NOW RPG: Biz Seni Az Önce Gömdük Ya?

Kras Mazov

Tractatus
Katılım
3 Tem 2023
Konular
32
Mesajlar
4,122
Beğeni sayısı
1,105
PG Nakit
130
Bir kamp ateşinin etrafında oturmuş ellerini ısıtan birisinin kıkırtılarını duyarken öbür taraftan da birisi bir çukurun dibini görecek şekilde ağır aksak kazıyor.

X: En son konuştuğumuzda gerçekten bize saksafondan, gırnatayı üflemekten bahsetmişti değil mi? Eee biz bu adamı daha önce gömmedik mi ya? Ben mi yanlış anlıyorum yoksa bir gaz lambasına dönüşebilme reenkarnesi en başından beri gerçek miydi? AHAHAHAHAHAHAHA BİR DE KENDİMİ ŞAKACI ZANNEDERDİM!

Y: Çok çocukça, acınası. Neden bu kayıp ruhlar için bu kadar uğraşıyoruz ki? Bunca uğraşı gerçekten bunlar için mi?

V: Öyle deme, her insan kendince değerli ve biriciktir. Refahları için yollarından şaşsalar bile.

Kadraj daralınca son söze giren kişinin Vincent olduğu görülüyor.

the-righteous-aew.gif
the-righteous-aew.gif


Vincent: Onlar bu savaş için çok hazırlandılar. Bir taşralıya nazaran çok fazla demek, çok fazla çaba. Beni yanlış anlayacaklarını biliyordum; ama hiç de anlayamazlar demiyordum. Karşımda evlat edinmeyi bekleyen üç yetim ve isyanları. Yıllarca, on yıllarca hiç susmadılar. Bir obur gibi yediler asla yetinmediler. Taşrayı anlatmak da benim gibi tıknazlara kaldı. Sizleri ben evlat edineceğim, kaybolduğunuz yerlerden çekip alıp sizi ait olduğunuz yere götüreceğim. Sizleri ısıtacağım, sizlere balık tutacağım. Karnınız tok, gözünüz pek olacak. Sizleri ısıtacağım ve gerçek bir baba nasıl olurmuş bir kez de olsa görmüş olacaksın. Cemaatleştirilmiş bir statüko değil, değişmeye açık bir cemiyet… Weber benim kulaklarıma cemaat ve cemiyetin neler olduğunu açıklarken tam olarak Wyatt FAMILY’den ve The Righteous’tan bahsetti. Bir tarafta bir öndere körü körüne inanan bir cemaat, Wyatt Cemaati ve öbür tarafta ise Vincent’ın yenilikçi cemiyeti. Herkes eşit konuşur, Dutch hariç ki o konuşmayı çok sevmez. Zaten onun yerine de sen konuşuyorsun değil mi monşer? Ben dünyevi zevkleri istemiyorum, ben tamamıyla seni istiyorum. Vincent seni seviyor.

Paul London ağzında havucu sesli ama ağır bir şekilde yiyerek lafa giriyor.

Paul London: Senin için buraya kadar geldik. Bizler seyyahız, bizi ikinciye baktığında göremeyebilirsin. Bizimle yola çıkmanız için tek bir fırsatınız var. Bence kaçırmayın baylar ve mösyöler. Sizlere mastürbasyon, eşcinsellik gibi liseden çıkma tabirler kullanmayacağım. Hiçbir insan hayatına dokunmadığı için sen belki kendine dokunmayı seviyor olabilirsin; ama bizden çıkacak ak, berekettir. Son akşam yemeğimizde size vermek istediğimiz ayranı yere dökmek sizlere göre bir savaşın başlangıcı olabilir; ama bizim için sanırım eğlencenin sonu gibi duruyor. Şu an öğrenmeniz gereken bir dersin tam ortasına girdiniz. Bu dersin tek sorusu ise şu;

“Aydınlığı mı seçeceksiniz yoksa karanlığı mı?”

Dutch, kazı yaptığı esnada küreğin bir şeye çarptığını anlar ve ne olduğunu anlamak için çukura giriyor. Aradan bir süre sonra çukurdan elinde bir kutuyla çıkıyor. Vincent ise sanki oralı değilmişçesine nutuk vermeye devam ediyor.

the-righteous-aew.gif
aew-the-righteous.gif


Vincent: Karanlık, aydınlığı yutabildiği kadar aydınlık da karanlığı var etmeyebilir. DİYALEKTİK! Her şeyin özü ve başlangıcıdır. Karanlık henüz aramızda değil Windham. Ama onu görebiliyorum. Arabalarla değil, atlarla geliyorlar. Birisinin elinde kitap o kitaptan küpleler okuyor. İşte senin olmak isteyip de bir taraftan da uzak durduğun karanlık o. Bizler de aydınlığız. Gezeriz, eğitiriz ve insanın biricikliğinin öğretisini herkesle paylaşarak onları aydınlatırız. Bu biricikliğin korku temelli olduğunu, parapsikoloji diye bir şeyler olmadığını anlatırız. Sen ise arafsın Windham. Senin kafan karışık otomatik olarak Rowan ve Strowman’ın da kafası karışmış oluyor. Windham, Vincent seni seviyor ve özüne dönmeni, doğrunun yoluna girmeni istiyor. Karanlığı değil, aydınlığı seçmeni ve bu yola bizle devam etmeni istiyoruz. Günlerce bana derdini anlattın, eski arkadaşlarından bahsettin. Kah çocuklaştın, kah beni korkutmaya çalıştın. Beni… BENİ! KORKUNUN, DEHŞETİN KRALINI!

AHHHHHHHHHHHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHA!

Vincent, London'ın şapkasını kapıp Dutch’a veriyor.


Paul London: HEY!

Dutch da şapkayı çukurun içine atıyor.

Vincent: İşte değişimin başlangıcı bazen de kaybetmektir Windham. Senin dünyevi zevklerinle, o üçlü kemeriyle hiçbir işim yok. Bütün ganimetler senin olsun hiç birisi beni ilgilendirmiyor. Benim evlatlarım Varuna gibi gezsin ve gittiği her yere bir miras bıraksın istiyorum. Beni benimsemen için her güzel yolu da uğraşmama rağmen artık anlayabiliyorum ki… Sana kudretimizi göstermemiz gerekiyor. Şafakta balığa çıkıp gecenin sonuna kadar hiç balık tutamamanın bir rastlantı olmadığını, sobada ısınarak yaşam mücadelesi veren köylülerin aslında hiç birisinin mutlu olmadığını, isin pis olduğunu ve sadece ciğerleri zehirlemediğini göstermemiz gerekiyor. Aydınlığın seni kör edeceğini düşünüyorsan ben senin nasıl içini görebiliyorum Windham? Eskiden insanlar senin bu aykırı kişiliğine rağmen seni severdi ve saygı duyardı. Artık sadece biz varız. Onların gözünde sen sadece ölüsün. GERÇEK BİR ÖLÜ! Belki de bu yüzden benden korkmadığını bana göstermeye çalışıyorsun. Neden? Çünkü ölülerin bir amacı yoktur! Ölüler korkmaz, ölüler işitmez. ÖLÜLER GÖREMEZ! Vincent seni seviyor, sen de beni seviyorsun Windham; ama beni o ailede en çok Rowan seviyor. Eğer beni dinlemiyorsan beyaz kuzunu dinle. Konuşmuyorsa onun sessizliğiyle bana doğru ak. Windham, en büyük korkun taklit edilmekti. Şimdi ise maskelerini indirme zamanı. Senin masken her genç çocuğun suratında, benim maskem ise adsız alkoliklerin, paryaların suratında. Benim maskemi gördüğünde ürkme olur mu? Çünkü benim maskemin amacı insanları güldürmek olsa da herkes beni yanlış anlıyor.

the-righteous-aew.gif


Vincent kutuyu açtığında kutunun içinden bir maske çıkıyor. Vincent'ın gün boyunca arayıp bulmak istediği şey onun maskesiymiş. Vincent'ın yüzünde bunu yapmak istemeyecekmişçesine bir surat varken London ise çukurun yanındaki kütüklere bağlı olan balonları da almaya hoplaya zıplaya gidiyor.

Vincent: Şampiyonların gününde en büyük korkunun kudretiyle er meydanında karşılaştığında sadece omzunu üç saniye boyunca yere koyman kendini sırt üstü bırakman ya da aciz hissettiğinde pes demen bana yeterli. Kudretimi anladığında, felsefemi anladığında bütün dünyevi zevkler ve ganimetlerin en büyüğü senin olacak. Sen ise benim olacaksın. Anlatmak istediğimi anlıyorsun… Değil mi?

Vincent sanki öğretmen kimliğini bir kenara bırakmış gibi maskesini takıyor ve kendisini en başından beri gizliden gizliye çeken kişiye kafasını aniden çeviriyor. Kameramanın korkusu kamerayı bırakıp arkasına bakmadan kaçmaya yetiyor. Paul London'ın yüzündeki gülüş yerini daha acı bir gülümsemeye bırakmış vaziyette az önce sökmüş olduğu balonları Vincent'a veriyor. Dutch ise Vincent'ın kafasına tacını takıyor. Kısacası Vincent savaşa hazır bir poz veriyor ve görüntü orada kesiliyor.

tumblr_inline_pdw48xzI1e1t9bgxo_1280.jpg
 
Son düzenleme:
Üst
Click here to login using your socials account