Evlilik kurumu kadını koruma altına alma düşüncesiyle doğuyor zaten. Bunu en iyi bilen hukukçulardır. Bu yüzden iki tarafın da hemcins olduğu bir ilişkide evlilik diye diretmenin anlamsızlığı ayrı bir mesele.
Eşcinselliğin doğal veya suni olması bir kenara, evlilik konusundaki ısrarlarının tutarsızlığı başka bir tartışma konusu. Hem en marjinal siz olacaksınız, dünyadaki sıkıcı geleneklere baş kaldıracaksınız. Erkek - kadın ilişkilerinin tek seçenek olmadığını söyleyip farklı yollara sapacaksınız hem de tarihin en geleneksel kurumuna dahil olmayı anlamsız bir hırsla talep edeceksiniz. Dünyayı yöneten sermayenin insanoğlu üzerindeki bir başka sosyolojik deneyi. Orta zekalı, fazla sorgulamayan, histerik yaşayan insanlar da film, dizi, müzik, rol modeller, vb. vasıtasıyla onlara ne söylenirse kabul ediyorlar. Bugün LGBT'yi makul bulan biri Hitler döneminde yaşasaydı yine aynı sorgusuzluğunun kurbanı olup azılı bir Nazi askeri olurdu. Çünkü o dönemde hakim düşünce buydu. Bir insan kendisini tanımak istiyorsa ve bu konuda samimiyse, önce yaşadığı dönemi sorgulamalı. Hem berbat bir dönemde yaşadığımızı kabul ediyoruz hem de popülist tüm söylemleri ezberliyoruz. Çark da sayemizde dönüyor.