Birkaç şuttan kastım gol beklentisi yüksek, yani gol olma oranı yüksek şutlar. O maç Beşiktaş çok fazla uzaktan şut denedi. 6 pas bölgesinden vb kaçan şut hatırlamıyorum pek fazla. Dina Ebimbe’nin attığı goldeki organizasyonu göremedik mesela maç boyu. Adamlar attığı golleri çok rahat attı sonra savunmaya çekildi. Bayern maçını düşünmeden hurra saldırsalar mıydı? Topu Beşiktaş’a verdiler ve geride beklediler. Taraftar baskısıyla pozisyon bulması çok normal değil mi Beşiktaş’ın? O kadar da olsun. Ayrıca Frankfurt takımı ne tiki taka takımı, ne press takımı ne de topa sahip olma oyunu oynayan bir takım. Tamamen geçiş takımı oluşturmuşlar ve bireysel yetenek üzerinden skor arıyorlar. Peki yıldızları kim desen Marmoush ve Ekitike. Ekitikte zaten yedekti sonra oyuna girdi. Knauff ha keza 11 oyuncuları yedekti, girdi golünü attı elini kolunu sallaya sallaya. Marmoush zaten attığı penaltı golünün dışında dalga geçti. Shkiri de kulübedeydi, bitik Götze oynuyordu mesela, normalde yedek. As kaleci ve stoperlerinden de yoksunlardı. Kalecilerinin bu maçlık üstün performans sergilemesi bu gerçeği değiştirmiyor. Tıpkı bugünkü Mert-Ersin muhabbeti gibi. Bizim takım sanki eksiksiz bir takım diyorsun. Aradaki fark, adamlar sana nazaran daha eksiksiz ve doğru profillerle kadrosunu kurmuş ancak muhtelif sebeplerle bazılarını oynatamıyor. İkisi aynı şey değil. Seninki sezon başı tercihi. Yani senin maksimum gücün bu adamın yaptığı gibi kulübeden dinlendirdiğin adamı sokamıyorsun. Bu ikisini bir tutmak çok saçma kusura bakma. Onun dışında kaçan penaltı veya kaleci kurtarışları bahane değil. O maç Beşiktaş, ikinci yarıda beklentinin üstü reaksiyon vermiştir ve maçın bittiğini düşünen rakip takımı zorlamıştır. Fakat bu asla iyi oyun değil. İyi oyunu bugün özellikle ilk yarıda Lyon takımı bize gösterdi. Devamlı yapılan 2 ye 1 ler, pası verip sırtı dönük koşular, hareket sürekliliği, fizik kalite-atletizm ve kanatların nasıl etkin kullanabileceği konusunda ders niteliğindeydi bence. Kaçan goller ise Beşiktaş-Frankfurt maçında kaçanlardan çok daha barizdi. Çok çok şanssız bir maç oynadılar, Frankfurt gibi skoru da alamamalarına rağmen. Bu arada ben üst tura yükselme gayesi taşıyan taraftar için sevinilmeyecek bir genel tablo olduğunu düşünmüyorum. Maç öncesi çoğunluğun Lyon’un maçı kazanacağı konusunda hemfikir olduğunu da biliyorum. Ama bu tarz defansif oyunla ve şans faktörüyle puan-puanlar alan takımlar var Avrupa’da. Eflsborg-Roma maçını örnek gösterdim işte. Keza Frankfurt deplasmanından 3 gol atarak puanla dönen Viktoria Plzen takımı. Sahasında Frankfurt’a yenilen Beşiktaş, deplasmanda onlardan puan alan Plzen’den küçüktür sonucu mu çıkıyor bu mantıkla? Benim vurgulamak istediğim; İzleyiciler güzel oyun mu görmek istiyor, galibiyet yeterlidir düşüncesinde mi yoksa her ikisini de mi talep ediyor. Çünkü her maçın farklı dinamikleri skorları tayin eder. (Bence öyle olmadı ama), madem ki Frankfurt maçında iyi oyun oldu ve mutlu olundu, skor gözetmeksizin. Bugün berbat oyunla şans faktörüyle 3 puanı alınca neden aynı insanlar mutlu oluyor. Beşiktaş bu kadar küçük takım mı? Bu takımın nasıl bütçelerle, maliyetlerle kurulduğundan kimse bahsetmiyor. İçerde Frankfurt’a “iyi oyunla” 3 yiyerek kaybeden, sonraki maç Lyon’u şu korkunç oyunla mağlup eden takımın taraftarı iki maçta da sevinçten havalara uçuyor. Bence kimse ne istediğini bilmiyor, ne kazanım elde edersek kârdır kafasında bakıyor. Ajax-Frankfurt-Lyon gibi kulüpler gözde çok büyütülen kulüpler ve karşısında Anadolu takımı hüviyetine bürünülmekten rahatsızlık duyulmuyor. Üstüne Avrupa’da final hayalleri kuruluyor… Ben açıkçası bugünkü maçı izlediğimde utanç duydum, bu kadar aciz duruma düşen takım ülkemizin takımı olduğu için.
(Ha bu arada Frankfurt’a 27 şutumuz var istatistiğini örnek gösterip oyun olarak ezdiğini söylüyorsun ya, yazının sonunda 17’ Lyon maçını örnek göstererek “zamanında ezmişliğimiz var” diyorsun. Senden ricam o maçın da istatistiklerine bir göz gezdirmen..
Şuta göre ezdiğini sanıyorsun, ama örnek verdiğin maçta aynı şut istatistiğiyle ezildin. Ama o gün de göze hoş gelen futbol oynuyordun değil mi? İstatistik önemsiz kalıyordu. Ha ben de tam bundan bahsediyorum. Ya oynanan iyi topa bakacaksın ya da istatistiğe. İşine gelince öyle işine gelince böyle olmaz. Bu kafayla devam edilirse son 40 Avrupa maçında 5 galibiyette kalırsın işte. Son 5 senede Başakşehir kadar katkı yapmamışsın ülke puanına. Bunlar birike birike günümüz tablosunu ortaya çıkarıyor işte. Auxerre seviyesine düşüyorsun Lyon karşısında.)