10. Bölüm "Ateş ve Kan"
Kızıl Kale halen daha kaybettikleri krallarının yasını tutmaktaydı. Kral Arthur’un cansız bedeni Valyria ve Dragonshade geleneklerine uygun olarak ateşte yakılmıştı. Kraliçe Helena Dragonshade ise babasının yanan cansız bedenine hayranlıkla bakmaktaydı. Ateş onun ilgisini fazlasıyla çekmişti. Nitekim o bir ejderha kanıydı ve ateş onun ruhunu oluşturuyordu. Helena geçen bu birkaç günlük günde kral muhafızlarından ayrıca kayın biraderi de olan Liam Goldspire’a genç aslana sempati beslemişti ve onu yanından hiç eksik etmiyordu. Kraliçe zamanında Fatih Eddward’ın binlerce kılıçtan yaptırdığı Demir Tahta oturabilmişti. Gündeminde Ashara Suncrest’in yargılanması vardı bunu halka açık bir şekilde yapacaktı. Çünkü onun düşüncesine göre Ashara babasının katiliydi. Fakat elinde delil yoktu. Bugün Ashara için yargılanma vaktiydi. Helena demir tahtında oturmaktaydı yanında Liam Goldspire, Lord Solomon, Yüce Üstat Ludwig ve birkaç muhafız vardı ve eşi Berrick içeriye girdi.
Berrick Goldspire: Helena!..
Berrick birkaç adım daha yaklaşmak istedi ama muhafızlar onun önünde etten duvar oldu.
Berrick Goldspire: Helena buna bir dur demeni istiyorum. Bu tamamen bir çılgınlık! Dorne Prensesini bu şekilde yargılayamazsın. Dornelular şu an toplanıyorlar ve kuzeye gelecekler. Diyarı büyük bir felakete sürüklüyorsun. Bu mahkeme olmamalı. Ashara bir barış antlaşması ile Suncrestlere güvenli ve onurlu bir şekilde teslim edilmeli.
Helena Dragonshade: Bir haine göstereceğim merhamet beni zayıf düşürür. Dorne istediği gibi gelsin ben ejderha kanıyım ve onları geri püskürtürüm.
Lord Solomon: Dorne Ordusu buraya gelmeden önce çöl topraklardan geçmeleri gerekecek veya Dar Denizi kullanmaları gerekiyor. Fırtına Topraklarındaki en büyük müttefikimiz Stormridgeler hem karadan hem de denizden Dorne tehlikesine karşı teyakkuzdalar.
Berrick Goldspire: Bunların hiçbirine gerek yok! O kadının kralı öldürdüğünden emin bile değiliz.
Yüce Üstat Ludwig: Korkarım ki eminiz çünkü kral zehirlenmiş. Bu zehir Dorne’a özel bir zehir. Karadul Çiçeği Zehri. Bu zehir asırlarca Dornelular tarafından kullanılmış bir zehir. Karadul Çiçeği Zehri Dorne’da yetişen karadul çiçeğinden elde edilir ve bu zehrin kurbanı bir gece aniden uykusu esnasında içten bir kanama yaşayarak hayata gözlerini yumar.
Berrick Goldspire: Elimizde hiçbir şekilde ispat yok. Helena, kraliçem bırak kız yaşasın, Dorne’a geri dönsün ve Dorne ile bir barış antlaşması yapalım. Halam Rebekah makul birisidir anlaşma sağlayabiliriz.
Helena Dragonshade: Ashara bugün yargılanacak.
Kraliçe kesin ve net bir tavır içerisindeydi. Berrick onun inadını kıramadı. Daha sonrasında Helena, Berrick’in sözlerini düşündü. Şayet Dorne ile savaş diyara büyük zarar verirdi ancak Lord Solomon da Ashara’nın hamile oluşundan işkillendiğini paylaşmıştı. Şayet bu doğruysa doğacak erkek bir çocuk onun tahtını elinden alırdı…
- - -
Demir Adaları’nda ise Dexter Ironcliff abisi Bandan Ironcliff’in varisi olduktan hemen sonra bir haber aldı. Bu haber Kral Arthur’un ölüm haberinden başka bir haber değildi. Bandan Ironcliff, Donanma Komutasını da kardeşi Dexter Ironcliff’e vermişti. Dexter ise Demir Adalılar bu ölüm üzerine topladı. Bütün Demir Adaların lordları savaşçıları, kaptanları oradaydı.
Dexter Ironcliff: Kardeşlerim artık yetmedi mi? 7 İnancı’nın geleneklerine göre yönetilmek artık size de yetmedi mi? Biz Demir Doğumlular Westeros’un tamamından daha cesur daha kudretli insanlar değil miyiz? Peki bize vurulan bu zincirleri kırmanın zamanı gelmedi mi? Artık bizleri dizginleyecek bir ejderha yok. Kral öldü ve onun yerine kaltak kraliçe geçti. Saraydan g*tünü kaldırmamış bir sürtüğe mi itaat edeceğiz? Sürtük kraliçe deniz tuzu tattı mı hiç hayatında. Onlar kendilerine ejderhanın tohumu diyorlar. Oysa ki biz de Deniz Canavarı’nın tohumuyuz. Bu saatten sonra Demir Doğumluları yalnızca Demir Doğumlular yönetecek. Bugünden öldüğüm güne kadar Bandan Ironcliff’i ağabeyimi Demir Adaların Kralı ilan ediyorum! Demir Adaları’n Kralı!
Bütün lordlar kılıçlarını çekip yere sapladıktan sonra diz çöküp “Demir Adaların Kralı” diye haykırdılar.
Bandan Ironcliff: 7’nin geleneklerinden kurtulmak ve yüzyıllarca içimizde tuttuğumuz intikamı almanın tam sırası! Donanmayı hazırlayın. Varis Prens Dexter Ironcliff sizi komuta edecek. İSTİKAMET OLDTOWN!
Agatha Ironcliff babasının gözlerinden çıkan ateşi görebiliyordu. Varis olamasa da Demir Doğumluların bağımsızlıklarını ilan etmiş olması onu heyecanlandırıyordu ve bu savaşların içinde bizzat yer almak istiyordu…
- - -
Ashara kralı ve kocasının ölümünün yasını tutamadan kendisini karanlık zindanlarda bulmuştu. Burada hiçbir şekilde ışık yoktu. Gün içerisinde gelen yemeklerle güne bir anlam katabiliyordu. Ona en çok Kral Muhafızları’ndan Alastair Silverthrone nazik davranıyordu ve bu durumun yanlış anlaşılma olduğunu söyleyip yakın zamanında kraliçe Helena’nın bundan vazgeçeceğini belirtiyordu. Ashara ise tüm bunları sorgulamadan sadece inanmak istiyordu. Çünkü kralın kızı gerçekten tehlikeliydi. Ayrıca hamile oluşundan da şüpheliydi. Fakat bunu kimseye söylemek istemiyordu. Hele ki Helena’nın bilmesini istemiyordu. Bir gün bulunduğu zindanın kapısı ardına kadar açıldı ve içeriye yoğun bir gün ışığı girdi…
- - -
Sur’da yine her zamanki gibi soğuk, karlı ve fırtınalı bir iklim hakimdi. Kralın ölüm haberi duyulmuştu ancak onları dünden bugüne etkileyen bir durum olmadığı kesindi. Çünkü Sur, Gece Nöbetçileri asırlardır çokça kral görmüş geçirmişti. Sur ayrıca Kuzey’de yaşanan karışıklıktan da haberdardı ancak diyarın politik durumları ile ilgilenmiyorlardı. Onları bekleyen daha büyük meseleler mevcuttu. Diyarı korumak gibi. Henüz onları bekleyen Yabanıl tehlikesine yönelik haberleri yoktu. Brynden Ironcliff kolcu görevi gereğince Sur’un ötesine gidecekti. Yanında ise Nigel’ı da götürmek istedi.
Reynold Snowwolf: Eğer o çocuk seninle birlikte o soğuk topraklara giderse ölür ve size ayak bağı olur. Buna izin veremem. Dilediğin kadar kara kardeşi alabilirsin Brynden ancak Nigel işine yaramaz.
Brynden Ironcliff: Nigel göründüğünden fazlasına sahip. Çok bilgili ve bu bilgileri bana Sur’un ötesinde faydalı olacaktır.
Reynold Snowwolf: Sana ne yardımı dokunabilir ki?
Sam Dragonshade: Kimden ne çıkacağını bilemezsiniz Lord Kumandan. Nigel eninde sonunda buranın sert yüzüyle yüzleşecek, yüzleşmek zorunda. Bırakın o da gitsin…
Reynold bir süre düşündükten sonra ikna oldu ve Nigel’ın da gitmesine onay verdi. Nigel ilk başta Sur’un kuzeyine gitmekten çekinse de bunu belli etmedi ve Brynden Ironcliff ile birlikte olmanın kendisine güven verdiğini hissetti. Ertesi gün ise hazırlıkları tamamlanmış bir şekilde Brynden Ironcliff ve bir grup kara kardeş ile birlikte Sur’un ötesine giden yolcukları başlamıştı…
- - -
Ashara Suncrest bir grup muhafız ile birlikte meydana getirilmişti. Halk ona karşı nefret kusuyordu. Meydanda ise Kraliçe Helena Dragonshade olmak üzere bütün saray oradaydı. Daha geçen haftaya kadar birlikte akşam yemeği yediği herkes. Yeni Kral Berrick Goldspire, Hazine Başı Altaiir Shadowmoor, İstihbarat Başı Lord Solomon, Yüce Üstat Ludwig, Kral Muhafızları ve Alastair Silverthorne da oradaydı. Yüce Üstat Ludwig, Ashara’nın açık deliller ile birlikte suçlu olduğu hükmünü verdi. Ashara ise ağlayarak suçsuz olduğunu haykırdı başka bir savunması yoktu. Ashara en sonunda dövüşle yargılanmayı seçti.
Helena Dragonshade: Komiksin kim bir kral katilinin şampiyonu olur ki?
Alastair kendisini bir adım öne atmak istedi ancak kendisine hakim oldu. Çünkü yapacağı bu hareket ettiği yemine aykırı olacaktı.
Ashara Suncrest: Dorne’a haber uçurun! Kardeşlerim amcam veya babam benim için gelip şampiyonum olurlar. Sizlerden merhamet ve adalet istiyorum!
Helena Dragonshade: Bunun için kaybedecek zamanımız yok! İşlemiş olduğun suç şüpheye yer bırakmayacak şekilde kesin ve kraliçenin adaletine göre suçlu durumdasın! Bir haine hak ettiği cezayı vermezsem adaleti sağlamış olamam. En başta öldürdüğün kralımız ve babam Arthur Dragonshade için adalet yerini bulmalı! Muhafızlar bu haini canlı canlı ATEŞE VERİN!
Berrick Goldspire işittikleri karşısında şoke olmuş ve karısına engel olmaya çalışmıştı ancak Helena hükmü vermişti. Meydanda bir diğere bağlanan Ashara Suncrest’in etrafı odun ve çalılarla doluydu. Odunlar ve çalılar yanmaya başladı. Dakikalar geçtikçe har yükseliyordu ve ateş Ashara’nın bedenini kaplıyordu. Ashara ise çığlıklar atıyordu. Ona hain diyen halk bile bu manzarayı derin bir dehşet ile izliyordu. Herkes dehşete kapılmıştı. Alastair Silverthorne gözlerinden birkaç damla yaşın aktığını hissetti. Yalnızca bir kişi durumdan inanılmaz haz alıyordu. O da Helena Dragonshade’den başkası değildi. Ateş ona inanılmaz bir haz veriyordu.
Bir süre sonra Ashara’nın çığlıkları sona erdi ve güzel bedeni ve yüzünden geriye yalnızca kül kalmıştı. Diyarın en güzel kadını alevlerin içinde kül ölmüştü…
SEZON SONU…