Zaten sorun da İslam'ın tamamen bireyselleşmemesi, toplumun tamamına indirgenmesi. Müslüman kesim artık ruhban sınıfının kendisine düşman olduğunu ve aslında kendilerini sömürdüğünü fark ederek yaşamaya başladı. Zaten en başından beri böyle olması gerekiyordu. Mesela Amerika'da en koyu dinci bile 'ben zaten İsaya inanıyorum başkası o kitabı yaksa ne benim dinimle alay etse de ben zaten Allah'ın yanında İsa'ya komşu olacağım başkası inansa ne inanmasa ne' kafasındaydı. Bu olay 500 sene olmamasına rağmen hala İslam'a gelmedi. Çünkü her dini kitabın bir baskısı değil içinde yazan hükümleri, kuralları kutsaldır. Karton parçaları değil. Ha şunu da söylemek isterim ki üstte yazdığım bence olay her şey için geçerli. Bir olgunun, kişinin, inancın toplumda karşılığı var ise ne yapılırsa yapılsın o olguya edilen hakaretler ve yapılan düşmanlıklar onun değerinden bir şey kaybettirmiyor. Bu yüzden Kuran yakmakta, İncille alay etmekte, İsa'yla dalga geçmek de ifade özgürlüğüdür, din düşmanlığı olamaz, olmamalı da. Zaten bunu yapan adamın amacı konuşulan konular ayrı fakat ortaya bu şekilde bir denklem çıkıyor. En azından iş Batı toplumlarında böyle ilerliyor artık. Çözüm Hz. Muhammed ile dalga geçti diye Hebdo dergisine bomba atmak, bir öğretmenin kafasını kesmekle bitmiyor. Dediğim gibi, mülteci göçmenler bu durumdan çok rahatsızsa bence şerri hükümlerle yönetilen Afganistan'a, Malezya'ya, Endonezya'ya vs. gidebilirler. Zira ortam tam onların aradığı gibi.