Başıma bir şey gelmeyecekse bu adamın seçim döneminde linçlendiği kadar olmadığını söylemem gerekiyor. Bu adam hiçbir zaman hiç kimseye Cumhurbaşkanı olacağına dair bir vaatte bulunmadı, böyle bir arzusunun olduğundan bahsetmedi. Bilakis bulunduğu statüden memnun olduğunu ve bu statüsünden bir adım daha ileri yahut geri adım atmayı istemediğini söyledi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı olmak gibi bir arzusunun olmadığı da okunabilir genel söylemlerinden. Hakkıdır da, kaç yaşında adam. Ama muhalefet kanadı da bu adamın geçmişteki siyasi kimliğinin getirisi olan oy potansiyelinden faydalanmak istedi, her ne kadar daha önce söylediklerinin arkasında durmaya çalışsa da ülke tarihinin belki de en kritik seçiminde ittifakı ve seçmenlerini yalnız bırakmamayı seçti. Pek tabii ki böyle bir potansiyeli varken ve KK’dan daha kazanabilir bir aday olduğu her halükarda aşikar iken neden atılım yapmadığı konusunda sitem edilebilir, ben de etmedim değil. Ama bir insan gönlünde yatandan, aklından geçenden tam anlamıyla eminse onu milyonlar ittirmeye çalışsa yine düşündüğünden döndüremez. Sayın Yavaş kendi potansiyelinin maksimumunu belediye başkanlığından ötede göremiyorsa bunun hakkında da kimse aksine bir hüküm veremez. Birisi sizden elinizden gelenin daha fazlasını zorla istese bu hoşunuza gider miydi?
Kaldı ki Ankara BŞB’de yaptığı iyi işler de var, belki de tarihin en iyi Büyüşehir Belediye Başkanları arasında bu adam yaptığı işlerle. Ki bu yaptıklarını sadece Ankaralı değil, muhalif seçmenin büyük çoğunluğu ballandıra ballandıra övüyordu. Şimdi kaybedilen bir genel seçim yüzünden bu adamın başarılı görevine leke sürülmesini anlamıyorum, tüm bu yaşananlar da Türkiye’deki seçmenlerin çerçeveletip duvara asmalık tablosunu oluşturuyor işte.