Öncelikle biraz karmaşık duygular içerisindeyim, çünkü kitabın çok beğendiğim kısımları olsa da illallah ettiren kısımları da oldu.
Çok ilgi çekici konseptler vardı, evet. Ama sürekli yeni terim spamlanması ve bunlara açıklama getirilmemesi çok zorladı başlarda. Zamanla alıştık tabii.
Erikson’ın ilk kitabı yazarken henüz yazarlık eğitimi almadığını, yani daha amatörken yazdığını duymuştum. Yer yer bazı olaylar çok eğreti duruyordu ancak çok da büyük bir sorun değil bu. Arkadaşım diğer kitapların çok daha iyi olduğundan bahsetmişti çünkü yazar işin eğitimini falan da almış sonrasında.
Evrenin geniş olması benim açımdan çok iyi, hatta bu fazla bile geniş denilebilir 300 bin senelik bir tarihten bahsediyoruz. Sayısız tanrı, badass karakterler. Kotilyon ve Anomender Rake her gözüktüğünde çok büyük keyif verdi. Kruppe de epey hoş bir tipti, yer yer Coll, Crokus gibi empati kurabileceğim karakterler de vardı. Lorn, Whiskey Jack gibi kendini sorgulayan karakterlerin olması da renk kattı.
Yani genel olarak memnun ayrıldığımı söyleyebilirim. Bu seriye devam etmeyi planlıyorum.
Franz Kafka - Dönüşüm
İlk kez Franz Kafka okudum ve çok çok çarpıcı bulduğumu söylemeliyim.
Betimlemeler öyle çok güçlü olmamasına rağmen insanın içine işliyor, böyle bir durumda ne yapılırdı sorusuna itiyordu okurken. Vaktim olsaydı detaylı bir inceleme yazmak isterdim ancak altından kalkabileceğimi de düşünmüyorum açıkçası.(Bu konuyu sadece okuduklarımı atmak için kullanıyorum genelde.)
Kitap Gregor’un etrafında dönse de Gregor’un ailesi, özellikle Grete karakteri de çok önemli bu noktada. Kitabın başında umursamaz, sorumsuz ailenin küçük kızıyken birden bire çok ağır bir yük biniyor sırtına.
Amatör olarak yazmakla ilgilnen biri olarak böyle bir hikayeyi ben nasıl betimlerdim diye sormuyor değilim kendime açıkçası, çünkü Kafka yer yer haddinden fazla doğal anlatmış ve bu da durumu daha da korkutucu yapıyor. Ancak gerçekçi olduğunu yakınen biliyorum bizde de laf vardır ya ‘düşenin dostu olmaz,’ diye. Tabii buradaki çok daha ekstrem bir örnek. Aile ne yapabiilirdi? Sorusuna bir cevabım yok zaten kitapta da aile ‘villain’ olarak resmedilmiyor. Onların bakış açısından da görebiliyoruz olan biteni bir noktada.
Kitaptaki en etkilendiğim yer
Gregor’un başlarım lan size deyip kız kardeşi keman çalarken onu odasına davet etmek istemesi. Sonrasında ise maruz kaldığı muameleye dayanamayıp kahrından gidiyor, yazar bu kısmı çok iyi anlatmış gerçekten.
Çok etkilendiğimi söylemeliyim.