geçtiğimiz haftalarda yaşadığı şeyleri değerlendirdiği gergin ve sinirli ruh halinden belli oluyor. Bu gece de bir booking alamadığından memnun olmadığını söyleniyor kendi kendine. Bu iş nereye kadar gidecek böyle, kariyerimi şekillendirebilmek için döndüğüm yerde kariyerim sıfırdan eksilere düşecek diyor kendi kendine. O volta atarak söylenirken kapının altından kendisine bir zarf atılıyor. Scurll bu zarfı fark edince bir anlık duraksıyor ve anlam veremiyor buna. Eğilip zarfı alıyor ve oturup zarfa bakıyor. Bu esnada kameralar ringe dönüyor.
ewc world championship tournament semi-final
bron breakker (w/ jake roberts) def. bray wyatt (w/ wyatt family)
Yer yer psikolojik savaşın da ağır bastığı bir maç izliyoruz. İki ismin de galibiyete çok yaklaştığı yerler olsa dahi bir türlü sonuç gelmiyor. Maçın sonunda Family'nin de net bir yardımıyla Wyatt üstün durumda ve rakibini Sister Abigail'a alıyor fakat arena birden karanlığa bürünüyor...
Ekran kararıyor ve Karrion Kross ile Scarlett'ı görüyoruz ekrandan. Wyatt'ın ilk ayakta 1-0 öne geçtiğini söylüyor, beni aileni kullanarak gafil avlamayı başardın diyor. Ama Kross bitti demeden hiçbir şey bitmezmiş. Daha bu savaşın ikinci ayağı varmış, daha hiçbir şey sona ermemiş. Basit bir aile saadeti ve maç sonucuyla bu iş bitmeyecekmiş. Yakın geçmişte bu yaşananları unutmayacakmış Kross. Çünkü geçmiş böyleymiş, bir arşiv gibiymiş ve insanın karşısına her zaman çıkarmış. Wyatt ile bu noktada zıtlaşıyorlarmış işte. Üstelik Kross'un argümanını ispatlaması oldukça basitmiş.
Kross elindekini kaldırıyor. BU RAMBLING RABBIT! FIEND DÖNEMİNDEN KALAN O MEŞHUR OYUNCAK! Wyatt, Rambling Rabbit'i gördüğü gibi resmen kafayı yiyor! Onu görmek psikolojisine pek iyi gelmedi gibi... Wyatt resmen kafayı yiyor ve iki eliyle başına baskı uyguluyor, başına giren ağrı yüzünden gözyaşları da damlıyor! Kross oyunun yeni başladığını söylüyor. Bu hikayedeki tavşan, kaplumbağayı (Wyatt) utancından evine hapsedecekmiş. Kross pis pis kahkaha atarken ekran kapanıyor ve arena normale dönüyor. Kruger ve Rotunda da adeta donakalıyorlar olanlardan sonra, elden ayaktan kesiliyorlar! Wyatt hala aynı durumdayken Breakker ayaklanıp onun kafasına Knee Strike'ı koyuyor! Wyatt bu darbenin etkisiyle iplere de çarparak ayaklanıyor ve Breakker'dan Spear! Breakker tuşa gidiyor ve maçı sonuçlandırıyor! Bron Breakker resmen inanılmaz olaylara şahitlik ettiğimiz bu maçtan galip olarak sıyrılmayı başarıyor ve LITS main eventine gidiyor! Breakker, Roberts ile galibiyeti kutlarken şov sona eriyor.