Dream segmenti için ayrıca bir inceleme yapacağımı söylemiştim, aşama aşama okurken reaksiyonlarımı ekleyeceğim ve karakterin durumları, geçirdiği evrimi, verilmek istenen mesajları kendimce yorumlayacağım. Başlamadan önce şunu söyleyebilirim, 2018'de GTRPG'de GWA ilk kurulduğunda Will Ospreay almıştım, ve oynamaya çalıştığım karakterin promo şekli aslında Dream ile inanılmaz benziyordu. O zamanlar 14-15 yaşımda olmamın etkisiyle çok ham şeyler yazıyordum ancak promo için yazdığım her bir paragrafta spesifik olarak bir kavramı vurgulardım ve her bir kavram karakterin içerisindeki ayrı bir personaya işaret ederdi. Dissosiyatif kimlik bozukluğunu yansıtmaya çalışıyordum, mantıktan çok uzaktı ama karakterin kafasının içinde birkaç farklı sesin kendi özel adlarıyla konuştuğu bu fikrin geliştirilmiş halini aylardır okuyor olmak beni çok etkiledi. O zamanlar yapmaya çalıştığım şeyin yapılmış halini görmekten çok keyif aldım. Şimdi geçiyorum:
Aslında ilk paragrafta anlatıcının Christopher Daniels olduğu söylenmiş, canlı takip etsem bunu anın heyecanı ile yorumlar mıydım bilmiyorum ama ''
Aranızda olmadığım zamanlar, kendime bir yer belirler ve göklerden seyrederdim.'' cümlesi inanılmaz bir spoiler fakat çok ince. Bunu düşünen yazarı gerçekten tebrik etmek istiyorum. Devamında duygu ve mantığın iç çatışmasına şahit ediliyoruz, aslında devamında gelen içgüdülerin tamamı bu iki temel başlığın altında şekilleniyor. Dayanıklılık, algı ve kavramsallaştırma olaya mantıktan bakarken empati, manipülasyon ve ilkellik işin duygusal boyutunda. Dream'in içindeki çatışma zirvede yani. Sonraki aşamada Velveteen'in tabiri caizse spawn olması dramatikleştirerek yedirilmiş, giderek Dream'in baş ağrılarının artması gibi. Aslında ben okurken psikoloji öğrencisi olarak işin psikolojik boyutundan baktığımda Velveteen vs. Dream mücadelesi başladığı anda bunu birinin kafasında yaşadığını düşünmüştüm. Tahmin etmesi de zor değil fiziksel bir şey zaten imkansız, sadece aslında olan şeylere duyduğum merak beni çok yükseltmişti bu noktada. Dream'in batışını simgeleyen görsel aslında kafamda birkaç şeyi oturttu diyebilirim, psikolojide dissosiyasyon denilen bir olay var. Ne olduğunu anlatmaya girip metni amacından saptırmaya gerek yok ama şöyle izah edeceğim, yapacağım yorum elbette, aslında biz bu segmentte Velveteen, Dream'i sonsuzluğa terk ederken Dream'in kafasından geçtiğini düşündüğü seyrediyor olabiliriz. Bana bunu düşündürten şu, biz hikaye boyunca olayı Dream'in gözünden izledik ancak hiç Velveteen'in açısından bakmadık. Olay Dream'in Velveeten'i bulma mücadelesi değildi belki de, Velveteen'in Dream'den kaçmasıydı. Dream'i yok saymasıydı ve onu kabullenememesiydi, kendi başına gelenler yüzünden Dünya'daki karşılığı olan Dream'i yaşamak istemeyip kendi hayaline sığınarak Velveteen olarak dışarı kapanma çabasıydı. Bütün bu segment ise Velveteen'in cesaretini toplama ve yüzleşmeyi gerçekleştirmesiydi belki de. Yani hikayede mağdur olan Dream değil, Velveteen'di. Velveteen ile Dream arasında hiçbir zaman bir nefret ya da sevgi olmadı, ama iki zıt kutuplardı ve birbirlerini çekmeleri gerektiğinin farkında değillerdi. Birbirlerine küfrettiler, güldüler, ağladılar, ama bunun sebebi bunu hissettikleri için değil bunun böyle olması gerektiği içindi. Ruhun birbirinden ayrılmış kutuplarının birleştiklerinde yaşadıkları duygu karmaşası gibi. Velveteen'in
''Biliyor musun! Artık sana bunu itiraf etmeliyim! Ben senden daha gerçeğim! Bana inanmıyorsan bunun sana duydurduğu acıyı hisset!'' dediği yer onun cesaretinin pik noktası. Çünkü korktuğu ve kaçtığı her şeyle yüzleşiyor, bunu Dream'e gösterdiğini düşünebiliriz ama bence buradaki asıl punchline Velveteen'in bütün bu olanları kabul ettiğinin simgelenmesi. Burada hikaye Dream'den çıkıp Velveteen'e kayıyor, Dream'in intikamını alacağını düşündüğümüz yerde Velveteen kendiyle yüzleşip kaçtığı şeyden intikamını alıyor. Dream'in ''Belki de en başından beni hiç kafanda yaratmamalıydın.'' cümlesi demin yazdığım teoriyi destekler nitelikte, aslında Dream burada yaratıcı ancak yaratıcı olan kısmı Velveteen'in içinde, yani Dream aslında koca bir boşluk. Dream bu cümleyi Velveteen'e söylüyor gibi gözükse de bence kendisinden bahsediyor, Velveteen'i yaratıp bu karmaşayı oluşturmamalıydı diye. Ancak Velveteen'den vazgeçemeyeceğinin farkında, bu yüzden Dream'in gömülüşünü seyrediyoruz. Velveteen'in
''Sana veda etmek benim için zor geliyor hayali arkadaşım.'' demesi de teorim için destekleyici diyebilirim.
''Sana en başında söylemiştim. "Bu gece birbirimize tamamen ve sonsuza dek kavuşuyoruz Dream."'' Cümlesini kuran her ne kadar İçimdeki Deniz ise de, bence bu Velveteen'in bir mesajı hala.
''Ve The Dream, Velveteen'i sonsuza dek terk eder. Ya da... Velveteen, The Dream'i terk eder. Sonuç olarak ne fark eder? Hepimiz içimizde The Dream'ler yaratırız ve duvarlarla konuşmaktan vakit bulduğumuz dönemlerde onunla konuşur, tartışır, kavga ederiz. Kimi zaman en büyük düşmanımız, kimi zaman en büyük dostumuz. Her zaman kendimiz. Ama bir gün, onunla son kez denk geliriz. Ve bizden gider. Sonuç olarak ne kazanan, ne de kaybeden olur.''
Yorumsuz.
Hikayenin kapanışını Daniels'ın yapmış olması öncesinde de söylediğim gibi gerçekten benim için gurur verici. Kras Mazov'un kişisel hayatında yaşadığı olayları da düşünerek okurken boğazımın düğümlendiği anlar oldu. Gerçekten zorlayıcıydı. Segment'in aslında en etkileyici kısmın, bu finalin aylar öncesinden bir foreshadowinginin yapılmış olması diyebilirim. Bu detay fark edildi mi bilmiyorum ama, şöyle ki:
11 Ağustos tarihli Payback #4'te Daniels vs. Dream olayının aleni biçimde ilk mesajının verildiği an bu. Buradaki melek görseli, hatta segmentteki melek görseli de Daniels için orada duruyor olabilir. Nitekim öyle de. Ancak bence burada bir anlam daha var ki o da, Payback #4'te ağlar vaziyette içine kapanık olan melek, bu segmentte bütün heybetiyle özgürlüğüne uçar şekilde karşımıza çıkıyor. Yani aslında meleğin varlığı Daniels'ı simgelese de, meleğin o zaman ki ve şu an ki durumu Velveteen'i simgeliyor diye düşünüyorum. O zaman bünyesindeki çatışma zirvedeyken iç dünyasındaki problemlere dönük olan Velveteen, bu segmentin ardından hepsinden kurtulmuş vaziyette ve dış dünyaya bütün heybetiyle bakabiliyor. Bilmiyorum bu bir aylık gönderme kasti miydi yoksa ben aşırı mı yorumluyorum ama, her şekilde inanılmazdı.
Segment için ekstra övgü dizmeye gerek yok, beni buraya oturtup 30-45 dakikadır bunları yazdırabiliyor olması bile bazı şeylerin göstergesi. Öncelikle Kras Mazov'a, sonrasında da bu segmenti yazan kişiye gerçekten teşekkür ederim. Benim için inanılmaz bir deneyimdi.