Yanlışının burada olduğuna inanıyorum. Put yıkmak dediğimiz şey için rasyonalizmden bu kadar uzaklaşmak bir şart değil. Toplumsal değerleri toplumun dışından okumaya gelirsek, bunun akademik eğitimini alan birisi olarak bunu yaptığıma dair bir şüphen olmamasını isterim. Bu metodolojiyi sadece sosyolojik olaylar için değil, politik ve tarihi olaylar perspektifinde de gerçekşetirebiliyorum. Dolayısıyla put sevmemek, putlaşmış figürlerin altındaki gerçek fikirleri ve adamları sevmemeyi gerektirmez.
Kemalizm bir dönemin "necessary evil"ı olarak görülebilir, saygı duyabilirim. Kemalizmin bir devlet politikası, Atatürkçülüğün de yerel bir siyasi ideoloji olduğunu açıklamaya girmeyeceğim, Enes yapmış yeterince. Yazdığı her şeye imza.
Bahsettiğim şey rasyonalizmden uzaklaşmaktan ziyade tamamen rasyonalist bir çerçeveden bakmak anlamına geliyor. Tarihi bir figüre hürmet beslemek, sevgi duymakla rasyonalizm yan yana gelemez. Burada orta yol olmadığını ifade etmeye çalışıyorum. "Olmasaydın olmazdık" ile "sever sayarım ama put yapmaya da gerek yok" arasında zannettiğiniz kadar bir uçurum yok. Bir ucunda Yılmaz Özdil bir ucunda Kadir Mısıroğlunun yer aldığı bir skalanın içinde yer alıyor iki söylem de. Omniscient politik bir bilinç ise bunların dışında kalmayı gerektirir.
"Kemalizm ve Atatürkçülük ayrı şeylerdir" önermesine de yine yukarıda cevap verdim. Çıkmaya üşenirsen aşağı da koyayım:
Bu bana "HDP'nin tabanına lafımız yok ama tavanı terörle iltisaklı derdimiz onlarla." geyiğini hatırlattı. Bunu diyenler o tabanın o tavana seve seve oy verdiğini ve zaten tavanın o tabanın istekleri ve talepleri doğrultusunda siyaset yaptığını görmezden geliyorlar mesela. Senin dediğin de aynı kapıya çıkıyor, Atatürkçü olanların tanıdığı Atatürk o devletin öğrettiği Atatürktür. Devlet ideolojisi ve politikaları da yine halkın Atatürkçü kesiminden kopuk oluşmamıştır. Bunlar birbirini besleyen, aralarında organik bağ olan olgular. Senin dediğin bizi sanki uzaydan gelen, halkla alakası olmayan bir grup oligark kendilerine maske olarak kullanmak için sıfırdan bir ideoloji yaratmışlar gibi bir sonuca götürür, olayları da bağlamından koparmış oluruz.
Yerel ideoloji öyle olduğu için devletin rejimi de böyle oluyor. Aralarındaki bağı görmek zor değil, ideolojilerin oluşumu, bilginin oluşumu zaten bu süreçlerle gerçekleşiyor. Dediğim gibi; "gerçek İslam bu değil", "HDP'ye oy verenlere saygımız var, HDP'nin yönetici kadrosuna düşmanız" bunların hepsi benzer argümanlar.
Özetle;
1.İhtimal: Atatürk'ün temsil ettiği cumhuriyet değerlerini, devrimleri ve fikirleri savunuyorsan Atatürkçüsündür, o bahsettiğiniz devlet ideolojisi de bu fikirleri sağlamlaştırmak için kurulmuş bir müessesedir. Bunu ne kadar doğru ne kadar yanlış yapmışlardır ayrı konudur.
2.İhtimal: Atatürk'ün devrimlerine karşısındır, Atatürk'ün tek parti döneminde yaptığı bazı işlere karşısındır, sevmezsin.
Çünkü Atatürk ile ilgili anlatılan her şeyin o laf attığınız ve Atatürkle hatta Atatürkçülükle izole etmeye çalıştığınız devlet propagandasının ürünü olduğunu ve sizin bilinçaltınızda Atatürk'ün yıkması ve sevmemesi bu kadar zor bir figür olmasının sebebinin de yine bu eğitim sistemi ve devlet politikaları olduğunu görmezden geliyorsunuz. Atatürk ile ilgili Kamos'un psikopat hocasının kadın dedikodularını anlattığı hatıratı ve H.C. Armstrong'un yalan dolu kitabı haricinde hiçbir eleştirel birinci el kaynak yok.
Atatürk iyiydi ölünce İnönü batırdı. Atatürk iyi de Kemalizm kötü(Atatürk'ün fikirleri ile Kemalizmin ortaya koyduğu şeyler çok farklı sanki) Ben de Atatürkçüyüm ama bla bla... Bunlar 3-4 senede bir "tabu yıkmaya" niyetlenen ama buna cesareti olmayan kişilerin öne sürdüğü yüzeysel argümanlardır.