RPG Kaos 2 (Gündüz Düşü Kasetleri Vol.3)


god is an astronaut

too audiological to be deaf
Katılım
3 Tem 2023
Konular
28
Mesajlar
5,498
Beğeni sayısı
772
PG Nakit
165
RPG Karakteri
''The Fallen Angel'' Christopher Daniels
Tarih: ?????? (Payback #20 Sonrası)
Yer: Christopher Daniels'ın Zihni

Saat: Gündüz(?)

giphy-downsized-large.gif


''Aynı hikayeler, aynı oyuncular, aynı senaryo, bana kadar her şey aynı. Aldığım hasarlar da. Son yolculuğumun başından beri geçen bu birkaç aylık süreçte sıradanlık akan her ter damlamdan dışarı yansıyor. Sıradanlığın ötesinde konu bir rutin olması, hissettiğim bazı şeyler zaten tecrübe ettiğim ve bütün ömrüm boyunca sırtımda bir yük gibi taşıdığım birikmişliklerim. Pekala diğerleri? Şu son birkaç ayda ben gücümü toparlayana kadar birilerinin beni yere düşürdüğü şu döngüler? Meleğe ne oldu ha? Evimdeyken sadece saçlarından ayırt edebildiğim kişilere karşılarından bakınca hiç etkilenmemelerini garipsemem. Bu insanlar inanmak istedikleri şeyden başkasına gerçek demezler, gerçeklik kavramını yok sayarlar. Bu dinlerde de böyledir, siyasette de. İnanmak istedikleri de zaten gördükleridir. Onlar tek bir şey görür, ve üzerine yorum yaparlar. Yeterince şanslılarsa yorumu da yerlerine birileri yapar, onlardan çok daha güçlü. Ben şu dört tarafı ipli kare bölgenin içine her girdiğimde bana sırf duygulandıkları(?) için destek veren kişiler dediklerimi cidden anlasa destek verme sebepleri de bu olurdu. Onlar sadece vitrin mankeni. Bu bahsettiğim yorumu başkasının yapması da şundan bir şanstır, çünkü yorumu kendileri yapmaya kalkarlarsa kaosu oluştururlar. İçinde barındıkları sistem düşünenleri sevmez, düşünmek sorgulamayı getirir. Sorgulamaksa inkar etmeyi. Başkalarına bunu yansıtmadan önce kendi içinde bu kaosu çıkarırsın. Sonra sen bu kaosu çıkarınca sistemin kaosunua dönüşürsün. Çünkü her ben-merkezci canlı gibi kendini görebildiğin şeylerin arasında en tepede istersin. Bu esnada kulağına fısıldanan 'denileni yap ve vaad edileni kap' öğütlerini de gururuna yediremezsin. Çünkü bu oldukça basit bir denklem, hedef kitlesine yakışır biçimde. En üst kat bile buna dönüşüyordu, ben karşı koydum. Bütün galaksiler arasında görülebilecek en büyük kaosu yarattım. Bu basitlikleri ben birkaç cümleye sığdırabilirken, onlar benim destanıma nasıl ayak uyduracaktı? İşte bu yüzden ben karşılarına geçtiğimde hiç etkilenmediler, ben onların gözlerinin içine bakıp ''gerçek'' gerçeği bağırana kadar. Hatta bu da değil, ben bunu yaptığımda maruz kaldığım saldırıların intikamını her seferinde yeniden aldığımda. Çünkü icraatlerimi sizin için olağanüstü varlıkların arasından değil, aranızdan yaptım. Bunu yapan düşmüş melek. Yani Baba'mın katındakiler arasında en zayıf olan canlı. Bugün için. Yoksa ben buraya henüz düşmemişken onun ardından gelen kişiydim. Varisi. Şimdiyse oradakiler ismimi bile hatırlamıyordur, çünkü orada zaman çok daha hızlı ilerler. Sen bugünü yaşarsın, onlar binlerce yılını çoktan inşa etmiş ve umarsızca devamını da yazıyor vaziyettelerdir.. Sahi Baba, neden bizde eş zamanları ilerleyemedik ki? Öğrettiğin bu düzen kaos ikileminin karşısında, farkındayım. Ama sırf bunu deneyimlemelerini istiyor olmam çok mu insani? Belki de son dönem sinir bozukluklarımla alakalıdır. Hiç mantıklı şeyler düşünmüyorumdur. Bu siniri kendi kendime bozdum, ''Meleğe ne oldu ha?'' diye aklımdan geçirirken. Her seferinde intikamını alıyor olmam bunu birkaç aydır sindiriyor olsa da, neden her seferinde bir intikam almam gerekiyor? Neden yükselmek için öncesinde düşmem gerekiyor..? Bu gezegene doğduğum andan beri. Neden hiçbir şeye karşılık göstermek için aksiyon almalarını bekliyorum öncesinde. Babama bile. O beni evimden kovmasaydı, bugün onun seviyesine çıkmanın hayaliyle yanıp tutuşmayacaktım. Hani bu durumun yanında gram değerli kalmıyorlar ama, Wes kendini ispatlamak için yanıp tutuştuğundan sonuçlarına katlanamayacağı günahlar işlemeseydi Double or Nothing'de hayatının acısını yaşamayacaktı. Cody küstahça davranmasaydı kemeri bu kadar kolay bir şekilde bana teslim etmeyecekti, yine edecekti ama bu kadar çabuk olmayacaktı. Velveteen ruhuma olan yolculuğunu bölüp dikkatimi dağıtmasaydı o gün o otoparkta kanlar içerisinde yerde kalmayacaktı. Aralarında en günahkar olan da o, zaten bir tek ona mağlup olmamın sebebi de bu. Hıncımı çoktan çıkardığım için Lockdown'da üzerine koyabileceğim daha fazla bir şey yoktu.''

giphy-downsized-large.gif


''88. reenkarnasyonun ardından hala buradayız. Her şey hala aynı, sadece yardımcı baş rolün adı değişiyor. Sonu sabit olsa bile. Karakteristik olarak bakarsak da tamamının temelinde benzer kaygıların yattığını söylemek mümkün. Bunların hepsi bir şeylerin ispatını sağlamanın telaşından kaynaklanıyor. Kimi masumluğunu, kimi varlığını, kimi kudretini. Kendi kan bağlarında düzen adı altında hiyerarşik bir sistem yatan birinin içinde ne kadar kaos barınabilir ki? Baktığımız zaman düzen var, hiyerarşi var ve sistem var. Aslında kaosun yanından geçilmemesi gerekirdi. Ancak bunlar sadece kavramsal, normalde düzen dediğim şeyin bu kadar fazla somut yansıması bulunmaz. Tek bir olgunun sayısız kölenin içerisine dağılışına tanık olursun. Eğer bir sisteme bu kadar fazla değişken katılırsa -ki değişkenden kastım kendi hikayesini yazmaya çalışan her bir aile bireyi- düzen adı altında düzensizliği getirirsin. Birlik olarak başlayacağız dedikleri hikayede gün gelir ve birbirlerine nasıl acımasızca saldırdıklarına tanık olursun. Humberto Angel'a, Angel Alberto'ya, Alberto Humberto'ya.. World Heavyweight unvanı gibi şirketin en önemli iki parçasından biri olması gereken bir taş, ucuz realite şovları seviyesinde sürünmeye başlar. Diğer önemli parça diyeceğimiz PGW unvanı da akıllı olmayı stabil olmak zanneden çocukların etrafında döndüğü müddetçe ben nasıl daha alt sıralarda birilerine bir şey anlatacaktım. Wes Lee ve Double or Nothing benim için bir molaydı, harcadığım fiziksel efor önemli değil ki ben mental yönümü dinlendirmek istemiştim. Başardım da. Bakıyorum da bu bir tek bana fayda sağlamadı ve okul öncesi eğitimini verdiğim çocuk benim ardımdan geçmişindeki pürüzlerle yüzleşmeye gitti. Saldırganlığına karşın bu hala önemli değil, açıkçası sağladığım fayda ya da zarar da. Benim işim onunla Double or Nothing'de bitti. Artık onların vizyonunun en üst basamağına tırmanmamın vakti geldi. Ancak ben hala yerimi değiştirmiş gibi hissetmiyorum. Hepsi aynı geliyor. Bu yüzden yapacağım şeylerde de bir değişiklik yaratmayacağımı öngörüyorum. Sadece yollar değişir, sonuç yine de aynı kalacak. Sinir bozukluklarımın arasında biraz daha yere düşebilirim, buna hala alışamıyorum. 53 senede kaç kere yaşadım sayamam, ancak alışamıyorum. Geçen gün düştüm, önceki her bir sefer gibi bu da sıradaki yükselişin habercisi. Biliyorum. Yükseliş.. Baba'mın yanına yaklaştığımı da hissediyorum. Halatla tutunduğum asansör tekrardan hareket haline geçti, ben hala onun altındakilerle boğuşuyorum ancak vaktim bundan ötürü kısıtlı. Fazla zamanımı da çalmayacaklar. Birinin omzundan alacağım tek bir şey kaldı, onu şahsıma hediye vereceğim. Asansör tuşuna bastığım katta durmadan önce de omzumdan çıkarıp aralarına umarsızca fırlatacağım, giderayak son kaosumu da bu şekilde çıkarmış olacağım. Sizin evreniniz için. Benim evrenim için hazırladığım kaos bambaşka, size sorulacağını düşündüğünüz hesaplar gibi benimde orada sormam gereken çok hesap var. Adisyonlar aklımda, onlar beni hatırlamıyorsa bile ben hepsine kim olduğumu yeniden hatırlatacağım. Hem siz hem onlar, beklemelisiniz. Çünkü bunu ben de bekliyorum.''​
 
Son düzenleme:
Konuyu ziyaret edenler (Toplam: 0)
No registered users viewing this thread.
Anasayfa Üst Alt

Kolay Giriş Yapın: