PAYBACK #10
10 Ekim 2023 - 20.00 - C
UBS Arena
Elmont, New York
Şovu Takip Etmek İçin 5 Neden!
1- Baba ve Tohum arasında olaylar nasıl devam ediyor?
2- Desmond Wolfe vs. Seth Rollins
3- Superstars GM'den Val Venis'e: "Ne Cornette ne komite kaldı sen kemer diyorsun Val. Çığ geliyor. Çığ. Yeni yönetici kimseye benzemiyor."
4- Jeff Hardy ne alemde?
5- Goldberg vs. R-Truth
Kameralar tamamen zifiri karanlık olan PGW arenasında açılıyor. Ringin ortasında bir ışık huzmesi belirmeye başlıyor. Bu huzmenin ortasında belli belirsiz bir silüet görüyoruz. Bu sırada sandalye hiç olmadığı kadar yavaş sallanıyor.
"hayat dediğimiz bu şey, sadece sona ulaşmak için geçirilen onca zaman yığınına bir anlam yükleme çabasıdır. özünde hepimiz bir çiçek gibi açar. sonrasında solgunlaşır ve dökeriz yapraklarımızı... ve bu son, her birimiz için kaçınılmazdır. benim yapraklarım uzun zaman önce solmaya başlamıştı. bunu görmezden gelip kaçmaya çalıştım. tıpkı düşüp yarasını kabullenmeyen bir çocuk gibi. ama başarısız oldum. yapraklarım çoktan dökülmeye başladı. artık buraya ait olduğumu hissetmiyorum. halbuki burası benim evimdi. bu ring... nefes alabildiğim tek yerdi. bir zamanlar yaşadığımı hissettiğim tek yer burasıydı. fakat artık bir yabancı gibiyim. kendi evimde bir misafir... ama çok durmayacağım. bu yolculuk bana öğrenmem gereken her şeyi öğretti. artık köyüme dönme zamanım geldi. benim bu iplerin arasındaki yolculuğum sona erdi ama sizinle olan hatıralarım sonsuza dek sürecek. fotoğraflarımız bu sefer sönen bir lambanın ışığında değil, güneşin kaçınılmaz parıltısında hatırlanacak. şimdi, yeni bir başlangıç için gitmem gerekiyor."
Az önce gördüğümüz silüet bir anda hareketleniyor ve yanındaki sandalyenin boşaldığını görüyoruz. Ringin dışında gözüken bir beyaz ışığa doğru uzanmaya çalışıyor.
"çünkü ailem beni çağırıyor."
"pgw... veya diğerleri... ismin bir önemi mi var?"
"arrivederci!"
"unutmayın, eğer bana ihtiyacınız olursa... bulması zor biri değilim. tek yapmanız gereken gökyüzüne bakmak ve..."
akbabaları takip etmek
Bir anda tüm silüet kayboluyor ve ışıklar tekrardan tamamen açılıyor. Seyircilerden eşi benzeri görülmemiş büyüklükte bir alkış tufanı kopuyor. Pankartlar gösterilirken kameralar kapanıyor.
PGW'nün güreşçi koçu, Rikishi ringe doğru geliyor. Rikishi ringe gelirken seyircilerden olumlu bir tepki alıyor. Bu sırada Survivor Series'de kendi tohumu ile olan maçın özetini görüyoruz. Rikishi ringe giriyor ve konuşmaya başlıyor.
Rikishi: Bugün bu ringe girerken, ne diyeceğim konusunda bir fikrim yoktu. Sadece buraya gelip mikrofonu alacağımı biliyordum. Şu an diyeceğim her şey, tamamen içten olacak. Buraya ilk geldiğimde amacım, yeni nesile yardım etmekti. Yeni neslin parlak bir geleceğe sahip olması için çalıştım. Bugün arka alanda baktığımda, gencecik yüzler görüyorum. Daha körpeler. Ama gözlerindeki ateş, her yeri yakmaya yeterli. Ve onlara baktığımda, hepsiyle gurur duyuyorum. Ama onların arasında bir tanesi var. Bütün hayatım boyunca, onu en iyi haline getirmeye çalıştığım kişi, kendi tohumum, Jey.
BOOOOOOOOOO!!!
Jey'in adının geçmesi bile, bütün seyircileri sinirlendiriyor. Rikishi ise kalabalığı susturuyor.
Rikishi: Biliyorum, hepinizin beklentileri var. Eminim ki hepiniz, şu an ona sayıp sövmemi bekliyorsunuz. Ama Jey, seninle gurur duyuyorum evlat. Çünkü Jey, zaferin önemini biliyordu. Zafer için her yolun mubah olduğunu biliyordu. İşte bu size öğrettiğim şey. İşte bu, sizi hayatta tutan şey. İşte kendi tohumumdan beklediğim şey bu. Evlat, böyle savaşmaya devam et. Kendini bilemeye devam et. Bana en iyi halinle gel evlat. O arzuladığın galibiyeti kopartmak için, her şeyi yap.
Jey on Fire! Jey Uso burada. Ama bu sefer tek başına değil. Yanında Solo Sikoa da var. Jey hızlıca ringe girip, Rikishi'nin karşısına dikiliyor.
Jey Uso: Benimle gurur mu duyuyorsun? Bunu nasıl söyleyebilirsin? Benden o zaferi çaldın Rikishi. Benim kasıklarıma çalıştın. Sonra hakemin kasıklarına çalıştın. Ben hiçbir zaman kuralları aşmadım. Ama sen, galibiyet için elini kirlettin. Hakem, yaptığın şey yüzünden tuşu saydı. O yüzden yenildim. Ama sen kazanmadın Rikishi. Sen sadece galibiyeti çaldın. Bir an sana inanabilirdim. Bir an beni gerçekten kazanabilirdin. Ama bunu kendin mahvettin. Bu hikayede kötü olan ben değilim, sensin. Ama sonraki sefere, hakeme yaptığın şey ile bir galibiyet alamayacaksın.
Rikishi: Bu dediğini yapabilir misin cidden evlat. Neden bunu denemiyoruz. Hemen şimdi burada, seninle bir maça daha çıkmıyoruz.
Jey Uso: Bunu demeni bekliyordum. Bu sefer durumu eşitlemek isterim ama. SOLO!
Solo Sikoa, Rikishi'nin üzerine yürüyor. Rikishi ringde tek başına! O sırada girişte bir hareketlilik var ama!
Bunlar Rikishi'nin öğrencileri. Yerel güreşçiler, koçları Rikishi'nin yardımına koşuyorlar.
Solo ve Jey'in karşısına dikiliyorlar ve Rikishi için etten duvar örüyorlar resmen. Jey ve Solo buna sinirlense bile, sayı üstünlüğünü kaybediyorlar. Bundan ötürü geri çekiliyorlar. Jey ve Solo arka alana giderken, Rikishi de öğrencilerinin kollarını yukarı kaldırıyor. Böylece reklamlara gidiyoruz...
Arka alanda yürümekte olan Humberto Garza'yı görüyoruz. Belinde PGW Tag Team unvanı duruyor olsa da yanında partneri Matt Riddle'ı göremiyoruz. Kendisi ilerlemeye devam ederken yanına gelen o kişiyi görünce duruyor.
Angel Garza: Beni gördüğüne pek de sevinmiş gibi durmuyorsun primo.
Humberto, Angel'a cevap vermiyor. Halen kendisine kırgın olduğu gözlerinden okunuyor resmen. Angel devam ediyor.
Angel Garza: Bana kırgın olduğunu biliyorum. Fakat bunu yapmak zorundaydım Humberto. Eğer bu mesele senin düşündüğün gibi bir iş olsaydı emin ol bunların hiçbirini yapmazdım. Bu yüzden sırf bilgin dahilinde olmadığı için ailemizin adını tarihe geçirecek bir operasyondan ötürü sana özür borçlu olduğumu sanıyorsan yanılıyorsun. Yaşanan tüm her şeyi ailemiz için yapıyorum.
Humberto Garza: Hayır Angel- ailen için yaptın. Kendi ailen için.
Angel Garza: Sen ne saçmalıyors-
Humberto Garza: Bizim ailemizin hiçbir zaman senin oynadığın kartel oyunlarıyla işi olmadı. Garza demek güreş demektir. Sen ise... Güreş harici her şeye merak sarmışsın.
Angel Garza: Bazı kavramları halen anlayamamış olmana şaşırıyorum Humberto. "Garzalar" ve "Solanolar" hiçbir zaman birbirinden ayrı olmadı. Bir elmanın iki yarısı gibi dursalar da sonuç olarak birbirlerinden hiçbir zaman farklı olmadılar. Ben iki tarafın ayrı ayrı yöneldiği tüm her şeyi kendimde topluyorum. Bir tarafın bıraktığı mirasla diğer tarafın alel acele sırtıma yüklediği enkazı tüm gücümle kaldırıp aynı amaç uğruna taşıyorum. Belki kendini bizden ayrıştırıp Carillo olduğunu iddia etsen de sen de benim gibisin. Garza olmak bu ese. Garza olmak tam olarak bu.
Humberto bu lafların üstüne halen ona tepkiliymişcesine bir bakış atıyor. Angel iyice sinirlenip kendinden emin bir şekilde ona bakıyor.
Angel Garza: Yokluğumdan dem vurmak en kolay olanı aslında. Peki sen bunu nasıl değerlendirdin? Yanına bir ucubeyi alıp yerimi doldurmaya çalışarak mı?
Humberto Garza: BENİ BIRAKTIN P*Ç HERİF! Beni bıraktın anlıyor musun? O kemerlerle beni tek başıma bıraktın. HALEN ÜSTE ÇIKMAYA MI ÇIKIYORSUN? O KEMERLERİN AİLEMİZ İÇİN NE KADAR ÖNEMLİ OLDUĞUNU DÜŞÜNMEDEN YAPTIN BUNU.
Angel ilk defa gözünü kaçırıyor. Humberto bağırmaktan çatlayan sesini düzeltmeye çalışırken Angel söze giriyor.
Angel Garza: Böyle düşündüğün için üzgünüm hermano... Ama soytarının tekiyle o kemerleri taşımayı kafana soktuğun an tüm amacımızı hiç ettin. Geçen hafta olanları izledim. Herif sırtında bir kambur gibi duruyor. Emin ol bu şirkette benim yokluğumda tek başına güreştiğin anlarda bile bu kadar küçük düşmemişsindir. Bence artık bir şeyleri düşünmesi gereken sensin Humberto. Bu saçmalığı bırak ve yanıma gel. Çünkü en tepeye oturmamı sağlayacak bir planım var. Belki birkaç ay önce sorsan imkansızdı ama artık değil. Çünkü ben artık El Jefe'nin ta kendisiyim. Ailemizi gururlandıracağım. Bunu da sensiz yapmak istemiyorum. Gerçekten dedemizi ve amcamızı gururlandırmak istiyorsan bunu bir palyaçonun yanında değil, kuzeninin yanında gerçekleştirebilirsin.
Tam bu sırada kadraja Matt Riddle giriyor! Angel'a doğru dik dik baktıktan sonra takım arkadaşı Humberto'ya soruyor...
Matt Riddle: Bir problem mi var bro?
Humberto Garza: Yok... O da tam gidiyordu.
Angel da uzunca bir süre Riddle'a baktıktan sonra oradan ayrılıyor. Bu sırada Tag Team şampiyonları Riddle ve Humberto odalarına doğru geçiyorlar.
Desmond Wolfe geliyor. Chelsea ile stage'de beliriyor ve gözlüğünü çıkartıyor. P*ç p*ç gülerek ilerliyor. Seyirciye dönüyor ve elleriyle ağla işareti yapıyor. Sonrasında çelik merdivenden çıkıyor ve ringe giriyor. Ardından tauntunu atıyor ve rakibini beklemeye başlıyor.
Seth Rollins geliyor. Stage'de beliriyor. Ciddi bir şekilde ringe doğru yürüyor. Dümdüz bir şekilde ilerlemeye devam ediyor. Sonrasında çelik merdivenden çıkıyor ve oradan da top rope'a çıkıyor. Ardından taunt atıyor ve ringe atlıyor. İkili birbirlerini süzüyorlar. Hakem kontrollerini yapıyor. Maç başlıyor.
Seth Rollins vs Desmond Wolfe
Rollins hızla Wolfe'ye Headlockla girişiyor. Wolfe onu üstünden fırlatıyor. Rollins iplerden sekiyor. Wolfe karşısından sekiyor ve bir Shoulder blocku gömüyor. Ardından iplerden tekrar sekiyor. Rollins yere yatıyor. Wolfe üstünden zıplıyor. Rollins arm dragle yatırıyor. Ardından kolunu kitliyor fakat Wolfe kısa süre sonra kalkmayı başarıyor ve hızla yumruklar vuruyor. Peşinden iplerden sekiyor. Rollins dropkickle karşılıyor. Wolfe ring dışına çekiliyor. Rollins hemen hazırlık yapıyor ve iplerden sekip Suicide Dive ile uçuyor. Peşinden tekrar ringe girip iplerden sekip bir Top Con Hilo'yla atlıyor.
Rollins gazlı bir şekilde bariyerleri tokatlıyor sonrasında Wolfe'yi ringe atıyor. Ardından aprona geçiyor ve Diving Knee Strike'la atlıyor. Fakat Wolfe eğilip kaçıyor. Rollins iplerden sekiyor üstüne koşarken Wolfe kolundan yatırıp Bridging scissored armbar bağlıyor. Rollins zor durumda. Rollins bir süre sonra bundan kurtuluyor. Bunu Roll Up'a çeviriyor. 1..2..
Kickout! Wolfe atıyor. İkili karşılıklı kalkıyorlar. Rollins bir Superkick sallıyor fakat Wolfe eğiliyor ve üst üste headbuttlar vurmaya başlıyor. Peşinden iplerden sekiyor ve bir Lariatı oturtuyor. Sonrasında chinlocka alıyor. Rollins bir süre sonra kalkmayı başarıyor. Üstünden fırlatıyor ve gelişine bir Superkick vuruyor. Ardından Revolution Knee sallıyor fakat Wolfe dizinden tutuyor ve bacaklarından çekiyor. Köşeye doğru çekip Catapult'u oturtuyor. Ardından Top Rope'a çıkartıyor ve TOWER OF LONDON!
Rollins bundan kurtulmayı başarıyor ve Hotshot. Wolfe boğazını tutarak yere yığılıyor. Rollins top rope'a çıkıyor ve Frog Splash. Fakat Wolfe bundan kaçıyor. Ardından karnını tutarak kalkan Rollins'e REBOUND LARIAT!
Wolfe tuşa gidiyor. 1... 2... 3
Kazanan: Desmond Wolfe
Desmond maçtan sonra dizlerinin üstüne çöküp taunt atarken O DA NE!
ADAM COLE ARKASINDAN LAST SHOT!
Cole, Wolfe'yi stomplarla ring dışına itiyor. Wolfe iplerin altından ring dışına düşüyor. Cole ardından taunt atıyor. Aprona geçiyor. Wolfe sallanarak kalkıyor. Adam Cole Apron'dan PANAMA SUNRISE!
Cole sinirle yerde yatan Wolfe'ye bakıyor.
Adam Cole: Bu geçen hafta'nın iadesiydi sirk maymunu! Karakter değiştirmen bir şey fark etmez. Bu saatten sonra spiker bozuntusu bile olamazsın!
Cole arka alana dönerken kameralar kapanıyor.
Reklamların bitmesiyle birlikte kameralarımız ringe açılmıyor. Burası PGW arka alanı. Şovun ilerlemesinden kaynaklı bir koşturmaca söz konusu. Birden kadrajımız ortam değiştiriyor. Soyunma odasında, Christopher Daniels'ı görüyoruz. Sivil bir şekilde. Üstünde bir gömlek ve altında pantolon var. Gömleğinin düğmelerini çözüyor ve soyunmaya başlıyor. Şova hazırlık yaptığını görüyoruz.
Arkadan kapı kapanma sesini işitir oluyoruz. Christopher oraya hiç dönmüyor bile. Odaya giren kişinin konuşmasını bekliyor, belki bir selam belki de bir bilgilendirme. Aradan uzun bir süre geçiyor, hiçbir ses seda çıkmıyor odaya giren bu kişiden. Christopher'ın bunun karşısında meraklandığını ve arkasındaki kişinin kim olduğu merakını gidermek için arkasını döndüğünü görüyoruz. Karşısındaki kişiyi gördüğünde şaşırdığını anlamak pek zor olmuyor fakat Christopher bunu gizlemeye çalışıyor. Peki şu anda tam karşısındaki isim kim?
VELVETEEN!
Bu iki isim karşı karşıya. Herkes uzunca bir zamandır bu ikilinin yüzleşmesini istiyorlardı ve sanırım o oldu! Velveteen ve Christopher, karşı karşıyalar! Odanın içerisinde en ufak bir ses bile yok, en azından ikili hissetmiyorlar bile. Bu oda onlar, PGW'nin şovunu gerçekleştirdiği arena ve tüm dünya... Şu anda hiçbir şey onlar için bir anlam ifade etmiyor. Birbirlerine odaklanmış durumdalar. Adeta bomboş bir evrenin içerisindeler. Her şeyden izole durumdalar. Sadece Velveteen ve Christopher... Sadece nefes alma ve kalp ritim sesleri... Sessizlik nihayetinde bozuluyor.
Velveteen: Nihayet buradasın, tam olarak karşımdasın. Seni görmek iyi diyemeyeceğim çünkü güzel bir ortak geçmişe sahip değiliz. Sana bir şeyler anlatmama müsaade et, sana beslediğim bu kinin sebebini çok iyi bir şekilde anlayacaksın.
Christopher Daniels: Selam Velveteen!
Velveteen acı bir kahkaha attıktan sonra konuşmaya devam ediyor.
Velveteen: Ne kadar zor durumda olduğunu çok iyi biliyorum. (kemeri göstererek) Onu kaybetmekten ne kadar çok korktuğunu iyi biliyorum. Sanırım zamanın geldiğinin sen de çok iyi bir şekilde farkındasındır. Ama her şey ilerliyor ve devam ediyor. Yalnız durumasın Christopher, yanında hiç kimsen yok. Bana yaptıklarınla birlikte bir zayıflık oluşturdun fakat ben hepsinin üstesinden geldim. Ben tek değilim! Çokum! Çokluğum! Ya sen? Sen kalabalıkların içerisindeki yalnızsın Chris'. Yaptığın en ufak hatanda o kemeri kaybedeceksin fakat kendini zor durumun içerisinden kurtaracak bir yeteneğe veyahut arkanı toparlayacak hiç kimsen yok! Seni zavallı! (kahkaha atıyor)
Christopher Daniels: Nasıl yani? Seninle aynı ringe çıktığımzda aramızda Jack Swagger da vardı. Sen onu yenmek üzereydin. Sonrasını anlatamaya devam etmemi ister misin? Gerçekten çok acınası bir durumun içerisindesin, her şeye rağmen sana üzülüyorum. Dinle, kişilik bozukluklarını ve psikolojik sorunlarını düzeltmekle ilgilenecek pek vaktim yok, sen de bana ayak bağı olma ve halüsinasyonlarından kurtul. Benim senin başına gelen hiçbir şeyle bağlantım yok! (uzunca bir süre duraksıyor, ıssız bir sessizlik söz konusu oluyor yeniden, ardından devam ediyor) Bir melek düştüğünde, ne olur? Geri kalkar mı, yoksa sonsuza kadar yeryüzünde yürür mü?
Velveteen: Melek mi? Sen... Üzülmene gerek yok Christopher. Sen tanrının yanına aitsin, ha? Belki de meleklerin oraya geri dönmek için bir şansı vardır... Ama belki de sen cehenneme ait olmanın tadını çıkarmalısın!
Christopher Daniels: (elini kemerinin üstüne atıyor) Bazen düşerken de yıldızlara dokunabilirsin Velveteen. Bu düşüş BİZİ (vurguluyor) yeniden yüceltebilir. Bana elini ver...
BİR SANİYE! BU NEYİN ÇAĞRISI! BİR BİRLEŞME Mİ SÖZ KONUSU? NE OLUYOR BURADA?! EL ELE Mİ VERECEKLER? Velveteen elini uzatıyor...
Velveteen, Christopher'ın elini sıkmak yerine ona orta parmak yapıyor! Christopher dişlerini sıkarak ellerini yumruk yapıyor. Christopher'ın öfkelenişi, Velveteen'ı mutlu etmiş, eğlendirmiş gibi gözüküyor. Velveteen neşeli bir şekilde devam ediyor.
Velveteen: Haklısın, bazen düşerken bile yıldızlara dokunabiliriz. Ama asıl noktayı kaçırdın. Beni iyi dinle. Cehennemin alevlerinin içindeyken bu yıldızlar seni nasıl kurtarabilir? Sana nasıl rehberlik edebilir?
Christopher Daniels: Cehennem... Cehennemin en ücra köşesinde bile aydınlığı bulabilirsin. Anlatmak ister misin; senin karanlıkta kaybolma hikayen?
Issızlık... Hiçbir yanıt yok. Karşısındaki öfke içinde bakıyor Velveteen. Ona öfkesini kusmaya hazır, fakat yalnızca kaşlarını çatarak ona bakıyor. Christopher devam ediyor konuşmaya.
Christopher Daniels: Neden öyle bakıyorsun? Sorun ne?
Velveteen: Şimdi de hiçbir şey olmamış gibi bana sorunun ne olduğunu mu soruyorsun? Senin olduğunu çok iyi bir şekilde biliyordum. Söylesene, benden ne istedin? Bana bunları yaşatmanın sebebi neydi? Ve son olarak... Şimdi ne yapacaksın? Zincirlerini kırmış olan Velveteen'den nasıl kurtulacaksın? Mor tozların etkisinden nasıl kurtulacaksın?
Christopher Daniels: Sen iyi değilsin! Kafayı sıyırmışsın!
Velveteen: Oyun oynamayı bırak! Seni senden daha iyi biliyorum. Şu anda sadece biz varız, kameralar ve muhabirler... Hiçbir şey yok, yalnızca ikimiz buradayız. Bana tüm gerçekleri anlat. Bana, benim adımı söyle! Haykır!
Christopher Daniels: The Dream!
Konuşmanın başından beri gitgide hırçınlaşan Velveteen, Christopher'ın iyice üstüne gidiyor ve kafasını tokuşturuyor. Kafa kafaya vermiş durumdalar, iki inatçı keçi gibi!
Velveteen: Seni s*kerim! Beni o günlere geri götürerek tekrardan etkin altına alacağını mı zannediyorsun?
Christopher Daniels: Hatırlıyor musun? (beline sardığı kemeri işaret ederek) Onu nasıl da teminat altına aldığımı gördün. PGW'nin başından beri benimle bir bütün olan bu parçayı sana o kadar kolay teslim edeceğimi mi zannettin? Jack Swagger'ı tuşlarken, ne kadar da acı içindeydin? Seni zekamla alt ettiğim sırada zor durumdaydın. Sen zavallının tekisin. Kendini zincirlerini kırmış olan, bir savaşçı olarak mı görüyorsun? Yanılıyorsun. Sen... Sen doğum günü animatöründen başka bir şey değilsin! Sen bir şaklabansın! (kısa bir süre duraksadıktan sonra yüksek bir sesle sürdürüyor)
ŞAKLABAN!
Velveteen: Öyle mi dersin? Partini şenlendirmek için senden ne istediğimi çok iyi biliyorsun.
Christopher Daniels: Ne istediğini söyleyebilecek kadar cesur musun?
Velveteen: EVET! ÖYLEYİM! ONU İSTİYORUM!
Velveteen avucunun içiyle birkaç kez vuruyor, Christopher'ın beline sarılı olan PGW Television Şampiyonluğuna! Onun kemerini istiyor! Christopher'ın kendisiyle birlikte bir bütün olduğu o kemeri, ondan istiyor! Christopher öfkesinden renk değiştiriyor adeta! Hiçbir şey söylemeden iki eliyle ittiriyor Velveteen'ı. Gerisine savrulan Velveteen, ilerisine doğru hareket etmeye tam yeltenecekken olduğu yerde kalakalıyor. Aksiyon anında, duruyor birden. Bacakları kendisini ileri atmıyor gibi. Kendi bedenine hakimiyet gösteremiyor. Şu anda ne olduğunu biz de anlayamıyoruz, karşısındaki Christopher da. Ne? Bu iş bitmemiş miydi? İnanılır gibi değil! Yine! Yeniden!
Velveteen elleriyle kafasını sıkıştırıyor!
Velveteen tekrardan eski günlerine geri mi dönüyor yoksa? İçerisinde bulunmuş olduğu sıkıntı ruh hali, onun ruhu tekrardan abluka altına mı alacak? Velveteen'in gözlerindeki acıyı hissedebiliyoruz. Christopher'ın sözleri onu yıpratmış olmalı ki, gitmekten korktuğu yere gidiyor. Yankılanan bir ses var ancak bunu Christopher duymuyor, bu ses yalnızca Velveteen'in kafasının içinde var. Söz konusu ses, onda bir travma yaratmış gibi. Geçen hafta ve şimdi... Velveteen'i en çok tetikleyen söz bu olsa gerek, onu bir kez daha işitiyor:
Christopher Daniels: (...) Verebileceğim bir şeyler olan tek bir varlık daha görüyorum, o da beni görüyordu ama kendi içerisinde kayboldu. Şu anda anlamsızca dört yöne doğru koşuyor, sonuca ulaşabilmenin umuduyla. İçine girdiği mor barikatlarla kaplı labirentin çıkışını yakalamasını bekliyorum, işte o zaman bende onu yakalayacağım.
Bir saniye, bir saniye, bir saniye! Ne oluyor? İnanılır gibi değil!
AZ ÖNCE OYUN OYNAMIŞ! KENDİSİNİ YILDIRDIĞINA İNANDIRMIŞ! TAMAMEN BİR ALDATMACA! TAMAMEN BİR KANDIRMACA! Velveteen içerisinde girdiği rol halinden sıyrılıveriyor ve Christopher'ın üstüne koşmaya başlıyor hiç beklenmedik bir anda. Headbutt! Christopher'ın burnundan kan gelmeye başlıyor. Bu Headbutt, Christopher'ın burnunun kanamasına yol açıyor! Burnunu tutarak geriye savruluyor, Velveteen rakibinin üstüne doğru ilerliyor...
Velveteen saldırısını sürdürme amacını gerçekleştiremiyor çünkü olay yerine bir hayli fazla sayıda olan arka alan görevlileriyle doluyor! Velveteen kendilerinden sıyrılarak, Christopher'a saldırmayı sürdürmeye çalışıyor lakin kendisinin gitmesine izin vermiyorlar! Bir taraftan kontrol etme maksadıyla sağlık görevi çağrılıyor olay yerine. Şunu çok iyi anlıyoruz, bu ikilinin ruhlar dünyasındaki mücadelesinden ziyade; maddesel dünyadaki savaşları daha etkin durumda. Artık birbirlerinin özünü ele geçirmek yerine, maddesel dünyalarını çöktürmek istiyorlar. Kameralar bu yaşananları görüntülüyor. Kameralar ikilinin birbirlerine attığı kötü bakışları çekerken birden kararıyor ve bu görüntülerin ardından reklamlar giriyor...
Arka alana döndüğümüzde kameralarımızın karşısında SUPERSTARS GM var! Kendisi uzun bir aranın ardından şirketteki yeni göreviyle ilgili bir basın açıklaması yapmak üzere kameralar karşısında.
SGM: Öncelikle herkesi selamlıyorum. PGW, Survivor Series'den sonra yeni bir döneme girdi ve bunun mimarı olmaktan dolayı gururluyum. Hepimiz biliyoruz ki SUPERSTARS ailesi olarak Prestige Grand Wrestling'i daha önce hiç eşi benzeri görülmemiş bir noktaya taşımış olduk. Bu durumun bugünden itibaren de devam edeceğini söylemek isterim. Tek fark artık bunu SUPERSTARS şovu üzerinden yapmayacağız.
SGM gülümsüyor.
SGM: Artık PAYBACK'de olacağız. Hem de haftada iki defa. Evet, dedikodular doğru. Haftada iki şova çıkacağız. Ben de burada müdürün yardımcısı olarak söz sahibi olacağım. Emin olun ki artık o da sizi selamlamak için sabırsızla-
?: Kemerimi geri vermek için hanginiz sabırsızlanıyorsunuz peki?
Bu Val Venis! Ama her zamankinden ciddi, her zamankinden daha sert bir şekilde karşımızda.
SGM: Seni görmek ne kadar da güzel oldu Val.
Val Venis: Aynı şeyi senin için söyleyemeyeceğim patron. Gerçi artık patronluğun da kalmamış. Bu bahsettiğin yeni yönetici... Artık şu s*ktiğimin ringine teşrif edecek mi? Yoksa ben kendime bir replika kemer bulup savunmaya devam mı edeyim?
SGM: Tüm bu problemler çözüme kavuşacak Val. Kendisi kararını en kısa zamanda iletecek-
Val Venis: S*keyim onun kararını! Beni oyaladığını mı sanıyorsunuz? Bu s*kik durumun komik olduğunu mu düşünüyorsunuz? Hiç de öyle değil. Zırdeli bir psikopatın kariyerimi yokuştan aşağı sürükleyip buradan kaçması hiç de hoşuma gitmiyor. O yanan kemer benim arşa çıkardığım kemerdi. Bunu telafi etmek de malum patronunun sorunu.
SGM tatlı üslubunu birden bırakıp oldukça sert bir şekilde Venis'e karşılık veriyor.
SGM: Sen sanırım halen başta Cornette'in olduğunu düşünüyorsun. Önce şu tavrını sonra da bu bakış açını değiştir. Yeni biri geliyor. Yeni bir düzen. Buna alışman gerekecek. Kemerin kararını o verir. Hem de istediği zaman verir. Buna ne ben ne de sen bir şey diyebilirsin. Bu adam ne Cornette gibi, ne de o komite zırvasında göt kılı ağarmış diğer güreşçi eskileri gibi. PGW, onu neyin beklediğinin farkında değil. Ve sen Val Venis... Gördüğüm kadarıyla sen de hiç farkında değilsin. Çığ geliyor Val, çığ.
SGM öfkeli bir şekilde oradan ayrılırken Val Venis'in bir yandan sinirli bir yandan şaşkın bakışlarıyla ringe dönüyoruz.
Hollywood Batista stage'de beliriyor. Karizma bir şekilde stage'de duruyor ve gözlüğünü çıkartıyor. Pyrolar patlıyor. Batista yavaş adımlarla ringe doğru yaklaşıyor. Sonrasında
Bobby Lashley stage'de beliriyor. Hızlı adımlarla Batista'nın yanına geliyor. Yumruklarını tokuşturuyorlar ve beraber ringe geliyorlar. Çelik merdivenlerden tırmanıp yan yana ringe giriyorlar. Lashley ringde şınav çekerken Batista'da ipi sallıyor.
Matt Riddle ve Humberto Garza! Tag Team Şampiyonları stage'de beliriyorlar. İkili yürürken ellerinde tuttukları parfümleri dağıtıyorlar. Bunlar Riddle'ın yeni çıkan Tough Bro parfümleri!
Tough Bro parfümleri satışta! Sakın kaçırmayın!
Riddle ve Humberto elindeki tüm ürünleri dağıttıktan sonra ellerinde kalan son ürünle ringe giriyor. Ardından son parfüm kutusunu da hakeme hediye ediyorlar. Batista ile Lashley onlara bakıp gülüyor.
Non-Title Match
Batista & Bobby Lashley vs Matt Riddle & Humberto Garza
Maç başladı. Riddle ve Batista içerde. Riddle, Batista'ya doğru bakıyor.
Riddle: Ünlü olmak istedim. Prodüksiyon şirketlerinin kapılarını çaldım, yapımcıların kapılarını çaldım, hepsi kapıları yüzüme kapattılar. Senin o film çektiğin yüzüme kapatılan yerler bro! Bende kendi kendime ünlü olmanın bir yolunu buldum. Dövüşler sayesinde. O Hollywood binalarının hepsini satın almaya geliyorum! Böyle bir t*şşak! Asla erişemeyeceğiniz bir t*şşak!
Batista, Riddle'a gülerken Riddle koşarak Bicycle Knee sallıyor fakat Batista bir anda Spinebuster şeklinde kaldırıp köşeye çarpıyor! Üstüne Shoulder Trustlar. Peşinden bırakıp kolundan tutarak bir Clothesline'ı çakıyor! Ardından köşedeki Humberto'ya bir yumruğu oturtuyor! Sonrasında Riddle'ı kaldırıyor ve kendi köşesine doğru fırlatıyor. Sonrasında Lashley'e tag veriyor. Lashley, Riddle'ı Gorilla Press Slam'le kaldırıyor ve yatırıyor. Ardından şınav çekiyor. Sonrasında Batista'ya tekrar Tag'i veriyor. Batista kaldırıyor ve Riddle'ı tutuyor. BATISTA BOMB!
Fakat Riddle bunu karşılıyor. Batista'nın kafasına üst üste yumruklar! Riddle kurtulmayı başarıyor. Peşine bir Jumping Knee vuruyor! Ardından kolundan tutup Irish Whipe yolluyor. Fakat Batista tersine çeviriyor ve bir Big Boot'u oturtuyor. Riddle yakınken hızla Humberto'ya tag'i veriyor. Humberto hızla ringe dalıyor. Batista Humbertoya bir Clothesline vuruyor fakat eğiliyor ve Lashley'e bir dropkick atıyor. Lashley aprondan düşüyor ve sinirleniyor. Humberto hızla bir enzuigiri! Ardından iplerden tekrar sekiyor fakat Batista bir Spinebuster! Batista Batista Bomb hazırlığı yapıyor! BATISTA BOMB! Fakat hayır! Humberto Sunset Flip Pin'e çeviriyor bunu! 1.........2...........
KICKOUT! Batista atıyor! Lashley ve Riddle hızla ringe dalıyor! Lashley Riddle'a bir Spear'ı geçiriyor! Lashley tam ringden inmeye hazırlanırken Humberto, Lashley'i çeviriyor ve bir Tokat atıyor! Lashley buna sinirleniyor. Geri geri iplerden sekiyor ve SPEAR!
Fakat hayır! SPEAR BATISTA'YA GELİYOR! HUMBERTO, LASHLEY'İ BİR ENZUIGIRI'YLE RİNG DIŞINA FIRLATIYOR! PEŞİNDEN BATISTA'YI JACKKNIFE PİN'LE KİTLİYOR! 1.......2.......
3!!!
Kazanan: Matt Riddle & Humberto Garza
Riddle ringe giriyor ve Humberto ile sarılıyor. Şampiyonlar kemerlerini alıyorlar ve tokuşturup köşelere çıkıp galibiyetlerini kutluyorlar. O sırada yeni kalkmaya çalışan Batista'nın ringin dışındaki Lashley'e sinirli bir ifade ile baktığını görüyoruz. Humberto ve Riddle galibiyetlerini kutlarken kameralar kapanıyor.
Kameralarımız simsiyah bir odada açılıyor. Odada bir ayna, bir de tabure var. Taburede oturan kişi ise Yota Tsuji. Yota aynadaki yansımasına bakıyor sinirli bir şekilde.
Yota Tsuji: Yanlış olan nedir? Bunu sorguluyorum uzun süredir kendimde. Haftalarca yenilmez bir adamken, şimdi neden böyleyim? Şimdi neden başaramıyorum? Şimdi neden maç kazanamıyorum? Ben bu değildim. Kafamda her zaman tek bir düşünce vardı; ringe çıkıp en iyi oyunumu sergilemek. Ve maç üstüne maç, defalarca kez başarılı oldu. Ancak bir gün yetmedi. Bir yenilgi sonrasında yeni bir tanesi. Bir süre kafamı toplamak istedim. Döndüğümde başarılı olacağıma emindim. Ancak sonuç yine başarısız. Artık bilmiyorum. Belki de artık yeterli değilim. Belki de PGW için geride kalıyorum. 30 yaşımda tükenmiş hissediyorum. Belki de, sadece geç kaldım.
Yota Tsuji: New Japan'e Young Lion olarak geldiğimde, yıl 2017'ydi. Seyircilerin karşısında ilk maçım ise, 2018'deydi. PGW çatısında çalışan bazı isimlere kıyasla, belki de komik süreler bunlar. Ancak benim için bir ömürdü. Ren, Shota ve Yuya ile başladığım bir yolculuktu. Bol bol dayak yedik. Kendimizi tüketinceye kadar antrenman yaptık. Hatta dojonun ayak işlerini bile yaptık. Temizlik, yemek, çamaşır işte aklına ne gelirse. Bu kadar kısa zaman ama işte, yaşayana bir ömür. Birkaç yıl, birkaç göz kırpmasıyla bitti. Bugün ise buradayım. Gerçek şampiyonlar ligindeyim. Pes etmeyi düşünüyorum. Ama ben hiçbir zaman pes etmedim ki. Bana her zaman ayağa kalkmam öğretildi.
Yota bir anda ayağa kalkıyor. Aynadaki yansımasına baktıktan sonra kararlı bir şekilde yumruklarını sıkıyor.
Yota Tsuji: Ben her zaman ayağa kalkarım. Önüme istedikleri kadar engel çıkartsınlar. Pes etmeyeceğim. Ayağa tekrar kalkıp, tekrar deneyeceğim. Her düşüşümde, tekrar kalkıp deneyeceğim. Bu yenilgi serisini kırıp geçeceğim. Sadece bekle PGW, ikinci raunt başlıyor.
Yota tişörtünü yırtıyor ve aynanın karşısında kendisini kasarak bağırıyor. Sonrasında rahatlamış bir şekilde odadan çıkıyor. Görüntüler böylece sonlanıyor...
Bir köprünün başındayız. Köprü başında balıkçıların sakince oltalarını suya attığını görüyoruz. Bir sürü balıkçının kovası doluyken, tek bir balıkçının kovasının bomboş olduğunu görüyoruz. Bu şanssız balıkçıya yaklaşıyor kameralar. Bu kişi Jeff Hardy. Hardy kovasının bomboş olmasına aldırmadan, huzurlu bir şekilde oltasını sallamaya devam ediyor. Oltasında bir hareketlilik hissediyor Hardy. Hızlıca çekiyor ama kanca boş geliyor. Hardy buna hafifçe gülüyor.
Jeff Hardy: Bu turu yine sen kazandın, şanslı dostum.
Hardy, oltanın kancasına tekrar bir yem takıyor ve suya salıyor. Bir süre sonra balık yine oltaya doğru yaklaşıyor. Yemi yemek üzere.
Jeff Hardy: Artık kaçamazsın, şimdi yakaladım seni.
Balık tam yemi yiyecekken, birisi suya taş atıyor. Balık hemen kaçıyor. Hardy'nin yüzü düşüyor. Taşı atan kişiye bakmadan konuşuyor.
Jeff Hardy: Daha ne kadar süre beni rahatsız etmeye devam edeceksin. Ben, senin o eskiden izlediğin adam değilim artık. Bağımlılıkların peşinden koşmak gibi bir niyetim yok. İntikam almak gibi bir niyetim yok. Kimseyi üzmek gibi bir niyetim yok. Payback'e gidip, öfke kusma isteğim yok. Ben sen değilim. Senin gibi hoyrat olamam. Senin, beni etkilemene izin veremem. Senin, bana zarar vermene izin veremem. Bir süre burada kalmak istiyorum, anlıyor musun? Tek başıma burada olmak istiyorum.
Kamera arkaya dönüyor ve gelen kişinin Hangman Adam Page olduğunu görüyoruz. Hangman kafasındaki şapkayı çıkarıyor. Hızlı bir şekilde Hardy'nin kafasına geçiriyor.
Hangman Adam Page: Güneş hala burada, kendini kolla biraz. Yoksa etkileneceksin.
Hangman köprünün korkuluğuna yaslanıyor. Ardından cebinden iki tane kutu bira çıkartıyor. Birisini Jeff'e uzatıyor ama Jeff reddediyor. Hangman hafif bir gülümseme ile biralardan birisini cebine koyuyor. Diğerini ise açıp bir yudum alıyor. Hardy ise alkolün kokusundan bile tiksinmiş bir halde ona bakıyor.
Hangman Adam Page: İyi bir adamsın Jeff. İçinde kendi kendini yemekten bunu göremiyor olabilirsin ama cidden iyi bir adamsın. Kovana bak, bomboş. Saatlerdir buradasın. Her balıkçı kovasını çoktan doldurmuşken, sen ise bomboş duruyorsun. Çünkü iyi bir adamsın Jeff. Balıkları tutsan bile, onları geri salıyorsun. Onlara zarar vermek istemiyorsun. Su balığın doğal ortamı olduğu için, onları geri salıyorsun. Ama bu iyiliği kendine göstermiyorsun. Senin doğal ortamın bu değil. Senin doğal ortamın ring. Senin doğal ortamın onun aksiyonu. Ama buradasın. Sudan çıkarılmış bir balık gibi çırpınıyorsun. Küçük sevinçlere çırpınıyorsun. Daha ne kadar devam edeceksin böyle? Nereye kadar savuracaksın kendini bomboş?
Jeff Hardy: Her zaman ringde olamam Adam. Bazen suyun akışını uzaktan izlemek, hepsinden iyidir. Benim de yaptığım bu. Akan sular durulacak elbette. Ayrıca zaten haftaya bir maçım var. Ama büyük bir şey yapmak istemiyorum. Intercontenintal kemeri, MAYHEM olayları, her şey hızlı gelişti. Bunların üstüne biraz düşünüyorum sadece.
Hangman Adam Page: Zaman senin zamanın Jeff. Harcaması sana kalmış. Ben sana yardım etmeye çalışıyorum. Ama bunu da bil ki, zamanın kısıtlı. Böyle boş boş vakit öldürdükçe, kovan boş kalacak. Böyle mi hatırlanmak istiyorsun Jeff? Bunu iyi düşün.
Hangman Adam Page, Hardy'nin omzuna hafifçe dokunuyor ve oradan ayrılıyor. Jeff Hardy ise düşüncelere dalmış bir şekilde köprüde kalıyor. Böylece reklamlara gidiyoruz.
Arka alanda kameralarımız Cathy Kelley'e bağlanıyor. Cathy'nin yanında ise World Heavyweight Championship kemeri ile Will Ospreay ve Bea Priestley var.
Cathy Kelley: Bugün yanımda World Heavyweight Şampiyonu Will Ospreay ve Bea Priestley var. Öncelikle Will-
Will Ospreay: Öncelikle Cathy, kimsenin kafası karışmasın diye bir yanlış anlaşılmayı düzeltelim. Ben sadece World Heavyweight Championship kemerinin sahibi değilim. PGW Championship kemeri de bana ait. Kemerim çalınmış olabilir ama kısa bir süre sonra yeniden ait olduğu yerde, benim belimde olacak.
Bea Priestley: Böldüğümüz için gerçekten üzgünüm Cathy ama bu durum artık gerçekten canımızı sıkmaya başladı. Will sadece kafalarda soru işareti kalmaması adına bunu belirtmek istedi, lütfen devam et.
Cathy Kelley: Elbette, elbette bunu anlayabiliyorum. Geçtiğimiz şovda yaşananlar ortadaydı ve sonrasında bir basın konferansı verdiniz ve burada şirketteki pek çok isme karşı ateş kustunuz. Sonrasında sosyal medyadan da bayağı tepki aldınız. Peki Will, neden böyle bir çıkış yaptın? Ve sonrasında gelen tepkilere ne cevap vermek istersin?
Will Ospreay: Bazıları her şeyde beni suçlu görüyor Cathy. Her anda benim olup, herkesin elini tutmamı bekliyorlar. Ama sonra her yerde beni gördüklerinde de, benden şikayetçi oluyorlar. Ve artık bundan yoruldum. Ben de diğerleri gibi normal bir insanım. PGW seyircileri için, ne yapabiliyorsam yapıyorum. Ama hepsi bu kadar. İnsanlar beni sevebilir ya da sevmeyebilir. Övebilir ya da sövebilir. Ama dediklerimden asla geri çekilmedim. Tükürdüğümü asla yalamadım. İnsanlar sürekli onlara nazik davranmamı, onları alttan almamı bekliyorlar ama artık nazik olmaktan yoruldum. Eğer bir derdiniz varsa, buradayım. Gelin yüzüme konuşun.
???: Aslında benim bir derdim var ese.
Ospreay ve Priestley kameranın görmediği bir yöne doğru dönüyor.
Kadraja giren isim Alberto El Patron! Patron gülerek yaklaşıyor ama gülerken yüzünün kasıldığını görebiliyoruz.
Alberto El Patron: Chico de Oro, William, benim bir derdim var. Seninle ilgili bir derdim var. Konuştuklarınla ilgili bir derdim var. Omzunda taşıdığın kemerle ilgili bir derdim var. Ama son söylediklerinle ilgili, çok daha büyük bir sorunum var ese. Çünkü işimize saygısızlık yaptığında, aileye saygısızlık yapmış olursun. De familia saygısızlığı kabul etmez. Sana bir tavsiye vermiştim. Bizi diğerleri ile karıştırmamanı söylemiştim. Ama beni dinlemedin hermano. Kendini o süslü United Empire safahatına kaptırmışsın. Ama sen asla bir imparatorluğun başındaki isim değilsin. Sen yalanlardan oluşan bir hikayenin, yalandan bir kahramanısın sadece.
Will Ospreay: Yalandan bir hikaye mi? Yalan olan bir şey yok burada. Ben her zaman kendim olarak buradayım. Her zaman masaya koyduğumla buradayım Alberto. Ve bugün masaya iki kemer koyuyorum. Bu kemerlerle birlikte, kendimi şirketin tepesindeki adam olarak sunuyorum. Sen ne sunuyorsun peki Alberto? Haftalarca kayıptın, haftalarca saçma sapan bir televizyon şovu izlettin bize. El Jefe, El Patron yok bilmem ne. Sadece bir avuç saçmalıktı Alberto. Ve bana arkadan saldırarak, şimdi bir şeyler mi kanıtlamış oldun? Hiçbir şey kanıtlamadın Alberto. Masaya hiçbir şey sunmadın. Kendi dramını oynadın sadece. Bu kemerin yakınından bile geçmeyi hak etmiyorsun. Ama yaptığının intikamını almam gerekiyor. Ve bunu yapabilmek için, bu kemere meydan okumana izin veriyorum Alberto. Ama bunu unutma, bunu sen kendin seçtin hermano.
Alberto El Patron: Komik bir adamsın William. Ama bu esprilerin komik olduğu için dediğim bir şey değil. Komiksin çünkü bu dediklerine inanıyorsun. Sana saygısızlık yapmaman gerektiğini iyi öğretememişim sanırım. Geçen sefer koluna yaptığım yeterli olmamış. Bu sefer o kolu koparıp diğer eline verme vakti gelmiş.
Alberto ve Ospreay birbirlerinin üzerine yürüyorlar. O sırada Bea Priestley araya giriyor.
Bea Priestley: Böyle tehditlerle karşımıza gelen ilk insan değilsin Alberto. Son da olmayacaksın. Ama Will sana hak ettiğinden fazlasını sundu. Hak etmediğin kemer maçını sana sundu. Saygı görmek istiyorsan, önce saygı göstereceksin. Bu işi Lockdown'da halledeceksiniz. Şimdi müsaadenle(!) bu gece PGW Şampiyonluğuna kimin meydan okuyacağının belli olacağı bir maç var, onu izleyeceğiz.
Alberto El Patron: İyi kadın ese, iyi kadın. Ama sesi fazla çıkıyor. Onu iyi kolla, çünkü bu şirkette çok fazla yırtıcı var.
Alberto El Patron gülerek oradan uzaklaşıyor. Ospreay ve Priestley ise onu izliyor sadece. Böylece reklamlara gidiyoruz. Döndüğümüzde gecenin maçıyla burada olacağız.
INVASION! Kemer hırsızı, modern Robin Hood alanda. Konfetilerin yandan püfür püfür verildiği anda girişe geliyor. Giriş toz duman olduğunda o pusun içinden çıkıp kükrüyor. Ağzını ayırıyor. Kameraya bir yumruk bir tekme. Dengesini kurup ringe doğru ilerliyor. Ringin önüne gelince omzunda tuttuğu kemeri cilalıyor ve ringe giriyor. Kemeri havaya kaldırıp her bir kenarda seyircilere gösteriyor ve kendisine meydan okuyan rakibini bekliyor.
INNOCENTE! R Truth ve MVP girişte görünüyor. MVP, Truth'un sırtını sıvazlayarak gazı veriyor. Gazlama operasyonu ile ringe yürüyorlar. Truth'un ağzından küfür eksik olmuyor. Denk geldiği her seyirci ile atışıyor. MVP onu çekiyor her seferinde. İkili ringe giriyor.
Goldberg vs. R Truth
Hakem, kemeri Goldberg'in elinden çekiştirerek alıyor. Aldığında sarsılıyor ve geri geri doğru giderek düşüyor. Bu esnada Truth, MVP'nin kulağına bir şey söylüyor. Goldberg fırsattan istifade koşuyor. SPEAR! MVP, Truth'u kafasından tutarak çekiyor. Goldberg köşeye çarpıyor. Truth'a talimatı veriyor. Goldberg'i köşede Michael Phelps edasıyla kulaç atarak yumrukluyor. Bir Throat Trust. Yere yığınca stompa başlıyor. İyiden iyiye üstünlüğü sağlıyor. Elini yumruk yaparak kaldırıyor. Goldberg'e dalma girişimine başvursa da Goldberg kolunu havada yakalıyor. Burun buruna geliyorlar. Truth'un piercingini yere doğru çekiştiriyor. Kafasını kolunun arasına alıyor. Ringe dönüyor. Neck Lock Suplex! Goldberg kızgın boğa gibi hareket için matadorun hamlesini bekliyor. Truth titreyerek kalkıyor. GOLDBERG'DEN SPEAR!
SPEAR'İ YAPIYOR! Kelleyi çarpmıyor. -Şapkayı gaptırmam- Truth etli nohut yiyen biriyle beraber olmuş gibi kekremsi bir surat ortaya koyuyor. Goldberg ise tam tersi. Şova tam hız devam ediyor. Klasikleşmiş gladyatör hareketlerini sergiliyor ve son olarak ipleri geriyor. Seyircilerden Goldberg sesi eksik olmuyor. Goldberg arkasına gazı alıp arkasını dönüyor. Ringde kimseyi göremiyor. Truth ringin dışında. MVP, Goldberg şov yaparken Truth'u ringin dışına çekmiş. MVP'nin telkinleriyle bariyerlerden tutunarak kalkıyor. Goldberg yavaştan o yöne ilerliyor. Truth yorgun numarası yaparak Goldberg'in iplere kadar gelmesini bekliyor. Goldberg kafasını iplerin arasından geçiriyor ringin dışına çıkmak için. MVP, ipi yukarı çekiyor. Goldberg takılıyor. Hakem, MVP'yi uyarırken Truth diriliyor ve Stunner! Goldberg ikinci ipin üzerinde Superman gibi duruyor. Truth hemen aprona çıkıyor. CORKSREW SCISSORS KICK! Goldberg baş aşağı duruyor. Truth, Goldberg'i çekiyor kaldırıyor. APRON POWERBOMB! Ringe itiyor. Tuşa gidiyor! 1...2....
KICK OUT! Truth şaşakalıyor. MVP ile birbirlerine bakıyorlar. Birkaç saniyelik durgunluğun ardından MVP talimatı veriyor. Truth ayağa kalkıp stomplamaya devam ediyor. Goldberg kalkmaya çalışıyor. Truth iplerden sekerek geliyor ve Drive by Kick vuruyor. Goldberg ipten tutunup kalkarken Truth geliyor ve Russian Leg Sweep yapıyor. Arkaya parende atarak ayağa kalkıyor. Goldberg'in bacağı havadaya kalkmışken yakalıyor. Double Leg Drop! Hareketin etkisiyle doğal bir tuş doğuyor. Hakem sayıyor. 1..2.... Goldberg atıyor. Truth, ikinci turnbuckle'a çıkıyor. Blockbuster ile atlıyor ama Goldberg yere düşmüyor. TRUTH'U HAVADA TUTUYOR! JACKHAMMER!
JACKHAMMER! JACKHAMMER BAŞARILI! GOLDBERG ÇILDIRIYOR! UAAAA! Seyirciler de çıldırıyor. Goldberg boğaz kesme hareketini yaparak kameraya bakıyor. Tuşa gidiyor (gibi)
OSPREAY BURADA! Omzundaki WHC ile hızlıca ringin önüne doğru yürüyor. Yürüdüğü sırada Goldberg'e saydırıyor. Goldberg odağını kaybedip dışarı bakıyor. İplerden inmeden ama ipleri gererek o da bir şeyler söylüyor. Ospreay parmağıyla taşşak tehdit karışım alay ediyor resmen. Ringin çevresinden spiker masası tarafına geçiyor. Görevliyi kenara çekiyor.
PGW ŞAMPİYONLUK KEMERİNİ KAPIYOR! BOŞTA OLAN OMZUNA ATIYOR. İki kemeri gönlünce sallayarak ilerliyor. Goldberg deliye dönüyor. Ringden inmek isterken Truth ipe tekme atıyor. Goldberg'in dalga ipin titreşimine maruz kalıyor. Adeta prostat masajı. Ospreay sırıtarak arka alanın yolunu tutarken Truth, Goldberg'i bacaklarının arasına elini atıp roll up'a alıyor. 1....2.....3!
Goldberg atıyor! İkisi de yavaştan ayağa kalkıyor. Truth throat trust vuruyor. Goldberg sarsılıp ipten sekiyor. Truth bu kez de Front Kick vuruyor. LITTLE JIMMY! Goldberg düşmüyor, Exploder Suplex! Truth kalkıyor. GOLDBERG KÖŞEDE MEVZİ ALIYOR! SPEAAARRR! SPEAAAAR! BUNU BAŞARIYOR. TRUTH'U ALIYOR! JACKHAMMER'A KALDIRIYOR. JACK- SMAYT
INNOCENTE BURADA! Bu kez de Homicide ve Daisuke Sasaki geliyor! Hızlıca ringe koşuyorlar. Goldberg, Truth'u bırakıyor. Truth, düşerken hakeme çarpıyor. Hakemi de beraberinde düşürüyor. Ringe koşan ikili ringe giriyor. ANINDA GOLDBERG'DEN DOUBLE CLOTHESLINE! İkisi de ringin dışına düşüyor ama pes etmiyorlar. Ringin kenarına çıkıyorlar. Goldberg arkasını dönünce onları yine görüyor ve DOUBLE SPEAR! İkili yana çekiliyor. İki yandan tekme atıyorlar. MVP de bastonun başıyla vuruyor. Goldberg serseme bağlıyor. Dışarıdaki üçlü, ringin kenarına vurup tempo tutuyor Truth'un kalkması için.
Nuh'un gemisi adeta. Big Zeke de burada! Maçı sabote eden hasımlarına doğru koşuyor. Elinde bu kez üstünde Homicide ve Sasaki yazan iki sopa var. Sopayı sallıyor. Üçü de eğiliyor. Telgraf teline dönmeden tüyüyorlar. Zeke de arkalarından kovalıyor. Ring bir kez daha sakinleşiyor. Maça müdahale edecek hiç kimse yok. Hakem, Goldberg ve Truth yavaştan kalkıyor. İlk kalkan Truth. Goldberg'i itip köşeye postalıyor. CHICKENWING FACEBUSTER! Goldberg alnından akan terler ile kalkmaya çabalarken Truth'tan LITTLE JIMMY! Goldberg dizleri üzerinde. Truth ipten sekip geliyor CORKSCREW SCISSORS KICK! Tuşa gidiyor. 1...2.....
3!
Kevin Nash: Ne oluyor?
MASKELİ BİRİ, HAKEMİ BACAĞINDAN TUTUP DIŞARI ÇEKİYOR! Hakem ne oluyor lan diyerek baktığında ise botun tabanını suratında hissediyor. Truth hakemin eliyle yere vurma sesini duyamıyor arkasını dönüyor. Döndüğü gibi bir tekme de ona. Daha ne olduğunu anlayamadan küsküyü yiyor. Truth'un üzerine çıkıyor. Yumruklar sallıyor. Dirseğiyle kan hakkı için vuruyor. Çeviriyor. Ense köküne vuruyor. Yerdeki hakem geliyor. Maskeliyi kolundan çekiyor. Hakemi köşeye fırlatıyor. Demir köşeye omzunu çarpıyor. Truth kalkmaya çalışırken Running Knee Smash! Truth kan tükürüyor. Maskeli, MVP'nin yere düşürdüğü bastonla golfçüleri aratmayacak şekilde vuruyor.
Mikrofonu alıyor.
Maskeli fedai: Mayhem ruhu ölmedi. Bir beden arıyordu. Sahibini buldu. İşte karşınızda!
Kevin Nash: Ne saçmalıyor bu herif?
Johnny MAYHEM!
Maske çıkıyor kel görünüyor. JOHNNY MAYHEM KENDİNİ CÜMLE ALEME GÖSTERİYOR. Maskeyi çıkarır çıkarmaz Truth'u köşeye çekiyor. Son kozunu oynuyor. STARSHIP PAIN!
Durmuyor. Crossface ile sıkıyor. İstediği derecede kan akıtınca bırakıyor. Johnny Mayhem tek başına Payback şovunu fethediyor. Tek başınalığın yolcusu olarak zafer görüntüsü veriyor ve bu görüntüler eşliğinde Payback şovunun sonuna geliyoruz.
PGW PAYBACK #10
Prestige Grand Wrestling LLC
™ & © 2023
All Rights Reserved
Son düzenleme: