6. Bölüm “Ejderha’nın Düğünü”
“Geçtiğimiz bölümlerde Kraliyetin 300. Yılına özel düzenlenen mızrak turnuvasını Gizemli Şövalye kazanmıştı. Gizemli Şövalye turnuvayı kazandıktan sonra Kral Muhafızı olmak istediğini belirtmişti. Ve miğferinin altından da Marko Goldspire’ın küçük oğlu Liam Goldspire çıkmıştı. Marko bu durumda hayal kırıklığı yaşamıştı. Daha sonrasında Kral Arthur ve Ashara Suncrest bir gece balkonda uzun uzadıya sohbet etmişti ve aile ziyafetinde ise Arthur, Ashara ile evleneceğini duyurmuştu. Bu düğünün haberini alan Thalion Suncrest ve Aegor Heat de düğün için yollara düşmüştü…”
Kızıl Kale’de tatlı bir telaş vardı. Kral Arthur ve Prenses Ashara hayatlarını birleştireceklerdi. Rebekah Suncrest bu birliktelikten oldukça memnun görünüyordu. Çardakta nakış işlerken Dar Deniz’e doğru bakmaktaydı. Oldukça sessiz bir hava hakimdi. Ancak bu sessizliği bir ses bozdu. Bu sesin sahibi Marko Goldspire’dan başkası değildi. Marko sıcakkanlı bir şekilde konuşmaya başladı. Ancak Rebekah kardeşinin hangi maksat ile buraya geldiğini çok iyi biliyordu. Marko en nihayetinde düğünün Rebekah’ya “tüm bunlar senin başının altında mı çıktı” diye ciddi bir şekilde sordu.
Rebekah Suncrest: Biliyorsun ki Marko anlaşmamız Ashara ile oğlunun Liam’ın evliliği üzerineydi. Böylece Suncrestler, Dragonshadeler ve Goldspirelar diyarın en güçlü hanedanlıkları olacaktı. Ancak senin akılsız oğlun tüm bu planların içine sıçtı.
Marko Goldspire: Senin bu yaptığına ise sıvamak denir. Ya yeğenin erkek bir çocuk doğurursa ne olacak?
Rebekah Suncrest: Bunu ancak Anne bilebilir. Bizlere iyi temennilerde bulunmaktan başka bir şey düşmez.
Marko Goldspire: Küçükken de aynı böyleydin. Aklın sinsiliklere çalışıyor. Bu yapmış olduğun şey diyarı çöküşe götürecek anlamıyor musun?
Rebekah Suncrest: Oğlunun kral olamayacak olması seni sandığımdan…
Marko Goldspire: Mesele oğlumun kral olup olamaması değil aptal. Mesele Prenses Helena. Tahtı arzuluyor. İki prensesin kavgası diyara büyük bir çöküş getirecek bunu anlamıyor musun?
Rebekah Suncrest: Asıl Helena’nın tahtta olması diyara en büyük çöküşü getirecek! Sence 7 Krallıkta bir kadının saltanatını kim tanıyacak. En başta Demir Adaları’ndaki dinsizler isyan edecekler. Aklın varsa limanlarındaki birliklerini arttır. Kuzey karışıyor. O şeytan suratlı adam yeğeninin tahtında oturuyor ve yeğeni büyüdü. Kuzey karışacak. Bunu Dorne bile biliyor. Dirftmark’taki aklını kaçırmış deliyi saymıyorum bile. Senin gelinin o tahta oturduğu gün diyar çökecek. Dua et Arthur’un erkek bir varisi olsun. Ancak o zaman diyarın huzuru bozulmaz.
Rebekah ağabeyine karşı sözünü esirgemeden söylemiş ve oradan ayrılmıştı. Marko ise giden kardeşinin arkasından öfkeli gözlerle baktı…
Helena’nın çığlıkları yatak odasına yankılanıyordu. Her zaman için kocası Berrick’in üstünde olmayı ve onu domine etmeyi severdi. Belki de bu onun ileride Kraliçe olması halinde otoritenin de kendisinin elinde olacağının bir sinyaliydi. Berrick derin bir inilti ile tohumlarını Helena’nın içine gönderdi. Berrick derin bir nefes aldı. Helena da onun yanına uzandı ve derin nefes aldı. Berrick müstakbel karısını öpmek için üzerine bir hamle yaptığında ise Helena onu sertçe ittirdi. Berrick ise daha çok istiyordu ama Helena istemediğini sert bir dille belirtti.
Helena Dragonshade: Babam bir çöl fahişesi ile evlenecek. Belki de erkek bir çocuk pehdahlayacak. Bir çöl faresi kardeşim olacak ne mutlu. Oysaki ben Kraliçe olacaktım. Sense Kral olacaktın ama senin umurunda bile değil. Bu sürtüğü ilk gördüğümüzde de umursamamıştın. Seks dışında umursadığın başka bir şey var mı senin?
Berrick Goldspire: Bir gün sen Kraliçe ben ise Kral olacağım. Senin babanın asla erkek çocuğu olmaz. Fakat erkek gibi kızı var. Bir erkek gibi domine ediyorsun…
Helena Dragonshade: Senden daha erkek olduğum kesin. Tek fark senin önünde uzun bir s1k var. Ben de o yok. Keşke erkek olarak dünyaya gelseydim.
Berrick Goldspire: O uzun s1kin tadına yeniden bakmak ister misin?
Berrick karısının omuzlarını öpmeye başladı. Helena onu isteksiz bir şekilde ittirse de Berrick daha inatçı bir şekilde öpmeye devam etti. Helena en sonunda Berrick’i yatağa ittirdi ve tekrardan tepesine çıktı…
Ertesi sabah olduğunda Kızıl Kale çok önemli misafirlerini ağırlamaktaydı. Thalion Suncrest uzun senelerin ardından yeniden Kral’ın Şehrine Kızıl Kale’ye gelmişti. Deny Suncrest ve Arthas Suncrest gelen Dornelu misafirleri karşılamaya çıktı. Dorne gerçekten kalabalık gelmişti. Bazı önemli ailelerin lordları da bulunuyordu. Thalion önce ağabeyi ile kucaklaştı sonra ise Deny ile. Thalion’dan sonra Aegor Heat de gelenler arasındaydı. Deny kardeşini görünce çok mutlu oldu. Ancak aynısı Arthas için söylenemezdi. Aegor babasını selamladıktan sonra kardeşi Deny ile birlikte oradan uzaklaştı.
Thalion Suncrest: En son burada olduğumda çok küçüktüm uzun zaman sonra burada olmak beni garip hissettirdi doğrusu. Bu evlilik de nereden çıktı?
Arthas Suncrest: Onu getirmek zorunda mıydın?
Thalion Suncrest: Unutma ki o da senin oğlun. Unutma ki sen Dornelusun. Piçler tutkudan doğarlar. Madem bu kadar bu çocuktan rahatsızsın o zaman s1kine hakim olacaktın sevgili ağabeyciğim.
Arthas Suncrest: Suncrest ile Dragonshade birleşiyor. Kızım, kral ile evlenecek ve ona erkek çocuklar verecek. Ve o çocuklar diyarı yönetecek. Bir piçin düğünde olması hakaret olarak kabul edilir buralarda.
Thalion Suncrest: Bir Dorne piçi geriye kalan tüm Westeros’tan daha değerli ve soyludur. Onu buraya getirdim çünkü biz kimseye eğilmeyiz, kimseye diz çökmeyiz. Nereden geldiğini unutma ağabey.
Thalion yeğenlerinin gittiği yöne gitti. Arthas ise kardeşinin bu asi tavırlarına oldum olası sinirleniyordu ama bugün çizgiyi aşmıştı…
Düğün gecesi gelmişti. Kızıl Kale hatta belki de tüm Weteros uzun bir gece yaşayacaktı. Misafirlerin hepsi yerlerini almıştı. Kenneth Goldspire tekrardan Castarly Kayası’ndan gelmişti ve Marko, Berrick ve Helena’nın bulunduğu masada oturdu. Solomon ise farklı bir masadan Helena ile göz göze geliyordu ve kadehini onun için kaldırmıştı. Helena ise bu gizemli adamın aklından geçenleri çözemedi. Altaiir Shadowmoor ise Solomon’un hal hareketlerinden rahatsızlık duyurdu. Onun aklından sinsi planlar geçirdiğini tahmin edebiliyordu. Bir başka masada ise Suncrest Ailesi bulunuyordu. Diğer masalardan Aegor’a karşı küçümseyici bakışlar atılsa da Thalion’un varlığı herkesi korkutuyordu. Ayrıca Arthas’ın korktuğu gibi Arthur, Aegor’u kötü karşılamamış aksine onun gelmesinden de mutlu olmuştu.
Alastair Silverthorne’un anonsu ile Kral Arthur Dragonshade salona geldi. Bütün herkes ayağa kalktı ve Krallarını büyük bir saygıyla selamladılar. Daha sonra ise Dornishman’s Wife türküsü çalmaya başladı ve Dorne Prensesi Ashara Suncrest anons edildi. Ashara’nın yüzünde duvak vardı ve o salona girdiğinde herkes ayağa kalktı. Yeni Kraliçe’nin önünde salondaki herkes saygıyla selam durdu. Ashara, Kral’ın yanına geldiğinde ise duvağını açtı ve ay gibi parlıyordu. Kral Arthur bu genç kadına bir kez daha aşık olduğunu hissedebiliyordu. Ancak sadece o değil Alastair Silverthorne da dışarıdan belli olmasa da bu genç kadına karşı bir hisler besliyordu. Fakat dışarıdan bakan birisi için bu belli olmayacak düzeydeydi.
Düğün merasiminden önce ise çiçeği burnunda şövalye Liam Goldspire öne çıktı ve Kral’ının önünde diz çöküp yemin etti. Ömrü boyunca kralı, kralın ailesini koruyacak, evlenmeyecek, baba ve toprak sahibi olmayacaktı. Bu durum içten içe Marko Goldspire’ı sinir ediyordu. Liam yeminini ettikten sonra Kral Arthur da yemin etti. O da bu genç şövalyenin onurunu lekeleyecek görevler vermeyeceğinin yeminini etti. Liam çocukluğundan beri hayal ettiği anı en iyi şekilde yaşadığından emindi.
Kral Arthur ve Prenses Ashara evlilik yeminlerini ettikten sonra artık karı koca, kral ve kraliçe olmuşlardı. Prenses Helena içten içe sinir krizi geçiriyordu. Kral Arthur evlilik seremonisi istememişti. Evlilik seremonisinde gelin ve damat odasına kadar taşınırdı.
Gecenin sonunda ise içkiler içilmiş danslar edilmiş ve nihayet bütün konuklar Arthur ve Ashara birer karı koca olup odalarına çekildiğinde yavaş yavaş dağılmışlardı. Arthur ve Ashara ise Kral Muhafızları eşliğinde odasına gitmişlerdi. O gece nöbet sırası da Alastair’e aitti. Alastair kapının önünde nöbet tutarken içeride Arthur ve Ashara artık karı koca olmuşlardı. Alastair o gece tamamen Ashara’yı düşünüp durmuştu. Onun şu an içeride bir erkekle birlikte olması onun zoruna gidiyordu ama o bunun farkında değildi. Hayatında hiç böyle hisler yaşamamıştı. Yemini ve yemin ettiği krala karşı hisleri vardı ve bundan utanç da duyuyordu. Fakat engel olamıyordu…
BÖLÜM SONU…