Kış Yarı’nda varis lord Ziggy Wolfguard zindana atılmıştı ve hiçbir şekilde askeri kuvveti yoktu. Sigurd Wolfguard ise yeğeninin tahtını adeta gasp etmişti. Olayın hemen ardından Sigurd, Kuzey’in hatta diyarın dört bir yanına kuzgunlarla yeğenini bir hain olduğunu, kuzeye ihanet ettiğini ve böylece tahta Sigurd’un kendisinin geçtiğini belirtmişti. Bazı kuzeyli aileler bu duruma karşı çıkmış olsa da Sigurd vekil lordluğu yaptığı dönemde bazı hanelerle arasını iyi tutmuştu ve bu sayede de bazı hanelerin desteğini alabilmişti. Fakat bu gelişmenin apaçık bir şekilde Kuzey’i karıştıracağı ortaydı. Sigurd’un aklında sinsi bir plan vardı. Bu planda Sigurd yeğeni Ziggy Wolfguard’ı aile yadigarı Ruhan Ruhkılıcı ile infaz edip tehlikeyi tamamen yok edecekti. Ruhan Ruhkılıcı ise 100 Yıl Süren Kış’ta Wolfguard hanesine yadigar olan bir kılıçtı.
Üstat: Lordum yeğeninizi infaz etmeniz Kuzey’de büyük karışıklığa neden olur ve isyan başlar. Bunu yapmamanızı tüm saygılarım ile tavsiye ederim. Biliyorsunuz ki Kış Geliyor. Üstelik Sur’dan haberler hiç iç açıcı değil. Haggard Snowwolf yabanılları toplamış ve Sur’un bu tarafına gelmek istiyor. Sur’da yeterince asker yok. Bizim Kuzey’in Koruyucuları olarak birlik olmamız ve…
Sigurd Wolfguard: Yeğenim zayıf birisi ve onun varlığı bugün olmasa bile yarın hanemi tehlikeye sokacaktır. Onun infaz edilmesi gerekiyor. Bunu yapmazsam takipçileri olacak ve benim üstüme gelecekler.
Üstat: Fakat yeğeninizi direkt öldürmeniz de bir çözüm değil.
Sigurd Wolfguard: Onun yaşaması ve günün birinde tahtımı elimden alması daha kötü olur. Kuzey zaten ikiye bölündü. Yeğenimin destekçileri her halükarda üstüme gelecekler bunun farkındayım ancak o sağ kalırsa, onun yaşamasına izin verirsem birlik olup üstüme gelecekler ve Kuzey’i ele geçirecekler. O yeşil bir çocuk ve kış görmedi yapamaz. Eğer onu kendi kılıcımla öldürürsem destekçileri ortadan kaybolur. Onu infaz edeceğim ve tüm diyar amcasına ihanet eden yeğenin amcasının kudretli kılıcı altında öldüğünü görecek. Bütün kuzey önümde diz çökmüş olacak.
Üstat karşısındaki adamın akıl sağlığına yönelik şüpheli bir düşüncedeydi ve içinden tanrılara onun için dua ediyordu.
Üstat: Lordum benim daha iyi bir fikrim var. Bırakın oğlan yaşasın. Demem şu. Bir mahkeme düzenleyelim ve oğlan suçunu açıkça itiraf etsin. Siz de ona merhamet gösterin ve Sur’a gönderin. Yemin etsin gece nöbetçisi olsun. Tüm haklarından feda edeceği için siz doğrudan meşru bir lord olmuş olacaksınız. Yeğeniniz direkt kendi ağzından suçunu itiraf ettiği için de Kuzey’deki birlik sağlanmış olur.
Sigurd Wolfguard: Bu benim de aklıma geldi. Hatta ölümünün elimden değil de bir yabanıl tarafından olması daha çok işime gelirdi. Yabanıl Saldırısında Kuzey’i birleştiren Lord olurdum ama Ziggy bunu kabul etmeyecektir. Tüm riskleri kabul ediyorum ve yeğenimi öldürmek istiyorum…
Üstat: Lordum ben yeğeninizi bu hususta ikna ederim. Eminim ki yeğeniniz yüz binlerce masum insanın ölümündense böyle bir fedakarlığı Kuzey adına kabul edecektir. Etmek zorunda…
Sigurd karşısında duran Üstat’a baktı, onun bir şeyler çevirdiğini düşünüyordu ama onun da aklında bir fikir oluştu ve Üstat’a onay verdi. Üstat saygıyla Lordu’nu selamladı ve oradan ayrıldı…
Dexter Ironcliff, Demir Adaları’na yeniden geldiğinde birkaç hafta boyunca sanki zeminin tıpkı gemide olduğu gibi ayaklarının altında sallandığını hissetti. Aradan geçen bir haftanın sonunda ise artık zeminin normalleştiğini ve bunun da tekrardan fırtınalı denizlere açılma zamanının geldiğinin işaretçisi olduğunu hissetti. Dexter, Bandan Ironcliff’in huzuruna çıkmadan önce yeğeni Agatha’yı gördü. Ona laf attı. Bilinen tüm dünyayı gezdiğini ve Agatha gibi taşaklı birisini asla görmediğini kahkahalar eşliğinde söyledi. Agatha ise kinayeli bir şekilde amcasının yeniden görüyor olmanın ne büyük bir mutluluk verdiğini söyledi. Bandan Ironcliff içeriği girdiğinde ise Dexter ve Agatha onun önünde saygı ile eğildiler.
Dexter yeniden denizlere açılacağını ağabeyine bildirdi. Bandan ise Dexter’e sert bir şekilde kızdı. Demir Adalılar’ın lordu olarak kardeşinden daha fazla ayrı kalmak istemediğini söyledi.
Bandan Ironcliff: Daha geçenlerde hep birlikte oturup Westeros’u nasıl avucumuzun içine alacağımızın planlarını yaptık. Şimdi nereye gidiyorsun bilinmeyen dünyanın gizemine doğru mu? Aptal olma. Otur oturduğun yere. Bir gemi dolusu dilsiz ile takıla takıla konuşmayı bile unutmuşsun.
Dexter Ironcliff: Lordum gelecek savaşların farkındayım. Fakat biz tohum ekmeyiz ve gelirimizi yağmalarla kazanırız. Essos’ta yağmalanacak çok yer var. Şu Targaryen piçlerinin kalesini yağmalayabiliriz. Demir Doğumlu bir piç o kaltak kraliçenin güvenini kazanmış. Anlayacağın kaleyi içten…
Bandan Ironcliff: O kale Storm Company tarafından korunuyor, o fahişe ile işimiz yok. Esas bizim fahişe ile işimiz var. Kral yaşlandı ve eminim bir gün ölecek. İşte o zaman…
Dexter Ironcliff: O zaman? Ne zaman? Ben karaya ait değilim ağabey.
Bandan Ironcliff: Sana kal diyorsam kalacaksın. Çünkü tahtın varisi sensin! Benden sonra bu taht sana ait. Fakat gözünü hırs bürümesin. Sakın beni köprüden atmaya falan kalkma. Bu keder beni erken yaşta öldürür. Benim yerime bundan sonra sen yönetmiş olacaksın. Yönettiğin insanları tanımanı ve hayatının kalanını riske atmamanı emrediyorum.
Dexter duydukları karşısında şaşırdı. Zaman ağabeyini daha da duygusal bir adam yapmıştı. Dexter ağabeyini saygıyla selamlarken Agatha ise babasına içten içe kızdı. Çünkü tahtı hak ettiğini düşünüyordu ve kendisini senelerce buna hazırlamıştı…
Sur’un ötesine gittiğimizde ise güney bölgelere kıyasla çok çetin şartlar vardı. Burada yaşayan insanlara yabanıl adı verilmişti. Aslında onlar da güneyde yaşayan hanelerle aynı soydan geliyorlardı. Sur inşa edilince en kuzeyde en soğuk topraklarda kalmışlardı ve güneydeki şartlara sahip olamadıkları için onlar gibi büyük kaleler inşa edememişlerdi. Aralarından bir tanesinin ise hikayesi oldukça farklıydı. Haggard Snowwolf… Yabanıllar onu birer lider olarak görüyordu. Aslında Haggard içerisinde çok trajik bir hikaye barındıran acılı bir adamdı. Haggard Snowwolf ilk olarak Sur’da bir Gece Nöbetçisiydi. Aslında onun görevi Sur’u şu an içinde bulunduğu yabanıl insanlara karşı korumaktı. Fakat bir gün Sur’un ötesine gittiğinde genç kızıl saçlı bir kadına aşık oldu ve bunun için de yeminini bozdu yabanıllara katıldı. İlk zamanlarda kabul görmese de zamanla onların saygılarını kazandı. Fakat bir gün klanı saldırıya uğradı ve sevdiği kadın kollarında öldü. Onu öldüren kişi ise Haggard’ın çok iyi tanıdığı birisiydi, kardeşi Reynold Snowwolf idi. Haggard intikam yemini etmişti ve bütün yabanılları tek tek topladı. Artık zamanı gelmişti. Kış gelmekteydi ve en kuzeyde bir hareketlilik mevcuttu. Daima Kış olan topraklardan kuzeye inenler gördükleri karşısında dehşete kapılmış gibiydiler. Zaman artık onlardan çalınanı geri alma zamanıydı ve kış geliyordu…
Agatha Ironcliff babasının almış olduğu karara oldukça öfkelenmişti ve bunu babasıyla da paylaşmaktan çekinmedi ama babası onu sert bir dille tersledi. Diyar çökerken Demir Adaları’n daha güçlü olması gerektiğini ve geçmişte bir kadının varis olmasıyla Demir Doğumluları’n bir felaketi yaşadığını paylaştı. Agatha ise bunu kabul etmekte zorlanıyordu ve haksızlığa uğradığını düşünüyordu.
Bandan ise evlatlarını kaybetmenin acısını hala yüreğinde taşıyordu. Bir de kardeşini kaybetmek istemiyordu. Artık kararı kesindi. Kardeşini tüm Demir Doğumlular’ın önünde varisi ilan edecekti.
Zindan hayatında Ziggy artık günleri, saatleri kısacası zamanı karıştırır hale gelmişti. Gelen yemeklere göre zihninde bir zaman oluşturmuştu ama karanlık ve yalnızlık onun zihnini köreltiyordu. Artık neyin ne zaman geldiğini anlamıyordu. Biraz daha durması halinde aklını tümden kaybedecek noktaya gelecekti. Fakat amcasından alacağı intikamı düşündükçe kendisinde kuvvet bulabiliyordu. Bir gün kapısı hiç olmadığı gibi ardına kadar açıldı. İçeriye alışılmadık şekilde ışık girdi. Ziggy gözlerini ovdu ve geri açtığında ise Üstat’ı gördü. Ona karşı tepkiliydi. Üstat ise tüm bu olanların yanında diyarın iyiliği için ondan suçunu itiraf etmesini ve Sur’a katılmasını emretti. Ziggy ise bunu asla yapmayacağını söyledi. Üstat ise Ziggy’nin elini sımsıkı tuttu. “Unutma” dedi “Unutma, Kuzey Unutmaz! Sur’a git ve yüz binlerce masum kuzeyliyi kurtar!” Ziggy, Üstat’ın ne demek istediğini anlamasa da Sur’a gitmesinin daha iyi olacağı kanaatine vardı. Daha sonrasında Ziggy Wolfguard için mahkeme düzenlendi ve Ziggy Wolfguard olmayan suçunu itiraf edip siyahları giymek istediğini söyledi. Mahkeme kararınca Ziggy için Sur yolu göründü…
Ziggy bir grup Wolfguard askeri ile Sur’a doğru yola çıktı. Yolculukları esnasında ise askerlerden bir tanesi yine Kral Yolu’nda olduğu gibi ok yiyip yere yığıldı. Kuzeyli Askerler gelen bir çete ile savaşmaya başladılar ama çete amansızdı ve askerleri tek tek düşürdü. Çetedekilerden bir tanesi ise kılıcı ile Ziggy’nin üzerine yürümekteydi. Ziggy’nin elleri bağlıydı…
BÖLÜM SONU…
