AEW: All In London
Maç değerlendirmelerine geçmeden önce kısa bir atmosfer değerlendirmesi yapmak istedim. Şov Wembley gibi bir stadda yapılınca ve AEW tarafından da -genel beklenti nezdinde- “tarihin en büyük güreş şovu” olarak lanse edilince atmosfer hususunda da beklentiler hat safhada oluyor. Fakat itiraf etmeliyim ki, AEW bence bu konuda pek de bekleneni veremedi. Gün batınca atmosfer az da olsa bilahare düzeldi, fakat yine de istenen düzeye eriştiğini söyleyemem. Stage kısmının dizaynı çok daha iyi yapılabilirdi özellikle, tabii çekim teknikleri de bu hususta çok önemli. Ama bu denli büyük bir stadda ilk şovunu yapan AEW için anlayışla karşılanabilecek aksamalar bunlar. Gelecek sene yine bu şovda Wembley’e dönüyorlarmış zaten, ölçülüp biçilip gerekilen derslerin çıkarılmasıyla 2024’te daha keyifli bir atmosferin sunulacağına inanıyorum.
Maç değerlendirmelerine dair ise, işin açıkçası şova canlı kalamadığım için ve sonradan izlediğimde de biraz kendime vakit yaratmam gerektiği için bazı maçları izlemedim ya da sonuna atlayarak geçtim, bu yüzden her maçın değerlendirmesi olmasa bile görmek istediğiniz bütün maçların değerlendirmesinin burada olduğunu düşünüyorum.
Real World Şampiyonluğu - CM Punk (c) vs. Samoa Joe: Tabii iki ismin de ilerleyen yaşlarını ele alırsak prime Punk ve Joe standartlarında ring içi izlemedik, ama zaten bu maçtan beklenen de daha ziyade hikaye anlatımıydı. Yaş tempoyu götürür, ama oyunculuktan çok da bir şey kaybettirmez tabii. O yüzden maçın hikaye anlatımı bazında beni neredeyse doyurduğunu söyleyebilirim. Joe’nun Punk’ı anonsör masasının altına gömdüğü anda büyük bir şok geçirdim, şovun başında oranın parçalanmasını asla beklemiyordum çünkü. Zaten oradan sonra maç iyiden iyiye sertleşti. Bir de ben bilmiyordum, şovu beraber izlerken
@Deathmatch Classic söyledi, Punk ROH’teki finisherıyla bitirmiş maçı ve bunu da ROH’ten ayrıldığı günden beri ilk defa kullanmış. Bu ikilinin en son maçına da ROH’te çıktığı gerçeği de mevcutken güzel düşünülmüş bir maç sonu olduğunu düşünüyorum. Bir de Punk’ın Hogan+Cena nazireleri de çok hoşuma gitti. Bu Real World Champ senaryosunun gidişatını merak ediyorum, varacağı yer MJF vs. Punk zaten orası belli ama Punk’ın bu yolda çıkaracağı işler hala merak konusu. |
***3/4
Trios Maçı - Kenny Omega, Hangman Adam Page & Kota Ibushi vs. BC Gold & Konosuke Takeshita: Bu maçın ring içi bakımından bizi doyuracağı çok belliydi. Gurbette denk gelen Japonlar nerede nasıl olursa olsun forearm savaşına girdiğinde inanılmaz keyif alıyorum ya. Bunu geçen ay izletmiş olsalar da Ibushi ile Takeshita yine beni bu keyiften mahrum bırakmadılar. Omega’nın V-Triggerları da maça inanılmaz keyif kattı. Yalnız Jay White belki bir tık daha kendini gösterebilirdi, AEW serüvenini şimdiye kadar beğeniyorum ama biraz daha vites arttırma vaktinin geldiğini düşünüyorum. Takeshita yine muhteşem bir maç çıkardı, favori Japon güreşçilerim arasında yerleşiyor gün geçtikçe. Maçı da bitiren isim o oldu zaten, hem heel ekip galibiyetini hem de Omega’nın tuş olmasını asla beklemiyordum. Olumlu anlamda güzel ters köşe oldu benim için, bir de şovdan önce yanlışlıkla bu olayın spoilerını yemeseydim daha iyi olacaktı da… | ****
AEW Dünya Tag Team Şampiyonluğu - FTR (ş) vs. Young Bucks: Muazzam maç… Benim korkum ve işin açıkçası beklediğim, tabiri caizse “spot maymunluğu” bir maçtı. Ama hele ki Young Bucks standartlarına göre o kadar da uçuk kaçık spot işlerine girilmemiş, tabii yine çokça vardı ama hoplamalı zıplamalı değildi. Hep derim, büyük YB maçlarını izlerken bu spot işine mecbur katlanmak lazım. Adamların olayı bu çünkü. FTR da muhteşem iş çıkardı ama Cash Wheeler maçın %70’inde falan asla yerden kalkamadı ya, herif mahkemelik oldu diye sonradan script değiştirip böyle bir ceza mı kestiler diye düşünmüyor değilim yalan yok. Onun dışında maçta inanılmaz kick-outlar vardı. Wheeler’ın BTE Trigger+Shatter Machine kick-outlaması çılgıncaydı. Maçın sonu da vahşet bitti, Nick’ti sanırım Shatter Machine’i inanılmaz iyi sattı ve son vuruşun sertliğini izleyiciye kusursuz bir şekilde yansıttı. 5 yıldızlık maçları kadar büyük bir maç değildi ama o büyüklüğe yakındı, o yüzden puanımız belli… | ****3/4
Stadium Stampede - Blackpool Combat Club & Santana & Ortiz vs. Best Friends & Penta El Zero M & Eddie Kingston: Yani türünün diğer örneklerine kıyasla bu maç pek de Stadium Stampede sayılmaz, tabii yer yer stad içerisinden bazı görüntüler verilse dahi maçın çok büyük bölümü ring ve çevresinde geçti. Ama tabii bu maça Anything Goes gözüyle bakılırsa iyi iş çıktığı söylenebilir. Diğer örneklerine göre konseptten beklediğim randımanı alamasam dahi maç genel olarak çok keyifli geçti. Mox yine manyak manyak şeyler yaptı, maçın sonunda sanki deathmatch promotionından fırlamışçasına kanadı, kafaya çubuk bile girdi adamın ya daha napsın… Penta’nın bir ara gimmick değiştirip gelmesi çok iyiydi bir de, gelir gelmez de giriş bölümünde şovunu yaptı zaten. Çıktıkları merdiven kırılınca kahkaha attım ama garip bir şekilde o sekansı hoş kıldı bence merdivenin yamulması, bu da Penta’nın engel tanımayışına yazar tabii. Ama maçın bitişi falso, çünkü ben bu Orange Cassidy’den gerçekten bıktım. Ayrıca BCC’nin düşüşünü durdurabilmesi için bu galibiyete ihtiyacı vardı. Bu tayfa arasındaki düğüm daha çözülmez, bu kördüğümden de Mox, INTC’yi alır kaçar gibi. Güzel maç, felaket son. | ****1/4
AEW Dünya Kadınlar Şampiyonluğu - Hikaru Shida (ş) vs. Saraya vs. Toni Storm vs. Dr. Britt Baker D.M.D.: Beklentimden bir tık daha iyi maçtı, Saraya galibiyeti+akabinde Outcasts gerilimiz zaten bekleniyordu ama bu gerilimin daha maç içinde bu denli yüksek voltajla başlatılmasını ben beklemiyordum açıkçası. Ama maç içindeki hikaye anlatım kıtlığını da bu olaylarla kurtarabilirlerdi ancak, o açıdan güzel hamle. Saraya’nın bu maça memleketinde de çıkmasının efektiyle Storm’un yaptıklarıyla da beraber oluşturulan agresif güreşini beğendim, Storm’un ise ne zaman kaçmaya çalışsa bir şekilde ucu Saraya’ya dokunan talihsiz hamleleri güzel düşünülmüş. Shida bayağı geçiş oğlu geçiş şampiyonu olarak yazılmıştı bu belliydi zaten en başından, ama bu durumun maçta göstere göstere servis edilmesi ve her ne olursa olsun şampiyonun bu maçta pasifize gözükmesi puan kırdığım bir husus oldu. Tüm bu olanlardan sonra Saraya’nın Storm’u tuşlaması ise manidar oldu, Baker’ın maçın bitişindeki durumu ise muhtemelen Baker’ı bu potada devam ettirebilmek için yapılmış bir hamleydi. Baker’ı izlemekten keyif alıyorum, kadın güreşinin ortalamasının çok çok üstünde bir karizması var ve aynı nispette ekrana da inanılmaz yakışıyor. Saraya’nın galibiyeti durumlar gereği çok belli, ama uzun yıllar sonra kazanılmış haklı ve anlamlı bir galibiyetti. Böylesi zorlu bir sakatlıktan dönerek eskisinden daha iyi olabilmek büyük bir başarı, tebrik etmek lazım. | ***3/4
Tekli Maç - Will Ospreay vs. Chris Jericho: Ulan ne maçtı ya… Bu maçı izlemeyi iple çekiyordum ve sabırsızlıktan bacaklarımın titrediği kadar vardı maç. Chris Jericho’nun bu yaşına rağmen sergilediği performansa şapka çıkarmak lazım, üstelik bu performansı Will Ospreay gibi kariyerinin zirvesine yakın, fiziğinin en iyi olduğu süreçteki bir adama karşı çıkardı. Muhteşem bir adam gerçekten. Will Ospreay ise artık yıl yıl ya da ay ay değil gün gün gelişim gösterir olmuş, Naito ile izlediğim maçından sonra bile arada olumlu farklılıklar var. 6 ay sonra AEW’ya resmen adım atacağına dair ihtimaller çok yüksek, eh bir de şov topraklarında olunca Ospi galibiyeti de kaçınılmaz oluyor. AEW’ya Omega ve Jericho maçlarıyla beraber olağanüstü bir giriş yaptı. Ayrıca bir adam bu kadar güzel Codebreaker satmasın ya… | ****1/2
AEW Dünya Şampiyonluğu - MJF (ş) vs. Adam Cole: Yani… Daha ne denebilir ki… Böyle bir şov için zayıf görünen bir main eventin hikayesi böyle güzel işlenebilirdi. WWE’ye ders niteliğinde okutulması gereken bir booking. WM ana olaylarını daha izlenebilir kılmak için kolaya kaçıp fosilleşmeye yüz tutmuş büyük isimleri devir daime sokmak yerine artık yeni yüzleri ya da yükselmeyi bekleyen orta üstü potadaki isimleri kullanıp kaliteli booking ile en büyük şovunun ana olayına hazırlamak her zaman kendini daha çok izlettirir. Çünkü profesyonel güreş endüstrisi; bugün hem sporu hem de eğlence sektörünü çatısı altında barındıran ve bu özelliğiyle her daim yenilenmeye, kabuk değiştirmeye ihtiyaç duyacak bir endüstri. Sizin de bu kabuk değişimine uyum sağlamak için MJF vs. Adam Cole gibi tabiri caizse barbutlar atmanız lazım, yine MJF vs. Cole gibi düşeşi vurursanız böyle takdir toplarsınız işte… Maçtan beklediğim birçok hikaye referansını aldım, hatta Double Clothesline olayı tüylerimi diken diken etti ve o an için beklemediğim bir şeydi. Ama maç o şekilde bitseydi büyük rezillik olurdu, devam etmesiyle harika bir yere evrildi maç. MJF’in Cole’a kıyamayışı ama Cole’un bir yere kadar kemeri için dostunu bile çiğneyek karakterini yansıtması maçın şekillenişindeki en etkili faktördü. Ama maçın sonunda verilen ders öyle güzel bir dersti ki: Eğer bir an için vicdanını ve duygularını kenara bıraktıysan o şekilde devam etmelisin, onları bıraktığın yerden geri alırsan kaybetmeye mahkumsun… Adam Cole maçın sonucunda tam olarak bunu yaşadı. Roll-up ile bitmesi belki can sıkıcıydı, ama maçın hikayesinin gidişatına oldukça uygun olduğu için pek ses çıkaramadım. Bir de maçta çok beğendiğim anlardan bir diğeri de Cole’un MJF’i bayılttığı ve MJF’in deyim yerindeyse 9.99’da ringe girdiği andı. Cole’un o an için yine vahşetini kenara bırakıp Max için bir yandan endişelenmesi, bir yandan da ringe girip öylece beklemesi Cole’un ruh halindeki tezatlığı çok iyi yansıtan bir andı. Şahane bir hikayenin şahane bir sonu… tabii ki değil, TTC almalarından da belli ki bu hikaye ROH’e de taşınarak devam edecek ve ben bu potada daha neler izleyebileceğimizi fazlasıyla merak ediyorum. Kusursuz bir hikaye anlatımı, enfes oyunculuklar ve Wembley’in hakkını veren bir ana gösteri… | *****