İslam'da ruhban sınıfı yoktur. Hadislerin birçoğu ruhban sınıfı oluşturmak, siyasi meşruiyet kazanmak için ortaya atılmış iddialardır. Allah, ortak koşulmasını kesin bir şekilde yasaklamıştır. Allah'tan başka kimse ama kimse "şu sevaptır, şu yasaktır" diyemez. Emir koyamaz, günah belirleyemez. Kur'an'da ülke yönetimiyle ilgili insanoğluna verilen tavsiyeler sayılıdır. Bunlardan biri çok sesliliktir. Tek adam yönetiminin karşısındadır. "Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz ki Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.” Emanetleri ehline vermek demek halkın yönetimde söz sahibi olduğunu gösterir. Diktatör varsa emanetleri ehline veremezsiniz. Diktatör ne isterse o olur. Laikliğin en basit tanımını herkes bilir. Kur'an'da, maalesef birçok müslümanın da göz ardı ettiği gibi, dinde zorlama yoktur. Herkes neye inanırsa öyle yaşar. Hesap sorucu sadece Allah'tır. Felsefi olarak da küçük bir çocuk bile bunu anlayabilir. Başkalarının zoruyla, öldürülme korkusuyla "inandım" demenin Allah nezdinde ne gibi bir geçerliliği olabilir? Haşa, Allah saf mı? Çocuk mu kandırıyorsunuz? Kısaca bir müslüman zaten laik olmalıdır. Ben kimim ki bir başkasına zorla müslüman ol diyeyim? En fazla tavsiye ederim. İnanırsa iyidir, inanmazsa da karşılığını bulur.