Welcome to the Pride!
PURE Şampiyonu Bron Breakker omzunda unvanı ve üzerinde deri ceketiyle girişte görünüyor. Dumanların arasında ilerlerken yuhalayan seyircilere şöyle bir bakıyor ve basamakları tırmanıp ringe giriyor. Yuhalayan seyircilerin yüzüne doğru kemerini kaldırıyor ve unvanını omzuna atıyor ve mikrofon istiyor.
Bugün burada bir zafer konuşması yapmam beklenebilirdi ama, ortada kutlamaya değer herhangi bir şey yok. Aslında, ondan bahsedip de başımı belaya sokmak istemiyorum. Şu anlamda, bu küçük cücenin bana musallat olmak isterse bir sümük gibi üzerime yapışabileceği ve sizin bilmediğiniz güçleri var. O yüzden şahsı anlamında fazla konuşmadan fizik kurallarından bahsederek Double or Nothing'i bir Çingene paçavrası gibi kenara bırakacağım ve herhangi bir galibiyet konuşması yapmayacağım. Bir tarafta, iki açıdan size benzeyen bir adam var. Fiziksel olarak aranızdaki çoğu erkekten bile daha kısa ve bir iskeletorun fiziğine sahip.. Zihinsel olarak da aynı sizler gibi: Kırılgan, sert sözlere karşı hiç bir istadı olmayan, ezik bir ucube. Diğer tarafta ise Bron Breakker. Genetik bir hayvan. Granitten yapılmış kadar sert bir adam... Bu şartlar altında PURE unvanını korumak benim için kutlamaya değer bir zaferden çok, ofiste bir başka günden ibaret. Medyadan ve kamuoyundan beklentim, bu galibiyeti tartışmak yerine benim Money in the Bank bahislerimi açmaya başlamalarıdır. Çünkü Bron Breakker'ın, Bryan Danielson'ın amına koyması, bir ağabeyin küçük kardeşini tekme tokat dövmesine benzer; Beklendik, klişe.... ve kolay.
Büyük yuhalama geliyor. "You Suck" tezahüratları arasında kemerini omzuna atarak seyirciye bakıyor Bron.
Hoşunuza gitmedi ha? Eh, karşıma "işte bu adam" diye çıkardığınız kim varsa hepsinin anasını siktim. Velveteen ve Hobbs'un kaderi de bundan farklı olmayacaktı. O "mental dünyasını renkli bulduğunuz" için yere göğe sığdıramadığınız Velveteen ibnesinin benimle olacak bir müsabakadan kız gibi kaçtığını biliyor muydunuz? O iki yavşağa da tek bir şey söyledim: Rakamlar önemli değil. Bana Televziyon şampiyonluğunun adının geçtiği herhangi bir evrağı getirin, gözlerimi bağlayın ve önümde ne olduğunu bilmeden imzayı basayım. Bu uğurda her şeyi ortaya koymaya hazırdım: Fiziğimi, aklımı, PURE unvanımı. Her şeyi ortaya koymaya hazır olduğumu ve bahisleri almamız gerektiğini söyledim ama o iki piç masadan bastıbacak birer domuz yavrusu gibi kaçtılar. Double or Nothing'teki maçlarını açın ve izleyin. İki kızın birbiriyle girdiği münakaşa bile o maçtan daha çok testesteron içeriyor. Dream'e son sözüm şu: O kemeri aldın ama gerçek senin yakanı bırakmayacak. Benim yumruklarımın altında inlemekten korktun. Gerçek bir kavgaya girmek istemedin. Kendin gibi zayıf olan adamı alarak sadece altını beline takmak istedin. Sizin lanet kontratınız zaten çoktan imzalanmıştı, partiye ben dahil olmak istediğimde aradan çekildin ve avukatın olarak adlandırdığın o gözlüklü ve kel andavalla beni muhattap ettin. Lanet olası bir avukat. Taşakları olan hangi adam avukat tutar lan? Ancak ve ancak KADINLAR avukat tutar Dream. Reign'in başladı, ama ben de, buradaki bütün ibneler de biliyor ki senin reign'in lekeli. Çünkü şampiyonluk serüvenin, Bron Breakker'la bir kapışmadan kaçmakla başladı. Günün birinde, seni altıma alacağım. Ve o gün geldiğinde bu mesele şampiyonluklarla değil; benim senin kara kıçını cehennemin yedinci katına yollamamla alakalı olacak.
Bron öfkesini bir kenara bırakır gibi başını iki yana sallıyor ve kemerini düzelttikten sonra elini yukarı doğru uzatıyor.
Orada şu an hiç bir şey görmediğinizi biliyorum. Ama Ocak ayına giriyoruz ve av sezonu başladı. Şirketin tepesini aylardır haksız yere işgal eden, neden orada kıçını eskittiğini açıklamak için patronunun savunmasına ihtiyaç duyan bir ibne tahtından edildi ve onun yerini Jeff Hardy denen narkotik kaçkını aldı. Sorun şu ki, bahsettiğim herifleri sikip atmam için bana doğrudan bir fırsat vermeyeceklerini adım gibi biliyorum. O yüzden bir kestirme yola ihtiyacım var: Money in the Bank. Bu sene tepeye asılacak olan çantayı kim alırsa alsın, Jeff Hardy denen godoş yavrusunu yerinden etme gayesi güderek hareket edecek. Şu an bu sözleri dinlediğini ve otundan kafanı kaldırıp gevrek gevrek sırıttığını tahmin edebiliyorum. Ama şunu iyi anlamanı istiyorum: Ocak ayında merdivene kaç kişi çıkarsa çıksın hepsinin kıçını gerisingeri ringe postalayacağım ve Mr. Money in the Bank olacağım. Ve o çantayı aldıktan sonra Narcos ve masturbasyon arasında mekik dokuyan fasulyelerin mahalle kavgasına dahil olmaya niyetim yok. Gelip senin amına koyacağım. Ve bunu yapmak için geldiğimde sana bu peri masalını yazdıranlar seni savunmak için orada olacak mı hep beraber göreceğiz. (Seyirciye dönüyor.) İyi dinleyin: PURE unvanının yanına bir kardeş getirmek istedim ama Dream'le Hobbs yeterince erkek olmadıklarını ispatladılar. O yüzden alternatif yoldan gideceğim: Çanta üzerinden ikinci unvanı çalacağım. Ve en geç Şubat ayı bittiğinde... bir omzumda PURE Şampiyonluğu, diğer omzumda ise PGW Şampiyonlğu olacak. Ve iki unvandan herhangi birini benden alabilmek için bir orduya ihtiyaç duyacaksınız.
Bron mikrofonu fırlatıyor ve kameramana yaklaşıp omzundaki kemere vurarak "Tanrı benim arkamda" diye bağırıyor. Bron'un hırslı sözleriyle kamera kapanıyor.