Avcı futboldan anlamayan bir adam kesinlikle değil. Ancak dünya futbolundan direkt replika vari kopyaladığı sistemlerle takımlarını yönlendirip, yöneten bir hoca. Kendi oynattığı futbola, kendisinin aklıyla kattığı pek bir şey olduğunu düşünmüyorum. Oyunun kendi aleyhine işlediği andan itibaren, oyuny değiştirmeye yönelik pek bir meziyeti yok. Çok kısır bir mentaliteye sahip. Belli bir kalıba sığıp, o kalıplar ekseninde oyununu oynatıyor, Avcı'nın takımı gerideyse mesela hiçbir izleyici "Bu takım maçı, buradan döndürür." dediğini, umutlu maçı izlemeye devam ettiğini sanmıyorum. Bunu desteklediğim takımı da yarım yıl kadar çalıştırdığı için, o dönemde bizleri illallah ettirmişti o nedenle rahatlıkla söylüyorum. Trabzonspor'u her ne kadar neredeyse yarım asır sonra şampiyon yapsa bile ya da yerle yeksan edilecek derecede kötü bir hoca olduğunu söylemeyecek olsam bile, Avcı'nın miadının en azından büyük takımlar özelinde dolduğunu söyleyebilirim.
Pas oyununun önemini, futbolda savunmanın hücumdan çok daha önemli olduğunu düşünen bir futbolsever olarak bunları söylüyorum. İyi hoca mıdır değildir, kötü müdür değildir ancak net bir şekilde vizyoner bir karaktere sahip değil. İtalya'daki versiyonu olan Allegri dahi kendini geliştirmeye Avcı'ya nazaran daha açık. Belli tip, yaş oyuncularla 4-2-3-1 görünümlü 4-5-1'e sığınıp, 1-0'a bu denli razı olmaya çalışıp, olamayan birisi değil mesela.
Trabzonsporlu arkadaşların isyanını anlıyorum, asıl hata bu adamı Bjelica sonrası yeniden takımın başına getirmekti. Zattiri zurt bölgede oyun, saha içi parselasyonlarını da alıp sıfır risk ve baskının olduğu takımların başında hocalığını sürdürebilir bu saatten sonra. Oldu da sıkılırsa da 8 puandan falan şampiyonluk verir belki, heyecan katar futbola hem de kendine.