- Katılım
- 3 Tem 2023
- Konular
- 28
- Mesajlar
- 5,498
- Beğeni sayısı
- 772
- PG Nakit
- 165
- RPG Karakteri
- ''The Fallen Angel'' Christopher Daniels
Boş ring, onu dolduracak birilerini beklerken duyulduğu gibi seyircilerin reaksiyonlarını tavana çıkaran bir müzik duyuluyor. Aylardır duymaya alıştığımız şu meşhur post-rock enstrümantali, anlamına da bir o kadar hakimiz. Girişte beliren isimde bunu doğruluyor, çünkü bu...
World Heavyweight Champion Christopher Daniels! The Fallen Angel olarak da bilinir. Omzunda kemeri, ve elinde bir mikrofon ile yeniden sahnede görüyoruz onu. Seyirciler reaksiyonlarını sürdürürken Daniels alıştığımız şovlarından birisini daha gerçekleştiriyor. Kameralara poz veriyor, etrafını yavaşça süzüyor.. Ringe doğru yaklaştığında ise biraz hızlanıyor ve yuvarlanarak içeri giriyor.
Ringin köşesine çıkıp son bir poz daha verdikten sonra, sakince geri iniyor ve yaptığı hareketler yüzünden hafif sarsılmış kemerini omzuna tekrar oturtuyor. Bunun ardındansa ringin biraz daha orta tarafına geçiyor ve mikrofonu kendine yaklaştırarak konuşmaya başlıyor:
Christopher Daniels: Gidenler.. Kalanlar.. Gelenler.. Şu ölüm kalım diye nitelendirdikleri mücadele herkesin bünyesine biraz olsun yorgunluk aşılamış gibi gözüküyor. Öncesinde de söylemiştim, ilk defa etrafımdakilerin hepsini bir konuya bu kadar kanalize görüyorum diye. Bu yeniliği, asansörümün mantalitesine sadık kalarak reddetmedim ve gerçekten buna değip değmediğini görmek için bizzat oradaydım. Şunu söyleyebilirim ki, şaşırdığım hiçbir şeye rastlamadım. Her ne kadar tavırlar yeni olsa da, suratlar eskiydi. Suratların ötesinde, yapabilecekleri hiç değişmemişti. Johnny onun yüzüne yaptığım eleştirilerin hala aynısıydı, Alberto biraz mecburiyetten de olsa yine tek başına savaşmaya çalıştı ve gücünün tükendiği yerde tekrardan teslim oldu. Wes Lee hala yapması gerekenlerden emin değil ve ona verdiğim eğitimin altını dolduramamaya devam ediyor.. Bunların hiçbirine şaşırmadım. Bütün bunların arasındaysa orada normalde olmaması gerekse de, sadece kendi istediği için gelmiş ve alacağını aldıktan sonra orayı beklentileri hiç ederek terk edecek kadar kendinden emin bir varlık. İşte beni şaşırtmayan diğer bir görüntü de buydu. Farklı bir şeyin çıkıp çıkmayacağını anlamak için gittiğim yerde, olacakların barizliğinin yüzüme çarpmasının ardından kararımı verdim. Üstüne ömürlerinde belki de bir defa yakalayacakları bir şans varken onların ellerinde, bana güvenmemeyi seçip kendi kuyularını kazmalarıyla beraber yapmam gerekeni yaptım. Eğer karşı tarafta yaşanan şu Angelico karışıklığı olmasaydı, belki de onlar için bu maçın ta kendisine mal olacaktı. Ancak şansları yaver gitti. Açıkçası benim için kazanan da kaybeden de önemli değil. Belki sizin için öyleydi. Doğal, insan aklınızın izin verdiği matematikle siz onu kaybedene kadar, hayatı kazanmaya çalışıyorsunuz doğumdan ölüme. Karşılaşmanın sonucunu burada öğrenemeyeceğinizi bildiğinizden ise bilinmezliğin kaygılarını biraz hafifletmesi adına cennet ve cehennem diye adlandırmışsınız galibiyetle mağlubiyeti. Ancak ben o manevi kavramların kaynağından geliyorum, ve meleklerin olduğu yerden siz maymunilerin arasına düştüğümde yukarıdakinden daha ızdırap dolu bir cehennemle karşılaşacağımı da biliyordum. Fiziki acı, sonunun geleceğini bildiğini zaman katlanılması daha kolay bir hal alır. Ancak manevi sıkıntı, sonunun geleceğini bilsen bile bilmiyormuş gibi davranmanı sağlayacak iç manipülasyonları da beraberinde getirir. Bu sıkıntı dediğimse yukarıdan gelme değil, tam aksine karşıma kendini heyecanla ispatlamaya çıkan her insanın gevelemelerinin bir ürünü. Beni her ne kadar hayal kırıklığına uğratmış olsa da, yaratıcılık konusunda kainatın önderini görmemden olsa gerek sizin hamster çarklarınızın sıradanlığı en az bir cehennem sıcağı kadar bunaltıcı düzeyde. Doğru ve yanlış, iyi ve kötü, kazanan ve kaybeden, dediğim gibi bunların tek başlarına benim için bir önemi yok. Benim için önemli olan tek bir şey var, şu demin saydıklarımın yanına gelse onlara anlam kazandırabilecek. En başından beri hareket ettiğim doğrultuda onun izi, onun iziyse benim yaşantımın ta kendisi. Önceki elli üç yılımın üstüne yaklaşık dokuz aydır bu yaşantının uğrunda hareket etmeye devam ediyorum...
...
Christopher Daniels: Şimdi bunun adı bencillik mi? Belki de. Ancak bana bunu söyleyen insanlara baktığımda gerçekten durum trajikomik bir hal alıyor. Demin gördüklerime şaşırmadım derken saydığım maddeler, birini atladım eğer dikkat ettiyseniz. Cody Rhodes. Beni bencil olmakla itham eden birisi. Aslında o gün yaptığım hiçbir şey bencilce değildi ama, kafanı kaldırıp baktığında milyarlarca insanın olduğu yerdeki tek melek olsan sen kendini daha ön plana almaz mıydın? Hepsinden güçlü olduğunu, hepsinden nitelikli olduğunu bilirken şu ölümlü bedenin sınırları arasına kapatır mıydın kendini? Belki de yapardın. Çünkü sen etrafından güç bulmaya çalışan, bulamadığında da geçmişinden gelecek yaratmaya çalışan bir zavallıdan fazlası hiçbir zaman olmadın. Payback'in 26. bölümünü hatırlıyorsundur. Savaş ilanı. Ben o gün orada değildim, ama sen Johnny savaş ilan ettiği anda ona arkasından sarılmak için ellerini ovuşturmuş bekliyordun. Destek adı altında kendini hikayenin içine attın. Sana küçükken haklardan bahsedenler hiç sorumluluğu anlatmamışlar çünkü. Bir şeyleri yapmak istediğin için yapabilecek kadar benlik saygısından anlarken, bir şeyler almak için karşılığını vermek gerektiğini düşünemeyecek kadar toplumdan uzaksın çünkü. Üstelik bunun tam aksini iddia ediyorsun. Sadece Cody Rhodes olduğun için bir şeylerin gerçekleşmesi gerektiğini düşünüyorsun. Benim bile şu eşsiz kudretime kavuşmak için üzerimdeki pelerini söküp aranıza karıştığım yerde. Sadece bir zavallısın. Üstüne vazife olmayan bir biçimde olmayan spot ışıklarını yaratıp ön plana çıkmaya çalıştığın yerde hala benim bencilliğimden bahsediyor olman bile bu durumun ispatı niteliğinde. Aslında yanılmıyordun, ben bencillik yaptığım için kanatlarımı kırdım zamanında. Çünkü şu bahsettiğim maymunlar cehenneminin, yani sen ve soydaşlarının atasına boyun eğmedim. Diğer bütün meleklerin korkaklık yaptığı yerde öz disiplinimden taviz vermedim ve zamanında nasıl yaratıldıysam onun altını doldurdum. Nitekim haklı çıktım ve o artık kağıt parçalarının üstüne çıkamazken ben hala canlılığımı koruyorum. Üstelik zamanında ona boyun eğmediğim gibi, şimdi onun torunlarına boyun eğdiriyorum. Bana güvenen insanları yarı yolda bıraktığımı söylemiştin, adımın üstünde ''Güvenilir'' yazan bir tabelayla dolaşmıyorum ben. Kendinizden başlayıp diğer bütün insanları belirli kavramlar altında fişlemek sizin işiniz. Ben en başından beri ne olduğumu söylüyorum, Civil War'da yaptığım hiçbir şey de olduğumun aksinde değildi. Eğer buna bana saldırmaya niyetlenecek kadar şaşırdıysan, bu tamamen senin benim dediklerimi anlayamayacak kadar insani olmanla alakalı. Yoksa güvenin kırılması ne demek, emin ol sizin her birinizin toplamından daha iyi bilirim. Siz dünyevi duyguların bozulmasına intihar edebilecek kadar acizsiniz, ben maneviyatın yaratıldığı noktada hiçbir akla sığmayacak şekilde yalnız bırakıldım. Ancak o durumdayken bile pes etmeyi düşünmedim, nitekim kendimi yeni baştan yarattım ve olabileceğimin en iyisini ikinci defa oldum. Eğer güvenin kırıldıysa yapman gereken buydu, arkana yeni baştan insanları toplamaya çalışarak ikinci kez suni bir süper kahraman hikayesi oluşturman değil.
...
Christopher Daniels: Ya da üçüncü mü demeliydim? Sonuçta herkes biliyor ki Civil War benim seni Prestige Grand Wrestling çatısı altında ilk kez yere sermem değil. Bu şirkette diğerlerinden ayrı olduğumu ilk kez hissettirdiğim şu meşhur Television unvanı saltanatım, sen herkesten daha iyi bilirsin onu. Hani seni ringin ortasında tuş ederek aldığım. Şu an bir fırsatın olsa, tarihinden sileceğin ilk görüntü eminim ki o olurdu. Çünkü bana karşı anlatmaya çalıştığın her şeyin tamamen bir palavradan ibaret olduğunu, ben bundan aylar önce zaten ispatlamıştım. Ancak ben işin içine girmesem aynı hikayeleri senelerce dönderebilecek kadar hipnoz bir kitle varken ortada bu detayı eminim ki önemsemeyecekler. Fakat sen önemsiyorsun, bana her baktığında görüyorum onu Cody. Belki de şahsıma karşı olan bütün öfkenin altında da o mağlubiyet yatıyordur, çünkü o maçın ardından benim yükselişim bir daha duramayacak bir biçimde resmi olarak başlamışken sen yere son sürat çakılmaya devam ettin. Ben galibiyet serime her hafta farklı birinin adını daha kazıyordum, sense suratını boyayarak ilgi çekmeye çalışıyordun. Günler, haftalar, aylar geçti.. Yaptığın soytarılıkların hiçbiri işe yaramayınca kendin olmaya geri döndün ve hala ilgi çekmeye çalışıyorsun, benim World Heavyweight unvanını kazanıp Christopher Daniels adını bir daha silinmeyecek bir biçimde en tepeye kazıdığım yerde. Bizim aramızdaki fark çok açık Cody, sen hikayeni yazmak için başkalarının bunu onaylamasına ihtiyaç duyuyorsun. Son şovda ben seyircilerin pozitif reaksiyonlarını üzerime çektiğimde de buna bu yüzden kuruldun. Şu anlamlandırmaya çalıştığın savaşı senin tabirinle sabote ettim, birçok kişinin emeğini hiç ettim ancak seyirciler hala beni destekliyor. Ne kadar enteresan değil mi Cody? Aslında değil. Çünkü hipnoz dediğim kitle bile senin şu suni süper kahraman denemelerinden sıkıldı, artık önemsemiyorlar ve sen ringe çıktığında geri inmen için süre tutuyorlar. Son söylediğim eğer yaşanmıyorsa bil ki seninle beraber ringin içinde ben varım diyedir Cody. Sana son bir iyilik yapacağım, ve adını geleceğimden tamamen ortadan kaldırmadan önce bir kez daha aynı ringe gireceğim seninle. Ben, Christopher Daniels, yani şu varlığıyla kaosa sebep olan melek; buradaki tek kaosun şahsımdan ötürü kaynaklanabilmesi konusundaki titizliğimi sürdürmeye devam edeceğim. Bu yolda da sen ve o küçük kafanın içinde kurduğun evcilik oyunların yeterince zıpladı, kafalarına çekici çakıp yerlerine ebedi bir biçimde oturtmaksa sıradaki-
Bu esnada Christopher Daniels'ın sözünü, arenanın her yerinde yankılanan bir müzik kesiyor.
Son düzenleme: