- Katılım
- 2 Tem 2023
- Konular
- 31
- Mesajlar
- 235
- Beğeni sayısı
- 158
- PG Nakit
- 0
Bu uğursuz topraklarda herkes kendini politikacı zannediyor. Sen müzisyen misin? O zaman müziğinle ilgilen. Bedizci misin? O zaman resim yap. Bilim adamı mısın? O zaman ilimle ilgilen. Lakin bakıyoruz yediden yetmişe herkes siyaset yapıyor, üstüne vazife olmayan işlere karışıyor. Ulan sen kimsin? Kafanda taşıdığın zehirden başka neyin var? Özellikle sabahtan akşama kadar kahve köşelerinde oturup okey dönen zombiler, devletimiz böyle, devletimiz şöyle diyor. Ne desek bilemiyoruz. Zira kerhanenin kapısına polis koyan bir ülkenin vatandaşından fazla bir şey beklememek lazım. Sonra da o polisler ölünce şehit diye bayrağa sarıyorlar. Ne desek bilemiyoruz. Ülkenin neresinden tutsak elimizde kalacak. Futbolda bile rezil olduk. Herkes kendi işine odaklanmalı ve onu yapmalıdır. Ayrıca hobi olarak sporla, görsel hisle ilgilenebilirsiniz o ayrı konudur. Zaten bu bizim aynı zamanda hem kültürümüze hem de üstünlüğümüze bir artıdır. Şehzadeler de bu konuda gayet bilgili ve kültürlü eğitilirdi. Günümüz TBMM üyelerinin sıradan bir Osmanlı şehzadesi kadar bilgi ve kültür birikimi yoktur. Konuyu noktalamadan önce Yavuz Selim Han ile ilgili anlatılan bir olayı açıklayacağım.
Bir gün Yavuz Selim Han'ın atının nalı çıkar. O sırada bir Yeniçeri olayı fark eder ve Yavuz Selim Han'ın atını nalını takar. Yavuz ise, yeniçeriyi çok becerikli olduğu için tebrik eder. Yeniçeri ise aynı savaş arası dönemlerde bu nal işi ile ilgilendiğini söyler. Yani yeniçeri aynı zamanda nalbantmış. Bunun karşılığında Yavuz'dan övgü bekler Yeniçeri tekrar. Lakin Yavuz Selim Han tüm askerlerin gözü önünde söze girerek şunları söyler:
-Sen bir savaşçı mısın yoksa nalbant mı? İki işi aynı anda yürütemezsin. Derhal yeniçerilikten çıkıyorsun.
İşte meselenin özü. Mimar Sinan'da bir yeniçeriydi ama sonra yeniçerilik görevinden çıktı ve mimarlığa yöneldi.