Pyrolar patlıyor ve MAYHEM başlıyor...
Chavo? MAYHEM'i açan isim? İnanılmaz! Tarihin en kötü şampiyonu, seyircilerin yoğun yuhalamaları eşliğinde ringe ilerliyor. Eski PGW şampiyonunun pek bir keyfi olduğu söylenemez. Ringe giriyor ve etrafı süzüyor. Masada yerini alan Nigel'a bir bakış atıyor. Ardından dışarıdan bir mikrofon istiyor ve geldiğinde konuşmaya başlıyor.
Chavo Guerrero: Bunca zamandır PAYBACK izleyicisi tarafından dışlandım. Ama sonunda, sıcak bir hoş geldin karşılamasını hak etmedim mi sizce? MAYHEM ve ben, çok farklı değiliz aslında. Bizlere dayatılan kalıpların dışında, asi bir yapımız var. Bu yüzden hepimizin başı belada. Ben daha birkaç hafta öncesine kadar her şeye sahiptim. Dostlarım, ailem dediğim Garza kuzenler yanımdaydı. Omzumda, PGW Championship kemeri vardı. Dünyalar benimdi. Şimdi ise burada tek başımayım. Ama buraya bir yalvarma için gelmedim. Evet yere düştüm ama boynumu asla eğmedim. Hiçbir zaman da eğmeyeceğim. Aynı sizlerin de, Cornette'e boyun eğmediğiniz gibi. Herkese karşı ayakta durmaya çalıştığınız savaşta, sizin yanınızda durmama izin veriyor musunuz? MAYHEM, öz evladınızı, kabul ediyor musunuz?
Will Ospreay! Bu şovun şampiyonu, şovuna geliyor! Chavo'nun şovu açmasından ötürü rahatsız hissettiği belli. Unvanının tozlarını üfleyip silkiyor ve ringe ilerliyor. O da spiker masasındaki Nigel ile bakışmayı ihmal etmiyor ve dışarıdan mikrofonu geldikten sonra Chavo'ya bakıp konuşuyor.
Will Ospreay: Söylediklerinde bazı doğrular var Chavo. Evet, MAYHEM asla boyun eğmez. Ama senin gibi arkadan iş çeviren bir yılanı da, koynunda beslemez. Buraya gelip, bizden seni aramıza kabul etmemizi mi bekliyorsun cidden? Sen daha kendi özüne zararlı bir insansın. Kendi dostlarını, kendi aileni bıçaklayan bir insansın. Şimdi buraya gelip mağdur ayağı çekemezsin kimseye. Bunu sen yaptın. Kendi kendini bitiren sensin. Biz bu şirkette bir şeyler değiştirmeye çalıştık. Bu arenada gördüğün herkes, arka alanda gördüğün herkes, bu binadaki herkes bir sebep için çabalıyor. Yeri geldiğinde aramız bozulabiliyor, bu doğru, öyle değil mi Nigel? Ama yine de kansız gibi, birbirimizin kuyusunu kazmıyoruz. Aksine, birbirimize destek oluyoruz. Geçen hafta da olan buydu. Buradan kendine pay çıkartma. Buradan bir pay çıkartması gereken varsa...
Ospreay'in bu söylediklerinden sonra Nigel, kulaklığını bırakıyor ve eline bir mikrofon alıp direkt olarak ringe giriyor.
Kevin Kelly: Götün şu koltukta bir gün durmuyor amına koyayım!
Nigel McGuinness: Mesajın gayet açık ve net olduğunu düşünüyorum. Öncelikle Ospreay, bir gün o kemer için, senin kıçını tekmeleyeceğim. Ama geçen hafta, her şeye rağmen bana yardım etmek için buraya gelmenden mutluyum. Geçen hafta, PAYBACK isimleri benden korktuğu için, benim kariyerime bir suikast düzenlemeye kalktılar. Goldberg başta olmak üzere pek çoğu, sırf MAYHEM'i güçsüz bırakmak için, böyle bir şeyi denedi. Ama aramızda bir fark var. PAYBACK bunu yaptı, çünkü Cornette bunu istedi. MAYHEM beni savunmaya geldi çünkü hepimiz ortak bir amaç için çabalıyoruz. Güreşi daha iyi bir yere getirmek amacımız. Bu da hainlikle olabilecek bir şey değil. Uzun lafın kısası, MAYHEM'den medet umma Chavo. Burası senin güvenli limanın değil. Biz de senin dostların değiliz.
Humberto Garza! Biraz sonra partneri Angel Garza'nın yokluğunda Takımlar Şampiyonluğunu tek başına savunacak olan isim! Ringdeki Chavo'ya sinirli şekilde bakıp onu işaret ettikten sonra ringe giriyor ve direkt konuşuyor.
Humberto Garza: Hey! Bu ringde yeterince kalabalık yaptınız ve zaman çaldınız. Sen, William. Dışarı! Şampiyon olarak göründün ve görevini yaptın. Burada bir şeyler söyledin Nigel ile birlikte karşılıklı etkileşim kastınız falan... Bu güzel oldu. Ve Nigel? Senin zaten burada ne işin var? Masana dön ve az sonra tek başıma bu takımlar şampiyonluğunu koruma zaferimi görkemli şekilde anlat! Chavo denilen bunak, sana gelince! Ben bu mikrofonu attığımda burayı terk etmiş olmazsan sana Goldberg'in yaptığı şeyden çok daha kötüsünü yapacağım.
Ospreay aşağılayıcı bir şekilde Humberto'ya bakıp sırıtırken dudağını büzüyor ve "adam olmuş" manasında bir hareket yapıyor. Nigel ona sinirli bir şekilde bakarken en sonunda "değmez" gibisinden bir kafa hareketi yapıp spiker masasına dönüyor. Humberto bu sırada ısınmaya başlarken Chavo ile göz göze geliyor.
Chavo Guerrero: Humberto… Bu kadar gerilmeye gerek var mı ese? En azından geçmişin hürmetine ha? Takım arkadaşına ihtiyacın var gibi duruyor. Belki de… Belki de ben takım a-
FAKAT HEADBUTT! Humberto kafayı geçiriyor!
Chavo burnunu tutarak ringin dışına kaçıyor ve ringdeki Humberto’ya küfürler ediyor. Girişteki Ospreay ve spiker masasındaki Nigel bile şok olmuş bir ifadeyle ringe bakarken Humberto ringde tek kalıyor. Humberto bakışları umursamadan az sonra çıkacağı maç için ısınma hareketlerine devam ederken reklamlara gidiyoruz.
Reklamlardan dönünce Humberto Garza'yı ringde görüyoruz tekrardan. Humberto son bir umutla girişe bakıyor ve kuzeni Angel Garza'yı beklercesine fakat arenada duyulan müzik onun tüm bekleyiş umutlarını sonlandırıyor.
Aussie Open ve Bea Priestley burada! Aussie Open haftalar öncesinden, kemerlere meydan okuma hakkını kazanmışlardı. Uzun zamandır bunu bekliyorlardı. Şimdi ise başarıya aç bir halde ringe giriyorlar. Bea Priestley onları yavaş yavaş takip ederken, Aussie Open ringe girip tauntlarını yapıyorlar.
D-Generation Z takımı burada! Bu takım, PGW.com'da da belirtildiği gibi Superstars GM'in duyurusu üzerine bu maça eklendiler. İkili gayet emin bir şekilde ringe giriyor. Tauntlarını yaptıktan sonra, strateji konuşmak için köşelerinde dururken...
PGW Tag Team Championship Match
Aussie Open w/Bea Priestley vs. D-Generation Z vs. Humberto Garza (c)
Humberto maç başlar başlamaz Slater'e saldırmaya başlıyor. Slater tamamen hazırlıksız yakalanıyor. Köşede tekmelemeye başlıyor Slater'i. O sırada maçtaki üçüncü isim olan Fletcher, Garza'yı omzundan tuttuğu gibi kendisine çekiyor. Humberto aniden bir Forearm yapıştırıyor Fletcher'e. Fletcher ona karşılık veriyor. Humberto ve Fletcher birbirlerine Forearm vururken, Slater gizli bir şekilde, Gabriel'e tag veriyor. Gabriel, tam olarak Humberto'nun arkasında kalan köşeye çıkıyor. İkili hala kapışırken, Gabriel'den Missle Dropkick! Humberto'nun sırtına yapıştırıyor. Humberto, Fletcher'a çarpıyor ve ikisi de düşüyor darbenin etkisiyle. Gabriel hızlıca tuşa gidiyor. 1... Humberto zorlanmadan atıyor tuşu. Humberto ayağa kalkıyor. Gabriel ise onu hazır bir şekilde karşılıyor. Superkick! Ama Humberto, son anda ayağı havada yakalıyor. Gabriel durumdan kurtulmak için Enziguri yapmayı deniyor ama Humberto eğiliyor. Gabriel daha zor bir duruma düşüyor. Humberto'dan Ankle Lock! Ama bir anda Fletcher ona arkadan yetişiyor. Sleeper Hold! Humberto, Gabriel'e bağladığı Ankle Lock'u sıkarken, Fletcher da aynı şekilde Sleeper ile Humberto'yu sıkıyor. Hakem ne yapacağını şaşırıyor. Humberto direnmeye çalışsa da, Fletcher yüzünden Ankle Lock'u bırakmak zorunda kalıyor. Elleri ile Fletcher'a yetişmeye çalışıyor. Ama Fletcher baskıyı arttırıyor. Humberto giderek zorlanıyor!
Humberto zar zor bir şekilde kollarını yetiştiriyor ve Fletcher'a Snapmare. Fletcher oturur bir şekilde kalıyor. Humberto tüm gücüyle, Fletcher'ın sırtına bir PK vuruyor. Fletcher acı ile yerinde sıçrıyor resmen. Humberto ise nefesini toplamaya çalışıyor. Fletcher acısına rağmen hızlıca köşesine gidiyor ve Davis'e tag veriyor. Davis koşar adım ringde giriyor. Ayaklanmaya çalışan Humberto'ya Lariat! Ardından Ayağa kalkan Gabriel'e de bir Lariat! Slater ringe girip Davis'e engel olmak istiyor ama Davis'den, ona da bir Lariat! Davis resmen alev alıyor. Humberto'nun köşeye tutunarak ayaklandığını fark eden Davis, Gabriel'i hızlıca, Humberto'nun üstüne doğru atıyor. Ardından kendisi koşuyor ve Cross Body yapıyor. Humberto ve Gabriel yere düşüyor. Yerdeki Humberto'yu yakalıyor Davis. Body Slam yapmak istiyor ama Humberto çırpınarak arkasına geçiyor Davis'in. Davis arkasını döndüğü gibi Superkick! Davis yere düşmüyor. Birkaç adım sendeliyor. Ama onu Gabriel karşılıyor. Gabriel'den Hurricanrana! Humbero ve Gabriel, bir şey başarmış gibi, birbirlerine bakıp gülüyorlar. Gabriel iplerden sekip yerdeki Davis'e Senton Bomb! Gabriel sevinirken Humberto'dan aniden Schoolboy Roll-Up! 1... 2...
Slater bölüyor. Humberto şaşkınlıkla kalkarken High Knee vuruyor ona Slater. Ardından Gabriel'i kolundan tutup, kendi köşelerine sürüklüyor. Slater tag alıyor. Hızla ringe girip ayaklanan Davis'e High Knee! Davis dizlerinin üstünde. Slater iplerden sekip koşuyor ama Davis'den Lariat! Slater resmen takla atıyor. Davis ardından hızlıca Slater'i kaldırıyor ayağa. Fireman Carry pozisyonuna aldı. DAVIS'DEN ALPAMARE WATE- Slater inmeyi başarıyor Davis'in omuzlarından. Davis arkasında doğru bir Lariat sallıyor ama Slater eğiliyor. Davis'e bir Superkick. Ama Davis tekmeyi yakalıyor ve birden bacağından çekiyor Slater'i. Powerbomb pozisyonunda. Ama Slater yumruklamaya başlıyor Davis'i. Davis dizlerinin üstünde kalıyor yine. Slater'den DDT! Ama Humberto sonrasında Slater'i yakalıyor. Humberto'nun dinlenecek vakti olmuştu. Humberto hemen Slater'i arkasından yakalıyor ve Neckbreaker! Fletcher birden ringe giriyor ama Humberto'dan Blue Thunder Bomb! Fletcher girdiği hızla ringin dışına çıkıyor. Ama Humberto'nun dinlenmeye vakti yok. Çünkü Davis ayaklanıyor. Humberto'ya arkadan yaklaşarak birden ellerini karnına doluyor. German Suplex! Hayır, Humberto'dan bir dirsek geliyor Davis'e. Davis darbenin etkisiyle sarsılıyor. Bir de Pele Kick geliyor Humberto'dan. Davis yerde. Humberto'nun önünde artık hiçbir engel kalmamış gibi gözüküyor. Humberto hızlıca köşeye çıkıyor. Humberto'dan ROUNDING MOONSAULT!
Ama son anda Gabriel gelip, Humberto'yu ittiriyor. Humberto köşede oturup kalıyor. Gabriel hızlıca köşesine geçiyor. Slater'dan, Gabriel'e tag. Gabriel içerde. İkili hızlıca Humberto'ya yöneliyorlar. Slater, Humberto'nun yanına tırmanıp, Suplex pozisyonuna alıyor onu. Gabriel ise aşağından bacaklarını yakalıyor. Gabriel'den Slater'e Powerbomb! Slater'dan da Humberto'ya Superplex! Gabriel, Superplex'in darbesini arttırmak için, Slater'i feda ediyor resmen. Slater yuvarlanarak kendini ringin dışına bırakıyor. Gabriel ise köşeye çıkıyor. GABRIEL'DEN THE WILDNESS! GABRIEL MAÇI BİTİRMEK İÇİN TUŞA GİDİYOR. 1... 2... DAVIS ÜSTÜNE ATLIYOR VE BÖLÜYOR TUŞU. ARDINDAN HIZLICA KÖŞESİNE GEÇİP FLETCHER'A TAG VERİYOR. İKİLİ HUMBERTO'YU KALDIRIYOR VE...
CORIOLIS! BAŞARIYORLAR! AUSSIE OPEN KEMERLERİ ALMAK ÜZERE! FLETCHER TUŞA GİDİYOR! 1... 2...
SLATER HIZLICA DAVIS'İ, FLETCHER'İN ÜSTÜNE ATIYOR. TUŞU BOZMUŞ OLUYORLAR. O SIRADA GABRIEL HIZLICA TUŞA DEVAM EDİYOR. 1... 2...
3!
Kazanan ve Yeni PGW Takımlar Şampiyonları: D-Generation Z
Bu Superstars GM! Kahkahalarla girişte gözüküyor ve ringi işaret ediyor.
Superstars GM: Karşınızda... D-Generation Z! Bu kuşağın ve önümüzdeki 10 yılın en iyi takımı! Dominasyonun başladığı nokta!
Mikrofonu atıyor ve ringdeki ikiliyi alkışlamaya başlıyor. Slater ve Gabriel başarıyorlar ve DX olma yolunda çok önemli bir adım atıyorlar! O sırada yerdeki Aussie Open'in öfkesini görüyoruz. Davis ringe girmeye çalışırken, Priestley onu sakinleştiriyor. Sağlık görevlileri, Humberto ile ilgileniyor ringin dışında. D-Generation Z ekibi ise, ringde sevinmeye devam ediyorlar. Farklı köşelere çıkıp, zafer kutlaması yapıyorlar. Böylece reklamlara gidiyoruz.
Kameralarımızı müstakil bir evin bahçesinde açıyoruz. Yavaş yavaş detay görüntüler geliyor. Mangalda pişen etler ve yanına dizilmiş domates soğanlar. Bir hamakta sallanan "Uso" tişörtlü çocuk görüyoruz. Daha sonra onun yanına da birkaç çocuk geliyor ve çok ses yapmaya başlıyorlar.
Jimmy Uso: Hey! Uce! Siz susmak nedir bilmez misiniz?
Çocuklara biraz sardıktan sonra kafasını kaldırıyor ve uzakta bir yere gözünü dikiyor. Burada Talisua Fuavai Fatu'yu görüyoruz. Yanında ise oğullarından biri olan Jey Uso var. İkili derinlemesine bir sohbet içindeler. Uso başını öne eğmiş durumda.
Jey Uso: Bağışla. Orada kendimi tutamadım. Artık zor geliyor. Bir şeylere katlanmak... Göz göre göre katlanmak. Bunu yapamıyorum.
Talisua Fuavai Fatu: Bağışlarım. Ama biraz daha sakin olmayı denemelisin. Ve o saçma davayı geri çekmelisin. O senin baban Jey.
Jey Uso: Ben...
Gözünü yere dikiyor.
Jey Uso: Kahretsin!
Oradan kalkıyor ve ayakta bir süre annesine çaresiz bir bakış attıktan sonra mangala gözünü dikiyor. Başında mangalı yelleyen babasını izledikten sonra ağır adımlarla onun yanına ilerliyor. Rikishi hiç kafasını kaldırmıyor bile. Mangalı son bir kez kuvvetli yelledikten sonra uzaktaki Jimmy'e bağırıyor.
Rikishi: Jonathan! Buna biraz bak!
Ayağa kalkıyor ve Jey'e hiç bakmadan eliyle "gel" işareti yapıyor. Jey başta yadırgasa da sonradan içgüdüsel olarak bu baba hareketini benimsiyor ve Rikishi'yi takip ediyor. Rikishi elini arkaya bağlamış şekilde ilerlerken adımlarını yavaşlatıyor. Jey ile yanyana geliyor. Bir süre yanyana hiç konuşmadan yürüyorlarken Rikishi sessizliği bozuyor.
Rikishi: Solofa Fatu, yani deden Jey. Ben onunla çok konuşmazdım. Daha doğrusu konuşamazdım. O da bizimle hiç konuşmazdı. Genelde sert bir mizacı vardı. Fotoğraflardan da az çok fark etmişsindir. Ben, babamın beni sevmediğini sanardım. Senin amcaların, Sam ve Eddie de böyle hissederlerdi. Samoalı bir babanın oğulları olarak işlerin bu şekilde olması kaderimiz diye düşünürdük ve razı gelirdik. Bazen ne kadar denersen dene olmaz Jey. Çünkü doğasında yoktur. Kökü neyse dalı da o olur.
Jey öylece Rikishi'ye bakıyor.
Rikishi: İşte ben o adamın bir dalıyım. Belki de her şey bu yüzdendir. Benim çok iyi bildiğim bir hikaye bu. Senin hikayen. Ben de bir zamanlar çok kez senin gibi hissettim. Çok yalnızdım. Amcalarının çok sevildiğini, benim ise onların gölgesinde kaldığını düşünüyordum. Ben hiçbir zaman hissedemedim. Babamın bir parçası olduğunu.
Jey'in gözleri doluyor.
Rikishi: Senin de öyle hissettiğini biliyorum. Belki de bunun sebebi benimdir. Ama bunu isteyerek yapmadım. Ağabeylerin, kardeşlerin ve Thavana ablan gibi sen de benim bir parçamsın Jey. Hatta o kadar bir benzerlik ki, senin şu aykırılığın ve asabiyetin olmasa; içlerinde bana en çok benzeyen de sensin. Nadasa bırakılmış bir toprak değilsin! Senin gübreni hazırlayan, tohumunu eken, suyunu veren benim. Nasıl ki baba olarak senin başarılarınla gurur duyuyorsam, yaptığın hataların da mesuliyetini almam gerekir üzerime. Demek ki ben, bir şeyleri sana yanlış, ya da eksik öğretmişim. Söylememişim.
Jey'i ensesinden kavrıyor ve kendine doğru çekiyor. Jey yerde olan bakışlarını Rikishi'ye doğru dikiyor. Göz göze geliyorlar.
Rikishi: Canımdan bir parça olduğunu hissettirememişim.
Jey'in bunu duyar duymaz gözleri doluyor ve ağlamamak için kendini zor tutuyor. Rikishi'nin de öyle. Jey dayanamayıp babasına sarılacakken bu atılımı iptal ediyor ve elini havada zar zor indiriyor. Kafasını öne eğiyor ve evin bahçedeki kapısından bir hışımla çıkıp gidiyor. Jimmy ve Solo Sikoa onun arkasından bağırırlarken Jey arabasına binip oradan uzaklaşıyor.
Camacho geliyor!
Olay adam herkesin konuştuğu o o**** çocuğu girişte görünüyor. Özgüvenli bir şekilde ringe doğru yürüyor. Seyirci çocuklara bakıyor. Riddle geliyor bebeğim! diye artistlik yapıyor. Sonrasında yavaş adımlarla ringe giriyor.
ADAM COLE BAY BAY! Girişte gözüküyor! Hızlı adımlarla ilerliyor ve spiker masasına oturuyor. Nigel McGuinness ona şaşkınlıkla bakarken hiç istifini bozmuyor ve kulaklığını takıyor. Nigel'in halen ona baktığını görünce ona bakmadan önüne bakarak konuşuyor.
Adam Cole: Ne göze alabildin, ne de gözünü alabildin.
Nigel McGuinness: Senin burada oturacak yüzün var mı gerçekten?
Adam Cole: Biraz sakin olmayı dene Nigel. Burada sana işini öğreteceğim.
Nigel McGuinness: Kıç nasıl tekmeletilir öğrettiğin gibi mi?
Adam Cole: Tam olarak öyle. Gerçi senin bunu öğrenmeye ihtiyacın yok sanırım. Ospreay sana bunu sık sık gösteriyor. Ama belki onun yokluğunu hissettirmemeyi deneyebilirim.
Nigel McGuinness: Haddini aşıyorsun Cole. Burası benim masam ve daha geçen parçaladım. Bir kez daha parçalayıp şovun devamını masasız geçirmek istemiyorum.
Adam Cole: Masaya kimi indirdiğine bağlı.
Nigel McGuinness: Nerede olduğuna da bağlı. Hatırlamak da fayda var. Mayhem'deyiz.
Adam Cole: Evet. Farkındayım. Burada pek güreş havası yok. Ringdeki şaklabanlığı da gördüğün üzere. Burası... Bir bok çukuru.
Nigel McGuinness: Öyle mi dersin oğluşum? Anlaşılan sen bir şeyleri kendi kendine idrak edemiyorsun. Bırak ben sana anlatayım!
Nigel kulaklığını çıkarıp masaya bırakıyor ve ayağa kalkıyor. Bu sırada Cole da dümdüz ringe bakarken kulaklığını çıkarıyor ve Nigel'in karşısına dikiliyor ve ikili bir brawla giriyorlar! Hemen seyircilerin arasındaki güvenlikler fırlıyor ve onlara doğru koşuyorlar! İkili karşılıklı yumruklaşırken güvenlikler bir hışımla araya giriyorlar ve ikisini de oradan uzaklaştırıyorlar!
Kevin Kelly: Sakin ol Nigel!
İkisi de karşılıklı şekilde birbirlerine doğru bağırıyorlarken güvenlikler Cole'u arka alana doğru götürüyorlar. Kameralarımız ringe dönüyor. Maç başladı!
Matt Riddle vs. Camacho
Riddle aniden koşarak Camacho'ya kafa göz girişiyor. Camacho köşeye sıkıştı. Riddle köşede hunharca tekmeler vuruyor! Fakat hakem ayırıyor. Riddle hakeme yöneliyor.
Matt Riddle: Göğsüme dokunmak hoşuna mı gidiyor?
Hakem de kıyafetini gösteriyor. Riddle pis pis gülüyor.
Matt Riddle: Gidiyor gidiyor bu kaslara sahip olmak istiyorsun. Şu çevrene baksana orada oturan tüm kadınlar benim t*şşaklarımı yalamak için sıraya..
Camacho hakemi çekip aradan bir dropkick atıyor. Ardından bir dropkick daha! Yerde hunharca yumrukluyor! Sonrasında kaldırıyor ve irish whipe yolluyor Riddle tersine çeviriyor. Camacho Gelişine bir clothesline sallıyor. Fakat Riddle eğilip bir German Suplex çakıyor! Ardından tuş denemesi 1.................... 2..............
KICKOUT! Riddle, Camacho'yu kaldırıyor ve ring dışına fırlatıyor. Sonrasında Top Rope'a çıkıyor ve Flowing Bro! Ardından spiker masasına dönüyor. Sol kolunu yana açıyor birinin omzuna elini atar gibi elini uzatıyor.
Riddle: Karşınızda Bro'm. Kendisi Allah olur! Biz iki kişiyiz. Riddle ve Allah!
Kevin Kelly: Nigel! İyi misin? Nabzın yüksek olduğu için bir süre sana dönmedim.
Nigel McGuinness: Ben iyiyim Kevin. Fakat bu ringdeki? Ne saçmalıyor bu ruh hastası! Bu gerizekalı orospu çocuklarını bu şova kim alıyor? Bunlar yüzünden el aleme maskara oluyoruz. Rezil rüsva.
Matt Riddle: Hey! Orospu çocuğu diye bana mı dedin? Umarım bana demişsindir. Camacho'ya dediysen ananın kuru götünü sikerim senin. Göt lalesi!
O sırada Camacho, Riddle'ı tutuyor ve ringe fırlatıyor. Sonrasında top rope'a çıkıyor. Camacho, Riddle'ın üstüne uçuyor! Riddle bir gut kick sonrasında tutarak bir Powerbomb vuruyor! Tuş deniyor 1.................. 2....................
Riddle kalkıyor ve isyan etmeye başlıyor.
Matt Riddle: Allahım benim günahım neydi! Allahım ben bunu hak edecek ne yaptım!? Allahım neden bu adam tuş olmuyor! Sonrasında gülmeye başlıyor. Kameraya yaklaşıyor.
Matt Riddle: Şimdi tuş olacak bak izle. Böyle bir taşşak!
Arkasını döner dönmez Camacho bir DDT! TUŞ DENİYOR! 1.. 2.. KICKOUT! Riddle atıyor! Camacho şaşkın! Camacho, Riddle'ı kaldırıyor fakat Riddle bir anda hızla BroDerek'e alıyor ve BroDerek'le çakıyor! Sonrasında Tuş! 1......................... 2........................
Nigel McGuinness: Burada, bu masada usülünce konuşmak zorunda olmasam neler olacak biliyorsun değil mi Kevin?
3!
Kazanan: Matt Riddle
Riddle maçtan sonra kendisine karşı thumbs down yapan bir hayranın yanına giderek omzuna dokunuyor.
Riddle: Cips kokan ellerinle twitter hesabıma yorum atmayı unutma tamam mı Bro!
Riddle arka alanın yolunu tutuyor.
Reklamların bitmesiyle kameralarımız ringe açılmıyor, farklı bir yerdeyiz. Burası neresi? Burası Rikishi'nin güreş okulu! Oldukça geniş olan bu bölgede eğitilen onlarca güreşçi adayı var! Aynı zamanda antrenmanlarını yapan güreşçilerin olduğunu da görüyoruz. Buradaki herkes aday değil, gerçek güreşçiler de bu çalışma alanından faydalanıyor. Asılı kum torbaları, spor için gerekli makineler ve ağırlıklar. Bir güreşçinin en iyi idmanı yapması için her şey burada hazır. Antrenörlerin, amatör güreşçileri eğitirken bağırış çağırışlarından kaynaklı bir ses ortamda hakim. Kameralar birden yumruklanan bir kum torbasına odaklanıyor. Kum torbasının arkasında yer alan ve kum torbasını yumruklayan kişiyi göremiyoruz. Nefes kontrollerini gerçekleştirerek, ritimli bir şekilde kum torbası yumruklanıyor ve yumruklanmaya bağlı bir ses çıkıyor. Peki kum torbasının arkasındaki kişi kim? Kameramız o kişinin bulunduğu tarafı görüntülemeye koyuluyor, karşımızda çok tanıdık bir isim var!
BU THE DREAM! Hırslı bir şekilde, kum torbasını yumrukluyor. Bunu yaparken psikolojik bir rahatlama yaşadığından bahsetmek mümkün. Kum torbasında yeteri kadarıyla zaman geçirmesinin ardından egzersiz matının üstüne geçiyor ve açma, gerilme hareketlerini yapmaya başlıyor. The Dream'in bir hazırlığı mı var? Bunu anlamak pek de mümkün değil. The Dream açma, germe hareketlerini de tamamladıktan sonra bu sefer de şınav çekmek için yere eğiliyor ve başlıyor. The Dream her push-up'ında sayıyor. 1... 2... Bir saniye, arkadan birisi de onunla birlikte sayıyor. Bu kişi kim?
?: 0... 0... 0... 0...
Dream şınav çekmesine rağmen sürekli sıfırda kalan birisi var. The Dream kişinin Velveteen olduğunu düşünmüş olmalı ki, aldırmadan devam ediyor şınavına.
?: 0... 0... 0... 0...
The Dream: S*keyim seni!
Sinirleri bozulan The Dream hızla bulunduğu pozisyonu bozuyor ve hızla ayağa kalkıyor. Karşısında dikilen kişiyi gördüğünde, bunu yapanın Velveteen olmadığını çok iyi anlıyor. Karşısındaki kişiye ettiği hakaretten pek pişman durmuyor fakat donup kalıyor. Kameralarımız, The Dream'in hakaret ettiği ve devamında donuk kalarak baktığı kişiyi tam olarak karşımıza alıyor. O kişi tam olarak karşımızda!
RIKISHI! Bu Rikishi! Emektar adam, burada! İşittiği hakaretten ötürü kaşları çatılmış durumda. Konuşuyor sakinliğini koruyarak.
Rikishi: Sakinleş soytarı, sana bir şeyler katabilmek için buradayım. O hareketi yanlış yapıyorsun! Seni hangi vasıfsız güreşçi yaptı? Tanrım... Bu adam şınav çekmeyi bile bilmiyor! Sana yardım edeyim...
The Dream: (sert bir tonla) Bu bünyenle mi bana yardımcı olacaksın? Kaç yaşında olduğunu mu unuttun? Beni yalnız bırak! Buradan uzaklaş! Senden yardım istediğimi hatırlamıyorum! Senin yardımına... Kimsenin yardımına ihtiyacım yok! Defol!
Rikishi: Bana ihtiyacın var! Buraların kralı benim. Buralar benden sorulur. Bu alana adımını attığından beri ne yaptığından bir haberin yokmuş gibi gözüküyor. Hunharca etrafında gördüklerini kopyalıyorsun. Kendini sakatlama potansiyelin bir hayli yüksek! (duraksadıktan sonra devam ediyor) Psikolojik sorunlarını aşmak için mi buraya geldin? (sırıtıyor) Sevgilinden mi ayrıldın? Yoksa sen bir güreşçi misin? Ne olduğuna karar ver! Senin amatör olmaya hakkın yok! Şimdi kariyerime saygı duy ve sana verdiğim talimatlar doğrultusunda çalışmaya başla! Anladın mı?
Ne oluyor? Terbiyesiz! The Dream, Rikishi'nin yakasına yapışıyor! Yakasını kaldırıyor ve sıkıştırıyor Rikishi'yi. Bunu yaparken bir taraftan da konuşuyor. Sinirinden dolayı gözü dönmüş, dişlerini sıkıyor. Dişlerini kıracak resmen! Bu nasıl bir nefret? Bu nasıl bir kin? Nasıl bir öfke?
The Dream: P*ç! Sana beni rahat bırak demedim mi? Neden konuşmayı sürdürüyorsun? Buradan s*ktir git! S*KTİR GİT! Oğlun Jey'i ara, mangalına devam et! Burası senin okulun diye her saniye burada olmak zorunda değilsin!
O da ne? Birisi The Dream'i ittiriyor. The Dream dengesiz yakalanıyor ve yere düşüyor. The Dream'in hakeretleri karşısında sessizliğini koruyan Rikishi, üstünü düzeltiyor. The Dream yerde oturur pozisyonda, kendisinin yere düşüren kişiye agresif bakışlarla baktıktan sonra ayağa kalkıyor. Bu kişi kim, görüyoruz. Bu kişinin kim olduğunu görüyoruz. Karşımızda buralara yabancı birisi var. PGW bünyesine yeni dahil olan birisini görüyoruz karşımızda. The Trainer....
Ryback: Hay amına koyum. Ne oluyor burada Riko?
Rikishi ortamın gerilmesini istemediğinden ötürü sakinleştirmeye yelteniyor Ryback'i. Elini onun omzuna atarak konuşuyor.
Rikishi: Sorun yok adamım!
Ryback, Rikishi'nin söylediklerine aldırış etmeden bir adım üzerine gidiyor Dream'in. Ağır attığı adım sırasında da konuşuyor. Dream donakalmış durumda. Rikishi'ye gösterdiği agresif tavırlardan eser yok şu anda.
Ryback: Ne oluyor yarrak Ali? Dümenden iki şınav çektin diye?
Ryback küçümser bakışlarla karşısındaki The Dream'e bakıyor. The Dream'in sıradaki hamlesi ne olacak? Agresif mi olacak sakin mi? Resmi bir şekilde mi yaklaşacak yoksa arkadaşçıl mı? Uzun bir süre kayıtsız kalıyor. Derken uzun diyarlara dalmış gibi gözüküyor. Ryback elini sallıyor fakat The Dream'den bir reaksiyon gelmiyor. Elini kafasının arasına alıyor ve sıkıyor sadece.
Velveteen: Hiçbir şey yapma. Burası bu hareketlere uygun değil. Sadece sakin kal. Hiçbir şey yapma ve sana söyleneni sindir.
The Dream: S*ktir git!
Ryback: Kime dedin la?
The Dream bunu Velveteen'a demişti. Ama etrafta ona bu sözleri söyleyen birisi yok. The Dream halüsinasyon görüyor! Onunla kimse konuşmadığı halde, o yanıt verdi!
Ryback: Riko, bana mı dedi onu bu lavuk?
Ryback boğazına yapışıyor The Dream'in. The Dream eliyle rakibinin yüzüne vurmaya çalışıyor, nefes almakta oldukça zorlanıyor. Boğuluyor! Ryback bu yaptıklarında çok ciddi duruyor, hiç bırakmayacak gibi Dream'i! Rikishi araya giriyor ve Ryback'e onu derhal bırakmasını söylüyor. Ekliyor...
Rikishi: Bu şekilde olmaz. Siz ikiniz, (işaret ediyor) şu gördüğünüz ringe çıkın ve sorunlarınızı orada halledin. Profesyonel bir şekilde...
Rikishi güzel konuştu, tabii anlayana.... Ryback, The Dream'in boğazını bıraktıktan sonra ringin içine giriyor. Rikishi çelik basamakları kullanarak giriyor, sonrasında The Dream de iplerin altından kayarak ringin içine giriyor. Bu maçın hakemi Rikishi olacak1 Rikishi sırasıyla iki güreşçinin de yanına giderek onları kontrol ettikten sonra maçın başlaması için işaret veriyor. Maç başlıyor! RIKISHI'NIN ARKA ALANDAKİ GÜREŞ OKULUNDA OLAN BU MAÇ BAŞLIYOR!
Ryback vs. The Dream - Special Referee: Rikishi
Güreşçilerimiz temkinli adımlarla ringin ortasına ilerliyorlar. Birbirlerine çok yakınlaştıklarında ise lock-up'a giriyorlar. Lock-up'tan güçlü çıkan Ryback oluyor ve rakibini Head Lock'a bağlıyor. Rakibinin boğazını tüm gücüyle sıkıyor. Aradan belli bir müddet geçiyor, The Dream kafasını çıkartmayı başarıyor. Ryback arkasını dönüyor ve Dropkick! Ryback bu hareketin etkisiyle iplere kadar savruluyor, Ryback iplerden sektikten sonra, Dream'e Clothesline yapıyor. Vay canına! Dream kip-up yaparak ayağa kalkıyor! Bunu gören Ryback rakibinin üstüne koşuyor. Dream kendisinin üstüne düşen Ryback'in üstünden atlıyor, Ryback koşmayı sürdürüyor. İplerden sekiyor ve Dream'e bir de Big Boot yapıyor. Rikishi alkışlıyor. Ryback yerdeki Dream'i saçından tutarak ayağa kaldırdıktan sonra, rakibine Overhead Belly to Belly Suplex yapıyor. Sırada ne var? Rakibinin ayağa kalkmasını bekliyor, aradan belli bir müddetin geçmesiyle Dream kalkıyor. Ryback'ten Shell Shocked! Bu maçın sonunu getiren hamle olabilir!
O da ne? Dream rakibinin sırtından inmeyi başarıyor. Ryback, omzundan inen rakibine dönüyor. Dream'den Ryback'in karnına bir tekme, oldu. Ryback karnını tutarak eğiliyor. Dream'den DDT gelecek. Rakibinin boynuna kolunu sarıyor ve hareketini tamamlıyor. İkisi de yerde, Dream dinlenme fırsatı buluyor. Dream önce, sonra da Ryback kalkıyor. Dream, Ryback'i köşeye yolluyor. Ama o da ne? Ryback bunu counter'lıyor ve o rakibini köşeye gönderiyor. Dream sertçe köşeye çarpıyor ve oraya yaslanarak dinleniyor. Ryback koşmaya başlıyor ve Corner Splash! Olmadı! Dream çekildi ve Ryback köşeye tosladı! Ryback göğsünü tutarak geriye savruluyor. Dream kendisini toparlıyor ve Superkick! Ryback yere kapaklanıyor! Dream ringin köşesine geçiyor ve rakibinin ayağa kalkmasını bekliyor. Ryback ayağa kalkıyor ve Dream koşmaya başlıyor, devamında ise Powerline yapıyor! Ryback bir kez daha yerde. The Dream maçı bitirmeyi hedefliyor ki köşeye yakın olan rakibinin bulunduğu tarafa gidiyor. Orada yüzü ringe dönük bir şekilde, second-rope'a çıkıyor. Atlayacak! Duruyor ama. Ne oluyor? Dream sorun yaşadığı hareketlerdeki hareketini bir kez daha yapıyor, başını ellerinin arasına alıyor ve sıkıştırıyor!
Velveteen: Bunu yapmayı sakın deneme! Karşında çok deneyimli bir güreşçi var. O, major bir isim! Bitirici hareketini yapacağını çok iyi biliyor! Kenara kaçacak! Başarısız olacaksın! Bu basit antrenman maçını bile kazanamayacaksın!
Bunu kimse duymadı, bir tek o duydu! Dream felaket durumda! NE? Ayağı kayıyor ve dengesini kaybediyor. Ringin zeminine kontrolsüz bir şekilde düşüyor başüstü! Ryback ipleri tutarak ayağa kalkıyor fakat The Dream tepkisiz durumda. Hiçbir reaksiyon vermiyor! Rikishi maçı durduruyor! The Dream'i çeviriyor, bayılmış!
Kazanan: No Contest
D...
R...
Drea..
Dr...
Duyuyor m....?
Bayılm....
Yard...
Çağırı...
Ryback, maç yardım kaldığı için tepkili. Yerde yatan The Dream'in başında konuşuyor.
Ryback: Dümenden maç amına koyum. Ben de adam sandım ringe girdim. Lavuk madem gücün yok ne diye masal okuyorsun?
Rikishi etrafına işaret veriyor. Güreş alanındaki herkes işini gücünü bırakıyor ve hızla oraya gidiyor. Rikishi sağlık görevlileri acele bir şekilde istiyor. Bir anda olay yerine onlarca insan yığılıyor. Herkes gözleri kapalı ve hiçbir reaksiyon göstermeyen Dream'in durumunu merak ediyor. Sağlık görevlileri, ilk yardım gerçekleştirirken; Rikishi telaşlı bir görüntüyle elini başına götürüyor. Kameralar bu yaşananları görüntüledikten sonra kapanıyor, reklamlar giriyor.
Dominik Mysterio! MAYHEM'de çıkacağı maç için hazır gözüküyor. Şarkısıyla senkronize şekilde ağır ağır ringe ilerliyor.
QUIET ON THE SET, CAN WE PLEASE QUIET ON THE SET? Bu Holywood Batista! Yoğun set maratonundan sonra bir maça çıkmak için burada. Çevirdiği iki film vardı ve yakın zamanda vizyona girecekler!
Batista ve Dominik birbirlerini süzüyorlarken birden arenayı sarı ışıklar sarıyor ve üst tarafı yıldızlar kaplamaya başlıyor.
Arkası dönük şekilde zıplaya zıplaya geliyor ve aprondaki yerde elini gezdirmeye başlıyor... Ardından arkasını dönüyor ve Stardust! İlk maçına çıkmak için girişte! Dominik aşağılayıcı şekilde onu izlerken Batista ringde yavaş yavaş ceketini çıkarıp siyah atleti ve pantolonuyla kalıyor. Stardust kıkırdayarak ringe giriyor ve şen şakrak şekilde etrafı süzmeye başlıyor. Dominik ona doğru yürürken Batista ısınma hareketleri yapıyor. Bu sırada hakem üçünün de maça hazır olduğunu görüyor.
Dominik Mysterio vs. Batista vs. Stardust
Üç isim de birbirine bakıyor, hakem de onlara. Hazır olduklarını gördüğü an zili çaldırmak için işareti veriyor. Batista hızlıca davranıp Stardust’a saldırıyor fakat rakibinden de seri bir hamle ile eğilip Dominik’e doğru koşup yumruğu sert bir şekilde savuruyor. Dominik sendeliyor, Stardust arkasını dönüp üstüne gelen Batista’dan yine sıyırılıp kurtulmayı başarıyor, Batista’da bunun hıncını Dominik’e vurup, onu ring dışına göndermesinden çıkarıyor. Stardust arkadan gelip bir Roll Up yapıyor, 1..2..
Batista bu kadar erken pes etmiyor elbette. Stardust ayağa kalktıktan hemen sonra bir Dropkick geçiriyor Batista’ya. Batista aprona doğru sürüklüyor kendisini, Stardust ringlerden sekip üstüne doğru koşmak isterken Dominik! Clothesline! Işık hızıyla yarışır bir çabuklukta bunu yapıyor, tuş denemesi 1.. Stardust atıyor, Batista’dan da Dominik’e bir Roll Up, 1..2.. Dominik attı! İkili ayağa kalkar kalkmaz Stardust’ın çığlık çığlık bağırmasını işitiyorlar... İkili birbirine “Ne ayak la bu” diye bakarken Stardust koşarak önce Dominik’i Clothesline ile indiriyor sonrasında da Batista’ya vuruyor ama Batista yere düşmüyor, sırıtıyor Batista ve Stardust’ı tuttuğu gibi Russian Leg Sweep, akabinde üstüne gelen Dominik’i de tutup Stardust’ın üstüne Suplex ile fırlatıyor, Dominik kenara çekiliyor ve Batista’da Stardust üstünden tuşa gidiyor, 1..2..
Stardust atmayı başarıyor! Batista yerden Stardust’ı kaldırıp ring köşesine fırlatıyor, orada seri yumruk darbelerine başlıyor. Kolundan tutup diğer köşeye attıktan sonra geri üstüne gelen Stardust’a Sidewalk Slam! Batista ayağa kalkar kalkmaz kendini yerde buluyor çünkü Dominik arkadan gelip dizine Chop Block! Dominik gençilik ateşinin verdiği arzuyla yerden tekmelemeye başlıyor Batista’yı, ring köşesine atıp orada da birkaç tekme atıyor. Batista bu durumu lehine çevirip Dominik’i karşı köşeye atıyor ve üstüne doğru koşuyor ama Dominik bunu rakibinin yüzüne attığı tekme ile savuruyor, köşeye çıkıp üstüne atlıyor Batista’nın ancak hesap etmediği bir şey var! Batista tekmeyi karnına indiriyor Dominik’in ve Body Slam! Batista ise iplere tutunarak kalkmaya çalışan Dominik’in arkasında... Ancak Stardust çığlık çığlığa gelip Batista’ya engel oluyor, ayaklarını tutuyor. Batista zor bela onu başından atsa da arkasını dönünce Dominik’ten Drop Kick! Tuş deniyor Batista üzerinden, 1..2..
Batista atıyor! Kendisini de ring dışına atıyor. Dominik onu takip ediyor, kafasından tutup köşedeki merdivenlere çarptırıyor! Batista kafasını tutar vaziyette yerde! Dominik ve Stardust’ın ise o sırada ringe girdiğini ve ikili mücadelede olduğunu görüyoruz. Stardust iplere fırlatıyor ve Dominik ona doğru döner dönmez diz darbesini karnına vuruyor, yerdeki rakibine yakınlaşıyor ancak Dominik ayağa birden hışımla kalkıp Stardust’ın dirseğini çevirip, yere alıyor Boston Crab! Stardust kıvranıyor, iplere doğru yönelmek istiyor ancak Dominik daha da sıkıyor ve kalkıp iplerden uzak konuma alıyor kendisi ve Stardust’ı, eli havaya gider gibi oluyor şimdi ancak unuttuğumuz bir gerçek kendisini yeniden hatırlatıyor, BATISTA! Ring dışından gelip ikiliye birden saldırıyor. Stardust'ı boyunundan kavrayıp ring köşesine hızlı ve sert bir biçimde postalıyor, Stardust kafasını ring kenarındaki demirlere çarpıyor, ring dışına düşüyor. Batista bu an sonrasında gülmeye başlıyor. DERKEN BU GÜLÜŞ YERİNİ BAŞKA BİR ŞEYE BIRAKIYOR. DOMINIK ARKADAN SİNSİCE GELİP ROLL UP'A ALIYOR BATISTA'YI, 1.....................2...........................3!
Kazanan: Dominik Mysterio
ANİDEN VE HAKEM DAHİL BELKİ DE KİMSENİN BEKLEMEDİĞİ BİR ANDA MAÇI BİTİRİYOR DOMINIK MYSTERIO! Batista şaşkınlıkla etrafına bakıp, olayı kavramaya çalışırken Dominik kafasını tutar biçimde ring dışına atıyor kendini ve diğer elini havaya kaldırarak galibiyetini kutluyor. Arka alana doğru ilerlerken kameralar Dominik'in galibiyet sevincini, Batista'nın şaşkınlığı ve en sonda da Stardust'ın ring dışında, yerdeki baygın halini çekerken biz de reklamlara gidiyoruz.
Kameralar şovun yapıldığı arenanın yakınlarında güreşçilerin kaldığı bir apartmanın terasında açılıyor. Bir aquaparkta ne varsa terasta da aynı şekilde ürünler var. Havuz cıvıl cıvıl, etrafta asla çocuk yok ve şezlongda güneşlenen insanlar oluşturuyor mekanı. Barın önüne önce ayakları görünen iki erkek geliyor. Kameranın açısı yükseldikçe kim oldukları anlaşılıyor. Bunlar The SEX!
Val Venis: Unut gitsin. Sıradan bir kadındı.
John Morrison: Problem kadında değil bro. Onunla işimi zaten gördüm. Lee isterse onun bir tarafından girip öteki tarafından çıksın, gram s**imde değil. Problem bizim masamızdan alıp götürmesi. Planımızı sekteye uğratması.
Val Venis: Masamızdan almış olabilir ama sen de diyorsun dostum, ona çaktın. O ZEVKİ tattın. Şimdilik unut gitsin. Bugün kemer maçım var. Bundan önce keyfimizin kaçmasını istemeyiz değil mi?
Kokteyller geliyor. İkili tokuşturuyor.
Val Venis: Şuraya bak. İlikleri görüyor musun? Yeni sürüm gibi. Mükemmel parçalar. Vicky'den katbekat daha ateşliler. Victoria'daaahn...
John Morrison: Anlıyor musun şimdi? Victoria bambaşkaydı.
Val Venis: Analıyorumm... Öyle bir kadındı ki adı geçtiği gibi etkisini gösteriyor. Şu an havlumu düşmemesi için zor tutuyorum.
John Morrison: Destek olayım?
Val Venis: Hayır. Bu saatten sonra birbirimizi s**meyelim.
John Morrison: Vakit geldi, gel benimle.
Venis ve John Morrison kokteyllerini alıp havuzun kenarına geliyorlar. Tüm kadınların gözleri onlarda.
Val Venis: En sağdaki bende, havuzdaki.
Venis ve Jomo kadınların yanına gelip eğiliyorlar. Kokteyllerindeki pipeti kadınların ağzına veriyorlar. Kadınlar iyice bir vakumluyor.
Val Venis: Tadı nasıl?
Cassie: Alamadım. Bir kez daha deneyebilir miyim?
Maddy: Canım dur. Belki diğerinin tadı daha güzeldir. İzin verir misin?
John Morrison: Elbette, iyice iyice içine çek.
Maddy: Bir şeyler eksik ya.
Maddy, Jomo'yu şortundan tutup havuza çekiyor. Venis, Jomo'nun düşüşünü izlerken Cassie tarafından aniden suya çekiliyor. Boşta kalan kadın da kameramanı havuza çekiyor. Kamera su kaçırıyo-
Görüntüler bir gece kulübünde açılıyor. Ortamda gürültü eksik olmuyor. Jomo'nun seveceği tarzda ışıklar var. Bunu görünce kendini tutamıyor. Pistin ortasına geliyor. Kendini müziğin ritmine kaptırıp dans ediyor. Cassie, yorgunluktan Venis'in göğsüne kafasını koyuyor. Tek tek Venis'in her bir karın kasına parmağıyla bastırıyor. Bu sırada Venis de Jomo'ya kadeh kaldırıyor. Jomo ufak bir gülümseme atıp dansına devam ediyor. Mekanın tüm ışıklarını üzerine çekiyor. Kendisi gibi dansa kendini kaptıran kadınlar, ekürilerini bırakıp Jomo'nun etrafında toplanıyor. Adeta Jupiter gibi birçok uyduya sahip. Çekim denen şey kayboluyor ve uyduların hepsi merkeze yaklaşıyor. Jomo sıkışıklığın işine geldiği anlardan birini yaşıyor.
Jomo gözlerini açtığında çevresinde bir sürü kadın görüyor. Hepsi kendisine sırnaşıyor. Bir çaba göstermesine gerek kalmıyor. Kadınlarla oldukça samimi anlar yaşıyor. Bir anlığına kafasını arkaya çevirdiğinde Val Venis ve Cassie'yi göremiyor. Gözünü seyirerek Maddy'e yüzünü çeviriyor. Dansçılığın getirdiği esneklikle yingyangı birbirleriyle yapıyorlar.
Venis ve Cassie bir dairede görünüyor. Cassie koltukta otururken Venis, ortadaki sehpanın üstünde oturuyor.
Cassie: Başım ağrımıştı ya. Böyle yerleri hiçbir zaman beğenmemişimdir. Bana çok ucuz geliyor. Genç olmama rağmen eğlenmek için hiç birinci tercihim olmadı.
Val Venis: Nelerden hoşlanırsın tatlım?.. Bana kendinden bahset. Ucuz o***pulardan bıktım. Yakından tanıdığım insanlar bana daha çok HEYECAN veriyor.
Cassie: Yani.. bilirsin. Güzellik takıntım var. Aynaya sadece makyaj yaptıktan sonra bakıyorum. Yani, biraz lüks giyinirim. Erkenden buruşmasını, kömür gibi olmasını istemem.
Val Venis: Aaa hadi ama. Bunlar klasik şeyler. Böyle olmayan kadın yok. Bak, sana bir kadında bulunmasını en çok istediğim özelliğin ne olduğunu söyleyeyim mi? Daddy issues. Bayılırım.
Cassie: Sapık mısın?
Val Venis, sırıtarak ayağa kalkıyor ve paravanın arkasına geçiyor.
Film kasetleri alıp paravanın arkasından çıkıyor ve Cassie'nin yanına oturuyor.
Val Venis: Sana başarılı bir oyuncu olduğumu söylemiş miydim?
Cassie: Ünlü müsün, adını hiç duymadım.
Val Venis: Birazdan odada haykıracaksın. Kendi sesinle adımı bol bol duyacaksın... Aralarından bir tanesini izlemeye ne dersin? Her biri ustalık eserlerim.
Cassie: Bunları sade izlemek istemiyorum. Sen aç. İçmelik bir şeyler alıp geliyorum.
Cassie içkileri alıp sehpaya koyuyor ve Venis'in yanına oturuyor.
Cassie: Ee filmi açmamışsın.
Val Venis: Film şu an başlıyor.
Val Venis havlusu ile arka alanda görünüyor. Kafası yerinde değil gibi. İkinci bir ekran daha geliyor. Wes Lee, yanında Victoria ile arka alanda yürüyor. İki ismin ekrandaki görüntüleri ile ringe dönüyoruz.
OMG! Val Venis burada! Seyirciler pankartları ile beraber ayağa kalkıyor. Ancak Venis her zamanki gibi bir giriş yapmıyor. Oldukça sakin. Havlusunu girişte yere atıyor ve başını tutarak ringe ilerliyor. Ringe girip köşedeki turnbuckle'a oturarak rakibini bekliyor.
GOLDEN BOY! Wes Lee burada. Venis'in aksine oldukça motive. Enerjik bir şekilde ringe giriyor ve köşeye çıkıp tauntunu atıyor. Venis'e kemer işareti yapıyor. Hakem, Lee'yi kontrol ediyor. Venis'i de kontrol ettikten sonra maçı başlatıyor.
Intercontinental Championship Match
Val Venis (c) vs. Wes Lee
Zil çalıor ama Val Venis'in durumu pek iyi değil. Başını tutuyor.
Wes Lee dudak altından gülüyor. Hakem zili çaldırıyor ve maç başlıyor. Wes Lee, Venis'in üzerine yürüyor. Val Venis, eliyle kendini siper ediyor gelmemesi için. Wes Lee hakeme itiraz ediyor.
Venis bir anda ayaklanıp Wes Lee'ye yumruk atıyor ama Wes Lee çekiliyor. Val Venis'in yumruğa boşluğa düştüğü gibi yüz üstü yere çakılıyor. Hareketsiz yerde yatıyor.
Wes Lee duruma anlam veremiyor ama yine de kendinden ödün vermeden ringin köşesine çıkıyor. THE FINAL FLASH! 1...2...
Kazanan ve Yeni Intercontinental Şampiyonu: Wes Lee
WES LEE YENİ ŞAMPİYON! GARİP BİR ŞEKİLDE BUNU BAŞARIYOR. HAKEMDEN KEMERİ ALIYOR VE ÇILGINLAR GİBİ SEVİNİYOR. ARKA ALANDAN KOŞARAK VICTORIA GELİYOR. WES LEE'NIN KUCAĞINA ZIPLAYIP ONU ÖPÜCÜK BOMBARDIMINA UĞRATIYOR. SONUNDA LEE'NİN KUCAĞINDAN İNİYOR VE LEE'YE SARILIYOR. İKİLİ VENİS'E BAKIYOR. VENIS TRANSA GİRMİŞ GİBİ GÖZÜNÜ BİR AÇIP BİR KAPATIYOR!
Wes Lee: Venisssss! Çil yavrusu gibi dağıldın. Lan yarrraam noldu? Venisss!
V...
Va...
Val...
John Morrison: VAL! Kahretsin uyan artık amına koyayım maçın var! Val. UYANSANA! BEN Mİ GİRECEĞİM MAÇA?
Val Venis: İlaç attı... yenilmedim... ilaç attı... hile yapıldı...
John Morrison: Ne? Saçmalamayı kes de uyan. Ne oldu sana böyle? Sanki hardcore sevişmiş gibi terlemişsin. Her yerin ter içinde.
Val Venis: Wes?.. John sen miydin? O kaşar nerede?
John Morrison: İyi misin? Dediklerini anlamıyorum.
Val Venis: Kemerim nerede?
John Morrison: Al. Burada. Hadi hareketlen. Birazdan kemer maçın var. O herife hak ettiği cevabı ver.
Venis, rüyasının şokuyla bir süre yere kitleniyor. Kendine geldiğinde ayağa kalkıyor ve duşa geçiyor. Jomo, kameramana cep telefonundan kokteyl fotoğrafları gösterirken kamera kapanıyor.
Kameralar arenada açıldığında...
PGW'nin altın çocuğu girişte! Debutundan itibaren etkili bir performans ortaya koyan ve iyi bir screentime alan Wes Lee ringe ilerliyor ve kemer işareti yapmaya başlıyor. Ardından rakibini bekliyor.
Kadınları sırılsıklam eden, tarihin en ateşli şampiyonu girişte! Yanında John Morrison yok. Victoria olaylarından dolayı biraz mental sıkıntıları olmalı! Venis havlusunun arasındaki kemerini okşarken ringe ilerliyor...
İki güreşçimiz de girişini gerçekleştirdi, artık maçın başlamasına hiçbir engel yok gibi gözüküyor. Hakem şampiyon Val Venis'in yanına gittikten sonra IC kemerini kendisinden alıyor. Kemerle birlikte Wes Lee'nin bulunduğu tarafa ilerleyip, kemeri kendisine gösteriyor. Wes Lee kafasını sallıyor kemere bakarak. Hakem elindeki kemerle ringin ortasına ilerledikten sonra kemeri havaya kaldırıyor ve arenadaki sesler çok yükseliyor! Hakem belli bir müddet kemeri havaya kaldırmasından sonra, kemeri ringin dışındaki görevlilere teslim ediyor. Ardından sırasıyla güreşçilerimizin yanına giderek onları kontrol ediyor. Kontrollerini tamamlamasının ardından ringin ortasına geçen hakemimiz, güreşçilere son bir kez daha bakış attıktan sonra eliyle işareti veriyor. Maçın başlangıcını belirten bu işaret ile hemen birlikte zil sesini işitiyoruz. Maç da başlamış oluyor böylelikle!
Intercontinental Championship
Val Venis (C) vs. Wes Lee
Temkinli adımlarla ringin ortasına ilerliyorlar, şu anda face to face durumundalar. Val Venis rakibinin boyuyla dalga geçiyor! Wes agresifleşiyor ve Jumping Roundhouse Kick yapıyor! Val Venis bu hareketin etkisiyle affallıyor. Şimdi Wes'in iplere hareketlendiğini görüyoruz. Wes iplerden sektikten sonra rakibine Big Boot yapıyor! Hayır! Val Venis, Scoop Powerslam ile rakibini yere seriyor. Wes sırtını tutuyor yerde uzanırken. Val Venis yerdeki rakibini ayağa kaldırıyor saçından tutarak, ardından onu köşeye gönderiyor. Wes sırtını köşeye sert bir biçimde çarptıktan sonra sırtını köşeye yaslayarak dinleniyor. Bu esnada Val Venis'in koşmaya başladığını görüyoruz, Stinger Splash! Olmadı! Wes çekiliyor ve Val Venis köşeye tosluyor! Val Venis göğsünü tutarak geriye doğru savrulurken, Wes'in second-rope'a çıktığını görüyoruz. Atlıyor, Missile Dropkick! Val Venis yere düşmesinden biraz geçmesiyle ayağa kalkıyor, bu esnada Wes'in hareketlendiğini görüyoruz. Wes'ten Big Boot! Hemen tuşa gittiğini görüyoruz, hakem saymaya koyuluyor. 1...
Hakem elini ikinci kez vurmadan Kickout geliyor Val Venis'ten. Wes fazla duraklamıyor, iplerin arasından apron'a geçiyor. Orada hiç beklemeden top-rope'a çıkıyor. Ardından atlıyor, bir saniye, top-rope'ta ayağa kalkıyor. Maçı erkenden bitirmeyi mi amaçlıyor? Bitirici hareketini yapmaya yeltenecek. Taunt'unu yaptıktan sonra atlıyor Wes! FINAL FLASH!
Başarısız! Val Venis'in yana kaymasıyla birlikte Wes boşa atlamış oluyor! Wes acı içinde sırtını tutarken, Val Venis kahkahalar atarak ayağa kalkıyor. Val Venis, yerdeki rakibini saçından çekerek ayağa kaldırdıktan sonra onu iplere gönderiyor. O da ne? Rakibinin elini bırakmıyor ve onunla birlikte gidiyor. Wes iplerden sekerken, Val Venis'ten rakibinin karnına bir diz darbesi geliyor. Bunu bir kez daha yapacak, rakibini karşılarında yer alan iplere doğru gönderiyor. Rakibinin elini bırakmayarak onunla birlikte gidiyor iplere. Wes iplerden seker sekmez, Val Venis'ten rakibinin karnına bir diz darbesi daha geliyor. Repeated Knee Strikes oldu! Bir tuş denemesi geliyor. 1... 2 olmadan, Kickout geliyor.
Val Venis rakibini direkt ayağa kaldırıyor ve onu iplere gönderiyor. Wes iplerden sekiyor ve Val Venis'ten Back Elbow geliyor, Wes yerde. Val Venis durmuyor, Elbow Drop! Bunla da yetinmiyor, Knee Drop! Kombosunu tamamladı! Val Venis rakibinin ayağa kalkmasını bekliyor. Wes'in ufak ufak ayağa kalktığını görüyoruz. Bu süreçte Val Venis, rakibinin kafasını eliyle itiyor. Rakibini kışkırtıyor adeta. Wes nihayet ayakta. Val Venis, Wes'i köşeye gönderiyor! Hayır, Wes onu gönderiyor! Val Venis köşeye çarpıyor ve sırtını yaslayarak köşede dinleniyor. Wes koşmaya başlıyor diğer taraftan. Running Corner Back Elbow! Rakibini iplere gönderiyor, ardından kendisi de onunla aynı tarafa doğru koşuyor. Val Venis iplerden sekiyor, Wes de iplerden sekiyor. Val Venis arkasındaki rakibine doğru dönüyor, Wes'ten Running Koppu Kick geliyor! Val Venis bu hareketin etkisiyle iplerin arasından ringin dışına düşüyor. Sırtını tutuyor yerde uzanırken, ağır tempoyla ayağa kalkıyor. Bu esnada Wes'in ring içinde gerildiğini görüyoruz. Val Venis'in tek dizinin üstüne geçmesiyle birlikte iplere koşmaya başlıyor. İplerden sekiyor, bu esnada Val Venis tamamen ayağa kalkıyor. Wes koşmayı sürdürüyor ve ringin dışına atlayışını gerçekleştiriyor. TOPE CON HILO!
Çok başarılı bir hareketti! Wes, rakibinin ayağa kalkmasını bekliyor. Fazla geçmeden Val Venis'in ayağa kalktığını görüyoruz. Wes çelik basamaklara gönderiyor, tüm gücüyle! Val Venis'in çelik basamaklara çarpmasıyla çok ciddi bir ses çıkıyor, basamaklar dağılıyor! Wes ile taunt'unu yaparak seyircileri ayağa kaldırıyor! Çelik basamakların alttaki büyük parçasının üstüne çıktıktan sonra Val Venis'in kalkmasını bekliyor. Val Venis ayağa kalktıktan sonra, Wes rakibinin boynuna kolunu sarıyor. Kafasını sıkıştırdığı rakibine DDT yapacak gibi! Derken o da ne? Val Venis'ten beklenmedik bir şekilde Flapjack geliyor! Wes çok kötü bir şekilde yere çarptı! Acı içinde göğsünü tutuyor, Val Venis de yaptığı hareketin ardından kendisini yere bırakıyor. Bu esnada ring içindeki hakemin saymayı sürdürdüğünü görüyoruz. 6... 7... İkili bariyerlerden destek alarak ufaktan ayağa kalkmaya başlıyorlar. 8... 9... Ayaktalar, hakem ''10'' diyene kadar ringe girebilecekler mi? Maç diskalifiye ile bitebilir! Yetişemeyebilirler! Bakalım ne olacak?
Son anda kendilerini ringin içine atıveriyorlar, maç kaldığı yerden devam edecek! İki güreşçi de iplerden destek alarak ayağa kalkıyor. Wes, Val Venis'in bulunduğu tarafa doğru hareketleniyor. Val Venis'ten rakibinin karnına tekme geliyor, Wes karnını tutarak eğiliyor. Val Venis'ten Piledriver gelecek! O da ne? Wes kafasını geriye kaldırarak, Back Body Drop'a çevirmeye yelteniyor ama Val Venis'i kaldıramıyor. Val Venis rakibini aşağılayacak şekilde kahkaha attıktan sonra Piledriver'ını gerçekleştiriyor. Durmuyor, rakibini ayağa kaldırdıktan sonra tek kolunu kendi omzuna atıyor ve Delayed Vertical Suplex yapıyor. Şimdi taunt'unu yapıyor rakibinin ayağa kalkmasını beklerken. Wes uzun bir zamanın geçmesiyle birlikte ayağa kalkıyor, Val Venis'ten Big Package! Big Package! Durmaya hiç niyeti yok, maçı bitirmeyi gözüne kestirmiş bir Val Venis var. İplerin arasından apron'a geçtikten sonra top-rope'a çıkıyor. Ayağa kalkıyor ve taunt'unu yapıyor. Seyircilerden ''Cum! Cum!'' chantleri geliyor! Devamında Val Venis atlıyor... CUM SHOT! CUM SHOT!
Oldu! Tuşa gidiyor! 1... 2...
3 OLMADAN KICKOUT! VAL VENIS RAKIBINI AYAĞA KALDIRDIKTAN SONRA YAPTIKLARINI TEKRARLAMAYA KOYULUYOR. RAKİBİNİ AYAĞA KALDIRDIKTAN SONRA DELAYED VERTICAL SUPLEX İÇİN HAVAYA KALDIRIYOR. BAYA HAVADA TUTUYOR RAKİBİNİ. BİR SANİYE, O DA NE? WES RAKİBİNİN ÜSTÜNDEN İNİYOR. VAL VENIS ARKASINI DÖNDÜĞÜNDE THRUST KICK GELİYOR. OLAMAZ! VAL VENIS BU HAREKETİN ETKİSİYLE HAKEMİN ÜSTÜNE DÜŞÜYOR! HAKEMİN ÜSTÜNE DEVRİLİYOR! HAKEM YERDE! HAKEM YERDE! BİR TARAFTAN ÇENESİNİ TUTAN VAL VENIS AYAĞA KALKIYOR ŞAŞKINLIK İÇERİSİNDE. WES SADECE İZLİYOR OLAN BİTENİ!
Val Venis şaşkın bir ifadeyler yerdeki hakeme bakıyor ve onun yanına doğru eğiliyor. Ancak hakem fazlasıyla kötü bir durumda! Venis şaşkın şaşkın durmaya devam ederken- LOW BLOW! WES LEE'DEN LOW BLOW GELİYOR. Venis hayalarını tutarak acı içinde dizlerinin üstüne düşüyor. Ama bu durum bile Wes Lee'yi tatmin etmiyor ve kendisi koşarak iplere gidiyor, dizlerinin üstünde durmaya çalışan Venis'e en sertinden bir Rolling Axe Kick vuruyor! Venis kafasının arkasına yediği bu hareketle tamamen kendisini yerde buluyor. Seyirciler deli gibi Wes Lee'yi yuhalıyor. Ancak şampiyon artık hareketsiz bir şekilde yerde ve hayatta olan kişi Wes Lee'den başkası değil. Venis yerde yatmaya devam ederken Wes Lee'nin sırıtarak ona doğru baktığını görüyoruz.
Kendisi hakemin halen yerde olduğunu kontrol ettikten sonra ringin dışına çıkıyor şimdi. Spiker masasının oraya gidiyor ve oradaki iki sandalyeyi eline alıyor. Sandalyeleri seyircilere doğru göstererek dilini çıkarıyor.
Wes Lee: Yeni şampiyonunuzu selamlayın annesizler.
Sandalyelerle birlikte ringe ilerliyor-
HAYIR KAPÜŞONLU BİRİSİ SEYİRCİLERİN ARASINDAN FIRLIYOR VE TÜM ODAĞIYLA WES LEE'YE DOĞRU KİTLENİYOR!
VE KAPÜŞONLU ADAMDAN WES LEE'YE HELLUVA KICK! HELLUVA KICK!
Kevin Kelley: HAS*KTİR!
BU İSİM SAMI ZAYN! Seyirciler resmen çıldırıp ayağa kalkıyor. Sami Zayn seri bir şekilde Helluva Kick ile bayılttığı Wes Lee'yi ringe atıyor ve Val Venis'in yanına gidiyor. Şimdi Venis'i ayağa kaldırıyor! Sami Zayn, Intercontinental kemerini kazandırdığı adama şimdi de kaybetmemesi için en büyük yardımı yapıyor.
Nigel McGuinness: Şakasız gözlerim doldu anasını satayım.
Venis, Zayn'in yardımıyla ayağa kalktıktan sonra köşelere doğru çıkıyor. Dengesini sağlamaya çalışıyor ve.... CUM SHOT! CUM SHOT! BAŞARILI! VENIS KENDİSİNİ LEE'NİN ÜSTÜNE BIRAKIYOR. Zayn ringden inip güvenlikler gelmeden seyircilerin arasına karışırken hakem zar zor kendine gelmiş bir vaziyette tuşu sayıyor 1................2............
3!
Kazanan ve Halen Intercontinental Şampiyonu: Val Venis
Venis kemerini koruyor! Sami Zayn belki de onun tarih yazmasına ikinci defa yardımcı oluyor. Venis yerde kendine gelir gelmez seyircilerin arasındaki Zayn'e bakıyor. Zayn ise gururlu bir bakışla Venis'e bakıyor ve ardından hızlı bir şekilde gözden kayboluyor. Venis bu galibiyetin üstüne şovunu yapmaya devam ederken biz de reklamlara gidiyoruz.
Ana olay için reklamlardan sonra tekrar buradayız! Kameralar açıldığında ringde ışıkların bir tık kapalı olduğu bir ortam var. Ve dışarıda tıpkı MAYHEM: Free-Style'da olan gibi bir ortam var. Compton tayfa burada, ringin etrafında! Yakındaki seyirciler onlardan çok rahatsız oluyorlar. Arena adeta dumanaltı durumda. Çocuklar öksürük krizine giriyorlar.
Nigel McGuinness: Kahretsin! Bu yüzleşme başka bir yerde olamaz mıydı? Pasif içicilikten öleceğim.
Kevin Kelly: Katılıyorum Nigel. Bu adamlar...
Spiker masasına yakın olan, Cena'ya Free-Style şovunda ihanet etmiş rapperlardan biri olan Ramirez, gözünü Kevin Kelly'e dikiyor.
Kevin Kelly: Bildiğimiz adamlardan değil. Sussak iyi gibi Nigel.
Nigel McGuinness: Bazen çok götlek bir adam olduğunu düşünüyorum Kevin.
Money Trees! Bu Kendrick Lamar'ın bir şarkısı! Ve girişte gözüken o!
Kendrick Lamar şaşkın tepkiler içerisinde ringe ilerliyor ve içeri giriyor. Kendisinin elinde halihazırda bir mikrofon var. Bir süre etrafı süzüyor. Spiker masasındaki Nigel ve Kelly ile gözgöze geliyor.
Kendrick Lamar: Buradan rahatsız olduğunuzu az çok anlayabiliyorum kardeşim. Ama biz burada pek kalıcı değiliz. Sadece bu gece için anlatacak bir hikayemiz var. Bunu Compton'da yapabilirdik fakat Doctor burada olmasını istedi. Tamam yalan konuşmanın gereği yok bunu ben istedim. Bütün bunları... Doctor'u Compton ile yüzleştirmek benim fikrimdi çünkü o hep kaçıyordu. Tanıdığımdan beri hiçbir şeyden kaçmayan adamı iki haftadır göremiyorum. Ve bunun için... Kahretsin. Neden? RAMIREZ! MARCO! NEDEN? Bunu neden yaptınız oğlum? Bana... Bana açıklamanız gerekiyor çünkü kendim düşündüğümde ben... Ben hiçbir çıkar yol bulamıyorum! Par- Kıyaf- NED-... ŞU RİNGE ARTIK GELİYOR MUSUNUZ AMINA KOYAYIM?
Marco ve Ramirez ringe giriyorlar. Lamar öylece onlara bakarken Ramirez ve Marco birbirlerini süzüyorlar. Arenada uzun bir süre sessizlik hakim oluyor. En sonunda ihanet eden ikili aralarında göz işaretleri ile anlaşıyorlar. Marco eline bir mikrofon alıyor ve konuşmaya hazırlanıyor. Mikrofonu ağzına götürüyor.
Nigel McGuinness: Ortalık fena karışacak Kevin. Bu yüzleşme efsanevi olacak. Umarım her şey bittiğinde bu şovun kaydı silinmez.
Kevin Kelly: Böyle bir şey neden olsun Nigel?
Nigel McGuinness: Hiç hayallerde yaşadığın oldu mu?
Kevin Kelly: Nigel. Seni anlamıyorum!
Nigel McGuinness: Boşver Kevin. Belki de başka bir evrende anlayabilirdin.
WORD LIFE! Doctor, arkadaşının sözünü ağzına tıkıyor! Girişte görünüyor ve öylece ringin içine bakıyor. Lamar gözlerini Cena'dan ayırmıyor. Cena ağır ağır içeri giriyor. Marco ve Ramirez'e bakıyor.
Bu sırada Lamar, üçlünün arasına giriyor. Cena biraz geri çekiliyor ve ringin etrafında dolanıyor. Ardından mikrofona doğru eğiliyor.
John Cena: Biraz bak Lamar. Biraz bak ve düşün. Neler oldu, neler yaşandı ve neler bitti. İnsan çocukluğunu belirli bir yaştan önce hatırlamazmış. Freud buna bilinçdışı dönem diyor. Bense karanlık dönem. Freud'dan daha iyi bildiğimden mi sence? Kardeşim. Bu büyük saçmalık olur. Ben buna karanlık dönem derim çünkü o dönemde Id devrededir. Id, insanın en vahşi duygularının ortaya çıktığı o karanlık dönemdir. Id nasıl bir şeydir sana anlayacağın dilde anlatayım Lamar. Her zaman hayattaki temel ihtiyaçlar ve amaçlar doğrultusunda hareket eder. İçerisinde bir duygu barındırmaz. Sadece hedefe yöneliktir ve hedef için gereken her şeyi yapar. Düşünemez, tartamaz ve hesaplayamaz. Şimdi sana Id'in tam karşıtından bahsedeyim. Super-Ego.
Kendrick Lamar: Doc-
John Cena: Dinle dediysem dinle Lamar. Super-Ego tamamen vicdan doğrultusunda hareket eder ve Id'e karşı çıkar. Yani Id'in aksine olaylara daha insancıl bakar ve ona karşı çıkar. Ve son olarak, onların arasında ezilen bir kavram; Ego -bu sen oluyorsun Lamar-. Her zaman iki tarafın da gönlünü hoş tutmaya çalışır ve olaylardan bir çıkış yolu arar. Ama bu çıkış yolu iki tarafı da memnun etmelidir. Bir çocuk markete gittiğinde zararlı da olsa o çikolatayı istemesi Id, babasının "çikolata yok" demesi Super-Ego, fakat Anne'nin "bir tanecik alabilir" demesi Egodur. Açıklayıcı olduğuna eminim kardeşim. Hayatım boyunca her zaman Marco ve Ramirez'in isteklerini karşılamaya, onları memnun etmeye çalıştım ben. Hatırladığım ilk şey çok sevdiğim bir müzik kutusunu 8 yaşındayken gidip Marco'ya verdiğimdi çünkü onu vermediğim için ağlamıştı. 25 yaşına bastığımda Yeraltında freestyle atmayı bırakıp güreşe başladım ve kazandığım ilk parayla Ramirez'e bir stüdyo kurdum. Çünkü ona böyle bir sözüm vardı. Doğruya doğru. Ben Compton için bir doktor oldum. Çok yara sardım. Burada dışarıda sigara yakıp bizi izleyen her adamın hayatında bir iz bırakmışımdır. İz bırakmak, Lamar... İyi ya da kötü, bir iz bırakmak. İnsanı hayatta tutan şeydir. Ben bunu yaptığıma inanıyorum. Gerek Marco'nun, gerek Ram'in, gerek ise dışarıdaki tüm bu insanların hayatında. Ben kendimi hatırladığımda yerin yedi kat aşağısındaydım. Orada tozlar, topraklar vardı. Benden büyük onca adamın bizim girdiğimiz beatlerden katbekat üstün beatlerde dans ettiğini, olabilecek en iyi stratchlerin vuku bulduğunu ve punchlineların o adamların birbirlerinin damarlarına raks ettiğini görmüştüm. Her zaman onları izledim ve değiştim. Geliştim. Elime bir mikrofon aldığım ilk an karşımda Marco vardı ve girdiğim ilk beatin maker'ı oydu. Çektiğimiz ilk klip Ramirez'in eseriydi. Bu adamlar benim hayatımı oluşturan parçalardı. Onlar olmadan yarım kalırdım ve bu yüzden aklımın hep bir köşesinde onların olmadığı senaryolar kurdum. Bir gün yollarımız ayrılacaktı ve başka başka yerlerde olacaktık. Belki de oğlanlarımıza birbirimizin adını koyup onları freestyle'a sokacaktık. Ama emin olduğum bir şey var Lamar...
Lamar meraklı şekilde Cena'ya bakıyor. Marco ve Ramirez'de öyle.
John Cena: Bu yaşanamazdı çünkü bir adamın kökü neyse dalı da odur. Sizin kanınız bozuk kardeşim. O yüzden Doctor Jr.'ın belki de asla arkadaşlık yapmaması gerekenler sizin oğlanlarınız olurdu. Ben bunu bilemedim, ama en azından oğlum ya da torunum bunu yaşamayacak. Çünkü sizi hayatımdan sildim. Benimle başladı ve benimle bitti. Dahası olmayacak. Bunu benden başka kimse yaşamayacak. Artık dostum değilsiniz. Alberto hepinizi satın almış. Bir zamanlar yoğun tempodan kaçma amacıyla mahalleye gelirdim ve kafamı dinlerdim. Lamar'ın kuzenlerinin eski evlerinin bulunduğu sokakta birkaç line yazılı olan buruşmuş kağıtlar olurdu ve ben onları okuyup kimin yazdığını kendimce tahmin etmeye çalışırdım. Öyle ya, ben senin gözlerinde yatan yılların harabesini görebiliyorum Lamar. Biraz daha baktığımda acının ikliminde yatan bedenini. Yaşadığımız hayatlar da pek farklı değil. Benim de çok iyi bildiğim bir hikaye bu. Aynı gel-git, aynı med-cezir. Yaptığımız, başardığımız her şey kendi başımıza. Şu anda buradaysak, bu zamana kadar Compton bize saygı duyduysa bunu sağlayan bizleriz. Ama sular kabardı ve fırtınamız bu kenti istila etti. Herkes sattı beni... Aşağıdaki insanlar sattı, buraya gelmek bile istemeyip mahallede olanlar sattı, yeraltı sattı. Compton sattı beni. Çocukluk arkadaşlarım sattı. Bir insanı çocukluk arkadaşları satarsa herkes satar. Ve şimdi karşımda öylece dikilip, susuyorlar. Hiçbir şey olmamış, yaşanmamış gibi. Kapıma kilidi vurup beni "evim" dediğim yerde öylece bırakan, türünü özünü her şeyini kendim belirlediğim bir maçı kaybettiren arkadaşlarım bana öylece bakıyorlar. İhanet eden biri, kendini nasıl savunur?
Ramirez: Sen söyle Doc, bana bir söyle. Nasıl? Çünkü ben bilmiyorum. Savunmak da istemiyorum. Bir açıklamam da yok. Buraya bizi Lamar çağırdı ve geldik. Sorun da bu. Biz buraya ait değiliz, hiçbir zaman da olmadık. Ama sen, sen de öyle piç! Senin yerin burası değildi! "Gözümü açtığımda oradaydım" dediğin, ilk hatırladığın yerdi! Compton'dı! Sen oraya dönmeliydin, bizim yanımızda olmalıydın!
John Cena: Bunun için mi yaptınız ha? Güreşe dönmeyeyim diye mi? Sizin gibi olayım diye mi?
Ramirez: Sen bize benzeyemezsin! Sen korkağın tekisin!
John Cena: BEN?
Ramirez: SEN! SEN! (Cena'nın üstüne yürür) Daha bizim kariyerimizi bitirdikleri gün ne hale düşeceğimizi anladın! Hemen California'ya güreş kurslarına kaçtın! ÇÜNKÜ NEDEN? BİZİM YAPTIĞIMIZI YAPAMAZSIN SEN HAYATTA KALAMAZSIN SEN, KORKAĞIN TEKİSİN!
John Cena: DOĞRU OLAN GİTMEKTİ!
Ramirez: O ZAMAN BİZİM MÜZİK KARİYERİMİZİ BİTİRİP YERALTINDA TOZ TOPRAĞIN İÇİNDE SÖZ OKUMAYA HAPSEDEN O HERİFLERİ NİYE BİTİRMEDİN? YILLAR GEÇTİ VE GÜREŞİ ARDINDA BIRAKIP COMPTON'A NEDEN DÖNMEDİN? O DÖNEM ZORUNDALARDIR, BİZİ TEHDİT ETMEKTE HAKLILARDIR DİYEBİLECEĞİN ADAMLAR DA DEĞİL? NİYE ONLARI BİTİRMEDİN? CESARET EDDDDDDDDDDDDDDDDEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEMEEEEEEEEEDİN! Çünkü... Vince seni dünya çapında bir adam yapmaya çalışıyordu, sen de iyi bir adam olmayı seçtin. Önüne mikrofonlar punchlar için değil röportajlar için uzatıldı. Bol tişörtler yerini dar tişörtlere bıraktı çünkü Vince kaslarının daha diri gözükmesini istiyordu. Kolyeni çıkardın. Melanie'nin sana aldığı kolyeyi! Kız onu bulmak için onca uğraşa girmişti!
Cena bir hışımla Ramirez'i kendine doğru çıkıp onunla kafa kafaya giriyor.
John Cena: Sakın! Melanie'den... Sakın! Burada onun adını bile anmayacaksın.
Kendrick Lamar: Bir durun!
Ramirez, Cena'yı itiyor ve başından beri olayları izleyen Marco artık dayanamayıp söze giriyor.
Marco211: Doğru ya. Beyimiz ne isterse o olur ve sorgulanmaz. Öyle olması gerekir, öyle olmuş olur. Haftalardır seni para için sattığımızı lanse edip durdun. Ama ardındaki hikayeyi hiç merak etmedin ve sana ne yazık ki hiç prim vermeyeceğiz! Bu hikaye, buraya fazla ve bunun yazarlar tarafından kullanıp işlenmesine asla müsade etmeyiz Doc. Eğer PGW için verecek, anlatacak bir hikayen yoksa bu dışarıdaki insanları anlat. Mahalleni, mahallelileri ve onların yaşadığı zorlukları. 23 yıldır onlara sırtını döndün. Hiçbir zaman yanlarında olmadın. Yaşadıkları şeyleri bilmiyorsun bile!
John Cena: Ben her şeyi biliyorum ve sizin Melanie'den bahsetmeniz-
Marco211: SEN, MELANIE'DEN BAHSEDEMEYECEK OLAN ADAMSIN! BİZ DEĞİL! ONU BIRAKIP GİDEN SENSİN!
John Cena: Marco, SUS!
Marco211: Ne diyorsun ha Doctor? Tüm bu seni seven, boş zamanlarında kulaklıklarında World Life dinleyen, çocuklarına senin giydiğin tişörtleri satın alan bu insanlar senin 23 sene önce ne yaptığını biliyorlar mı?
John Cena: O insanlar ben-
Marco211: Evet evet kesinlikle öyle. Peki ya senin güreşe nasıl ve niye başladığını biliyorlar mı? Alberto yerine bence bunlar konuşulmalı Doctor!
John Cena: Burnunu kırıp eline vermeme ne dersin Marco? (üstüne yürür)
Kendrick Lamar: DOC! (sakinleştirir)
Marco211: Sen Id-Ego-Superego diye zırvalarken kimse senin üstüne yürümedi o yüzden şu an sen de sus ve dinle! Daha doğrusu... Senin zaten halihazırda çok iyi bildiğin bir hikaye bu! Ve 8 yaşında ağladığım için bana müzik kutunu vermenden daha etkileyici! Lamar onu iyi tut çünkü ne bok olduğunu insanların öğrenmesini kaldıramayıp bize saldıracak! Anlattığın noktadan devam edeyim, evet beraber büyüyüp geliştik. Tozların toprakların içinde yazdık ve okuduk. Peki sonra? Oh.. Doc senin hafızan ilerisini algılamamış. Ben sana hatırlatayım. 23 yıl önce Ramirez kendi memleketinden olan Compton'daki bir eleman ile dissleşti ve bizim meskeni bir Meksikan mafyası basıp dersimizi verdiler. O senin de o yaşa kadar yediğin en iyi dayaktı... VE... KAHRETSİN BU ÇOK İLGİ ÇEKİCİ! F-U NASIL ÇIKTI BU İNSANLAR BİLİYOR MU? Tanrım siz... Siz çok eksiksiniz. Cena, kavgada koşarak adamın birinin üstüne atladı ama adam Cena'yı sırtına aldı ve "fuck u" diyip bir masanın üstüne yanlamasına fırlattı! Her neyse bu sadece gereksiz bir ara detaydı. O adamlar meskeni bastılar ve bizi müzikal kariyerimiz ile tehdit ettiler! KAHRETSİN BİRAZ MANTIK! KOSKOCA JOHN CENA'NIN ARKADAŞLARI NEDEN KENDRICK LAMAR GİBİ ÜNLÜ OLMASIN VE BİR MESKENDE TOZ TOPRAK İÇİNDE SÖYLESİNLER!?
Cena'nın bu hikayeden çok rahatsız olduğu belli. Eli ayağı yerinde durmuyor. Kendrick Lamar halen onu tutuyor.
Ramirez: O geceden sonra hiçbir zaman kolay kolay yazamadık ve söyleyemedik. Senin mahallede yürürken bulduğun o buruşmuş kağıtlar bize aitti. Çünkü bizim önümüzü kestiler. Siktiğimin Lamar'ından iyi bir yerde olabilirdim ben. Marco, Ufo'dan çok daha iyi olabilirdi! Ama olamadık. Çünkü Ramirez, bir taco mafyasına bulaştı ve o latinolar bizim kariyerimizi bitirdi. Ve hiçbir zaman üst düzey rapçiler olamadık. Mahallemizden çıkamadık. Ve tesadüfe bakın ki, bize bunu yapan ailenin soyundan biri yıllar sonra gelip sana tekmeyi bastı!
Cena, Ramirez'in son dediği cümle karşısında donakalıyor. Öylece Ramirez'in suratına bakıyor. Kendrick Lamar'da şaşırmış durumda.
Ramirez: Alberto'dan bahsediyorum piç herif! Ramirez'in o yıl diss attığı Meksikan rapper, Dos Caras'ın en küçük yeğeni. Alberto'nun kuzenlerinden biri! Ve bu herif kuzeninin aksine güreş ringlerinde gezmeyi uzun zaman önce bırakıp senelerdir kartelin tekinde ayakçılık yapıyor! Sen yoksa o adamları Hunico falan gibi soysuz mu sandın? Onlar öyle güçlüler ki birbirlerinden kopsalar bile içlerinden birisi yıllar sonra tesadüfen olsa da bir şekilde karşımıza çıkıyorlar. Kabul et. Ne sen ne ben... Biz onlarla baş edemedik. Sen Vince'in kapısını çaldın ve hayatını kurtardın. Farklı bir yol çizdin. Ama biz, biz çizemedik. Geriye bakıp döndüğümüzde, anlatılacak bir hikayemiz yok. Ne benim, ne de Marco'nun. Hiçbir zaman Lamar ve sen gibi olamayacağız. Ama şu bir gerçek, sen de hiçbir zaman bizimle olduğun kadar mutlu olamayacaksın. Melanie'yi bıraktın ve gittin. Her zaman seni bekledi. Bu işleri bırakıp mahalleye temelli dönmeni. Ama sen asla dönmedin. Elizabeth Huberdeau denilen o kadınla 2009'da evlendiğinde Melanie'yi görmeliydin. Her neyse.... Sen bizi seçmedin, burayı seçtin. O yüzden geçmişi bırak ve önüne bak. Geçmiş zaten sana kendini sık sık hatırlatacak. Şu an olduğu gibi.
Ramirez, Marco'nun göbeğine vurup onu aşağı çağırıyor. İkili ringden inmek üzere yelteniyorlar derken... Ramirez duruyor. Ağır adımlarla Cena'nın karşısına yürüyor.
Ramirez: Bizimle gel Doc. Compton'a, mahalleye. Her şeyi ardımızda bırakalım. Sana Melanie'yi ve onun kızını gösterelim. Onunla eski yılları yad edin. Yine eskisi gibi, aynı deliğe pisleyelim. Gel Doc. Aynı şişeden su içtiğinde ağzını değdirmeden içmeye çalışmaya ihtiyaç duymadığın insanlarla, bizimle ol! Burası... Burası için değil mahallen için savaş! Bu insanlar, seni tekrar aralarında istiyorlar. Senin yerin Mayhem değil, Compton.
John Cena, şapkasını çıkarıp öylece yere bakıyor ve elini kafasında gezdiriyor. Tüm bunları öğrenmek, güreşten önceki geçmişini tüm detaylarıyla hatırlamak onun mental sağlığına ciddi zararlar verdi. Ve üstüne Ramirez'in dediği şeyleri düşünüyor. Başardığı onca şeyi bırakıp mahalleye, özüne dönme fikrini. Orada kalıcı olmayı. Bir süre Ramirez ve Marco'yu süzüyor... Ve onlara doğru yürüyor...
Atılıyor... Ve sarılıyor! Cena arkadaşları ile sarılıyor!
John Cena: FUCK U!
F-U! CENA, RAMIREZ'E F-U VURUYOR! MARCO ŞAŞKINLIK İÇİNDE BAKARKEN CENA, LAMAR'I ÖNÜNDEN ÇEKİYOR VE MARCO'YU KALDIRIP ONA DA F-U VURUYOR! Dışarıdaki insanlar şaşkınlıkla Cena'nın, Doctor'un yaptığı şeye bakıyorlar! Bunu sindiremiyorlar ve dışarıdaki 15 kişi ringin etrafını sarıyorlar! Bunun üstüne spiker masasında bir hareketlilik görüyoruz.
Nigel McGuinness: Kimse Mayhem'den alamaz.
Kevin Kelly: NIGEL! NE YAPIYORSUN? KAÇ KİŞİLER GÖRMÜYOR MUSUN?
Nigel'in ayaklandığını gören ringin dışındaki 5-6 Comptonlı ona doğru koşuyor! Nigel önden gelenin kafasına kulaklığını geçiriyor, diğerinin kafasına ise masadaki küçük televizyonu! Ardından diğer üç kişiyle yumruklaşmaya başlıyor! Bu sırada Cena ringe giren Comptonlılar ile mücadele ediyor derken seyircilerin arasından iki ayrı adam çıkıyor! BUNLAR JEFF HARDY VE JOHN MORRISON! Cena'ya yardım için buradalar! Morrison elindeki kendo stick ile tek tek Cena'nın mahallelilerine vururken Jeff elindeki sandalye ile mücadele ediyor ve yere alınan Cena'yı yerden kaldırıyor. Comptonlılar yavaş yavaş ringin aşağısına inip seyircilerin arasına karışıyorlar! Bu sırada dışarıdaki Nigel'in de başındakileri def ettiğini görüyoruz. Bir tanesi kalmış durumda. Nigel onu saçından tutuyor ve spiker masasına yaklaştırıyor.
Kevin Kelly: NIGEL! KIRMA ŞU MASAYI!
NIGEL POWERBOMB VURUYOR VE MASA PARÇALANIYOR! Arenada çok derin bir sessizlik var! Ringin içinde ayakta birbirlerine karşı duran Jeff Hardy ve John Morrison var! Bu ikilinin şu anda aynı safhada bulunması garip! Onlar da garipsiyor olacaklar ki birbirlerine "brand için" deyip duruyorlar! Özellikle Jeff Hardy'nin Mayhem'i son şovlarda bu denli savunuyor olması da garip! Bunun arkasındaki neden ne? Bu sırada Cena mahallesinden birini kaldırıyor ve... F-U! Cena, Mayhem'i seçiyor! Mahallesini değil! Ve arkadaşlarını hayatından siliyor. Son F-U yaptığı mahalleliyi öylece bırakıp dışarı adımını atıyor.
Ağır ağır apronun sonuna doğru yürüyor Cena. Mayhem'in Survivor Series için takımının yavaş yavaş oluştuğunu anlayabiliyoruz. Nigel ringe giriyor. JoMo ve Jeff Hardy ile aynı safhada duruyorlar. Cena arka alana girecekken bir anda arkasını dönüp ringe doğru taunt yaparken, ringdeki üçlü onu bakışlarıyla onaylıyorlar. MAYHEM #9, bu şekilde son buluyor.
MAYHEM #9
Prestige Grand Wrestling LLC
™ & © 2023
All Rights Reserved
ŞOV SONU EXCLUSIVE
Kameralarımız neredeyse çöl denilebilecek kadar ıssız ve bir arazide açılıyor. Önde ilerleyen bir limuzini ve onun arkasında takipte olan aracı görüyoruz. Limuzinin içine döndüğümüzde Alberto'nun arka koltukta kitlenmiş bir şekilde oturduğunu , aracı ise geçen şovda gördüğümüz yaşlı adamın sürmekte olduğunu görüyoruz. Alberto belki de bu araçta ilk defa konuşmaya başlıyor.
Alberto El Patron: Beni gömecek bir yer arıyorsanız buradan iyisini bulamazsınız.
Yaşlı adam gülüyor ve aniden arabayı durduruyor. Arkasındaki araba da böylece duruyor.
Yaşlı Şoför: Biraz dinlen evlat. Asıl yolculuğun şimdi başlıyor.
Yaşlı adam bunu der demez limuzinin kapısı açılıyor. Dışarıdaki kişi geçen şov Alexa'yı kaçırıp Alberto'nun zorla limuzine binmesini sağlayan maskeli adam! Alberto'yu sert bir şekilde çekiyor ve limuzinin dışına atıyor. Şimdi Alberto'ya ters kelepçe takıyor ve o şekilde yerde bırakıyor. Alberto kafasını biraz olsun kaldırınca tam karşısında ağzı bantlı olan Alexa'yı görüyor. Bu sırada maskeli adam seri adımlarla limuzini süren yaşlı şoförün yanına gidiyor.
Maskeli Adam: Gracias papa.
Bu sözün ardından yaşlı adam limuzini çalıştırıyor ve tek başına oradan uzaklaşıyor. Gecenin karanlığında çöl gibi olan bu ıssız yerde şu an sadece Alberto, Alexa, maskeli olan gizemli bir adam ve arabası var. Alberto yerde Alexa'ya bakarken Alexa'nın ağlamaya başladığını görüyoruz. Fakat bu ağlama normal bir ağlama değil, resmen çölün ortasında yankılanan cinsten. Maskeli adam bu gürültüyü duymazdan gelmeye çalışıyor ve telefonunu açıp birisini arıyor. Aradığı kişi uzunca bir süre telefonu açmıyor ancak en sonunda açıyor.
Maskeli Adam: No me importa Oscar, se suponía que estarías aquí hace unos minutos, ¡joder!
Bu sırada Alberto aniden ona sesleniyor...
Alberto El Patron: Sana ne istersen verebilirim.
Maskeli adam bir anda Alberto'ya dönüyor. Telefonunu beklemeye alıyor ve konuşuyor.
Maskeli Adam: Sen ne saçmalıyorsun? En iyisi çeneni kapa ve öylece durmaya devam et. Birkaç dakikaya bizi buradan götürecek olan tıra bineceğiz.
Alberto susmayı tercih etmiyor.
Alberto El Patron: Dilediğin ne varsa sana bunu verebilirim. Bana bunu yapmanı söyleyenlerin sana vereceğinden 50 kat fazlasını verebilirim. Seni zengin edecek kadar param var anlıyor musun? Tek istediğim Alexa ve beni çözüp bizi aldığın yere bırakman. Birkaç ev ve lüks arabalardan bahsetmiyorum... Seni baştan yaratacak kadar büyük bir paradan bahsediyorum.
Maskeli adam bu sözlerin ardından telefonu tamamen kapatıyor, Alberto'ya oldukça soğuk bakışlarla yaklaşıyor ve onu yerden kaldırıp dizlerinin üstüne oturtuyor. Şimdi ona kitlenmiş bir şekilde konuşmaya başlıyor.
Maskeli Adam: Beni paran ile satın alacağını mı düşünüyorsun puta? Ben senin gibileri tanırım. Her zor duruma düştüğünüzde cüzdanınıza sarılırsınız. Bir fahişenin koca bir s*k görünce tutup bırakamadığı gibi. Ben bildiğin adamlardan değilim ve şu an içinde bulunduğun durum da daha önce bildiğin şeylerden değil. Burası Compton değil p*çin evladı. Buradan paranla çıkmak da o kadar kolay değil. Eğer sıyrılmak bu kadar kolay olsaydı Aaron bunu yapardı değil mi? Aaron Rodriguez...
Alberto resmen şok içinde kalıyor. Bağırmaya başlıyor.
Alberto El Patron: AARON MI ? S-sen onu na- NEREDEN-
Maskeli Adam: 5 yıldır bize çalışıyordu. Bir Rodriguez olmak için fazla kirli bir amca oğlun olması seni rahatsız mı etti ese? Aslında işinde hiç de fena değildi. Ta ki kişisel hırslarına mağlup olana dek. Bir hain olarak yakalandı. Gereği de yapıldı. Hep duymuşsundur, kaderin kartelin eline kaldıysa en iyi seçenek intihardır.
Alberto kriz geçiriyor resmen. Ellerindeki kelepçeyi sökmek için her şeyi yapmaya çalışıyor. Bu sırada maskeli adam devam ediyor.
Maskeli Adam: Sanırım artık gereğinden fazla samimi olduk. Ne yapalım... Zaten şu maskeyi sırf seni o arenanın otoparkından çıkartmak için takmıştım. Sen bana Javier diyebilirsin.
Javier şimdi maskesini çıkarıyor ve cebine koyuyor.
Javier: Artık gizlimiz saklımız yok değil mi amigo? Bence amca oğlun Aaron'dan daha güzel bir sona sahip olabilirsin. Tek yapman gereken şey yolculuğun devamında da uslu durmak. Meksika'ya vardığımızda "El Jefe" seni en güzel şekilde ağırlayacak.
Javier elini Alberto'nun omuzuna atıyor. Alexa'nın artık ağlamaktan sesinin çıkmadığını, Alberto'nun ise resmen donup kaldığını görüyoruz. Bu sırada Javier'in beklediği tırın çöle girdiği görülüyor. Tırın farından gelen parlak ışık herkesin gözünü alırken görüntü kesiliyor.
D...
R...
Drea..
Dr...
Duyuyor m....?
Bayılm....
Yard...
Çağırı...
Ryback, maç yardım kaldığı için tepkili. Yerde yatan The Dream'in başında konuşuyor.
Ryback: Dümenden maç amına koyum. Ben de adam sandım ringe girdim. Lavuk madem gücün yok ne diye masal okuyorsun?
Rikishi etrafına işaret veriyor. Güreş alanındaki herkes işini gücünü bırakıyor ve hızla oraya gidiyor. Rikishi sağlık görevlileri acele bir şekilde istiyor. Bir anda olay yerine onlarca insan yığılıyor. Herkes gözleri kapalı ve hiçbir reaksiyon göstermeyen Dream'in durumunu merak ediyor. Sağlık görevlileri, ilk yardım gerçekleştirirken; Rikishi telaşlı bir görüntüyle elini başına götürüyor. Kameralar bu yaşananları görüntüledikten sonra kapanıyor, reklamlar giriyor.
Dominik Mysterio! MAYHEM'de çıkacağı maç için hazır gözüküyor. Şarkısıyla senkronize şekilde ağır ağır ringe ilerliyor.
QUIET ON THE SET, CAN WE PLEASE QUIET ON THE SET? Bu Holywood Batista! Yoğun set maratonundan sonra bir maça çıkmak için burada. Çevirdiği iki film vardı ve yakın zamanda vizyona girecekler!
Batista ve Dominik birbirlerini süzüyorlarken birden arenayı sarı ışıklar sarıyor ve üst tarafı yıldızlar kaplamaya başlıyor.
Arkası dönük şekilde zıplaya zıplaya geliyor ve aprondaki yerde elini gezdirmeye başlıyor... Ardından arkasını dönüyor ve Stardust! İlk maçına çıkmak için girişte! Dominik aşağılayıcı şekilde onu izlerken Batista ringde yavaş yavaş ceketini çıkarıp siyah atleti ve pantolonuyla kalıyor. Stardust kıkırdayarak ringe giriyor ve şen şakrak şekilde etrafı süzmeye başlıyor. Dominik ona doğru yürürken Batista ısınma hareketleri yapıyor. Bu sırada hakem üçünün de maça hazır olduğunu görüyor.
Dominik Mysterio vs. Batista vs. Stardust
Üç isim de birbirine bakıyor, hakem de onlara. Hazır olduklarını gördüğü an zili çaldırmak için işareti veriyor. Batista hızlıca davranıp Stardust’a saldırıyor fakat rakibinden de seri bir hamle ile eğilip Dominik’e doğru koşup yumruğu sert bir şekilde savuruyor. Dominik sendeliyor, Stardust arkasını dönüp üstüne gelen Batista’dan yine sıyırılıp kurtulmayı başarıyor, Batista’da bunun hıncını Dominik’e vurup, onu ring dışına göndermesinden çıkarıyor. Stardust arkadan gelip bir Roll Up yapıyor, 1..2..
Batista bu kadar erken pes etmiyor elbette. Stardust ayağa kalktıktan hemen sonra bir Dropkick geçiriyor Batista’ya. Batista aprona doğru sürüklüyor kendisini, Stardust ringlerden sekip üstüne doğru koşmak isterken Dominik! Clothesline! Işık hızıyla yarışır bir çabuklukta bunu yapıyor, tuş denemesi 1.. Stardust atıyor, Batista’dan da Dominik’e bir Roll Up, 1..2.. Dominik attı! İkili ayağa kalkar kalkmaz Stardust’ın çığlık çığlık bağırmasını işitiyorlar... İkili birbirine “Ne ayak la bu” diye bakarken Stardust koşarak önce Dominik’i Clothesline ile indiriyor sonrasında da Batista’ya vuruyor ama Batista yere düşmüyor, sırıtıyor Batista ve Stardust’ı tuttuğu gibi Russian Leg Sweep, akabinde üstüne gelen Dominik’i de tutup Stardust’ın üstüne Suplex ile fırlatıyor, Dominik kenara çekiliyor ve Batista’da Stardust üstünden tuşa gidiyor, 1..2..
Stardust atmayı başarıyor! Batista yerden Stardust’ı kaldırıp ring köşesine fırlatıyor, orada seri yumruk darbelerine başlıyor. Kolundan tutup diğer köşeye attıktan sonra geri üstüne gelen Stardust’a Sidewalk Slam! Batista ayağa kalkar kalkmaz kendini yerde buluyor çünkü Dominik arkadan gelip dizine Chop Block! Dominik gençilik ateşinin verdiği arzuyla yerden tekmelemeye başlıyor Batista’yı, ring köşesine atıp orada da birkaç tekme atıyor. Batista bu durumu lehine çevirip Dominik’i karşı köşeye atıyor ve üstüne doğru koşuyor ama Dominik bunu rakibinin yüzüne attığı tekme ile savuruyor, köşeye çıkıp üstüne atlıyor Batista’nın ancak hesap etmediği bir şey var! Batista tekmeyi karnına indiriyor Dominik’in ve Body Slam! Batista ise iplere tutunarak kalkmaya çalışan Dominik’in arkasında... Ancak Stardust çığlık çığlığa gelip Batista’ya engel oluyor, ayaklarını tutuyor. Batista zor bela onu başından atsa da arkasını dönünce Dominik’ten Drop Kick! Tuş deniyor Batista üzerinden, 1..2..
Batista atıyor! Kendisini de ring dışına atıyor. Dominik onu takip ediyor, kafasından tutup köşedeki merdivenlere çarptırıyor! Batista kafasını tutar vaziyette yerde! Dominik ve Stardust’ın ise o sırada ringe girdiğini ve ikili mücadelede olduğunu görüyoruz. Stardust iplere fırlatıyor ve Dominik ona doğru döner dönmez diz darbesini karnına vuruyor, yerdeki rakibine yakınlaşıyor ancak Dominik ayağa birden hışımla kalkıp Stardust’ın dirseğini çevirip, yere alıyor Boston Crab! Stardust kıvranıyor, iplere doğru yönelmek istiyor ancak Dominik daha da sıkıyor ve kalkıp iplerden uzak konuma alıyor kendisi ve Stardust’ı, eli havaya gider gibi oluyor şimdi ancak unuttuğumuz bir gerçek kendisini yeniden hatırlatıyor, BATISTA! Ring dışından gelip ikiliye birden saldırıyor. Stardust'ı boyunundan kavrayıp ring köşesine hızlı ve sert bir biçimde postalıyor, Stardust kafasını ring kenarındaki demirlere çarpıyor, ring dışına düşüyor. Batista bu an sonrasında gülmeye başlıyor. DERKEN BU GÜLÜŞ YERİNİ BAŞKA BİR ŞEYE BIRAKIYOR. DOMINIK ARKADAN SİNSİCE GELİP ROLL UP'A ALIYOR BATISTA'YI, 1.....................2...........................3!
Kazanan: Dominik Mysterio
ANİDEN VE HAKEM DAHİL BELKİ DE KİMSENİN BEKLEMEDİĞİ BİR ANDA MAÇI BİTİRİYOR DOMINIK MYSTERIO! Batista şaşkınlıkla etrafına bakıp, olayı kavramaya çalışırken Dominik kafasını tutar biçimde ring dışına atıyor kendini ve diğer elini havaya kaldırarak galibiyetini kutluyor. Arka alana doğru ilerlerken kameralar Dominik'in galibiyet sevincini, Batista'nın şaşkınlığı ve en sonda da Stardust'ın ring dışında, yerdeki baygın halini çekerken biz de reklamlara gidiyoruz.
Kameralar şovun yapıldığı arenanın yakınlarında güreşçilerin kaldığı bir apartmanın terasında açılıyor. Bir aquaparkta ne varsa terasta da aynı şekilde ürünler var. Havuz cıvıl cıvıl, etrafta asla çocuk yok ve şezlongda güneşlenen insanlar oluşturuyor mekanı. Barın önüne önce ayakları görünen iki erkek geliyor. Kameranın açısı yükseldikçe kim oldukları anlaşılıyor. Bunlar The SEX!
Val Venis: Unut gitsin. Sıradan bir kadındı.
John Morrison: Problem kadında değil bro. Onunla işimi zaten gördüm. Lee isterse onun bir tarafından girip öteki tarafından çıksın, gram s**imde değil. Problem bizim masamızdan alıp götürmesi. Planımızı sekteye uğratması.
Val Venis: Masamızdan almış olabilir ama sen de diyorsun dostum, ona çaktın. O ZEVKİ tattın. Şimdilik unut gitsin. Bugün kemer maçım var. Bundan önce keyfimizin kaçmasını istemeyiz değil mi?
Kokteyller geliyor. İkili tokuşturuyor.
Val Venis: Şuraya bak. İlikleri görüyor musun? Yeni sürüm gibi. Mükemmel parçalar. Vicky'den katbekat daha ateşliler. Victoria'daaahn...
John Morrison: Anlıyor musun şimdi? Victoria bambaşkaydı.
Val Venis: Analıyorumm... Öyle bir kadındı ki adı geçtiği gibi etkisini gösteriyor. Şu an havlumu düşmemesi için zor tutuyorum.
John Morrison: Destek olayım?
Val Venis: Hayır. Bu saatten sonra birbirimizi s**meyelim.
John Morrison: Vakit geldi, gel benimle.
Venis ve John Morrison kokteyllerini alıp havuzun kenarına geliyorlar. Tüm kadınların gözleri onlarda.
Val Venis: En sağdaki bende, havuzdaki.
Venis ve Jomo kadınların yanına gelip eğiliyorlar. Kokteyllerindeki pipeti kadınların ağzına veriyorlar. Kadınlar iyice bir vakumluyor.
Val Venis: Tadı nasıl?
Cassie: Alamadım. Bir kez daha deneyebilir miyim?
Maddy: Canım dur. Belki diğerinin tadı daha güzeldir. İzin verir misin?
John Morrison: Elbette, iyice iyice içine çek.
Maddy: Bir şeyler eksik ya.
Maddy, Jomo'yu şortundan tutup havuza çekiyor. Venis, Jomo'nun düşüşünü izlerken Cassie tarafından aniden suya çekiliyor. Boşta kalan kadın da kameramanı havuza çekiyor. Kamera su kaçırıyo-
Görüntüler bir gece kulübünde açılıyor. Ortamda gürültü eksik olmuyor. Jomo'nun seveceği tarzda ışıklar var. Bunu görünce kendini tutamıyor. Pistin ortasına geliyor. Kendini müziğin ritmine kaptırıp dans ediyor. Cassie, yorgunluktan Venis'in göğsüne kafasını koyuyor. Tek tek Venis'in her bir karın kasına parmağıyla bastırıyor. Bu sırada Venis de Jomo'ya kadeh kaldırıyor. Jomo ufak bir gülümseme atıp dansına devam ediyor. Mekanın tüm ışıklarını üzerine çekiyor. Kendisi gibi dansa kendini kaptıran kadınlar, ekürilerini bırakıp Jomo'nun etrafında toplanıyor. Adeta Jupiter gibi birçok uyduya sahip. Çekim denen şey kayboluyor ve uyduların hepsi merkeze yaklaşıyor. Jomo sıkışıklığın işine geldiği anlardan birini yaşıyor.
Jomo gözlerini açtığında çevresinde bir sürü kadın görüyor. Hepsi kendisine sırnaşıyor. Bir çaba göstermesine gerek kalmıyor. Kadınlarla oldukça samimi anlar yaşıyor. Bir anlığına kafasını arkaya çevirdiğinde Val Venis ve Cassie'yi göremiyor. Gözünü seyirerek Maddy'e yüzünü çeviriyor. Dansçılığın getirdiği esneklikle yingyangı birbirleriyle yapıyorlar.
Venis ve Cassie bir dairede görünüyor. Cassie koltukta otururken Venis, ortadaki sehpanın üstünde oturuyor.
Cassie: Başım ağrımıştı ya. Böyle yerleri hiçbir zaman beğenmemişimdir. Bana çok ucuz geliyor. Genç olmama rağmen eğlenmek için hiç birinci tercihim olmadı.
Val Venis: Nelerden hoşlanırsın tatlım?.. Bana kendinden bahset. Ucuz o***pulardan bıktım. Yakından tanıdığım insanlar bana daha çok HEYECAN veriyor.
Cassie: Yani.. bilirsin. Güzellik takıntım var. Aynaya sadece makyaj yaptıktan sonra bakıyorum. Yani, biraz lüks giyinirim. Erkenden buruşmasını, kömür gibi olmasını istemem.
Val Venis: Aaa hadi ama. Bunlar klasik şeyler. Böyle olmayan kadın yok. Bak, sana bir kadında bulunmasını en çok istediğim özelliğin ne olduğunu söyleyeyim mi? Daddy issues. Bayılırım.
Cassie: Sapık mısın?
Val Venis, sırıtarak ayağa kalkıyor ve paravanın arkasına geçiyor.
Film kasetleri alıp paravanın arkasından çıkıyor ve Cassie'nin yanına oturuyor.
Val Venis: Sana başarılı bir oyuncu olduğumu söylemiş miydim?
Cassie: Ünlü müsün, adını hiç duymadım.
Val Venis: Birazdan odada haykıracaksın. Kendi sesinle adımı bol bol duyacaksın... Aralarından bir tanesini izlemeye ne dersin? Her biri ustalık eserlerim.
Cassie: Bunları sade izlemek istemiyorum. Sen aç. İçmelik bir şeyler alıp geliyorum.
Cassie içkileri alıp sehpaya koyuyor ve Venis'in yanına oturuyor.
Cassie: Ee filmi açmamışsın.
Val Venis: Film şu an başlıyor.
Val Venis havlusu ile arka alanda görünüyor. Kafası yerinde değil gibi. İkinci bir ekran daha geliyor. Wes Lee, yanında Victoria ile arka alanda yürüyor. İki ismin ekrandaki görüntüleri ile ringe dönüyoruz.
OMG! Val Venis burada! Seyirciler pankartları ile beraber ayağa kalkıyor. Ancak Venis her zamanki gibi bir giriş yapmıyor. Oldukça sakin. Havlusunu girişte yere atıyor ve başını tutarak ringe ilerliyor. Ringe girip köşedeki turnbuckle'a oturarak rakibini bekliyor.
GOLDEN BOY! Wes Lee burada. Venis'in aksine oldukça motive. Enerjik bir şekilde ringe giriyor ve köşeye çıkıp tauntunu atıyor. Venis'e kemer işareti yapıyor. Hakem, Lee'yi kontrol ediyor. Venis'i de kontrol ettikten sonra maçı başlatıyor.
Intercontinental Championship Match
Val Venis (c) vs. Wes Lee
Zil çalıor ama Val Venis'in durumu pek iyi değil. Başını tutuyor.
Wes Lee dudak altından gülüyor. Hakem zili çaldırıyor ve maç başlıyor. Wes Lee, Venis'in üzerine yürüyor. Val Venis, eliyle kendini siper ediyor gelmemesi için. Wes Lee hakeme itiraz ediyor.
Venis bir anda ayaklanıp Wes Lee'ye yumruk atıyor ama Wes Lee çekiliyor. Val Venis'in yumruğa boşluğa düştüğü gibi yüz üstü yere çakılıyor. Hareketsiz yerde yatıyor.
Wes Lee duruma anlam veremiyor ama yine de kendinden ödün vermeden ringin köşesine çıkıyor. THE FINAL FLASH! 1...2...
Kazanan ve Yeni Intercontinental Şampiyonu: Wes Lee
WES LEE YENİ ŞAMPİYON! GARİP BİR ŞEKİLDE BUNU BAŞARIYOR. HAKEMDEN KEMERİ ALIYOR VE ÇILGINLAR GİBİ SEVİNİYOR. ARKA ALANDAN KOŞARAK VICTORIA GELİYOR. WES LEE'NIN KUCAĞINA ZIPLAYIP ONU ÖPÜCÜK BOMBARDIMINA UĞRATIYOR. SONUNDA LEE'NİN KUCAĞINDAN İNİYOR VE LEE'YE SARILIYOR. İKİLİ VENİS'E BAKIYOR. VENIS TRANSA GİRMİŞ GİBİ GÖZÜNÜ BİR AÇIP BİR KAPATIYOR!
Wes Lee: Venisssss! Çil yavrusu gibi dağıldın. Lan yarrraam noldu? Venisss!
V...
Va...
Val...
John Morrison: VAL! Kahretsin uyan artık amına koyayım maçın var! Val. UYANSANA! BEN Mİ GİRECEĞİM MAÇA?
Val Venis: İlaç attı... yenilmedim... ilaç attı... hile yapıldı...
John Morrison: Ne? Saçmalamayı kes de uyan. Ne oldu sana böyle? Sanki hardcore sevişmiş gibi terlemişsin. Her yerin ter içinde.
Val Venis: Wes?.. John sen miydin? O kaşar nerede?
John Morrison: İyi misin? Dediklerini anlamıyorum.
Val Venis: Kemerim nerede?
John Morrison: Al. Burada. Hadi hareketlen. Birazdan kemer maçın var. O herife hak ettiği cevabı ver.
Venis, rüyasının şokuyla bir süre yere kitleniyor. Kendine geldiğinde ayağa kalkıyor ve duşa geçiyor. Jomo, kameramana cep telefonundan kokteyl fotoğrafları gösterirken kamera kapanıyor.
Kameralar arenada açıldığında...
PGW'nin altın çocuğu girişte! Debutundan itibaren etkili bir performans ortaya koyan ve iyi bir screentime alan Wes Lee ringe ilerliyor ve kemer işareti yapmaya başlıyor. Ardından rakibini bekliyor.
Kadınları sırılsıklam eden, tarihin en ateşli şampiyonu girişte! Yanında John Morrison yok. Victoria olaylarından dolayı biraz mental sıkıntıları olmalı! Venis havlusunun arasındaki kemerini okşarken ringe ilerliyor...
İki güreşçimiz de girişini gerçekleştirdi, artık maçın başlamasına hiçbir engel yok gibi gözüküyor. Hakem şampiyon Val Venis'in yanına gittikten sonra IC kemerini kendisinden alıyor. Kemerle birlikte Wes Lee'nin bulunduğu tarafa ilerleyip, kemeri kendisine gösteriyor. Wes Lee kafasını sallıyor kemere bakarak. Hakem elindeki kemerle ringin ortasına ilerledikten sonra kemeri havaya kaldırıyor ve arenadaki sesler çok yükseliyor! Hakem belli bir müddet kemeri havaya kaldırmasından sonra, kemeri ringin dışındaki görevlilere teslim ediyor. Ardından sırasıyla güreşçilerimizin yanına giderek onları kontrol ediyor. Kontrollerini tamamlamasının ardından ringin ortasına geçen hakemimiz, güreşçilere son bir kez daha bakış attıktan sonra eliyle işareti veriyor. Maçın başlangıcını belirten bu işaret ile hemen birlikte zil sesini işitiyoruz. Maç da başlamış oluyor böylelikle!
Intercontinental Championship
Val Venis (C) vs. Wes Lee
Temkinli adımlarla ringin ortasına ilerliyorlar, şu anda face to face durumundalar. Val Venis rakibinin boyuyla dalga geçiyor! Wes agresifleşiyor ve Jumping Roundhouse Kick yapıyor! Val Venis bu hareketin etkisiyle affallıyor. Şimdi Wes'in iplere hareketlendiğini görüyoruz. Wes iplerden sektikten sonra rakibine Big Boot yapıyor! Hayır! Val Venis, Scoop Powerslam ile rakibini yere seriyor. Wes sırtını tutuyor yerde uzanırken. Val Venis yerdeki rakibini ayağa kaldırıyor saçından tutarak, ardından onu köşeye gönderiyor. Wes sırtını köşeye sert bir biçimde çarptıktan sonra sırtını köşeye yaslayarak dinleniyor. Bu esnada Val Venis'in koşmaya başladığını görüyoruz, Stinger Splash! Olmadı! Wes çekiliyor ve Val Venis köşeye tosluyor! Val Venis göğsünü tutarak geriye doğru savrulurken, Wes'in second-rope'a çıktığını görüyoruz. Atlıyor, Missile Dropkick! Val Venis yere düşmesinden biraz geçmesiyle ayağa kalkıyor, bu esnada Wes'in hareketlendiğini görüyoruz. Wes'ten Big Boot! Hemen tuşa gittiğini görüyoruz, hakem saymaya koyuluyor. 1...
Hakem elini ikinci kez vurmadan Kickout geliyor Val Venis'ten. Wes fazla duraklamıyor, iplerin arasından apron'a geçiyor. Orada hiç beklemeden top-rope'a çıkıyor. Ardından atlıyor, bir saniye, top-rope'ta ayağa kalkıyor. Maçı erkenden bitirmeyi mi amaçlıyor? Bitirici hareketini yapmaya yeltenecek. Taunt'unu yaptıktan sonra atlıyor Wes! FINAL FLASH!
Başarısız! Val Venis'in yana kaymasıyla birlikte Wes boşa atlamış oluyor! Wes acı içinde sırtını tutarken, Val Venis kahkahalar atarak ayağa kalkıyor. Val Venis, yerdeki rakibini saçından çekerek ayağa kaldırdıktan sonra onu iplere gönderiyor. O da ne? Rakibinin elini bırakmıyor ve onunla birlikte gidiyor. Wes iplerden sekerken, Val Venis'ten rakibinin karnına bir diz darbesi geliyor. Bunu bir kez daha yapacak, rakibini karşılarında yer alan iplere doğru gönderiyor. Rakibinin elini bırakmayarak onunla birlikte gidiyor iplere. Wes iplerden seker sekmez, Val Venis'ten rakibinin karnına bir diz darbesi daha geliyor. Repeated Knee Strikes oldu! Bir tuş denemesi geliyor. 1... 2 olmadan, Kickout geliyor.
Val Venis rakibini direkt ayağa kaldırıyor ve onu iplere gönderiyor. Wes iplerden sekiyor ve Val Venis'ten Back Elbow geliyor, Wes yerde. Val Venis durmuyor, Elbow Drop! Bunla da yetinmiyor, Knee Drop! Kombosunu tamamladı! Val Venis rakibinin ayağa kalkmasını bekliyor. Wes'in ufak ufak ayağa kalktığını görüyoruz. Bu süreçte Val Venis, rakibinin kafasını eliyle itiyor. Rakibini kışkırtıyor adeta. Wes nihayet ayakta. Val Venis, Wes'i köşeye gönderiyor! Hayır, Wes onu gönderiyor! Val Venis köşeye çarpıyor ve sırtını yaslayarak köşede dinleniyor. Wes koşmaya başlıyor diğer taraftan. Running Corner Back Elbow! Rakibini iplere gönderiyor, ardından kendisi de onunla aynı tarafa doğru koşuyor. Val Venis iplerden sekiyor, Wes de iplerden sekiyor. Val Venis arkasındaki rakibine doğru dönüyor, Wes'ten Running Koppu Kick geliyor! Val Venis bu hareketin etkisiyle iplerin arasından ringin dışına düşüyor. Sırtını tutuyor yerde uzanırken, ağır tempoyla ayağa kalkıyor. Bu esnada Wes'in ring içinde gerildiğini görüyoruz. Val Venis'in tek dizinin üstüne geçmesiyle birlikte iplere koşmaya başlıyor. İplerden sekiyor, bu esnada Val Venis tamamen ayağa kalkıyor. Wes koşmayı sürdürüyor ve ringin dışına atlayışını gerçekleştiriyor. TOPE CON HILO!
Çok başarılı bir hareketti! Wes, rakibinin ayağa kalkmasını bekliyor. Fazla geçmeden Val Venis'in ayağa kalktığını görüyoruz. Wes çelik basamaklara gönderiyor, tüm gücüyle! Val Venis'in çelik basamaklara çarpmasıyla çok ciddi bir ses çıkıyor, basamaklar dağılıyor! Wes ile taunt'unu yaparak seyircileri ayağa kaldırıyor! Çelik basamakların alttaki büyük parçasının üstüne çıktıktan sonra Val Venis'in kalkmasını bekliyor. Val Venis ayağa kalktıktan sonra, Wes rakibinin boynuna kolunu sarıyor. Kafasını sıkıştırdığı rakibine DDT yapacak gibi! Derken o da ne? Val Venis'ten beklenmedik bir şekilde Flapjack geliyor! Wes çok kötü bir şekilde yere çarptı! Acı içinde göğsünü tutuyor, Val Venis de yaptığı hareketin ardından kendisini yere bırakıyor. Bu esnada ring içindeki hakemin saymayı sürdürdüğünü görüyoruz. 6... 7... İkili bariyerlerden destek alarak ufaktan ayağa kalkmaya başlıyorlar. 8... 9... Ayaktalar, hakem ''10'' diyene kadar ringe girebilecekler mi? Maç diskalifiye ile bitebilir! Yetişemeyebilirler! Bakalım ne olacak?
Son anda kendilerini ringin içine atıveriyorlar, maç kaldığı yerden devam edecek! İki güreşçi de iplerden destek alarak ayağa kalkıyor. Wes, Val Venis'in bulunduğu tarafa doğru hareketleniyor. Val Venis'ten rakibinin karnına tekme geliyor, Wes karnını tutarak eğiliyor. Val Venis'ten Piledriver gelecek! O da ne? Wes kafasını geriye kaldırarak, Back Body Drop'a çevirmeye yelteniyor ama Val Venis'i kaldıramıyor. Val Venis rakibini aşağılayacak şekilde kahkaha attıktan sonra Piledriver'ını gerçekleştiriyor. Durmuyor, rakibini ayağa kaldırdıktan sonra tek kolunu kendi omzuna atıyor ve Delayed Vertical Suplex yapıyor. Şimdi taunt'unu yapıyor rakibinin ayağa kalkmasını beklerken. Wes uzun bir zamanın geçmesiyle birlikte ayağa kalkıyor, Val Venis'ten Big Package! Big Package! Durmaya hiç niyeti yok, maçı bitirmeyi gözüne kestirmiş bir Val Venis var. İplerin arasından apron'a geçtikten sonra top-rope'a çıkıyor. Ayağa kalkıyor ve taunt'unu yapıyor. Seyircilerden ''Cum! Cum!'' chantleri geliyor! Devamında Val Venis atlıyor... CUM SHOT! CUM SHOT!
Oldu! Tuşa gidiyor! 1... 2...
3 OLMADAN KICKOUT! VAL VENIS RAKIBINI AYAĞA KALDIRDIKTAN SONRA YAPTIKLARINI TEKRARLAMAYA KOYULUYOR. RAKİBİNİ AYAĞA KALDIRDIKTAN SONRA DELAYED VERTICAL SUPLEX İÇİN HAVAYA KALDIRIYOR. BAYA HAVADA TUTUYOR RAKİBİNİ. BİR SANİYE, O DA NE? WES RAKİBİNİN ÜSTÜNDEN İNİYOR. VAL VENIS ARKASINI DÖNDÜĞÜNDE THRUST KICK GELİYOR. OLAMAZ! VAL VENIS BU HAREKETİN ETKİSİYLE HAKEMİN ÜSTÜNE DÜŞÜYOR! HAKEMİN ÜSTÜNE DEVRİLİYOR! HAKEM YERDE! HAKEM YERDE! BİR TARAFTAN ÇENESİNİ TUTAN VAL VENIS AYAĞA KALKIYOR ŞAŞKINLIK İÇERİSİNDE. WES SADECE İZLİYOR OLAN BİTENİ!
Val Venis şaşkın bir ifadeyler yerdeki hakeme bakıyor ve onun yanına doğru eğiliyor. Ancak hakem fazlasıyla kötü bir durumda! Venis şaşkın şaşkın durmaya devam ederken- LOW BLOW! WES LEE'DEN LOW BLOW GELİYOR. Venis hayalarını tutarak acı içinde dizlerinin üstüne düşüyor. Ama bu durum bile Wes Lee'yi tatmin etmiyor ve kendisi koşarak iplere gidiyor, dizlerinin üstünde durmaya çalışan Venis'e en sertinden bir Rolling Axe Kick vuruyor! Venis kafasının arkasına yediği bu hareketle tamamen kendisini yerde buluyor. Seyirciler deli gibi Wes Lee'yi yuhalıyor. Ancak şampiyon artık hareketsiz bir şekilde yerde ve hayatta olan kişi Wes Lee'den başkası değil. Venis yerde yatmaya devam ederken Wes Lee'nin sırıtarak ona doğru baktığını görüyoruz.
Kendisi hakemin halen yerde olduğunu kontrol ettikten sonra ringin dışına çıkıyor şimdi. Spiker masasının oraya gidiyor ve oradaki iki sandalyeyi eline alıyor. Sandalyeleri seyircilere doğru göstererek dilini çıkarıyor.
Wes Lee: Yeni şampiyonunuzu selamlayın annesizler.
Sandalyelerle birlikte ringe ilerliyor-
HAYIR KAPÜŞONLU BİRİSİ SEYİRCİLERİN ARASINDAN FIRLIYOR VE TÜM ODAĞIYLA WES LEE'YE DOĞRU KİTLENİYOR!
VE KAPÜŞONLU ADAMDAN WES LEE'YE HELLUVA KICK! HELLUVA KICK!
Kevin Kelley: HAS*KTİR!
BU İSİM SAMI ZAYN! Seyirciler resmen çıldırıp ayağa kalkıyor. Sami Zayn seri bir şekilde Helluva Kick ile bayılttığı Wes Lee'yi ringe atıyor ve Val Venis'in yanına gidiyor. Şimdi Venis'i ayağa kaldırıyor! Sami Zayn, Intercontinental kemerini kazandırdığı adama şimdi de kaybetmemesi için en büyük yardımı yapıyor.
Nigel McGuinness: Şakasız gözlerim doldu anasını satayım.
Venis, Zayn'in yardımıyla ayağa kalktıktan sonra köşelere doğru çıkıyor. Dengesini sağlamaya çalışıyor ve.... CUM SHOT! CUM SHOT! BAŞARILI! VENIS KENDİSİNİ LEE'NİN ÜSTÜNE BIRAKIYOR. Zayn ringden inip güvenlikler gelmeden seyircilerin arasına karışırken hakem zar zor kendine gelmiş bir vaziyette tuşu sayıyor 1................2............
3!
Kazanan ve Halen Intercontinental Şampiyonu: Val Venis
Venis kemerini koruyor! Sami Zayn belki de onun tarih yazmasına ikinci defa yardımcı oluyor. Venis yerde kendine gelir gelmez seyircilerin arasındaki Zayn'e bakıyor. Zayn ise gururlu bir bakışla Venis'e bakıyor ve ardından hızlı bir şekilde gözden kayboluyor. Venis bu galibiyetin üstüne şovunu yapmaya devam ederken biz de reklamlara gidiyoruz.
Ana olay için reklamlardan sonra tekrar buradayız! Kameralar açıldığında ringde ışıkların bir tık kapalı olduğu bir ortam var. Ve dışarıda tıpkı MAYHEM: Free-Style'da olan gibi bir ortam var. Compton tayfa burada, ringin etrafında! Yakındaki seyirciler onlardan çok rahatsız oluyorlar. Arena adeta dumanaltı durumda. Çocuklar öksürük krizine giriyorlar.
Nigel McGuinness: Kahretsin! Bu yüzleşme başka bir yerde olamaz mıydı? Pasif içicilikten öleceğim.
Kevin Kelly: Katılıyorum Nigel. Bu adamlar...
Spiker masasına yakın olan, Cena'ya Free-Style şovunda ihanet etmiş rapperlardan biri olan Ramirez, gözünü Kevin Kelly'e dikiyor.
Kevin Kelly: Bildiğimiz adamlardan değil. Sussak iyi gibi Nigel.
Nigel McGuinness: Bazen çok götlek bir adam olduğunu düşünüyorum Kevin.
Money Trees! Bu Kendrick Lamar'ın bir şarkısı! Ve girişte gözüken o!
Kendrick Lamar şaşkın tepkiler içerisinde ringe ilerliyor ve içeri giriyor. Kendisinin elinde halihazırda bir mikrofon var. Bir süre etrafı süzüyor. Spiker masasındaki Nigel ve Kelly ile gözgöze geliyor.
Kendrick Lamar: Buradan rahatsız olduğunuzu az çok anlayabiliyorum kardeşim. Ama biz burada pek kalıcı değiliz. Sadece bu gece için anlatacak bir hikayemiz var. Bunu Compton'da yapabilirdik fakat Doctor burada olmasını istedi. Tamam yalan konuşmanın gereği yok bunu ben istedim. Bütün bunları... Doctor'u Compton ile yüzleştirmek benim fikrimdi çünkü o hep kaçıyordu. Tanıdığımdan beri hiçbir şeyden kaçmayan adamı iki haftadır göremiyorum. Ve bunun için... Kahretsin. Neden? RAMIREZ! MARCO! NEDEN? Bunu neden yaptınız oğlum? Bana... Bana açıklamanız gerekiyor çünkü kendim düşündüğümde ben... Ben hiçbir çıkar yol bulamıyorum! Par- Kıyaf- NED-... ŞU RİNGE ARTIK GELİYOR MUSUNUZ AMINA KOYAYIM?
Alberto del Rio: D-o-c...
Alberto del Rio ayakta zar zor şekilde duruyor. Cena nefesini solurken ona dönüyor.
Alberto del Rio: Burası... Senin evin.
Cena onu ciddiye almıyor ve kafasını iki yana sallayıp anahtarlardan doğru olanı buluyor. Kapıya sokuyor.
Alberto del Rio: Ama ben... Ben satın aldım.
KAPIYA İKİ KİŞİ EL KOYUYOR VE CENA'NIN ÇIKMASINI ENGELLİYOR! BUNLAR CENA'NIN RAPPER ARKADAŞLARI RAMIREZ VE MARCO211!
Alberto del Rio ayakta zar zor şekilde duruyor. Cena nefesini solurken ona dönüyor.
Alberto del Rio: Burası... Senin evin.
Cena onu ciddiye almıyor ve kafasını iki yana sallayıp anahtarlardan doğru olanı buluyor. Kapıya sokuyor.
Alberto del Rio: Ama ben... Ben satın aldım.
KAPIYA İKİ KİŞİ EL KOYUYOR VE CENA'NIN ÇIKMASINI ENGELLİYOR! BUNLAR CENA'NIN RAPPER ARKADAŞLARI RAMIREZ VE MARCO211!
Marco ve Ramirez ringe giriyorlar. Lamar öylece onlara bakarken Ramirez ve Marco birbirlerini süzüyorlar. Arenada uzun bir süre sessizlik hakim oluyor. En sonunda ihanet eden ikili aralarında göz işaretleri ile anlaşıyorlar. Marco eline bir mikrofon alıyor ve konuşmaya hazırlanıyor. Mikrofonu ağzına götürüyor.
Nigel McGuinness: Ortalık fena karışacak Kevin. Bu yüzleşme efsanevi olacak. Umarım her şey bittiğinde bu şovun kaydı silinmez.
Kevin Kelly: Böyle bir şey neden olsun Nigel?
Nigel McGuinness: Hiç hayallerde yaşadığın oldu mu?
Kevin Kelly: Nigel. Seni anlamıyorum!
Nigel McGuinness: Boşver Kevin. Belki de başka bir evrende anlayabilirdin.
WORD LIFE! Doctor, arkadaşının sözünü ağzına tıkıyor! Girişte görünüyor ve öylece ringin içine bakıyor. Lamar gözlerini Cena'dan ayırmıyor. Cena ağır ağır içeri giriyor. Marco ve Ramirez'e bakıyor.
Bu sırada Lamar, üçlünün arasına giriyor. Cena biraz geri çekiliyor ve ringin etrafında dolanıyor. Ardından mikrofona doğru eğiliyor.
John Cena: Biraz bak Lamar. Biraz bak ve düşün. Neler oldu, neler yaşandı ve neler bitti. İnsan çocukluğunu belirli bir yaştan önce hatırlamazmış. Freud buna bilinçdışı dönem diyor. Bense karanlık dönem. Freud'dan daha iyi bildiğimden mi sence? Kardeşim. Bu büyük saçmalık olur. Ben buna karanlık dönem derim çünkü o dönemde Id devrededir. Id, insanın en vahşi duygularının ortaya çıktığı o karanlık dönemdir. Id nasıl bir şeydir sana anlayacağın dilde anlatayım Lamar. Her zaman hayattaki temel ihtiyaçlar ve amaçlar doğrultusunda hareket eder. İçerisinde bir duygu barındırmaz. Sadece hedefe yöneliktir ve hedef için gereken her şeyi yapar. Düşünemez, tartamaz ve hesaplayamaz. Şimdi sana Id'in tam karşıtından bahsedeyim. Super-Ego.
Kendrick Lamar: Doc-
John Cena: Dinle dediysem dinle Lamar. Super-Ego tamamen vicdan doğrultusunda hareket eder ve Id'e karşı çıkar. Yani Id'in aksine olaylara daha insancıl bakar ve ona karşı çıkar. Ve son olarak, onların arasında ezilen bir kavram; Ego -bu sen oluyorsun Lamar-. Her zaman iki tarafın da gönlünü hoş tutmaya çalışır ve olaylardan bir çıkış yolu arar. Ama bu çıkış yolu iki tarafı da memnun etmelidir. Bir çocuk markete gittiğinde zararlı da olsa o çikolatayı istemesi Id, babasının "çikolata yok" demesi Super-Ego, fakat Anne'nin "bir tanecik alabilir" demesi Egodur. Açıklayıcı olduğuna eminim kardeşim. Hayatım boyunca her zaman Marco ve Ramirez'in isteklerini karşılamaya, onları memnun etmeye çalıştım ben. Hatırladığım ilk şey çok sevdiğim bir müzik kutusunu 8 yaşındayken gidip Marco'ya verdiğimdi çünkü onu vermediğim için ağlamıştı. 25 yaşına bastığımda Yeraltında freestyle atmayı bırakıp güreşe başladım ve kazandığım ilk parayla Ramirez'e bir stüdyo kurdum. Çünkü ona böyle bir sözüm vardı. Doğruya doğru. Ben Compton için bir doktor oldum. Çok yara sardım. Burada dışarıda sigara yakıp bizi izleyen her adamın hayatında bir iz bırakmışımdır. İz bırakmak, Lamar... İyi ya da kötü, bir iz bırakmak. İnsanı hayatta tutan şeydir. Ben bunu yaptığıma inanıyorum. Gerek Marco'nun, gerek Ram'in, gerek ise dışarıdaki tüm bu insanların hayatında. Ben kendimi hatırladığımda yerin yedi kat aşağısındaydım. Orada tozlar, topraklar vardı. Benden büyük onca adamın bizim girdiğimiz beatlerden katbekat üstün beatlerde dans ettiğini, olabilecek en iyi stratchlerin vuku bulduğunu ve punchlineların o adamların birbirlerinin damarlarına raks ettiğini görmüştüm. Her zaman onları izledim ve değiştim. Geliştim. Elime bir mikrofon aldığım ilk an karşımda Marco vardı ve girdiğim ilk beatin maker'ı oydu. Çektiğimiz ilk klip Ramirez'in eseriydi. Bu adamlar benim hayatımı oluşturan parçalardı. Onlar olmadan yarım kalırdım ve bu yüzden aklımın hep bir köşesinde onların olmadığı senaryolar kurdum. Bir gün yollarımız ayrılacaktı ve başka başka yerlerde olacaktık. Belki de oğlanlarımıza birbirimizin adını koyup onları freestyle'a sokacaktık. Ama emin olduğum bir şey var Lamar...
Lamar meraklı şekilde Cena'ya bakıyor. Marco ve Ramirez'de öyle.
John Cena: Bu yaşanamazdı çünkü bir adamın kökü neyse dalı da odur. Sizin kanınız bozuk kardeşim. O yüzden Doctor Jr.'ın belki de asla arkadaşlık yapmaması gerekenler sizin oğlanlarınız olurdu. Ben bunu bilemedim, ama en azından oğlum ya da torunum bunu yaşamayacak. Çünkü sizi hayatımdan sildim. Benimle başladı ve benimle bitti. Dahası olmayacak. Bunu benden başka kimse yaşamayacak. Artık dostum değilsiniz. Alberto hepinizi satın almış. Bir zamanlar yoğun tempodan kaçma amacıyla mahalleye gelirdim ve kafamı dinlerdim. Lamar'ın kuzenlerinin eski evlerinin bulunduğu sokakta birkaç line yazılı olan buruşmuş kağıtlar olurdu ve ben onları okuyup kimin yazdığını kendimce tahmin etmeye çalışırdım. Öyle ya, ben senin gözlerinde yatan yılların harabesini görebiliyorum Lamar. Biraz daha baktığımda acının ikliminde yatan bedenini. Yaşadığımız hayatlar da pek farklı değil. Benim de çok iyi bildiğim bir hikaye bu. Aynı gel-git, aynı med-cezir. Yaptığımız, başardığımız her şey kendi başımıza. Şu anda buradaysak, bu zamana kadar Compton bize saygı duyduysa bunu sağlayan bizleriz. Ama sular kabardı ve fırtınamız bu kenti istila etti. Herkes sattı beni... Aşağıdaki insanlar sattı, buraya gelmek bile istemeyip mahallede olanlar sattı, yeraltı sattı. Compton sattı beni. Çocukluk arkadaşlarım sattı. Bir insanı çocukluk arkadaşları satarsa herkes satar. Ve şimdi karşımda öylece dikilip, susuyorlar. Hiçbir şey olmamış, yaşanmamış gibi. Kapıma kilidi vurup beni "evim" dediğim yerde öylece bırakan, türünü özünü her şeyini kendim belirlediğim bir maçı kaybettiren arkadaşlarım bana öylece bakıyorlar. İhanet eden biri, kendini nasıl savunur?
Ramirez: Sen söyle Doc, bana bir söyle. Nasıl? Çünkü ben bilmiyorum. Savunmak da istemiyorum. Bir açıklamam da yok. Buraya bizi Lamar çağırdı ve geldik. Sorun da bu. Biz buraya ait değiliz, hiçbir zaman da olmadık. Ama sen, sen de öyle piç! Senin yerin burası değildi! "Gözümü açtığımda oradaydım" dediğin, ilk hatırladığın yerdi! Compton'dı! Sen oraya dönmeliydin, bizim yanımızda olmalıydın!
John Cena: Bunun için mi yaptınız ha? Güreşe dönmeyeyim diye mi? Sizin gibi olayım diye mi?
Ramirez: Sen bize benzeyemezsin! Sen korkağın tekisin!
John Cena: BEN?
Ramirez: SEN! SEN! (Cena'nın üstüne yürür) Daha bizim kariyerimizi bitirdikleri gün ne hale düşeceğimizi anladın! Hemen California'ya güreş kurslarına kaçtın! ÇÜNKÜ NEDEN? BİZİM YAPTIĞIMIZI YAPAMAZSIN SEN HAYATTA KALAMAZSIN SEN, KORKAĞIN TEKİSİN!
John Cena: DOĞRU OLAN GİTMEKTİ!
Ramirez: O ZAMAN BİZİM MÜZİK KARİYERİMİZİ BİTİRİP YERALTINDA TOZ TOPRAĞIN İÇİNDE SÖZ OKUMAYA HAPSEDEN O HERİFLERİ NİYE BİTİRMEDİN? YILLAR GEÇTİ VE GÜREŞİ ARDINDA BIRAKIP COMPTON'A NEDEN DÖNMEDİN? O DÖNEM ZORUNDALARDIR, BİZİ TEHDİT ETMEKTE HAKLILARDIR DİYEBİLECEĞİN ADAMLAR DA DEĞİL? NİYE ONLARI BİTİRMEDİN? CESARET EDDDDDDDDDDDDDDDDEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEMEEEEEEEEEDİN! Çünkü... Vince seni dünya çapında bir adam yapmaya çalışıyordu, sen de iyi bir adam olmayı seçtin. Önüne mikrofonlar punchlar için değil röportajlar için uzatıldı. Bol tişörtler yerini dar tişörtlere bıraktı çünkü Vince kaslarının daha diri gözükmesini istiyordu. Kolyeni çıkardın. Melanie'nin sana aldığı kolyeyi! Kız onu bulmak için onca uğraşa girmişti!
Cena bir hışımla Ramirez'i kendine doğru çıkıp onunla kafa kafaya giriyor.
John Cena: Sakın! Melanie'den... Sakın! Burada onun adını bile anmayacaksın.
Kendrick Lamar: Bir durun!
Ramirez, Cena'yı itiyor ve başından beri olayları izleyen Marco artık dayanamayıp söze giriyor.
Marco211: Doğru ya. Beyimiz ne isterse o olur ve sorgulanmaz. Öyle olması gerekir, öyle olmuş olur. Haftalardır seni para için sattığımızı lanse edip durdun. Ama ardındaki hikayeyi hiç merak etmedin ve sana ne yazık ki hiç prim vermeyeceğiz! Bu hikaye, buraya fazla ve bunun yazarlar tarafından kullanıp işlenmesine asla müsade etmeyiz Doc. Eğer PGW için verecek, anlatacak bir hikayen yoksa bu dışarıdaki insanları anlat. Mahalleni, mahallelileri ve onların yaşadığı zorlukları. 23 yıldır onlara sırtını döndün. Hiçbir zaman yanlarında olmadın. Yaşadıkları şeyleri bilmiyorsun bile!
John Cena: Ben her şeyi biliyorum ve sizin Melanie'den bahsetmeniz-
Marco211: SEN, MELANIE'DEN BAHSEDEMEYECEK OLAN ADAMSIN! BİZ DEĞİL! ONU BIRAKIP GİDEN SENSİN!
John Cena: Marco, SUS!
Marco211: Ne diyorsun ha Doctor? Tüm bu seni seven, boş zamanlarında kulaklıklarında World Life dinleyen, çocuklarına senin giydiğin tişörtleri satın alan bu insanlar senin 23 sene önce ne yaptığını biliyorlar mı?
John Cena: O insanlar ben-
Marco211: Evet evet kesinlikle öyle. Peki ya senin güreşe nasıl ve niye başladığını biliyorlar mı? Alberto yerine bence bunlar konuşulmalı Doctor!
John Cena: Burnunu kırıp eline vermeme ne dersin Marco? (üstüne yürür)
Kendrick Lamar: DOC! (sakinleştirir)
Marco211: Sen Id-Ego-Superego diye zırvalarken kimse senin üstüne yürümedi o yüzden şu an sen de sus ve dinle! Daha doğrusu... Senin zaten halihazırda çok iyi bildiğin bir hikaye bu! Ve 8 yaşında ağladığım için bana müzik kutunu vermenden daha etkileyici! Lamar onu iyi tut çünkü ne bok olduğunu insanların öğrenmesini kaldıramayıp bize saldıracak! Anlattığın noktadan devam edeyim, evet beraber büyüyüp geliştik. Tozların toprakların içinde yazdık ve okuduk. Peki sonra? Oh.. Doc senin hafızan ilerisini algılamamış. Ben sana hatırlatayım. 23 yıl önce Ramirez kendi memleketinden olan Compton'daki bir eleman ile dissleşti ve bizim meskeni bir Meksikan mafyası basıp dersimizi verdiler. O senin de o yaşa kadar yediğin en iyi dayaktı... VE... KAHRETSİN BU ÇOK İLGİ ÇEKİCİ! F-U NASIL ÇIKTI BU İNSANLAR BİLİYOR MU? Tanrım siz... Siz çok eksiksiniz. Cena, kavgada koşarak adamın birinin üstüne atladı ama adam Cena'yı sırtına aldı ve "fuck u" diyip bir masanın üstüne yanlamasına fırlattı! Her neyse bu sadece gereksiz bir ara detaydı. O adamlar meskeni bastılar ve bizi müzikal kariyerimiz ile tehdit ettiler! KAHRETSİN BİRAZ MANTIK! KOSKOCA JOHN CENA'NIN ARKADAŞLARI NEDEN KENDRICK LAMAR GİBİ ÜNLÜ OLMASIN VE BİR MESKENDE TOZ TOPRAK İÇİNDE SÖYLESİNLER!?
Cena'nın bu hikayeden çok rahatsız olduğu belli. Eli ayağı yerinde durmuyor. Kendrick Lamar halen onu tutuyor.
Ramirez: O geceden sonra hiçbir zaman kolay kolay yazamadık ve söyleyemedik. Senin mahallede yürürken bulduğun o buruşmuş kağıtlar bize aitti. Çünkü bizim önümüzü kestiler. Siktiğimin Lamar'ından iyi bir yerde olabilirdim ben. Marco, Ufo'dan çok daha iyi olabilirdi! Ama olamadık. Çünkü Ramirez, bir taco mafyasına bulaştı ve o latinolar bizim kariyerimizi bitirdi. Ve hiçbir zaman üst düzey rapçiler olamadık. Mahallemizden çıkamadık. Ve tesadüfe bakın ki, bize bunu yapan ailenin soyundan biri yıllar sonra gelip sana tekmeyi bastı!
Cena, Ramirez'in son dediği cümle karşısında donakalıyor. Öylece Ramirez'in suratına bakıyor. Kendrick Lamar'da şaşırmış durumda.
Ramirez: Alberto'dan bahsediyorum piç herif! Ramirez'in o yıl diss attığı Meksikan rapper, Dos Caras'ın en küçük yeğeni. Alberto'nun kuzenlerinden biri! Ve bu herif kuzeninin aksine güreş ringlerinde gezmeyi uzun zaman önce bırakıp senelerdir kartelin tekinde ayakçılık yapıyor! Sen yoksa o adamları Hunico falan gibi soysuz mu sandın? Onlar öyle güçlüler ki birbirlerinden kopsalar bile içlerinden birisi yıllar sonra tesadüfen olsa da bir şekilde karşımıza çıkıyorlar. Kabul et. Ne sen ne ben... Biz onlarla baş edemedik. Sen Vince'in kapısını çaldın ve hayatını kurtardın. Farklı bir yol çizdin. Ama biz, biz çizemedik. Geriye bakıp döndüğümüzde, anlatılacak bir hikayemiz yok. Ne benim, ne de Marco'nun. Hiçbir zaman Lamar ve sen gibi olamayacağız. Ama şu bir gerçek, sen de hiçbir zaman bizimle olduğun kadar mutlu olamayacaksın. Melanie'yi bıraktın ve gittin. Her zaman seni bekledi. Bu işleri bırakıp mahalleye temelli dönmeni. Ama sen asla dönmedin. Elizabeth Huberdeau denilen o kadınla 2009'da evlendiğinde Melanie'yi görmeliydin. Her neyse.... Sen bizi seçmedin, burayı seçtin. O yüzden geçmişi bırak ve önüne bak. Geçmiş zaten sana kendini sık sık hatırlatacak. Şu an olduğu gibi.
Ramirez, Marco'nun göbeğine vurup onu aşağı çağırıyor. İkili ringden inmek üzere yelteniyorlar derken... Ramirez duruyor. Ağır adımlarla Cena'nın karşısına yürüyor.
Ramirez: Bizimle gel Doc. Compton'a, mahalleye. Her şeyi ardımızda bırakalım. Sana Melanie'yi ve onun kızını gösterelim. Onunla eski yılları yad edin. Yine eskisi gibi, aynı deliğe pisleyelim. Gel Doc. Aynı şişeden su içtiğinde ağzını değdirmeden içmeye çalışmaya ihtiyaç duymadığın insanlarla, bizimle ol! Burası... Burası için değil mahallen için savaş! Bu insanlar, seni tekrar aralarında istiyorlar. Senin yerin Mayhem değil, Compton.
John Cena, şapkasını çıkarıp öylece yere bakıyor ve elini kafasında gezdiriyor. Tüm bunları öğrenmek, güreşten önceki geçmişini tüm detaylarıyla hatırlamak onun mental sağlığına ciddi zararlar verdi. Ve üstüne Ramirez'in dediği şeyleri düşünüyor. Başardığı onca şeyi bırakıp mahalleye, özüne dönme fikrini. Orada kalıcı olmayı. Bir süre Ramirez ve Marco'yu süzüyor... Ve onlara doğru yürüyor...
Atılıyor... Ve sarılıyor! Cena arkadaşları ile sarılıyor!
John Cena: FUCK U!
F-U! CENA, RAMIREZ'E F-U VURUYOR! MARCO ŞAŞKINLIK İÇİNDE BAKARKEN CENA, LAMAR'I ÖNÜNDEN ÇEKİYOR VE MARCO'YU KALDIRIP ONA DA F-U VURUYOR! Dışarıdaki insanlar şaşkınlıkla Cena'nın, Doctor'un yaptığı şeye bakıyorlar! Bunu sindiremiyorlar ve dışarıdaki 15 kişi ringin etrafını sarıyorlar! Bunun üstüne spiker masasında bir hareketlilik görüyoruz.
Nigel McGuinness: Kimse Mayhem'den alamaz.
Kevin Kelly: NIGEL! NE YAPIYORSUN? KAÇ KİŞİLER GÖRMÜYOR MUSUN?
Nigel'in ayaklandığını gören ringin dışındaki 5-6 Comptonlı ona doğru koşuyor! Nigel önden gelenin kafasına kulaklığını geçiriyor, diğerinin kafasına ise masadaki küçük televizyonu! Ardından diğer üç kişiyle yumruklaşmaya başlıyor! Bu sırada Cena ringe giren Comptonlılar ile mücadele ediyor derken seyircilerin arasından iki ayrı adam çıkıyor! BUNLAR JEFF HARDY VE JOHN MORRISON! Cena'ya yardım için buradalar! Morrison elindeki kendo stick ile tek tek Cena'nın mahallelilerine vururken Jeff elindeki sandalye ile mücadele ediyor ve yere alınan Cena'yı yerden kaldırıyor. Comptonlılar yavaş yavaş ringin aşağısına inip seyircilerin arasına karışıyorlar! Bu sırada dışarıdaki Nigel'in de başındakileri def ettiğini görüyoruz. Bir tanesi kalmış durumda. Nigel onu saçından tutuyor ve spiker masasına yaklaştırıyor.
Kevin Kelly: NIGEL! KIRMA ŞU MASAYI!
NIGEL POWERBOMB VURUYOR VE MASA PARÇALANIYOR! Arenada çok derin bir sessizlik var! Ringin içinde ayakta birbirlerine karşı duran Jeff Hardy ve John Morrison var! Bu ikilinin şu anda aynı safhada bulunması garip! Onlar da garipsiyor olacaklar ki birbirlerine "brand için" deyip duruyorlar! Özellikle Jeff Hardy'nin Mayhem'i son şovlarda bu denli savunuyor olması da garip! Bunun arkasındaki neden ne? Bu sırada Cena mahallesinden birini kaldırıyor ve... F-U! Cena, Mayhem'i seçiyor! Mahallesini değil! Ve arkadaşlarını hayatından siliyor. Son F-U yaptığı mahalleliyi öylece bırakıp dışarı adımını atıyor.
Ağır ağır apronun sonuna doğru yürüyor Cena. Mayhem'in Survivor Series için takımının yavaş yavaş oluştuğunu anlayabiliyoruz. Nigel ringe giriyor. JoMo ve Jeff Hardy ile aynı safhada duruyorlar. Cena arka alana girecekken bir anda arkasını dönüp ringe doğru taunt yaparken, ringdeki üçlü onu bakışlarıyla onaylıyorlar. MAYHEM #9, bu şekilde son buluyor.
MAYHEM #9
Prestige Grand Wrestling LLC
™ & © 2023
All Rights Reserved
ŞOV SONU EXCLUSIVE
Kameralarımız neredeyse çöl denilebilecek kadar ıssız ve bir arazide açılıyor. Önde ilerleyen bir limuzini ve onun arkasında takipte olan aracı görüyoruz. Limuzinin içine döndüğümüzde Alberto'nun arka koltukta kitlenmiş bir şekilde oturduğunu , aracı ise geçen şovda gördüğümüz yaşlı adamın sürmekte olduğunu görüyoruz. Alberto belki de bu araçta ilk defa konuşmaya başlıyor.
Alberto El Patron: Beni gömecek bir yer arıyorsanız buradan iyisini bulamazsınız.
Yaşlı adam gülüyor ve aniden arabayı durduruyor. Arkasındaki araba da böylece duruyor.
Yaşlı Şoför: Biraz dinlen evlat. Asıl yolculuğun şimdi başlıyor.
Yaşlı adam bunu der demez limuzinin kapısı açılıyor. Dışarıdaki kişi geçen şov Alexa'yı kaçırıp Alberto'nun zorla limuzine binmesini sağlayan maskeli adam! Alberto'yu sert bir şekilde çekiyor ve limuzinin dışına atıyor. Şimdi Alberto'ya ters kelepçe takıyor ve o şekilde yerde bırakıyor. Alberto kafasını biraz olsun kaldırınca tam karşısında ağzı bantlı olan Alexa'yı görüyor. Bu sırada maskeli adam seri adımlarla limuzini süren yaşlı şoförün yanına gidiyor.
Maskeli Adam: Gracias papa.
Bu sözün ardından yaşlı adam limuzini çalıştırıyor ve tek başına oradan uzaklaşıyor. Gecenin karanlığında çöl gibi olan bu ıssız yerde şu an sadece Alberto, Alexa, maskeli olan gizemli bir adam ve arabası var. Alberto yerde Alexa'ya bakarken Alexa'nın ağlamaya başladığını görüyoruz. Fakat bu ağlama normal bir ağlama değil, resmen çölün ortasında yankılanan cinsten. Maskeli adam bu gürültüyü duymazdan gelmeye çalışıyor ve telefonunu açıp birisini arıyor. Aradığı kişi uzunca bir süre telefonu açmıyor ancak en sonunda açıyor.
Maskeli Adam: No me importa Oscar, se suponía que estarías aquí hace unos minutos, ¡joder!
Bu sırada Alberto aniden ona sesleniyor...
Alberto El Patron: Sana ne istersen verebilirim.
Maskeli adam bir anda Alberto'ya dönüyor. Telefonunu beklemeye alıyor ve konuşuyor.
Maskeli Adam: Sen ne saçmalıyorsun? En iyisi çeneni kapa ve öylece durmaya devam et. Birkaç dakikaya bizi buradan götürecek olan tıra bineceğiz.
Alberto susmayı tercih etmiyor.
Alberto El Patron: Dilediğin ne varsa sana bunu verebilirim. Bana bunu yapmanı söyleyenlerin sana vereceğinden 50 kat fazlasını verebilirim. Seni zengin edecek kadar param var anlıyor musun? Tek istediğim Alexa ve beni çözüp bizi aldığın yere bırakman. Birkaç ev ve lüks arabalardan bahsetmiyorum... Seni baştan yaratacak kadar büyük bir paradan bahsediyorum.
Maskeli adam bu sözlerin ardından telefonu tamamen kapatıyor, Alberto'ya oldukça soğuk bakışlarla yaklaşıyor ve onu yerden kaldırıp dizlerinin üstüne oturtuyor. Şimdi ona kitlenmiş bir şekilde konuşmaya başlıyor.
Maskeli Adam: Beni paran ile satın alacağını mı düşünüyorsun puta? Ben senin gibileri tanırım. Her zor duruma düştüğünüzde cüzdanınıza sarılırsınız. Bir fahişenin koca bir s*k görünce tutup bırakamadığı gibi. Ben bildiğin adamlardan değilim ve şu an içinde bulunduğun durum da daha önce bildiğin şeylerden değil. Burası Compton değil p*çin evladı. Buradan paranla çıkmak da o kadar kolay değil. Eğer sıyrılmak bu kadar kolay olsaydı Aaron bunu yapardı değil mi? Aaron Rodriguez...
Alberto resmen şok içinde kalıyor. Bağırmaya başlıyor.
Alberto El Patron: AARON MI ? S-sen onu na- NEREDEN-
Maskeli Adam: 5 yıldır bize çalışıyordu. Bir Rodriguez olmak için fazla kirli bir amca oğlun olması seni rahatsız mı etti ese? Aslında işinde hiç de fena değildi. Ta ki kişisel hırslarına mağlup olana dek. Bir hain olarak yakalandı. Gereği de yapıldı. Hep duymuşsundur, kaderin kartelin eline kaldıysa en iyi seçenek intihardır.
Alberto kriz geçiriyor resmen. Ellerindeki kelepçeyi sökmek için her şeyi yapmaya çalışıyor. Bu sırada maskeli adam devam ediyor.
Maskeli Adam: Sanırım artık gereğinden fazla samimi olduk. Ne yapalım... Zaten şu maskeyi sırf seni o arenanın otoparkından çıkartmak için takmıştım. Sen bana Javier diyebilirsin.
Javier şimdi maskesini çıkarıyor ve cebine koyuyor.
Javier: Artık gizlimiz saklımız yok değil mi amigo? Bence amca oğlun Aaron'dan daha güzel bir sona sahip olabilirsin. Tek yapman gereken şey yolculuğun devamında da uslu durmak. Meksika'ya vardığımızda "El Jefe" seni en güzel şekilde ağırlayacak.
Javier elini Alberto'nun omuzuna atıyor. Alexa'nın artık ağlamaktan sesinin çıkmadığını, Alberto'nun ise resmen donup kaldığını görüyoruz. Bu sırada Javier'in beklediği tırın çöle girdiği görülüyor. Tırın farından gelen parlak ışık herkesin gözünü alırken görüntü kesiliyor.
Son düzenleme: