Bir sporcu nerede sevineceği konusunda tüm özgürlüklere sahiptir. Sahanın köşesinde olabilir, ortasında olabilir, tünel ucunda olabilir. Saha sporcunundur ve sadece sporcunundur. Maçı ele alalım. Normalde kopardığı bir maç bir şekilde dönmüş, çoklarcası tarafından tehir edlimesi gerekirken 2-2 olmuş. Oyuna müdahale etmişsin, galibiyeti getirecek golü bulmuşsun. Kalecin sakatlanırken bir de seyirciden yabancı madde hasarı almış. Bütün bunların haricinde özellikle bir grup yorumcu takımın belirli isimlerini bazı şeyleri yapamayacaklarına dair provoke etmiş, en sonunda Fenerbahçe maçı 3-2 kazanmış. Sen diyorsun ki sevinmesinler çünkü Trabzonspor taraftarı şöyle bilmemne böyle şöyle. Taraftarı çözümlemende bende katılıyorum ancak buradaki problem şu. Sporcu nerede istiyorsa kutlar galibiyetini. Burada başımıza bir şey gelir korkusuyla içeri girmek değildir çözüm. Çözüm stadda nerede olduğu belli olmayan kolluk kuvvetlerinin orada asayişi sağlamasından geçiyor. Kaldı ki bunun suçlusu da biz değiliz. Eşgüdüm toplantısında ne bok yedikleri belli olmayan vali, il emniyet müdürü ve stad güvenlik amiridir.
İstanbul'daki maçta TS kazandıktan sonra hoplaya zıplaya galibiyeti kutladılar orta yuvarlakta. Zaten bizim stadda yaşanacak tipte bir olay değil ama zilyon tane çevik ve öteki kolluk kuvvetleri hazırda bekliyordu her zamanki gibi maçta. Demekki neymiş kutlanabiliyormuş.
Kavga kısmına girmeyeceğim zira ben genel çerçevede olan bitenin bir nefsi müdafaa olduğuna inanıyorum. Bunun tartışmasını vermenin manası da yok şu noktada.
Olan olaydaki yanlışı doğru eleştirmek gerekiyor. Anlatıyı yanlış yerden kurunca bir manası kalmıyor zira.