Bu Finn Balor! JD şok olmuş ve bir o kadar da bozulmuş bir ifadeyle Balor'a bakıyor sadece. Judgment Day ekibindeki en uzun mazi bu ikilide olmasına rağmen Balor sinirli bir çıkış yapıyor. JD ona bakmaya devam ediyor fakat Balor ringde bulunan bir kişi hariç kimseye bakmıyor. Bu isim Damian Priest.
Finn Balor: Seni yaklaşık 20 yıldır tanıyorum Jordan. Bu ringe ilk adım attığın ve bıyığı terli bir ergenden fazlası olmadığın zamanlardan biri. Köyünden seni alıp buralara getiren adama birazcık bile olsa tahammülün vardır diye düşünüyorum. Şu an çünkü sırası değil.
Balor bu cümleleri JD McDonagh için kurarken gözlerini Priest'ten bir anlık bile ayırmıyor. JD kendisine bakmayan Balor'a bakıyor ve sinirli gibi gözükse de anlayışla karşılıyor en sonunda.
Finn Balor: Şu an çünkü çok daha büyük bir problemimiz var. Hayır, siktiğimin Yugoslav sinemasından fırlamış ucubeleri anımsatan ırz düşmanı orospu çocuklarını kast etmiyorum. O da problemlerden birisi fakat en büyük problem bu değil.
Balor ringdeki tüm Judgment Day üyelerine doğru bakıyor. En son köşedeki keyifsiz Carlito'ya bakıyor bir süre boyunca. Ardından seyircilere doğru dönüyor ve konuşmaya başlıyor.
Finn Balor: Judgment Day neden burada? Tüm bu ittifakın amacı ne? Dört kişi olarak çıktığımız bu yolda şu an yedi kişiyiz. Sayı günden güne artıyor fakat ortada hala hedeflenen başarı yok. Neden her hafta bu ringin içinde birlikte duruyoruz? Eğer birbirimizi kollamayacaksak, eğer her birimizi bir basamak daha yükseltmeyeceksek neden bir aradayız? Amaç ne? Dostluk mu? Arkadaşlık mı? Eğer bunlardan bahsediyorsak şu an sağımda Karl Anderson'ı ve solumda adamım koskocaman Luke Gallows'u görürdünüz. Beni yanlış anlamayın Judgment Day sadece bir menfaat ilişkisidir demeye çalışmıyorum. Çünkü değil. Şu an bu ringde bulunan herkesi çok seviyorum ve hepiniz benim dostumsunuz. Fakat eğer 2 gün önce tanıştığımız bir adamı da kolayca aramıza dahil edecek ve ekibin tüm kimyasını bozacaksak önce bazı şeyleri gözden geçirmem gerekir. Dostum olmayan birini savunacaksam önce bunun için düşünmem gerekir.
Balor seyircilere doğru konuşuyor fakat aslında Judgment Day ve özellikle de Priest'i sorguladığı açık. Balor arkasını dönüyor ve gözünün ucuyla Priest'e bakıyor. Ardından ona doğru yaklaşıyor.
Finn Balor: Sahi
hombre, hiçbirimize danışmadan, tek kelime bile etmeden Wes Lee'yi aramıza dahil etme amacın neydi? Artık patron sen misin? Kararları sen mi alıyorsun? Önünde diz çökmemizi de ister misin? Ne dersin, patron? Sonuçta bir karar alırken fikrimizi almıyorsun. Kafana göre ekipte kimin kalıp kimin gideceğinin hesabını yapabiliyorsun. Bence bunu da istersin.
Balor sinirlenmiş bir ifadeyle sırıtıyor. Bir süreliğine anlık yeniden Carlito'ya bakıyor.
Finn Balor: 3 ay önce buraya dört kişi olarak geldiğimiz zaman egolara ve liderlere hayır demiştik. Çünkü her zaman dediğim gibi Judgment Day birbirini yükseltmeye çalışan, zamanında haksızlığa uğramış bir avuç adamın birbirini kolladığı bir oluşum, bir dostluk. Geçen ay bir dostun olarak sana ulaştım ve yardım istedim. Muhtaç olduğumuz için değil hepimizin dostu olduğun için yaptım bunu. İşler kötüye giderken bana ve en önemlisi tüm ekibe yardımcı olabileceğini düşündüm. Oldun da. Fakat seni bile aramıza dahil ederken ben buradaki herkese fikrini sordum. Çünkü bu ringdeki herkese saygı duyuyorum. Herkesin sorununu çözmeye çalışıyorum, anlamaya çalışıyorum.
Balor, Carlito'ya doğru dönüyor ve yaklaşıyor.
Finn Balor: Şimdi de böyle yapacağım. Carlito... Bir süredir bazı sıkıntılar yaşamış olabiliriz ama sen bu grubun bir parçasısın hem de çok önemli bir parçası. Dün aramıza girmiş herhangi bir adam değilsin. İlk günden beri yan yanayız. Eğer cepheye ineceksek önce tüm sorunlarımızı arkamızda bırakmamız gerekir. Eğer cepheye ineceksek birbirimize güvenmemiz gerekir.
(Balor, Priest'e sert bir bakış atıyor.) Eğer bunlar yoksa boş bir şarjörle cepheye inmem. Bana müsade.
Balor, Carlito'nun yanına geçiyor! Seyircilerden destek var ilginç bir şekilde. Balor, Carlito'nun sırtını sıvazlıyor ve "ben seni hiçbir kötülüğe yedirmem... yedirmem!" diyor.