Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Yeni profil mesajları
Son aktiviteler
Kullanıcılar
Aylık Konu İstatistikleri
Şu anki ziyaretçiler
Yeni profil mesajları
Profil mesajlarında ara
Ayın En Çok Mesaj Atanları
RPG İstatistik
Rozetler
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Konuya cevap cer
Ana sayfa
Forumlar
RPG
Prestige Grand Wrestling: PGW
PGW Promoları & Konuşma Gösterileri
Trust The Process
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Mesaj
<blockquote data-quote="Layne Staley" data-source="post: 138299" data-attributes="member: 49"><p style="text-align: center">[ATTACH=full]3703[/ATTACH]</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><strong>Moxley, mikrofonu kibarca teslim alır.</strong></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">"Teşekkür ederim, Jeffrey."</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 18px">"Ben, iyiyim."</span></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">"Gözümü kapattığımda birçok farklı hayattan sahneler suratımda patlıyordu. Adamın bir tanesi ile işte tam bu ringin ortasında birbirimizi yumruklamaya başladık, şehrin her bir sokağında, metroların her birinde, suratımda çiziğini bir anı olarak bırakmış her bir asfaltta savaştık. Sonra derin uykularımdan birinden uyandım. Öyle bir sersemlemiştim ki, size anlatamam. Gözlerimi ovuşturdum, sırt çantamı aldım, kamyonetime atladım, aynı şarkıyı çaldım. Yan koltuğumda yine birkaç parça kağıt vardı. O kağıtlar beni nereye götürdü tahmin edemezsiniz. Belki de edersiniz. Aynı binaya. Sonucunun nereye vardığını adım gibi bildiğim hikayeleri defalarca seyrettim. Bir kadın gördüm sonrasında, gördüklerim arasında en taşşaklısıydı. İki sözüne mum gibi erittiği bir ordusu vardı. İki dudağının arasından çıkan lafa dünyaları yakacak bir yaveri vardı. Bu garip yaşamın içerisinde ölümden daha acı verici çok az şey vardı. Birincisi, artık aynadaki yansımanı tanıyamadığına uyandığın o iğrenç kabuslar, ikincisi, öyle taşşaklı bir dolabın seni ikiye bölmesiydi. Ne anlatıyordum? Bende kalın. İki dudağının arasından çıkacak lafa dünyaları yakacak bir yaveri vardı. Ben de o evden çıktım, dünyalarına bir kibrit çaktım, bir daha da arkamı bile dönmedim. Sonra ne mi oldu? Tekrar uyandım. Aslında bütün bu karmaşanın içerisinden bir anlam çıkarabilmek adına mektuplar arıyordum, geçmişten mektuplar. Sahi, mektuplarım neredeydi? Bu kısmı hala ben de bilmiyorum. Sanırım, bu uyanışım son uyanışımdı. Kafamı kaldırdığımda yol ayrımında yatan ruhum ve ben dışında kimse yoktu. Ben ve kendim arasında bir şekilde galip gelmem gerekiyordu. Kafamın içerisinde kendimle bir düello içerisindeydim, ancak bütün kovanlarımı evde unutmuştum."</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">[ATTACH=full]3708[/ATTACH]</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><em>"Sanırım...batının en hızlı silah çeken adamı ben değildim. Kendimdim?"</em></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">"Gerçeklikle dolu kovanlar vücudumu delip geçtiğinde o beyaz çarşaflı sedyeden son kez uyandım. Kulaklarımda bir kardeşimin olmadığını, gerçeklik ve kurmaca arasındaki tahterevalliyi bir türlü tutturamadığımı bana anlatmaya çalışan seslerin eko yaptığını hissediyordum. Ben de Cincinnati'ye geri döndüm. Evime girdim, kendime bir teneke Guinness açtım, Alice In Chains'in 1996 MTV Unplugged'ını pikapıma koydum ve üstüne biraz düşünmek istedim. Evet, bu acıyı biliyorum. Yakınlarda buna benzer bir acı hissetmiştim. Bir aralar kendi kendime söylenirken buldum kendimi. 'o zaman eskiden yaptığın gibi kaçıp durma' diyordum. Ben de öyle yaptım. Bence, bir karmaşa içerisinde olduğumuz çok açık. Hisler bulaşıcıdır. Kaçıncı uykumdan uyanırsam uyanayım, ne kadar değişirsem değişeyim bir parçayı hala içimde bir yerlerde taşıyorum. Belki de artık eskisi gibi kontrolsüz değilimdir ama dedim ya, bir parçayı hala içimde taşıyorum. Eğer sana gösterebileceğim cesareti merak ediyorsan, bekle."</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><strong>Bu cümlesinden itibaren kalan konuşmasının hepsini kameraya bakarak konuşur. Yüzünde hiçbir gerginlik yoktur, hatta oldukça sakin görünmektedir.</strong></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><em>"Eğer bunun uyuyakaldığım için kaçıracağım tren biletlerinden birisi olduğunu düşünüyorsan, bekle."</em></p> <p style="text-align: center"><em></em></p> <p style="text-align: center"><em>"Ne zaman geldiğin yere geri dönersin Deano? pardon, Moxley? Buna alışmam biraz sürecek de..."</em></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">"Tüm bu arınmışlığın apaçık ortada olduğunu işitiyorsunuz. Arka bahçede fırlatılmış bütün kemiklerin ağzınızda olmasının tek sebebinin buna göz yummam olduğunu unutuyorsunuz. Tamam, delirdiğimi idda ediyordunuz. Beyin dalgalarıma tırmanmak, oradan da beni kafamın üzerine doğru, bir daha geri dönmemi mümkün kılmayacak şekilde çakılmak üzere fırlatmak istiyordunuz. Ama hayır."</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><em>"Bunun tırmanırken dizlerinin titrediği o dağı aştığını zannettiğinde, seni karşılayan dipsiz bir gölde yüzmeye çalışmaktan ne farkı var?"</em></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">"Sen, bendeki arzuyu arıyorsun. Ben, uykumdan SONUNDA uyandım. Aldığım nefes hiç bu kadar temiz olmamıştı. İnan bana, seni de uyandıracağım."</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 18px">"Ben, iyiyim."</span></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><strong>Moxley, mikrofonu görevliye teslim ettikten sonra ona teşekkür eder. Jeff ile bakışırlar, gülümserler. Daha sonra beraber arka alanın yolunu tutarlar.</strong></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Layne Staley, post: 138299, member: 49"] [CENTER][ATTACH type="full" alt="7.png"]3703[/ATTACH] [B]Moxley, mikrofonu kibarca teslim alır.[/B] "Teşekkür ederim, Jeffrey." [SIZE=5]"Ben, iyiyim."[/SIZE] "Gözümü kapattığımda birçok farklı hayattan sahneler suratımda patlıyordu. Adamın bir tanesi ile işte tam bu ringin ortasında birbirimizi yumruklamaya başladık, şehrin her bir sokağında, metroların her birinde, suratımda çiziğini bir anı olarak bırakmış her bir asfaltta savaştık. Sonra derin uykularımdan birinden uyandım. Öyle bir sersemlemiştim ki, size anlatamam. Gözlerimi ovuşturdum, sırt çantamı aldım, kamyonetime atladım, aynı şarkıyı çaldım. Yan koltuğumda yine birkaç parça kağıt vardı. O kağıtlar beni nereye götürdü tahmin edemezsiniz. Belki de edersiniz. Aynı binaya. Sonucunun nereye vardığını adım gibi bildiğim hikayeleri defalarca seyrettim. Bir kadın gördüm sonrasında, gördüklerim arasında en taşşaklısıydı. İki sözüne mum gibi erittiği bir ordusu vardı. İki dudağının arasından çıkan lafa dünyaları yakacak bir yaveri vardı. Bu garip yaşamın içerisinde ölümden daha acı verici çok az şey vardı. Birincisi, artık aynadaki yansımanı tanıyamadığına uyandığın o iğrenç kabuslar, ikincisi, öyle taşşaklı bir dolabın seni ikiye bölmesiydi. Ne anlatıyordum? Bende kalın. İki dudağının arasından çıkacak lafa dünyaları yakacak bir yaveri vardı. Ben de o evden çıktım, dünyalarına bir kibrit çaktım, bir daha da arkamı bile dönmedim. Sonra ne mi oldu? Tekrar uyandım. Aslında bütün bu karmaşanın içerisinden bir anlam çıkarabilmek adına mektuplar arıyordum, geçmişten mektuplar. Sahi, mektuplarım neredeydi? Bu kısmı hala ben de bilmiyorum. Sanırım, bu uyanışım son uyanışımdı. Kafamı kaldırdığımda yol ayrımında yatan ruhum ve ben dışında kimse yoktu. Ben ve kendim arasında bir şekilde galip gelmem gerekiyordu. Kafamın içerisinde kendimle bir düello içerisindeydim, ancak bütün kovanlarımı evde unutmuştum." [ATTACH type="full" alt="8.png"]3708[/ATTACH] [I]"Sanırım...batının en hızlı silah çeken adamı ben değildim. Kendimdim?"[/I] "Gerçeklikle dolu kovanlar vücudumu delip geçtiğinde o beyaz çarşaflı sedyeden son kez uyandım. Kulaklarımda bir kardeşimin olmadığını, gerçeklik ve kurmaca arasındaki tahterevalliyi bir türlü tutturamadığımı bana anlatmaya çalışan seslerin eko yaptığını hissediyordum. Ben de Cincinnati'ye geri döndüm. Evime girdim, kendime bir teneke Guinness açtım, Alice In Chains'in 1996 MTV Unplugged'ını pikapıma koydum ve üstüne biraz düşünmek istedim. Evet, bu acıyı biliyorum. Yakınlarda buna benzer bir acı hissetmiştim. Bir aralar kendi kendime söylenirken buldum kendimi. 'o zaman eskiden yaptığın gibi kaçıp durma' diyordum. Ben de öyle yaptım. Bence, bir karmaşa içerisinde olduğumuz çok açık. Hisler bulaşıcıdır. Kaçıncı uykumdan uyanırsam uyanayım, ne kadar değişirsem değişeyim bir parçayı hala içimde bir yerlerde taşıyorum. Belki de artık eskisi gibi kontrolsüz değilimdir ama dedim ya, bir parçayı hala içimde taşıyorum. Eğer sana gösterebileceğim cesareti merak ediyorsan, bekle." [B]Bu cümlesinden itibaren kalan konuşmasının hepsini kameraya bakarak konuşur. Yüzünde hiçbir gerginlik yoktur, hatta oldukça sakin görünmektedir.[/B] [I]"Eğer bunun uyuyakaldığım için kaçıracağım tren biletlerinden birisi olduğunu düşünüyorsan, bekle." "Ne zaman geldiğin yere geri dönersin Deano? pardon, Moxley? Buna alışmam biraz sürecek de..."[/I] "Tüm bu arınmışlığın apaçık ortada olduğunu işitiyorsunuz. Arka bahçede fırlatılmış bütün kemiklerin ağzınızda olmasının tek sebebinin buna göz yummam olduğunu unutuyorsunuz. Tamam, delirdiğimi idda ediyordunuz. Beyin dalgalarıma tırmanmak, oradan da beni kafamın üzerine doğru, bir daha geri dönmemi mümkün kılmayacak şekilde çakılmak üzere fırlatmak istiyordunuz. Ama hayır." [I]"Bunun tırmanırken dizlerinin titrediği o dağı aştığını zannettiğinde, seni karşılayan dipsiz bir gölde yüzmeye çalışmaktan ne farkı var?"[/I] "Sen, bendeki arzuyu arıyorsun. Ben, uykumdan SONUNDA uyandım. Aldığım nefes hiç bu kadar temiz olmamıştı. İnan bana, seni de uyandıracağım." [SIZE=5]"Ben, iyiyim."[/SIZE] [B]Moxley, mikrofonu görevliye teslim ettikten sonra ona teşekkür eder. Jeff ile bakışırlar, gülümserler. Daha sonra beraber arka alanın yolunu tutarlar.[/B][/CENTER] [/QUOTE]
Yükleniyor…
Alıntı ekle…
İnsan doğrulaması
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
RPG
Prestige Grand Wrestling: PGW
PGW Promoları & Konuşma Gösterileri
Trust The Process
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Uygulamayı yükle
Yükle
Forumlar
Neler yeni
Giriş yap
Kayıt ol
Ara
Anasayfa
Üst
Alt
Kolay Giriş Yapın:
Facebook
Spotify
Kullanıcı adı yada e-posta adresiniz
Şifre
Şifrenizi mi unuttunuz?
Beni hatırla
Giriş yap
Kayıtlı hesabınız yok mu?
Şimdi kayıt ol