PAYBACK #27
8 Mart Cuma - 21.00 - CANLI
Marietta, Georgia
Georgie Arena
ŞOVU TAKİP ETMEK İÇİN NEDENLER
Mr. O'Neil tahliye!
Joe Gacy sevgi dilini kullanmaya ve PGW'e aşılamaya devam edecek mi?
Christopher Daniels'ın World Heavyweight Şampiyonluğu kutlaması!
Pure Şampiyonu Jey Uso'nun PGW'nin iç savaşı hakkında görüşleri...
Jeff Hardy'i bundan sonrasında ne bekliyor?
Jinder Mahal ve Tiffany Stratton burada estirmeye devam ediyorlar... Ama Velveteen Dream her zaman söylenir ki, görmesi zor bir rüya.
"Penisdaş"
Pyrolar patlıyor ve PAYBACK #27 başlıyor!
]
Yayına girdiğimizde ringde Mr O'Neil'i görüyoruz. Yanında "Mr. Money in the Bank" Wes Lee var. Gerçek hayatta bir suç tarafından yargılanan PGW Chairman'i şu an burada ve yanında bir kadın... Daha doğru tabirle annesi var. Seyircilerin yarı yarıya bölündüğünü görüyoruz destek konusunda. Chairman bir süre arenayı ve spiker masasını selamladıktan sonra mikrofonu eline götürüp konuşmaya başlıyor.
Mr. O'Neil: Buraya gelmek, onca şeyden sonra benim için kolay olmadı. Öyle olmayacağını bilsem de, kendimi buna göre hazırlasam da şu an karşınızda bildiğim çoğu şeyi unuttum. Çünkü buraya aitim. PGW'nin kendisiyim. Buraya sanki hiç kaybetmek istemeyeceğim kadar değerli bir aşk gibi baktım hep. Bu işi, bu arenayı, bu ringi hiç bu kadar sevmedim daha önce. Hep varlardı ama böyle kokmuyorlardı. Dolayısıyla artık "Chairman" olmama düşüncesi korkunçtu benim için. İki hafta boyunca bunu aşmaya çalıştım. Wes'in telefonlarını bile açamadım. Çünkü bir yargı sürecindeydim. Ve bu süreçte insanlar bana bakıp gördüler. Hayal kırıklığı kötü bir şey. Sizde bunu yarattıysam kendimi affetmek zor olacaktır. Ama... Garza'nın bahsettiği şeyi hiçbir zaman yapmadım.
Mr. O'Neil: Buna burada, yanımda olan... Hayatımdaki en değerli varlığım olan kadın üzerine, annem üzerine yemin ederim. Benim yaşadığım hayatta tek gayem onun gibi birine layık bir adam olmaktı. Çünkü kolay bir çocukluk geçirmedim ve birtakım şeylere saplantılı halde kaldım. Biz... Biz hiç mutluluktan ağlamadık. (gözleri doluyor) Gözler her zaman, acılarla sulandı. Dolayısıyla bana inanan tüm insanlarda bu suçu işlediğime dair inanç oluşturan Angel Garza'yı hiçbir zaman affetmeyeceğim. Bundan sonrasında bu işi... Güreşi, yönetmeyi, sevgiyi ve saygıyı, her duyguyu bunun bilincinde olarak yapacağım. (kafasını iki yana sallıyor)
Mr. O'Neil: İç savaş istemiyorum. Angel yok olmuş olsa da onun bir şekilde amacına ulaşmasını istemiyorum. PGW'de her şeyin normal akışta devam etmesini istiyorum. Bu Civil War, olmayacak. Çünkü olması için hiçbir neden yok. Ben bu suçu işlemedim. Hayatımın hiçbir döneminde böyle bir adam olmadım. Dolayısıyla... Her ne kadar buna inanmış, doğru bulmuş, yapabileceğimi düşünmüş insanları bilip görsem de hepsini sineye çekmemi bu işi sevdiğime şahit sayın. Ne Johnny Mayhem, ne Cody, ne Jey, ne de geçen hafta o ringde bana yönelik yapılan bu suçlamaya inanıp tezahüratlar yapan hiçbir güreşçim bir yaptırıma maruz kalmayacaktır.
Mr. O'Neil: PAYBACK #27 başlıyor, hepinize iyi seyirler dilerim.
Gözyaşlarını Wes Lee'nin uzattığı peçeteyle silen Mr. O'Neil yanındaki annesi ile sarılıyor. Wes iplere oturup yolu açarken şarkısız bir şekilde aşağı doğru inip annesi ile kol kola seyircileri selamlayarak arka alana doğru yürüyor. Wes Lee elindeki Money in the Bank çantasıyla onların arkasından düşünceli bir şekilde yürürken biz de reklamlara gidiyoruz.
Joe Gacy geliyor! Ringe yavaş adımlarla yürüyor. Çelik merdivenlerden çıkıyor ve ringe giriyor. Eline bir mikrofon alıyor ve konuşmaya başlıyor.
Joe Gacy: Buraya çıktıktan sonra ne söylemeliyim, bilmiyorum. One Night Stand'de geçirdiğim maç oldukça dehşet vericiydi. Orada olanları bir daha anımsamayı pek istemiyorum. O vahşiliği bir daha yaşamanın taraftarı değilim. Kabul etmek zorundayım ki, yanlış bir metottu. İşler bu noktaya gelmemeliydi. One Night Stand... Adı gibi, her şey yalnızca bir gecelikti. Oradaki davranış biçimim tamamen orada kaldı. Bundan sonra asla öyle bir noktaya geri dönmeyeceğim. Bundan sonra sevgi dilini göstereceğim, sergileyeceğim. Bu artık benim yeni ilkemdir! Bana bunu sizlere ispatlamam için bir rakip gönderin.
One Night Stand'de yaşattığı dehşetten sonra hiçbir şey olmamış gibi yumuşamış? Değişik bir psikoloji!
Resistance! Uzun süre sonra Zeke geri dönüyor! Gazlı bir şekilde ringe geliyor.
Anonslar gerçekleştiriliyor, hakem kontrollerini tamamlıyor. Sonrasında direkt maç başlıyor!
Ezekiel Jackson vs. Joe Gacy
Zeke ringe girer girmez Gacy sağlam bir Headbuttı geçiriyor. Sonrasında Zeke'nin karnına yumruklar ata ata köşeye taşıyor. Köşede üst üste stomplar vuruyor. Ardından köşede sabitliyor ve üst üste lariatlar vuruyor. Sonrasında yere fırlatıyor. Zeke ayaklanıyor. Gacy Pump Kick'i geçiriyor! Tuş denemesi 1.. 2.. Kickout. Gacy, Zeke'yi chinlockla kitliyor. Zeke ayaklanmaya çalışıyor. Başarılı olsa da Gacy hızla yere çakıp iplerden sekiyor ve Running Senton'ı oturtuyor. Tuş 1.. 2.. Kickout. Gacy, Zeke'nin tepesine çıkıyor ve üst üste yumruklar atıyor. Ardından kaldırıyor fakat Zeke, Gacy'i itiyor. Gacy hızla bir big boot. Ardından kaldırıyor ve Vertical Suplex'le yatırıyor. Tuş 1.. 2.. Kickout!
Gacy yerde üst üste stomplar vuruyor. Zeke o stompların arasından zorlanarak kalkmayı başarıyor. Gacy iplerden sekiyor ve bir lariat sallıyor fakat Zeke bundan eğiliyor ve Torture Rack! Hayır Gacy bundan kurtuluyor ve kafasından tutup kafasını köşeye doğru çarptırıyor! Kafasını tutuyor ve üst üste köşeye köşeye vuruyor! Ardından tutuyor ve Gutwrench Powerbomb! Tuşa gidiyor. 1.. 2.. Kickout!
Gacy, Zeke'yi tekrar kaldırıyor. Kolundan tutup köşeye fırlatıyor. Koşarak bir Corner Clothesline! Ardından tutuyor ve Uranage! Fakat Zeke bundan kurtuluyor! Üst üste dirsekler! Ardından bir Scoop Slam! Gacy sırtını tutarak kalkıyor. Zeke bir Scoop Slam daha! Gacy tekrar kalkıyor. Zeke bir Scoop Slam daha! Zeke sonrasında kolundan tutuyor ve Gacy'i köşeye doğru fırlatıyor! Koşarak bir Lariat vuruyor! Sonrasında tutuyor ve THE BOOK OF EZEKIEL! Fakat Gacy bundan kurtuluyor! HANDSPRING LARIAT! Fakat geri gelirken arkasından TORTURE RACKLA YAKALIYOR VE BU SEFER BAĞLIYOR! GACY PES Mİ EDECEK!!?
O da ne!? Bu Goldust! Zeke ona garip garip bakıyor! Goldust köle şeklinde Zeke'nin karşısında! Gacy ondan kurtulmayı başarıyor ve HANDSPRING LARIAT! Sonrasında yerde Zeke'yi BODY SLEEPER'A ALIYOR! Zeke pes mi edecek!? Zeke dayanmaya çalışıyor! Zeke iplere uzanacakken Goldust ipi çekiyor! Zeke bayılmak üzere! Zeke bayılıyor! Hakem Zeke'nin nabzını kontrol ediyor! ZEKE BAYILDI! GACY BU MAÇIN GALİBİ OLUYOR!
Kazanan: Joe Gacy
Maçtan sonra Goldust uzaktan Gacy'i izlerken Joe Gacy, Goldust'a el sallıyor. Herkes bir WTF olurken kameralar kapanıyor.
Reklamlar bitiyor ve şov kaldığı yerden devam ediyor. Herkes şovun ne şekilde devam edeceğini merak ediyor, bunu kameralarımıza yansıyan birkaç farklı seyircinin görüntüsünden anlayabiliyoruz. Bu merak halini, insanların dört gözle beklediği kişinin şarkısını işitmemizle bir kenara bırakıyoruz! O geliyor!
Evet, World Heavyweight Şampiyonu Christopher Daniels tam olarak burada! Arka alandan, stage'ye gelmesiyle birlikte bütün arena yıkılıyor adeta! Christopher kafasını yukarı aşağı salladıktan sonra omzunda duran kemeri iki eliyle havaya kaldırıyor! Sonrasında kemeri tekrardan omzuna yerleştiriyor ve elini kemerinden ayırmadan ringe doğru ilerliyor. Attığı her adımdan özgüven akıyor adeta. Ağır adımlarla ringe gelen Christopher, ringe vardıktan sonra kemerini apron'a koyuyor ve ringin içine doğru ittiriyor. Sonrasında kendisi de çelik basamaklar yardımıyla apron'a çıkıyor. Kendisi iplerin arasından ringe girmek üzere eğiliyor ki... Bundan vazgeçiyor ve siyah gözlüğünü kaldırıp seyircileri izliyor. Bundan sonra da ringe giriyor ve yerdeki kemeri tekrardan omzuna yerleştiriyor. Ringin dışındaki görevlilerden bir tanesi tarafından kendisine bir mikrofon uzatılıyor, Christopher ise o mikrofonu alıyor. İplere çıkıp seyircileri selamlıyor! Sonrasında mikrofonu ağzına doğru tutuyor ve konuşmaya başlıyor.
Christopher Daniels: Marietta...
CHEER!
Christopher'a direkt pozitif reaksiyonlar göstermeye başlıyorlar. Christopher buna gülüyor, sonrasında konuşmaya devam ediyor.
Christopher Daniels: Bunun için çok teşekkür ederim fakat amacım bu değildi. Bu etkinliği şampiyonluk kutlamam statüsünde devam ettirmeyi yeğlerim. Narsist bir etkinlik olsun istemem. Amerikan İç Savaşı'nda en önemli anlara tanık olan bu şehirde, savaşın ne anlama geldiğini çok iyi bir biçimde bilen insanlar olduğuna eminim. Bu yüzden emin olarak ve kararlılıkla kazandığım galibiyetin ne derecede büyük olduğundan, ardında ne derecede büyük bir savaşın yattığından rahatlıkla söz edebilirim! Yorgun muyum, bir hayli evet fakat buna değdi. Yaşadığım işkencelere, acılara rağmen ben kazandım! Beni alt etmek isteyenler neredeler? Onlar benim tarafımdan ekarte edildiler! Maratonun dışarısında bırakıldılar! Yaptıklarının etkisiyle sarhoş olan o kişilerin başına bu saatten sonra ne geleceği kimsenin umrunda değil! Haykırıyorum! Ben sadece Prestige Grand Wrestling'in değil, bütün dünyanın ağırsiklet şampiyonuyum! Ve haliyle, onların da büyüğüyüm! Bunu söylerken çok rahatım! Çünkü bunun için bedel ödedim!
Bunları söyledikten sonra bir müddet duraksıyor, sonrasında ise kaldığı yerden konuşmasına devam ediyor.
Christopher Daniels: Savaş hali benim bedenimi aştı, kişiler ile aramdaki meselelere dönüştü. Şimdi ise bütün şirketi ele almış durumda. Herkes gergin, herkes sıkıntıda. Dik durabilmek adına herkes bir safta yer alma girişiminde. Durum böyle olunca, herkes Christopher Daniels'a da bir saf aradı. İnsanların bana savaşta bir tarafımın olup olmamasını sormasından rahatlıkla anlayabiliyorum, bunu fazlasıyla merak ediyorsunuz. Benim ise cevabım da, tarafım da belli. Survivor Series savaşında, The Fallen Angel'ın kalbinden ve aklından geçenlerin bütün açıklığıyla dışarıya vurulduğunu düşünüyorum. O zaman da, Payback'in prestijli şampiyonu olmama rağmen Payback için savaşmadım. Ah! Bu konuyu bu kadar konuşmak bile can sıkıcı! Bütün bu olanların tamamı zırvalık, bütün her şey zırvalıktan ibaret! Tek gerçeklik The Fallen Angel, te...
Bu konuşma arenada yankılanan bir şarkı ile bölünüyor...
Cody Rhodes geliyor! Cody burada! Christopher'ı bölüyor! Arka alandan gelen Cody'nin elinde bir mikrofon bulunmakta. Bir taraftan ringe doğru ilerlerken, diğer taraftan da elindeki mikrofonu ağzına doğru tutuyor ve konuşmaya başlıyor.
Cody Rhodes: Bunu yaptığına gerçekten inanamıyorum Christopher. O mikrofonu her eline aldığında, bu snop hallerini sürdürmeye devam edecek misin? O mikrofonu her eline aldığında saçmalamayı başarıyorsun. Bu şekilde devam edersen, bunadığına gerçekten inanmaya başlayacağım. Hepimiz seni çok iyi tanıyoruz. Seni oldukça yakından tanıyoruz. Bu apolitik tavırların artık sinir bozucu bir hal almaya başladı. Sen öyle olmamana rağmen, o şekilde olmaya çalışıyorsun. İçerisinde bulunduğun ruh halinden gerçekten utanıyorum Chris'. Hepimiz hata yapıyoruz, bahsini yaptığım hataları ben de yaptım. Nasıl mı?
Ringe varan Cody, çelik basamakları teker teker adımladıktan sonra iplerin arasından ringe giriyor ve tam karşısına geçtiği Christopher'ın gözlerinin içine bakarak konuşmasını sürdürüyor.
Cody Rhodes: Başarının açlığıyla etrafa saldırdım. Daha fazla ilgiye sahip olmalıydım. Yeni bir isim, yeni bir yüz ve yeni bir ruh hali. Daha farklı bir statü adına olmadığım kişi oldum. Ruhumu emen bu açlığa yenik düştüm ve değiştim. Sadece değişmedim, dönüştüm. Olmadığım o kişi oldum. Yüzümü boyadıktan sonra o hareketleri yapmam ilgi uyandırdı, ilgi odağı olmanın inanılmaz rahatlığı ile o kötü kişiye dönüştüm. Arkama döndüğümde o olanları yok etmek isterdim ama bunu yapamıyorum. Çünkü yüzüme sürdüğüm o boyanın silinmesiyle birlikte tekrardan Cody Rhodes oldum! O hataların tamamının ardından, yaptığım hatalardan ders aldım. Olgunlaştım ve daha iyi bir insan oldum! Ben yüzüme sürdüğüm o boyalardan dolayı bu hale gelebildim!
Cody, kendisinin Stardust döneminde kullandığı eldivenleri arka cebinden çıkartıyor ve sert bir şekilde yere vuruyor!
Cody Rhodes: Sen de kendin olmayı denemelisin! Şirketin en tepesine ulaştıysan bunun hakkında vermek zorundasın! Zirvedeki adam olmaya hak kazandıysan, bunun bilinciyle hareket etmeli ve savaşta bir tarafta yer almalısın!
Christopher'ın sinirlerine hakim olmakta güçlük çektiğini mimiklerinden anlayabiliyoruz.
Christopher Daniels: HEY, HEY, HEY! Olayların yarattığı heyecanla bir şeylerin hızla olup bitmesini istediğini anlayabiliyorum fakat bana bu şekilde yaklaşamazsın. Sen bana ne yapmam gerektiğini söyleyebilecek birisi değilsin. Yaptığın ciddi bir saygısızlık. Buralarda ''huzurlu'' bir şekilde barınmaya devam etmek istiyorsan, rahat durmayı öğrensen iyi olur. Çünkü bana bir daha bu şekilde yaklaşman halinde, her şey senin için daha kötü bir hal alır!
Christopher elindeki mikrofonu yere fırlattıktan sonra iplere doğru ilerliyor. Cody'e omuz attıktan sonra iplerin arasından ringi terk ediyor! Kameralar öfke ile nefes alıp veren Cody'i çekiyor. Sonrasında arkasını dönmeden arka alana yol alan Christopher'ı görüntülüyor. Bu yaşananların ardından kameralar kapanıyor ve reklamlar giriyor.
Arka alanda Pure Champion Jey Uso'yu görüyoruz. Kendisi muhabiri ve kameramanı etrafına toplamış, oldukça hararetli bir şekilde kimseye söz hakkı vermeden konuşmaya başlıyor.
Jey Uso: Açılıştaki saçmalığa inanmamı mı bekliyorsunuz? O zaman daha çok beklersiniz. Seed kendi babasını bile sorgular. Kolpalar sıkan bir milyonerin döktüğü gözyaşına kanacak son adam benim. O'Neil, bana ve babama çektirdiklerini unutmadım. Omuzumda duran bu kemeri ilk kazandığım gün senin yüzünden kaybetmiştim. Kemerimi benden çalmıştın piç kurusu! Ama ben bu kemeri sana rağmen tekrar kazandım. Uzun zaman geçse de bunu başardım. Bir de şimdiki halime bak. Artık bu şirketin en iyi Pure şampiyonuyum! Evet, benden öncekini bile solladım. Benden önce bu kemeri tutan steroid yığını götünü fazla parmaklamaktan sağlık testlerinden geçemedi ve buranın Chris Benoit'sı oldu. Ben ise üstüme atılan sandalyelerin içinde bile nefes almayı, hayatta kalmayı becerdim. Hayatta da kalmaya devam edeceğim. One Night Stand benim için bir kabustu. Senin sonunun geldiği ana kadar. İşte orada uyandım. Ne olursa olsun ayağa kalktım ve sen O'Neil... Sen buradan s*ktir olup gidene kadar bana uyku yok. Unutma, be-
LUDWIG KAISER! JEY'İN KAFASININ ARKASINDAN SANDALYE PATLATIYOR. USO YERDE HAREKETSİZ. KAISER ONUN BELİNDEKİ PGW PURE KEMERİNİ ALIP UZUNCA BİR SÜRE BAKIYOR.
Ludwig Kaiser: Gözünü gerçek düşmanından ayırma asker. Çünkü ensendeyim! One Night Stand'de yarım kalan işi eninde sonunda bitireceğim.
Kaiser öfkeli bir şekilde orayı terk ederken ringe dönüyoruz.
Arka alandayız. Bryon Saxton biriyle röportaj gerçekleştiriyor. Bu... PGW'nin en eski ve en başarılı yüzlerinden Jeff Hardy.
Jeff Hardy: Ne demem gerekiyor bu ara pek bilmiyorum Bryon. Ama şu anda burada sadece eski Intercontinental şampiyonu ve PGW şampiyonu olarak durmadığım kesin. PGW benim için zor bir süreçti ve yaklaşık 10 aydır savaş verdim. Bu savaşım gerek dışarıyla, gerek içeriyleydi. Kendi içimde. "İç savaş"ı ben fazlasıyla yaşadım Bryon. SUPERSTARS'lar gelip bana unvanımı kaybettirdiklerinde, MAYHEM için savaştığımda, rehabilite sürecinde, tek başıma Johnny ve Val ile mücadele ettiğimde... Bunlardan geçmek pek kolay değildi. Ama benim farkım, bu savaşları hep kendim verdim. Arkamda kimseyi istemedim. Dolayısıyla sonuçları da beni ilgilendirdi. MAYHEM için savaştım, bunu PAYBACK için, PGW için de yapabilirim ama artık burada o kadar nefesim yok. Daha doğrusu var ama istemiyorum. Bugüne kadar tek Mayhem için savaştım ve o savaştan da mağlup ayrıldık. İkinci bir Mayhem için, daha doğrusu Johnny Mayhem için mücadele vermeyeceğim. Ama bu Chairman'in yanında duracağım anlamına da gelmiyor. Haftaya PGW şampiyonluğu için rövanş hakkımı kullanmaya hazırım. Bu-
Hardy konuşmasına devam ederken buraya omzunda havlusuyla terli biri yanaşıyor. Bu...
Tyler Bate: Bryon! Bu garip bakışlarının arkasında beni sorguladığını hissettim ve kim olduğumu sana söylemek istedim. Şimdi, bence iyi bir muhabir olmanın yolu eskimiş yüzlerle değil yeni ve seksi yüzleri haber değeri yapmaktan geçer. Bu adamın hikayesi artık kimseyi ilgilendirmiyor. Ortada yeni bir hikaye var. PGW şampiyonu Val Venis'in, bu şirketin en büyük penisine sahip olan adamın 20 sene önceki hali... Ben. Tyler... MasturBate! Birkaç şey söylememe izin ver. Jeff, tüm şirketi ilgilendiren bir savaştan kaçıp Val ile uğraşmak istiyorsun çünkü hep yaptığın şey buydu. Ama bu iç savaşın dışında olacağını sanmıyorum. Val seni ikiye bölüp unvanını kaldırırken rövanş hakkın da boşa çıkınca tekrar bir rehabilite süreci seni bekliyor diye ön görüyorum...
Hardy, Tyler Bate'i zerre umursamadığını bakışlarıyla belli ederken kafasını iki yana sallıyor. Bryon Saxton'da suskunlukla öylece Bate'e bakıyor.
Tyler Bate: Her neyse. Söylediklerim doğru çıktığında şu anda burada beni istemediğinize pişman olacaksınız.
Bate kahkahalarla ve coşkulu bir tonla "Tyler... MASTURBATE!" diye bağırıp arka alanı inletirken Bryon ve Hardy onun arkasından öylece bakıp nefes soluyorlar.
Bir hayli uzun süren reklamlar, nihayet bir son buluyor ve kameralar tekrardan ringimize açılıyor. Karşımızda ring bulunmakta, içerisinde bir hakem ve bir de anonsör bulunmakta. Kameralar şovun kaldığı yerden devam etmesini bekleyen birkaç farklı seyirciyi görüntüledikten sonra tüm arenada yankılanan bir şarkı işitir oluyoruz. Herkes gelecek kişiyi görmek üzere stage'ye doğru dönüyor...
Şarkının hareketli kısmının başlamasıyla birlikte arka alandan gelen isim Jinder Mahal oluyor! Üstelik tek de değil, Tiffany Stratton ile geliyor! Bu ikili stage'de yan yana duruyor, bir süre seyirci kitlesini gözledikten sonra Jinder yüzünü açıyor ve hızlı adımlarla ringe ilerlediğini görüyoruz. Tiffany de onu takip ediyor. Jinder'ın ringe ilerlediği esnada anonsu yapılıyor ve kendisine ait nameplate de ekranlara veriliyor. Jinder çelik basamaklardan apron'a çıktıktan sonra ringe giriyor, hemen ardından Tiffany de ringin içine giriyor. Jinder direkt köşeye doğru gidip, Second-rope'ye çıkıyor ve tauntunu yapıyor. Bu esnada Tiffany'in onu alkışladığını görüyoruz. Bunun sonrasında Tiffany ringi terk ediyor ve Jinder'ın bulunduğu köşede beklemek yerine, spiker masasına doğru yöneliyor ve kendisine ayrılmış olan bir tekerlekli sandalyeye oturuyor ve kulaklığı başına geçiriyor. Jinder ise rakibini beklemek üzere stage'e dönüyor.
Bu şarkının duyulmasıyla beraber bütün arena ayağa kalkıyor! Pozitif reaksiyonların eşliğinde arka alandan, stage'ye gelen isim LA Knight oluyor! Bir süre stage'de beklemesinin ardından ilerlemeye başlıyor. Kendisinin ringe doğru ilerlediği esnada anonsu gerçekleştiriliyor ve nameplatesi ekrana veriliyor. LA Knight ringe vardıktan sonra Jinder ile göz göze geliyor. Sonrasında Tiffany ile göz göze geliyor. Devamında ise sağ tarafına doğru ilerliyor ve koşarak apron'a atlıyor. Aprona çıkan LA Knight, apron'da biraz yürüdükten sonra ringin içine girmeden yüzünü seyircilere doğru dönerek Second-rope'ye çıkıyor ve tauntunu yapıyor! Bütün arena coşuyor! Şimdi ise LA Knight oradan iniyor ve bu sefer apron'da fazla vakit kaybetmeden iplerin arasından ringe giriyor. Tam olarak Jinder'ın karşısına geçiyor.
Maçın da anonsunu gerçekleştiren anonsör, ringi terk ediyor. Sonrasında hakemin sırasıyla güreşçilerin yanlarına gittiğini ve onları kontrol ettiğini görüyoruz. Kontroller tamamlandıktan sonra hakem ringin ortasına çekiliyor. İki güreşçiye de son bir kez daha bakış attıktan sonra elini havaya kaldırıyor...
Ama indirmiyor! O da ne? Stage'de bir isim var, bu Velveteen Dream! Deri ceketini giymiş bir şekilde burada, sırıtarak ringe doğru ilerliyor. İplerden bir tanesini tutarak ringe girermiş gibi yapıyor ama ringe girmiyor, sağ tarafına doğru yürüyor ve yürümeye koyuluyor. Spiker masasının önüne geldikten sonra Tiffany'e el sallıyor ve o tarafa gidiyor. Etrafındaki prodüksiyon ekibinden bir tekerlekli sandalye istiyor. Kısa bir zaman içerisinde tekerlekli sandalye geliyor, Velveteen oturuyor ve kulaklığı kafasına geçiriyor. Ringin içindekiler dahil herkes bu olanları izliyor. Her neyse, artık maç başlamak üzere.
Tiffany Stratton: Neden buradasın?
Velveteen Dream: Seyir zevkini yükseltmeye geldim.
Hakem işareti veriyor ve maç başlıyor!
Jinder Mahal vs. LA Knight
Maçın başlamasıyla birlikte iki ismin de birbirlerine doğru yaklaştıklarını görüyoruz. LA Knight, test of strenghte girmek üzere elini üstten uzatıyor. Jinder da elini uzatıyor derken... Beklenmedik bir şekilde rakibinin karnına tekme atıyor. LA Knight'ın eğilerek karnını tuttuğu esnada, Jinder rakibini Headlock'a bağlıyor. Jinder'ın tüm gücüyle rakibinin kafasını sıkıştırdığını görüyoruz. LA Knight rakibini iplere kadar götürdükten sonra, rakibinin sırtını iplere değdiriyor. Sonrasında da iplerden destek alarak tüm gücüyle karşılarında bulunan iplere doğru itiyor Jinder'ı. Jinder iplerden sekiyor ve koşarak bir Shoulder Tackle vuruyor! LA Knight bu hareketin ardından iplere kadar savruluyor ve iplerden sektikten sonra o da bir Shoulder Tackle vuruyor! Jinder geriye savruluyor lakin yere devrilmiyor. Rakibinin üstüne doğru yürüyor ve kafa kafaya geliyorlar. LA Knight rakibine ipleri gösteriyor. Jinder iplere koşuyor, iplerden sekiyor ve bir Big Boot vuruyor! Hayır, LA Knight çekilerek bundan kurtuluyor. Jinder hemen arkasına dönüyor, LA Knight'tan rakibinin karnına bir tekme, hemen üstüne bir de Spike DDT! Durmaya hiç niyeti yok, iplere koşuyor. İplerden sekiyor ve bunun devamında yerdeki rakibine Knee Drop yapıyor! Bunun devamında ise bir tuş denemesinde bulunuyor. Hakem saymaya başlıyor. 1...
2 olmadan Kickout geliyor!
Velveteen Dream: Ne Knee Drop ama! Hey, Tiffany... Bundan pek etkilenmemiş gibi gözüküyorsun.
Tiffany Stratton: Bunda etkilenecek bir şey göremiyorum.
Velveteen Dream: O halde izlemeye devam et.
LA Knight ayağa kalkıyor. Jinder'ı da saçından tutarak kaldırdıktan sonra onu köşeye gönderiyor. Jinder sırtını çarptıktan sonra, sırtını köşeye yaslayarak dinleniyor. Diğer taraftan LA Knight'ın o bölgeye doğru koştuğunu görüyoruz. Running Uppercut! Hayır, Jinder çekiliyor üstüne doğru koşan rakibine tekme atıyor! LA Knight yüzünü tutarak geriye savruluyor. Jinder direkt harekete geçiyor ve Jumping High Knee vuruyor! LA Knight bu hareketin ardından yere yığılıyor! Jinder rakibini hızla ayağa kaldırdıktan sonra onu iplerin arasından ringin dışına gönderiyor! Kendisi de ringin dışına çıkıyor ve yerdeki LA Knight'ı ayağa kaldırıyor ve tüm gücüyle bariyerlere gönderiyor! LA Knight acı içinde yerde kıvranıyor! Jinder'ın durmaya hiç niyeti yok, yerdeki rakibine üst üste tekmeler atmaya başlıyor! Hakem hızla o bölgeye gidiyor ve Jinder'ı durduruyor. Jinder rakibini ayağa kaldırdıktan sonra, rakibinin kafasını kolunun arasına alıyor ve onunla birlikte spiker masasının bulunduğu noktaya doğru gidiyor. Bir süre Velveteen ile göz göze geldikten sonra Vertical Suplex'ini yapıyor! LA Knight acı içerisinde sırtını tutuyor. Bu esnada Jinder'ın, Velveteen'in üstüne yürüdüğünü görüyoruz. Velveteen kafasındaki kulaklığı çıkarıyor ve ayağa kalkıyor. İkili burun buruna geliyor...
Jinder iki eliyle göğsünden ittiriyor Velveteen'i. Velveteen savrulmanın etkisiyle tekrardan tekerlekli sandalyenin üzerinde oturur hale geliyor. Öfkesini bastırıyor ve sırıtıyor yalnızca. Jinder ise maç ile kaldığı yerden ilgilenecek ki... LA Knight'tan rakibinin karnına bir yumruk, Jinder biraz afallıyor ve bir yumruk daha. Bu kadarı yeterli değil, bir yumruk daha ve bir yumruk daha. Jinder'ın eğilerek karnını tuttuğu esnada LA Knight ayağa kalkıyor ve rakibini tüm gücüyle çelik basamaklara itiyor! Çelik basamaklara çarpan Jinder, basamakların dağılmasına yol açıyor! LA Knight rakibinin acısını yaşamasına bile fırsat tanımadan onu ayağa kaldırıyor ve iplerin altından ringin içine sokuyor, kendisi de aynı şekilde ringe giriyor. Ringin içine girer girmez, Jinder'ı ayağa kaldırıyor ve onu iplere gönderiyor. Jinder iplerden sekiyor ve LA Knight'tan Skylord Slam geliyor! Bu oldukça başarılıydı, hakem sayıyor. 1... 2... 3 olmadan Kickout geliyor! LA Knight şimdi de rakibinin ayağa kalkmasını beklediği süreçte tauntunu yapıyor. Bu seyircileri hypelıyor. Spiker masasındaki Velveteen'in yüzü gülüyor.
Velveteen Dream: Oturduğun koltuk ne kadar konforlu bilmiyorum fakat, şu anda burada rahat bir biçimde otururken kendini rahat hissedebiliyor musun? Öyle görünüyor ki, işler müvekkilin için yolunda gitmiyor. Neden ringin köşesinde beklemeyi tercih etmedin ki? Belki de yerinden kalkıp, ayağındaki topuklu ayakkabıyı LA Knight'a atsaydın daha iyi olurdu, ha? (sırıtıyor)
Tiffany Stratton: Buraya laf kalabalığı yapmak için mi geldin sen?
Velveteen Dream: Ben burada gerçekleri konuşuyorum Tiff'. Sırtında ciddi bir büyük var, sürekli bir şeyler yapman gerekiyor ve gerekecek. Bu biraz ağır olacak ama söylemek zorundayım. Ne de olsa bu ilişkide eril olan taraf o değil sensin. Mücadele eden de, sırtta taşıyan da. Halinden memnun musun bilmiyorum ama bence daha iyi birisini bulmalısın!
Duyduklarından ötürü çılgına dönen Tiffany hemen karşılık veriyor.
Tiffany Stratton: Aramıza nifak tohumu sokmayı deneyecek kadar çaresiz duruma düşmen acındırıcı. Bu kadar düşük seviyelere düşmüş olmanı görmek üzücü. Sana acıdım! Jinder Television Şampiyonu olacak, bunu sen de biliyorsun!
İkilinin kavgası esnasında tekrardan ringe çevriliyor kameralar.
Jinder ayağa kalkıyor ve hızlı bir tekmenin ardından BFT!
HAYIR! JINDER MAHAL BU HAREKETİN TAMAMLANMASINA ENGEL OLUYOR! HIZLI BİR MANEVRA İLE BU HAREKETİ KHALLAS'A ÇEVİRİYOR! THE KHALLAS GELDİ! SEYİRCİLER BÜYÜK BİR HAYAL KIRIKLIĞI YAŞIYORLAR... JINDER RAKİBİNİN TEK BACAĞINI KALDIRIYOR, ARENADAKİ DERİN ESSİZLİĞİN EŞLİĞİNDE HAKEM SAYIYOR. 1... 2...
3!
Kazanan: Jinder Mahal
Bu maç bu şekilde son buluyor! Jinder Mahal kazandı! Jinder'ın maçı kazandığına dair bir anons yapıldıktan sonra ''Sher'' şarkısını işitmeye başlıyoruz. Jinder yerde kalan rakibine agresif tavırlarla bir şey söylüyor. Sonrasında ise hakem, Jinder'ın elini havaya kaldırıyor, sonrasında da Jinder'ın köşeye doğru gittiğini ve Second-rope'ye çıktığını görüyoruz. Orada tauntunu yapıyor. Bu esnada kameralar spiker masasına dönüyor. Tiffany kafasındaki kulaklığı çıkarıyor ve Velveteen'e aşağılayıcı, alaycı bir bakış attıktan sonra ringin içine giriyor. O da Jinder'ın elini havaya kaldırıyor! Jinder iplerin üstüne çıktıktan sonra spiker masasına doğru tauntunu yapmayı sürdürüyor. Oradaki Velveteen'e gözdağı veriyor! Bu görüntülerin ardından kameralar kapanıyor ve reklamlar giriyor.
Angelico'yu, kapalı olduğu belli olan bir barda görüyoruz.
Angelico: Bilemiyorum. O doktor karı... Hiç güzel şeyler söylemedi bana. Anlarsın ya? Bir şeyler ima etti. Saçmasapan şeyler...
Angelico yanına bakarak konuşuyor.
Deri Ceketli Adam: Sana ne dedi?
Angelico: Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum Mark. Seninle ilgili şeyler dedi, muhteremle ilgili şeyler dedi. Onunla bile ilgili şeyler dedi.
Angelico, "onunla bile" derken barda açık olan televizyonda görüntüsü oynayan adama bakıyor.
Deri Ceketli Adam: Haksız da sayılmaz ama... David ona attığın binlerce mail'e cevap bile vermedi. Sözde seninle bir geçmişi-
Angelico: VARDI! SANA VARDI DİYORUM! Tıpkı senin olduğun gibi. David de-
Deri Ceketli Adam: Eğer onun da bu işin bir parçası olduğunu düşünüyorsan sanırım bahsedip durduğun Muhterem onun NOW yerine PGW'da olmasını tercih ederdi değil mi? Bu bahsettiğin Muhterem ve adamları bana paralel bir evrenden geldiğini ya da senin tam anlamıyla bir zırdel-
Angelico: Şakayı bırak. En azından sen yapma. Bak kimse beni hatırlamıyor ve aptal yerine koyuyor. Jeffrey bile bunu yaptı inanabiliyor musun? Ona bu şirkete ilk geldiğimde sarılmak istediğimde sanki beni ilk defa görmüşcesine davrandı.
Deri Ceketli Adam: Çabalamayı bırak Angelico. Daha fazla kaçacak yer kalmadı.
Angelico birden susuyor. Bu cümleyi durunca gözleri seğirmeye başlıyor.
Deri Ceketli Adam: Jon Moxley'nin PGW'dan geçen yaz kovulmasından sonra verdiği röportaj çok garip değil miydi? Tedavi sonrası, aklı başındayken tüm o karanlık dönemden bahsettiği röportajından bahsediyorum. Şu mektup olayı... Uyuşturucu ile olan bağımlılığından bahsederken çok önemli bir yere değiniyordu hatırlıyor musun? Bu siktiğimin şeyleri insanı hayal evrenine bile sokabiliyormuş. Mox, Jerry isimli bir kardeşi olduğunu sanmış. Gerçek olmayan bir kardeş! Ne kadar korkunç değil mi? Bekle, daha korkuncu yazılı... Bu hayali kardeşinin kansere yakalandığını ve birkaç dostuyla el ele verip onun tedavisini başarıyla sonuçlandırdığını söylemiş. Bahsettiği dostların adını duyunca uyuşturucunun bu etkisini de insan daha iyi anlıyor... WWE'de belki birkaç defa karşı karşıya kaldığı Nemeth, Rhodes gibi adamlarla kafasında bir geçmiş yazmış. Buna inanmış. Geçen hafta tanıdığın Dr. Eziel'in onu bile tedavi etmesi ne tesadüf ama... Bir de bu derece bir bağımlılığın şizofreni ile birleştiğini düşün... Sanırım o birleşim olunca hayali evrenine sadece tanıdığın yüzleri değil televizyonda gördüğün güreşçileri bile ekleyebilir insan değil mi? Keşke kimse bu tehlikeli kombinasyonla yaşamak zorunda olmasa.
Angelico terlemeye başlıyor. Resmen acı çekiyorcasına titriyor şimdi!
Deri Ceketli Adam: Tüm bu "Muhterem" hikayesi... Mark Haskins'in yanında oturup sana bunları anlatması kadar garip. Halbuki 10 dakika önce kendi gözlerinle okuduğun bir gazetedeki röportajı, tek başına oturduğun barda tekrar ve tekrar düşünüyorsun. İnkar etmeye çalışıyorsun. Halen o sorunlu ve sıkıntılı zihninde gerçeklerden kaçmak istiyorsun ama yolun sonuna geldiğini biliyorsun. Çünkü sen... Adam Bridle. Artık biliyorsun. Sadece bir bağımlı değil, aynı zamanda bir meczupsun.
Deri Ceketli Adam: Belki de doktoru dinlemelisin Adam. Belki de sen de yüzlerce Jon Moxley'den birisindir. Belki de ne olduğunu kabul edip o ilacı içerek tüm bu sesleri susturabilirsin. Belki de ilk defa huzura erebilirsin.
Angelico önünde duran rapora ve içeceğinin yanında duran şizofreni ilaçlarına bakıyor! Elleri titremeye devam ederken kafasını çeviriyor ama yanında kimse yok. Angelico bu trajikomik duruma gülmeye başlıyor. Birkaç saniye daha gülüyor fakat en sonunda kahkahaları yüksek sesli bir ağlama çığlığına dönüşüyor. Angelico resmen hıçkıra hıçkıra ağlıyor. En başından beri tek başına olduğu bu barda, tek başına bir şekilde. Angelico en sonunda gözyaşları tükenince ilaçlarını eline alıyor ve ağzına atmak üzere hamle yapıyor-
Fakat tam bu sırada barın kapısı açılıyor! Angelico artık neyin hayal, neyin gerçek olduğunu anlamayacak bir halde. İri yarı, bere takmış bu kalıplı adam Angelico'nun yanına geliyor ilacı koymasını istiyor eliyle.
Angelico: Şimdi kimi halüsine ediyorum, sikik bir eski TNA yıldızını mı?
?: Sefir. Eğer bana bir isimle hitap etmek istiyorsan bunu kullanabilirsin. Fakat buraya başka bir amaç için geldim. Angelico, Peder seni televizyonda görmüş. Haftalar boyu süren yardım çığlıklarını duymuş. Seni yanında istiyor, daha doğrusu seni tedavi etmek istiyor. Muhteremini kaybetmiş veya hiç bulamamış olabilirsin ama artık gerçek kurtarıcını bulduğundan emin olmalısın.
Angelico gülüyor. Bir süre sonra mimiksiz bir şekilde sırtı dönük bu adama bakıyor.
Angelico: Hadi abicim defol git şuradan.
Angelico bardağını önüne çekerken adam onu kolundan tutup çekmeye çalışıyor. Tam bu sırada Angelico sinirlenip elindeki bardağı adamın kafasında kırmak istiyor ancak adam çekiliyor- Angelico'ya çok sert bir Headbutt vuruyor! Angelico anında sandalyeden düşüyor ve bayılıyor. Adam sinirli bir şekilde, söylene söylene onu sırtlıyor ve baygın Angelico'yu bardan dışarı götürüyor. Onu arabasının bagajına yerleştirirken görüntü kapanıyor.
]
PGW'nin otoparkında kameralarımızı açıyoruz. Arabasına binip arenadan gitmek üzere koltuk değnekleri ile yürüyen Johnny Mayhem görünüyor. Bir süre dalgın şekilde öylece yürürken önüne çıkan biri var, bu tahmin edilmesi güç olmamak üzere PGW şampiyonu Val Venis. Bir süre arkadaşını süzüyor, kamera Mayhem'e yakın girince gözlerinin altının kapkara olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla bunu Val da görüyor.
Val Venis: Ne bu halin? Kim yaptı bunu sana?
Johnny Mayhem: Neyi?
Val, işaret parmağını kendi gözlerinin altına götürerek dokunur ve cevap bekler.
Johnny Mayhem: Ha, uyuyamıyorum. Ondan.
Val Venis: Öyleyse sevindim. Yumruk yemiş gibi görünüyorsun.
Johnny Mayhem: Keşke öyle olsa. Ne oldu Val? Neden önümdesin ve bunları soruyorsun? Yoksa beni başka bir yerimden de mi sakatlama peşindesin?
Val Venis: Bu halde olmanın sebebi ben değilim. Benim karşımda olmayı sen istedin.
Johnny Mayhem: Evet ben istedim ve seni yendim. Dolayısıyla gördüğün gibi, bu halde olmak bana koymuyor bile.
Val Venis: Ayakta kalan kazanacaktı ve ben kaldım. Gördüğün gibi de, bunun mükafatını fazlasıyla aldım. (unvanını gösteriyor) Kabul et penisdaş... Sex War'ı ben kazandım. Benimle bir savaştan çıktın ve sonuç olarak bu haldesin. (Mayhem'in koltuk değneklerini gösteriyor)
Johnny Mayhem: Buna kendini ne kadar inandırırsan inandır. İnsanlar gördü Val... Bir savaşı kazandım ve diğerine gidiyorum. İç savaşa. Ve bu savaşım bu sefer seninle değil. O yüzden çekil önümden.
Arabasına doğru gitmek istese de Val onun önüne geçiyor.
Val Venis: Biraz dinle. Senin iyiliğin için buradayım.
Johnny Mayhem: Benim iyiliğim için?
Val Venis: Senin.
Johnny Mayhem: (alaycı bir tonla güler) Sikeyim seni Val. Çekil git önümden.
Onun tekrar önüne geçiyor Val. Johnny'nin sabrı taşıyor.
Johnny Mayhem: Bu halde bile seni ikiye bölemeyeceğimi mi sanıyorsun? Bu değnekler-
Val Venis: Biraz o siktiğimin ağzın sussun ve beni dinle Johnny! Bu savaşa gidemezsin. Sonunun bedelini sadece bir ayağının aksamasıyla, sırtında birkaç yara ve gözündeki izlerle ödeyemezsin. Bu adamın bu işi yaptığı kesin değil, ama kesin olsa bile... (fısıldıyor) İşi tek başına yapmıyor! Dahası var! Halen kimse bu adamın suçunu kaç gündür kanıtlayamadı! Çünkü bu adam ÇOK GÜÇLÜ!
Johnny Mayhem: Güzel. Tüm gücüyle saldırsın, PGW olarak biz buradayız ve bekliyoruz! Ayrıca bu adam hukuk tarafından suçsuz bulunsa bile beni sen dahil kimse davamdan vazgeçiremeyecek! O adam buraya zehrini saldı ve burada çalışan tüm insanların adını kirletti. Chairman, PGW'den gidecek. Bundan sonra uğruna savaştığım tek şey bu olacak. Tüm bunları o siktiğimin kel kafana soksan kendine en büyük iyiliği yapmış olursun Val.
Val Venis: ANLAMIYORSUN! ANLAMIYORSUN! Bu herifler senin benim uğraşabileceğimiz adamlar değil! Tek başına, geçen hafta aynı ringde bulunduğun o çöp yığınıyla nasıl mücadele edeceksin? Halen geceleri babasının sütünü içen bu Jey ile, burayı her zaman yarı yolda bırakmış bu Cody ile bunlarla nasıl mücadele edeceksin? BEN TAMAM DESEM! Her zamanki gibi seninle dursam, nasıl mücadele edeceğiz? HEPSİNİ GEÇ! İŞİ SADECE GÜREŞMEK OLAN ADAMLAR bir organ mafyasıyla nasıl mücadele edecek?
Johnny Mayhem: Mayhem ederdi.
Val Venis: MAYHEM, DAHA PAYBACK İLE BAŞA ÇIKAMADI! Bunu bile yapamadığı için eskide kaldı ve sen Mayhem'in kendisi oldun! Eğer böyle yaparsan, Payback'i de kaybedeceğiz! Bunca zamandır her şeyi verdiğimiz bu şirket! Penisdaş... Elinde olmayan bir şeyi nasıl değiştireceksin? Bu şirket... Hiçbir zaman senin olmadı. Cornette'nin oldu, o adamın oldu. Ama hiçbir zaman... SENİN DEĞİLDİ!
Mayhem bunları kafasının önünde öylece dinliyor.
Val Venis: Neyse, geç bunları şimdi! Bu adam hukuk tarafından yargılandıktan sonra buraya tek başına dönmeyecek! Kariyerlerimiz, işimiz tehlikede!
Johnny Mayhem: Tamam! İyi ya! Senin endişelenmene gerek yok. Ne de olsa benim değil onun tarafında olduğunu açıkça belli ettin.
Val dumura uğrayıp kafasını yavaşça iki yana sallıyor.
Val Venis: Onca şeyi boşuna anlatıyorum.
Johnny Mayhem: Söylemiştim. Bu savaş çıktı bile.
Val Venis: Ben senin düşmanın değilim Johnny.
Johnny Mayhem: Değilsin. Hiçbir zaman olmadın da. Onca şeyi birbirimize söylesek bile. Beni bu hale soksan bile. Ya sen... Sen benim, penisdaşımdın. Sen beni her kaybolduğumda bir şekilde bulan, ne olursa olsun, ne yaşarsak yaşayalım, benim yanımda duran koruyucu ağabeyimdin. Eski Val birbirimizi insanlıktan çıkana kadar dövsek bile benim arkamda dururdu. Ama bu sen... (onun unvanını gösteriyor) PGW şampiyonu Val, ben bunu hiç sevmedim. Bu unvan, bu başarılar... Senin menilerinin kimyasını bozmuş. Üstelik... Sen benden halen ne istiyorsun ki? Seni yendim ama PGW şampiyonu sen oldun. Benim maça çıkma hakkımı gasp ettin. Bizim aramızdaki her şeyi bitirdin! Ben seninle artık hiçbir şekilde görüşmek istemiyorken neden buradasın? Bak, sen değilsin. Anladın mı? Benim bunca yolu beraber geldiğim adam bu Val değil. O yüzden bu yeni Val'ın bana benimsetmeye çalıştığı hiçbir fikri düşünmem bile... Beni düşünme.
Val Venis: Tamam Johnny tamam. Sen de beni düşünme.
Johnny Mayhem: Beni değil bir organ mafyasını seçen bir Val varsa karşımda, o Val'ı düşünmem.
Mayhem anahtarını eline alıp oradan uzaklaşıyor ve arabasına doğru gidiyor. Val onun arkasından bakarken omzundaki unvanı düzeltiyor. Penisdaşı, Sex War'dan sonra Civil War'a gitmeyi seçti. Bundan zarar göreceğini düşünüp onu uyarsa da vazgeçiremedi. Bunun yarattığı hezeyanla öylece önüne bakarken Mayhem arabasını çalıştırıyor...
Fakat Val bir anda arabanın önüne geçip öylece bekliyor. Mayhem direksiyon koltuğunda ona öylece bakarken korna çalmaya başlıyor. Val yine çekilmiyor. Mayhem bu sefer camı indiriyor.
Johnny Mayhem: Aklında sorun mu var Val? Çekilsene!
Val Venis: Her şeye rağmen seni kaybetmek istemiyorum Johnny. Bu işin peşini bırakacaksın.
Mayhem kafasını yana çevirip nefesini soluyor ve arabanın direksiyonunu diğer bir tarafa kırıyor. Fakat Val ağır ağır yürüyerek orada da arabanın önüne geçiyor. Mayhem bu sefer iyice deliriyor ve direksiyona sertçe vurup stop edip iniyor. İner inmez elindeki koltuk değneğini Val'ın suratında patlatıyor! Val yanağını tutarken sendeliyor. Johnny diğer koltuk değneğiyle de bacağındaki sinir noktasına vurunca Val yere düşüyor.
Val Venis: (acı içinde) Sonumun Garza gibi olacağını bilsem bile o adamla uğraşmana izin vermem.
Johnny Mayhem: (değneklerle halen Val'a vurmaktadır) KARIŞMAYACAKSIN! BANA KARIŞMAYACAKSIN!
Val Venis: (zar zor konuşarak) İstesem şu anda bana bunları yapamazdın. Onlarla sakın küçük Val'a vurma!
Mayhem, Val'ın dalga geçtiğini anlar ve çok fena sinirlenir. Artık kafayı kırma noktasına geldi desek yeri. O yüzden Val'ı kaldırıyor ve arabanın kaputuna doğru fırlatıyor! Arabanın ön camı parçalanırken Val acı içinde bağırıyor! Mayhem şimdi arabanın kaputunun üstünde yatıp dikiz aynasının köşesinden tutan Val'ı görüp ona nefretle bakıp şoför koltuğuna oturuyor. Val halen oradayken Mayhem arabayı çalıştırıyor.
Val Venis: Ne yapıyorsun?
Johnny Mayhem: Halen beni durdurmaya kararlı görünüyorsun ya, bakalım nereye kadar.
Mayhem arabayı çalıştırıyor ve direkt olarak gaz verip otoparkın çıkış noktasına doğru ilerliyor. Tüm PGW çalışanları bunu izliyorlar. Val arabanın kaputunda kanlar içinde yatarken Johnny iyice gaza basacak gibi olunca artık tedirgin olmaya başlayıp araba tam ivmeleneceği sırada kendini aşağı atıyor. Val aşağı düşünce Johnny yavaşlıyor. Arabanın camını indiriyor ve öylece yerde yatan penisdaşına bakıp yan koltuktan bir şey alıyor.
Johnny Mayhem: Bunu unutmuşsun.
Mayhem, Val'ın önüne PGW Şampiyonluğunu fırlatıyor ve ona manalı şekilde bakıp arena bölgesinden tamamen çıkışını yapıyor. Val nefes nefese Mayhem'in arkasından bakarken credit yazısı çıkıyor. PAYBACK #27 bu görüntüyle son buluyor.
PGW PAYBACK #27
Prestige Grand Wrestling LLC ™ 2024
All Rights Reserved ©
Son düzenleme:
