- Katılım
- 3 Tem 2023
- Konular
- 10
- Mesajlar
- 366
- Beğeni sayısı
- 219
- PG Nakit
- 100
Livakovic'in yaptığı hareket bence penaltı değil. Djiku'nun ayağının değip değmediğini göremiyorum yayınlanan piksel piksel videolardan. Sonraki hücumda da top Sivassporlu oyuncunun eline geliyor. Kafasından mı geliyor bilmiyorum ama ben direkt eline geliyor gibi gördüm yayınlanan açılardan.
Gel gelelim bizim kanatlardaki boşluklardan faydalanıp kontra şansı yakalayan ve Uğur Çiftçi biraz erken pas atsa ilk yarıda gol atabilecek olan Sivasspor'a, ilk yarıda berbat oynamamıza rağmen, devre arasında hiçbir değişiklik yapmayarak karşılık veren hocamız da beni üzüyor. Nitekim Çiftçi'nin atamadığı pası Murat Paluli attı ve golü yedik. Sonrasında kanatlara hamle geldi hemen. İlk yarıdaki oyuna müdahale etmek için 60'ı beklemeye gerek olmadığını hepimiz biliyoruz. Üç ay peşinden koştuğumuz kalecimiz çok kötü bir şutu bacak arasından içeri alıyor, hepimiz "bir kere de çık kurtar" diyoruz.
İstediğimiz kadar hakem diye ağlayalım beyler, Olympiakos maçının önüne maç koydular önümüze taş koydular diye Süper Kupa'ya çıkmadık, Olympiakos maçında Karagümrük maçı var diye rotasyon yaptık 3 yedik, Karagümrük maçını zor bela aldık, Olympiakos rövanş maçında yediğimiz 3 golü Sivasspor maçına İrfan ve Fred daha zinde çıksın diye yaptığımız hamleler yüzünden çıkartamadık ve elendik, şimdi de o İrfan ve Fred ne kadar iyi oynarsa oynasın pek de iyi olmayan bir Sivasspor'a karşı kötü bir puan kaybı yaşadık. Kendi hayatımda da sürekli haftalar, aylar ilerisini kafada kuran biri olarak bunları söylemek biraz tezat oluyor benim için ama görünen köy de kılavuz istemiyor.
Üç gün arayla maç oynayan tek kulüp biz değiliz. Sezon ortasında işleri yolunda gitmeyen tek takım biz değiliz. Üstesinden gelinebilecek, hasarsız olmasa da az hasarla atlatılabilecek bir dönemden elimizdeki her şeyi kaybederek çıktık. Takım bence bunun önüne geçebilecek kuvvete sahipti, beni en çok üzen de bu kuvvete güvenilmemesi oldu. Yine sil baştan başlıyoruz gibi duruyor.
Gel gelelim bizim kanatlardaki boşluklardan faydalanıp kontra şansı yakalayan ve Uğur Çiftçi biraz erken pas atsa ilk yarıda gol atabilecek olan Sivasspor'a, ilk yarıda berbat oynamamıza rağmen, devre arasında hiçbir değişiklik yapmayarak karşılık veren hocamız da beni üzüyor. Nitekim Çiftçi'nin atamadığı pası Murat Paluli attı ve golü yedik. Sonrasında kanatlara hamle geldi hemen. İlk yarıdaki oyuna müdahale etmek için 60'ı beklemeye gerek olmadığını hepimiz biliyoruz. Üç ay peşinden koştuğumuz kalecimiz çok kötü bir şutu bacak arasından içeri alıyor, hepimiz "bir kere de çık kurtar" diyoruz.
İstediğimiz kadar hakem diye ağlayalım beyler, Olympiakos maçının önüne maç koydular önümüze taş koydular diye Süper Kupa'ya çıkmadık, Olympiakos maçında Karagümrük maçı var diye rotasyon yaptık 3 yedik, Karagümrük maçını zor bela aldık, Olympiakos rövanş maçında yediğimiz 3 golü Sivasspor maçına İrfan ve Fred daha zinde çıksın diye yaptığımız hamleler yüzünden çıkartamadık ve elendik, şimdi de o İrfan ve Fred ne kadar iyi oynarsa oynasın pek de iyi olmayan bir Sivasspor'a karşı kötü bir puan kaybı yaşadık. Kendi hayatımda da sürekli haftalar, aylar ilerisini kafada kuran biri olarak bunları söylemek biraz tezat oluyor benim için ama görünen köy de kılavuz istemiyor.
Üç gün arayla maç oynayan tek kulüp biz değiliz. Sezon ortasında işleri yolunda gitmeyen tek takım biz değiliz. Üstesinden gelinebilecek, hasarsız olmasa da az hasarla atlatılabilecek bir dönemden elimizdeki her şeyi kaybederek çıktık. Takım bence bunun önüne geçebilecek kuvvete sahipti, beni en çok üzen de bu kuvvete güvenilmemesi oldu. Yine sil baştan başlıyoruz gibi duruyor.