PAYBACK #36
31 Mayıs Cuma, 21:00 - C
Nutter Center
Dayton, Ohio
PAYBACK #36'DA BİZİ NELER BEKLİYOR?
1-Mr. Money in the Bank "World Heavyweight Champion" Wes Lee şovu açıyor.
2- Val Venis'in kaderi açıklanıyor!
3- London Cup için ilk maç...
4- Chris Brookes intikamını alabilecek mi?
5- Yeni Pure şampiyonu Bryan Danielson, Tyler Bate'e sesleniyor!
6- MAIN EVENT
PGW Şampiyonu CM Punk'ın Wrestlemania rakibi kim olacak?
EXCLUSIVE
PAYBACK #36 başlamadan önce kameraların karşısında Prestige Grand Wrestling'in sahibi, Final Boss'u The Rock var!
The Rock: Bugün The Rock kısa kesecek. Konumuz Val Venis. Kendisi The Rock'a herhangi bir istifa mektubu yollamadığına göre davranışlarının sonuçlarına hazır olduğu kesin. Val... The Rock, senin büyük bir isim olup olmadığını umursamıyor. The Rock, senin etrafta yürüyüp güreşin Tanrı'nın hediyesi olduğunu düşündüğünü umursamıyor. Genel Müdür'e elini kaldırdığında bunun sonuçları olur! Ve bu sonuçlar, sana People's Elbow'dan daha sert çarpar.
The Rock: Bu noktadan itibaren, Val Venis PGW Unvanı için rövanş hakkına sahip olmayacak. Rövanş hakkını geç, geri kalan ömrü boyunca o kemere bir daha elini süremeyecek!
Rock resmen tükürükler saçarak devam ediyor.
The Rock: Ama The Rock bitirmedi, hayır, hayır, hayır. Val Venis, senin sözleşmen... Askıya alındı. The Rock en azından senin Wrestlemania'yı kaçıracağını garanti edebilir. Yani senin deyiminle, yarrağı yedin jabroni. Çünkü bir kez daha çizgiyi aşarsan, The Rock söz veriyor, hayır... The Rock GARANTİ EDİYOR Kİ, ortada güreşçi kontratın bile kalmayacak. En iyisi önümüzdeki ay zorunlu izninin tadını çıkarırken daha iyi bir insan olmak için çabala. Burası eski PGW değil. Otoriteyle uğraşamazsın ve kesinlikle The Rock'ın şovuyla uğraşamazsın.
Rock arkasını dönecekken bir anda duruyor.
The Rock: Bir kişi daha var. Onun eski dostu! Johnny Mayhem... The Rock senin izleyici bileti alıp onun şovunu sabote etmenden hiç memnun değil. Fakat senin bu şirkete olan karşılıksız sevgini de daha fazla yok saymak istemiyor. Bu yüzden Val Venis'e inat sana bir şans verecek. Eğer tekrardan ring kıyafetlerini giymek istiyorsan asla kaçırmaman gereken bir şans kapında. Wrestlemania öncesi son PAYBACK şovunda o çok sevdiğin Tyler Bate ile karşılaşacaksın. Eğer onu yenmeyi başarabilirsen hem bir kontrat, hem de Pure şampiyonluğu için Wrestlemania'dan bir bilet alacaksın. Eğer başaramazsan kaderini yeniden ve son defa Humberto'nun eline bırakacağım.
The Rock: IF YOU SMELLLLLLLLL WHAT... THE FINAL BOSS... IS COOKING!
31 Mayıs Cuma, 21:00 - C
Nutter Center
Dayton, Ohio
PAYBACK #36'DA BİZİ NELER BEKLİYOR?
1-
2- Val Venis'in kaderi açıklanıyor!
3- London Cup için ilk maç...
4- Chris Brookes intikamını alabilecek mi?
5- Yeni Pure şampiyonu Bryan Danielson, Tyler Bate'e sesleniyor!
6- MAIN EVENT
PGW Şampiyonu CM Punk'ın Wrestlemania rakibi kim olacak?
EXCLUSIVE
PAYBACK #36 başlamadan önce kameraların karşısında Prestige Grand Wrestling'in sahibi, Final Boss'u The Rock var!
The Rock: Bugün The Rock kısa kesecek. Konumuz Val Venis. Kendisi The Rock'a herhangi bir istifa mektubu yollamadığına göre davranışlarının sonuçlarına hazır olduğu kesin. Val... The Rock, senin büyük bir isim olup olmadığını umursamıyor. The Rock, senin etrafta yürüyüp güreşin Tanrı'nın hediyesi olduğunu düşündüğünü umursamıyor. Genel Müdür'e elini kaldırdığında bunun sonuçları olur! Ve bu sonuçlar, sana People's Elbow'dan daha sert çarpar.
The Rock: Bu noktadan itibaren, Val Venis PGW Unvanı için rövanş hakkına sahip olmayacak. Rövanş hakkını geç, geri kalan ömrü boyunca o kemere bir daha elini süremeyecek!
Rock resmen tükürükler saçarak devam ediyor.
The Rock: Ama The Rock bitirmedi, hayır, hayır, hayır. Val Venis, senin sözleşmen... Askıya alındı. The Rock en azından senin Wrestlemania'yı kaçıracağını garanti edebilir. Yani senin deyiminle, yarrağı yedin jabroni. Çünkü bir kez daha çizgiyi aşarsan, The Rock söz veriyor, hayır... The Rock GARANTİ EDİYOR Kİ, ortada güreşçi kontratın bile kalmayacak. En iyisi önümüzdeki ay zorunlu izninin tadını çıkarırken daha iyi bir insan olmak için çabala. Burası eski PGW değil. Otoriteyle uğraşamazsın ve kesinlikle The Rock'ın şovuyla uğraşamazsın.
Rock arkasını dönecekken bir anda duruyor.
The Rock: Bir kişi daha var. Onun eski dostu! Johnny Mayhem... The Rock senin izleyici bileti alıp onun şovunu sabote etmenden hiç memnun değil. Fakat senin bu şirkete olan karşılıksız sevgini de daha fazla yok saymak istemiyor. Bu yüzden Val Venis'e inat sana bir şans verecek. Eğer tekrardan ring kıyafetlerini giymek istiyorsan asla kaçırmaman gereken bir şans kapında. Wrestlemania öncesi son PAYBACK şovunda o çok sevdiğin Tyler Bate ile karşılaşacaksın. Eğer onu yenmeyi başarabilirsen hem bir kontrat, hem de Pure şampiyonluğu için Wrestlemania'dan bir bilet alacaksın. Eğer başaramazsan kaderini yeniden ve son defa Humberto'nun eline bırakacağım.
The Rock: IF YOU SMELLLLLLLLL WHAT... THE FINAL BOSS... IS COOKING!
STARBOY! NO WAY OUT 2024'DE GERÇEKLEŞEN TARİHİ CASH-IN SONRASI YENİ WORLD HEAVYWEIGHT ŞAMPİYONU WES LEE GİRİŞTE!
Seyircilerin kendisine inanılmaz güçlü reaksiyonu var! Wes Lee, bu cash-in sonrası adeta yeniden doğdu! Turnbuckle'a çıkıp cheerlar eşliğinde unvanını kaldırırken pyrolar bir kez daha patlıyor! Sonrasında aşağı inip bir mikrofon istiyor ve konuşmaya başlıyor.
Wes Lee: No Way Out sonlanmadan birkaç saat önceye kadar on kişiden dokuzu tarafından taşağa alınan bir adama gelebilecek en gürültülü tezahürattı bu. Birazını Alberto'ya saklamaya ne dersiniz? Buna ihtiyacı var çocuklar.
Wes gülümserken seyirciler de kahkahaya boğuluyor. Fakat bu sözler onları iyice gaza getiriyor olsa gerek ki tezahüratları artmaya başlıyor! Wes mikrofonunu birkaç saniyeliğine indiriyor ve onları dinliyor.
YOU DESERVE IT!
YOU DESERVE IT!
YOU DESERVE IT!
Wes Lee: Hep beklediğin günün sonunda gelmesi kadar garip bir his yok. Gece uyurken "gerçekten başarabilecek miyim?" diye kendime ne kadar sorduğumu hatırlayamıyorum bile. Buraya ilk geldiğim zaman kendime altın çocuk denmesini istiyordum. Çünkü insanlar bende, benim görmediğim bir şey gördüler. Öyle ya, biliyordum. Ben PGW için bir gelecektim. 8 ay önce buraya ayak bastığımda belki bunu o kadar da hissettiremedim. Yapamadığım şeyler oldu. Başarısızlıklarım, kayıplarım...
Christopher Daniels'ın Double or Nothing 2023 şovundaki No DQ maçta avcunun içine bıraktığı yıldız şeklindeki yara izine bakıyor.
Wes Lee: Olanlar oldu. Altın çocuğu tarihe gömüp yıldızdan çocuk yaptılar. Gerçekten de öyleydi. Gökyüzünde hep düşüp kalkıp dilekler dilerdim. O yıldızlardan tek farkım, benim elimde lanetim haline gelmiş bir çantanın olmasıydı. Ya da ben... Ben belki hep böyle düşündüm. Belki de çanta benim şansımdı. Ama ben... Ben şansa inanmıyorum. Ben artık kadere de inanmıyorum çünkü burada karşınızda kaderini dehasıyla yenmiş bir çocuk olarak duruyorum. Doğru. "Çocuk"... Çünkü, daha yapacağım çok şey var. Burada, omzumdaki bu unvanla gerçekleştireceğim bir saltanat var. Şimdi, gözyaşlarınız sel olabilir. Ekran başında beni seyreden Johnny Mayhem, görüyorsun. Hak edenin acelesi yoktur. Senin olan elbet seni bulur. Christopher Daniels neredesin? Gözün... Nasıl hissettiriyor? Senin bende bıraktığın gibi, ben de sende kalıcı bir iz bırakmak istedim. Kardiak Kick bunun için geldi. Sahi ya, ciddi soruyorum... Neredesiniz? Val Venis kahretsin neredesin? Burası sensiz fazlasıyla ciddi ve sessiz. Sana ihtiyacımız var. Benim size ihtiyacım var. Hadi, bana yapamayacağımı ve asla başaramayacağımı söyleyin. O çanta için benimle alay edin... Doğru kullanamayacağımı, Tekke'nin beni harcayacağını söyleyin. Austin Theory ve Otis'in yaşadığını yaşayacağımı düşünün! Ah... Üzgünüm. Korkarım ki eğlenceniz bitti çünkü ben... WES LEE, ARTIK WORLD HEAVYWEIGHT ŞAMPİYONUYUM!
The Lodge girişte! Onlara da çok olumlu tepkiler geliyor! Drew, Angelico ve ECIII girişte gözüktüğü andan itibaren Wes Lee biraz mahçup şekilde onlara bakıyor. Drew ve ECIII'in yüzünde inanılmaz bir gurur ifadesi var. The Lodge ringe giriyor ve öylece Wes Lee'nin karşısına dikiliyor. Drew, kafasını eğip Wes Lee'nin unvanına bakıyor...
DREW, WES LEE'YE SARILIYOR VE ONUN ELİNİ KALDIRIYOR! BU İNANILMAZ! WES LEE'NİN ADETA GÖZLERİ DOLUYOR! ARDINDAN DREW'UN YAPTIĞININ AYNISINI ECIII YAPIYOR! Wes daha sonrasında gözünü ringin en köşesinde öylece duran, yüzü gözü yara bere içindeki Angelico'yu izliyor...
WES LEE KOŞARAK ANGELICO'YA SARILIYOR VE... ANGELICO'DA KARŞILIK VERİYOR! İKİLİ SARILIYORLAR! Wes Lee, Angelico'nun morarık gözüne elini koyuyor ve... UNVANINI ONA VERİP ANGELICO'NUN ELİNİ HAVAYA KALDIRIYOR!
THIS IS AWESOME!
THIS IS AWESOME!
THIS IS AWESOME!
Wes Lee: Velveteen... Ya da Dream. Velveteen Dream. Her neysen, iyi dinle. Bende oğlum... Size ait olan çok değerli bir şey var. Bunu sizden doğru yerde, doğru zamanda, yanımda görmüş olduğunuz bu adamlarla aldım. Yattığın yerden beni doğru duyuyorsun Christopher... Bu seni de ilgilendiren bir şey. O yüzden sen de iyi dinleyip kel kafana bunları yazsan iyi edersin. Birbirinizi istediğinizi biliyordum. Bu... Sizin deyiminizle, sizin hikayenizdi. Wrestlemania: London'da nokta koyacağınız. Bu yüzden o güne kadar, birbirinizin arkasında duracaktınız. Ne acınası... Kaderin üstünde bir kader olduğunu unutmak. Bunu gökten indiğini söyleyen bir melek nasıl yapabilir? Bir çantayı nasıl hesaba katmayabilir? Biliyordum. Katıyordun. Her gece beni ve bende bıraktığın bu izi düşünüyordun. Senin için geleceğimi, sen de benim kadar iyi biliyordun. Ve ben, her geçen gün içimdeki ateşi harladım. Gerekirse yanımda görmüş olduğun bu adamları harcamayı göze aldım. Fakat bu adamlar... Benim göremediğim şeyi gördüler. İkiniz de kafa kafaya verip beni bekliyordunuz. Beni ihtimaller dahilinden çıkarıp, buna kendi aranızda son vermeyi diliyordunuz. Ne acı, sizin olanı sizden aldım ve işte karşınızdayım. Velveteen merak ediyorum. Yine Christopher'ın arkasını kollamak için arka alanda nöbet tutuyor musun? (gülüyor) Bu tehditi ensende hissetmemen mümkün değildi. Sana hak vermeli, ama kabul edelim ki... Bu oyunu ben daha iyi oynadım ve ikinizi de mat ettim. Şimdi, burası kel adamdan çıkıyor ve sadece seni ilgilendiriyor Velveteen...
Wes Lee: Eğer rüyanızı elinizden alan o adamı seçmeyi düşünürsen, haftaya adımı an oğlum. Burada olacağım. Gururlu kalbim sana, hayırlı günler diler.
Mikrofonu yere fırlatan Wes Lee, öylece ekrana doğru bakarken The Lodge'ın onun yanında poz vermesi ile birlikte reklamlara gidiyoruz.
Arka alanda yürümekte olan The Lodge üyelerini görüyoruz. World Heavyweight ve Tag Team Şampiyonu Wes Lee, omzunda unvanı olan bir diğer Tag Team Şampiyonu Drew McIntyre, Ethan Carter III ve Angelico. Dörtlü uzun bir koridorda yürüyüp koridorun sonuna gelince sağ ve sola giden yol ayrımlarının ikisinde de duran birer adam karşılarına çıkıyor. Bunlar Will Ospreay ve Jeff Hardy! Yeni isimleriyle ANOTHER LIFE.
Wes Lee bir unvanına bir de ikiliye bakarken başı dik bir şekilde Will Ospreay'e doğru ilerliyor ve onunla yüz yüze geliyor. Will Ospreay öylece sırıtarak ve "ben neler gördüm, sen ise daha toysun" edasında bilge bir adamcasına ona yüksekten bakarak Wes'i bakışlarıyla ezmeye çalışırken Wes bu sefer de Jeff Hardy'e aynı tarifeyi uygulayarak adeta bakışlarıyla ezmeye çalışıyor. Wes, iki eski ana kemer şampiyonunun karşısında dimdik duruyor.
Mikrofonu yere fırlatan Wes Lee, öylece ekrana doğru bakarken The Lodge'ın onun yanında poz vermesi ile birlikte reklamlara gidiyoruz.
Arka alanda yürümekte olan The Lodge üyelerini görüyoruz. World Heavyweight ve Tag Team Şampiyonu Wes Lee, omzunda unvanı olan bir diğer Tag Team Şampiyonu Drew McIntyre, Ethan Carter III ve Angelico. Dörtlü uzun bir koridorda yürüyüp koridorun sonuna gelince sağ ve sola giden yol ayrımlarının ikisinde de duran birer adam karşılarına çıkıyor. Bunlar Will Ospreay ve Jeff Hardy! Yeni isimleriyle ANOTHER LIFE.
Wes Lee bir unvanına bir de ikiliye bakarken başı dik bir şekilde Will Ospreay'e doğru ilerliyor ve onunla yüz yüze geliyor. Will Ospreay öylece sırıtarak ve "ben neler gördüm, sen ise daha toysun" edasında bilge bir adamcasına ona yüksekten bakarak Wes'i bakışlarıyla ezmeye çalışırken Wes bu sefer de Jeff Hardy'e aynı tarifeyi uygulayarak adeta bakışlarıyla ezmeye çalışıyor. Wes, iki eski ana kemer şampiyonunun karşısında dimdik duruyor.
Will Ospreay: Par- Pardon. Şampiyon... Oh, bir zamanlar bana da böyle söylerlerdi ve çok hoşuma giderdi. O yüzden bunu sana da yaşatmak istedim. Her neyse, Wes. Çantanı bozdurduğun anı izlerken hayat benim için durdu. Bu muhteşemdi!
Jeff Hardy: Elbette o çanta sende sonsuza kadar kalacak değildi Wes. Tıpkı... Drew ile omzunuzda bulunan Tag Team Şampiyonluğu gibi.
Drew McIntyre: Söylediğin şeylerin ikisinin bambaşka şeyler olduğunu ve birinin çanta, diğerinin ise bir unvan olduğunun farkında mısın Jeff? The Lodge, şu anda... Bu şirketin en kenetlenmiş ekibi. Düşmanlığınızdan doğan dostluğunuz bizim öykümüzün yanında bir hiç. Burada birbirine Peder için sımsıkı sarılmış dört adam var ve biz bir Dünya Şampiyonu çıkardık. O da karşında duruyor. Yetmedi, Tag Team Şampiyonlarıyız.
Ethan Carter III: London Cup'a katılmaya ne dersiniz baylar? Ne de olsa amacınız eğer Triple Crown ise daha öncesinde yan kemerler de mühimdir. Ha pardon... O zaten Hardy'de vardı değil mi? Yakılıp kül olmuş bir kemer. Sahi ya, Intercontinental'ı Sami neden yakmıştı?
Will Ospreay: Burada fazla laf kalabalığı yapmamıza gerek yok gibi. Elbette bu şirketin güncel olarak en başarılı ekibi olduğunuzu biliyor ve size saygı duyuyoruz. Bu yüzdendir ki, PGW Tag Team Şampiyonluğu için sizinle çıkacağımız o maçtaki zaferimizin de daha görkemli hale gelecek olmasının sebebi bu. O yüzden Wes çantasını bozdurup huzura erene kadar bir takımlar maçını pek gündeme getirmedik.
Jeff Hardy: Kim bilir, Wes'in bu çanta serüveniyle belki de yıllar boyu bekleyebilirdik ama artık olanlar oldu ve biz bu maç için Will ile hazırız. Sizin de buna ihtiyacınız olduğunu düşünerek, Mr. Berto ile konuştuk. Haftaya, The Lodge (c) vs. ANOTHER LIFE - PGW Tag Team Championship maçı resmiyete kavuşmuş oldu! Her neyse, orada görüşmek üzere!
Sözünü bitirip Will Ospreay'in göbeğine vurup onu arkasından çağıran Jeff ile birlikte ANOTHER LIFE ekibi oradan tamamen ayrılırken The Lodge onları ciddiye almayacak bir gülüşle arkalarından bakıyor. Wes Lee, takım arkadaşlarına moral ve destek verirken bir süre kendi arasında bir şeyler konuşan dörtlüyü duvarın kenarından dinleyen geçirdiği trafik kazasını yeni yeni atlatan Matt Morgan'ı görüyoruz. Karşısında iki tane adamın gölgesi var ama kim olduklarını görmüyoruz. Bununla birlikte reklamlara gidiyoruz.
Kameralarımızı denizi seyreden bir bankın etrafında açıyoruz. Ağabey ve kardeş. Tyler ve Val. Burada yanyana oturarak öylece denizin dalga, gemilerin korna sesiyle önlerine bakıyorlar. İkisinden birinin ağzı zor da olsa açılıp, söze giriyor.
Tyler Bate: Orada seni bekledim abi.
Val Venis: Ben de. Ben de seni bekledim.
Tyler Bate: Ben senin yanındaydım.
Val Venis: Değildin. Fiziken öyleydin ama ruhen... Benden utanç duydun. Daha doğrusu korktun.
Tyler Bate: Neyden?
Val Venis: Yaptığım şeylerden. Yaptığım şeylerin sonuçlarından korktun.
Tyler Bate: Ben?
Val Venis: Sen.
Tyler Bate: Ben hiçbir şeyden korkmam abi. Beni korkarım ki biriyle karıştırıyorsun. En olmayacak adamla. Ben Johnny Mayhem değilim.
Val Venis: Değilsin. En azından o, ne olursa olsun; yanımda olurdu.
Jeff Hardy: Elbette o çanta sende sonsuza kadar kalacak değildi Wes. Tıpkı... Drew ile omzunuzda bulunan Tag Team Şampiyonluğu gibi.
Drew McIntyre: Söylediğin şeylerin ikisinin bambaşka şeyler olduğunu ve birinin çanta, diğerinin ise bir unvan olduğunun farkında mısın Jeff? The Lodge, şu anda... Bu şirketin en kenetlenmiş ekibi. Düşmanlığınızdan doğan dostluğunuz bizim öykümüzün yanında bir hiç. Burada birbirine Peder için sımsıkı sarılmış dört adam var ve biz bir Dünya Şampiyonu çıkardık. O da karşında duruyor. Yetmedi, Tag Team Şampiyonlarıyız.
Ethan Carter III: London Cup'a katılmaya ne dersiniz baylar? Ne de olsa amacınız eğer Triple Crown ise daha öncesinde yan kemerler de mühimdir. Ha pardon... O zaten Hardy'de vardı değil mi? Yakılıp kül olmuş bir kemer. Sahi ya, Intercontinental'ı Sami neden yakmıştı?
Will Ospreay: Burada fazla laf kalabalığı yapmamıza gerek yok gibi. Elbette bu şirketin güncel olarak en başarılı ekibi olduğunuzu biliyor ve size saygı duyuyoruz. Bu yüzdendir ki, PGW Tag Team Şampiyonluğu için sizinle çıkacağımız o maçtaki zaferimizin de daha görkemli hale gelecek olmasının sebebi bu. O yüzden Wes çantasını bozdurup huzura erene kadar bir takımlar maçını pek gündeme getirmedik.
Jeff Hardy: Kim bilir, Wes'in bu çanta serüveniyle belki de yıllar boyu bekleyebilirdik ama artık olanlar oldu ve biz bu maç için Will ile hazırız. Sizin de buna ihtiyacınız olduğunu düşünerek, Mr. Berto ile konuştuk. Haftaya, The Lodge (c) vs. ANOTHER LIFE - PGW Tag Team Championship maçı resmiyete kavuşmuş oldu! Her neyse, orada görüşmek üzere!
Sözünü bitirip Will Ospreay'in göbeğine vurup onu arkasından çağıran Jeff ile birlikte ANOTHER LIFE ekibi oradan tamamen ayrılırken The Lodge onları ciddiye almayacak bir gülüşle arkalarından bakıyor. Wes Lee, takım arkadaşlarına moral ve destek verirken bir süre kendi arasında bir şeyler konuşan dörtlüyü duvarın kenarından dinleyen geçirdiği trafik kazasını yeni yeni atlatan Matt Morgan'ı görüyoruz. Karşısında iki tane adamın gölgesi var ama kim olduklarını görmüyoruz. Bununla birlikte reklamlara gidiyoruz.
Kameralarımızı denizi seyreden bir bankın etrafında açıyoruz. Ağabey ve kardeş. Tyler ve Val. Burada yanyana oturarak öylece denizin dalga, gemilerin korna sesiyle önlerine bakıyorlar. İkisinden birinin ağzı zor da olsa açılıp, söze giriyor.
Tyler Bate: Orada seni bekledim abi.
Val Venis: Ben de. Ben de seni bekledim.
Tyler Bate: Ben senin yanındaydım.
Val Venis: Değildin. Fiziken öyleydin ama ruhen... Benden utanç duydun. Daha doğrusu korktun.
Tyler Bate: Neyden?
Val Venis: Yaptığım şeylerden. Yaptığım şeylerin sonuçlarından korktun.
Tyler Bate: Ben?
Val Venis: Sen.
Tyler Bate: Ben hiçbir şeyden korkmam abi. Beni korkarım ki biriyle karıştırıyorsun. En olmayacak adamla. Ben Johnny Mayhem değilim.
Val Venis: Değilsin. En azından o, ne olursa olsun; yanımda olurdu.
Bu sözden sonra Bate şaşkınlıkla banktan ayağa kalkar.
Tyler Bate: Sen... Sen.. Sen iyi misin? Ne demek istiyorsun?
Hiçbir şey demeden öylece karşısında ayakta duran Tyler Bate'in suratına doğru bakar Val.
Tyler Bate: Ben oradaydım. Senin yanında! En başından beri olduğu gibi. Senden öğrendiklerimle, öğreneceklerimle, inancımla, güvenimle! Senin benim için bir ağabey olduğunu bilerek, belki kanarak veya uğrunda yanarak! Söylesene olmadı mı? Hiç yaşanmadı mı? Senin önünde sana karşı olanlara durduğum günler aklında hiç durmadı mı? Bryan Danielson denilen o adama söylediğim şeyler kulağında hiç çınlamadı mı? Sen... Sen na- Bunu bana... Nasıl dersin? Beni Johnny Mayhem ile nas... Nasıl- an. Anlamıyorum? Bu zamana kadar yaptığım her şey senin içindi. Orada Jey Uso'yu tuş ettiğimde bile bunu söyledim. Ağabey senin içindi dedim. Adını haykırdım.
Tyler Bate: Sen... Sen.. Sen iyi misin? Ne demek istiyorsun?
Hiçbir şey demeden öylece karşısında ayakta duran Tyler Bate'in suratına doğru bakar Val.
Tyler Bate: Ben oradaydım. Senin yanında! En başından beri olduğu gibi. Senden öğrendiklerimle, öğreneceklerimle, inancımla, güvenimle! Senin benim için bir ağabey olduğunu bilerek, belki kanarak veya uğrunda yanarak! Söylesene olmadı mı? Hiç yaşanmadı mı? Senin önünde sana karşı olanlara durduğum günler aklında hiç durmadı mı? Bryan Danielson denilen o adama söylediğim şeyler kulağında hiç çınlamadı mı? Sen... Sen na- Bunu bana... Nasıl dersin? Beni Johnny Mayhem ile nas... Nasıl- an. Anlamıyorum? Bu zamana kadar yaptığım her şey senin içindi. Orada Jey Uso'yu tuş ettiğimde bile bunu söyledim. Ağabey senin içindi dedim. Adını haykırdım.
Val Venis: Sen aşık oldun.
Tyler Bate: Sorun bu mu? Benim bir Johnny Mayhem bile olamamamın, senin için hiçbir anlam ifade etmememin sebebi bu mu? Duygularıma yenik düşmem mi? Sana söyleyeyim, hakkında çok yanılmışım. Ama bil ki, ben aşkı yaşayabilirim. Bu duyguyu tadabilirim. Senin bunu yaşamamış olman benim de yaşamayacak olmam anlamına gelmiyor!
Val Venis: Sorun bu değil, son zamanlarda o kızı; seyirci kızı-
Tyler Bate: Valentine!
Bu bağırışın üstüne Val'da "haddini bil" minvalinde bir bakış ile ayağa kalkar.
Tyler Bate: Sorun bu mu? Benim bir Johnny Mayhem bile olamamamın, senin için hiçbir anlam ifade etmememin sebebi bu mu? Duygularıma yenik düşmem mi? Sana söyleyeyim, hakkında çok yanılmışım. Ama bil ki, ben aşkı yaşayabilirim. Bu duyguyu tadabilirim. Senin bunu yaşamamış olman benim de yaşamayacak olmam anlamına gelmiyor!
Val Venis: Sorun bu değil, son zamanlarda o kızı; seyirci kızı-
Tyler Bate: Valentine!
Bu bağırışın üstüne Val'da "haddini bil" minvalinde bir bakış ile ayağa kalkar.
Val Venis: ONUN ADI VALENTINE FALAN DEĞİL APTAL ÇOCUK! ONUN ADINI BİLE BİLMİYORSUN? SADECE ONA "SEVGİLİ" ANLAMINA GELEN BU APTALCA MAHLASI TAKTIN VE HAFTALARDIR ONDAN BİR HABER BEKLİYORSUN AMA SANA SÖYLEYEYİM, ONUN SENİ BULACAĞI FALAN YOK ÇÜNKÜ ROYAL RUMBLE'DA SADECE SANA KİBARLIK EDEREK BİR EL UZATTI! BUNDAN BU KADAR MANA ÇIKARACAK KADAR DÜŞECEĞİNİ HİÇBİR ZAMAN DÜŞÜNMEZDİM!
Tyler Bate: ÖYLE Mİ? O ZAMAN NEDEN BİR "AĞABEY" OLUP BENİM İÇİN BUNU SEN YAPMADIN? NEDEN ONU BULMAMA YARDIM ETMEDİN?
Val Venis: BİR DE BUNUN İÇİN SANA DESTEK Mİ OLMAM GEREKİRDİ?
Tyler Bate: GEREKİRDİ! SEN BENİM SIRTIMI DAYAYABİLECEĞİM TEK İNSANSIN!
Val Venis: Öyleydim. Artık değilim. Sen beni hayatının geri kalanında, belki de hiçbir zaman göremeyeceğin bir seyirci kız-
Tyler Bate: VALENTI-
Val Venis: SESİNİ KES TYLER! KARŞINDA KİMİN OLDUĞUNU UNUTUYORSUN! BEN DANIELSON'A BENZEMEM!
Tyler Bate: Belli oluyor. O da benim arkamda dururdu.
Tyler Bate: ÖYLE Mİ? O ZAMAN NEDEN BİR "AĞABEY" OLUP BENİM İÇİN BUNU SEN YAPMADIN? NEDEN ONU BULMAMA YARDIM ETMEDİN?
Val Venis: BİR DE BUNUN İÇİN SANA DESTEK Mİ OLMAM GEREKİRDİ?
Tyler Bate: GEREKİRDİ! SEN BENİM SIRTIMI DAYAYABİLECEĞİM TEK İNSANSIN!
Val Venis: Öyleydim. Artık değilim. Sen beni hayatının geri kalanında, belki de hiçbir zaman göremeyeceğin bir seyirci kız-
Tyler Bate: VALENTI-
Val Venis: SESİNİ KES TYLER! KARŞINDA KİMİN OLDUĞUNU UNUTUYORSUN! BEN DANIELSON'A BENZEMEM!
Tyler Bate: Belli oluyor. O da benim arkamda dururdu.
Val Venis: Ne dedin sen?
Tyler Bate: Sen neyi diyorsan ben de onu dedim.
Val Venis: Anladım. O zaman Danielson benim hakkımda sana söylediği her şeyde haklıymış. Sen beni hiç anlamamışsın. Bunca zaman.
Tyler Bate: Sen neyi diyorsan ben de onu dedim.
Val Venis: Anladım. O zaman Danielson benim hakkımda sana söylediği her şeyde haklıymış. Sen beni hiç anlamamışsın. Bunca zaman.
Tyler Bate: Asıl sen beni hiç anlamamışsın abi. Sen benim hakkımda ne düşünüyorsan düşün. Ne bana bir şey verir ne de benden bir şeyler alır. Yaşadığım şeyi biliyorum. Bu, aşk. Ben bunda varım. Benim kavgam o kız. Ben onunla olacağım. Öyle ya da böyle, benim kalbim Royal Rumble'da kaldı bir kere. Eğer karşıysan, bana karşısın demektir. Beni engellemekten vazgeçeceksin.
Val Venis: Vazgeçmezsem ne olur?
Tyler Bate: Sonuçlarına katlanırsın.
Val Venis: Vazgeçmezsem ne olur?
Tyler Bate: Sonuçlarına katlanırsın.
Bir süre duraksayan ve öylece başı dik şekilde kendisine bakan Tyler Bate'in gözlerinin içine odaklanan Val Venis, kafasını yan yanaştırıp adeta "seni gidi seni" dercesine Bate'e iyice yaklaşarak:
Val Venis: Johnnnnnnyyyy Mayheeeeeeeeeeeeemmmmmm...
Tyler Bate: (dalga geçercesine) Efendim penisssdddaaaaaşşşşşşş...
Val Venis: Johnnnnnnyyyy Mayheeeeeeeeeeeeemmmmmm...
Tyler Bate: (dalga geçercesine) Efendim penisssdddaaaaaşşşşşşş...
Val Venis: Kaderin bir gün onu benim karşıma başka bir bedende çıkaracağını elbet biliyordum. O bir aptaldı ve bunu hiçbir zaman kabul etmezdi. Sen... O kızdan beri sende hep onu gördüm. İnsanlar beni sadece önündeki sikiyle düşünen biri sanar ama senin aklında bulunsun kardeşim, aşk güzel şeydir. Ancak içine girmeyip uzaktan izlediğinde. İşin içine girdiğinde ne olduğunu anlamazsın. Seks'i aşktan ayıran şey budur. Aşk oğlum, bir delilik halidir. Ben seni... Ben seni bundan korumaya çalıştım. Sana bunu yaşatmamaya uğraştım. Bir gün bu konuşmayı yaparak bu hale geleceğimizi biliyordum, o yüzden sustum. Ama sen, bunu belli ki yaşamadan göremeyeceksin. Belki başka bir zamanda veya daha kötüsü başka bir evrende, seninle aynı şekilde düşünüyor oluruz. İşte o zaman seninle yine kafa kafaya vermek, ardımda bir kardeş görmek isterim. Ben seni isterim Tyler. Ama bu sen... Aptal aşık, onun peşinden git ve olacakları gör. Bu sırada ağabeyin, ben; Val Venis... Son bir şeyim kaldı. Humberto'yu bitirmek. İkimizden biri, buraya fazla geliyor. Her neyse, hikayelerimiz artık bir değil oğlum. Senin dünyan ile benim dünyam, artık çok başka. VALENTINE'i bul ve onunla olup gör. Yaşa.
Sakince oturduğu yerden ayağa kalkan Val, son bir söz için durur.
Sakince oturduğu yerden ayağa kalkan Val, son bir söz için durur.
Val Venis: Ha bir de, Danielson'ın hakkından gelip senin olanı geri al.
Gözleri dopdolu şekilde öylece duran Tyler, ağır ağır giden Val'ı öylece izliyor. Bu sırada telefonunu çıkarıp bir şarkı açıp, kulaklığını takıyor. Val gözden tamamen kaybolunca gözünü silip denize doğru iyice iliştirip ufuk noktasına kadar bakıyor. Valentine'ını, hayatında tek sevdiği ve belki de geri kalanında da tek seveceği kızı düşünüyor. Biliyor, kalbi Royal Rumble 2024'de onun elini tuttuğu anda kaldı. Bunun geri dönüşü yok. Karşısında kim olursa, ne olursa olsun... Yok. Bugün koca bir mevsimin son günü. Bahar bitti. Ama yine de vazgeçmiş değil. Kim bilir, belki de hiç vazgeçmeyecek. Çünkü bu... Aşk.
Ve bu gerçek. VALENTINE gerçek. Johnny Mayhem'in No Way Out'da gelip bunu kullanması, Tyler'ı kandırması kimseyi yanıltmamalı. Tyler o kızı gördü ve... O kız var.
Bully Ray girişte. Seyircilerden kendisine çoğunluğu olumlu olmak üzere karışık tepkiler var. Ray kimseyi umursamadan direkt ringin yolunu tutuyor ve girer girmez kendi köşesine çekilip rakibini bekliyor.
LOOK EVERYONE IT'S TYLER! Royal Rumble'daki seri elemelerinden sonra bir türlü arkasına aldığı rüzgarı devam ettiremeyen Tyler Breeze girişte. Bugün kendisi zirveye çıkmak için ikinci bir şansa sahip olacak. Hızlı bir şekilde ringe geliyor ve yerini alıyor. Geçtiğimiz haftalarda arka alanda karşı karşıya gelen bu ikili, ringde tüm kozlarını paylaşmak üzere hazırlar. Şimdi hakem zili çalıyor ve maç başlıyor!
London Cup Eleme Maçı
Bully Ray vs. Tyler Breeze
Gözleri dopdolu şekilde öylece duran Tyler, ağır ağır giden Val'ı öylece izliyor. Bu sırada telefonunu çıkarıp bir şarkı açıp, kulaklığını takıyor. Val gözden tamamen kaybolunca gözünü silip denize doğru iyice iliştirip ufuk noktasına kadar bakıyor. Valentine'ını, hayatında tek sevdiği ve belki de geri kalanında da tek seveceği kızı düşünüyor. Biliyor, kalbi Royal Rumble 2024'de onun elini tuttuğu anda kaldı. Bunun geri dönüşü yok. Karşısında kim olursa, ne olursa olsun... Yok. Bugün koca bir mevsimin son günü. Bahar bitti. Ama yine de vazgeçmiş değil. Kim bilir, belki de hiç vazgeçmeyecek. Çünkü bu... Aşk.
Ve bu gerçek. VALENTINE gerçek. Johnny Mayhem'in No Way Out'da gelip bunu kullanması, Tyler'ı kandırması kimseyi yanıltmamalı. Tyler o kızı gördü ve... O kız var.
Bully Ray girişte. Seyircilerden kendisine çoğunluğu olumlu olmak üzere karışık tepkiler var. Ray kimseyi umursamadan direkt ringin yolunu tutuyor ve girer girmez kendi köşesine çekilip rakibini bekliyor.
LOOK EVERYONE IT'S TYLER! Royal Rumble'daki seri elemelerinden sonra bir türlü arkasına aldığı rüzgarı devam ettiremeyen Tyler Breeze girişte. Bugün kendisi zirveye çıkmak için ikinci bir şansa sahip olacak. Hızlı bir şekilde ringe geliyor ve yerini alıyor. Geçtiğimiz haftalarda arka alanda karşı karşıya gelen bu ikili, ringde tüm kozlarını paylaşmak üzere hazırlar. Şimdi hakem zili çalıyor ve maç başlıyor!
London Cup Eleme Maçı
Bully Ray vs. Tyler Breeze
Maç başladı. İkili hızla birbirlerine girişiyor. Bully, Breeze'i boğazlıyor ve köşeye geçiriyor. Ardınan sağlam choplar vuruyor. Fakat Breeze bir süre sonra eğiliyor. Ardından sağlam bir enzuigiri! Bully köşeye çekiliyor. Breeze üstüne doğru koşuyor fakat Bully boğazlıyor ve chokeslam'e alıyor. Hayır Breeze bundan kurtuluyor ve Superkick sallıyor. Bully eğiliyor. İplerden sekiyor üstüne koşuyor fakat Breeze hızla bir Superkick! Ardından tutuyor ve UNPRETTIER! Tuşa gidiyor 1........2.........
3!
Kazanan ve Üst Tura Çıkan: Tyler Breeze
Breeze başarıyor. Hakem onun elini kaldırırken kendisinin yüzündeki kibiri okuyabiliyoruz. Bu sırada Bully Ray yerde kendi kendine anca geliyor. Breeze ona bakarak ringden iniyor ve arka alanın yolunu tutuyor. Biz de kısa bir reklam arasına gidiyoruz.
Brock Lesnar: Hangi yüreği yedin de buraya geldin?
The Miz: Farkında mısın bilmiyorum ama senin yüzünden ilk programım sirk soytarılarının gövde gösterisine döndü. Bu yüzden konuşmamız gerekiyor.
Lesnar alaycı bir ifadeyle görüyor ve anında ciddileşiyor.
Brock Lesnar: Sanırım programına gelen adamların sadece seni dövüp gitmesine alışmışsın Mike. Yoksa ilk seni F5 ile indirmeyerek hata mı ettim?
The Miz: Lanet olsun Brock. Mevzu bu değil, mevzu benim biraz olsun değiştiğim gerçeği. Evet belki yıllar önceki Miz olsa kendi programında çıkan bu kaostan beslenip kendisine bir spot hazırlardı ama ben bunun peşinde değilim. Seninle konuşmak için oraya çıktım ve sen o soytarılara istediklerini verdin. Tüm mesele bu.
Brock Lesnar: O zaman tüm mesele sikimde bile değil. Şimdi kalk şuradan da kafamı dinleyeyim.
Adam Copeland: Hadi ama! Sizin kıçınızı kurtarmaya geldim ve bir teşekkür bile yok mu?
The Miz: Edg- Adam, doğrusu neden bizi kurtarmaya geldiğini bile anlamadım ama en son gördüğüm manzara tıpkı bizim gibi ring zemininde yattığındı.
Adam Copeland gülüyor.
Adam Copeland: Ne desen haklısın Mike. Aynı şirkette senelerce gördüğüm iki tanıdık yüzü görür görmez yardıma geldim ama elime yüzüme bulaştırdım. Ama sadece ben değil, hepimiz bulaştırdık. O çocuk olmasa düşeceğimiz durumun farkında mısınız?
The Miz: Kimden bahsediyors-
Adam Copeland: Chris Brookes'dan bahsediyorum. İkiniz de çocuğu gördünüz. Kendisine yapılan şeyin intikamını alırken hepimizin kıçını kurtardı. Bakın belki biz Bryan Danielson değiliz o da Tyler Bate değil... Ama ona borçluyuz.
Miz, Copeland'ı dinlerken ona hak veriyor gibi duruyor. Fakat Lesnar tam tersine iyice sinirlenmiş, iyice kurulmuş bir şekilde söze giriyor.
Brock Lesnar: Ben kimseye bir sik borçlu değilim. Andropoza girip bana abilik öğretme ayaklarını kesin ve odamdan siktir olun gidin.
Copeland ona cevap verecek gibi olurken Miz onu durduruyor. "Hadi gidelim" tarzında bir hareket yapıyor ve ikisi de Lesnar'ın odasından çıkıyor. Şimdi tekrardan ringe dönüyoruz.
Breeze başarıyor. Hakem onun elini kaldırırken kendisinin yüzündeki kibiri okuyabiliyoruz. Bu sırada Bully Ray yerde kendi kendine anca geliyor. Breeze ona bakarak ringden iniyor ve arka alanın yolunu tutuyor. Biz de kısa bir reklam arasına gidiyoruz.
Brock Lesnar: Hangi yüreği yedin de buraya geldin?
The Miz: Farkında mısın bilmiyorum ama senin yüzünden ilk programım sirk soytarılarının gövde gösterisine döndü. Bu yüzden konuşmamız gerekiyor.
Lesnar alaycı bir ifadeyle görüyor ve anında ciddileşiyor.
Brock Lesnar: Sanırım programına gelen adamların sadece seni dövüp gitmesine alışmışsın Mike. Yoksa ilk seni F5 ile indirmeyerek hata mı ettim?
The Miz: Lanet olsun Brock. Mevzu bu değil, mevzu benim biraz olsun değiştiğim gerçeği. Evet belki yıllar önceki Miz olsa kendi programında çıkan bu kaostan beslenip kendisine bir spot hazırlardı ama ben bunun peşinde değilim. Seninle konuşmak için oraya çıktım ve sen o soytarılara istediklerini verdin. Tüm mesele bu.
Brock Lesnar: O zaman tüm mesele sikimde bile değil. Şimdi kalk şuradan da kafamı dinleyeyim.
Adam Copeland: Hadi ama! Sizin kıçınızı kurtarmaya geldim ve bir teşekkür bile yok mu?
The Miz: Edg- Adam, doğrusu neden bizi kurtarmaya geldiğini bile anlamadım ama en son gördüğüm manzara tıpkı bizim gibi ring zemininde yattığındı.
Adam Copeland gülüyor.
Adam Copeland: Ne desen haklısın Mike. Aynı şirkette senelerce gördüğüm iki tanıdık yüzü görür görmez yardıma geldim ama elime yüzüme bulaştırdım. Ama sadece ben değil, hepimiz bulaştırdık. O çocuk olmasa düşeceğimiz durumun farkında mısınız?
The Miz: Kimden bahsediyors-
Adam Copeland: Chris Brookes'dan bahsediyorum. İkiniz de çocuğu gördünüz. Kendisine yapılan şeyin intikamını alırken hepimizin kıçını kurtardı. Bakın belki biz Bryan Danielson değiliz o da Tyler Bate değil... Ama ona borçluyuz.
Miz, Copeland'ı dinlerken ona hak veriyor gibi duruyor. Fakat Lesnar tam tersine iyice sinirlenmiş, iyice kurulmuş bir şekilde söze giriyor.
Brock Lesnar: Ben kimseye bir sik borçlu değilim. Andropoza girip bana abilik öğretme ayaklarını kesin ve odamdan siktir olun gidin.
Copeland ona cevap verecek gibi olurken Miz onu durduruyor. "Hadi gidelim" tarzında bir hareket yapıyor ve ikisi de Lesnar'ın odasından çıkıyor. Şimdi tekrardan ringe dönüyoruz.
Merhamet edin efendim...
Merhamet edin efendim...
Merhamet edin efendim...
Mansoor Al Uzza girişte! Yanında Rhea Ripley ve Zeke the Savage var. Kendi deyimiyle savaşçılarıyla birlikte ringin yolunu tutuyor. Ringe girdikten sonra birkaç haftadır sürtüştüğü o isimin müziği duyuluyor.
Chris Brookes tek başına girişte! No Way Out kickoff'unda Miz'i Copeland'ı ve Lesnar'ı kurtaran kişi olma spotu Twitter'da fazlasıyla konuşulmuştu. Mansoor öfkeyle onun girişini izliyor.
JBL: Bakalım Chris Brookes bugün o kadar iyi olduğunu kanıtlayabilecek mi?
Michael Cole: No Way Out'da yaptıklarından sonra başaracağına eminim.
Brookes ringe giriyor ve hakem iki ismi de kontrol ettikten sonra beklenen maç başlıyor.
Singles Match
Mansoor Al Uzza vs. Chris Brookes
Zil çalar çalmaz Mansoor alaycı bir ifadeyle Brookes'a doğru yanaşıyor... VE ONA TOKAT ATIYOR! Brookes kızaran yanağını tutarken Mansoor gülüyor ve birden seri şekilde kendini iplere bırakıyor-
Ama peşinden Brookes da koşuyor ve o iplerden dönemeden Bicycle Knee Strike! Mansoor sersemlemiş bir şekilde dizlerinin üstüne çökerken Brookes aprona geçiyor! Şimdi tüm gücüyle zıplıyor...
Slingshot Cutter! Mansoor yere yığılıyor. Fakat Brookes bununl yetinmiyor. Resmen süreyle yarışıyormuşcasına gözlerini ringin dışındaki Rhea ve Zeke'den ayırmadan Mansoor'u kaldırıyor ve Octopus Stretch! Octopus Stretch'i deli gibi sıkıyor. Mansoor çığlık atıyor-
Merhamet edin efendim...
Merhamet edin efendim...
Mansoor Al Uzza girişte! Yanında Rhea Ripley ve Zeke the Savage var. Kendi deyimiyle savaşçılarıyla birlikte ringin yolunu tutuyor. Ringe girdikten sonra birkaç haftadır sürtüştüğü o isimin müziği duyuluyor.
Chris Brookes tek başına girişte! No Way Out kickoff'unda Miz'i Copeland'ı ve Lesnar'ı kurtaran kişi olma spotu Twitter'da fazlasıyla konuşulmuştu. Mansoor öfkeyle onun girişini izliyor.
JBL: Bakalım Chris Brookes bugün o kadar iyi olduğunu kanıtlayabilecek mi?
Michael Cole: No Way Out'da yaptıklarından sonra başaracağına eminim.
Brookes ringe giriyor ve hakem iki ismi de kontrol ettikten sonra beklenen maç başlıyor.
Singles Match
Mansoor Al Uzza vs. Chris Brookes
Zil çalar çalmaz Mansoor alaycı bir ifadeyle Brookes'a doğru yanaşıyor... VE ONA TOKAT ATIYOR! Brookes kızaran yanağını tutarken Mansoor gülüyor ve birden seri şekilde kendini iplere bırakıyor-
Ama peşinden Brookes da koşuyor ve o iplerden dönemeden Bicycle Knee Strike! Mansoor sersemlemiş bir şekilde dizlerinin üstüne çökerken Brookes aprona geçiyor! Şimdi tüm gücüyle zıplıyor...
Slingshot Cutter! Mansoor yere yığılıyor. Fakat Brookes bununl yetinmiyor. Resmen süreyle yarışıyormuşcasına gözlerini ringin dışındaki Rhea ve Zeke'den ayırmadan Mansoor'u kaldırıyor ve Octopus Stretch! Octopus Stretch'i deli gibi sıkıyor. Mansoor çığlık atıyor-
PES EDİYOR! DELİ GİBİ PES EDİYOR!
Kazanan: Chris Brookes
Brookes inanılmaz hızlı ve ezici bir galibiyet alıyor! Hakem onun elini kaldırmadan mikrofon istiyor ve gözlerini Rhea & Zeke ikilisinden ayırmadan konuşmaya başlıyor.
Chris Brookes: İşte lideriniz... Bu utançla yaşamak sizin için zor olacak.
Brookes cümlesini bitirir bitirmez mikrofonu yere bırakıyor ve ringden iniyor. Bu sırada Mansoor'un öksürerek kendine geldiğini görüyoruz. Ringin kenarındaki Rhea Ripley ve Zeke mimiksiz bir şekilde ringe gelip yavaş yavaş arka alanın yolunu tutan Brookes'a bakıyorlar. Bu sırada Mansoor ikiliye sesleniyor ve kendisini ayağa kaldırmalarını istiyor. Zeke ve Rhea birbirlerine bakıyorlar... Ama kaldırmıyorlar?
Bunun üstüne Rhea, Mansoor'a bakarak gülmeye başlıyor. Zeke de ona eşlik ediyor! Mansoor sinirlenmeye başlıyor.
Mansoor Al Uzza: Neye gülüyorsunuz ahmaklar? Size beni kaldırın ded-
ZEKE'DEN MANSOOR'A BIG BOOT! Şimdi Mansoor'un boğazına ayağıyla bastırıyor. Bu sırada Rhea Ripley'nin Mansoor'un yanına yanaşıp kahkaha atmaya başladığını görüyoruz. Haftalar önce Mansoor'un bizzat dipten alıp ekibine kattığı iki isim ona sırtını çeviriyor. Mansoor acı içinde bağırıyor. Chris Brookes şok içinde giriş kısmında olanları izliyor. Bu sırada Zeke, Mansoor'un boğazına bastırmayı bırakıp kafasına stomplar vurmaya başlıyor.
Mansoor Al Uzza: Merhamet edin efendim! Merhamet edin!
Mansoor stomp üstüne stomp yerken Ripley, Brookes'un ring zeminine bıraktığı mikrofonu alıp ona dönerek konuşuyor.
Rhea Ripley: Haklıydın Chris. Gerçek ucube sen değildin, en başından beri kendini bizim liderimiz sanan bu zavallı adamdı. Bize her şeyi verdiğini sanan ama bizim sayemizde ayakta durabilen bu zavallı adam! Baalshamin'de, "Cennetin Efendilerinde" onun yeri yok. Haftaya demin yaptığını bir daha yap. Ama bu sefer benimle yap. Çünkü sana da bu ucubeye yapacaklarımı yapmak için sabırsızlanıyorum!
Inverted Texas Cloverleaf! Rhea kilidi sıkarken Zeke de Mansoor'un ağzını iki eliyle açıp germeye başlıyor. Mansoor acıdan bayılıp kendinden geçerken görevliler girişteki Brookes'un yanından geçip ringe akın ediyorlar. Zeke ve Rhea, güvenlikler gelince Mansoor'u bırakıyorlar. İkisi halen gülerken Brookes olanları girişte dehşet içinde izliyor. Bu görüntüler eşliğinde reklamlara gidiyoruz.
Kazanan: Chris Brookes
Brookes inanılmaz hızlı ve ezici bir galibiyet alıyor! Hakem onun elini kaldırmadan mikrofon istiyor ve gözlerini Rhea & Zeke ikilisinden ayırmadan konuşmaya başlıyor.
Chris Brookes: İşte lideriniz... Bu utançla yaşamak sizin için zor olacak.
Brookes cümlesini bitirir bitirmez mikrofonu yere bırakıyor ve ringden iniyor. Bu sırada Mansoor'un öksürerek kendine geldiğini görüyoruz. Ringin kenarındaki Rhea Ripley ve Zeke mimiksiz bir şekilde ringe gelip yavaş yavaş arka alanın yolunu tutan Brookes'a bakıyorlar. Bu sırada Mansoor ikiliye sesleniyor ve kendisini ayağa kaldırmalarını istiyor. Zeke ve Rhea birbirlerine bakıyorlar... Ama kaldırmıyorlar?
Bunun üstüne Rhea, Mansoor'a bakarak gülmeye başlıyor. Zeke de ona eşlik ediyor! Mansoor sinirlenmeye başlıyor.
Mansoor Al Uzza: Neye gülüyorsunuz ahmaklar? Size beni kaldırın ded-
ZEKE'DEN MANSOOR'A BIG BOOT! Şimdi Mansoor'un boğazına ayağıyla bastırıyor. Bu sırada Rhea Ripley'nin Mansoor'un yanına yanaşıp kahkaha atmaya başladığını görüyoruz. Haftalar önce Mansoor'un bizzat dipten alıp ekibine kattığı iki isim ona sırtını çeviriyor. Mansoor acı içinde bağırıyor. Chris Brookes şok içinde giriş kısmında olanları izliyor. Bu sırada Zeke, Mansoor'un boğazına bastırmayı bırakıp kafasına stomplar vurmaya başlıyor.
Mansoor Al Uzza: Merhamet edin efendim! Merhamet edin!
Mansoor stomp üstüne stomp yerken Ripley, Brookes'un ring zeminine bıraktığı mikrofonu alıp ona dönerek konuşuyor.
Rhea Ripley: Haklıydın Chris. Gerçek ucube sen değildin, en başından beri kendini bizim liderimiz sanan bu zavallı adamdı. Bize her şeyi verdiğini sanan ama bizim sayemizde ayakta durabilen bu zavallı adam! Baalshamin'de, "Cennetin Efendilerinde" onun yeri yok. Haftaya demin yaptığını bir daha yap. Ama bu sefer benimle yap. Çünkü sana da bu ucubeye yapacaklarımı yapmak için sabırsızlanıyorum!
Inverted Texas Cloverleaf! Rhea kilidi sıkarken Zeke de Mansoor'un ağzını iki eliyle açıp germeye başlıyor. Mansoor acıdan bayılıp kendinden geçerken görevliler girişteki Brookes'un yanından geçip ringe akın ediyorlar. Zeke ve Rhea, güvenlikler gelince Mansoor'u bırakıyorlar. İkisi halen gülerken Brookes olanları girişte dehşet içinde izliyor. Bu görüntüler eşliğinde reklamlara gidiyoruz.
"Uyudu mu?"
Brandi Rhodes: Uyuyor.
Brandi Rhodes: Uyuyor.
Kamera uzak çekime giriyor ve yüzünü Brandi'den sakınıp çeviren Cody Rhodes'u görüyoruz.
Brandi Rhodes: Neden halen burada, bu odadasın? Kafanı neden çeviriyorsun? Liberty uyuyor. Üstelik, bu izler kalıcıymış gibi davranmana gerek yok.
Cody Rhodes: Ben onun kahramanıydım.
Brandi Rhodes: Halen öylesin.
Cody Rhodes: Brandi ben bir hayal kırıklığıyım. Konu sadece yüzümdeki bu izler değil. Kızımın beni bu şekilde görmemesi için kendimi sakınmam değil. O insanlar bana hep inandılar. Ama ben her seferinde onları yanılttım. Her seferinde. Benim için oraya gelen insanlar evlerine mutsuz döndüler. Bunu söylemek ne kadar doğru bilmiyorum ama belki de... Belki de o haklıdır.
Kafasını yere eğen Cody, masanın kenarında bulunan bir maskeye bakıyor... Ardından ona dokunmaya başlayıp eline aldıktan sonra yüzüne doğru geçiriyor.
Cody Rhodes: Belki de bu hikaye benim sırtımda gerçek bir kamburdur.
Far From Any Road! Wyatt Family girişte! En önlerinde lambasıyla "Interim" Television Şampiyonu Bray Wyatt, yanında maskeleriyle Erick Rowan ve Braun Strowman var. En arkada ise Rosemary... Işıklar kapalıyken seyircilerin flaş ışıklarıyla birlikte öylece ağır ağır ilerliyorlar. Bray Wyatt ringe giriyor ve lambasını söndürüyor...
Bir dakika? Bray Wyatt ringe girdiğinde yanında sadece ailenin beyaz koyunu Erick Rowan var!? Ve... Kıyafetleri üstünde olmasına rağmen fiziksel görüntüsü pek de kendisi gibi değil. Wyatt tuhaf şekilde ona baktıktan sonra girişte BRAUN STROWMAN'IN GİRİŞ KISMINDA ÖKSÜRDÜĞÜNÜ GÖRÜYOR! BOYNUNDA İNCE BİR İP İZİ GÖRÜYORUZ! ROSEMARY İSE BAYGIN VE YANINDA YERE ATILMIŞ BİR SANDALYE VAR! WYATT ONLARI ARKASINDA BIRAKINCA BUNLAR OLMUŞ GİBİ GÖZÜKÜYOR!
JOEEEEEEEEEEEEEEEEEEE FUCKINNNNNNNNNNNNNNNNNNNNN GACY! TELEVISION ŞAMPİYONU, ERICK ROWAN KILIĞINDA, BRAY WYATT OLANLARIN FARKINA VARDIĞI GİBİ ONU KOLUNDAN TUTUP KÖŞEYE YOLLUYOR... BU SIRADA ÜSTÜNDE KIYAFETLERİ OLMAYAN ERICK ROWAN'I APRONUN KÖŞESİNDE KAFASINI TUTARKEN GÖRÜYORUZ!
HANDSPRING CLOTHESLINE! WYATT KÖŞEDEN GELDİĞİ GİBİ ONU İNDİRİYOR!
TELEVISION ŞAMPİYONU JOE GACY ÜÇ HAFTALIK ARADAN SONRA DÖNÜYOR VE SANİYELER İÇİNDE WYATT FAMILY'İ ZEKASIYLA, GÜCÜYLE HAKLIYOR! GACY, BU UNVANIN NEDEN GERÇEK ŞAMPİYONU OLDUĞUNU GÖSTERİYOR! RİNGDE BRAY WYATT İÇİN KURULMUŞ OLAN SANDALYEYE OTURUP YASLANIYOR! HEMEN ELİNE BİR MİKROFON ALIYOR....
Joe Gacy: Ak... Akbabaları... (nefes alıyor) Onları takip ettim ve beni... Buraya getirdiler. Kokuyu alıyor musunuz? Aile, sizin bir leşiniz var. Gelin ve onu buradan alın. Fırsatınız varken bunu yapın. Çünkü belki de, Wrestlemania: London'da bunun için bir fırsatınız olmayacak. Ben, Television Şampiyonu Joe Gacy. Sevgi dilimi artık bir kenara bıraktım. Esa... (nefesini tekrar soluyor) Esaretim bitti. Bana ait olanı, bana ait olduğunu gösterecek şekilde kendi benliğimle savunacağım. Sanırım, aylardır ilk kez mutluyum. Neden olduğunu belki de zamanım yettiğinde daha detaylı açıklarım. Hoşça kalın, çekirdek güzel aile.
Television Şampiyonu Joe Gacy nefes nefese kaldıktan sonra mikrofonu yerdeki Wyatt'ın üstüne doğru fırlatıyor ve halen bir yerlerini tutarak oraya doğru hızlı adımlarla koşan Braun Strowman'a fırsat vermeden aşağı inip seyircilerin arasından kayıplara karışıyor. Strowman boynunu tutup öksürürken, Wyatt ile ilgileniyor ve kameralarımız kapanıyor.
Brandi Rhodes: Neden halen burada, bu odadasın? Kafanı neden çeviriyorsun? Liberty uyuyor. Üstelik, bu izler kalıcıymış gibi davranmana gerek yok.
Cody Rhodes: Ben onun kahramanıydım.
Brandi Rhodes: Halen öylesin.
Cody Rhodes: Brandi ben bir hayal kırıklığıyım. Konu sadece yüzümdeki bu izler değil. Kızımın beni bu şekilde görmemesi için kendimi sakınmam değil. O insanlar bana hep inandılar. Ama ben her seferinde onları yanılttım. Her seferinde. Benim için oraya gelen insanlar evlerine mutsuz döndüler. Bunu söylemek ne kadar doğru bilmiyorum ama belki de... Belki de o haklıdır.
Kafasını yere eğen Cody, masanın kenarında bulunan bir maskeye bakıyor... Ardından ona dokunmaya başlayıp eline aldıktan sonra yüzüne doğru geçiriyor.
Cody Rhodes: Belki de bu hikaye benim sırtımda gerçek bir kamburdur.
Far From Any Road! Wyatt Family girişte! En önlerinde lambasıyla "Interim" Television Şampiyonu Bray Wyatt, yanında maskeleriyle Erick Rowan ve Braun Strowman var. En arkada ise Rosemary... Işıklar kapalıyken seyircilerin flaş ışıklarıyla birlikte öylece ağır ağır ilerliyorlar. Bray Wyatt ringe giriyor ve lambasını söndürüyor...
Bir dakika? Bray Wyatt ringe girdiğinde yanında sadece ailenin beyaz koyunu Erick Rowan var!? Ve... Kıyafetleri üstünde olmasına rağmen fiziksel görüntüsü pek de kendisi gibi değil. Wyatt tuhaf şekilde ona baktıktan sonra girişte BRAUN STROWMAN'IN GİRİŞ KISMINDA ÖKSÜRDÜĞÜNÜ GÖRÜYOR! BOYNUNDA İNCE BİR İP İZİ GÖRÜYORUZ! ROSEMARY İSE BAYGIN VE YANINDA YERE ATILMIŞ BİR SANDALYE VAR! WYATT ONLARI ARKASINDA BIRAKINCA BUNLAR OLMUŞ GİBİ GÖZÜKÜYOR!
JOEEEEEEEEEEEEEEEEEEE FUCKINNNNNNNNNNNNNNNNNNNNN GACY! TELEVISION ŞAMPİYONU, ERICK ROWAN KILIĞINDA, BRAY WYATT OLANLARIN FARKINA VARDIĞI GİBİ ONU KOLUNDAN TUTUP KÖŞEYE YOLLUYOR... BU SIRADA ÜSTÜNDE KIYAFETLERİ OLMAYAN ERICK ROWAN'I APRONUN KÖŞESİNDE KAFASINI TUTARKEN GÖRÜYORUZ!
HANDSPRING CLOTHESLINE! WYATT KÖŞEDEN GELDİĞİ GİBİ ONU İNDİRİYOR!
TELEVISION ŞAMPİYONU JOE GACY ÜÇ HAFTALIK ARADAN SONRA DÖNÜYOR VE SANİYELER İÇİNDE WYATT FAMILY'İ ZEKASIYLA, GÜCÜYLE HAKLIYOR! GACY, BU UNVANIN NEDEN GERÇEK ŞAMPİYONU OLDUĞUNU GÖSTERİYOR! RİNGDE BRAY WYATT İÇİN KURULMUŞ OLAN SANDALYEYE OTURUP YASLANIYOR! HEMEN ELİNE BİR MİKROFON ALIYOR....
Joe Gacy: Ak... Akbabaları... (nefes alıyor) Onları takip ettim ve beni... Buraya getirdiler. Kokuyu alıyor musunuz? Aile, sizin bir leşiniz var. Gelin ve onu buradan alın. Fırsatınız varken bunu yapın. Çünkü belki de, Wrestlemania: London'da bunun için bir fırsatınız olmayacak. Ben, Television Şampiyonu Joe Gacy. Sevgi dilimi artık bir kenara bıraktım. Esa... (nefesini tekrar soluyor) Esaretim bitti. Bana ait olanı, bana ait olduğunu gösterecek şekilde kendi benliğimle savunacağım. Sanırım, aylardır ilk kez mutluyum. Neden olduğunu belki de zamanım yettiğinde daha detaylı açıklarım. Hoşça kalın, çekirdek güzel aile.
Television Şampiyonu Joe Gacy nefes nefese kaldıktan sonra mikrofonu yerdeki Wyatt'ın üstüne doğru fırlatıyor ve halen bir yerlerini tutarak oraya doğru hızlı adımlarla koşan Braun Strowman'a fırsat vermeden aşağı inip seyircilerin arasından kayıplara karışıyor. Strowman boynunu tutup öksürürken, Wyatt ile ilgileniyor ve kameralarımız kapanıyor.
Arka alana döndüğümüzde PGW röportaj ekibinden Cathy Kelley'i görüyoruz.
Cathy Kelley: Hanımlar ve beyler, karşınızda yeni Pure Şampiyonu... Bryan Danielson!
Bryan Danielson: Merhaba Cathy.
Danielson'ı omuzunda Pure unvanıyla kadraja girerken görüyoruz. Fakat kendisini ilk defa bu kadar üzgün gördüğümüzü söyleyebiliriz.
Cathy Kelley: Hanımlar ve beyler, karşınızda yeni Pure Şampiyonu... Bryan Danielson!
Bryan Danielson: Merhaba Cathy.
Danielson'ı omuzunda Pure unvanıyla kadraja girerken görüyoruz. Fakat kendisini ilk defa bu kadar üzgün gördüğümüzü söyleyebiliriz.
Cathy Kelley: Bryan öncelikle No Way Out'daki olağanüstü galibiyetin için seni kutluyorum. Bu şirketin en kıymetli unvanlarından biri haline gelen Pure şampiyonluğunu, çok iddialı bir şampiyon olan Tyler Bate'i yenerek kazandın. Neler hissediyorsun?
Bryan Danielson: Nasıl hissettiğimi bilemiyorum Cathy. Ama herkes mutlu hissetmemi umardı değil mi? Benim ise tek bildiğim şey kariyerimin en önemli galibiyetlerinden birini almama rağmen buruk hissettiğim gerçeği. Zil çaldıktan sonra şahit olduğum manzaranın ardından yüzümde bir gülümsemeyle gezemiyorum. Tyler'ın başına gelenler için üzgünüm.
Cathy Kelley: Gecenin erken saatlerinde Bate ve Venis'in arasında geçen konuşmayı gördüğünü umuyorum. Y-SEX'in vedası hakkında ne düşünüyorsun?
Danielson gülüyor.
Danielson gülüyor.
Bryan Danielson: İki aydır ağzımdan çıkan her kelimenin doğru çıkmasını düşünüyorum. Keşke yanılsaydım, keşke Venis gerçekten Bate'e örnek olacak ve güreş kariyerini ileri taşıybilecek bir figür olsaydı. Ama Val Venis en başından beri patlamaya hazır bir bombaydı. Tyler bunun farkında olmasa da gerçekten kaçamazdı. No Way Out'da gördüğümüz üzere de o bomba sadece düşmanlarına değil en yakınındaki masumlara bile zarar verdi. Kısacası Tyler, Val gibi değil. Tyler, Mayhem gibi de değil. O farklı. Geleceği parlak ve profesyonel güreş için ikisinden de daha çok anlam ifade ediyor. İzninle ona birkaç şey söylemek istiyorum.
Kelley çekilirken Danielson kameraya dönüyor.
Bryan Danielson: Tyler, beni dinlediğini biliyorum. Defalarca kez tekrarladığım gibi maçımızın bir kazananı veya bir kaybedeni olmadı. Omuzumda bu kemerin durmasını ve etrafta Pure şampiyonu olarak anılmamı kendi başarısızlığın olarak görmeni istemiyorum. Sen... Ne olursa olsun savaşmaya devam etmelisin. Aşkın için, Valentine için! Sana hatalar yaparak kendini tanımlayacağını ve bu uzun yolculukta ne ile karşılaşırsan karşılaş bundan ders çıkararak yoluna devam etmen gerektiğini söylemiştim. Bu yüzden No Way Out'ı geçmişteki hesaplarını kapatmak, büyük gösteriye hazır olmak için aldığın bir ders olarak gör ve kaldır başını! Çünkü Johnny Mayhem belasından kurtulduğunda, geçmişinin günahları boğazının yakasını bıraktığında rövanş hakkın yine burada olacak.
Kelley çekilirken Danielson kameraya dönüyor.
Bryan Danielson: Tyler, beni dinlediğini biliyorum. Defalarca kez tekrarladığım gibi maçımızın bir kazananı veya bir kaybedeni olmadı. Omuzumda bu kemerin durmasını ve etrafta Pure şampiyonu olarak anılmamı kendi başarısızlığın olarak görmeni istemiyorum. Sen... Ne olursa olsun savaşmaya devam etmelisin. Aşkın için, Valentine için! Sana hatalar yaparak kendini tanımlayacağını ve bu uzun yolculukta ne ile karşılaşırsan karşılaş bundan ders çıkararak yoluna devam etmen gerektiğini söylemiştim. Bu yüzden No Way Out'ı geçmişteki hesaplarını kapatmak, büyük gösteriye hazır olmak için aldığın bir ders olarak gör ve kaldır başını! Çünkü Johnny Mayhem belasından kurtulduğunda, geçmişinin günahları boğazının yakasını bıraktığında rövanş hakkın yine burada olacak.
Danielson son kelimeden sonra son bir şey söylemek istercesine kameraya yaklaşıyor.
Bryan Danielson: Ben yine burada olacağım.
Danielson duygulu bir şekilde kameraya bakıyor ve ardından kadrajdan çıkıyor.
Bryan Danielson: Ben yine burada olacağım.
Danielson duygulu bir şekilde kameraya bakıyor ve ardından kadrajdan çıkıyor.
Gecenin ana olayı için ringe döndüğümüzde karşımızda Tony Schiavone'yi görüyoruz. Kendisi NOW satın alındıktan sonra ilk defa PGW arenasında gözüküyor. Onun bu gecelik mi yoksa sürekli döndüğünü anlayamazken kendisi anonsuna başlıyor...
Tony Schiavone: Ladies and gentlemen please welcome your NEW PGW CHAMPION, C-M- PUNK!
THIS
FIRE
BURNS!
PGW şampiyonu CM Punk girişte. İnanılmaz büyüklükte bir uğultu var. PGW izleyicileri ne kadar onu alkışlasalar da bir kesim ondan... Korkuyorlar? Eğer doğru kelime buysa evet, Punk'ın PGW kemerine erişmesi bazı izleyicileri fazlasıyla tedirgin ediyor gibi duruyor. Bu duruma karşılık Punk oldukça sakin ve rahat bir şekilde ringin yolunu tutuyor. Ringe girer girmez görevlinin yanına doğru gidiyor ve ondan mikrofon alıyor.
CM Punk: Bu gözleri iyi bilirim. İyi tanırım. Daha önce çokça tatmış ve görmüşümdür. Ama memnun muyum derseniz... Değilim. Hiçbir zaman da olmadım. İnsanların korkuyla baktığı bir şampiyon olmayı hiç tatmadım. Oh, sanırım bu konuşma biraz zamanı geriye sardıracak. Aylar önce burada, bu ringdeydim. Ağğh, sanırım biraz daha geriye sarmak gerekecek. Aylar önce burada, arka alandaydım. O zamanlarda her şeyi elinde tutan bir adam vardı; Mr. O'Neil. Ben onun için anılmayı sevdiği ismi kullanmak isterim. Titus onu pek yansıtmıyor. Çünkü O'Neil, başka biriydi. O benim hiç yanımda olmadı, bana hiç acımadı. Elbette, diğer herkes gibi PGW'da güreşmek benim de hakkımdı. Üstelik insanlar bunu istiyordu. Neden? Neden insanlar beni engellemek adına ellerinden gelen her şeyi yaptılar? Her şey farklı olabilirdi. Bu insanlar bana böyle korkuyla bakmayabilirdi! PGW için çok farklı bir figür olabilirdim! Ben... Ben PGW olabilirdim. Ne yazık ki bunu benden aldınız.
CM Punk: Bu bir intikam hikayesi değil. Bu benim acı öyküm. Yıllar boyunca paylaşılamayan bir adamın bu şirkette debut yapmaya layık bile görülmemesi elbette sadece basın mensuplarını tuhaf hissettirmiyor. Nitekim, bunu yaşayan benim. Aylar boyunca bunu atlatamayıp NOW ile kontrat imzalayan da benim. Bu, benden içeri bir ben. CM Punk bazen gördüğünüzden çok daha fazlasıdır. İçerisinde ilmek ilmek işlenmiş binlerce şuleler barındırır. O şulelerin bir gün PGW'i benden ayıran ince çizgiyle birleşeceğini biliyordum. Hayatımda belki de ilk kez adımı ispat etmek için çabaladım. Sizin için çabaladım. Ve işte kanlı canlı, karşınızdayım.
THIS
FIRE
BURNS!
PGW şampiyonu CM Punk girişte. İnanılmaz büyüklükte bir uğultu var. PGW izleyicileri ne kadar onu alkışlasalar da bir kesim ondan... Korkuyorlar? Eğer doğru kelime buysa evet, Punk'ın PGW kemerine erişmesi bazı izleyicileri fazlasıyla tedirgin ediyor gibi duruyor. Bu duruma karşılık Punk oldukça sakin ve rahat bir şekilde ringin yolunu tutuyor. Ringe girer girmez görevlinin yanına doğru gidiyor ve ondan mikrofon alıyor.
CM Punk: Bu gözleri iyi bilirim. İyi tanırım. Daha önce çokça tatmış ve görmüşümdür. Ama memnun muyum derseniz... Değilim. Hiçbir zaman da olmadım. İnsanların korkuyla baktığı bir şampiyon olmayı hiç tatmadım. Oh, sanırım bu konuşma biraz zamanı geriye sardıracak. Aylar önce burada, bu ringdeydim. Ağğh, sanırım biraz daha geriye sarmak gerekecek. Aylar önce burada, arka alandaydım. O zamanlarda her şeyi elinde tutan bir adam vardı; Mr. O'Neil. Ben onun için anılmayı sevdiği ismi kullanmak isterim. Titus onu pek yansıtmıyor. Çünkü O'Neil, başka biriydi. O benim hiç yanımda olmadı, bana hiç acımadı. Elbette, diğer herkes gibi PGW'da güreşmek benim de hakkımdı. Üstelik insanlar bunu istiyordu. Neden? Neden insanlar beni engellemek adına ellerinden gelen her şeyi yaptılar? Her şey farklı olabilirdi. Bu insanlar bana böyle korkuyla bakmayabilirdi! PGW için çok farklı bir figür olabilirdim! Ben... Ben PGW olabilirdim. Ne yazık ki bunu benden aldınız.
CM Punk: Bu bir intikam hikayesi değil. Bu benim acı öyküm. Yıllar boyunca paylaşılamayan bir adamın bu şirkette debut yapmaya layık bile görülmemesi elbette sadece basın mensuplarını tuhaf hissettirmiyor. Nitekim, bunu yaşayan benim. Aylar boyunca bunu atlatamayıp NOW ile kontrat imzalayan da benim. Bu, benden içeri bir ben. CM Punk bazen gördüğünüzden çok daha fazlasıdır. İçerisinde ilmek ilmek işlenmiş binlerce şuleler barındırır. O şulelerin bir gün PGW'i benden ayıran ince çizgiyle birleşeceğini biliyordum. Hayatımda belki de ilk kez adımı ispat etmek için çabaladım. Sizin için çabaladım. Ve işte kanlı canlı, karşınızdayım.
CM Punk: Ben,
PGW Şampiyonu...
CM PUNK!
CM Punk: Bu sesi içselleştirin, benimseyin. En iyisi beni bağrınıza basın. Çünkü ben, burada çok şeyi değiştirebilir, düzeltebilirim. Gerçek güreşi NOW'a getirdiğim gibi PGW'ya getirebilirim. Jim Cornette'nin, Mr. O'Neil'ın ve Berto'nun yarattığı tahribatı bizzat kendi benliğimle onarabilirim. Buraya, bu şirkete, bu mor renge Prestige Originals diye adlandırdığınız o adamların her birinden daha fazla sahip çıkabilirim. PGW, eğer bana izin verirseniz sizi çok sevebilirim. Benlik bütünlüğümü sağlayacak yegane şey bu. Ve burayı baştan yaratmam için, RESTORE etmem için... Arkamda durun. Prestige Grand Wresling'i sadece arındırmayalım, hep birlikte restore edelim-
PGW Şampiyonu...
CM PUNK!
CM Punk: Bu sesi içselleştirin, benimseyin. En iyisi beni bağrınıza basın. Çünkü ben, burada çok şeyi değiştirebilir, düzeltebilirim. Gerçek güreşi NOW'a getirdiğim gibi PGW'ya getirebilirim. Jim Cornette'nin, Mr. O'Neil'ın ve Berto'nun yarattığı tahribatı bizzat kendi benliğimle onarabilirim. Buraya, bu şirkete, bu mor renge Prestige Originals diye adlandırdığınız o adamların her birinden daha fazla sahip çıkabilirim. PGW, eğer bana izin verirseniz sizi çok sevebilirim. Benlik bütünlüğümü sağlayacak yegane şey bu. Ve burayı baştan yaratmam için, RESTORE etmem için... Arkamda durun. Prestige Grand Wresling'i sadece arındırmayalım, hep birlikte restore edelim-