- Katılım
- 2 Tem 2023
- Konular
- 210
- Mesajlar
- 3,364
- Beğeni sayısı
- 1,158
- PG Nakit
- 1,240
- Konum
- Kartal
- RPG Karakteri
- Nigel McGuinness
- Favori Güreşçi
- Becky Lynch
Bir okulun arka bahçesini görüyoruz. Çocuklar iki kaldırım taşından kale yapmış, tek kale futbol oynuyorlar. Kale arkasındaki banklardan birinde de bir çocuk oturuyor, tek başına. Öğretmen elinde kahve fincanı camdan çocukları izlerken bu yalnız başına, ruhsuz bir surat ifadesiyle oturan çocuğa takılıyor gözleri. Okulun bahçesine gelip çocuğun bulunduğu banka yavaşça oturuyor. Çocuk oralı bile değil, görmüyor sanki.
-Nigel, hey, selam! Neden arkadaşlarına katılıp bu güzel havanın tadını çıkarmıyorsun?
+Onlar benim arkadaşlarım değil. Ne onlar benim umrumda, ne de ben onların. Saçlarımın şekli, ağır aksanım ve ucubeye benzeyen kırık burnumla beni yanlarında görmek istemiyorlar. Onların yanına yakışmadığımı, onları çirkin göstereceğimi düşünüyorlar. Zaten tek yaptıkları sabahtan akşama kadar top peşinde koşmak... Kalsın. Ben top peşinde koşup ter dökmektense Bret Hart gibi, Ric Flair gibi ringlerde ter dökmek istiyorum. Ama sadece istiyorum... Babam bunun gerçek bir iş olmadığını, hala daha ilkokullu çocuk aklıyla hareket ettiğimi söylüyor. Buraya geliyorum yine etrafımdan aynı cümleleri işitiyorum. Geçen derste bir hikaye anlatmıştınız hatırlıyor musunuz bay Grace? Gözden çıkarılan çocuk muydu başlığı neydi? Evet, işte o hikayede anlattığınız çocuk benim. Kendim kadar küçük hayallerim var ve hayallerim bazılarına gerçek dışı göründü ve ben gözden çıkarıldım. Belki o hikayedeki çocuk gibi hayatıma son vermedim ama o camdan beni dikizlediğinizde bu bankta oturan canlı bir insana da bakmıyordunuz...
Öğretmenin bu tirad karşısında yaptığı tek şey ağzı açık bakakalmak oluyor. Çıkış zili çalıyor ve Nigel zilin çalmasıyla banktan kalkıp elleri cebinde çıkış kapısına doğru yöneliyor...
-Nigel, hey, selam! Neden arkadaşlarına katılıp bu güzel havanın tadını çıkarmıyorsun?
+Onlar benim arkadaşlarım değil. Ne onlar benim umrumda, ne de ben onların. Saçlarımın şekli, ağır aksanım ve ucubeye benzeyen kırık burnumla beni yanlarında görmek istemiyorlar. Onların yanına yakışmadığımı, onları çirkin göstereceğimi düşünüyorlar. Zaten tek yaptıkları sabahtan akşama kadar top peşinde koşmak... Kalsın. Ben top peşinde koşup ter dökmektense Bret Hart gibi, Ric Flair gibi ringlerde ter dökmek istiyorum. Ama sadece istiyorum... Babam bunun gerçek bir iş olmadığını, hala daha ilkokullu çocuk aklıyla hareket ettiğimi söylüyor. Buraya geliyorum yine etrafımdan aynı cümleleri işitiyorum. Geçen derste bir hikaye anlatmıştınız hatırlıyor musunuz bay Grace? Gözden çıkarılan çocuk muydu başlığı neydi? Evet, işte o hikayede anlattığınız çocuk benim. Kendim kadar küçük hayallerim var ve hayallerim bazılarına gerçek dışı göründü ve ben gözden çıkarıldım. Belki o hikayedeki çocuk gibi hayatıma son vermedim ama o camdan beni dikizlediğinizde bu bankta oturan canlı bir insana da bakmıyordunuz...
Öğretmenin bu tirad karşısında yaptığı tek şey ağzı açık bakakalmak oluyor. Çıkış zili çalıyor ve Nigel zilin çalmasıyla banktan kalkıp elleri cebinde çıkış kapısına doğru yöneliyor...