- Katılım
- 3 Tem 2023
- Konular
- 36
- Mesajlar
- 5,964
- Beğeni sayısı
- 1,685
- PG Nakit
- 250
- RPG Karakteri
- Velveteen Dream
- Favori Güreşçi
- Eddie Guerrero
İçimdeki deniz: Yağmurlu bir gün. Görünen sadece iki renk. Siyah ve beyaz. Tıpkı senin içinde bulunduğun hengame gibi. Bazı günler karanlığın içindesin. Sahip olduğun her şey gölgelenmiş. Hem sahip olduğunun ne olduğunu bilmiyorsun hem de sahip olduklarını nasıl kullanacağını. Bazı günler ise beyaz bir ışık hüzmesi yüzüne çarpıyor. O kadar beyaz ki... Öyle bir beyazlık içindesin ki etrafındaki hiç bir rengi göremiyorsun. Elde ettiklerinin hiç birisini alamıyorsun. Yağmur bile bembeyaz akıyor sana ve hiç bir şey ayırt edemiyorsun.
Dream etrafını döne döne bir şey bulma edasıyla ilerliyor; ancak gördüğü her şey bembeyaz olduğu için hiç bir şey bulamıyor, tek bir renk görebildiği için hem gözleri hem de zihni yorulmaya başlıyor.
Algı: Her ne arıyorsan, onu burada bulman zor. Prgananz yasalarına göre bir yasa var. Algıda tamamlama yasası. Yani her ne görürsen gör, eksik gördüğün her şeyi kendin tamamlamak isteyeceksin. Doğru da olsa, yanlış da olsa. Geri dön. Toparlan, öyle ara. Aradığın neyse bulamayacaksın.
Görsel analiz: Attığın her adımda gördüğün beyazların rengi azalıyor, artık alışmaya başlıyorsun. Bu yolda yürümeye devam edersen bir şey bulabilirsin. Baksana, her adım attığında sanki istediğini bulacak gibi bazı şeyler daha da netleşiyor.
Dream buna inanarak ilerlerliyor ve bir süre sonra göz ucuyla uzaklarda yerde yatan bir silüeti görüyor.
Ansiklopedi: Alexandre Cabanel, 1847. Lucifer'ın cennetinden kovuluşu. O burada.
Otorite: Asla bir toprağa itaat etmeyeceğini söylediği için burada. O kovulmadı, o terk etti.
Kavramsallaştırma: Lucifer, ışık veren veya ışık getiren anlamına gelir. Avcunun içinde gün yıldızını tutar.
The Dream: Olum taşşak mı geçiyorsunuz?
İçimdeki deniz: Hayır, o cennetten kovuldu ve düşmüş bir melek haline geldi. Etrafındakilere bak. Hepsi ellerini kaldırmışlar ve birbirlerine sarılmışlar. O hariç. O yalnız kaldı ve düştü. Kimse tutmamış onu. Kendi cenneti ona ihanet etmiş. Yüzündeki hayal kırıklığına bak. Herkesin şeytan olarak bildiğinin dahi gözleri doluyor, kaşları çatılıyor tıpkı küçükken annesi tarafından terk edilmiş ve kimsesi kalmamış bir yetim gibi yaşadığı hayal kırıklığını gün geçtikçe anlıyor.
Retorik: Dream, eğer tanrıyı gerçekten tanımış olsaydın ondan nefret ederdin.
Empati: Hayatımızda çok fazla hayal kırıklığı, çok fazla ihanete uğramışlık var. Eğer birisi yeteri kadar düşerse şeytanın dahi yaşadıklarına acıyabilir, yerine kendisini koyabilir. Onu dinle. O da ağlıyor, o da üzülüyor, o da kandırılıyor, o da hayal kırıklığına uğruyor. Bir insan gibi, senin gibi. Eğer yeteri kadar kötü şeyler yaşarsan sen de bir gün kendinin şeytanın yerine koyabilirsin. Aslında hepimizin içinde bir şeytan var. Hepimizin içinde ışığı getiren ve ışığı karanlığa boğan bir şey var.
Dream silüete bakınca onun hareket etmediğini, sanki bundan 175 sene öncesinden gelen tablonun heykelleştirilmiş haliyle karşı karşıya olduğunu anlıyor.
The Dream: Seni görüyorum. Neyi temsil ettiğini biliyorum. Ben de düştüm ve ben de bir melektim. Bulunduğum her yere bütün renkleri temsil eden ışıklar saçtım. Ama bir gün geldi... Ben de düştüm. Hatta çakıldım. Benim gibi bu bataklığa saplanmış bir sürü insan var. Ben artık kimsenin benim başıma gelen şeyleri kendilerinin de yaşamasını istemiyorum. Ben önder olmak istiyorum. Doğruyu göstermek istiyorum.
Mantık: Pek doğru birisinden medet umduğunu düşünmüyorum.
The Dream: Bak bana, her şeyimle artık bir bütünüm. İçimdeki sesler bana yol veriyor, yardım ediyor. Artık düşmek yok, yükseliyoruz. Belki seni kurtaramam, sen de benim gibi başkalarına bir ilhamsın. Pek iyi bir örnek olmasan da. En azından onu kurtarabilirim.
Ansiklopedi: Sisyphus. Yeraltı Dünyasında sonsuza kadar büyük bir kayayı bir tepenin en yüksek noktasına dek yuvarlamaya mahkum edilmiş bir kraldır. Ancak Zeus'a söylediği tek bir yalandan ötürü Ölüler Ülkesinde sonsuza kadar kaya yuvarlamaya mahkum edilir. Ne zaman kayayı hedefine ulaştırmak üzere olsun, hedefin bitirmeye varamadan kaya en aşağıya geri düşer ve Sisyphus o kayayı yeniden arşa çıkartmak için onu yuvarlamaya başlar. Bu sonsuza kadar sürecek olan bir döngüdür.
The Dream: Sana yardım edeceğim, seni bulacağım. Her gün çektiğin bu eziyeti, içinden çıkamadığın bu döngüyü bitireceğim. Sana özgürlüğünü vaat ediyorum. Peki sen bana ne vadediyorsun? Benim senden istediğim tek bir şey var. Gerçeği istiyorum. Gerçekliği istiyorum. Temizlenmek ve en değerli parçanı kendime almak istiyorum. Seni bulacağım. Senin için geleceğim.
Kayayı taşıyan Sisyphus birden duraksar. Soluna döndüğünde Dream'i görür.
Sisyphus: Seni bekliyor olacağım. Ama önce... Dream over.
Payback'ten bir gün önce
The Dream gördüğü her şeyin kendisi gibi bir rüya olduğunu gözlerini açtığında fark eder. Ancak aldığı mesaj apaçık ortadadır. Eline telefonu alır. Whatsapp üzerinden Jim Cornette'i bulur. Bulduğu gibi kendisine mesaj gönderir.
"Cornette teklifini kabul ediyorum, onu bana vermen şartıyla."