CM Punk: Candlebox ha? Kendi mahallelerinde bile unutulanları seçtiğine göre bahsettiğin "o arkadaşına" dediğin kadar benziyorsun.
Gülümsedikten sonra devam ediyor.
CM Punk: Benim durumlar... Biraz karışık. Fakat bir yerden başlamam gerekiyorsa ilk başta senin o arkadaşından bahsetmem gerekir. Benim hikayemde oynadığı rolü tahmin bile edemezsin. Tüm bu dönüşüm, tüm bu isyanın ateşi o ve Jeff sayesinde başladı. Bu bataklığa adımımı attığımda PGW yönetiminden bana söylenen tek şey beklemem gerektiğiydi. Bekledim de... Haftalar, aylara dönüşse de bekledim. Her gün kafama düşen "ama sen CM Punk'sın, bunu hak ediyor musun?" sorularına rağmen bekledim. CM Punk'ı bir köşeye koydum ve başka pencereden bakıp bu işe küçüklüğünden beri hayran olan o kişi oldum, Phil Brooks oldum. Tüm kibirimi bir kenara atıp zamanımın gelmesini bekledim. Nihayetinde zamanımın geldiğini söylediklerinde kendimi bulduğum yer en beklenmedik anda yüzüme atılmış bir yumruk hissi verdi. Emin ol, UFC'de bile böyle kötü hissetmemiştim.
(Acı bir şekilde gülüyor) Ve kendimi bulduğum bu garip yerde, karşımdaki kişiye baktığımda bahsettiğin o arkadaş olduğunu gördüm. Karşımdaki adam Jon Moxley'nin ta kendisi. Biliyor musun, yüzündeki o ifadeyi asla unutamıyorum. Arada sırada, geçen onca zamana rağmen kendimi onun o anlamsız sırıtışını düşünürken buluyorum. Sanki bu duruma düştüğümden zevk alıyor gibiydi. Benim gibi bir adama yapılmaması gereken bir kışkırtmaydı bu. Kırk yıl düşünsem karşılaşmayacağımı düşündüğüm türden bir şey.... Kim bilir, belki de bende böylesine bir iz bırakmasının nedeni budur. Sonuç olarak o gün yapmam gereken şeyi yaptım. Her zamanki CM Punk oldum ve sesimi çıkardım. Bunun bedelini kariyerimle ödedim. Tüm bu tantana bittiğinde beş kuruşsuz kapının önündeydim. PGW tarafından bir anda kovulmanın nasıl bir his olduğunu sen de iyi bilirsin. Benimkisi sadece bu durumun biraz daha kişiselleşmiş, daha karanlık versiyonuydu.
Punk es veriyor.
CM Punk: Gerisini zaten biliyorsun. Senin gibi, diğerleri gibi kendimi NOW'da buldum. Oranın bu şirketin bende açtığı yaraya merhem olacağını düşündüm. En sevdiğim bu işi orada yapmaya devam ederek tüm dünyaya kim olduğumu tekrar göstermek istedim. Bunun içimdeki öfkeyi, PGW'ya olan tüm bu kinimi alıp götüreceğini düşündüm. Sahiden öyle de olabilirdi... Ama bunu asla bilemeyeceğiz öyle değil mi? Sadece bunun hakkında tahminlerde bulunacağız. Gördüğün üzere bize basit tahminlerden başka bir şey bırakmadılar. NOW'ı bizden aldılar, kalan son şansımı benden aldılar. İşte tüm bu öfke, tüm bu nefret... Hepsi tek bir yere çıkıyor. Prestige Grand Wrestling'e.
Bir süre bakışlarını çevreye çeviriyor ve sonrasında tekrardan Rollins'e bakıyor.
CM Punk: Artık sadece CM Punk'ı değil, onun amacını da biliyorsun. Güreş dünyasındaki en çok çene çalan adam olmama rağmen beni "gerçekten" dinleyen birilerinin olmaması hep tuhaf gelmişti. Ama bak... artık sen istisnasın. Adımı bilmekten ötesini biliyorsun. Bundan daha fazlasını yapmak isterdim. Benim hakkımda hiçbir şey bilmemesine rağmen benden nefret eden o insanlara da derdimi anlatmak isterdim. Ama değiştim. Bunu itiraf etmek çok zor ama gerçek bu. İnan ki kısa bir süredir artık problemin kim olup olmadığıyla değil, bu kavgamın sonunda kimin yok olup olmayacağını düşünmekle ilgileniyorum. Çünkü-
CM Punk: Çünkü yorgunum Colby. Ve işin özü şu ki zamanım azalıyor gibi görünüyor. Bu nefreti aylarca, yıllarca sürdürecek gücü artık kendimde bulamıyorum. Bu sektörde en fazla 5 yılım kaldı. Ben Chris Jericho değilim, kariyerini zevkle bitirdiğim Bill Goldberg da değilim. Asla onlar gibi olamam, olmak da istemem. 50 yaşıma geldiğimde halen bu işi yapmak istemiyorum. O enerjiye sahip değilim. Bu yüzden ayağımdaki botları en zirveye çıktığımda tereddüt etmeden çıkarmak istiyorum. Geri dönmek için hiçbir nedenimin olmamasını istiyorum.
Son dediği cümleyi sessizce, içinden bir kere daha tekrarlıyor. Sanki bunu her şeyden çok istiyormuşcasına...
CM Punk: Bunun gerçekleşmesi içinse tek bir şey kaldı. Bana yaşattıkları tüm bu şeylerin nasıl bir his olduğunu göstermek. Hepsine, teker teker, tüm dünyanın önünde göstermek. Anlayacağın, benimkisi Cody'nin bitmek bilmeyen hikayesinden farklı. Benim tek amacım bu şirketle ödeşmek. Ve eğer bunu başaramazsam... O harika kıyafetlerimi tekrardan giyip yapmam gereken şeyi yapacağım. En iyi halimle o kapıdan çıkıp gideceğim.
(Acı bir şekilde gülüyor) Ya sen Mimar? "Proje Cody" başarısız olursa ne yapacaksın?
Punk konuşması boyunca bir yudum bile almadığı kahvesini yudumlarken arkada çalan müziğin sonlanmasıyla yeni bir şarkı çalıyor. Fakat bu sefer yeni şarkının açılmasında ne Seth ne de Punk rol oynuyor. Barmen, ekranda oynayan konser görüntüsünü işaret ederek "biz de buranın yabancısı değiliz" minvalinde bir bakış atıyor.