Hazırlayan: Doğan "Beast Incarnate" Yavuzer
Aslında bugün bu maçı izleyene kadar ne makale yarışmasına yazmayı ne de bir şeyler karalamayı düşünüyordum. Fakat bu maçı izledikten sonra bende bırakmış olduğu garip etki beni bir şeyler yazmaya itti. Bahsettiğim maç başlıkta da belirttiğim üzere 2014'te gerçekleşen 30 adamlı Royal Rumble maçı. Karşılaşmayı izledikten sonra bu maça "Kara Rumble" adını taktım. Maçın bende bu derece karamsar bir etki bırakmasının sebeplerine doğru iniş yapalım.
Entry #30 Rezaleti
Royal Rumble maçlarının en çok merak edileni hiç şüphesiz 30 numaradan kimin gireceği olmuştur. Kimi zaman kazanacak olandan bile fazla meraklanıyoruz müsabakanın en son katılımcısı için. 30 numara kimi zaman 2008de John Cenanın bıraktığı gibi coşkulu, kimi zaman 2017'de Roman Reigns'in bıraktığı gibi can sıkıcı, "lanet olsun böyle hayata" bir etkiye sahip oldu. 2014'teki maçın 30 numarası ise bu ikisiyle bile tam olarak ifade edilemeyecek -ilk verdiğim örnekle ifade edilemeyeceği kesin- bir etki bıraktı bende. Pittsburgh seyircisi, 30 numaradan YES harekatının öncüsü, bu harekatla WWE seyircisinin sevgisini son damlasına kadar kazanan Daniel Bryan'ı bekliyordu; hatta maçı kazanıp WrestleMania 30 ana maçına giden bileti kapacağı konusunda WWE Evreninin Daniel Bryan'a inancı tamdı. Ama 30 numaradan gelen isim Rey Mysterio oldu. Seyircinin yıkılmışlığı, darmadağın oluşu yılların efsanesi, neredeyse bütün WWE izleyici kitlesinin sevgilisi haline gelen Rey Mysterio'yu dahi yuhalamasından belliydi. 30 numarayı beklerkenki heyecan, tatlı telaş, içte biriken coşku; yerini Rey Mysterio'nun gelmesiyle birlikte öfkeye, hayal kırıklığına bıraktı. İşin kötüsü, Rey Mysterio ringde 5-10 dakika varlık gösterdikten sonra Seth Rollinse rahat bir şekilde elendi. Seyirciler buna olumlu reaksiyon verdi. Ama burada kesinlikle asıl tepki Rey Mysterioya değildi, Daniel Bryan'ı maça sokmayan yazar ekibe, maça dair son kararları veren yönetimeydi. Bu tepkiler, çok geçmeden meyvesini verse ve Daniel Bryan, WrestleMania 30da 2 ayrı maçta hem Triple Hi, hem de Randy Orton & Batistayı yenerek bizlere muazzam bir WrestleMania anı yaşatsa da o Rumble maçı esnasında Bryanın gelmeyişinin yaşattığı hayal kırıklığı, gerçekten tarif edilmesi zor bir duygu. Maçı bugün bir kere daha izlerken olaya Rey Mysterionun penceresinden baktığımda onun adına da üzgün hissettim. Belki böyle olacağının farkındaydı, belki de değildi ama yıllar boyu bütün seyircilerin sevgisini kazanmış bir şirket efsanesi olarak o maça 30 numaradan girerken aldığı olumsuz reaksiyonun Rey Mysterionun canını manevi açıdan ne kadar sıkmış olabileceğini hissedebiliyorum. Belki de Rey Mysterionun sakatlıklarının da yanı sıra birkaç sene boyunca WWE'den uzak durmasının sebebi buydu, bilemeyiz.
Kötü Bir #30'dan Fazlası, Kötü Bir Galip
Daniel Bryan'ı 30 numaradan bekleyen seyirci ayrıca onun maçtan galip ayrılacak olmasının da hayallerini kuruyordu. Bryan gelmeyince seyirci bir şeylerin farkına vardı. Final dörtlüsünde CM Punk, Sheamus, Roman Reigns ve Batista vardı. CM Punk şimdilik kenarda dursun, bundan sonra açacağım alt başlıkta kendisine fazlasıyla deyineceğim zaten. Sheamus, o gece 17 numaradan maça giriş yaptı. Bu giriş kendisi için anlamlıydı çünkü Sheamus, 6 ay boyunca savaştığı omuz sakatlığını yenmiş ve gayet enerjik bir şekilde, seyirciden de insan ötesi diyebileceğimiz bir reaksiyonla 6 ay aradan sonra ringlere kavuşmuştu. 2012'de maçı kazanmış, 2013'te son 3'te maça havlu atmıştı. Bu sene de kazanmak için elinden geleni yaptı fakat apronda Batista ile girdiği karambolde Roman Reigns tarafından birdenbire elendi ve tıpkı geçen sene olduğu gibi müsabakaya son 3'te havlu attı. Bryanın gelmeyişiyle beraber seyircinin belki de en büyük umudu Sheamustı fakat o da elendi. Son 2'de Shield'ın asi çocuğu Roman Reigns ve Batista kaldı. Seyircinin Batista'nın WM 30 biletini kapmamasını istemediği her hallerinden belliydi. Batista'nın o 2006-2010 yılları arasındaki Batista olmadığını düşünüyorlardı ve artık yeni yüzler görmek istiyorlardı belki de. Kendisi maça giriş yaptığında aldığı kötü reaksiyondan belliydi bu. Roman Reigns, son gücünü de kullanarak Batista'yı Spear'ı ile yere yıkmayı başardı. Fakat işi bitirici hamleyi yapmak için harekete geçtiği sırada Batista hareketi aniden tersine çevirdi ve Roman Reigns birden kendini ringin dışında buluverdi. Seyirci ise o andan sonra Batista'nın deliler gibi sevinişini boş boş izlemekle yetindi. Ben de pek hoş karşılamamıştım bu sonucu açıkçası.
Maçtan Bir Elendi, Gidiş O Gidiş...
434 günlük, dile kolay 434 günlük WWE Şampiyonluğu saltanatından çıkan, ardından Undertaker'ın WrestleMania 29'daki kurbanı olduktan sonra bir süre inzivaya çekilen CM Punk, birkaç ay aradan sonra bambaşka bir halde geri dönmüştü. Brock Lesnar'a, tek başına The Shield'a meydan okuyan gözüpek bir CM Punk vardı karşımızda. Eski günlerine yeniden kavuşabilmek için can havliyle savaşıyordu. Bir güreşçinin hayalini kurduğu her şeyi yapmıştı neredeyse. Jeff Hardy gibi bir starın kariyerine son koyan isim oldu, John Cena, Mr. McMahon gibi isimlerle yıllar boyu kimsenin dilinden düşmeyecek olan bir hikayeye girdi, bu hikayenin sonrasında 434 günlük bir ana kemer saltanatı sürdü ve daha nice başarılar. Fakat bir şey eksikti... Bir şey eksikti, ki meşhur Pipebomb'unda yakındığı konulardan birisi de buydu, WrestleMania ana olayında yer almak. Bunun için o maça çıkmıştı Punk 2014'te. İlk sıradan dahil olmuştu maça. Öyle ya da böyle 49 dakika dayandı. Bryan'ın gelmeyişiyle seyircinin medet umduğu bir isim de gözüpek bir şekilde yeniden karşımıza çıkan CM Punk olmuştu. 49 dakikanın sonunda son dörde kadar kalan CM Punk, acı vericidir ki maçtan çoktan elediği bir isim tarafından, Kane tarafından, elendi. CM Punka ani bir saldırı düzenleyen Kane, CM Punk'ı anonsör masasına doğru Chokeslam'ledi. Aslında CM Punk'ın bu şekilde elenmesi o an için basit bir olaydı, ertesi RAW'da CM Punk bunun intikamını alacaktır diye düşünülüyordu ama o Chokeslami yedikten sonra Punk, WWE arenasına bir daha adımını atmadı. Olayların iç yüzü sonradan kendini gösterdi. Fakat bu maç, CM Punk'ın WWE'deki, hatta o tutkuyla bağlı olduğu profesyonel güreş sahasındaki son maçı oldu ve CM Punk, 26 Ocak 2014'ten beri bir tane güreş etkinliğinde dahi bulunmadı.
Bu maçı Punk'ın da yarattığı etkiyle bugün bir kere daha izleyince ekrana boş boş baktım ve kaldım. Her Rumble maçının verdiği tadı bu maçtan da almış olsam da bu maç benim hafızamda birkaç tutam acısıyla beraber "Kara Rumble" olarak yer tutmaya devam edecek.
Aslında bugün bu maçı izleyene kadar ne makale yarışmasına yazmayı ne de bir şeyler karalamayı düşünüyordum. Fakat bu maçı izledikten sonra bende bırakmış olduğu garip etki beni bir şeyler yazmaya itti. Bahsettiğim maç başlıkta da belirttiğim üzere 2014'te gerçekleşen 30 adamlı Royal Rumble maçı. Karşılaşmayı izledikten sonra bu maça "Kara Rumble" adını taktım. Maçın bende bu derece karamsar bir etki bırakmasının sebeplerine doğru iniş yapalım.
Entry #30 Rezaleti
Royal Rumble maçlarının en çok merak edileni hiç şüphesiz 30 numaradan kimin gireceği olmuştur. Kimi zaman kazanacak olandan bile fazla meraklanıyoruz müsabakanın en son katılımcısı için. 30 numara kimi zaman 2008de John Cenanın bıraktığı gibi coşkulu, kimi zaman 2017'de Roman Reigns'in bıraktığı gibi can sıkıcı, "lanet olsun böyle hayata" bir etkiye sahip oldu. 2014'teki maçın 30 numarası ise bu ikisiyle bile tam olarak ifade edilemeyecek -ilk verdiğim örnekle ifade edilemeyeceği kesin- bir etki bıraktı bende. Pittsburgh seyircisi, 30 numaradan YES harekatının öncüsü, bu harekatla WWE seyircisinin sevgisini son damlasına kadar kazanan Daniel Bryan'ı bekliyordu; hatta maçı kazanıp WrestleMania 30 ana maçına giden bileti kapacağı konusunda WWE Evreninin Daniel Bryan'a inancı tamdı. Ama 30 numaradan gelen isim Rey Mysterio oldu. Seyircinin yıkılmışlığı, darmadağın oluşu yılların efsanesi, neredeyse bütün WWE izleyici kitlesinin sevgilisi haline gelen Rey Mysterio'yu dahi yuhalamasından belliydi. 30 numarayı beklerkenki heyecan, tatlı telaş, içte biriken coşku; yerini Rey Mysterio'nun gelmesiyle birlikte öfkeye, hayal kırıklığına bıraktı. İşin kötüsü, Rey Mysterio ringde 5-10 dakika varlık gösterdikten sonra Seth Rollinse rahat bir şekilde elendi. Seyirciler buna olumlu reaksiyon verdi. Ama burada kesinlikle asıl tepki Rey Mysterioya değildi, Daniel Bryan'ı maça sokmayan yazar ekibe, maça dair son kararları veren yönetimeydi. Bu tepkiler, çok geçmeden meyvesini verse ve Daniel Bryan, WrestleMania 30da 2 ayrı maçta hem Triple Hi, hem de Randy Orton & Batistayı yenerek bizlere muazzam bir WrestleMania anı yaşatsa da o Rumble maçı esnasında Bryanın gelmeyişinin yaşattığı hayal kırıklığı, gerçekten tarif edilmesi zor bir duygu. Maçı bugün bir kere daha izlerken olaya Rey Mysterionun penceresinden baktığımda onun adına da üzgün hissettim. Belki böyle olacağının farkındaydı, belki de değildi ama yıllar boyu bütün seyircilerin sevgisini kazanmış bir şirket efsanesi olarak o maça 30 numaradan girerken aldığı olumsuz reaksiyonun Rey Mysterionun canını manevi açıdan ne kadar sıkmış olabileceğini hissedebiliyorum. Belki de Rey Mysterionun sakatlıklarının da yanı sıra birkaç sene boyunca WWE'den uzak durmasının sebebi buydu, bilemeyiz.
Kötü Bir #30'dan Fazlası, Kötü Bir Galip
Daniel Bryan'ı 30 numaradan bekleyen seyirci ayrıca onun maçtan galip ayrılacak olmasının da hayallerini kuruyordu. Bryan gelmeyince seyirci bir şeylerin farkına vardı. Final dörtlüsünde CM Punk, Sheamus, Roman Reigns ve Batista vardı. CM Punk şimdilik kenarda dursun, bundan sonra açacağım alt başlıkta kendisine fazlasıyla deyineceğim zaten. Sheamus, o gece 17 numaradan maça giriş yaptı. Bu giriş kendisi için anlamlıydı çünkü Sheamus, 6 ay boyunca savaştığı omuz sakatlığını yenmiş ve gayet enerjik bir şekilde, seyirciden de insan ötesi diyebileceğimiz bir reaksiyonla 6 ay aradan sonra ringlere kavuşmuştu. 2012'de maçı kazanmış, 2013'te son 3'te maça havlu atmıştı. Bu sene de kazanmak için elinden geleni yaptı fakat apronda Batista ile girdiği karambolde Roman Reigns tarafından birdenbire elendi ve tıpkı geçen sene olduğu gibi müsabakaya son 3'te havlu attı. Bryanın gelmeyişiyle beraber seyircinin belki de en büyük umudu Sheamustı fakat o da elendi. Son 2'de Shield'ın asi çocuğu Roman Reigns ve Batista kaldı. Seyircinin Batista'nın WM 30 biletini kapmamasını istemediği her hallerinden belliydi. Batista'nın o 2006-2010 yılları arasındaki Batista olmadığını düşünüyorlardı ve artık yeni yüzler görmek istiyorlardı belki de. Kendisi maça giriş yaptığında aldığı kötü reaksiyondan belliydi bu. Roman Reigns, son gücünü de kullanarak Batista'yı Spear'ı ile yere yıkmayı başardı. Fakat işi bitirici hamleyi yapmak için harekete geçtiği sırada Batista hareketi aniden tersine çevirdi ve Roman Reigns birden kendini ringin dışında buluverdi. Seyirci ise o andan sonra Batista'nın deliler gibi sevinişini boş boş izlemekle yetindi. Ben de pek hoş karşılamamıştım bu sonucu açıkçası.
Maçtan Bir Elendi, Gidiş O Gidiş...
434 günlük, dile kolay 434 günlük WWE Şampiyonluğu saltanatından çıkan, ardından Undertaker'ın WrestleMania 29'daki kurbanı olduktan sonra bir süre inzivaya çekilen CM Punk, birkaç ay aradan sonra bambaşka bir halde geri dönmüştü. Brock Lesnar'a, tek başına The Shield'a meydan okuyan gözüpek bir CM Punk vardı karşımızda. Eski günlerine yeniden kavuşabilmek için can havliyle savaşıyordu. Bir güreşçinin hayalini kurduğu her şeyi yapmıştı neredeyse. Jeff Hardy gibi bir starın kariyerine son koyan isim oldu, John Cena, Mr. McMahon gibi isimlerle yıllar boyu kimsenin dilinden düşmeyecek olan bir hikayeye girdi, bu hikayenin sonrasında 434 günlük bir ana kemer saltanatı sürdü ve daha nice başarılar. Fakat bir şey eksikti... Bir şey eksikti, ki meşhur Pipebomb'unda yakındığı konulardan birisi de buydu, WrestleMania ana olayında yer almak. Bunun için o maça çıkmıştı Punk 2014'te. İlk sıradan dahil olmuştu maça. Öyle ya da böyle 49 dakika dayandı. Bryan'ın gelmeyişiyle seyircinin medet umduğu bir isim de gözüpek bir şekilde yeniden karşımıza çıkan CM Punk olmuştu. 49 dakikanın sonunda son dörde kadar kalan CM Punk, acı vericidir ki maçtan çoktan elediği bir isim tarafından, Kane tarafından, elendi. CM Punka ani bir saldırı düzenleyen Kane, CM Punk'ı anonsör masasına doğru Chokeslam'ledi. Aslında CM Punk'ın bu şekilde elenmesi o an için basit bir olaydı, ertesi RAW'da CM Punk bunun intikamını alacaktır diye düşünülüyordu ama o Chokeslami yedikten sonra Punk, WWE arenasına bir daha adımını atmadı. Olayların iç yüzü sonradan kendini gösterdi. Fakat bu maç, CM Punk'ın WWE'deki, hatta o tutkuyla bağlı olduğu profesyonel güreş sahasındaki son maçı oldu ve CM Punk, 26 Ocak 2014'ten beri bir tane güreş etkinliğinde dahi bulunmadı.
Bu maçı Punk'ın da yarattığı etkiyle bugün bir kere daha izleyince ekrana boş boş baktım ve kaldım. Her Rumble maçının verdiği tadı bu maçtan da almış olsam da bu maç benim hafızamda birkaç tutam acısıyla beraber "Kara Rumble" olarak yer tutmaya devam edecek.