- Katılım
- 2 Tem 2023
- Konular
- 190
- Mesajlar
- 7,331
- Beğeni sayısı
- 2,332
- PG Nakit
- 1,195
- Favori Güreşçi
- MJF
1
Önsöz: Bu yazı esasında ewrestlingnews.com'dan Kyle Dunning'e aittir. Yaptığım çeviriyle birlikte bilgilerdeki hataların giderilmesi tamamen şahsıma aittir. Keyifli okumalar.
Bugün güreşin kökenlerine ineceğiz. Antik çağlara kadar uzanan bir spordan dünya çapında bir eğlence anlayışına nasıl dönüştü? Bu kısa konuda güreşin yükselişinin arkasındaki temelleri izah etmeyi deneyeceğim. Buna başlarken 1830'lu yılların Fransa'sına, Temmuz devrimi günlerine kadar gitmemiz gerekecek.
Greko-Romen Güreşi
Bu dönemde ilk defa güreşçilerin takma adlar kullandığı söylenir. Halka açık meydan okuma kültürü de yine bu zamanlarda doğmuştur. Çoğu zaman bir güreşçiyi yere düşürebilmeyi başaran kişiye 500 frank ödül verilirmiş. Sirkler meydan okuma fikrini buradan almıştır.
1848 yılı itibarı ile yeni sirk toplulukları "Flat Hand Wrestling" adı verilen, belden aşağı tutuşların kısıtlandığı bir güreş stilini benimsedi. Bu güreş stili aynı zamanda kalıcı hasar verebilecek acı verici tutuşları yasakladı. Bu stille birlikte rakibini bacak tutuşları ile alaşağı etmek pek işe yaramadığından fırlatmalar daha yaygın hale geldi. Bu güreş stili kendi kökenini antik güreşe dayandırmak için Greko-Romen güreş ismini alsa da Yunan güreşinin bacak tutuşlarına izin verdiği ve kurallarındaki farklılıkları da göz önüne aldığınızda farklı şeyler olduğunu söylemek mümkün.
Bütün bu gelişmeler ışığında güreşe duyulan heyecan arttı çünkü bu şekilde izlemesi çok eğlenceli bir hale gelmişti. 19. yüzyılın sonlarına doğru Paul Pons, profesyonel güreşin ilk şampiyonu olarak taçlandırıldı. Diğer güreşçiler kendi turnuvalarını kazanırken o Dünya Greko-Romen güreş şampiyonu olarak ilan etmişti. Pons karşısına çıkan rakiplerden birisi hariç hepsini yenmişti. Bu rakip ise profesyonel güreş tarihine aşina olmuş herkesin kulağına çalınmış olan Geogre Hackenschmidt'ten başkası değil. Güreşin "wonderkid"i olarak adlandırabileceğimiz bu deha, herk karşılaşmalarında Pons'u alt etmeyi başardı ve 1900'lü yılların başlarında pek çok kişi Hackenschmidt'in gerçek şampiyon olduğuna inanıyordu.
1848 yılı itibarı ile yeni sirk toplulukları "Flat Hand Wrestling" adı verilen, belden aşağı tutuşların kısıtlandığı bir güreş stilini benimsedi. Bu güreş stili aynı zamanda kalıcı hasar verebilecek acı verici tutuşları yasakladı. Bu stille birlikte rakibini bacak tutuşları ile alaşağı etmek pek işe yaramadığından fırlatmalar daha yaygın hale geldi. Bu güreş stili kendi kökenini antik güreşe dayandırmak için Greko-Romen güreş ismini alsa da Yunan güreşinin bacak tutuşlarına izin verdiği ve kurallarındaki farklılıkları da göz önüne aldığınızda farklı şeyler olduğunu söylemek mümkün.
Bütün bu gelişmeler ışığında güreşe duyulan heyecan arttı çünkü bu şekilde izlemesi çok eğlenceli bir hale gelmişti. 19. yüzyılın sonlarına doğru Paul Pons, profesyonel güreşin ilk şampiyonu olarak taçlandırıldı. Diğer güreşçiler kendi turnuvalarını kazanırken o Dünya Greko-Romen güreş şampiyonu olarak ilan etmişti. Pons karşısına çıkan rakiplerden birisi hariç hepsini yenmişti. Bu rakip ise profesyonel güreş tarihine aşina olmuş herkesin kulağına çalınmış olan Geogre Hackenschmidt'ten başkası değil. Güreşin "wonderkid"i olarak adlandırabileceğimiz bu deha, herk karşılaşmalarında Pons'u alt etmeyi başardı ve 1900'lü yılların başlarında pek çok kişi Hackenschmidt'in gerçek şampiyon olduğuna inanıyordu.
İlk Dünya Ağırsıklet Şampiyonu
Greko-Romen güreşi dünyanın dört bir yanında popülerliğini gösterirken Birleşik Kırallık ve ABD'de durum böyle değildi. Çünkü onlar bugünkü güreşin atası diyebileceğimiz "Catch-as-catch-can" güreşine daha çok rağbet ediyordu. Bu tarz başta Lancashire stili olmak üzere Britanya'da yapılan çeşitli güreş stillerinin bir tür kombinasyonu diyebiliriz. Bacak tutuşlarına izin verilirken ring matında güreşmeye ve pes ettirme kilitlerine daha önem veriliyordu. Bu güreş zamanla ABD'ye de taşındı ve karnavallarda halka açık meydan okumalar şeklide yerini aldı. Kilitler, "hook"lar (burada kelime bir şeyi tutmak veya hareket ettirmek amacıyla bacak, kol ya da parmak gibi bir uzvun bir şeyin etrafına koyulması anlamında kullanılıyor. Türkçe'de bu terime ne diyeceğimi bilemediğimden bu şekilde bahsedeceğim.) olarak da bilinen, karşılaşmaları herhangi bir gafil avlamadan ya da sinsi saldırıdan kaçınmak için bu müsabakaları çabucak bitirirdi.
1905 yılında Greko-Romen güreşçisi olarak bilinen George Hackenschmidt ABD'ye geldi ve Amerikan şampiyonu Tom Jenkins'i yenerek tarihin ilk bilindik dünya ağırsıklet şampiyonu oldu. Organizatör Charles B. Cochran; Hackenschmidt'e çok domiant olduğu gerekçesiyle rakipleriyle oynamasını önerir. Böylece ileriki maçlarda daha fazla gelir elde edebileceklerini söyler. Bir başka deyiş ile; Cochran, müsabakalara hile karıştırmak ve mücadeleleri daha rekabetçi yapmak istedi çünkü seyirci yalnızca Hackenschmidt'in yenilebileceğine inandığı takdirde izlemek için dönecekti. Bu iş aklı sayesinde, catch güreşi değişim geçirdi ve profesyonel güreş haline geldi. Diğer ülkelerde de sonucu önceden belirlemenin müsabakalara getirdiği eğlence faktörünün daha fazla para kazandırdığı öğrenildiğinde, bu formül uygulanmaya başlandı. Bütün bu düzen, "kayfabe"i korumaya, güreşin kitlelerin gözünde spor olarak kalabilmesine bağlıydı.
1905 yılında Greko-Romen güreşçisi olarak bilinen George Hackenschmidt ABD'ye geldi ve Amerikan şampiyonu Tom Jenkins'i yenerek tarihin ilk bilindik dünya ağırsıklet şampiyonu oldu. Organizatör Charles B. Cochran; Hackenschmidt'e çok domiant olduğu gerekçesiyle rakipleriyle oynamasını önerir. Böylece ileriki maçlarda daha fazla gelir elde edebileceklerini söyler. Bir başka deyiş ile; Cochran, müsabakalara hile karıştırmak ve mücadeleleri daha rekabetçi yapmak istedi çünkü seyirci yalnızca Hackenschmidt'in yenilebileceğine inandığı takdirde izlemek için dönecekti. Bu iş aklı sayesinde, catch güreşi değişim geçirdi ve profesyonel güreş haline geldi. Diğer ülkelerde de sonucu önceden belirlemenin müsabakalara getirdiği eğlence faktörünün daha fazla para kazandırdığı öğrenildiğinde, bu formül uygulanmaya başlandı. Bütün bu düzen, "kayfabe"i korumaya, güreşin kitlelerin gözünde spor olarak kalabilmesine bağlıydı.
Gold Dust Üçlüsü
Frank Gotch güreşin ikinci dünya ağırsıklet şampiyonuydu. Gotch 1913'te emekli olana kadar güreşin en büyük yıldızı olarak kalmaya devam etti. Yaklaşan dünya savaşı ile birlikte Gotch'un yokluğunda oluşan yıldız eksikliği, bazı hayranların sonra güreşin spor olup olmadığı konusundaki şüphelerini dile getirmeleri sektörü neredeyse ölme noktasına getirdi. Ancak 1920'lerde meydana çıkan üç ismin çabaları ölmek üzere olan bu sporu tekrardan Amerika'nın gözde eğlencesi haline getirdi. "Gold Dust Üçlüsü" olarak da tanınan Ed Lewis, Billy Sandow ve Toots Mondt'u gelin birlikte tanıyalım.
Tarifsiz organizatörlük becerileri sayesinde, tag team güreşi, zaman sınırları ve bitirici hareketler gibi yeni kavramları tanıtarak güreşi durgunluktan yukarı çektiler. Ayrıca, takımları uzun süreler boyunca eşleştirdikleri ve rakipler arasında hikayelerin gelişmesine izin verdikleri için yaşananlar daha az rastgele hale geldi. İngiltere de bu rüzgârı yakaladı ve kısa süre sonra çelik sandalyeler gibi yabancı silahları ve çamur içinde güreşen kadınları getiren "All-In Wrestling" adlı kendi stillerini tanıttı.
Özellikle Lou Thesz'in 52'de ortalıkta dolaşan farklı şirketlere ait 3 dünya ağırsıklet kemerini birleştirmesinden sonra, profesyonel güreş dünya çapında bir olgu haline geldi. Ama bu başka bir konunun hikayesi. Bilinmesi gereken en önemli şey, bu üç organizatörün profesyonel güreşin fikir babaları olduğudur. Güreşi neredeyse ölmek üzere olan bir şey olmaktan çıkarıp onlarca yıl boyunca yalanı sıkı sıkıya tutan bir eğlence haline getirdiler. Ve bugüne kadar, herkes bu işin içinde olsa da, orijinal temeller hala duruyor.
Sıradaki Yazı: Gold Dust Üçlüsünün Mirası