Kameralar havalimanına giriş yapan eski, beyaz bir aracı görüntülüyor. Direksiyonda orta yaşlı esmer, saçları beyazlamış, bıyıklı bir adam var. Ön koltukta oturan şahsın yüzü kadrajda olmasa bile camdan çıkardığı elini görebiliyoruz. Parmakları arasında yarısı kalmış bir dal sigara tutuyor. El, radyoda çalan Irak türküsünün ritmini tutuyor.
"Oradaydım. Aşağı yukarı 10 yaşında bir çocuktum. Gariban halkım, İsrail’in Siyonist köpeklerine füze indiren Saddam’ın heykelini alkışlar eşliğinde indirirken, George Bush aslında Irak’ta nükleer silahların olmadığını itiraf ederken oradaydım. Petrolümüzün, ülkemizin üzerine yatmaları yetmezmiş gibi Amerikan rüyasına kapıldım, bu emperyalist uşakların ülkesine gittim ve WWE denen, yolsuzluğun sözlükteki kelime anlamı haline gelmiş şirketin bünyesinde güreştim. Gözlerim açıldığında kariyerimi kullanarak batı dünyasına bir mesaj vermeyi kendime hedef edindim. Evet, yapmak gereken buydu. Sarımsak soslu şıvarmamı kemirip sessizce köşemde oturmamı beklediler. “Memleketi sen mi kurtaracan?” dediler. Hiçbirine cevap veremedim. Çünkü WWE denen o çöplükte kendimden beklediğim hiçbir şeyi başaramadım. Emperyalist medyanın gölgesi altında ve ırkçı bir şirketin bünyesinde yükselmek beklediğimden daha zordu. Sonunda yaşananlar dersek…zaten belli. Ahmak Amerikan izleyicisi bizi çözemedi, şirket de battı gitti. Biz de döndük memlekete. Medeniyetlerin doğup öldüğü, sanatçıların filizlendiği, Saddam’ın ülkesi Irak’ın incisine, Bağdat’a…Peki, ben kimim?”
Araç havalimanına girince duruyor. Ön kapı açılıyor. İnen adam, sigarasından son bir fırt alıyor, yere atıp izmaritini eziyor. Ardından güneş gözlüğünü çıkarıyor ve derin bir nefes alıyor.
“...Ben Mustafa. Amerikan güreşçilerin hayallerini yıkmak için, PWG’nin en iyisi olmak için yola çıkıyorum. İntikamın öyle füzeyle müzeyle olmayacağını çözmüş olarak gidiyorum Amerika’ya bu sefer. Gurur duydukları bu köklü sporlarında ezeceğim onları. Güreşin 4’ten büyük(Amerika, Kanada, Japonya, Meksika) olduğunu göstereceğim onlara. Özgürlükler ülkesiymiş…s*kimin özgürlüğü. O özgürlük beni aşık olduğum, yapmak için doğduğum spordan soğutacaktı az kalsın. Ne Arap güreşçiler ne de diğer göçmenler…artık eğlence sektöründe ezilmeyeceğiz.”
Mustafa Ali’nin amcası, sürücü koltuğundaki adam, bizimkinin arkasından sesleniyor.
Amca: “Musti! İntikamımızı al.”
Mustafa Ali, bagajdan valizlerini aldıktan arkası dönük vaziyette, kafasını amcasına doğru çeviriyor.
Mustafa Ali: “Alacam.”
Amca: “Musti! Güzel karı kız görürsen çaktırmadan çek. Amcana da at. Oralara gidip yine bizi unutma.”
Mustafa Ali: “Unutmayacam. Çeker Tik Tok’a atarım.”
Amcası samimi bir şekilde gülümsüyor.
Amca: Hadi aslanım. Yolun açık olsun.
Mustafa Ali karşılık vermiyor ve valizleriyle kameradan uzaklaşıyor.
Mustafa Ali: “Özgürlükler ülkesi…donuna kadar alacağım.”
Kamera kapanıyor.
Son düzenleme: