RPG bir dilek tut


Katılım
2 Tem 2023
Konular
143
Mesajlar
6,659
Beğeni sayısı
1,512
PG Nakit
1,115
RPG Karakteri
"starboy" Wes Lee
Favori Güreşçi
CM Punk


look what you've done
i'm a motherfucking starboy


wes-lee.jpg


Starboy! Seyirciler son şovun şaşkınlığını atlatabilmiş değil, şarkının birkaç saniyesi sessizlik olduktan sonra inanılmaz bir yuhalama yükseliyor. Wes Lee seyircileri hiç umursamadan girişte gözüküyor ve tauntunu attıktan sonra ağır adımlarla ringe geliyor. Wes Lee ringe doğru ilerlerken Payback #19 şovunun kapanışında Wes Lee ve Christopher Daniels arasında geçenlerin bir özetini izliyoruz. Ringe geri döndüğümüzde şarkı sona eriyor ve Wes Lee yuhalamalarla birlikte konuşmasına başlıyor.

Wes Lee: Bu kadarsınız. Birkaç gün önce adımı aşkla haykırırken bugün tüm nefretinizle bana küfrediyorsunuz. Aslına bakacak olursanız ben de bu kadarım. Christopher Daniels'a yaptıklarım sizin bana tüm nefretinizle küfür etmenizden çok farklı değil, ben de ona tüm nefretimi kustum fakat farklı bir deneyimle... (gülerek) Onu bu kadar sevdiğinizi eminim kendisi de bilmiyordu. Bana buradaki otuz bin, kırk bin insanın acıdığını ve beni bu sebeple desteklediklerini düşünüyorum, sadece korkunç olduğunu söyleyebilirim. Burada toplanmış otuz bin ezik tarafından acınıyorsun. Tanrı'nın düşmüş meleği için müthiş son.

Wes Lee gülerken seyircilerden yoğun yuhalamalar yükseliyor.

Wes Lee: Sen bir kurtarıcı değilsin Daniels, hiçbir zaman olmadın. Kendini sandığın şeyden kilometrelerce uzaksın. Sen suratına ihtişam maskesi geçirmiş, dilinle tüm bu insanları kandıran karanlık bir tiransın. Aydınlık tek bir tarafın yok, Mr. O'Neil'ın bile aydınlık tarafları olduğunu düşünüyorum. Sen bu kadar dipte ve bu kadar karanlıktasın. Düşmüş melekler dahi kendi karanlıklarını aşabilirler Christoph... fakat sen bu karanlığı sevdiğin kadar ne karını ne torununu ne de dostun Frankie'yi sevdin. Sen karanlığın esirisin. Fakat senin bu karanlığının dahi karşı koyamayacağı bir şey var. Starboy. Saçtığım ışığın gücü senin karanlık dünyanı dahi aydınlatacak. Ben birkaç ay önce Tanrı'nın karşısında zincirlerini kıran kişiydim. Cuma akşamı "meleğin" karşısında da zincirlerini kıran kişiyim. Benim kaderimi ne Tanrı çiziyor ne de bir düşmüş melek tayin edecek. Ben kadere karşı galip gelen, kendi yolunu seçen birisiyim Daniels. Starboy'un yükselişine ne kadar çabalasan da engel olamazsın, Tanrı dahi olamadı.

Wes Lee: Yükseliş demişken... Her şeye rağmen anlattığın hikayeden doğru kısımlar var. Evet Daniels, sen düştün. Güreş dünyasındaki değerinle beraber tepetaklak yuvarlandın ve dibi boyladın. Gelecekten bahsediyorum Daniels, Double or Nothing ve sonrasından. 50'li yaşlarında tattığın zirvede sana gökyüzünden süratle gelen bir kuyruklu yıldız çarptı ve seni bir daha toparlanamayacağın kadar aşağıya gönderdi. 2 gün sonra, Cumartesi akşamı oldu tüm bunlar. Hatırla... hatırla. Zirveden gökyüzüne bakarken gördüğün kuyruklu yıldız... Ne dileklerin vardı, değil mi? Yazık. Tüm kibrini ve güç zehrini kapsayan o iğrenç dileklerin Daniels, yanlış yıldıza denk geldin. Senin yalvararak dileğini tuttuğun yıldız kendi karanlığında kayboldu ve bom. Sana çarptı. Cuma akşamı.. ve sonrasında bir kere daha. Cumartesi gecesi.. ve her şeyine mal oldu. Ne dersin? Buna dinozorlar dahi dayanamazdı.

Wes Lee: Daniels... Sen... Tanrı'nın en büyük hayal kırıklığısın.

Wes Lee'yi bir ses bölüyor.​
 

god is an astronaut

too audiological to be deaf
Katılım
3 Tem 2023
Konular
28
Mesajlar
5,498
Beğeni sayısı
772
PG Nakit
165
RPG Karakteri
''The Fallen Angel'' Christopher Daniels



One More Step Before The End! Seyircilerin bu müziğe pozitif reaksiyonlarını duyabilmek mümkün, onların sesini daha da yükselten ise bir süre müzik oynadıktan sonra girişte görünen isim.. Çünkü bu...

j8gmuct.png


Christopher Daniels, The Fallen Angel. Ancak her zamanki halinden biraz daha farklı, son şovda Wes Lee'nin yaptığı acımasızca saldırılardan sonra Daniels'ın birçok yerinde dikiş ve yara izleri görmek mümkün. Açıkçası hareket ederken de dikkatli olmaya çalışıyor ancak canı yanıyorsa bile bunu fazla belli etmiyor. Bu esnada Wes Lee'ye dönüyor kamera ve onun Daniels'ın bu halinden memnun olduğunu görüyoruz. Daniels'ın yüzünde ise öfkeyle karışık düşünceli bir hal var, elindeyse bir mikrofon. Potansiyel fiziksel saldırılardan korunmak için olsa gerek, Daniels ringe doğru bir adım atmıyor. Yerine Wes Lee'ye girişten seslenmeyi tercih ediyor ve mikrofonu ağzına götürüyor:

Christopher Daniels: Gösterebileceğim o kadar fazla reaksiyon var ki, sana nasıl yaklaşırsam yaklaşayım muhtemelen bunun için normal karşılanacağım. Bu duruma karşın, herkesin bu konuda farklı beklentilerinin olduğunun da farkındayım. Sen laf salatası bekliyorsun, bir başkası ise kavgayı. Ancak bunların bir önemi yok. Nedenselliğin zirvede gösterilmesine karşın sebeplerden bağımsız sonuçların bir hayli olduğu bu gezegende, benim sizin beklentilerinizle pek bir işim yok. Wes senin.. Senin kendi beklentilerinle dahi bir işin yok. O'Neil'ın karşısına adalet için çıkan çocuk, şimdi nedense hazırlıksız birisine saldırıp onun suyunu çıkarmayı kendi adına normal karşılıyor. Üstelik bu hazırlıksız birisi onun fiziksel şartlardan ötürü oldukça aşağıladığı birisi.

Wes Lee konuşmanın buraya kadar olan kısmından pek etkilenmişe benzemiyor, Daniels'ın ise bunu umursadığını pek söyleyemeyiz. Konuşma devam ediyor:

Christopher Daniels: Ancak ben bütün bunları gayet olağan karşılıyorum. Bu şekilde sıradan bulduğum bir diğer şeyse benim için yaptığın ithamlar. Ne dediğini anlamanı zaten beklemesem de, senin benim söylediklerimi cidden dinlediğinden de şüphe duyuyorum. Ben hiçbir zaman birini kurtarmaya çalışmadım, hatta tam tersine kurtarılması gerekenleri bensizliğe terk edip onlardan çok yukarıda bir yerleri.. Evimi.. Kendime destinasyon belirledim. Ya da ben hiçbir zaman kibirle baş etmeye çalışmadım, ben sadece yapabileceğimi yaptım ve insanlar beni göklere çıkarmaya çok alıştı. Ben bu durumun varlığını kabul edince de kibir oldu. Ancak sen kazanmayı kendine bu kadar dert edinen birisiyken ben dalga geçer gibi taşıdığım bir kemeri içine girdiğim her maçta ortaya fırlatınca sinir uçlarına dokundum. Senin almak için yırtındığın Intercontinental kemerini o dönem taşıyan adamı, onun yanındaki de dahil birkaç kişiyi daha üstüne koyup alt edebiliyor olmam beynine rahatsız edici sinyaller gönderdi. Sen bir şeyleri başarmak için yırtınırken kayıtlara geçebilecek tek bir şey sağlayamadın, bense bütün bunları umursamadığım halde rekorlar kırdım ve ödüller kazandım. Bu gerçek de en az bir önceki kadar kalbine hançer sapladı. Ancak senin derdin bu bahsettiğim başarılar değil, biliyorum. Tek bir derdin varsa o da o küfrettiğin insanlar tarafından ciddiye alınmak.

..

Christopher Daniels: Belki inkar edeceksin, belki hiç cevap vermeyeceksin. Ancak benim varlığım seni bu kadar rahatsız ediyor, çünkü sen oldukça genç ve fiziki olarak daha dinamik olansın ancak ben senin 50'lik dediğin halimle altı ayda buradaki en kalıcı kişilerden biri haline geldim. Sen insanların aklına gelmek için yoktan adalet kavgaları yarattın, iyi çocuğu oynadın. İşe yaramayınca burnunu gördüğün deliklere sokmaya çalıştın ve deli doluyu oynamaya çalıştın, şimdi bütün bunlar hiç yaşanmamış gibi gelip toplum düşmanını canlandırmaya çalışıyorsun. Ancak istediğini başarsın, bütün bu Holllywood çakması karakterlerin bir sonuca vardı ve dikkatimi çektin bücür. Gördüğün her deliğe atlamaya çalışırken benim tavşanımla karılaştın, elbet ki dikkatini en çok çekecek olan buydu. Onun ortasına atladın, başta bir uyuşturucu madde gibi hiç tatmadığın zevkleri tattın çünkü benim adımı kullanarak ilk defa insanların gözünde bu kadar ön plana çıktın. Bir haftalık şovun Headline'ında yer aldın, posterlerde devasa görsellerin kullanıldı. Ancak sen bu yerlerde barındıysan, tek sebebi benimde orada olmamdı. Her şey içine atladığın bu tavşan deliği sayesinde oldu, ancak o deliğin kapağı da bende ve Double or Nothing'de bir daha açılmamak üzerine tam suratına kapatacağım bunu. İçine girdiğin bu lüsid rüyadan uyanınca fark edeceksin gerçekten kimin dipte olduğunu.

..

Christopher Daniels: Dip.. Yıldızlar.. Düşüş.. Melek.. Belki de size hikayemi bu kadar anlaşılır yansıtmamalıydım, çünkü söylediği şeyi üç saniye sonra unutan embriyo kılıklıların ağzında bu şekilde dolaşmak rahatsız edici. Umurumda değil, ancak öyle. Olduğunu sandığın yıldız kavramı, kendi çizdiğin galaksinde dahi onun yaratıcısı olamıyorsun. İçinde bulunduğun hiçbir yerde tek başına söz hakkı sahibi değilsin, bunu ört bas etmek için kullandığın kavramlar ise yüzeysellikten ibaret. Benim kavramlarımla yan yana kullanabiliyor olmandan görüyorum bunu, aslında haklısın. Ben düştüm ve dibi boyladım, daha önceden içinde bulunduğum yerlere göre gerçekten cehennemin dibinde olabilirim. Ancak benim dip noktam senin yıldızlarının uçamayacağı kadar yüksekte, ve eğer düştüysem tek sebebi bir zamanlar oraya çıkabilmiş olmam. Anlamadığın şeyleri karamsarlık zannetsen bile, benim geldiğim yer senin düşlediğin şatafatlı unvanlardan çok daha parlak yansıyor çocuk. Dipte dediğin halimle boy ölçüşmeye çalışıyorsun, bunda şimdiye kadar başarılı oldun çünkü ben hala dizlerimin üstündeyim. Ve gerçekten doğrulduğumda ise ayağımın tabanı bile senin için çok yukarıda kalacak, bu bir hayal de değil sadece olacaklar. Çünkü benim başlangıcım zaten buydu, en yükseği gördüğüm için devamında hiç bir şeyleri dileyecek isteği ya da ihtiyacı hissetmedim. Ancak sen rüyaların basit gündüz düşlerinden öte olmadığı için gerçekçilikten uzak kaldın, bu çatının altında ilk kez karşılaşmadığım bir maymunu andıran iştahınla denedin başaramadın, pes etmedin ve başka bir şekilde deneyip tekrar başaramadın. Üstüne yeniden hikayeni değiştirdin, muhtemelen Double or Nothing'den sonra kendine yeni bir lakap uyduracaksın. Sen daha hikayeni başlatmış bile sayılmazsın, benim sona bu kadar yakın olduğum yerde uzaktan konuşmanın kolaylığını yaşıyor olmana da göz yummayacağım. Kaybolmuşmuş, birkaç haftada bir kostüm değiştirecek kadar kendini tanımaktan uzak bir laboratuvar faresine göre çok iddialısın. Ancak bu asansör boşluğunda vaktim hala var, eforumun bir kısmını üzerinde hissedecek olmanı bu yüzden problem etmiyorum. Ancak buna değmeli, bıraktığın bu fiziksel hasarın intikamı gerçekten önemli değil. Ancak neyin hayal ve neyin bir kırıklık olduğunu idrak etmeden de sana rahat vermeyeceğim. İstediğin oldu ve kaderini belirledin çocuk, ancak dalga geçtiğin gerçekliğe maruz kalmak ve zorunda bırakıldığın şeyleri deneyimlemeye mecbur olmak sana ne hissettirecek? Belki de bu soruyu yanlış soruyorumdur, daha önce rol aldığı bütün filmlerin birkaç sahnesinde figüranlık yapmaktan öteye gidememiş biri olarak daha önce bundan başka bir şeyi tecrübe etmedin nasılsa. Basitliğin yüzüne tokat gibi çarpıyor değil mi? Belki de benim karmaşıklığımda sana sinir krizi geçirten şeyde buydu. İçinde barınmaya çalıştığın gerçeklerden bozma yalan bir dünyanın-

Bu esnada Christopher Daniels'ın sakin sesini daha üst perdeden giren Wes Lee'nin sesi kesiyor.
 
Konuyu ziyaret edenler (Toplam: 0)
No registered users viewing this thread.
Anasayfa Üst Alt

Kolay Giriş Yapın: