Kurtlar Vadisi'nde aynı Star Wars gibi bir güç dengesizliği sorunu var. Konsey üyesi Tombalacı Mehmet'i öldürecek güce sahip olan Çakır'ı basit bir eşkıya olan Cerrahpaşalı Halit'in öldürmesi büyük rezillik. Tamam Halit de çok sağlam racon kesiyor fakat güç dengesi olarak baktığımızda bir konsey üyesini ortadan kaldıracak kadar nüfuza sahip birinin bu şekilde ölmesi dizinin en mantıksız olayı. Oktay Kaynarca sette sex partisi mi yaptı ne yaptı bilmiyorum ama adamı apar topar diziden çıkarmışlar. Zaten bir de şöyle bir durum var ki her adımını Polat'tan habersiz yapmayan bir karakterin, üstüne üstlük sürekli temkinli gezen birinin kendisini ortadan kaldırmak isteyen Necmi'nin adresine sadece o öyle istedi diye tek gitmesi karaktere uymuyor. Çakır fevri olabilir ama akılsız değil.
Çakır'ın yükselmesinin sebebi yaptığı icraatleri değil, Laz Ziyanın damadı olması ve konseye bağlı biri olmasıydı. Cerrahpaşalılar herkese terso geri vitessiz ve eşkıya tiplerdi. Testere emir verirken birincide değil ikinci söylediğinde tamam diyorlardı. Çakır kadar büyüğüne saygılı ve itaatkar değillerdi. Tombalacı tüm kumarhaneyi taradıktan ve kardeşini öldürdükten sonra, bir de üstüne aylarca hapis yattıktan sonra Kılıç'ın tek emriyle karşısında dalgayı yayarak oturmuş Tombalacının elini öpmüş biriydi. Testerenin, ki konseyin en güçlü en büyük silah gücüne sahip ve en tehlikeli birinin, verdiği emirle oraya gitmemesine imkan yoktu. Sıralama Karahanlı Kılıç ve Testere diye gelir. Testerenin hatrına - başka sebepleri de var - Hüsrev ve Ziya'yı karşısına aldı Karahanlı. Böyle birinin verdiği emre, itaatsizlik yapmamasına da imkan yoktu. Ölümüne gelince, zaten Çakır her konuda üst akla aykırı işler yapmaya başlamıştı. Konseyin en büyük gelir kaynağı olan uyuşturucuya savaş açtı. Konsey üyesini (Karahanlı, Çakır'ın kalemini kırmadan önce bu durumdan yakınıyordu) öldürdü. Kabadayılara ters yaptı. Şevko gibi ağırbaşlı bir sefir olmak yerine herkesle takıştı. Ek olarak, Şevko o güne kadar kendi halinde takılan biriyken İstanbul'un kabadayılarından biriyle savaşa geçtiği andan sonra ölüme bir adım daha yaklaştı. Çakır, Şevko'yu yediyse Cerrahpaşalılar da Çakır'ı yedi. Sefirler savaş alanına indiği anda ölüm fermanları yazılmış oluyordu. Çakır'ın ölmemesi için hiçbir sebep yoktu. Belki biraz daha geç öldürülebilirdi ama konu bu değil, senaryo. Senaryo olarak da her şey dört dörtlük, on numara beş yıldızdı. Herhangi bir pürüz göremiyorum.Kurtlar Vadisi'nde aynı Star Wars gibi bir güç dengesizliği sorunu var. Konsey üyesi Tombalacı Mehmet'i öldürecek güce sahip olan Çakır'ı basit bir eşkıya olan Cerrahpaşalı Halit'in öldürmesi büyük rezillik. Tamam Halit de çok sağlam racon kesiyor fakat güç dengesi olarak baktığımızda bir konsey üyesini ortadan kaldıracak kadar nüfuza sahip birinin bu şekilde ölmesi dizinin en mantıksız olayı. Oktay Kaynarca sette sex partisi mi yaptı ne yaptı bilmiyorum ama adamı apar topar diziden çıkarmışlar. Zaten bir de şöyle bir durum var ki her adımını Polat'tan habersiz yapmayan bir karakterin, üstüne üstlük sürekli temkinli gezen birinin kendisini ortadan kaldırmak isteyen Necmi'nin adresine sadece o öyle istedi diye tek gitmesi karaktere uymuyor. Çakır fevri olabilir ama akılsız değil.
İkisinin de kuyusunu kazıp kalemini kıran ve infazı yapan şahıslara emirleri ve bilgiyi veren Konsey ama, bunu atlıyorsun.Konsey üyesi Tombalacı Mehmet'i öldürecek güce sahip olan Çakır'ı basit bir eşkıya olan Cerrahpaşalı Halit'in öldürmesi büyük rezillik.
İkisinin de kuyusunu kazıp kalemini kıran ve infazı yapan şahıslara emirleri ve bilgiyi veren Konsey ama, bunu atlıyorsun.
Çakır'ın yükselmesinin sebebi yaptığı icraatleri değil, Laz Ziyanın damadı olması ve konseye bağlı biri olmasıydı. Cerrahpaşalılar herkese terso geri vitessiz ve eşkıya tiplerdi. Testere emir verirken birincide değil ikinci söylediğinde tamam diyorlardı. Çakır kadar büyüğüne saygılı ve itaatkar değillerdi. Tombalacı tüm kumarhaneyi taradıktan ve kardeşini öldürdükten sonra, bir de üstüne aylarca hapis yattıktan sonra Kılıç'ın tek emriyle karşısında dalgayı yayarak oturmuş Tombalacının elini öpmüş biriydi. Testerenin, ki konseyin en güçlü en büyük silah gücüne sahip ve en tehlikeli birinin, verdiği emirle oraya gitmemesine imkan yoktu. Sıralama Karahanlı Kılıç ve Testere diye gelir. Testerenin hatrına - başka sebepleri de var - Hüsrev ve Ziya'yı karşısına aldı Karahanlı. Böyle birinin verdiği emre, itaatsizlik yapmamasına da imkan yoktu. Ölümüne gelince, zaten Çakır her konuda üst akla aykırı işler yapmaya başlamıştı. Konseyin en büyük gelir kaynağı olan uyuşturucuya savaş açtı. Konsey üyesini (Karahanlı, Çakır'ın kalemini kırmadan önce bu durumdan yakınıyordu) öldürdü. Kabadayılara ters yaptı. Şevko gibi ağırbaşlı bir sefir olmak yerine herkesle takıştı. Ek olarak, Şevko o güne kadar kendi halinde takılan biriyken İstanbul'un kabadayılarından biriyle savaşa geçtiği andan sonra ölüme bir adım daha yaklaştı. Çakır, Şevko'yu yediyse Cerrahpaşalılar da Çakır'ı yedi. Sefirler savaş alanına indiği anda ölüm fermanları yazılmış oluyordu. Çakır'ın ölmemesi için hiçbir sebep yoktu. Belki biraz daha geç öldürülebilirdi ama konu bu değil, senaryo. Senaryo olarak da her şey dört dörtlük, on numara beş yıldızdı. Herhangi bir pürüz göremiyorum.
Polat daha önce kumarhane baskınından yaralı kurtulmuştu ve o baskından sonra Elif'in acısını kendi acısı gibi yaşayıp tam destek vermişti. Sarılarak mermi yemişlerdi, aynı ambulansta, aynı odada kalmışlardı. Eğer Polat, Çakır ile aynı anda pusuya düşseydi tüm bu olanlar Elifle Polat'ın yaşadıklarının bir benzeri olacaktı. Hatta bire bir aynısı olacaktı. Bu prime bölümleri Osman Sınav'ın çektiğini hesaba katarsak bir şeyi tekrarlatacak, tekrara düşürtecek bir isim değil. Polat'a aynı şekilde çatışmadan, pusudan kurtuldu mevzusu yazmazdı, yazamazdı. Yazsaydı Polat her iyileşmesinden sonra KVP'deki gibi alay konusu olurdu. Lafı gelmişken Polat, ilk 97'de KVP'de olduğu gibi her bölüm mermi yiyip gerçek dışı kurtulan bir adam olmadı. 97 bölümde kaç kere ölümle burun buruna gelmiştir? Şevko kaçırınca, kumarhane baskınında, Suriye bölümleri öncesi boynuna zehir yediğinde -ki ölümle burun buruna gelmek olarak saymıyorum-, bir de Karahanlı'nın evinde Safiye'den mermi yediğinde. Koskoca 97 bölümde sadece 3,5 kez böyle bir şey yaşayan adama her kritik sahnede mermi yedirmek saçma kaçardı.Karahanlı Çakır'ın kalemini kırdığında Çakır zaten ölmüştü. Elbet bir gün ölecekti ama bu şekilde ölmesi beni çok tatmin etmedi ya.
Şevko olayını hiç böyle düşünmemiştim o konuda haklısın Emre. Sefirler ne zaman iş yapsa hep başlarına iş geldi. Sadece ölüm şekli biraz beni tatmin etmedi dediğim gibi. Ben olsam Polat'la Çakır'ı pusuya düşürür Polat'ın yaralı çıkıp Çakır'ın ölmesi şeklinde bir ölüm yazardım. Hem karakterin motivasyonuna ters düşmez hem de daha acı verici olurdu Polat için.
Polat daha önce kumarhane baskınından yaralı kurtulmuştu ve o baskından sonra Elif'in acısını kendi acısı gibi yaşayıp tam destek vermişti. Sarılarak mermi yemişlerdi, aynı ambulansta, aynı odada kalmışlardı. Eğer Polat, Çakır ile aynı anda pusuya düşseydi tüm bu olanlar Elifle Polat'ın yaşadıklarının bir benzeri olacaktı. Hatta bire bir aynısı olacaktı. Bu prime bölümleri Osman Sınav'ın çektiğini hesaba katarsak bir şeyi tekrarlatacak, tekrara düşürtecek bir isim değil. Polat'a aynı şekilde çatışmadan, pusudan kurtuldu mevzusu yazmazdı, yazamazdı. Yazsaydı Polat her iyileşmesinden sonra KVP'deki gibi alay konusu olurdu. Lafı gelmişken Polat, ilk 97'de KVP'de olduğu gibi her bölüm mermi yiyip gerçek dışı kurtulan bir adam olmadı. 97 bölümde kaç kere ölümle burun buruna gelmiştir? Şevko kaçırınca, kumarhane baskınında, Suriye bölümleri öncesi boynuna zehir yediğinde -ki ölümle burun buruna gelmek olarak saymıyorum-, bir de Karahanlı'nın evinde Safiye'den mermi yediğinde. Koskoca 97 bölümde sadece 3,5 kez böyle bir şey yaşayan adama her kritik sahnede mermi yedirmek saçma kaçardı.
Dizi 55. bölümden sonra resmen komplo teorilerinin nasıl Türkiye'de başladığına anlam verdiğim yere kaydı. JİTEM, tapınakçılar, derin devlet çatışması, faili meçhuller vs. Harbiden Osman Sınav varken dizi çok daha iyiymiş.