Yazan: Doğan "Beast Incarnate" Yavuzer
Bugün rotamızı biraz profesyonel güreşin fantastik yüzüne çevireceğiz. Evet, yazımızın konusu başlıkta gördüğünüz gibi: Ya AEW 2019’da değil de 2016’da kurulsaydı? 2016 yılını özellikle seçmiş olduğumdan hareketle bu seçimime farklı sebepler addedebilirsiniz. Örneğin 2016’nın WWE’de yeni bir çağı başlatmış olmasını seçimimle ilintili olarak düşünebilirsiniz, ki bunu normal karşılarım. Ama 2016 yılının seçilmesinin aklınızdan geçecek herhangi bir sebeple alakası olmadığını peşin peşin söyleyeyim. Kıymetli dostum @Badger ile konunun başlığıyla tamamen alakasız bir şekilde eski profesyonel güreş anlarımız hakkında sohbet ederken birden ağzımdan, “AEW 2016’da kurulsa ne olurdu acaba ulan?” sorusu çıkıverdi ve bu soruyu kendi kendime sorduğum gibi şahane bir yazı konusu bulduğumu düşündüm ve ilk fırsatta yazmaya koyuldum. Zaten “What if?” temalı bir yazı yazmayı hep istemiştim ve kendime asla bir konu bulamamıştım, o ilhamı yakalayınca konu da kendiliğinden geliyor tabii.
Az evvel de söylediğim gibi, bu tamamen “What if?” temalı bir yazı olacak. Haliyle bu yazıda gördükleriniz de benim hayat pencerem, hayal gücüm ışığında yazılmış olan tamamen varsayımsal fikirlerden ibaret. O zaman kafamın içinde tabiri caizse kira vermeden yaşayan profesyonel güreşteki dengelere ilişkin fantezilerimin konuşma vakti geldi. Keyifli okumalar dilerim.
1- Cody Rhodes’un Kariyerinin Gidişatı
AEW’nun 2016 senesinde kurulduğu evrende Cody Rhodes, WWE’nin kontratlı güreşçisi olarak son senesini yaşarken AEW’nun bildiğimiz kurucu kadrosunda yer alamıyor olacaktı. WWE’de bu hususta her şey aynı seyrinde ilerliyor olsaydı WWE’den ayrılmış olan Cody Rhodes, AEW’nun asla kaçırmak istemeyeceği cinsten bir isim olurdu. O dönemki Cody Rhodes her ne kadar Stardust karakterinden ötürü tabiri caizse çaptan düşmüş olsa dahi 2008-2014 arasında çıkardığı işten ötürü hala ismi olan, her şeyden önce Dusty Rhodes’un evladı ve veliahtı olarak bilinen bir potansiyel idi. Ben yine de bu yüzden AEW ile yollarının bu evrende de bir şekilde kesişeceğine inanıyorum. Ama Cody Rhodes’un Elite tayfa ile şu anki evrende kurduğu yakınlığı bizim evrende kuramamış olması ve her türlü kafa yapısının Elite tayfa ile pek de uyuşmadığı gerçeğini de nazara alarak bir simülasyon çizecek olursam AEW arka alanındaki etkisinin bir Bryan Danielson, bir Adam Copeland gibi olamayacağını düşünüyorum. Ve benim az çok tanıdığım Cody Rhodes, buluğ çağına geldiğinden beri bu Rhodes mirası mevzusuyla kafayı yemiştir. AEW'da istediğini alamadıktan sonra belki yeniden WWE ile şansını denerdi. Ama kim bilir, o 2016-2021 arasında yarattığı büyük etkiyi bizim evrende yaratamayacağı için WWE'nin de ilgi odağını o kadar da değiştiremeyecek ve Rhodes ailesinin son veliahtı olarak, o kafayı bozduğu mirası devam ettirecek hikayesini belki de hiç yazamayacaktı...
2- AJ Styles'ın Yolu WWE İle Kesişmeyecekti
AJ Styles'ın WWE'ye debutu Royal Rumble 2016'da, yani 2016 senesinin ilk demlerinde gerçekleşti ve gerek bu debutu, gerekse debutu sonrası yaptığı işlerle AJ Styles kariyeri boyunca en iyi yaptığı şeyi yine yaparak gerçekten çok büyük bir ses getirdi. Bugünlerde WWE ile 8 seneyi deviren ve kendisini belki de güreş efsanesi haline getiren TNA'de çıktığından bile fazla sayıda maça çıkmış olan AJ Styles eğer AEW projesi 2016'da hayata geçseydi WWE ile yolu kesişir miydi? Ben kesinlikle bizim evrenimizde bunun gerçekleşeceğine inanmıyorum. Mizacından ötürü Elite tayfanın bu projesinde kuruluş bazında etkin bir rol almazdı bence, sadece güreşmeye ve yaptığı işe odaklanmayı tercih eden bir adam çünkü Styles. Ama o dönem bir arada olduğu dostlarının bu projesinde yer almaktan kesinlikle imtina etmeyeceğine inanıyorum. AEW da AJ Styles gibi bir yıldızı kazanmasının bilincinde olarak kendisini şirketin ilk yüzlerinden birisi yapmaktan asla geri durmayacağını düşünüyorum. Yani bugünkü evrende Jon Moxley'nin üstlendiği görevi AJ Styles üstlenirdi diyebiliriz. Ve AEW'da sahip olacağı bu konum itibariyle şirketin gerek ekranda, gerekse arka alandaki gediklilerinden birisi olarak AEW'ya tabiri caizse kazığı çakacağından hiç şüphelenmiyorum. Zaten genel olarak sahip olduğu düzenini bozmayı sevmeyen, günlük hayattaki kişiliğiyle bir miktar muhafazakar olan bir adamken bizim evrende 2016'da kurulup dahil olduğu AEW projesine taburesini atmışken hayatta bir yere kımıldamadan tıpkı şu an WWE'ye yaptığı gibi olağanüstü düzeyde istikrarlı bir run izletirdi.
3- Bullet Club, Tescilli Olarak AEW'ya Ait Olurdu
Tabii bu husus biraz da AJ Styles'ın WWE'ye gitmeyip AEW'da kalmasıyla da bağlantılı. O dönemler resmen altın çağlarını yaşayan Bullet Club, şu anki evrende AEW'nun kurulduğu tarihte olduğu gibi fiili olarak dağılmış ve iyiden iyiye durgunlaşmış bir ekipti. Ama bizim evrenimizde Bullet Club altın çağını yaşıyorken ve bu ekibin iki zıpkın üyesinin AEW projesine giriştiğini göze alırsak Bullet Club'a sahip olma noktasında AEW ile NJPW arasında kesinlikle gergin bir voltaj oluşacaktı. Günün sonunda bu infialden AEW'nun Bullet Club'ı çekip çıkararak kendi bünyesine katmış olabileceğine inanıyorum ben. Belki o dönemki bütün üyeleri bünyesine katamazdı, ama ekibe dair her türlü görsel ve kozmetik şeye kesinlikle sahip olurdu diye düşünüyorum. Ve tabii bu durum özellikle NJPW'nun profesyonel güreşteki konumuna, dahası ABD pazarına açılmasında izlediği politikalara kesinlikle farklı bir soluk katardı. Bullet Club ise NJPW'daki kuruluş amacından doğal olarak tamamen uzaklaşmış olacağı için, bugünkü durumuna belki de çok daha erken erişerek eski forsunu çoktan kaybederdi.
4- Jon Moxley ve Chris Jericho, AEW'nun Kuruluş Kadrosunda Yer Alamayacaktı
2016 senesi Jon Moxley/Dean Ambrose için kesinlikle rüya gibi geçecekti. WM 32'de Lesnar'a karşı ağır bir yenilgi almış olsa da, birkaç ay sonrasında Money In The Bank çantasını kazanıp aynı gece eski dostu Seth Rollins'e yaptığı cash-in ile WWE Şampiyonu olan Ambrose, yaz döneminde gerçekleşen brand split'in ardından Battleground'da gerçekleşen Shield War'da RAW brandinde yer alan Roman Reigns ve Seth Rollins'e karşı kemerini korumayı başararak kendi brandi olan Smackdown'a WWE Dünya Şampiyonluğu'nu götürerek oldukça önemli bir galibiyete imza atmıştı. İşin Chris Jericho kanadında ise; Jericho da WM döneminde Styles ile girdiği feudda... Uups, bizim evrende AJ Styles buralara uğramamıştı değil mi? Her neyse... Senenin devamında Kevin Owens ile kurduğu oldukça ilgi çekici bir takımla RAW şovlarını sırtlarken üstüne üstlük yine bir şeyler icat ederek oluşturduğu "List of Jericho" akımı ile beraber bu sporu takip eden 7'den 70'e herkesi bir şekilde kendine kilitlemeyi başarmıştı. Bunu yapabilmiş bir Jericho'nun yaptığı işten keyif almaktan başka bir çaresi de kalmıyor tabii. Jericho böyle bir adam işte, yaptığı şeyden keyif alıyorsa o an onu hiçbir şekilde bundan alıkoyamazsın. Ama bir sıkılırsa... İşte o zaman geçmiş olsun. Bence Jericho ve Moxley, AEW'nun bizim evrendeki kuruluş dönemine denk gelen 2016 senesinde WWE bünyesinde altın çağını yaşıyorken AEW'ya imza atmaz ve şirketin kuruluş, ilerleyiş aşamasında bir yerde bulunmazlardı. Bundan sonrasında ise görüşlerim iki isim için de değişik. İlk olarak Moxley hakkında görüşümü söyleyeyim: AEW'nun ciddi bir tehdit haline gelmeye başlayacağı belirli bir dönemden sonra WWE, Moxley gibi bir yıldızını kaybetmemek için o dönemlerde Moxley'i buralardan soğutacağı hataları kesinlikle yapmazdı bence ve Moxley'i bir şekilde şirkette tutmayı başarırdı bence ve bugün WWE'nin iyiden iyiye yüzü haline gelmiş bir Dean Ambrose'tan konuşuyor olurduk kesinlikle. Ama suyun diğer tarafı Chris Jericho'da ise durum bence daha farklı olurdu. Diyorum ya, bu herif daldan dala atlamayı seviyor. List of Jericho makarası bir süre sonra yine sona erecekti, Jericho bu noktadan sonra kendine yine farklı maceralar arayacaktı. Bu noktadan sonra Jericho'yu değil WWE, kralı gelse tutamaz yani. O yüzden bence Jericho'nun ilgisini bu Elite oğlanlar yine çekecekti ve Jericho'nun yolu kesinlikle AEW ile bizim evrende de kesişecekti bence. Ama tabii bugünkü gibi şirketin başlangıçtaki mihenk taşı olarak değil de mesela Bryan Danielson, Adam Copeland gibi sonradan eklenen büyük yıldız takviyesi olarak var olmuş olacaktı.
5- MJF, WWE'nin Yetiştirdiği Bir Güreşçi Olurdu
Bugün AEW'nun draw isimlerinden biri haline gelen MJF, bizim evrende AEW'nun kurulduğu yılda henüz 20 yaşında, gencecik ve daha MLW'ya bile gelmemiş bir oğlan konumundaydı. Bugünkü evrende ise o genç yaşında MLW'da çıkardığı işlerle ilgileri toplayıp AEW'nun havada kaptığı bir potansiyeldi tabii. Hal böyleyken bence MJF'in yolu 2016'da AEW ya da herhangi ana akım bir güreş şirketiyle asla kesişemezdi. Belki yine MLW dahil çizdiği bu yolu çizerdi, ama özellikle 2018-19 döneminde NXT'ye gerçekleştirdiği transferlerle göz dolduran NXT bence bu sefer MJF'i kaçırmazdı. AEW ise tam olarak o dönemlerde 3 yılını dolduruyor olacaktı ve o dönemler de yine AEW'nun sıfırdan bir yıldız potansiyelli bir genci alıp parlatma denemelerine başlayacağı sürece denk geliyor aslında. Ama ben MJF'in AEW projesinde yer almasının altındaki motivasyonun AEW'nun da kendi kariyeriyle aynı paralelde var olup yükseleceği olduğuna inanıyorum. Bizim evrende MJF'in elinde böyle bir motivasyon olmayacağına göre WWE'nin sunacağı olası bir teklife koşa koşa giderdi kesinlikle. Ben Carter a.k.a. Nathan Frazer'da da bu böyle oldu.
6- Adam Cole Hayatta WWE'ye Gelmezdi
Hayatta gelmezdi diyorum, o derece eminim... Yani Young Bucks kardeşlerinin peşini öyle bir bırakmadı ki bu adam, bugünkü evrende NXT'nin yüzü olarak tamamladığı NXT kariyerinden sonra bile ana kadroya gelmeyi reddederek WWE'den ayrılıp yeniden bir şekilde kendisini AEW projesinin içine attı. Tabii işin içinde Britt Baker faktörü de vardı, ah şu kadınlar... Yani bu konu hakkında o kadar da uzun uzadıya konuşmaya gerek yok aslında. Adam Cole daha 2016'da WWE'ye bile gelmemişti ve ROH&NJPW'da inanılmaz iyi işler çıkarıyordu. Elite tayfanın bu projesinde kesinlikle yer alırdı Cole ve hatta bence The Elite'in bir üyesi olurdu. Eh kelebek etkisi diye bir şey de olduğuna göre, 2017-20 NXT'sinde ise bir şeyler kesinlikle oldukça farklı olurdu. Belki daha farklı transferler, belki daha farklı politikalar, çok daha farklı bir NXT... Sonuçta Adam Cole, NXT'de bir çağı kapatıp bir çağı açacak; hatta oradaki işi bittikten sonra bir çağı daha kapatacak kadar büyük bir etki yarattı.
Benim söyleyeceklerim bu kadar, umarım keyifli bir yazı olmuştur. Amacım biraz çakraları açıp bu sektörde özellikle AEW'nun da kurulmasından sonra dengelerin aslında ne kadar önemli bir hale geldiğini aktarabilmekti. Sizin de bu konu başlığıyla alakalı farklı kehanetleriniz varsa burada belirtebilirsiniz, atış serbest. Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Bugün rotamızı biraz profesyonel güreşin fantastik yüzüne çevireceğiz. Evet, yazımızın konusu başlıkta gördüğünüz gibi: Ya AEW 2019’da değil de 2016’da kurulsaydı? 2016 yılını özellikle seçmiş olduğumdan hareketle bu seçimime farklı sebepler addedebilirsiniz. Örneğin 2016’nın WWE’de yeni bir çağı başlatmış olmasını seçimimle ilintili olarak düşünebilirsiniz, ki bunu normal karşılarım. Ama 2016 yılının seçilmesinin aklınızdan geçecek herhangi bir sebeple alakası olmadığını peşin peşin söyleyeyim. Kıymetli dostum @Badger ile konunun başlığıyla tamamen alakasız bir şekilde eski profesyonel güreş anlarımız hakkında sohbet ederken birden ağzımdan, “AEW 2016’da kurulsa ne olurdu acaba ulan?” sorusu çıkıverdi ve bu soruyu kendi kendime sorduğum gibi şahane bir yazı konusu bulduğumu düşündüm ve ilk fırsatta yazmaya koyuldum. Zaten “What if?” temalı bir yazı yazmayı hep istemiştim ve kendime asla bir konu bulamamıştım, o ilhamı yakalayınca konu da kendiliğinden geliyor tabii.
Az evvel de söylediğim gibi, bu tamamen “What if?” temalı bir yazı olacak. Haliyle bu yazıda gördükleriniz de benim hayat pencerem, hayal gücüm ışığında yazılmış olan tamamen varsayımsal fikirlerden ibaret. O zaman kafamın içinde tabiri caizse kira vermeden yaşayan profesyonel güreşteki dengelere ilişkin fantezilerimin konuşma vakti geldi. Keyifli okumalar dilerim.
1- Cody Rhodes’un Kariyerinin Gidişatı
AEW’nun 2016 senesinde kurulduğu evrende Cody Rhodes, WWE’nin kontratlı güreşçisi olarak son senesini yaşarken AEW’nun bildiğimiz kurucu kadrosunda yer alamıyor olacaktı. WWE’de bu hususta her şey aynı seyrinde ilerliyor olsaydı WWE’den ayrılmış olan Cody Rhodes, AEW’nun asla kaçırmak istemeyeceği cinsten bir isim olurdu. O dönemki Cody Rhodes her ne kadar Stardust karakterinden ötürü tabiri caizse çaptan düşmüş olsa dahi 2008-2014 arasında çıkardığı işten ötürü hala ismi olan, her şeyden önce Dusty Rhodes’un evladı ve veliahtı olarak bilinen bir potansiyel idi. Ben yine de bu yüzden AEW ile yollarının bu evrende de bir şekilde kesişeceğine inanıyorum. Ama Cody Rhodes’un Elite tayfa ile şu anki evrende kurduğu yakınlığı bizim evrende kuramamış olması ve her türlü kafa yapısının Elite tayfa ile pek de uyuşmadığı gerçeğini de nazara alarak bir simülasyon çizecek olursam AEW arka alanındaki etkisinin bir Bryan Danielson, bir Adam Copeland gibi olamayacağını düşünüyorum. Ve benim az çok tanıdığım Cody Rhodes, buluğ çağına geldiğinden beri bu Rhodes mirası mevzusuyla kafayı yemiştir. AEW'da istediğini alamadıktan sonra belki yeniden WWE ile şansını denerdi. Ama kim bilir, o 2016-2021 arasında yarattığı büyük etkiyi bizim evrende yaratamayacağı için WWE'nin de ilgi odağını o kadar da değiştiremeyecek ve Rhodes ailesinin son veliahtı olarak, o kafayı bozduğu mirası devam ettirecek hikayesini belki de hiç yazamayacaktı...
2- AJ Styles'ın Yolu WWE İle Kesişmeyecekti
AJ Styles'ın WWE'ye debutu Royal Rumble 2016'da, yani 2016 senesinin ilk demlerinde gerçekleşti ve gerek bu debutu, gerekse debutu sonrası yaptığı işlerle AJ Styles kariyeri boyunca en iyi yaptığı şeyi yine yaparak gerçekten çok büyük bir ses getirdi. Bugünlerde WWE ile 8 seneyi deviren ve kendisini belki de güreş efsanesi haline getiren TNA'de çıktığından bile fazla sayıda maça çıkmış olan AJ Styles eğer AEW projesi 2016'da hayata geçseydi WWE ile yolu kesişir miydi? Ben kesinlikle bizim evrenimizde bunun gerçekleşeceğine inanmıyorum. Mizacından ötürü Elite tayfanın bu projesinde kuruluş bazında etkin bir rol almazdı bence, sadece güreşmeye ve yaptığı işe odaklanmayı tercih eden bir adam çünkü Styles. Ama o dönem bir arada olduğu dostlarının bu projesinde yer almaktan kesinlikle imtina etmeyeceğine inanıyorum. AEW da AJ Styles gibi bir yıldızı kazanmasının bilincinde olarak kendisini şirketin ilk yüzlerinden birisi yapmaktan asla geri durmayacağını düşünüyorum. Yani bugünkü evrende Jon Moxley'nin üstlendiği görevi AJ Styles üstlenirdi diyebiliriz. Ve AEW'da sahip olacağı bu konum itibariyle şirketin gerek ekranda, gerekse arka alandaki gediklilerinden birisi olarak AEW'ya tabiri caizse kazığı çakacağından hiç şüphelenmiyorum. Zaten genel olarak sahip olduğu düzenini bozmayı sevmeyen, günlük hayattaki kişiliğiyle bir miktar muhafazakar olan bir adamken bizim evrende 2016'da kurulup dahil olduğu AEW projesine taburesini atmışken hayatta bir yere kımıldamadan tıpkı şu an WWE'ye yaptığı gibi olağanüstü düzeyde istikrarlı bir run izletirdi.
3- Bullet Club, Tescilli Olarak AEW'ya Ait Olurdu
Tabii bu husus biraz da AJ Styles'ın WWE'ye gitmeyip AEW'da kalmasıyla da bağlantılı. O dönemler resmen altın çağlarını yaşayan Bullet Club, şu anki evrende AEW'nun kurulduğu tarihte olduğu gibi fiili olarak dağılmış ve iyiden iyiye durgunlaşmış bir ekipti. Ama bizim evrenimizde Bullet Club altın çağını yaşıyorken ve bu ekibin iki zıpkın üyesinin AEW projesine giriştiğini göze alırsak Bullet Club'a sahip olma noktasında AEW ile NJPW arasında kesinlikle gergin bir voltaj oluşacaktı. Günün sonunda bu infialden AEW'nun Bullet Club'ı çekip çıkararak kendi bünyesine katmış olabileceğine inanıyorum ben. Belki o dönemki bütün üyeleri bünyesine katamazdı, ama ekibe dair her türlü görsel ve kozmetik şeye kesinlikle sahip olurdu diye düşünüyorum. Ve tabii bu durum özellikle NJPW'nun profesyonel güreşteki konumuna, dahası ABD pazarına açılmasında izlediği politikalara kesinlikle farklı bir soluk katardı. Bullet Club ise NJPW'daki kuruluş amacından doğal olarak tamamen uzaklaşmış olacağı için, bugünkü durumuna belki de çok daha erken erişerek eski forsunu çoktan kaybederdi.
4- Jon Moxley ve Chris Jericho, AEW'nun Kuruluş Kadrosunda Yer Alamayacaktı
2016 senesi Jon Moxley/Dean Ambrose için kesinlikle rüya gibi geçecekti. WM 32'de Lesnar'a karşı ağır bir yenilgi almış olsa da, birkaç ay sonrasında Money In The Bank çantasını kazanıp aynı gece eski dostu Seth Rollins'e yaptığı cash-in ile WWE Şampiyonu olan Ambrose, yaz döneminde gerçekleşen brand split'in ardından Battleground'da gerçekleşen Shield War'da RAW brandinde yer alan Roman Reigns ve Seth Rollins'e karşı kemerini korumayı başararak kendi brandi olan Smackdown'a WWE Dünya Şampiyonluğu'nu götürerek oldukça önemli bir galibiyete imza atmıştı. İşin Chris Jericho kanadında ise; Jericho da WM döneminde Styles ile girdiği feudda... Uups, bizim evrende AJ Styles buralara uğramamıştı değil mi? Her neyse... Senenin devamında Kevin Owens ile kurduğu oldukça ilgi çekici bir takımla RAW şovlarını sırtlarken üstüne üstlük yine bir şeyler icat ederek oluşturduğu "List of Jericho" akımı ile beraber bu sporu takip eden 7'den 70'e herkesi bir şekilde kendine kilitlemeyi başarmıştı. Bunu yapabilmiş bir Jericho'nun yaptığı işten keyif almaktan başka bir çaresi de kalmıyor tabii. Jericho böyle bir adam işte, yaptığı şeyden keyif alıyorsa o an onu hiçbir şekilde bundan alıkoyamazsın. Ama bir sıkılırsa... İşte o zaman geçmiş olsun. Bence Jericho ve Moxley, AEW'nun bizim evrendeki kuruluş dönemine denk gelen 2016 senesinde WWE bünyesinde altın çağını yaşıyorken AEW'ya imza atmaz ve şirketin kuruluş, ilerleyiş aşamasında bir yerde bulunmazlardı. Bundan sonrasında ise görüşlerim iki isim için de değişik. İlk olarak Moxley hakkında görüşümü söyleyeyim: AEW'nun ciddi bir tehdit haline gelmeye başlayacağı belirli bir dönemden sonra WWE, Moxley gibi bir yıldızını kaybetmemek için o dönemlerde Moxley'i buralardan soğutacağı hataları kesinlikle yapmazdı bence ve Moxley'i bir şekilde şirkette tutmayı başarırdı bence ve bugün WWE'nin iyiden iyiye yüzü haline gelmiş bir Dean Ambrose'tan konuşuyor olurduk kesinlikle. Ama suyun diğer tarafı Chris Jericho'da ise durum bence daha farklı olurdu. Diyorum ya, bu herif daldan dala atlamayı seviyor. List of Jericho makarası bir süre sonra yine sona erecekti, Jericho bu noktadan sonra kendine yine farklı maceralar arayacaktı. Bu noktadan sonra Jericho'yu değil WWE, kralı gelse tutamaz yani. O yüzden bence Jericho'nun ilgisini bu Elite oğlanlar yine çekecekti ve Jericho'nun yolu kesinlikle AEW ile bizim evrende de kesişecekti bence. Ama tabii bugünkü gibi şirketin başlangıçtaki mihenk taşı olarak değil de mesela Bryan Danielson, Adam Copeland gibi sonradan eklenen büyük yıldız takviyesi olarak var olmuş olacaktı.
5- MJF, WWE'nin Yetiştirdiği Bir Güreşçi Olurdu
Bugün AEW'nun draw isimlerinden biri haline gelen MJF, bizim evrende AEW'nun kurulduğu yılda henüz 20 yaşında, gencecik ve daha MLW'ya bile gelmemiş bir oğlan konumundaydı. Bugünkü evrende ise o genç yaşında MLW'da çıkardığı işlerle ilgileri toplayıp AEW'nun havada kaptığı bir potansiyeldi tabii. Hal böyleyken bence MJF'in yolu 2016'da AEW ya da herhangi ana akım bir güreş şirketiyle asla kesişemezdi. Belki yine MLW dahil çizdiği bu yolu çizerdi, ama özellikle 2018-19 döneminde NXT'ye gerçekleştirdiği transferlerle göz dolduran NXT bence bu sefer MJF'i kaçırmazdı. AEW ise tam olarak o dönemlerde 3 yılını dolduruyor olacaktı ve o dönemler de yine AEW'nun sıfırdan bir yıldız potansiyelli bir genci alıp parlatma denemelerine başlayacağı sürece denk geliyor aslında. Ama ben MJF'in AEW projesinde yer almasının altındaki motivasyonun AEW'nun da kendi kariyeriyle aynı paralelde var olup yükseleceği olduğuna inanıyorum. Bizim evrende MJF'in elinde böyle bir motivasyon olmayacağına göre WWE'nin sunacağı olası bir teklife koşa koşa giderdi kesinlikle. Ben Carter a.k.a. Nathan Frazer'da da bu böyle oldu.
6- Adam Cole Hayatta WWE'ye Gelmezdi
Hayatta gelmezdi diyorum, o derece eminim... Yani Young Bucks kardeşlerinin peşini öyle bir bırakmadı ki bu adam, bugünkü evrende NXT'nin yüzü olarak tamamladığı NXT kariyerinden sonra bile ana kadroya gelmeyi reddederek WWE'den ayrılıp yeniden bir şekilde kendisini AEW projesinin içine attı. Tabii işin içinde Britt Baker faktörü de vardı, ah şu kadınlar... Yani bu konu hakkında o kadar da uzun uzadıya konuşmaya gerek yok aslında. Adam Cole daha 2016'da WWE'ye bile gelmemişti ve ROH&NJPW'da inanılmaz iyi işler çıkarıyordu. Elite tayfanın bu projesinde kesinlikle yer alırdı Cole ve hatta bence The Elite'in bir üyesi olurdu. Eh kelebek etkisi diye bir şey de olduğuna göre, 2017-20 NXT'sinde ise bir şeyler kesinlikle oldukça farklı olurdu. Belki daha farklı transferler, belki daha farklı politikalar, çok daha farklı bir NXT... Sonuçta Adam Cole, NXT'de bir çağı kapatıp bir çağı açacak; hatta oradaki işi bittikten sonra bir çağı daha kapatacak kadar büyük bir etki yarattı.
Benim söyleyeceklerim bu kadar, umarım keyifli bir yazı olmuştur. Amacım biraz çakraları açıp bu sektörde özellikle AEW'nun da kurulmasından sonra dengelerin aslında ne kadar önemli bir hale geldiğini aktarabilmekti. Sizin de bu konu başlığıyla alakalı farklı kehanetleriniz varsa burada belirtebilirsiniz, atış serbest. Okuduğunuz için teşekkür ederim.