Kameranın odaklandığı karanlık bir odada, loş bir ışık yalnızca Malakai Black’in yüzünü aydınlatıyor. Siyah boyalı gözünün gölgesi, daha da derin bir tehditkâr hava yaratıyor.
Malakai Black:
Tyler Breeze... Val Venis... Gerçekten ilginç bir ikili oluşturmuşsunuz. Etrafta boş konuşmalarla, insanların gölgelerden korkmasını sağlamaya çalışıyorsunuz. Ancak siz, bana ulaşmaya çalışan ellerinizin yetersizliğini saklamaya çalışan iki soytarıdan başka bir şey değilsiniz. Tyler, sen 'nereden geldiğini unutmadım' diyorsun. Ama asıl soru şu: Sen hiç bir yere varabildin mi? Hatırladığın tek şey geçmişteki yenilgilerin, yüzleşmekten kaçtığın gerçekler... Şimdi de geçmişteki bir karşılaşmamızdan medet umuyorsun. Kendi gücünle değil, bir başkasının desteğiyle öne çıkmaya çalışıyorsun. Val Venis… Sen ise çok daha zavallısın. Hakaretlerin, aşağılamaların... Bunlar bir hayal kırıklığı içinde olduğunun kanıtı. Bir zamanlar şampiyon olmanın getirdiği gururu kaybettin ve şimdi sahte mizahına tutunuyorsun. Ama sen de bir zamanlar yapamadığın bir şeyin farkındasın: Benim karanlıklarımı anlayamazsın. Sizler Bas ya da Pas diye bir oyun oynamak istiyorsunuz. Ama unuttuğunuz bir şey var... Benimle oyun oynayamazsınız. Çünkü ben oyunun sonuyum. Siz basmayı seçtiniz. Şimdi, karanlıkların hükmü altında o yükün altında ezileceksiniz. Bu sahte maskaralıkların sonu geldi. Yakında göreceksiniz... Gölgeler her zaman galip gelir. Tyler, Val… Beni anladığınızı sanıyorsunuz. Kendi küçük, çürümüş dünyanızdan bana saldırmaya çalışıyorsunuz. Söylediklerinizin benim üzerimde bir etkisi olacağını mı düşünüyorsunuz? Bu dünyada korkuya hükmeden biri varsa, o benim. Siz ise sadece o korkunun gölgesinde yaşayan iki solucandan ibaretsiniz. Val, senin sözlerin bir noktada doğruydu. Çocukluğumun karanlık olduğunu söyleyebilirim. Ancak o karanlık beni şekillendirdi, güçlendirdi ve bu dünyaya hükmetmem için bana bir yol gösterdi. Senin gülünç hikayelerin, eski şöhretinden arta kalan bu ucuz mizahın bana dokunamaz. Çünkü ben yalnızca gölgelerde değil, senin küçücük aklının erişemediği derinliklerde yaşarım. Tyler, sen ise geçmişe takılıp kalmışsın. Bana meydan okumak için NOW’dan bahsediyorsun. O günleri unutmadığımı mı sanıyorsun? Ancak unutman gereken bir şey var: O zaman bile sende kazanan bir ruh yoktu ve şimdi, Val gibi birinin yardımıyla bunu değiştirebileceğini sanıyorsun. Ama gerçek şu, Tyler… Sen hiçbir zaman bu savaşı kazanacak biri olmadın. Şimdi sadece farklı bir şekliyle aynı yenilgiyi yeniden tadacaksın. Bas ya da Pas diyorsunuz... Güzel. Madem bana meydan okuyorsunuz, o zaman size bir cevap vereyim: Ben Basacağım. Ama yalnızca ruhlarınıza. Ringde değil, karanlığın içinde. Her bir darbem sizi geçmişteki hatalarınıza geri götürecek. Her çığlığınız, gölgelerde duyulan bir yankı olacak. Ve en sonunda, yüzleştiğiniz şeyin ben değil, kendiniz olduğunu anlayacaksınız. Val, Tyler… Bu sizin kararınız. Ama şunu bilin: Karanlık geri adım atmaz. Ve karanlık asla kaybetmez.
Kamera yavaşça uzaklaşır. Malakai, kameranın son kaydığı karede tamamen karanlığa gömülür. Yalnızca bir fısıltı duyulur..
"Yakında görüşeceğiz…"