RPG The Lodge Storyline - PGW Playlist


Boss

𝐓𝐡𝐞 𝐅𝐢𝐧𝐚𝐥 𝐁𝐨𝐬𝐬
Katılım
21 Tem 2023
Konular
179
Mesajlar
596
Beğeni sayısı
1,399
PG Nakit
0
n1nis1o.png


Peder'e inanan ve onun yolunda gitmeyi seçen insanların kendini adadığı bir kavramdır. Mekan değil, bir düşünce tarzıdır. Eğer Tekke'ye girerseniz başarı ve mutluluk tanrı tarafından hayatınız boyunca size atfedilir. Fakat bunun tam tersi, Tekke'den ayrılmak isterseniz Peder tarafından lanetlenmeniz sonucu çeşitli bela ve müsibetler peşinizi bırakmaz. Tekke, Peder'in önderliğinde her ayın sonunda "Hasbıhal" adında buluşmalarda toplanıp birtakım kararlar alır. Bu kararların temel amacı, Tekke'nin ilmini ve düşünce yapısını olabildiğince evrensel boyutta her yere yaymaktır. Daha doğru tabirle yayılmak, en büyük husustur. Tekke zayıflara ve acizlere, bu hayatın mağluplarına bir şekilde içinde kurduğu yapı sayesinde ulaşıp onları himayesi altına alır. Onlara mutluluk vaat eder. Bu iç yapıda kimi zaman anlaşmazlıklar, tartışmalar olsa da her zaman "Tekke bir şekilde hayatta kalır" mottosu vardır. Çünkü öyledir. Tekke'yi tarihsel yapı ile ele aldığımızda 1800'lü yıllardan beri hep bir şekilde varlığını sürdürüp kendi halinde bir oluşum olarak çeşitli ülkelerde varlığını sürdürmüştür. Daha köklere inildiğinde ise, Tekke'nin çok eski zamanlarda Hasan Sabbah'ın Haşhaşilik akımından etkilenen Hristiyan bir Balıkçı tarafından ortaya çıkarıldığı söylenir.

İç Yapı

Peder: Her şeyin, herkesin başıdır. Tanrı'dan sonra gelen kişidir. Tekke'ye ve iç yapıya hakim Sefir'lerin arasından ortalama 30-40 yılda bir seçilir.

Sefir: Tekke'nin görünen lideridir. Çünkü Peder'i görmek çoğu zaman herkesin nasibinde olan bir durum değildir. Dolayısıyla Sefir'ler, çoğu zaman Tekke'nin iç yapısında sözü geçen kişi gibi görünseler de sadece Peder'in kararlarını ve görüşlerini yansıtmaktalardır. Tekke'nin içerisinde çeşitli ülkelere ve şehirlere dağılmış onlarca Sefir vardır fakat kimlikleri çoğu zaman gizlidir.

Elçi: Tekke'nin yayıcıları ve en kritik insanlarıdır. Bir Elçi'nin hayatı bir Sefir kadar yoğun değildir çünkü yapının içerisine o kadar da kanalize olamazlar. Elçi'ler genelde çok genç ve dinamik insanlardır. Kendi hayatlarına odaklanıp, Tekke sayesinde başarılı ve mutlu olduklarına inanırlar. Bu yüzden gerek iş hayatındaki gerek günlük hayatındaki güvendikleri insanlara Tekke'yi anlatıp onları içeri sokmaya çabalarlar.

Suhte: Tekke'nin en alt kademesidir. İçeriye dahil olan herkes en başta Tekke'nin ideallerini ve kendi iç yapısını öğrenmek zorundadır. Tekke'nin ayda bir olan hasbıhal buluşmalarında söz sahibi değillerdir. Suhtelere eskiden "Talebe" denirdi fakat çok uzun seneler önce Talebeler, Peder'e karşı çeşitli isyan çıkardıklarında Tekke bundan büyük zarar görmüştür ve bunun asla unutulmaması için talebeler artık "Suhte" adını almışlardır.

Serpençe: Farsça'da güçlü, kuvvetli, yavuz anlamına gelen ismini Peder'in kendisi ona vermiştir. Yaklaşık 30 yıl önce Peder, Tekke'nin içerisinde Sefir konumundayken onu bir güreş okulunda keşfetmiştir. Yaşıtlarına göre boyu, kilosu ve görüntüsü çok göze battığından onu Tekke'nin içerisine sokup bu yapının en anlamlı ve en özel insanı ilan etmiştir. Çünkü, Serpençe; Sefir, Elçi ve Suhte gibi Tekke içerisinde bir rütbe değildir. Tek bir Serpençe vardır ve Tekke içerisinde herkes ona sonsuz saygı duyup korkar. Sefirler dahil.

2 ŞUBAT 2024
PAYBACK #23
Muhterem?

angelico.jpg


Otobüs durağının önünde birini görüyoruz... Bu Angelico?! Telaşla elindeki telefonla konuşuyor.

Angelico: Biliyorum. İçinde bulunduğumuz bu dönemde hepimizin bir kurtarıcıya ihtiyacı var. Özellikle benim. Şu zamanlarda işler benim için pek iyi gitmiyor. Onunla ne zaman konuşabilirim?

Telefondan gelen cevap karşısında Angelico pek tatmin olmuyor. Dudağını büzüp ses tonunu biraz yükseltecek gibi olsa da çekiniyor.

Angelico: Kendisiyle şahsi olarak konuşmaktan bahsediyorum. Muhterem'i uzun zamandır tanıyorum ama daha önce ona bu kadar ihtiyaç duyduğum bir dönemde olmamıştım. Gerçekten iyi değilim.

Bu seferki cevap karşısında biraz da olsa ikna olmuş gibi görünüyor.

Angelico: Ona ne kadar saygı duyduğumu ve uğruna neler yapabileceğimi biliyorsunuz. Dolayısıyla şu anlık beklemek benim için bir problem teşkil etmiyor. Umarım ilerleyen günlerde onunla oturup bir konuşabilme fırsatı bulurum. Şimdilik kapatmam gerek, kendinize iyi bakın.

Telefonu kapatıp öylece elinde bakmaya başlıyor. Ardından bacağını sallamaya başlayıp tedirgin olduğunu da bize bir nevi anlatıyor. Angelico'yu biraz daha seyrettikten sonra ringe geri dönüyoruz.
9 ŞUBAT 2024
Payback 20'24
"Aradığınız Muhterem'e şu anda ulaşılamıyor"

2.jpg


Bir bankanın önündeyiz. Bu bankanın sıra bekleme alanında biri hararetle telefonla konuşuyor.

Angelico: Anlamıyorum. Bir önceki hafta da aynı şey oldu. Size Muhterem ile konuşmak istediğimi belirttiğimde bana biraz beklemem gerektiğini söylediniz. Ve şimdi geçen haftanın aksine, durumun aciliyetini bildiriyorum. Muhterem ile bir an önce konuşup görüşmem gerek.

Bankanın içinde sıra bekleyen insanlar Angelico'ya şaşkın şekilde bakıp onu kulaklarının kenarlarıyla dinliyorlar.

Angelico: Neden sürekli onunla arama müdahil olmak zorundasınız? Bu telefonu her aradığımda sizin çıkıyor olmanız bana umudumu yeterince kaybettiriyorken, bir yandan da işleri çıkmaz bir hale sokuyor. Bakın, Muhterem'in etrafında sürüyle ona fayda getirmeyecek insan var ve bazı fırsatları göremiyor. Bunun değişmesi için, onunla görüşüp gözünü açmam şart. (terlemeye başlıyor) Ve malesef! Siz de o faydasız insanlardan birisiniz! Evet siz! Her hafta bu telefonu açıp Muhterem'in yoğun olduğunu söylemekten başka bir işe yaramıyorsunuz! Bana zaman kaybettirmekten-

Telefon Angelico'nun suratına kapanıyor. Bunun karşısında neredeyse çılgına dönmesi gereken Angelico derin bir nefes alıp telefonu öylece sakince cebine koyuyor. Ardından ellerini ceketinin içine atıp bankayı insanların şaşkın ve tedirgin bakışları arasında öylece terk ediyor.
16 ŞUBAT 2024
PAYBACK #25
Anla artık Angelico, Muhterem diye biri yok!

83d9541f52dc796fedeff54145cca8e4.jpg


Angelico: Evet... Yaklaşık beş dakikaya kadar bana söylediğiniz barda olacağım. Burada çok ışık var o yüzden geciktim. Muhterem'e söylerseniz sevinirim. Ya da ben geldiğimde durumu ona anlatırım. Şimdilik kapatıyorum.

Angelico: (kendi kendine) Sonunda bu oluyor. İki haftadır oyalandığım bir mesele çözülecek.

4514226821_3ac8c4e54f_ojpg.jpg


Aracı bir barın otoparkına sokuyor. Park yeri aradıktan sonra bir yer bulup oraya giriyor ve stop ediyor. Angelico'nun heyecanını yüzünden anlayabiliyoruz. İçeri girmek üzere kapıyı açıyor ve çok kafa ütüleyen bir ortam görüyor. Burada Muhterem'i bulmayı geçin, telefonda sesini duymak bile mesele. Bunun bilincinde olduğu için garsonun birini durduruyor.

Angelico: Hey! Lütfen müziği biraz kısın! Birini arıyorum!

Rezerveniz var mıydı?

Elinde tepsiyle öylece cevap bekleyen garson Angelico'dan bir tepki alamıyor. Telefonunu ceketinin cebinden çıkarıp bir arama yapıyor. Garson oradan uzaklaşınca telefonu kulağına götürüyor... Bir süre sonra telefon açılıyor.

Angelico: Bana dediğiniz yere geldim. Ama burada sizi göremiyorum. Çok kalabalık! Tamam, tamam. Ama ben de olabildiğince elimden geleni yaptım. Burası bana uzak bir yerdeydi ve evden de en erken şekilde çıktım. Muhterem'i görmek için daha ne yapabilirdim?

Elinde içkisi ile bir kadın yaklaşıyor.

portrait-of-beautiful-young-bartender-woman-at-the-bar-counter-photo.jpg


Selam bal küpü...

Angelico: Hemen siktir git buradan.

Telefondaki sesi bir süre dinledikten sonra Angelico devam ediyor.

Angelico: Bakın, beni anlamıyorsunuz. Şu anda buradayım, Muhterem ile aynı nefesi soluyorum. Sadece kalabalık olduğunu söylüyorum, biraz yardımcı olup bir el falan kaldırsanız? Hey! Neyin hesabını istiyorsunuz? Kalkmayın! Kalkmayın! SİZE AYNI YERDEYİZ DİYORUM! (barda yeni bir müzik çalmaya başlar)


♫Sade boklu değneğim ve ben dokunma lütfen
Hangi dağda kurt ölürse orada kalma, istemem
Şimdi bana bir çare pulla yazmayıp neden?
Söyle muhterem, sen bilirsin hakkaten
Derdi nerede bağladın da gelemedin yeter♫


Angelico: Benimle dalga geçiyorsunuz öyle mi? O halde şimdi bunu izleyin.

17binge-articleLarge.jpg


Muhterem'in suratına bu kez kapatan Angelico'dur. Çünkü şu anda çok öfkeli. Bir hışımla barın etrafında hızlı adımlarla insanları döndürüp kendine doğru çevirir. Şarkı son ses çalmaya devam etmektedir ve devam ettikçe Angelico'nun başı dönmeye başlar. Barın içindeki insanlar şaşkınlıkla dolu bakışlarını ona dikmeye, ondan yavaş yavaş rahatsız olmaya başlamaktadır. Orta yaşlı bir adamı durdurup kendine doğru çevirir Angelico...

Angelico: Muhterem?

Adam şaşkınlıkla döndüğünde ve baktığında, Angelico'da hayal kırıklığına uğrar. Çünkü bu Muhterem değildir. Yine de ona bir şey sormak ister.

Angelico: Pardon... Ben... Bu şarkıyı nerede çaldırıyorlar biliyor musunuz? Kafam biraz... Kafam ağrıyor.
Yukarıyı işaret eder. Angelico adama teşekkür mahiyetinde kafasını sallayıp tahta merdivenlerden yukarı doğru çıkmaya başlar. Küçük bir stüdyo, koltuk ve sandalye onu karşılar. Ekrana bakmaya başlar. "Muhterem Hayalet" adında çalan şarkıyı görür ve derin bir nefes alıp iki elini de yüzünün ortasına alıp beklemeye başlar...

Angelico kenarda bulduğu bir gitarı eline alıp stüdyonun ekipmanlarını parçalamaya başlar... Şarkı durur. Ama bu sefer kafasında çalmaya başlar. Kameralar yavaş yavaş yukarı doğru bu bardan çıkar ve bir elektrik direğine odaklanıp kapanır.​

24 ŞUBAT 2024
One Night Stand
"Dr. Eziel"

Kameralarımızı bir klinikte açıyoruz. Sedyede yatan Angelico'nun başında doktorlar onun bilincini kontrol ederken yavaş yavaş uyanıyor.

Angelico: Muht...

Dr. Eziel: Sakinleştiricilerin etkisinde yoğun sanrılar görmüş olabilir. Bilincini kazanması için vakit vermeliyiz. Aynı şey Mox ilk geldiğinde de yaşanmıştı.

Angelico: Muhterem.

Artık gözlerini açıyor ve etrafa bakmaya başlıyor.

Angelico: Ner... Neredeyim?

Dr. Eziel: Bir kriz geçirdin. Panik atak da olabilir, durumu gözlemlediğimizde net kanıya varacağız. Fakat şu anlık gözlem altındasın.

Angelico: (sayıklayarak) Muhterem ile görüşmek istiyorum.

Dr. Eziel: Şu anlık buradasın. Biraz iyi olduğunda bunu yapabilirsin.

Angelico: Bana... Bana dönüt vermiyor. Benimle konuşmuyor.

Dr. Eziel: Bu yüzden etrafa saldırıp her şeyi yakıp yıkmana gerek yoktu. Üstelik bundan güvenliklerimiz de zarar gördü.

Angelico: Bir şeyden... Anladığınız yok. Rahat bırakın beni.

Kalkıp gitmek istiyor fakat doğrulamıyor. Dr. Eziel masasına geçip bir reçete dolduruyor. Angelico etrafa öylece boş boş bakarken kameralarımız bir süre sonra kapanıyor.
8 MART 2024
PAYBACK #27
Angelico, Sefir ile tanışıyor.

Angelico'yu, kapalı olduğu belli olan bir barda görüyoruz.

pZg4CAn.png


Angelico: Bilemiyorum. O doktor karı... Hiç güzel şeyler söylemedi bana. Anlarsın ya? Bir şeyler ima etti. Saçmasapan şeyler...

Angelico yanına bakarak konuşuyor.

GTZfyLF.png


Deri Ceketli Adam: Sana ne dedi?

Angelico: Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum Mark. Seninle ilgili şeyler dedi, muhteremle ilgili şeyler dedi. Onunla bile ilgili şeyler dedi.

Angelico, "onunla bile" derken barda açık olan televizyonda görüntüsü oynayan adama bakıyor.

FaNfXae.png


Deri Ceketli Adam: Haksız da sayılmaz ama... David ona attığın binlerce mail'e cevap bile vermedi. Sözde seninle bir geçmişi-

Angelico: VARDI! SANA VARDI DİYORUM! Tıpkı senin olduğun gibi. David de-

Deri Ceketli Adam: Eğer onun da bu işin bir parçası olduğunu düşünüyorsan sanırım bahsedip durduğun Muhterem onun NOW yerine PGW'da olmasını tercih ederdi değil mi? Bu bahsettiğin Muhterem ve adamları bana paralel bir evrenden geldiğini ya da senin tam anlamıyla bir zırdel-

Angelico: Şakayı bırak. En azından sen yapma. Bak kimse beni hatırlamıyor ve aptal yerine koyuyor. Jeffrey bile bunu yaptı inanabiliyor musun? Ona bu şirkete ilk geldiğimde sarılmak istediğimde sanki beni ilk defa görmüşcesine davrandı.

Deri Ceketli Adam: Çabalamayı bırak Angelico. Daha fazla kaçacak yer kalmadı.

Angelico birden susuyor. Bu cümleyi durunca gözleri seğirmeye başlıyor.

zjLjBZ9.png


Deri Ceketli Adam: Jon Moxley'nin PGW'dan geçen yaz kovulmasından sonra verdiği röportaj çok garip değil miydi? Tedavi sonrası, aklı başındayken tüm o karanlık dönemden bahsettiği röportajından bahsediyorum. Şu mektup olayı... Uyuşturucu ile olan bağımlılığından bahsederken çok önemli bir yere değiniyordu hatırlıyor musun? Bu siktiğimin şeyleri insanı hayal evrenine bile sokabiliyormuş. Mox, Jerry isimli bir kardeşi olduğunu sanmış. Gerçek olmayan bir kardeş! Ne kadar korkunç değil mi? Bekle, daha korkuncu yazılı... Bu hayali kardeşinin kansere yakalandığını ve birkaç dostuyla el ele verip onun tedavisini başarıyla sonuçlandırdığını söylemiş. Bahsettiği dostların adını duyunca uyuşturucunun bu etkisini de insan daha iyi anlıyor... WWE'de belki birkaç defa karşı karşıya kaldığı Nemeth, Rhodes gibi adamlarla kafasında bir geçmiş yazmış. Buna inanmış. Geçen hafta tanıdığın Dr. Eziel'in onu bile tedavi etmesi ne tesadüf ama... Bir de bu derece bir bağımlılığın şizofreni ile birleştiğini düşün... Sanırım o birleşim olunca hayali evrenine sadece tanıdığın yüzleri değil televizyonda gördüğün güreşçileri bile ekleyebilir insan değil mi? Keşke kimse bu tehlikeli kombinasyonla yaşamak zorunda olmasa.

Angelico terlemeye başlıyor. Resmen acı çekiyorcasına titriyor şimdi!

Deri Ceketli Adam: Tüm bu "Muhterem" hikayesi... Mark Haskins'in yanında oturup sana bunları anlatması kadar garip. Halbuki 10 dakika önce kendi gözlerinle okuduğun bir gazetedeki röportajı, tek başına oturduğun barda tekrar ve tekrar düşünüyorsun. İnkar etmeye çalışıyorsun. Halen o sorunlu ve sıkıntılı zihninde gerçeklerden kaçmak istiyorsun ama yolun sonuna geldiğini biliyorsun. Çünkü sen... Adam Bridle. Artık biliyorsun. Sadece bir bağımlı değil, aynı zamanda bir meczupsun.

K5xiqqS.png


Deri Ceketli Adam: Belki de doktoru dinlemelisin Adam. Belki de sen de yüzlerce Jon Moxley'den birisindir. Belki de ne olduğunu kabul edip o ilacı içerek tüm bu sesleri susturabilirsin. Belki de ilk defa huzura erebilirsin.

Angelico önünde duran rapora ve içeceğinin yanında duran şizofreni ilaçlarına bakıyor! Elleri titremeye devam ederken kafasını çeviriyor ama yanında kimse yok. Angelico bu trajikomik duruma gülmeye başlıyor. Birkaç saniye daha gülüyor fakat en sonunda kahkahaları yüksek sesli bir ağlama çığlığına dönüşüyor. Angelico resmen hıçkıra hıçkıra ağlıyor. En başından beri tek başına olduğu bu barda, tek başına bir şekilde. Angelico en sonunda gözyaşları tükenince ilaçlarını eline alıyor ve ağzına atmak üzere hamle yapıyor-

Fakat tam bu sırada barın kapısı açılıyor! Angelico artık neyin hayal, neyin gerçek olduğunu anlamayacak bir halde. İri yarı, bere takmış bu kalıplı adam Angelico'nun yanına geliyor ilacı koymasını istiyor eliyle.

Angelico: Şimdi kimi halüsine ediyorum, sikik bir eski TNA yıldızını mı?

?: Sefir. Eğer bana bir isimle hitap etmek istiyorsan bunu kullanabilirsin. Fakat buraya başka bir amaç için geldim. Angelico, Peder seni televizyonda görmüş. Haftalar boyu süren yardım çığlıklarını duymuş. Seni yanında istiyor, daha doğrusu seni tedavi etmek istiyor. Muhteremini kaybetmiş veya hiç bulamamış olabilirsin ama artık gerçek kurtarıcını bulduğundan emin olmalısın.

Angelico gülüyor. Bir süre sonra mimiksiz bir şekilde sırtı dönük bu adama bakıyor.

Angelico: Hadi abicim defol git şuradan.

Angelico bardağını önüne çekerken adam onu kolundan tutup çekmeye çalışıyor. Tam bu sırada Angelico sinirlenip elindeki bardağı adamın kafasında kırmak istiyor ancak adam çekiliyor- Angelico'ya çok sert bir Headbutt vuruyor! Angelico anında sandalyeden düşüyor ve bayılıyor. Adam sinirli bir şekilde, söylene söylene onu sırtlıyor ve baygın Angelico'yu bardan dışarı götürüyor. Onu arabasının bagajına yerleştirirken görüntü kapanıyor.
15 MART 2024
PAYBACK #28
The Lodge, Angelico'yu himayesi altına alıyor.

4nr1grk.jpg


Kamera kaydı eski bir kilisenin içerisinde başlıyor. Bir adamın kilisenin koltuklarına kelepçelendiğini görüyoruz. Bu Angelico'dan başkası değil! Geçtiğimiz şov barda saldırıya uğrayıp sonrasında kaçırılan Angelico'yu burada, perişan bir halde görüyoruz. Kendi kendine sayıklanıyor.

Angelico: Bana... Bana ilaçlarımı verin. İyi hissetmiyorum.

Ses yankılanmaya devam ederken içeriye giren birisi var. Bu geçtiğimiz şov Angelico'yu kaçıran ve yüzünü gizleyen "Sefir". Angelico onu görünce ayağa kalkmaya çalışıyor ancak kelepçelerinden dolayı bunu başaramıyor.

4qp25cf.jpg


Sefir: Nasıl hissediyorsun Adam?

Angelico: Ben... ben hiç iyi değilim. İlaçlarımı almam lazım. İlaçlar... Yıllardır buraya kelepçelenmiş gibiyim... Beni bağışla, sana yalvarıyorum.

Sefir: Yıllardır değil, tam olarak bir haftadır buradasın Adam. Buradasın çünkü Peder iyileşmeni istiyor. Bu içinde bulunduğun şey ise bir test. Hazır olup olmayacağın ile alakalı bir test... Bu testi geçtiğin zaman kelepçelerinden kurtulup onun yüzünü görmekle müjdeleneceksin. O sana merhem olacak. Çünkü emin ol bitkinliğinin nedeni sadece şizofreni ilaçları değil. Yoksunluk krizi... Uyuşturucudan hiç bu kadar uzak kalmamıştın değil mi Adam Bridle?

Angelico: Neyden bahsediyorsun? Bak ne yapmamı istiyorsan yaparım. Para mı istiyorsun, bir şekilde bulurum. Fakat daha fazla bu işkenceye dayanamayacağım. Günler sonra gördüğüm tek yüz senin yüzün... İyi hissetmiyorum. Ya beni çöz ya da bitir işimi. BİTİR İŞİMİ ZÜPPE OROSPU ÇOCUĞU!

Sefir: Bu sözleri senden duymak çok üzücü. Görüyorum ki halen tam anlamıyla hazır değilsin. Güçlü olduğun an o kelepçeden kurtulacaksın Adam. Bugün... Sanırım o gün değilmiş.

Sefir hayal kırıklığıyla Angelico'ya bakıyor.

Sefir: Haftaya tekrar bu saatte görüşelim.

Ve arkasına bile bakmadan yürüyerek bu terk edilmiş kiliseden çıkıyor. Angelico sinir krizi geçiriyor ve ağlamaya başlıyor. Bu korkunç manzaradan sonra ekran kararıyor ve kayıdın başından beri kilisenin içinde çalan ilahi ile kayıt sonlanıyor.
30 MART 2024
PGW: CIVIL WAR
Angelico, The Lodge ile tanışıyor.

klyd36s.jpg


Sefir:
Vakit geldi.

Angelico'nun gözünün bağlandığını ve Sefir tarafından kilisede sürüklendiğini görüyoruz. Bir süre daha onu sürükledikten sonra kilisenin ambon kısmına yaklaşınca Angelico'yu bırakıyor. Burada taht benzeri bir koltukta oturan yaşlı bir adamı ve onun yanında duran upuzun siyah saçları olan bir adamı görüyoruz. Angelico hiçbir şeyi görememin verdiği korku ve haftalardır süren esirliğinin sonucu olarak resmen tir tir titriyor.

Sefir: Karşında Peder ve onun manevi oğlu Serpençe var.

Tahtta oturan ve haftalardır ismi geçen Peder olduğunu öğrendiğimiz adam konuşmaya başlıyor.

Peder: Seninle görüşmeyi ne kadar uzun süredir beklediğimi tahmin bile edemezsin Adam. Haftalar boyu kafandaki Muhterem"ini bulmak için verdiğin çaba gözlerimi doldurdu. Çünkü içindeki o cevheri çok uzaklardan gördüm ben. Kendi kendine yok etmeye çalıştığın o cevheri... Fakat şu an karşımda durmayı başardığına göre emin ol ki ilk adımı başarıyla tamamladın. Bugün ise tam anlamıyla zincirlerinden kurtulacağın gün- Eğer doğru kararı verebilirsen...

Peder, Sefir'e Angelico'nun gözlerini açmasını işaret ediyor. Angelico'nun gözü açıldığında önünde 3 tane bardak olduğu görülüyor.

mlonamo.jpg


Peder: Gördüğün üzere karşında 3 seçenek var. En solundaki bardağın içinde bir su ve yanında sana geçici rahatlık sağlatacak, Dr. Eziel'in bizzat yazdığı şizofreni ilaçların var. Eğer ilk seçeneği seçersen kafandaki sesleri susturabilirsin. Diğer seçenek ise bardağın kenarlarına dökülen, hastalığını daha da berbat eden o "pudra şekeri". Onu istediğin kadar çekip bardakta kalan suyu da rahatlamak için içebilirsin. Son seçenek ise... Sadece bir bardak su. Yanında hiçbir ekstrası olmayan, yandaki dereden getirilmiş berrak bir su.

Angelico resmen terlemeye başlıyor. Özellikle ikinci bardağın kenarında duran şeye baktıkça yoksunluk krizinin hat safaya ulaştığını görüyoruz.

Peder: Seçim senin Angelico. Kendi kurtuluşun, kendi ellerinde.

Angelico şimdi de titremeye başlıyor. Elleriyle uzanıyor ve ikinci bardağı tutuyor. Sefir ve Serpençe bakarken Peder'in mimiklerinde bir değişim olmadığını görüyoruz. Resmen Angelico'ya inanıyor. Fakat Angelico bunun aksine ikinci bardağı çekiyor ve kendisine doğru yaklaştırıyor. Resmen gözlerindne yaşlar geliyor.

FAKAT BİR ANDA BARDAĞI FIRLATIYOR VE BARDAK KIRILIYOR! ANGELICO HIZLI BİR ŞEKİLDE ÜÇÜNCÜ, SADECE SUDAN OLUŞAN BARDAĞI ALIYOR VE BİR DİKİŞTE BİTİRİYOR. Petrus ona gururla bakıyor!

Peder: Başaracağını biliyordum...

Angelico: Ben hiç bu kadar iyi... Hiç bu kadar iyi hissetmemiştim.

muo9y2q.jpg


Peder: Kurtuluşun ne ilaçlarla ne de uyuşturuculardaydı. Kurtuluşun Tekke'de idi. Tanrı, seni bir bardak su ile tüm her şeyden arındırdı.

Angelico: Sana n-nasıl teşekkür edebilirim?

Peder gülüyor.

Peder: Geldiğin yere geri döneceksin. Çünkü elçilik etmen gereken birisi var. O da tıpkı senin gibi sahip olduğu cevheri hiç etmekte, hem de bunu çok kötü insanların yanında durarak yapmakta. Onu bana getir, "Messenger" Angelico.
30 MART 2024
PGW: CIVIL WAR
Wes Lee, çantasını Angelico yüzünden bozduramıyor.

1PTAEcp.jpeg


WES ELİNDEKİ ÇANTA İLE HAKEME VE HAKEME ÇANTAYI TESLİM EDİYOR! ONA UZUN UZUN MAÇI BAŞLATMASINI İSTEDİĞİNİ SÖYLESE DE, KONUŞMANIN ALICISI BUNU ANLAMIYOR. NİHAYET HAKEM ANLIYOR VE... ÇANTAYI RİNGİN DIŞINDAKİ GÖREVLİYE VERİYOR.

AMA O DA NE?

Outside%2BCelebration.gif
Wes-Lee.jpg


ANGELICO ARAYA GİRİYOR! ELENMİŞ OLMASINA RAĞMEN TEKRAR BURADA! ÇANTAYI KAPTIKTAN SONRA ONU YERE FIRLATIYOR! ÇANTA YAMULUYOR! WES DELİYE DÖNÜYOR! İPLERİN ARASINDAN RİNGİN DIŞINA ÇIKMAYA YELTENİYOR Kİ...

W97dh.gif


ALBERTO ONU TERS ÇEVİRİYOR VE CROSS ARMBREAKER'I VURUYOR! WES PES ETMEMEK İÇİN TÜM GÜCÜNÜ KULLANIYOR!

NAFİLE. TAP OUT!

Elenen: Wes Lee Eleyen: Alberto Del Rio

c6d195775cf3507e-600x338.jpg


JOE GACY, JEY USO VE ALBERTO DEL RIO. 3 KİŞİ KALDI SONA! TEK KALSA DA FAZLA HASAR ALMAMIŞ BİR JOE VE SAYICA FAZLA OLMALARINA RAĞMEN BÜYÜK HASARLAR ALMIŞ İKİ İSİM. JOE KENDİSİNİ RİNGİN İÇİNE ATIYOR. ALBERTO İLE BAŞ BAŞA KALIYORLAR RİNGİN İÇİNDE! ANGELICO BARİYERLERİN ÜSTÜNDEN ATLAYIP SEYİRCİLERİN ARASINA KARIŞIYOR. OLAN WES LEE'YE OLDU. MAÇA DÖNÜYORUZ!
5 NİSAN 2024
PAYBACK #30
Wes Lee, The Lodge ile tanışıyor.

yILcAGs.jpeg


Angelico'yu evinde, Kitâb-ı Mukaddes'i sessiz bir şekilde okurken görüyoruz. Kendisi arkada çalan ilahilere kendini kaptırmış bir vaziyette iken telefonuna gelen arama tüm bu ortamı bozuyor.

X7Gah4h.jpeg


Angelico: Sefir! Hiç aramayacaksın sandım. Günlerdir aramanızı bekliyordum. Peder nasıl? Daha iyi bir elçi olmak adına bana vermiş olduğunuz ilk görevi yerine getirdim.

Telefonun başındaki Sefir'in boğuk sesini duyamasak da Angelico kafasını sallıyor.

Angelico: Evet, tam çantayı bozduracağı anda müdahele ettim. Tanrı şahidim ki hayatım boyunca bir şeye bu kadar hızlı yetişmemiştim. Peder benden memnun mu?

Duraksıyor ve Sefir'in cevabını bekliyor.

Angelico: Öyleyse çok mutluyum. Bu daha hizmetimin başlangıcı. Pederi onurlandırmak için ne gerekiyorsa yapacağım... Wes ise eninde sonunda benimle konuşmaya gelecek. Muhtemelen önümüzdeki hafta PAYBACK şovuna uğrarsam onunla karşılaşaca-

Angelico cümlesini bitiremiyor çünkü aşağıdan resmen kapıya gülleyle vuruyorlarcasına sesler geliyor. Kendisi feci şekilde tırsıyor. Sefir ona bu duraksamasının nedenini sorarken Angelico korkuyla ayağa kalkıyor.

Angelico: Hemen sizi arayacağım Sefir-

YQ4nx55.jpeg


Aşağıya indiği zaman karşılaştığı manzara onu şok ediyor. Resmen aldığı hasardan dolayı parçalanan kapısına bakıyor. Kapıyı iyice kilitlerken evin içinden bir ses geliyor!

?: Arkana bak oğluşum.

JgCuUHK.jpeg


BU WES LEE! ÇOKTAN İÇERİ GİRMİŞ! Angelico ölü görmüşe dönüyor. Tam konuşacakken Wes Lee onun üstüne atlıyor ve deli gibi yumruklamaya başlıyor! Angelico'nun tam yüzüne yumruk darbeleri indiriyor. Angelico ona vurmamak için çabalasa da en sonunda Wes'in karnına dizini geçiriyor. Tüm gücüyle Wes'i yana itiyor ve ayağa kalkıp koşarak dışarı çıkmak istiyor- AMA SON ANDA WES ONUN AYAĞINI TUTUYOR VE ANGELICO YÜZ ÜSTÜ YERE DÜŞÜYOR! ANGELICO'NUN BURNU KIRILDI RESMEN, ŞARIL ŞARIL KANLAR AKIYOR! Wes ayağa kalkıp Angelico'ya sert tekmeler vuruyor. Tüm bu tekmeleri atarken bir yandan bağırıyor.

KZNCZ64.jpeg


Wes Lee: Daha iyi bir an yoktu... Her şeye sahip olacaktım. Babam bildiğim adamın, O'Neil'ın hayatını bile siktir ettim... Onu yarı yolda bıraktım, takımımı yarı yolda bıraktım, onurumu kirlettim. Hepsi o an içindi. Ben şampiyon olacaktım... Tek bir saniyem kalmıştı... Hakeme çantayı veriyordum- Sen- sen- ne-den bunu yaptın?

Wes Lee resmen acı bir kahkaha atıyor ve Angelico yerine duvarı yumrukluyor. Şimdi ayağıyla Angelico'nun boğazına bastırıyor!

cpUnaDe.jpeg


Wes Lee: NEDEN? NEDEN OROSPU ÇOCUĞU NEDEN?

Angelico konuşmak istiyor ancak Wes Lee öyle bir nefretle bastırıyor ki nefesi kesildiği için doğru düzgün konuşamıyor. Ağzından çıkan harfler birleşince Wes aniden onu boğmayı bırakıyor.

Angelico: As-Aster

YBPhfFv.jpeg


Angelico resmen ölmeden önce hayatını kurtaracak kelimeyi söylemiş gibi! Wes onu boğmayı tamamen bırakıyor ve Angelico deli gibi öksürüyor. Zar zor kendisine geldikten sonra cümlesini tamamlıyor.

Angelico: Aster ile mut-lu olmak is-temiyor musun Wes? Tek istediğin bu değil mi? O çantayı bozup, Aster'ı geri kazanmak. E-eğer o çantayı tam olarak orada bozsaydın başarısız olacaktın. Hatta diskalifiye ile. Güreş tarihine, tarihin en kötü cash-in'ini yaparak geçecektin. Aster ise seninle bir daha yüz yüze gelmek bile istemeyecekti. Ben seni kurtardım Wes. Çünkü Peder kurtarılmanı istedi.

OZOSGrG.jpeg


Wes, bu saçmalığa kendi kendine gülüyor.

Wes Lee: Seni de pederini de ayrı ayrı çoğaltırım. Benimle taşak mı geçiyorsunuz? Başıma peygamber ve tarikatı mı kesildiniz? Geleceği gördüğünüzü mü iddia ediyorsunuz orospu çocukları? Seni şansım varken gebertmeliyim.

Wes, tekrar Angelico'ya yaklaşıyor ama...

Angelico: SADECE GELECEĞİ DEĞİL! GEÇMİŞİ! İnanmakta güçlük çekebilirsin. Fakat o her şeyi görüyor Wes. Küçükken ölmesine göz yumduğun dedeni bile görüyor.

WES DONUP KALIYOR! RESMEN DONUP KALIYOR. ANGELICO'YA YÜRÜMEK YERİNE OLDUĞU YERDE KALIYOR. ANGELICO İSE YÜZÜ GÖZÜ KAN OLMASINA RAĞMEN SANKİ BUNLARI YAPAN ADAM KARŞISINDA DEĞİLMİŞCESİNE RAHAT BİR ŞEKİLDE AYAKLANMAYA ÇALIŞIYOR!

8VdTS80.jpeg


Angelico: Ne kadar garip değil mi? Peder'in senin gözlerine bakınca gördüğü ilk şey buymuş. Ne zaman olmuştu bu olay.. Sanırım 2001'de bir Aralık sabahıymış. Deden Herbert'ın sen doğmadan seneler önce kalbi arızalanmış. Anlaşılan sen daha 7 yaşındayken durum iyice vahimleşmiş. Yataktan doğru düzgün çıkmıyordu değil mi? Ölmekten korkuyormuş. Herbert dışardan ne kadar iyi, kendi halinde bir yaşlı adam gibi dursa da sana hiçbir zaman... Sana hiçbir zaman iyi değildi değil mi Wes? Belki de bu yüzden sonraki hayatında hep dedesi ile derin bir bağ kuran insanlara tiksintiyle baktın. Çünkü onlar senin asla sahip olamayacağın bir dedeye sahipti.

Wes Lee olduğu yere yığılıyor. Resmen öylece kafasını elleriyle kapatıyor.

Angelico: Küçük bir çocuğa seneler boyu yapılan insanlık dışı dayaklar. Dedenin nasıl bir insan olduğunu en iyi baban biliyordu. Ama o seni görmedi. Seni duymak istemedi çünkü babasının nasıl biri olduğunu o da biliyordu. Ama sen Wes... Sen her zaman olduğun gibi inatçı bir çocuktun. Adalet anlayışın o zamandan belliymiş. Dedenin kalp ilaçlarını içi boş haplarla değiştirmeyi 7 yaşında bir çocuğun akıl etmesi akıl alır gibi bir şey değil. Sadece senin bileceğini sandığın bir günah işlemek ise... Kelime bulamıyorum, Wes. Çünkü seni anlıyorum kardeşim. Anlıyorum... Bununla yaşamak çok zor Wes. Seni çok çok iyi anlıyorum. Ama o gördü. Peder, yaşlı Hurbert'ın sana attığı dayakları gördü. Suçsuz bir çocuk olan senin, ortada hiçbir şey yokken kemerle saatler boyu yediğin dayakları gördü. İşin acı yanı o senin için ağladı. PEDER DEDEN İÇİN DEĞİL, SENİN ÇEKTİĞİN ACILAR İÇİN AĞLADI. Çünkü bu günahı neden işlediğini gördü. Masumiyetini gördü ve seni bağışladı! Seni kollarının arasına almak istedi. Şimdi anlıyor musun Wes? Onun kudretini... Anlıyor musun?

QHIoSvd.png


Angelico tam olarak doğrulur doğrulmaz yerde öylece duran Wes'e elini uzatıyor. Wes gözleri yaşlı bir şekilde ona bakıyor.

Angelico: Ona inanırsan her şeyin üstesinden gelebilirsin. Her şeyin.

Wes Lee, Angelico'nun uzattığı ele uzunca bir süre baksa da hiçbir tepki vermeden etrafa bakıyor ve Kitâb-ı Mukaddes'i görüyor.

Wes Lee: Bu da ne?

Angelico: Tekke'nin içinde bir Suhte olarak bulunuyorum. Öğrenmek, bilinçlenmek ve içeride daha da yükselip bir Sefir olmak için tüm bilgileri edinmeliyim. O yüzden bu kitabı okuyorum.

PP1SzVV.jpeg


Kitaba küçümseyici şekilde bakan Wes Lee, kafasını iki yana sallayıp sırt çantasından bir kitap çıkarıyor. Bu kitabın Alexandre Dumas tarafından yazılan "Monte Kristo Kontu" olduğunu görüyoruz.

Angelico: Peki bu ne?

Wes Lee: En azından gerçekten olmuş ya da yakın zamanda olabilecek şeyleri okuman için.

Önce bir maçtan kendisine kalan yarayı kapatmak için eline yaptırdığı yıldız dövmesine odaklanan sonrasında ise Angelico'ya acıyarak bakan Wes Lee odadan çıkıyor ve kameralar kapanıyor.
12 NİSAN 2024
PAYBACK #32
The Lodge'ın geçmişi, iç yapısı ve etkinlikleri...

c7xgZrb.jpeg


Sefir: Karanlık bir ormanda parıldayıp sıcaklığıyla herkesi birleştiren o ateşin etrafında toplanma vakti geldi de geçti. İnsanların can damarlarına sızıp onların benliğini Nasuralı İsa'nın davası etrafında var etmenin... Kitab-ı Mukaddes'in zuhur etmediği tek bir ruh bile bırakmama amacında hareket etmenin, bugüne kadar davamız dahilinde tüm yaşamını buna adamış onca Sefirlerin, Elçilerin ve Suhtelerin yüzlerine Tanrı'nın bahçesine gittiğimizde gurur ve onurla bakabilmenin... Hepsinin vakti geldi de geçti.

Sefir: Tekke; başında bir tavan, altında bir taban ve etrafında dört duvar olan, sıkışıp kalacağınız bir yer değildir. Tekke, İsa'yı anlayabildiğiniz, inancımız etrafında birleşebileceğimiz, aynı ateşin etrafında düşünüp tartışabileceğimiz her yerdir. Tekke... Yüzyıllar boyu süregelmiş, size cennetin kapılarını açacak bir düşünce ilmidir. Ve sizler, buradasınız. Çünkü bu dünyada olanın bu dünyada kalacağını idrak edebilmiş seçilmiş akl-ı selim inananlarsınız. Sizlerden ricam ve minnetim, kurtarılacak; İsa'ya inanacak insanlar her yerdedir. Onları ikna etmek için gereken ilim ve irfan, Peder'in himayesinde olduğunuz için düşünce tufanlarınızda mevcuttur. O tufanların yarattığı selle insanları alıp götürmek sizin elinizdedir. Sizlerin ufkunu açmama izin verin... Niçin buradasınız? Onca gam, onca keder, onca zeval, onca sırtta kamburunuzla... Bu sessiz ormanda... Ateşin çıtırdayışını ve sıcaklığını... Hissedin kardeşlerim. Çünkü bunu bir daha tatma şansınız olmayabilir. Peder size... Tanrı'nın bahçesinden çok güzel bir tarla vaat ediyor. Her birinize.

Ateşin etrafında bağırarak bu konuşmayı yapan Sefirlerden biri, genç olduğu suratından belli olan bir dünyevinin yanına gidip onun kulaklarının dibine doğru fısıldar.

Sefir: Değerli kardeşim... Peder'in ilmi etrafında çılgınlar gibi dönüp, Kitab-ı Mukaddes'in kapaklarını bir sincap gibi aşılayıp kendine irfan katmak isteyen kardeşim... Yarın önemli bir sınavın olmasına rağmen... Niçin buradasın?

Suhte: Dünya, dünyada kalır. Bizim için önemli olan Tanrı'nın bahçesidir. O bahçedeki en güzel meyveleri yemek için ise tek yol Tekke'nin içinde önce bir "Elçi", sonra ise "Sefir" olmaktır.

Gi9R2TI.jpeg


Cevaptan fazlasıyla tatmin olan Sefir, bu yapının içinde Suhte sınıfından olduğunu anladığımız bir Hristiyan'ın başını okşayıp çember etrafında ilerler. Bu sırada arkada çalan ezginin ritmi iyice hızlanır ve çalan dünyevi iyice kendinden geçmeye başlayıp kafasını yukarı doğru salıp döndürür.

Sefir: Peki sen... Peder'in sözlerini ve Kitab-ı Mukaddes'in ayetlerini sular seller gibi zihninin içine konumlandırmış değerli Elçi kardeşim... Saatler sonra önemli bir toplantıya katılacak olmana rağmen neden buradasın?

Elçi: Her şeyden önce Tekke gelir Sefir. Dünyadan bize kalan önemsiz ve nacizane bir bedendir. O da zamanla çürür. Bir Elçi'nin sorumluluğu ise bu olmadan, bedeni çürüyedurmadan olabildiğince zeki ve atılgan olup Kitab-ı Mukaddes'in anlattıklarını herkese yaymaktır. Tanrı'nın Bahçesi'ndeki o güzel meyveleri yemek tüm dünyevilerin hakkıdır. Dolayısıyla, Tekke'yi anlatmak ve yaymak biz Elçi'lere takdim olmuş yegane bir misyondur. Her yere, her sokağa, insanların adımlarını attıkları her yere fısıldayıp onları Peder'in varlığından haberdar etmektir. Tekke, her türden dünyevinin ve inananın kendini gerçekleştirip huzur içine ereceği dünyanın her yerinden binlerce benimseyeni olan bir düşünce tarzıdır.

QsiyNAp.jpeg


Bu uzun konuşmadan sonra Elçi'lerden birinin omzuna dokunup sıvazlayan Sefir, ateşin etrafında turlamaya devam eder. Ardından tekrar bağırarak söze girer.

Sefir: Size dünyayı değil... Dünyadan ötesini vaat ediyorum. Ben... Bu oluşumun içerisinde Sefir katına erişebilmiş bir kardeşiniz olarak sizden minnet duyuyorum... Artık davamız eskisi gibi gizli saklı değildir. Çaresizlik içinde kalmış her dünyevinin önüne Kitab-ı Mukaddes'i bırakıp kendini bulmasını sağlamanız durumunda, erenlik ve cennet size yazılmıştır... Artık fısıldamak yok! Bir toplantıda, okulda, aile içi ziyaretinde, sanatevinde... Tanrı'nın bize sunduğu bu geçici dünyanın geçici olan her yerinde davamızı anlatmak, ve dahi aramıza yeni Suhte'leri dahil edip onlara bu kutsal suyu içirmenin vaktidir! Kabul edelim ki, bu ateş... Hepimizi aydınlatacak ve ısıtacak kadar harlıdır.

Etraftaki herkes bu sözleri anlayıp ve benimseyip dualar etmeye koyulurken Sefir bu ateşin etrafından ayrılıp bir ağacın etrafındaki yoldan ilerlemeye başlar. Biraz ilerledikten kısa bir süre sonra farlarını yakmış bir arabadan inen biriyle karşılaşıp adımlarını durdurur. Etrafta bu ikisinden başka kimse, ağaçların yapraklarının ve kuşların sesleri dışında duyabileceğimiz başka hiçbir ses yoktur.

ecfQZbZ.jpeg


Sefir: Neden burada değildin?

Serpençe: Sen de biliyorsun ki benim hasbıhallerde olmam gerekmiyor. Eğer öyle olsaydı işimin gerektirdiği birçok seyahatten mahrum kalırdım. Hatta bir arenada girişimi gerçekleştiriyorken kendimi uçağa atlamış, Tekke'nin ormanlarından birinde yakılmış bir ateş arayıp davul sesi duymaya çalışırdım.

Yüzü gözükmeyen bu ikiliden Sefir'in sesi PGW için pek tanıdık olmasa da Serpençe'nin sesinin tanıdık olduğu biraz kesin. Sefir bu sözün üzerine gömleğinin kollarını sıvayıp yakındaki bir çeşmenin suyunu açıyor.

Sefir: Bir süredir sende bu laflar var. Ne o, yoksa o çok sevdiğin şeye geri mi dönmeyi düşünüyorsun? En son güreştiğinde ne kadar boktan hissettiğini unutmuş olmalısın.

Serpençe: Güreşi benden alırsan bende hiçbir şey kalmaz.

Sefir: Peki neden buradasın?

Serpençe: Ben hep buradaydım. Güreşsem de, güreşmesem de. Üstelik... Tekke'nin yayılmasını isteyen sen değil miydin? Az önce orada bir nevi bunu söyledin. PGW beni gördüğünde, Tekke yüzyıllardır içinde bulunduğu o gizemli yapıdan kurtulmuş olacak. Güreş dünyasının tekeli olmuş bir şirkette The Lodge'ın temsilcisi olarak beni gören insanlar Kitab-ı Mukaddes'i seve seve okuyacaklar. Dolayısıyla sen de kurtların ağzında salyalarla gezdiği bu meralarda Elçi'lerine "lütfen bizi daha fazla yayın, lütfen Tekke'yi tüm arkadaşlarınıza anlatıp onları Hristiyan yapın" diye yalvarmak zorunda kalmayacaksın. Ya da Angelico gibilerini buraya kazandırmaya çalışmak için ekstradan mesai yapmayacaksın. Gerçi zor bir iş yapıyor da değilsin. Sonuç olarak o şirketten bu şirketten kovulup işsiz kalıp bunalıma girmiş tonlarca güreşçi eskisi var. Altı üstü gidip onları iyileştirip Tekke'ye kazandırıyorsun.

Sefir: Her neyse. Artık seni daha fazla dinlemek istemiyorum. Zaten kafam da ağrıyor. Bak, senin ne yapacağın beni pek ilgilendirmiyor. Ama Peder senin etrafında olmamı istediği için seninle oraya gelmeye de mecburum. Her şey bir senedir olduğu gibi kalsaydı, güreş bizden uzak olsaydı çok daha iyi olurdu diye düşündüğümü de bil.

KmYjNed.jpeg


Serpençe: Kendini bu kadar önemli görmen güzel. Keşke ben de senin gibi olabilsem biliyor musun? Sence yarın öbür gün bir dünyevi olmaktan çıkıp Tanrı'nın bahçesindeki arsanda sakince yaşamaya başlasan senin yerine Peder'in başıma dikebileceği başka biri yok mu? Kendinden yüzlerce tane daha olduğunu unutuyorsun (küçümseyerek, baskılayarak söyler) "Sefir". Ben Peder için özeldim. Hep öyleydim. Ama sen... Sen yoksan senden daha çok var. Oradaki Elçilere ve Suhtelere, cennetin anahtarını sunacak o sözleri edecek başka bir Sefir'i, Peder bulamaz mı sanıyorsun? Ama ben, "Serpençe"... Bir taneyim Sefir. Senin asla ulaşamayacağın bir yer. Peder'in manevi oğluyum. Tüm bunlar bir kenara, fark etmen gereken gerçek; bu Tekke'nin içinde her türden insan var. Bir futbol takımı yöneticisinden, lise öğrencisine kadar. Bir yandan Kitab-ı Mukaddes'i okuyup bu hasbıhallere katılırken diğer yandan da işlerini yapıyorlar. Dünyevi olmaya devam ediyorlar. Ben de işimi yapacağım, güreşeceğim. Sen de ya seve seve, ya da sike sike oraya gelip benim arkamı kol-

Sefir: Bari bu hasbıhal gecesinde saygılı olsan... EN AZINDAN!

Çeşme suyunu kapatıp ellerini aşağı doğru sinirli şekilde sallamaya başlayan Sefir, Serpençe'nin oradan gitmeden önceki son sözünü bekler.

Serpençe: 27 Nisan, Sefir. O gün benim için 10'dan geriye sayıldığında ringde olmuş ve biraz olsun ortalığı temizlemiş ol. Bu senin... Ne deniyordu? Hasbıhallere katılmadığımdan bilirsin, kalabalık pek sevmiyorum.

lc6ZGj.gif

19 NİSAN 2024
PAYBACK #32
Wes Lee, Peder ile tanışıp çantasını Kutsal Çanta'ya çeviriyor.

o5tKr37.jpeg


Wes Lee: "Tekke her yerdedir" mottosunun bir zırva olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum. Eğer öyle olsaydı bu kadar yürümezdik.

Angelico: Sabret Wes. Peder'in sübutu kat'i cemalini görmek o kadar da kolay zuhur eden bir durum değ-

Wes Lee: Ne saçmalıyorsun sen?

Angelico: Saygılı ol Wes. Benim bir Elçi olduğumu unutma. Tekke'nin içindeki yapıyı bu denli hiçe sayarsan günahlarından arınmak için bir şansın olmaz. Bunu böyle bil. Geldik.

Parmağıyla bir yapıyı işaret eden Angelico, nefes nefese kalmış Wes'e bakıyor. Wes'in elinde Money in the Bank çantası olduğunu görüyoruz. Angelico bir rehber edasında söze giriyor.

Angelico: Burası Tekke'nin herhangi bir yapılarından biri. Bunlardan her ülkede, her kıtada binlerce tane var. Peder bu yapıların hepsinin içinde olamıyor o yüzden genelde içeride başka türden Tekke zatları olur. Kitab-ı Mukaddes'i iyice okuyup kendimi adamadan önce ben bir suhteydim ve Sefir bana her şeyi öğretti.

eT9Thmm.jpeg


Wes Lee: Sefir?

Angelico: Peder'in ardından en saygı duyulası en kutsal kişidir. Bir Sefir olmak yıllar alır. Benim de en büyük hayalim. Tekke'nin evrensel bir yapı olduğunu unutma Wes. İçeri girelim. Orada tanıdık yüzlere denk gelmen olası.

Tahtadan bir kapı açılıyor ve içeride hafif hafif çalan bir çanı duyuyoruz. Wes etrafa şaşkın bir şekilde bakarken Money in the Bank çantasını biraz daha sarmalamaya başlıyor. İçerisi beklediğinden kalabalık çıkıyor. Angelico ona eliyle gel diye işaret edip yönlendirdikten sonra bir odanın önünde duruyorlar. Angelico kapıyı tıklatıp sesleniyor...

Angelico: Saygıdeğer Peder... Ben Elçilerinizden Angelico ve yanımdaki... (Wes gözünü devirip ona nedense kızgın şekilde bakıyor) Suhte. Wes.

yZgMtgO.jpeg
AKReW6N.jpeg


Onay aldıktan sonra içeri girip Wes'i de çekiştiren Angelico, ona oturacağı yeri gösterip kendi de oturuyor. Peder'in ağır ağır kadraja girdiğini ve bir süre ikiliyi süzdükten sonra söze girdiğini görüyoruz.

muo9y2q.jpg


Peder: Hoş geldin ve... İyi ki geldin Wes. Ben Peder.

Kendisine uzatılan eli havada bir süre seyreden Wes, bir süre sonra kibarlıktan da olsa kendi elini de uzatıp sıkıyor. Kamera yakın çekime girdiğinde, Christopher Daniels'ın bir maçta Wes'in eline kazıdığı yıldız şeklini kapamak için yaptırdığı dövmenin üstüne Peder tarafından işaret parmağıyla hafif dokunulduğunu görüyoruz.

Peder: Wes Tekke... İçerisinde yüz binlerce farklı türden insan barındıran bir düşünce yapısı ve cennete açılan bir kapı. Bizler burada sadece... İnanırız. Aynı ateş etrafında birleşir, dualar ederiz. İçimizde bulunan kimse günahsız sayılmış, mükemmel dünyeviler değildir. Dolayısıyla sen de öyle sayılırsın. Hepimiz gibi senin de sırtına bu zamana kadar yüklendiğin pişmanlıklar var. Hatta belki de bir pişmanlıktan da büyük, daha öte sayılabilecek bir duygu durum. Neyden bahsettiğimi anlıyorsun değil mi Wes...

nVhftYr.jpeg


Dedesinden bahsedilen Wes gözlerini deviriyor ve Peder'i dinlemeye devam ediyor.

Peder: Sana bir kuş gibi hafif olmayı vaat ediyorum. Bunun için bizim aramıza gelmeni, bir Suhte olup Kitab-ı Mukaddes'i sonuna kadar okuyup anlamanı istiyorum. Ve bir şey daha...

Gözünü Wes Lee'nin elinde tuttuğu Money in the Bank çantasına çeviren Peder söze tekrar giriyor.

Peder: Bugüne kadar hayranlıkla dinlediğimiz her peygamberin sabrın selameti sonrasında oluşan eşsiz bir hikayesi vardır.

Ayağa kalkıp ahşap bir kutuya doğru yöneliyor. Wes tedirgin ve meraklı şekilde Peder'i izliyor.

Peder: Senin de öyle olacak. Sabredeceksin Wes. Tanrı bizi ne olursa olsun hayatımızın bir yerinde bu sınava tabi tutar. Senin de sınavın işte bu elindeki şeyle. Senin şansın, Angelico gibi paha biçilemeyecek bir dosta sahip olman ve senin onu buraya benim yanıma getirmesi. Bu sınavı geçmek istiyor musun? Benim manevi oğlum, Serpençe seninle aynı işi yapıyor sayılır. Güreşmek onu çocukluğunda tanıdığımdan beri vazgeçilmez bir tutkusu ve bugüne kadar hep beni dinledi. O... O senden çok daha zor bir sınava girdi Wes. Dibi boyladı. Ama sabretti ve yıllar sonra ayağa kalkarak güreş şirketlerinin tekelinde kim olduğunu gösterdi. Ve bundan sonrasında beni dinlemenin ne kadar önemli bir şey olup sabretmenin değerini her seferinde vurguladı. Senden... Senden çantanı bu ahşap kutunun içerisine koymanı istiyorum Wes.

fcEcwuN.jpeg


Şaşkın bir şekilde Peder'in gösterdiği ahşap kutuya bakan Wes, Angelico'nun onu "hadi!" diye dürtmesiyle kendine geliyor ve bir süre tereddütle baktıktan sonra ayağa kalkıyor. Büyülenmişçesine bir Peder'e, bir çantasına, bir de Angelico'ya bakıyor.

Peder: Senden onu kendime ya da Tekke'nin içerisinde barındırdığı güreşçilerden birine istemiyorum Wes. Benim amacım çanta değil, seni kazanmak. Senin doğru olanı yapmanı sağlamak. Onu dualarımla donatmış olduğum bu ahşap kutunun içerisine alacağım ve açmaman için sana engel olacak bir kilit bile koymayacağım. Çünkü bu sınav seninle sabrın arasında. Sadece... Bu kutu Wes. Günü geldiğinde tüm kalbinle inanıp o rampayı koşacağın zamana kadar, bu kutsal kutuda kutsal haline gelmiş çantayı saklayacaksın. Ve emin ol, artık aramızda olduğun için orada senin için her şey daha kolay hale gelecek.

Kutuya bakakalan Wes, Angelico tarafından artık iyice tartaklanıp dürtülmeye başlayınca çantayı uzatıp uzatmamak konusunda yaşadığı tereddütü zor da olsa aşmaya başlıyor ve çantayı uzatıyor. Peder elini havaya kaldırıp bekliyor...

Peder: "The Lodge" seni korur.

aDg5JKR.jpeg


Uzattı! Wes Lee, çantasını Peder'e verdi! Peder teşekkür mahiyetinde sakince kafasını sallayıp ağzının içinden birtakım sözler söylüyor ve çantayı bu ahşap kutunun içerisine yerleştiriyor. Angelico ona doğru olanı yaptığını anlatacak şekilde baktıktan sonra Peder ahşap kutuyu kapatıp Wes Lee'ye geri veriyor. Mr. Money in the Bank, bir nevi yeni çantasına bakıyorken bu segment sonlanıyor ve büyük ekranda artık ringi görüyoruz. Arenadaki sinematik mod gidiyor ve ışıklar açılıyor.
27 NİSAN 2024
ROYAL RUMBLE 2024
Angelico ikinci kez Wes Lee'yi engelliyor.

eWw88ZC.jpeg


SEYİRCİLER BU DURUMDAN FAZLASIYLA MEMNUNKEN TYLER BATE ENDİŞEYLE OLANLARI İZLİYOR. ABİSİNİN BU DURUMDA OLMASI ONU YARALIYOR. ELİNİ BAŞINA GÖTÜRÜYOR. AĞLAMAKLI OLUYOR.

JBL: NE OLUYOR BÖYLE!


JBL: HAYIR!

1WYqtNe.jpeg


Michael Cole: O GELİYOR! MR. MONEY IN THE BANK GELİYOR! WES LEE BURADA!

yTL3Pw9.jpeg


MR. MONEY IN THE BANK GELİYOR! MR. MITB GELİYOR! CASH-IN GELIYOR! THE LODGE'IN INTROSUYLA DEĞİL, ORİJİNAL GİRİŞ MÜZİĞİYLE GİRİŞTE! WES LEE KUTSAL ÇANTA İLE GÖRÜNÜYOR! KARŞISINA ÇIKAN TYLER BATE'IN KAFASINA ÇANTAYI GEÇİRİP ONU İKİ BÜKLÜM ETTİKTEN SONRA ÇOK RAHAT... ÇOK SAKİN ŞEKİLDE... AĞIR ADIMLARLA RİNGİ SÜZÜYOR VE DAHASI... BRYAN BUNA KARIŞMAYACAK GİBİ GÖRÜNÜYOR!

TRmP31r.jpeg


AMA WES'DE KARARSIZ GÖRÜNÜYOR! BİR VAL'A BİR ELİNDEKİ KUTSAL ÇANTAYA BAKIYOR VE... BU SIRADA ARKA ALANDAN KOŞUP GELEN BİRİ VAR!

SjqbPVT.jpeg


Angelico: (nefes nefese) W... WES! WES SAKIN!

Bu Angelico! Elinde mikrofonu zar zor tutarak konuşmaya çalışıyor!

Angelico: Bun... (yutkunuyor) Bunu şimdi yapamazsın! "Kutsal Çanta"... Wes! Bunu bozamazsın! Her şeyi berbat edemezsin! PLANA SADIK KALMALISIN! O GÜN BUGÜN DEĞİL!

Wes Lee: Bunu... Bunu şimdi bitireceğim!

0s1ZT8f.jpeg


Angelico: HAYIR WES! HAYIR! BEN SENİN BURADAKİ TEK ARKADAŞINIM! ARKANDAKİ TEK KİŞİYİM! O ÇANTAYI DOĞRU KULLANIP ŞAMPİYON OLMANI İSTEYEN TEK... (terliyor, gücü tükeniyor) WES! GİDELİM BURADAN!

aoFLE4P.jpeg
EDd37Mq.jpeg


Elindeki ahşap çantaya öylece bakmaya başlayan Wes, ringde ölü gibi yatan Val'a ve onun başında dikilirken ağır adımlarla ringi terk etmeye koyulan Bryan Danielson'a bakıyor. Bryan bu sırada adımlarını hızlandırıp aşağı iniyor ve seyirciler bununla birlikte iyice alevleniyor! Wes'in tam yanında duruyor ve yandan bakışıyorlar... Bryan önüne devam ediyor! Arka alana gidiyor! Ama Angelico halen Wes'i ikna etmeye çalışıyor!

Angelico: Wes! Gidiyoruz. Beni dinliyorsun. Peder'i dinliyorsun! THE LODGE'I DİNLİYORSUN WES! BEN SENİN İÇİN VARIM! O ÇANTAYI, O KUTUDAN SAKIN ÇIKARMA!

e6ojq0v.jpeg


Mr. Money in the Bank ikna olmuş gibi görünüyor ve... Ahşap kutuyu aşağı indirip avcunun içine alıyor ve Angelico'nun da desteğiyle arka alana doğru gitmeye koyuluyor. Seyircilerin yoğun yuhalaması var! Angelico kamera yakın çekime girdiğinde Wes'e "Onların hepsi senin başarısız olmanı istiyorlar. Onlar Austin Theory'ler, Otis'ler izlediler ve şimdi aynısı sana da olsun istiyorlar!" diyerekten fısıldıyor. İkili omuz omuza arka alana doğru giderken biz de reklamlara gidiyoruz.​

3 MAYIS 2024
PAYBACK #33
The Lodge ilk kez birlikte PGW'de...

60pgnx5.jpg


Velveteen en sonunda onların suçsuz olduklarına inanıyor ve Gacy ile el sıkışıyor! İkisi uzun bir süre el sıkışıyorlar ve hatta Gacy onu kendisine doğru çekip sarılıyor. Resmen “hak ettik” bakışı atıyor. Uzunca sarılıyorlar, gözler bu olaylar esnasında çekimser bir şekilde duran ve hareket etmeyen Goldust'a çarpıyor. Gacy ile Velveteen'in sarıldığı esnada bunu istemez bakışlarla izliyor onları. Aradan geçen zamanın ardından ikili ayrılıyorlar, Gacy iplere doğru yöneliyor. İplerin arasından apron'a geçtikten sonra çelik basamakları kullanarak ringden iniyor. Goldust, Velveteen'e bakıyor...

Sonrasında hiçbir şey yapmadan o da iplerin arasından apron'a geçiyor. Goldust tam apron'dan aşağıya atlayacak ki...


xO3G4tc.jpeg
M3uNAk8.jpeg
bIxK4gy.jpeg
DMKimLg.jpeg


Michael Cole: THE LODGE!

JBL: The Lodge is here!

Arka alandan geliyor bütün Lodge! Drew McIntyre, Ethan Carter III, Angelico ve Wes Lee... Hepsi stage'de duruyorlar, ringe doğru ilerlemiyorlar. Yalnızca Sefir'in elinde mikrofon bulunuyor, kendisi bu ekibin sesi olarak konuşmayı üstleniyor. Bir adım öne çıktıktan sonra direkt konuşmaya başlıyor. Hedefinde Velveteen var, ona bakarak konuşuyor.

images


Ethan Carter III: Velveteen, Velveteen, Velveteen... En güzel anları bile snoplaştırabiliyorsun, bunu takdir ediyorum kesinlikle. Bu gecenin sonunda birisini seçeceğini söylemek için bu kadar laf oyununa, kelime oyununa gerek var mıydı? Sadeleş. Yalın bir hale bürün. Bu şekilde devam edemezsin. Bunun zamanla başına ne denli büyük sorunlar yaratacağını bizzat izlemek istiyorum, bu izlemesi en güzel şey olur açıkçası. (bir süre duraksadıktan sonra devam ediyor) Bu gecenin sonunda bir karar vereceksin ve hangi kemer için mücadele etmek istediğini ilan edeceksin. Hangi kapının eşiğinden geçersen geç, odanın içerisinde seni bekleyen (Wes'i gösteriyor) birisi olacak! Onun senin peşinde olacağını asla unutma!

Sefir'in arkasındaki bütün Lodge üyeleri Velveteen ile alay edercesine gülüyorlar. Velveteen'in sivrildiğini görüyoruz. Ethan bakışlarını kaydırarak, Goldust ve Gacy'i hedef alıyor bu sefer de.

90


Ethan Carter III: PGW Tag Team Şampiyonları... Ah, bunu sizlere hatırlatan ben olmamalıydım. Zira bu düzenden gayet hoşnut görünüyordunuz. Kendinizi takım aksiyonundan uzak tuttunuz ve içi boş olan bir kemer serüvenine imza attınız. Bundan bir süre geçtikten sonra hiç kimse sizin o kemerleri taşıdığınızdan bile bilgisi olmayacak. O kemerin üzerine kendiniz bir şey katmadınız, o kemerlerde imzanız yok. Television Championship uğruna, o kemerleri korkunç bir noktaya kadar sürüklediniz, umursamadınız. Şimdi... Merak ediyorum da, haftaya bizim karşımızda o kemerleri korumaya çalışacak kadar cesaretiniz var mı?

Gacy ile Goldust önce birbirleriyle bakışıyorlar bir süre. Sonrasında stage'ye doğru dönüyorlar ve bu meydan okumayı kabul ettiklerini ifade edecek biçimde kafalarını sallıyorlar!

Ethan Carter III: O halde, önümüzdeki hafta en iyi şekilde görüşelim! Umarım bir süs olarak yanınızda bulundurduğunuz kemerleri korumaya çalışacak olmanın sıkıntısına girmezsiniz! (mic drop)

Sefir mikrofonu yere attıktan sonra The Lodge'un şarkısı çalmaya başlıyor. Bu görüntülerin ardından kameralar kapanıyor ve reklamlar giriyor.

s5CmdEl.jpeg
 
Son düzenleme:

Kras Mazov

Tractatus
Katılım
3 Tem 2023
Konular
32
Mesajlar
4,121
Beğeni sayısı
1,105
PG Nakit
130
RPG Karakteri
Velveteen Dream
Favori Güreşçi
Eddie Guerrero
Bunların birleşmesi çok güzel düşünülmüş. Tatlı bir arşiv gibi isteyen okuyor; ama hazırlaması da zor. Bakalım hikaye buradan Wes Lee merkezli mi olacak Angelico merkezli mi merak ediyorum.
 
Anasayfa Üst Alt

Kolay Giriş Yapın: