Arka alanda Sean Strickland'ın girişe doğru yürüdüğünü görüyoruz. Bu görüntü ekrana verildiği an arenada büyük bir yuhalama kopuyor. Dünya'nın en sevilmeyen adamı burada...
Star-Spangled Banner duyuluyor ve Sean Strickland yan ağızla gülümseyerek ringe geliyor. Serisinden mikrofonu isteyip konuşmaya başlıyor;
Sean Strickland : Evet p*ç kuruları yine ben. Biliyorum biliyorum attığım her adımdan ve her hareketimden tiksiniyorsunuz. Söylemlerim sizin ahlak kavramınızla örtüşmüyor biliyorum. Fakat ben her şeyi sizin gibi yapsam o zaman bu dünyada nasıl bir Sean Strickland markası olabilir? Lütfen bunu biraz düşünün. Emin olun ki bana hak vereceksiniz. Ben sizin dünyanızı bir nebze olsun farklı kılan ve hayatınızı renklendiren yegane unsurum. Bir düşünsenize hepiniz gökkuşağı saçmalığını ya da liberalizm denilen sıçmığı destekliyorsunuz ve sürekli birbirinize "aynen" ya da "haklısın" kelimelerini fısıldayıp duruyorsunuz. Bu gerçekten sıkıcılığın zirve noktası olurdu ve kendim böyle biri olsam muhtemelen intihar ederdim. İşte bu yüzden ben tanrı tarafından bahşedilen bir doğruluk elçisiyim. Bu yanlışlar ve gereksiz duyarlar dolu dünyada sizlere bazı gerçekleri öğretmek ve gerekirse dayatmak için gönderildim. Bilmeniz gerekir ki bazı şeyler kolay yolla öğretilmez. Bunları dayatmak ve sizi gerçek bir Amerikan vatandaşı yapmak ise ailenizin sorumluluğudur. Ben sizin gibi çocukluk geçirmedim ve beni sizden, arka alandaki zayıf kıçlı ibnelerden ve herhangi bir düşük seviye ırktan ayıran şey de tam olarak bu oldu. Babam pislik herifin önde gideniydi. Sürekli annem ve bana şiddet uygular, içindeki zayıf kahpeyi böyle güçlü gösterebileceğini düşünürdü. Her gün bağırışlardan ve kırılan bardak seslerinden uyuyamıyordum. Yaşım biraz ilerledikçe babamın nasıl bir sik kırığı olduğunu gördüm ve onun kafasında annemi kurtarmak için bir gitar bile parçaladım. Daha sonra onu kendi gibi haşerelerin yanına, hapse göndermek için polisi aradım fakat saf annem ondan şikayetçi bile olmayınca kendimi bu paradoksun içinden kurtarıp büyükbabamın yanına taşınmaya karar verdim. Büyükbabam muhteşem bir adamdı ve beni de öyle yetiştirdi. Gerçek bir adam yarattı. Düşünceleri ve gücüyle kusursuz bir profildi ve beni de kendi gibi yetiştirdi. O benim için "glorious" kelimesinin eş anlamıydı. Ben tanrının bir elçisi isem o da tanrının ta kendisi.
Fakat buraya gelince kendini "glorious" biri olarak tanıtan bir kancık görüyorum ve bu benim sinirlerimi zıplatmama gerçekten sebep olabilecek bir durum. Orospu çocuğunun teki rampadan sikik bir ilahi müzikle kendini tanrı zannederek iniyor fakat üstünde simli röpteşambır taşıyor. Nesin sen amına koyayım Michael Jackson mı? Gerçi karşılaşmamızdan sonra ortak bir yönünüz oldu. Artık ikiniz de ters yürüyorsunuz. Fakat biriniz bunu bilerek yapıyorsunuz, diğeriniz ise beyin fonksiyonlarını kaybettiğinden. Kim olduğunu siz hesap edin. Karşıma bu tarz ucubeleri verdiği için NOW yönetimine buradan sesleniyorum artık sınırlarım zorlanmaya başladı. Ya buraya benimle eşit seviye bir rakip gelir ya da o siktiğimin arka alanına gider karşıma kim çıkarsa yumruk komasına sokar ortada düzenlenecek şov bırakmam. Hentai bağımlısı bir otistik, bornozla ringe çıkan bir ibne ya da korkak bir düşük bel pantolonlu gangster istemiyorum. Gerçek bir güçlü Amerikan vatandaşı istiyorum. Sikik üçüncü sınıf ülkelerin gelişmemiş bireylerini memleketine göndermekten sıkıldım. Bu haşereler kadar canımı sıkan bir diğer şey de bu sıralar gözüme çarpan liberaller. Evet ne alaka diyeceksiniz biliyorum fakat bu asalak orospu çocukları o kadar çok türedi ki elimde bir sinek öldürücü sprey ile gezmeyi düşünüyorum.
Liberalizm denilen s*kik düşünce vurguladığı bireysel özgürlük ve serbest piyasa gibi kavramlar, toplumsal eşitsizlikleri derinleştirebilir. Serbest piyasa, zengin ile fakir arasındaki uçurumu genişletebilir ve sosyal yardımların azaltılması gibi politikalar, dezavantajlı grupları daha da güçsüzleştirebilir. Tabi siz s*kik güreş hayranları ve liberaller bir avuç parayı bir arada göremediğiniz için bunun farkında bile değilsiniz. Liberalizm aynı zamanda, bireyin özgürlüğünü vurgularken toplumun ortak refahını göz ardı edebilir. Toplumda dayanışma ve sosyal sorumluluk gibi değerlere daha az önem verilmesi, toplumsal bütünleşmeyi zayıflatabilir ve insanların birbirlerine karşı duyarsızlaşmasına yol açabilir. Yani bu demek oluyor ki herkes kendi sikinin keyfine göre yaşarsa hem işgal altına alınırız hem de toplumsal birleşimimizi kaybederiz. Yani bana bir şey olmasın derseniz eliyle pilav yiyen pis herifler ya da okuma yazmayı bilmeyen ucubeler karınızı siz yokken darp edip becerebilir. Ayrıca, liberalizmin özgürlük ve bireysel haklar vurgusu, bazı durumlarda kolektif çıkarları veya toplumsal normları göz ardı edebilir. Özellikle çevresel sorunlar gibi konularda, serbest piyasa ilkeleri doğaya ve topluma zarar verebilir ve düzenlemelerin eksikliği insanların yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir. Tabi bu ellerini bile yıkamayan liberaller ve sizlerin ne kadar umrunda olur bilmiyorum ama biz temiz Amerika vatandaşlarının umrunda olacağı kesin. Sonuç olarak, liberalizmin aşırı odaklandığı bireysel özgürlük ve serbest piyasa ilkeleri, toplumsal adalet ve eşitlik gibi önemli değerleri göz ardı edebilir. Bu nedenle, daha dengeli bir yaklaşımın benimsenmesi ve bireysel özgürlük ile toplumsal sorumluluk arasında uyumlu bir denge kurulması gerektiğine inanıyorum. Terazimiz bozulursa da dengemiz şaşar ve anamız sikilir. Eğer bu dediklerime karşı çıkacak asalaklar varsa da onları ölümüne kavgaya davet ediyorum. Ki iç savaş yanlısı biri olarak sjw'lerin ve liberallerin ülkeden temizlenmesi ve daha güçlü bir Amerika görmemiz gerektiğini her fırsatta burada söyleyeceğim. Tanrı bu güzel ülkemizi kutsasın.
Hey Shane ya da Matt ya da her ne sikimse. Bahsettiğim konu kaynamasın o iyi rakibi ya da kemer maçını ben de istiyorum sizi adamcı piç herifler. Saat işliyor.
Strickland mikrofonu atıyor ve yine büyük yuhalamalar eşliğinde arka alana ilerliyor.
