Yunus Akgün'ün maç sonu konuşmasını dinlerken aklıma direkt yukarıdaki tirat geldi. Yıkamayacağınız, gücünüzün yetmediği bir yapı var doğrudur. O yapı da 110 senelik kültürüyle yaşlısından çocuğuna, Avrupalısından uzak doğulusuna; sesini duyurabileceği her kitleye, topluluğa hitap edebilecek Galatasaray'ın ta kendisinden başkası değildir. Bu yapı da kendi kendinize çalıp söyleyip oynadığınız tiyatro oyunundaki yapılara benzemez. Gücünü sağdan soldan, silah kaçakçılarından, holding bebelerinden, SPK'nın yönetmeliklerinin belinden dolanan mavi renkli bankacılardan değil; kendi kültüründen ve kültürünün beslediği evlatlarından, büyüklerinden, akıl hocalarından alır. Bugün kazanacağımızdan o kadar emindim ki, 80 dakika değil 800 dakika 10 kişi oynayacağımızı bilsem yine bugün yaptığım gibi maç 0-1'ken canlıdan GS kazanır bahsini alırdım. 90+'da yaşanan "insan hakları ihlali" ne kadar güzel hatırlayıp yad edeceğim bir maçtı ama ne yazık ki olan oldu. Barış Alper'e geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum, ilk başta olayın sıcaklığıyla kaç ay dönemez falan diye yas tutuyordum ama bu insan azmanı muhtemelen 2 haftaya falan yine sol bek sağ bek açık kanat nereyi boş bulursa orada yerini alır. Rey Manaj'ı Allah'a, Bülent Uygun'u ise onu İran'a, Katar'a gönderen değirmenin suyunu çeken mafyamatik kankalarına havale ediyorum. Sami Yen'de tekrar görüşürüz, tabii nisan ayına kadar ikiniz de buralarda kalacak kadar mert ve becerikliyseniz...