Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Yeni profil mesajları
Son aktiviteler
Kullanıcılar
Aylık Konu İstatistikleri
Şu anki ziyaretçiler
Yeni profil mesajları
Profil mesajlarında ara
Ayın En Çok Mesaj Atanları
RPG İstatistik
Rozetler
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Konuya cevap cer
Ana sayfa
Forumlar
RPG
Prestige Grand Wrestling: PGW
PGW Şovları
Haftalık Şovlar
𝐏𝐀𝐘𝐁𝐀𝐂𝐊 #𝟓𝟗: 𝔅𝔢𝔫 𝔞𝔣𝔣𝔢𝔱𝔪𝔢𝔪.
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Mesaj
<blockquote data-quote="Boss" data-source="post: 312941" data-attributes="member: 152"><p style="text-align: center"><img src="https://r.resimlink.com/8SgxqHPKJ0.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="height: 600px" /></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><strong><span style="color: rgb(41, 105, 176)">PAYBACK #59</span></strong></p> <p style="text-align: center"><span style="color: rgb(41, 105, 176)"><strong>3 Ocak Cuma, 20:30 - C</strong></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: rgb(41, 105, 176)"><strong>Wolstein Centre</strong></span></p> <p style="text-align: center"><strong><span style="color: rgb(41, 105, 176)">Cleveland, Ohio</span></strong></p> <p style="text-align: center"><strong><span style="color: rgb(41, 105, 176)"></span></strong></p> <p style="text-align: center"><strong><span style="color: rgb(41, 105, 176)"><u>ŞOVU TAKİP ETMEK İÇİN NEDENLER</u></span></strong></p> <p style="text-align: center"><strong><span style="color: rgb(41, 105, 176)"></span></strong></p> <p style="text-align: center"><strong><span style="color: rgb(41, 105, 176)">1-</span> </strong>Money in the Bank Eleme Mücadeleleri Başlıyor!</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><strong><span style="color: rgb(41, 105, 176)">2-</span> "</strong>Yeni Yengen ile Tanış!"</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><strong><span style="color: rgb(41, 105, 176)">3-</span> </strong>Tarihi Reign Sona Erdi! Şimdi Kutlama Zamanı!</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><strong><span style="color: rgb(41, 105, 176)">4-</span> </strong>Velveteen Dream Sağlam Azar Kayıyor!</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><strong><span style="color: rgb(41, 105, 176)">5-</span> </strong>Judgment Day Geleneksel Etkinliği için Yerinizi Alın!</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><strong><span style="color: rgb(41, 105, 176)"><u>EXCLUSIVE</u></span></strong></p> <p style="text-align: center">[SPOILER]</p> <p style="text-align: center"><img src="https://i.ytimg.com/vi/n5_T1JW2USw/hq720.jpg?sqp=-oaymwEhCK4FEIIDSFryq4qpAxMIARUAAAAAGAElAADIQj0AgKJD&rs=AOn4CLAZtQt2iqnPf2Wnk7sc3pOfYA687g" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="width: 350px" /></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">JD McDonagh'ı aracıyla görüyoruz. Dışarıdan eve dönen JD, aracı evinin kenarına çeker. Sonra da içeriye girmek üzere kapıya doğru ilerler. Bu sırada bir kargo geldiğini fark eder. Kapının önünde kocaman bir kutu bulunmaktadır. Üzerinde bir yazı bulunmayan bu kutu için öngörüsü bulunmaktadır.</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><strong>JD McDonagh:</strong> Annem köyden kahvaltılık sos gönderecekti, sağ olsun.</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">Kutuyu da alıp içeriye girer. Mutfağa nevaleyi bıraktıktan sonra üstünü başını çıkartır. Kahvaltısını hazırlamak üzere koliyi açar. Fakat içerisinde başka bir şey vardır.</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><img src="https://i.hizliresim.com/gvdhylc.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">BU KARA KİTAP!</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><strong>JD McDonagh:</strong> Ananı sikeyim. Eşhedü enla...</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">JD McDonagh korku ile beraber garip bir tepki verir. Kitabı derhal kutuya geri koyarken kulaklarında birtakım sesler duymaya başlar. Herkesin Dark STG tarafından duyduğu o sesler... JD McDonagh hızla mutfağı terk ederken boğulacak gibi olmuştur. Birden ceketini de alır ve evden ayrılır.</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><img src="https://images-ext-1.discordapp.net/external/ZCtLKpYByxMgdX2U9TC_u3Q8-iunaG7eVFaVhUD7H2w/https/i.hizliresim.com/abw4hsg.gif?width=625&height=37" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><strong>25 Temmuz 1968</strong></p> <p style="text-align: center"><strong>Bray, Dublin</strong></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><img src="https://greystonesguide.ie/wp-content/uploads/2017/03/Bray-Main-Street-1800s-800x519-800x519.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="width: 350px" /></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">O yaz gerçekten de çok sıcaktı. Ama bu sıcaklık havanın derecesi ile ilgili değildi. 13 numaralı evimizde, esaret altındaki kasabamıza saldıran İngiliz eşkiyaları tarafından taciz ediliyorduk. Yolun sonunun geldiğini düşünüyordum. Anneme sarıldım. Korkudan titreyen bedenini durdurmaya çalışan validem, kafamızdan mecazi olarak dökülen kaynar sulara rağmen somsoğuktu. Bir şey yapmalıydı? Ama ne olabilirdi ki bu? Elinde en keskin bıçağı ile öylece onları beklemek dışında çaremiz yoktu.</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">Normal şartlarda saniyeler içerisinde kırılabilecek o kapı, birkaç zorlama sesinden sonra uzun bir süre açılmadı. Bekledik, bekledik... Hayatımın en uzun birkaç dakikası sonrası cama çıkıp neler olduğuna bakmaya karar verdik. Annem bakmasıyla beraber derin bir oh çekti. Direnişteki İrlandalı halk tarafından bir kez daha kurtarılmıştık. Askerler de, onlarla beraber hareket eden ama aşağılık saldırılar yapan eşkiyalar da def edilmişti. Bu ikinci idi. Çekirge bir sıçrar, iki sıçrar. Üçüncüde... Üçüncüde neler olacağını düşünmek istemiyordum. Bunun sonu bir türlü gelmiyordu. Sıradaki taciz ne zaman olacaktı? Olacağına annem de ben de hemfikirdik. Ama ne zaman olacağı düşüncesi ikimizi de yoruyordu. Çaresizce ölümü beklemek kadar hayatta kötü bir şey yoktur. Bunu o gün anlamıştım.</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><img src="https://www.irishexaminer.com/cms_media/module_img/6102/3051125_13_articlelarge_Copy_20of_20GettyImages-1035082640.jpeg.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="width: 350px" /></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">Biraz sonra perdenin ardından sarı kırmızı renkli alevler yükselmeye başladı. "Leonie," dedi annem. Bana seslendi. "O geldi." Kocaman gülümsedi. Bana her zaman ondan nefret ettiğini söylerdi. Bu esaretin sebebi O'nun ta kendisiydi. İrlanda'ya ve halka güvenmeyen bu nüfuzlu adam, şehrini İngilizlere satmıştı. Fakat halk buna müsaade etmemiş ve direniş göstermişti. İngilizler de bu direnişle beraber William adındaki bu adamı suçlamış hatta onu esir bile almışlardı. Böyle özgürce dolaştığına göre artık esaret bitmiş görünüyordu.</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">"O bir hain," dedim anneme. Döndüm ve kızarak sordum. "Onun gelişine neden seviniyorsun?"</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">Annem sakince yanıtladı. "Bu esareti bitirebilecek tek kişi o, Leonie. Doğaüstü güçleri olan bir adamın bizim yanımızda olması savaşı kazanacağımızı gösterir."</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><img src="https://ewscripps.brightspotcdn.com/dims4/default/5519fe6/2147483647/strip/true/crop/1299x731+0+692/resize/1280x720!/quality/90/?url=http%3A%2F%2Fewscripps-brightspot.s3.amazonaws.com%2Fd1%2F7d%2F61b6eaa34d4fbb01838c389b53ab%2Fimage-005.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="width: 350px" /></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">Doğaüstü güçler mi? İlk duyduğumda ben de şaşırmıştım. Fakat William iyi bir kılıç ustası ve karizmatik bir halk yöneticisi olmasının yanı sıra aynı zamanda ateşi kontrol edebilen nadir yaratıklardan biriydi. Bu nedenden ötürü ona insan derken zorlanıyordum, çünkü hiçbir insan ateşten etkilenmeyip aynı zamanda ona hükmedemezdi. Ama William bunu nasılsa başarabiliyordu. Gaz lambasında yanan alevi kılıcı yardımıyla alıp başka yerlere taşıyabilir, hatta düşmanın üzerine bizzat atabilirdi. Kolayca bir yangın çıkartabiliyor, İngiliz askerlerini pusuya düşürüp onları alevlerin gücüyle helak edebiliyordu. Karşı binada yaptığı gibi... Böyle bir askerin olduğu savaşta kim kaybedeceğini düşünebilirdi ki?</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">Öyle de oldu. William, başta yaptığı hatayı telafi etti ve Bray kasabasını İngiliz işgalinden o gece kurtardı. Elbette tek başına değil, etrafında topladığı direniş kuvvetleri ile beraber. O günden beri bir kahraman olarak anılan bu adam, aslında laneti kendi tetikleyen sonra da o düğümü çözen bir oyunbozandan başkası değildi. Ama büyük resmi göremeyen halk onu Bray'in kurtarıcısı ilan etmişti.</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><img src="https://t3.ftcdn.net/jpg/11/24/42/04/360_F_1124420454_OjfpRTK3WAkVEbQp0Gbi7ZggWvFGbifI.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="width: 350px" /></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">Onun ölümsüz olduğunu düşünenler vardı. İnsanüstü bir varlık olarak biliniyordu. Cehennemden atıldığını iddia edenler de olmuştu. Ateşi bükebilmesini buna bağlıyorlardı. Her ne olursa olsun bu adam bir kahraman olarak görünüyordu. Bu uğursuz adam yüzünden esaretin gerçekleştiğini bilen ve onu sevmeyen bir topluluk da bulunmuyor değildi. Fakat ne olursa olsun yıllar boyu halk tarafından konuşuldu. En çok da 13 yıl sonra, o tarihi akşamda...</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><img src="https://images-ext-1.discordapp.net/external/ZCtLKpYByxMgdX2U9TC_u3Q8-iunaG7eVFaVhUD7H2w/https/i.hizliresim.com/abw4hsg.gif?width=625&height=37" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><strong>25 Temmuz 1981</strong></p> <p style="text-align: center"><strong>Bray, Dublin</strong></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">Karnım burnumdaydı. Bir an önce bebeği doğurmak ve rahatlamak için can atıyordum. Bu sırada annem derin nefesler alıp vermemi ve sakin olmamı söylerken kendimi bağırmamak için çok zor tutuyordum. Doğum gerçekleşmek üzereydi.</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><img src="https://www.ballymoregroup.com/images/uploads/home/Ballymore_Sea_Gardens_Homes_Aerial_ERA-co.jpg_.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="width: 350px" /></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">Bu sıralarda William, her ne kadar diğer insanlardan farklı olduğu düşünülse de, herkes gibi evinin döşeğinde uzanmaktaydı. Sigarasını tüttürürken odasının camından Bray'in manzarasını öylece izliyordu. Biraz sonra kapısının önünde bir ses duyduğunu zannetti. İrkildi. Neler olduğunu anlamak için ayaklanmak istedi. Fakat bu mantıklı değildi. Önce sesi dinlemek gerekiyordu. Eğer bir düşman varsa kendini belli edecekti. Uzun bir süre sessizce kaldı, öylece bekledi. Dışarıdan bir daha ses gelmemişti. Kuruntu yaptığını düşündü. Kısa bir süre sonra rahat moduna geçti.</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><img src="https://r.resimlink.com/0XYMRqGtonBQ.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="width: 350px" /></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">Fakat birileri onu avlamak için oradaydı! William sigarasını söndürdükten sonra uyku yavaş yavaş bastırmaya başladı. Kasabanın sessizliği ve havanın serinliği sayesinde sakince içi geçiverdi. Düşman bu sırada içeride daldı! Bu bir İngiliz çetesiydi! William bir anda ayaklanırken çete çoktan üstüne çökmüştü! Oracıkta yediği kılıç darbeleri ile hayatını kaybetti. Artık ölümsüz olmadığı biliniyordu.</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><img src="https://r.resimlink.com/uT9NHKmxn.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="width: 350px" /></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">Lakin Bray kasabasında aynı sırada farklı bir doğum meydana geldi. Leonie, yani ben, Fintan'dan olan çocuğum Fergal'i o gece kucağımıza almıştık. William göçüp giderken Fergal aramıza katılıyordu. Ağlıyordu. Hiç durmadan ağlayan bir bebekti Fergal. O gece sabaha kadar zırlamaktan başka bir şey yapmadı. Sadece gaz lambasını yaklaştırdığım zaman biraz olsun dikkati dağılıyordu, sonrası yine ölümüne bağırmaktı. Zor bir bebek büyütme dönemi yaşayacağımı düşünüyordum. Gaz lambası ile güldürmeye çalışıyorduk. Ne kadar da saçmaydı?</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><img src="https://r.resimlink.com/JCsDHrwa.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="width: 350px" /></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">Ertesi gün büyük bir ahıt yakıldı. Halkın kahramanı haince öldürülmüştü. Onun anısına, kendisi ile özdeşleşmiş büyük bir ateş Bray'in meydanına alevlendi. Fergal, Fintan, annem ve ben de o sırada ateşin etrafındaydık. İlginçtir ki doğduğundan beri hiç susmadan ağlayan bu huysuz oğlan ilk defa sessizce duruyordu. Fergal, diğerlerinin aksine sabaha kadar ağladıktan sonra sakince ateşi izledi. Etraftaki diğer insanlar ise William'ın arkasından hüngür hüngür ağlıyordu.</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">O gün kahraman olsun ya da olmasın, Bray'in en popüler adamı gözlerini yummuştu. Onun adı William Ifreannach idi.</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><img src="https://images-ext-1.discordapp.net/external/ZCtLKpYByxMgdX2U9TC_u3Q8-iunaG7eVFaVhUD7H2w/https/i.hizliresim.com/abw4hsg.gif?width=625&height=37" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><strong>13 Temmuz 1988</strong></p> <p style="text-align: center"><strong>Bray, Dublin</strong></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">İşgal güçleri yıllar sonra geri dönmüştü. Biz de 13 numaralı evimizde kişisel silahlanma yoluyla kendimizi korumaya çalışıyorduk. İngiliz askerleri ile İrlanda halkı çarpışırken eşkiyalar her zaman olduğu gibi yağmalama amaçlı olarak evlerimize baskın yapıyordu. Artık iyice yaşlanan annem bu stresi kaldıramıyordu. Ben ve oğlum Fergal de aynı şekilde, ölümün ucunda yaşamanın verdiği gerginliği iliklerimize kadar hissediyorduk. Eşim Fintan dirayetli bir adamdı. İlk birkaç baskını kurşun ve bir beyzbol sopası yardımı ile geçiştirse de bir ordu kadar hazırlıklı ve kuvvetli değildi; elimizdeki kurşun sayısı umudumuz gibi yavaşça azalıyordu. Bu psikolojiyi yönetmek oldukça zordu.</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">Bir iki saat sonra kurşun kalmamıştı. Geleneksel yöntem olarak bıçağa dönmüştük. Evin etrafındaki eşkiyalar giderek artıyor. Biraz sonra bir tanesi kapıyı zorladı ve içeriye girdi. Elinde koca bir kılıç vardı. İki tane arkadaşı daha hızla içeriye giriş yaparken onlarda da kılıç mevcuttu. Fintan beyzbol sopasını ben de bıçağımı hazırlamıştım. Fakat eşkiyalar güçlü ve atletikti. Bu dövüş işlerini halktan daha fazla yaptıkları düşünülürse tecrübelilerdi de. Bizi hızla ekarte ettiler. Fintan büyük kılıcı beyzbol sopası ile yere yapıştırsa da dövüşte yetenekli değildi. Eşkiya onu yere yatırdı ve yumrukladı. Bense bıçağı bir tanesine takmış olsam da diğeri tarafından sert bir tokatla yere düşmüştüm. Oğlum Fergal ve annem şok içerisinde eşimle beni izliyordu. Bu acıya dayanamayan annem ağlamaya başladı. Eşkiyalar bu sefer de oğluma doğru ilerledi. Fergal ağlamıyordu. Öfkeliydi, hem de çok.</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><img src="https://r.resimlink.com/DI0OJ.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="width: 350px" /></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">Eşkiya Fergal'e doğru ilerledi. Fergal'in gözlerini o gün ilk defa öyle görüyorum. Gerçekten bir alev var gibiydi. Eşkiya da bunu görmüş olmalı ki Fergal'in kollarından tuttu. Onu kendine yaklaştırmaya çalışıyordu! Fakat oğlumu tuttuğu elleri sanki sobayı tutar gibi yanmaya başladı! Eşkiya bağırıyordu. Elleri yanmıştı. Kendini yere bıraktı ve kıvranmaya başladı. Diğer iki eşkiyadan biri daha Fergal'e doğru ilerledi ve oğluma sert bir tokat atmak istedi. Fakat Fergal'e doğru yaklaşan eli sanki bir biber gibi kızardı ve siyaha dönüştü. Adam deli gibi bağırarak evden çıktı. Olayları izleyen diğer eşkiya da aynı şekilde orayı terk etmişti.</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">Atlatmıştık. Eşkiyalar bir daha evimize uğramadı. İrlanda halkı birkaç hafta içerisinde bir kez daha direniş yolundan kazançlı çıktı ve savaş bitti. Fakat o akşam en unutamadığımız şey, oğlum Fergal'in tıpkı William Ifreannach gibi ateşle olan ilintisi sonucunda bizi kurtarması olmuştu. Kabullenemesem de o gece Fergal, nasıl olduysa o adamla bir bağlantı kurmuş ve belki de William Ifreannach'ın gizemli yeteneklerini kendisine bahşetmişti.</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><strong>3 Ocak 2024</strong></p> <p style="text-align: center"><strong>Cleveland, Ohio</strong></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><img src="https://static.themoscowtimes.com/image/article_1360/8e/38ab735b54234f4b95aca317e3dac768.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="width: 350px" /></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">Finn Balor'u bir kapının önünde görüyoruz. Burası Carlito'nun yaşadığı ev! Fakat içeride kimse yok. Balor uzun bir süre kapıda beklese de açan olmuyor. İçeride kimse olmadığı konusunda artık tereddüt etmiyor. Balor umutsuz bir şekilde kapının önünde oturuyor. Bunca yolu boşa gelmişti. Bu sırada bir sigara yakmak aklına geliyor. Boşta kaldığı zamanlar için oluşturduğu sosyal bir alışkanlık. Çakmağını çıkarıyor. Ateşi görünce farklı bir dünyaya dalıyor Balor. Ateş adeta onu esir alıyor. Uzun bir süre aleve dikkat kesiliyor. Onu çoğunlukla sakinleştiren, bazen de içindeki fırtınaları derhal ortaya çıkartıp etraftaki her şeyi yakıp yıkan o alev...</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><img src="https://img.bleacherreport.net/img/images/photos/003/674/191/ed20bc2ac7921fec6b84d56bd98ab63a_crop_exact.jpg?w=1200&h=1200&q=75" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="width: 350px" /></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">Düşüncelere dalıyor. Slammy'de hiç kimse fark etmemişti ama o görebiliyordu. Carlito artık Dark Carlito falan değildi. JD McDonagh'a küfür bile etmişti! Eğer Dark STG'nin komutasındaki boş bir eleman olsaydı Carlito hiç konuşmadan emirleri yerine getiren bir asker olurdu. Aynı Dark JM gibi. Fakat Carlito böyle davranmıyordu. Geçmişi hatırlıyordu. JD McDonagh ile yaşadıklarını biliyordu. Ona küfrederek JD'ye espri bile yapıyordu. Carlito geri dönüyordu! Onun bu hipnozdan çıkmasına çok az kalmıştı. Buna inanıyordu Finn. Sigarasını tüttürürken Carlito'yu düşünmeye devam etti.</p> <p style="text-align: center">[/SPOILER]</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><strong>[Bu Kısım Henüz Yayınlanmadı]</strong></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><strong>[Bu Kısım Henüz Yayınlanmadı]</strong></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Boss, post: 312941, member: 152"] [CENTER][IMG height="600px"]https://r.resimlink.com/8SgxqHPKJ0.jpg[/IMG] [B][COLOR=rgb(41, 105, 176)]PAYBACK #59[/COLOR][/B] [COLOR=rgb(41, 105, 176)][B]3 Ocak Cuma, 20:30 - C Wolstein Centre[/B][/COLOR] [B][COLOR=rgb(41, 105, 176)]Cleveland, Ohio [U]ŞOVU TAKİP ETMEK İÇİN NEDENLER[/U] 1-[/COLOR] [/B]Money in the Bank Eleme Mücadeleleri Başlıyor! [B][COLOR=rgb(41, 105, 176)]2-[/COLOR] "[/B]Yeni Yengen ile Tanış!" [B][COLOR=rgb(41, 105, 176)]3-[/COLOR] [/B]Tarihi Reign Sona Erdi! Şimdi Kutlama Zamanı! [B][COLOR=rgb(41, 105, 176)]4-[/COLOR] [/B]Velveteen Dream Sağlam Azar Kayıyor! [B][COLOR=rgb(41, 105, 176)]5-[/COLOR] [/B]Judgment Day Geleneksel Etkinliği için Yerinizi Alın! [B][COLOR=rgb(41, 105, 176)][U]EXCLUSIVE[/U][/COLOR][/B] [SPOILER] [IMG width="350px"]https://i.ytimg.com/vi/n5_T1JW2USw/hq720.jpg?sqp=-oaymwEhCK4FEIIDSFryq4qpAxMIARUAAAAAGAElAADIQj0AgKJD&rs=AOn4CLAZtQt2iqnPf2Wnk7sc3pOfYA687g[/IMG] JD McDonagh'ı aracıyla görüyoruz. Dışarıdan eve dönen JD, aracı evinin kenarına çeker. Sonra da içeriye girmek üzere kapıya doğru ilerler. Bu sırada bir kargo geldiğini fark eder. Kapının önünde kocaman bir kutu bulunmaktadır. Üzerinde bir yazı bulunmayan bu kutu için öngörüsü bulunmaktadır. [B]JD McDonagh:[/B] Annem köyden kahvaltılık sos gönderecekti, sağ olsun. Kutuyu da alıp içeriye girer. Mutfağa nevaleyi bıraktıktan sonra üstünü başını çıkartır. Kahvaltısını hazırlamak üzere koliyi açar. Fakat içerisinde başka bir şey vardır. [IMG]https://i.hizliresim.com/gvdhylc.jpg[/IMG] BU KARA KİTAP! [B]JD McDonagh:[/B] Ananı sikeyim. Eşhedü enla... JD McDonagh korku ile beraber garip bir tepki verir. Kitabı derhal kutuya geri koyarken kulaklarında birtakım sesler duymaya başlar. Herkesin Dark STG tarafından duyduğu o sesler... JD McDonagh hızla mutfağı terk ederken boğulacak gibi olmuştur. Birden ceketini de alır ve evden ayrılır. [IMG]https://images-ext-1.discordapp.net/external/ZCtLKpYByxMgdX2U9TC_u3Q8-iunaG7eVFaVhUD7H2w/https/i.hizliresim.com/abw4hsg.gif?width=625&height=37[/IMG] [B]25 Temmuz 1968 Bray, Dublin[/B] [IMG width="350px"]https://greystonesguide.ie/wp-content/uploads/2017/03/Bray-Main-Street-1800s-800x519-800x519.jpg[/IMG] O yaz gerçekten de çok sıcaktı. Ama bu sıcaklık havanın derecesi ile ilgili değildi. 13 numaralı evimizde, esaret altındaki kasabamıza saldıran İngiliz eşkiyaları tarafından taciz ediliyorduk. Yolun sonunun geldiğini düşünüyordum. Anneme sarıldım. Korkudan titreyen bedenini durdurmaya çalışan validem, kafamızdan mecazi olarak dökülen kaynar sulara rağmen somsoğuktu. Bir şey yapmalıydı? Ama ne olabilirdi ki bu? Elinde en keskin bıçağı ile öylece onları beklemek dışında çaremiz yoktu. Normal şartlarda saniyeler içerisinde kırılabilecek o kapı, birkaç zorlama sesinden sonra uzun bir süre açılmadı. Bekledik, bekledik... Hayatımın en uzun birkaç dakikası sonrası cama çıkıp neler olduğuna bakmaya karar verdik. Annem bakmasıyla beraber derin bir oh çekti. Direnişteki İrlandalı halk tarafından bir kez daha kurtarılmıştık. Askerler de, onlarla beraber hareket eden ama aşağılık saldırılar yapan eşkiyalar da def edilmişti. Bu ikinci idi. Çekirge bir sıçrar, iki sıçrar. Üçüncüde... Üçüncüde neler olacağını düşünmek istemiyordum. Bunun sonu bir türlü gelmiyordu. Sıradaki taciz ne zaman olacaktı? Olacağına annem de ben de hemfikirdik. Ama ne zaman olacağı düşüncesi ikimizi de yoruyordu. Çaresizce ölümü beklemek kadar hayatta kötü bir şey yoktur. Bunu o gün anlamıştım. [IMG width="350px"]https://www.irishexaminer.com/cms_media/module_img/6102/3051125_13_articlelarge_Copy_20of_20GettyImages-1035082640.jpeg.jpg[/IMG] Biraz sonra perdenin ardından sarı kırmızı renkli alevler yükselmeye başladı. "Leonie," dedi annem. Bana seslendi. "O geldi." Kocaman gülümsedi. Bana her zaman ondan nefret ettiğini söylerdi. Bu esaretin sebebi O'nun ta kendisiydi. İrlanda'ya ve halka güvenmeyen bu nüfuzlu adam, şehrini İngilizlere satmıştı. Fakat halk buna müsaade etmemiş ve direniş göstermişti. İngilizler de bu direnişle beraber William adındaki bu adamı suçlamış hatta onu esir bile almışlardı. Böyle özgürce dolaştığına göre artık esaret bitmiş görünüyordu. "O bir hain," dedim anneme. Döndüm ve kızarak sordum. "Onun gelişine neden seviniyorsun?" Annem sakince yanıtladı. "Bu esareti bitirebilecek tek kişi o, Leonie. Doğaüstü güçleri olan bir adamın bizim yanımızda olması savaşı kazanacağımızı gösterir." [IMG width="350px"]https://ewscripps.brightspotcdn.com/dims4/default/5519fe6/2147483647/strip/true/crop/1299x731+0+692/resize/1280x720!/quality/90/?url=http%3A%2F%2Fewscripps-brightspot.s3.amazonaws.com%2Fd1%2F7d%2F61b6eaa34d4fbb01838c389b53ab%2Fimage-005.jpg[/IMG] Doğaüstü güçler mi? İlk duyduğumda ben de şaşırmıştım. Fakat William iyi bir kılıç ustası ve karizmatik bir halk yöneticisi olmasının yanı sıra aynı zamanda ateşi kontrol edebilen nadir yaratıklardan biriydi. Bu nedenden ötürü ona insan derken zorlanıyordum, çünkü hiçbir insan ateşten etkilenmeyip aynı zamanda ona hükmedemezdi. Ama William bunu nasılsa başarabiliyordu. Gaz lambasında yanan alevi kılıcı yardımıyla alıp başka yerlere taşıyabilir, hatta düşmanın üzerine bizzat atabilirdi. Kolayca bir yangın çıkartabiliyor, İngiliz askerlerini pusuya düşürüp onları alevlerin gücüyle helak edebiliyordu. Karşı binada yaptığı gibi... Böyle bir askerin olduğu savaşta kim kaybedeceğini düşünebilirdi ki? Öyle de oldu. William, başta yaptığı hatayı telafi etti ve Bray kasabasını İngiliz işgalinden o gece kurtardı. Elbette tek başına değil, etrafında topladığı direniş kuvvetleri ile beraber. O günden beri bir kahraman olarak anılan bu adam, aslında laneti kendi tetikleyen sonra da o düğümü çözen bir oyunbozandan başkası değildi. Ama büyük resmi göremeyen halk onu Bray'in kurtarıcısı ilan etmişti. [IMG width="350px"]https://t3.ftcdn.net/jpg/11/24/42/04/360_F_1124420454_OjfpRTK3WAkVEbQp0Gbi7ZggWvFGbifI.jpg[/IMG] Onun ölümsüz olduğunu düşünenler vardı. İnsanüstü bir varlık olarak biliniyordu. Cehennemden atıldığını iddia edenler de olmuştu. Ateşi bükebilmesini buna bağlıyorlardı. Her ne olursa olsun bu adam bir kahraman olarak görünüyordu. Bu uğursuz adam yüzünden esaretin gerçekleştiğini bilen ve onu sevmeyen bir topluluk da bulunmuyor değildi. Fakat ne olursa olsun yıllar boyu halk tarafından konuşuldu. En çok da 13 yıl sonra, o tarihi akşamda... [IMG]https://images-ext-1.discordapp.net/external/ZCtLKpYByxMgdX2U9TC_u3Q8-iunaG7eVFaVhUD7H2w/https/i.hizliresim.com/abw4hsg.gif?width=625&height=37[/IMG] [B]25 Temmuz 1981 Bray, Dublin[/B] Karnım burnumdaydı. Bir an önce bebeği doğurmak ve rahatlamak için can atıyordum. Bu sırada annem derin nefesler alıp vermemi ve sakin olmamı söylerken kendimi bağırmamak için çok zor tutuyordum. Doğum gerçekleşmek üzereydi. [IMG width="350px"]https://www.ballymoregroup.com/images/uploads/home/Ballymore_Sea_Gardens_Homes_Aerial_ERA-co.jpg_.jpg[/IMG] Bu sıralarda William, her ne kadar diğer insanlardan farklı olduğu düşünülse de, herkes gibi evinin döşeğinde uzanmaktaydı. Sigarasını tüttürürken odasının camından Bray'in manzarasını öylece izliyordu. Biraz sonra kapısının önünde bir ses duyduğunu zannetti. İrkildi. Neler olduğunu anlamak için ayaklanmak istedi. Fakat bu mantıklı değildi. Önce sesi dinlemek gerekiyordu. Eğer bir düşman varsa kendini belli edecekti. Uzun bir süre sessizce kaldı, öylece bekledi. Dışarıdan bir daha ses gelmemişti. Kuruntu yaptığını düşündü. Kısa bir süre sonra rahat moduna geçti. [IMG width="350px"]https://r.resimlink.com/0XYMRqGtonBQ.jpg[/IMG] Fakat birileri onu avlamak için oradaydı! William sigarasını söndürdükten sonra uyku yavaş yavaş bastırmaya başladı. Kasabanın sessizliği ve havanın serinliği sayesinde sakince içi geçiverdi. Düşman bu sırada içeride daldı! Bu bir İngiliz çetesiydi! William bir anda ayaklanırken çete çoktan üstüne çökmüştü! Oracıkta yediği kılıç darbeleri ile hayatını kaybetti. Artık ölümsüz olmadığı biliniyordu. [IMG width="350px"]https://r.resimlink.com/uT9NHKmxn.jpg[/IMG] Lakin Bray kasabasında aynı sırada farklı bir doğum meydana geldi. Leonie, yani ben, Fintan'dan olan çocuğum Fergal'i o gece kucağımıza almıştık. William göçüp giderken Fergal aramıza katılıyordu. Ağlıyordu. Hiç durmadan ağlayan bir bebekti Fergal. O gece sabaha kadar zırlamaktan başka bir şey yapmadı. Sadece gaz lambasını yaklaştırdığım zaman biraz olsun dikkati dağılıyordu, sonrası yine ölümüne bağırmaktı. Zor bir bebek büyütme dönemi yaşayacağımı düşünüyordum. Gaz lambası ile güldürmeye çalışıyorduk. Ne kadar da saçmaydı? [IMG width="350px"]https://r.resimlink.com/JCsDHrwa.jpg[/IMG] Ertesi gün büyük bir ahıt yakıldı. Halkın kahramanı haince öldürülmüştü. Onun anısına, kendisi ile özdeşleşmiş büyük bir ateş Bray'in meydanına alevlendi. Fergal, Fintan, annem ve ben de o sırada ateşin etrafındaydık. İlginçtir ki doğduğundan beri hiç susmadan ağlayan bu huysuz oğlan ilk defa sessizce duruyordu. Fergal, diğerlerinin aksine sabaha kadar ağladıktan sonra sakince ateşi izledi. Etraftaki diğer insanlar ise William'ın arkasından hüngür hüngür ağlıyordu. O gün kahraman olsun ya da olmasın, Bray'in en popüler adamı gözlerini yummuştu. Onun adı William Ifreannach idi. [IMG]https://images-ext-1.discordapp.net/external/ZCtLKpYByxMgdX2U9TC_u3Q8-iunaG7eVFaVhUD7H2w/https/i.hizliresim.com/abw4hsg.gif?width=625&height=37[/IMG] [B]13 Temmuz 1988 Bray, Dublin[/B] İşgal güçleri yıllar sonra geri dönmüştü. Biz de 13 numaralı evimizde kişisel silahlanma yoluyla kendimizi korumaya çalışıyorduk. İngiliz askerleri ile İrlanda halkı çarpışırken eşkiyalar her zaman olduğu gibi yağmalama amaçlı olarak evlerimize baskın yapıyordu. Artık iyice yaşlanan annem bu stresi kaldıramıyordu. Ben ve oğlum Fergal de aynı şekilde, ölümün ucunda yaşamanın verdiği gerginliği iliklerimize kadar hissediyorduk. Eşim Fintan dirayetli bir adamdı. İlk birkaç baskını kurşun ve bir beyzbol sopası yardımı ile geçiştirse de bir ordu kadar hazırlıklı ve kuvvetli değildi; elimizdeki kurşun sayısı umudumuz gibi yavaşça azalıyordu. Bu psikolojiyi yönetmek oldukça zordu. Bir iki saat sonra kurşun kalmamıştı. Geleneksel yöntem olarak bıçağa dönmüştük. Evin etrafındaki eşkiyalar giderek artıyor. Biraz sonra bir tanesi kapıyı zorladı ve içeriye girdi. Elinde koca bir kılıç vardı. İki tane arkadaşı daha hızla içeriye giriş yaparken onlarda da kılıç mevcuttu. Fintan beyzbol sopasını ben de bıçağımı hazırlamıştım. Fakat eşkiyalar güçlü ve atletikti. Bu dövüş işlerini halktan daha fazla yaptıkları düşünülürse tecrübelilerdi de. Bizi hızla ekarte ettiler. Fintan büyük kılıcı beyzbol sopası ile yere yapıştırsa da dövüşte yetenekli değildi. Eşkiya onu yere yatırdı ve yumrukladı. Bense bıçağı bir tanesine takmış olsam da diğeri tarafından sert bir tokatla yere düşmüştüm. Oğlum Fergal ve annem şok içerisinde eşimle beni izliyordu. Bu acıya dayanamayan annem ağlamaya başladı. Eşkiyalar bu sefer de oğluma doğru ilerledi. Fergal ağlamıyordu. Öfkeliydi, hem de çok. [IMG width="350px"]https://r.resimlink.com/DI0OJ.jpg[/IMG] Eşkiya Fergal'e doğru ilerledi. Fergal'in gözlerini o gün ilk defa öyle görüyorum. Gerçekten bir alev var gibiydi. Eşkiya da bunu görmüş olmalı ki Fergal'in kollarından tuttu. Onu kendine yaklaştırmaya çalışıyordu! Fakat oğlumu tuttuğu elleri sanki sobayı tutar gibi yanmaya başladı! Eşkiya bağırıyordu. Elleri yanmıştı. Kendini yere bıraktı ve kıvranmaya başladı. Diğer iki eşkiyadan biri daha Fergal'e doğru ilerledi ve oğluma sert bir tokat atmak istedi. Fakat Fergal'e doğru yaklaşan eli sanki bir biber gibi kızardı ve siyaha dönüştü. Adam deli gibi bağırarak evden çıktı. Olayları izleyen diğer eşkiya da aynı şekilde orayı terk etmişti. Atlatmıştık. Eşkiyalar bir daha evimize uğramadı. İrlanda halkı birkaç hafta içerisinde bir kez daha direniş yolundan kazançlı çıktı ve savaş bitti. Fakat o akşam en unutamadığımız şey, oğlum Fergal'in tıpkı William Ifreannach gibi ateşle olan ilintisi sonucunda bizi kurtarması olmuştu. Kabullenemesem de o gece Fergal, nasıl olduysa o adamla bir bağlantı kurmuş ve belki de William Ifreannach'ın gizemli yeteneklerini kendisine bahşetmişti. [B]3 Ocak 2024 Cleveland, Ohio[/B] [IMG width="350px"]https://static.themoscowtimes.com/image/article_1360/8e/38ab735b54234f4b95aca317e3dac768.jpg[/IMG] Finn Balor'u bir kapının önünde görüyoruz. Burası Carlito'nun yaşadığı ev! Fakat içeride kimse yok. Balor uzun bir süre kapıda beklese de açan olmuyor. İçeride kimse olmadığı konusunda artık tereddüt etmiyor. Balor umutsuz bir şekilde kapının önünde oturuyor. Bunca yolu boşa gelmişti. Bu sırada bir sigara yakmak aklına geliyor. Boşta kaldığı zamanlar için oluşturduğu sosyal bir alışkanlık. Çakmağını çıkarıyor. Ateşi görünce farklı bir dünyaya dalıyor Balor. Ateş adeta onu esir alıyor. Uzun bir süre aleve dikkat kesiliyor. Onu çoğunlukla sakinleştiren, bazen de içindeki fırtınaları derhal ortaya çıkartıp etraftaki her şeyi yakıp yıkan o alev... [IMG width="350px"]https://img.bleacherreport.net/img/images/photos/003/674/191/ed20bc2ac7921fec6b84d56bd98ab63a_crop_exact.jpg?w=1200&h=1200&q=75[/IMG] Düşüncelere dalıyor. Slammy'de hiç kimse fark etmemişti ama o görebiliyordu. Carlito artık Dark Carlito falan değildi. JD McDonagh'a küfür bile etmişti! Eğer Dark STG'nin komutasındaki boş bir eleman olsaydı Carlito hiç konuşmadan emirleri yerine getiren bir asker olurdu. Aynı Dark JM gibi. Fakat Carlito böyle davranmıyordu. Geçmişi hatırlıyordu. JD McDonagh ile yaşadıklarını biliyordu. Ona küfrederek JD'ye espri bile yapıyordu. Carlito geri dönüyordu! Onun bu hipnozdan çıkmasına çok az kalmıştı. Buna inanıyordu Finn. Sigarasını tüttürürken Carlito'yu düşünmeye devam etti. [/SPOILER] [B][Bu Kısım Henüz Yayınlanmadı][/B] [B][Bu Kısım Henüz Yayınlanmadı][/B][/CENTER] [/QUOTE]
Yükleniyor…
Alıntı ekle…
İnsan doğrulaması
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
RPG
Prestige Grand Wrestling: PGW
PGW Şovları
Haftalık Şovlar
𝐏𝐀𝐘𝐁𝐀𝐂𝐊 #𝟓𝟗: 𝔅𝔢𝔫 𝔞𝔣𝔣𝔢𝔱𝔪𝔢𝔪.
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Uygulamayı yükle
Yükle
Forumlar
Neler yeni
Giriş yap
Kayıt ol
Ara
Anasayfa
Üst
Alt
Kolay Giriş Yapın:
Facebook
Spotify
Kullanıcı adı yada e-posta adresiniz
Şifre
Şifrenizi mi unuttunuz?
Beni hatırla
Giriş yap
Kayıtlı hesabınız yok mu?
Şimdi kayıt ol