Şov: RAW #1649
Tarih: 30 Aralık 2024, Pazartesi
Seth Rollins: HOUSTOOOON! MONDAY NIGHT RAW'A HOŞ GELDİNİZ! [Cheerlar yükseliyor] Bu gecenin sunucusu benim, ben "Visionary" im, ben "Revolutionary" im, ve ben Seth… [Seyircilerden yüksek sesle FREAKIN' ROLLINS cevabı geliyor] Bu gece 2024'teki son RAW için, USA Network'teki son RAW bölümü için buradayız. Ne dersiniz, bir patlama yapalım mı? Haftaya bugün, bizim sporumuzun 10 yıl içinde gördüğü en büyük kavga gerçekleşecek. Voice of the Voiceless, The Visionary'e karşı; The Second City Saint, The Monday Night Messiah'a karşı; kendini BITW "ilan eden", "gerçek" BITW'e karşı; CM Punk, Seth 'Freakin' Rollins ile teke tek! Ama şimdiden anlaşalım, önümüzdeki haftadan sonra beni nerede bulacağınızı biliyorsunuz. Beni birbirini takip eden her pazartesi gecesi burada bulacaksınız! Bu ringde güreşiyor olacağım, çünkü benim işim bu! [Seyircilerden alkış yükseliyor] Ve fakat, eğer CM Punk için işler istediği gibi gitmezse aynı şeyi onun için söyleyemeyiz. Peki o ne yapacak? Ağlayıp sızlanıp duracak. Belki bir 10 yıl daha ara verir, t**klarını da alır ve evine gider. Eğer o...
Seth Rollins sözüne devam edemeden arena Cult of Personality ile yankılanıyor! CM Punk burada. Hiç girizgahla falan uğraşmadan ringe gelip bir mikrofon alıyor ve söze geçiyor.
CM Punk: T**klarımı alır eve giderim demek? Hayatım boyunca duyduğum en endüstri klişesi, en dalkavukça cümle. Hangi erdemli insana nazire ettin bu sözle? Bunu ilk söyleyen kim? Kendisine hayır denildiğinde ya da hatalı olduğu söylendiğinde ve çocuklar ona karşı sırt çevirdiğinde Stone Cold Steve Austin t***klarını alıp evine mi gitti? The Man'i [Becky Lynch] uzun zamandır buralarda göremedim, o da mı t***klarını alıp evine gitti, ya da bunu sadece ben mi yaptım Seth? [Seyircilerden ooo sesleri yükseliyor, Rollins sinirle karışık ufak bi gülümseme atıyor] Bu insanlara, onlara sırtımı döndüğümü mü söylemeye çalışıyorsun, 15 bin Houston sakinine onları yüzüstü bıraktığımı mı ifade etmek istiyorsun? Asıl ağlamak isteyen sensin, çünkü ben asıl seni yüzüstü bıraktım. Hastaydım ve yorulmuştum, buradan ayrıldım ve sen kaldın. İkimiz de kendi tercihlerimizi yaptık, kendi kararlarımızı verdik ve benim hiçbir pişmanlığım yok. Hayır son 10 yıl hakkında konuşmak istemiyorum, son 10 ay hakkında konuşalım Seth. [İkili burun buruna geliyor] Boynun nasıl oldu?
Seth Rollins: Gayet iyi!
CM Punk: Dizin ne alemde? Dizin nasıl?
Rollins iki diziyle de ayrı ayrı sekiyor iyi olduğunu söylüyor bir yandan.
CM Punk: İç organların nasıl? Zira Big Bronson Reed'in sana altı Tsunami birden vuruşunu seyrettim. Gururun nasıl? Çünkü ondan bir nebze bile intikam alamadın ve (Reed'in) bileğini WarGames'te kırdığımı gördün. Kendimi BITW "ilan etmişim" öyle mi? Evet, çünkü benim kendime inancım tam. Evet kendini kurban ilan eden adam, haklısın. Geri geldim, arkadaş edinmeyi istemiyorum. Açıkça söyledim, buraya para kazanmak için geldim. Ve haftaya seni, tıpkı istediğin gibi kurban ederek bir tekne dolusu para kazanacağım, küçük kardeşim.
Seth Rollins: [Tiye alıcı bir şekilde] Kes şu saçmalığı adamım. Şu "küçük kardeş" zırvalığını kes, bu artık işe yaramıyor. Kendinle diğer ayrılanlar arasındaki farkı biliyorsun. Eşim, çocuğumuzu büyütmek için ara verdi, bunun nasıl bir his olduğunu bilmediğinin farkındayım!
Seyirciyi resmen inletiyor Seth, inanılmaz bir laftı! Punk da şok içinde kalıyor, Seth devam ediyor.
Seth Rollins: Stone Cold, yapabileceği en büyük hatayı yaptığını kendisi söyledi. O bir şeylerin değiştiğini anlıyor. Sen ise buranın "CM Punk" tezahüratlarıyla yankılanarak ölmesini isteyerek ayrıldın. Kankanın (Colt Cabana) podcastine gittin ve burayı yıkmaya çalıştın. Bu işe yaramayınca burayı bitirmek için her türlü atışı yaptın ve hala yapamadın. Sonra gittin rekabete (WWE vs. AEW) katılmak için büyük bir para aldın, peki bu nasıl sonuçlandı? Şimdi bana kurban demek istiyorsun. Şu ana kadar yaptığım hiçbir şey için kendimi kötü hissetmedim, asla utanç duymadım, savaştım ve burada kaldım. Çünkü devrim dediğin böyle yapılır, anladın mı? Devrim dediğin siperde kalarak yapılır, korkaklar gibi aileni yüzüstü bırakıp giderek yapılmaz! Siperde kalırsın, savaşırsın. Savaşlar böyle kazanılır. Ben savaşı kazandım! Ve şimdi ise sen geri gelip bayrağı bizimle beraber dalgalandırmak mı istiyorsun? Mümkün değil! Bana ağabeylik yapamazsın çünkü buranın ağabeyi benim! Ve ayın 6'sından sonra bir on yıl daha ara vereceksin ama bu senin kararın olmayacak, bu benim senin için vereceğim bir karar olacak.
CM Punk: Öncüleri sırtındaki oklardan tanıyabilirsin. Duvarı ilk aşan bendim ve bunun için kanlara bulandım. Eğer ben olmasaydım sen burada olmazdın. Çalıştığım yeri seviyordum, sadece baştaki adamdan (Vince McMahon) nefret ediyordum ve... o seni seviyordu! Ve bu şartlarda, arkamı kollaman gereken yerde tek yaptığın şey beni sırtımdan vurmak oldu. Sonra ayrıldım ve bir de baktım ki; beni sırtımdan vuran adam gerçek yüzünü göstermiş ve Roman Reigns'i arkasından vurmuş, şimdi ise tıpkı bir aptal gibi giyinip kendi oluşturduğu şartlarda kurbanı oynamaya çalışıyor! O oklar zayıf insanları öldürür. Büyükler ise her şeye rağmen ilerlemenin yolunu bulurlar ve ben de bir yolunu bulup ayrıldım çünkü yapmak zorundaydım. O okların bana ulaşamayacağı yere kadar uzaklaştım ve aradan birkaç yıl geçince onları çekip çıkarabilmeye başladım. Birkaç yıl daha geçince hepsini çekip çıkardım. Ve geri geldim, çünkü çoğunlukla senin TV sürende bu insanlar benim adımı haykırdı.
Arenada son ses CM Punk chantleri yükseliyor, Punk devam ediyor.
CM Punk: Ölmüş olmalıydım Seth, ama ölmedim. Oooo, ok atanlar çıldırmış değil mi? LA'e, Netflix'e elimde bir avuç dolusu rengarenk okla gidiyorum ve hepsini senin kurumsallaşmış boğazına tıkacağım!
Seyirciler yine haykırıyor ve CM Punk tezahüratları yapıyor, sonrasında söz Seth'te.
Seth Rollins: Bunu daha önce hiç yüzüne söylememiştim. Belki bir zamanlar öncüydün. Şimdi ise bir kansere dönüştün. Arka alanda bir kansersin, beynimde bir kansersin, bu sektörde bir kansersin ve kanser kendi kendini tedavi etmez, onu alt etmenin tek yolu kesip atmaktır! O yüzden haftaya, avucundaki bütün okları getir. [Sesini gittikçe yükseltiyor] Ben de ateşten gözlerimi, nefret ve öfkeyle dolu kalbimi getireceğim ve seni yakıp küle çevireceğim!
Seth hışımla elinden mikrofonu atıyor ve ikili yakın temastan çekilmeyerek göz göze geliyor. Birbirlerine resmen nefretle bakıyorlar, süper bir segment, inanılmaz bir laf dalaşı. Segmentin de bitmesiyle şov, ikilinin birbirine nefret ve öfke dolu bakışlarıyla sona eriyor.