Adamın portresi asılmazsa halkın icinde bu adam nasıl yaşayacak? O resmin varlığı bile rüşvetlere karşı kalbin içine konan bir tedbirdir.
Erdoğan geçen seneki külliye konuşmasını kalpaklı Atatürk fotoğrafıyla yaptığına göre püripak olmuş oluyor bu yoruma göre. Heykeller ve portrelerle birinin yüceltilip yaşatılabileceğine olan inancın yüzyıl sonra bile devam etmesi üzücü.
Ha ben diğerleri gibi, insanların taraf olduğu siyasi görüş üzerinden çıkarımlarla da yorum yapabilirim. Diyebilirim ki, Atatürkçülük kamuflajı bu ülkede çok kolay, Cehaplılar da bunu sömürüyor, demiyorum. Senin taraf olduğun Atatürk, sağında şeyh solunda hoca olan kuvayı milliye Atatürk'ü mü? Ya da sen İstiklal Harbi'nde cihatçı sözlerle motive edilen Kemal Paşa askeri (kemalist) misin? Anti-emperyalist İslamcı Atatürk mü? Birinci mecliste hilafet ve saltanata yemin eden Atatürk mü? Radikal progresif ve laik -cumhuriyeti ilan eden Atatürk mü? Cumhuriyet sonrası devrimlerini hayata geçiren Cehap başkanı Atatürk mü? Bu soru herkes için sorulabilir ve herkes kendi ideolojilerine göre Atatürk'ü sahiplenebilir ama Atatürk bu ülkenin ortak bir değeri değil, ortak bir figürüdür. Zaten bu sebepledir ki Atatürk eleştirilemez olmaktan derhal çıkmalı ve savunulabilirliği sağlanmalı. Sizin Atatürkçülük anlayışınız, kendi ilkelerinize ortak olduğu kadarına sahip çıkıp portresini asmaktan ibaretse ve atfettiğiniz önemi de, devlet işlerindeki hukuksuzluğun önüne geçen kanunu da bir portre belirliyorsa, Erdoğan portresine de aynı gözle baktığınız sonucuna varırım.
Devlet işleriyle din işleri ayrılıyor ama belediyede 2. dönemine giren Cehaplı bld. başkanı Kuran'ı öperek 2. dönemine başlıyor. Günümüz Atatürkçülüğünün tezatlığı tek cümleyle budur. Hem 1. meclis yasalarını isteyip hem de revizyonist ve cumhuriyetçi Atatürk'e sahip çıkmak da tezat mesela. Her döneminden farklı bir doğru bulup ortaya hiç olmayan bir Atatürk çıkartıyorsunuz. Günün sonunda diktatör dediğiniz Erdoğan, siyaset tarihinde bulunduğu dönemlerce gayet demokratken Atatürk bir diktatördür. Diğer hiçbir kalemde "dönem şartları" lafı geçmezken, Atatürk'ün diktatörlüğü dönem şartı oluyorsa da Atatürkçü geçinen cenahın yeni söylem üretememesinden süregelir. Yani etnisitesi Türk olmayan bir sosyal demokrat için Atatürk gerçekten sahiplenilebilir mi? Devrimlerini gerekli bulup Türk üst kimliğine şikayet edenler çelişmez mi? gibi saysız soru türetilebilir. Atatürkçülerin sahip çıktığı en ala ilke propagandadır ve tüm tarihi Atatürk'ün telkinlerinin merkezinden yorumlar. Milli eğitimden edinebileceğin ilke bu kadar olunca da, her 10 mesajında bir kendi doğrularınla çelişen şeyler görmek şaşırtıcı olmuyor. Ama sen diyorsan, millet bu kadar, milletvekili ne olsun, o portre olmadan vicdana tedbir konmaz, asılsın tabi. Herkesin dini kendine.