Hazırlayan: Doğan "Beast Incarnate" Yavuzer
Undertaker'ın meşhur WrestleMania serisi... Yazının konusu, alt başlıklarla beraber tamamen bundan ibaret olacak. Taker'ın bu serisi her türlü profesyonel güreş izleyicisinin vakıf olduğu ve saygı duyduğu o meşhur galibiyet serisi. Giant Gonzalez ile başladı ve Brock Lesnar ile bitti. Bu seri boyunca Taker kimlerle karşılaşmadı ki... Hatta bu seriyi koruduğu bir maçta Shawn Michaels gibi bir starı dahi tarihe karıştırdı ve onu emekli etti. Ruthless Aggression Era'nın en önemli karakterlerinden biri olan "Legend Killer" Randy Orton'a "Ben o bildiğin efsanelerden değilim" postasını koyarak yoluna devam etti. WrestleMania X-Seven, 27 ve 28'de olmak üzere bu seriyi toplamda 3 kez kırmaya yeltenen Triple H'in boynunu 3 denemede de büktü. Onu gömdüğünü ve ebedi hayata uğurladığını zanneden üvey kardeşi Kane'in karşısına WrestleMania 20'de "Ölü Adam" olarak çıktı ve Kane onun gerçek mi replika mı olduğunu idrak etmeye çalışana kadar Undertaker, Kane'i gerçeklerle tanıştırdı bile. Yani anlayacağınız bu seri, yalnızca bir seri değildi. Taker'ın girdiği epik hikayelerin hayati bir kısmını barındıran bir istif deposuydu desek yanlış olmaz herhalde.
WrestleMania 29'da CM Punk'ın fişini çektikten sonra WM 30'da ona meydan okuyan Brock Lesnar ile karşı karşıya gelen Undertaker'ın WrestleMania'da yenilmez olarak son danslarını ettiğinin hiçbirimiz farkında değildik. Bu görüşümü ilk paragrafta bahsettiğim Punk City'nin konusunda da anlattığım acı kahve tadındaki bir anekdot ile pekiştirmek isterim. O zaman ya 6 ya da 7. sınıfa gidiyordum. Casual bir izleyiciydim tabii o yaşlarda, hepimizden bir Filozof Atakan çıkmıyor. Forumu falan da bilmiyordum. Şovları, olayları vs. Facebook sayfalarından takip ediyordum ama şovları izleyebileceğim bir site olduğunu da biliyordum. Her neyse bu girizgahı atlayalım. O gün WM 30'un olacağından ve Taker'ın Lesnar ile kapışacağından haberdardım. Fakat "Taker bunu silindir gibi ezer geçer yahu" kafasında falandım. Şova da canlı kalamadım ertesi sabah okulum olduğu için. Sabah kalktım, WWE.com'a girdim bir baktım. Sitenin ana sayfasında kocaman "21-1" yazısını gördüm ve inanılmaz bir şaşkınlığa uğradım. Bildiğiniz donakaldım yani, hiç unutmuyorum. Acaba hala uyanamadım mı diye gözümü falan ovuşturdum, yetmedi elimi yüzümü bir daha yıkadım ve siteye yine girdim. 21-1 tablosu yine karşımdaydı. "Vay anasını" dedim sonra, koskoca seri bitti. Akşam eve dönene kadar o serinin bittiğine inanmak istemedim, belki site hacklenmiştir falan bile diye düşündüm hatta. Akşam eve dönüp maça göz attığımda anca kabullendim serinin bittiğini. O dönem seri bittiğinde çok sinirlenmiştim ve kıra kıra bu adam mı kırdı gibisinden burun kıvırıyordum Brock Lesnar'a. Aradan yıllar geçti, birikimim önceki yıllara göre çok daha fazla arttı ve düşüncelerim çok değişti. Buna yazının diğer kısımlarında daha detaylı olarak değineceğim.
Serinin kırılmasının üzerinden 6 sene, yani 6 adet koskoca WrestleMania şovu geçti ve bunca seneye rağmen hala serinin kırılması hakkındaki polemikler sürüyor. "Seriyi Kıran İsim Lesnar Mı Olmalıydı?" "Lesnar yerine kim kırabilirdi?" hatta direkt "Seri kırılmalı mıydı?" gibi tartışmalar günümüzde hala profesyonel güreş konjonktüründeki yerini korumakta. Yazının ilerleyen kısımlarda bu görüşleri teker teker irdeleyeceğim.
"Seri Kırılmalı Mıydı?"
Tam tamına 21 adet WrestleMania şovunu barındıran kocaman bir çınar. Bugüne kadar bir sürü yenilmezlik serisi izledik. Rusev, Asuka, hatta Bo Dallas'ın serileri örnek verilebilir. Ama Undertaker'ın bu serisi her yenilmezlik serisi gibi değildi. WWE'nin, profesyonel güreş camiasının en büyük eğlencesi; WrestleMania şovlarını barındıran devasa bir seri. Bu seriye hayranları bir kenara bırakalım, Undertaker'ın şovlarda karşılaştığı isimler bile kıyamamış zamanında. Mesela 2005'te karşılaştığı Randy Orton, hatta seriyi kıran isim Brock Lesnar. Orijinal planlarda WM 21'de Randy Orton bu seriyi kıracakmış ama Randy bunu kabul etmemiş, WM 30'dan önce de Lesnar bunu kabul etmemiş fakat Undertaker'ın iknası üzerine bu sefer planlar beklendiği gibi bitmiş. Hal böyleyken insanın aklına elbet geliyor, "Yahu bu seri neden kırıldı ki?" diye sormak. Olmasaydı böyle sonumuz diyen Undertaker hayranlarını duyar gibiyim kesinlikle. Hepimiz aynı reaksiyonu verdik ilk başta ama işte hayatın gerçekleri dostlarım. Başlıkta da belirttiğim gibi her güzel şeyin bir sonu vardır. Bu serinin bu denli epik olmasının nedeni zaten ilerleyen yıllarda bizim barındıracağımız duygu yüküydü ve bu yüklü duyguyla elbet yüzleşecek idik. Hayat da böyle değil midir zaten? Yıllanmış bir viskiyi açarsın ve eninde sonunda o şişenin dibini görürsün. Biz de WrestleMania 30'da şişenin dibini görmüş olduk ve bu hikaye sona erdi...
"Seriyi Brock Lesnar Yerine Kimler Kırabilirdi?"
Bu tartışma da hala güncelliğini koruyor. Genel olarak sözü geçen isimlerden ve kendi görüşlerimden de bahsederek seriyi Lesnar dışında kırabilecek isimleri değerlendireceğim.
Triple H - WrestleMania 28
Yazının ilk kısımlarında da bahsettiğim gibi Triple H,WrestleMania şovlarında Undertaker ile toplamda 3 maça çıkarak Undertaker'ın bu serisini kırmayı en çok deneyen isim olmuştu. WrestleMania X-Seven'da başaramadı, WrestleMania 27'de, yani en yakın arkadaşı Shawn Michaels emekli olduktan 1 sene sonra onun intikamını almak için denedi; yine başaramadı. WrestleMania 28'de bu sefer maçın hakemi Shawn Michaels idi ve onunla beraber SCM+Pedigree kombosu bile vurdu ama yine başaramadı/lar. "End of an Era" sloganıyla yapılan bu maçta çoğu güreş severin savunduğu görüş, Undertaker'ın bu bahsettiğim SCM+Pedigree kombosuna tuş olması ve Triple H'in seriyi kırması yönündeydi. Aslına bakarsanız bu bence de çok güzel olurdu, hatta epik bir an olurdu. Fakat biz bu andan çok daha epiğini izledik aslında. Undertaker o komboya tuş olmayarak hala en büyüğü olduğunu kanıtladı. Akabinde de Triple H'i indirerek en yakın arkadaşının onun tuşunu saymasını sağladı. Maçtan sonra da üçü omuz omuza verip ringi terk ettiler. Böylesine epik bir görüntüye şahitlik eden jenerasyondan olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum işin açıkçası. Ha belki Triple H seriyi kırmış olsaydı da bu şekilde omuz omuza giderlerdi ama bence böylesi çok daha anlamlı oldu. Triple H bu maçta seriyi kırsaymış olurmuş fakat ben böyle olmasından çok daha memnunum. Undertaker bu seriyle görebildiği en yüksek seviyeyi gördü bence. Bu pik noktasını görmek hepimizin istediği bir şeydi neticesinde.
Bray Wyatt - WrestleMania 31
Bu fikrin altında yatan mantık oldukça basit. İki darksider arasında bayrak teslim maçı mantığı. Kimileri ise WM 30'da seri kırılmamalıydı ve bu seriyi WM 31'de Bray Wyatt kırmalıydı görüşünü savunur. İşin açıkçası bir Bray Wyatt fanı olarak beni Wyatt'a hayran bırakan şeylerin arasında Wyatt'ın WrestleMania 31 döneminde Undertaker'a seslendiği promolar da yer tutar. Tabutu ateşe verdiği promo, Undertaker'ın yıldırım düşürdüğü segmentte Wyatt'ın kestiği rol... Bunlar benim için çok tatlı olaylardı. Ayrıca geçen seneki WM'de Cena'ya yenilen Wyatt'ın böyle bir galibiyetle karizmayı toparlaması gayet de iyi olurdu aslında. Üstelik bir de seriyi kıran isim olsaydı Bray Wyatt'a o dönem şimdiki The Fiend'e dahi ihtiyaç duyulmaksızın şahane bir monster karakter yaratabilirlerdi. Bu fırsatı ellerinden kaçırdılar ve bunun yerine Wyatt'ı Randy Orton'ın, Matt Hardy'nin falan jobberı yapmayı tercih ettiler maalesef. Bu seriyi Lesnar yerine kim kırmalıydı diye sorsalardı kesinlikle cevabım Bray Wyatt olurdu anlayacağınız.
Shawn Michaels - WrestleMania 26
Benim gözlemlerime göre izleyicilerin Taker'ın serisini kırmasını en çok istedikleri isim Shawn Michaels. Bu seri bitecekse WrestleMania 26'de bitmeliydi diyorlar. WrestleMania 25'teki denemesinde başarılı olamayan HBK, gelecek seneki WM için Taker'ın karşısına sansasyonel bir teklifle geliyordu: "Senin serine karşı benim kariyerim." Yani eğer Shawn Michaels bu maçtan galip ayrılamazsa profesyonel güreş kariyerini noktalayacak, emekliye ayrılacaktı. Nitekim öyle de oldu. Undertaker, epik bir maçın sonunda Shawn Michaels'ı bir kere daha yenmeyi başararak skoru 18-0'a getirmişti. Shawn Michaels'ın ise profesyonel güreş kariyeri maça konulan iddia üzere sona ermişti. İnsanlar Lesnar seriyi kırdıktan sonra Shawn Michaels'ın kariyerini ortaya koyduğu bu kallavi maçta kariyerini koruyup Taker'ın serisini kırmış olmasını yeğler oldu. Mantıksal açıdan baktığımızda Taker'ın serisinin bu maçta kırılması kesinlikle hata olmazdı. Zira ortaya konan kariyer ortada, koskoca Shawn Michaels'ın kariyeri. Bu kariyerin Undertaker'ın serisinin önüne geçmesini düşünmek hiç de yanlış bir düşünce değil. Fakat olaya bir de şöyle bakalım, HBK'in bu şahane kariyerinde yapabileceği hiçbir şey kalmadı aslında. Son demlerinde Ric Flair'ı emekli etti, Triple H ile birlikte DX ekibi olarak son müthiş işlerine imzalarını attılar ve bu karakter artık emeklilik için hazırdı. Eğer Shawn Michaels bu maçtan sonra emekliye ayrılmamış olmasaydı bu, onu oyalamaktan başka bir şey olmazdı. Ayrıca bu galibiyet tıpkı WM 28 başlığında söylediğim gibi serinin ve Undertaker'ın büyüklüğüne azımsanmayacak katkılar sağlamış oldu.
Randy Orton - WrestleMania 21
"Legend Killer" Randy Orton... Randy Orton da artık bir efsane statüsüne rağmen varlığını koruyan, Randy'nin efsane isimleri hedef aldığı karakteri. Bu karakterin geçmişi Ruthless Aggression Era'ya dayanıyor. Babası Bob Orton'ın da desteğini alan Randy Orton'ın sıradaki durağı Undertaker idi. Hatta Undertaker'ı gömdüler bile. Ama Ölü Adam'ı gömmek bir kumarda yapılabilecek en kötü hamleydi. En neticesinde bu ikili arasındaki husumet WrestleMania 21'e bağlandı. O dönemlerde Randy Orton'ın seriyi bitirmesine kesin gözle bakılıyormuş ve yüksek bir hype ile bekleniyormuş bu maç. Fakat maçın sonucunda kazanan yine Undertaker oldu. Randy Orton da deplasmanda kurban gidenler arasına adını yazdırdı. İlk başlarda bahsettiğim gibi bu maçı orijinal planlara göre Randy Orton kazanacakmış ve seri 2005 senesinde kırılacakmış. Fakat Randy Orton bu seriyi kırmayı reddetmiş. Şayet ki Randy Orton bu seriyi kırsaydı Legend Killer karakterine inanılmaz bir heat kazandırırdı. Şu durumda bile WWE tarihine adını yazdıran bu karakter Taker'ın da serisini kırmış olsaydı belki WWE tarihinin zirvesine bile yerleşebilirdi. Fakat seri henüz 14. maçta son bulmuş olurdu. Ben işin açıkçası serinin kırılmamasını tercih ederdim. Çünkü 13 maçta biten seri başka, 21 maçta biten seri başka. 2 çağa (Attitude & Ruthless) hükmeden seri başka; 3, hatta 4 çağa (Attitude & Ruthless & PG & Reality) hükmeden seri başka. Zaten dediğim gibi Legend Killer karakteri bu haliyle de WWE tarihine adını altın harflerle yazdırmış durumda, fazlasına da gerek yok diye düşünüyorum.
"Seriyi Kıran İsim Brock Lesnar Mı Olmalıydı?"
Birçok güreş severin, Undertaker hayranının içinde ukde olan bir husus... "Ya bu seriyi gerçekten Brock Lesnar mı kırmalıydı?" sorusu ve akabinde üstteki başlıklarda bahsettiğim muhtelif şeyler. Yukarıda anlattığım anekdotumda detaylıca değineceğim dediğim kısım işte tam da burası. Orada da belirttiğim gibi ben de o dönem bu seriyi Lesnar'ın kırmasının taraftarı değildim ve Lesnar'dan nefret etme noktasına dahi gelmiştim. Fakat yıllar geçti, benim birikimim biraz daha arttı ve bununla birlikte birçok düşüncemde de değişiklik yaşandı. Bunlardan birisi de seriyi kıran isim üzerindeki düşüncemdi. Ben seriyi kırma konusunda Brock Lesnar'ın doğru seçenek olduğunu düşünüyorum. Sebeplerin uzun uzadıya açıklamaya gerek yok, ortada. Size göre bu adam güreşi, WWE'yi katlediyor olabilir ama bence öyle değil. Brock Lesnar, WWE tarihinin görmüş olduğu en büyük starlardan birisi oldu ve bunu geri döndüğü seneden itibaren baz alırsak yaklaşık 1-2 sene civarında. John Cena, Randy Orton gibi isimlerin bile marka haline gelmesi çok daha fazla zaman almışken Lesnar'ın bu denli hızlı bir şekilde WWE'nin önde gelen starlarından birisi olmasının sebebi Lesnar'ın zaten başlı başına bir marka olmasıdır. Brock Lesnar, WM 30'da bu seriyi kırdı ve bu seriyi kırdıktan sonra ucu bucağı olmayan müthiş bir yola çıktı. Önce "Fatih" olarak anıldı, sonra "Suplex City!nin Hükümdarı" olarak ve en sonda da "Canavar". Geri dönüş yaptığı 2012 senesinden bu yana inanılması güç bir karakter evrimi geçiren Brock Lesnar'ın bu evrimdeki kilometre taşı kesinlikle Undertaker'ın serisini kırmadk oldu. Şayet Lesnar bu seriyi kırmasaydı belki de böyle bir karakter evrimleşmesine şahitlik etmeyecektik ve Brock Lesnar ismi bugün bizim için belki de bu kadar farklı bir şey ifade etmeyecekti. Gerçi bahsettiğimiz isim Brock Lesnar, bu adam her türlü bir yolunu bulurdu fakat çıkabileceği en iyi yol bu yol oldu diye düşünüyorum.
Yazımın son paragrafını Undertaker'a ayırmak istedim. Kendisine kariyerinin son demlerinde çıktığı Arabistan şovlarında kariyerini ve kendisini heba etmesinden dolayı kırgınlıklarım var. Hele ki Goldberg maçı... Undertaker'ın kendisinin bile utandığı bir maçtı. Ama bu tür tatsızlıkları geride bırakacak olursam bu endüstride en çok saygı duyduğum isimlerin kesinlikle başında gelir The Undertaker. Hem bu saygıyı, hem zamanında yürüttüğü WrestleMania serisini, hem de kazandığı bütün başarıları sonuna kadar hak eden bir isim. Bugüne kadar Undertaker'a karşı olumsuz düşünceler besleyen, ona saygı duymayan hiçbir insan görmed... Bir dakika, aslında gördüm, Undertaker'a "overrated" diyen bir arkadaşım var ama ismi bende kalsın. Undertaker; profesyonel güreş camiasında birçok ismin örnek aldığı, idol aldığı eşsiz ve benzersiz bir isim. Bir devri korkusundan koltuklarının arkasına saklayan ve tüylerini ürperten, bir devrin de yaptıklarıyla tüylerini diken diken eden karakteri. Bize izlettiği epik olaylar üzerine Undertaker'a ne kadar teşekkür etsek azdır. Kendisi The Last Ride adlı belgeselinin sonunda emekliye ayrıldığını ve artık botlarını gömmenin vaktinin geldiğini açıkladı. Bana bir yandan Undertaker'ı Arabistan şovlarında kendini heba ederken görmeyecek olmamın mutluluğunu yaşatan bu haber, öte yandan da ne olursa olsun Undertaker'a duyacağım özlemin burukluğunu da bana aynı anda yaşattı. Ama başlıkta da dedik ya, her güzel şeyin bir sonu vardır. Seni asla unutmayacağız Ölü Adam! #ThankYouTaker
Undertaker'ın meşhur WrestleMania serisi... Yazının konusu, alt başlıklarla beraber tamamen bundan ibaret olacak. Taker'ın bu serisi her türlü profesyonel güreş izleyicisinin vakıf olduğu ve saygı duyduğu o meşhur galibiyet serisi. Giant Gonzalez ile başladı ve Brock Lesnar ile bitti. Bu seri boyunca Taker kimlerle karşılaşmadı ki... Hatta bu seriyi koruduğu bir maçta Shawn Michaels gibi bir starı dahi tarihe karıştırdı ve onu emekli etti. Ruthless Aggression Era'nın en önemli karakterlerinden biri olan "Legend Killer" Randy Orton'a "Ben o bildiğin efsanelerden değilim" postasını koyarak yoluna devam etti. WrestleMania X-Seven, 27 ve 28'de olmak üzere bu seriyi toplamda 3 kez kırmaya yeltenen Triple H'in boynunu 3 denemede de büktü. Onu gömdüğünü ve ebedi hayata uğurladığını zanneden üvey kardeşi Kane'in karşısına WrestleMania 20'de "Ölü Adam" olarak çıktı ve Kane onun gerçek mi replika mı olduğunu idrak etmeye çalışana kadar Undertaker, Kane'i gerçeklerle tanıştırdı bile. Yani anlayacağınız bu seri, yalnızca bir seri değildi. Taker'ın girdiği epik hikayelerin hayati bir kısmını barındıran bir istif deposuydu desek yanlış olmaz herhalde.
WrestleMania 29'da CM Punk'ın fişini çektikten sonra WM 30'da ona meydan okuyan Brock Lesnar ile karşı karşıya gelen Undertaker'ın WrestleMania'da yenilmez olarak son danslarını ettiğinin hiçbirimiz farkında değildik. Bu görüşümü ilk paragrafta bahsettiğim Punk City'nin konusunda da anlattığım acı kahve tadındaki bir anekdot ile pekiştirmek isterim. O zaman ya 6 ya da 7. sınıfa gidiyordum. Casual bir izleyiciydim tabii o yaşlarda, hepimizden bir Filozof Atakan çıkmıyor. Forumu falan da bilmiyordum. Şovları, olayları vs. Facebook sayfalarından takip ediyordum ama şovları izleyebileceğim bir site olduğunu da biliyordum. Her neyse bu girizgahı atlayalım. O gün WM 30'un olacağından ve Taker'ın Lesnar ile kapışacağından haberdardım. Fakat "Taker bunu silindir gibi ezer geçer yahu" kafasında falandım. Şova da canlı kalamadım ertesi sabah okulum olduğu için. Sabah kalktım, WWE.com'a girdim bir baktım. Sitenin ana sayfasında kocaman "21-1" yazısını gördüm ve inanılmaz bir şaşkınlığa uğradım. Bildiğiniz donakaldım yani, hiç unutmuyorum. Acaba hala uyanamadım mı diye gözümü falan ovuşturdum, yetmedi elimi yüzümü bir daha yıkadım ve siteye yine girdim. 21-1 tablosu yine karşımdaydı. "Vay anasını" dedim sonra, koskoca seri bitti. Akşam eve dönene kadar o serinin bittiğine inanmak istemedim, belki site hacklenmiştir falan bile diye düşündüm hatta. Akşam eve dönüp maça göz attığımda anca kabullendim serinin bittiğini. O dönem seri bittiğinde çok sinirlenmiştim ve kıra kıra bu adam mı kırdı gibisinden burun kıvırıyordum Brock Lesnar'a. Aradan yıllar geçti, birikimim önceki yıllara göre çok daha fazla arttı ve düşüncelerim çok değişti. Buna yazının diğer kısımlarında daha detaylı olarak değineceğim.
Serinin kırılmasının üzerinden 6 sene, yani 6 adet koskoca WrestleMania şovu geçti ve bunca seneye rağmen hala serinin kırılması hakkındaki polemikler sürüyor. "Seriyi Kıran İsim Lesnar Mı Olmalıydı?" "Lesnar yerine kim kırabilirdi?" hatta direkt "Seri kırılmalı mıydı?" gibi tartışmalar günümüzde hala profesyonel güreş konjonktüründeki yerini korumakta. Yazının ilerleyen kısımlarda bu görüşleri teker teker irdeleyeceğim.
"Seri Kırılmalı Mıydı?"
Tam tamına 21 adet WrestleMania şovunu barındıran kocaman bir çınar. Bugüne kadar bir sürü yenilmezlik serisi izledik. Rusev, Asuka, hatta Bo Dallas'ın serileri örnek verilebilir. Ama Undertaker'ın bu serisi her yenilmezlik serisi gibi değildi. WWE'nin, profesyonel güreş camiasının en büyük eğlencesi; WrestleMania şovlarını barındıran devasa bir seri. Bu seriye hayranları bir kenara bırakalım, Undertaker'ın şovlarda karşılaştığı isimler bile kıyamamış zamanında. Mesela 2005'te karşılaştığı Randy Orton, hatta seriyi kıran isim Brock Lesnar. Orijinal planlarda WM 21'de Randy Orton bu seriyi kıracakmış ama Randy bunu kabul etmemiş, WM 30'dan önce de Lesnar bunu kabul etmemiş fakat Undertaker'ın iknası üzerine bu sefer planlar beklendiği gibi bitmiş. Hal böyleyken insanın aklına elbet geliyor, "Yahu bu seri neden kırıldı ki?" diye sormak. Olmasaydı böyle sonumuz diyen Undertaker hayranlarını duyar gibiyim kesinlikle. Hepimiz aynı reaksiyonu verdik ilk başta ama işte hayatın gerçekleri dostlarım. Başlıkta da belirttiğim gibi her güzel şeyin bir sonu vardır. Bu serinin bu denli epik olmasının nedeni zaten ilerleyen yıllarda bizim barındıracağımız duygu yüküydü ve bu yüklü duyguyla elbet yüzleşecek idik. Hayat da böyle değil midir zaten? Yıllanmış bir viskiyi açarsın ve eninde sonunda o şişenin dibini görürsün. Biz de WrestleMania 30'da şişenin dibini görmüş olduk ve bu hikaye sona erdi...
"Seriyi Brock Lesnar Yerine Kimler Kırabilirdi?"
Bu tartışma da hala güncelliğini koruyor. Genel olarak sözü geçen isimlerden ve kendi görüşlerimden de bahsederek seriyi Lesnar dışında kırabilecek isimleri değerlendireceğim.
Triple H - WrestleMania 28
Yazının ilk kısımlarında da bahsettiğim gibi Triple H,WrestleMania şovlarında Undertaker ile toplamda 3 maça çıkarak Undertaker'ın bu serisini kırmayı en çok deneyen isim olmuştu. WrestleMania X-Seven'da başaramadı, WrestleMania 27'de, yani en yakın arkadaşı Shawn Michaels emekli olduktan 1 sene sonra onun intikamını almak için denedi; yine başaramadı. WrestleMania 28'de bu sefer maçın hakemi Shawn Michaels idi ve onunla beraber SCM+Pedigree kombosu bile vurdu ama yine başaramadı/lar. "End of an Era" sloganıyla yapılan bu maçta çoğu güreş severin savunduğu görüş, Undertaker'ın bu bahsettiğim SCM+Pedigree kombosuna tuş olması ve Triple H'in seriyi kırması yönündeydi. Aslına bakarsanız bu bence de çok güzel olurdu, hatta epik bir an olurdu. Fakat biz bu andan çok daha epiğini izledik aslında. Undertaker o komboya tuş olmayarak hala en büyüğü olduğunu kanıtladı. Akabinde de Triple H'i indirerek en yakın arkadaşının onun tuşunu saymasını sağladı. Maçtan sonra da üçü omuz omuza verip ringi terk ettiler. Böylesine epik bir görüntüye şahitlik eden jenerasyondan olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum işin açıkçası. Ha belki Triple H seriyi kırmış olsaydı da bu şekilde omuz omuza giderlerdi ama bence böylesi çok daha anlamlı oldu. Triple H bu maçta seriyi kırsaymış olurmuş fakat ben böyle olmasından çok daha memnunum. Undertaker bu seriyle görebildiği en yüksek seviyeyi gördü bence. Bu pik noktasını görmek hepimizin istediği bir şeydi neticesinde.
Bray Wyatt - WrestleMania 31
Bu fikrin altında yatan mantık oldukça basit. İki darksider arasında bayrak teslim maçı mantığı. Kimileri ise WM 30'da seri kırılmamalıydı ve bu seriyi WM 31'de Bray Wyatt kırmalıydı görüşünü savunur. İşin açıkçası bir Bray Wyatt fanı olarak beni Wyatt'a hayran bırakan şeylerin arasında Wyatt'ın WrestleMania 31 döneminde Undertaker'a seslendiği promolar da yer tutar. Tabutu ateşe verdiği promo, Undertaker'ın yıldırım düşürdüğü segmentte Wyatt'ın kestiği rol... Bunlar benim için çok tatlı olaylardı. Ayrıca geçen seneki WM'de Cena'ya yenilen Wyatt'ın böyle bir galibiyetle karizmayı toparlaması gayet de iyi olurdu aslında. Üstelik bir de seriyi kıran isim olsaydı Bray Wyatt'a o dönem şimdiki The Fiend'e dahi ihtiyaç duyulmaksızın şahane bir monster karakter yaratabilirlerdi. Bu fırsatı ellerinden kaçırdılar ve bunun yerine Wyatt'ı Randy Orton'ın, Matt Hardy'nin falan jobberı yapmayı tercih ettiler maalesef. Bu seriyi Lesnar yerine kim kırmalıydı diye sorsalardı kesinlikle cevabım Bray Wyatt olurdu anlayacağınız.
Shawn Michaels - WrestleMania 26
Benim gözlemlerime göre izleyicilerin Taker'ın serisini kırmasını en çok istedikleri isim Shawn Michaels. Bu seri bitecekse WrestleMania 26'de bitmeliydi diyorlar. WrestleMania 25'teki denemesinde başarılı olamayan HBK, gelecek seneki WM için Taker'ın karşısına sansasyonel bir teklifle geliyordu: "Senin serine karşı benim kariyerim." Yani eğer Shawn Michaels bu maçtan galip ayrılamazsa profesyonel güreş kariyerini noktalayacak, emekliye ayrılacaktı. Nitekim öyle de oldu. Undertaker, epik bir maçın sonunda Shawn Michaels'ı bir kere daha yenmeyi başararak skoru 18-0'a getirmişti. Shawn Michaels'ın ise profesyonel güreş kariyeri maça konulan iddia üzere sona ermişti. İnsanlar Lesnar seriyi kırdıktan sonra Shawn Michaels'ın kariyerini ortaya koyduğu bu kallavi maçta kariyerini koruyup Taker'ın serisini kırmış olmasını yeğler oldu. Mantıksal açıdan baktığımızda Taker'ın serisinin bu maçta kırılması kesinlikle hata olmazdı. Zira ortaya konan kariyer ortada, koskoca Shawn Michaels'ın kariyeri. Bu kariyerin Undertaker'ın serisinin önüne geçmesini düşünmek hiç de yanlış bir düşünce değil. Fakat olaya bir de şöyle bakalım, HBK'in bu şahane kariyerinde yapabileceği hiçbir şey kalmadı aslında. Son demlerinde Ric Flair'ı emekli etti, Triple H ile birlikte DX ekibi olarak son müthiş işlerine imzalarını attılar ve bu karakter artık emeklilik için hazırdı. Eğer Shawn Michaels bu maçtan sonra emekliye ayrılmamış olmasaydı bu, onu oyalamaktan başka bir şey olmazdı. Ayrıca bu galibiyet tıpkı WM 28 başlığında söylediğim gibi serinin ve Undertaker'ın büyüklüğüne azımsanmayacak katkılar sağlamış oldu.
Randy Orton - WrestleMania 21
"Legend Killer" Randy Orton... Randy Orton da artık bir efsane statüsüne rağmen varlığını koruyan, Randy'nin efsane isimleri hedef aldığı karakteri. Bu karakterin geçmişi Ruthless Aggression Era'ya dayanıyor. Babası Bob Orton'ın da desteğini alan Randy Orton'ın sıradaki durağı Undertaker idi. Hatta Undertaker'ı gömdüler bile. Ama Ölü Adam'ı gömmek bir kumarda yapılabilecek en kötü hamleydi. En neticesinde bu ikili arasındaki husumet WrestleMania 21'e bağlandı. O dönemlerde Randy Orton'ın seriyi bitirmesine kesin gözle bakılıyormuş ve yüksek bir hype ile bekleniyormuş bu maç. Fakat maçın sonucunda kazanan yine Undertaker oldu. Randy Orton da deplasmanda kurban gidenler arasına adını yazdırdı. İlk başlarda bahsettiğim gibi bu maçı orijinal planlara göre Randy Orton kazanacakmış ve seri 2005 senesinde kırılacakmış. Fakat Randy Orton bu seriyi kırmayı reddetmiş. Şayet ki Randy Orton bu seriyi kırsaydı Legend Killer karakterine inanılmaz bir heat kazandırırdı. Şu durumda bile WWE tarihine adını yazdıran bu karakter Taker'ın da serisini kırmış olsaydı belki WWE tarihinin zirvesine bile yerleşebilirdi. Fakat seri henüz 14. maçta son bulmuş olurdu. Ben işin açıkçası serinin kırılmamasını tercih ederdim. Çünkü 13 maçta biten seri başka, 21 maçta biten seri başka. 2 çağa (Attitude & Ruthless) hükmeden seri başka; 3, hatta 4 çağa (Attitude & Ruthless & PG & Reality) hükmeden seri başka. Zaten dediğim gibi Legend Killer karakteri bu haliyle de WWE tarihine adını altın harflerle yazdırmış durumda, fazlasına da gerek yok diye düşünüyorum.
"Seriyi Kıran İsim Brock Lesnar Mı Olmalıydı?"
Birçok güreş severin, Undertaker hayranının içinde ukde olan bir husus... "Ya bu seriyi gerçekten Brock Lesnar mı kırmalıydı?" sorusu ve akabinde üstteki başlıklarda bahsettiğim muhtelif şeyler. Yukarıda anlattığım anekdotumda detaylıca değineceğim dediğim kısım işte tam da burası. Orada da belirttiğim gibi ben de o dönem bu seriyi Lesnar'ın kırmasının taraftarı değildim ve Lesnar'dan nefret etme noktasına dahi gelmiştim. Fakat yıllar geçti, benim birikimim biraz daha arttı ve bununla birlikte birçok düşüncemde de değişiklik yaşandı. Bunlardan birisi de seriyi kıran isim üzerindeki düşüncemdi. Ben seriyi kırma konusunda Brock Lesnar'ın doğru seçenek olduğunu düşünüyorum. Sebeplerin uzun uzadıya açıklamaya gerek yok, ortada. Size göre bu adam güreşi, WWE'yi katlediyor olabilir ama bence öyle değil. Brock Lesnar, WWE tarihinin görmüş olduğu en büyük starlardan birisi oldu ve bunu geri döndüğü seneden itibaren baz alırsak yaklaşık 1-2 sene civarında. John Cena, Randy Orton gibi isimlerin bile marka haline gelmesi çok daha fazla zaman almışken Lesnar'ın bu denli hızlı bir şekilde WWE'nin önde gelen starlarından birisi olmasının sebebi Lesnar'ın zaten başlı başına bir marka olmasıdır. Brock Lesnar, WM 30'da bu seriyi kırdı ve bu seriyi kırdıktan sonra ucu bucağı olmayan müthiş bir yola çıktı. Önce "Fatih" olarak anıldı, sonra "Suplex City!nin Hükümdarı" olarak ve en sonda da "Canavar". Geri dönüş yaptığı 2012 senesinden bu yana inanılması güç bir karakter evrimi geçiren Brock Lesnar'ın bu evrimdeki kilometre taşı kesinlikle Undertaker'ın serisini kırmadk oldu. Şayet Lesnar bu seriyi kırmasaydı belki de böyle bir karakter evrimleşmesine şahitlik etmeyecektik ve Brock Lesnar ismi bugün bizim için belki de bu kadar farklı bir şey ifade etmeyecekti. Gerçi bahsettiğimiz isim Brock Lesnar, bu adam her türlü bir yolunu bulurdu fakat çıkabileceği en iyi yol bu yol oldu diye düşünüyorum.
Yazımın son paragrafını Undertaker'a ayırmak istedim. Kendisine kariyerinin son demlerinde çıktığı Arabistan şovlarında kariyerini ve kendisini heba etmesinden dolayı kırgınlıklarım var. Hele ki Goldberg maçı... Undertaker'ın kendisinin bile utandığı bir maçtı. Ama bu tür tatsızlıkları geride bırakacak olursam bu endüstride en çok saygı duyduğum isimlerin kesinlikle başında gelir The Undertaker. Hem bu saygıyı, hem zamanında yürüttüğü WrestleMania serisini, hem de kazandığı bütün başarıları sonuna kadar hak eden bir isim. Bugüne kadar Undertaker'a karşı olumsuz düşünceler besleyen, ona saygı duymayan hiçbir insan görmed... Bir dakika, aslında gördüm, Undertaker'a "overrated" diyen bir arkadaşım var ama ismi bende kalsın. Undertaker; profesyonel güreş camiasında birçok ismin örnek aldığı, idol aldığı eşsiz ve benzersiz bir isim. Bir devri korkusundan koltuklarının arkasına saklayan ve tüylerini ürperten, bir devrin de yaptıklarıyla tüylerini diken diken eden karakteri. Bize izlettiği epik olaylar üzerine Undertaker'a ne kadar teşekkür etsek azdır. Kendisi The Last Ride adlı belgeselinin sonunda emekliye ayrıldığını ve artık botlarını gömmenin vaktinin geldiğini açıkladı. Bana bir yandan Undertaker'ı Arabistan şovlarında kendini heba ederken görmeyecek olmamın mutluluğunu yaşatan bu haber, öte yandan da ne olursa olsun Undertaker'a duyacağım özlemin burukluğunu da bana aynı anda yaşattı. Ama başlıkta da dedik ya, her güzel şeyin bir sonu vardır. Seni asla unutmayacağız Ölü Adam! #ThankYouTaker
Okuduğunuz için teşekkürler.