Herhangi bir forumda makale ve benzeri yazı yazmayalı çok uzun zaman olmuş. Açıkçası şu an yazdığım ekranı aşırı garipsiyorum ama zamanla düzelecek sanıyorum. Çok sık gelmeyecek bir yazı serisi olarak bunu düşünebilirsiniz? "Question Mark" adını verdiğim bu yazılar topluluğunda (yani ileride yazılar topluluğu olacaktır) profesyonel güreş hakkındaki bazı sorulara cevap arayacağız. İleride bazı "What If?" senaryolarını düşüneceğimiz bir şeye de dönüşebilir ancak Question Mark'ın ilk bölümü çok daha genel bir konu hakkında olacak.
Pek bildiğiniz üzere Profesyonel Güreş dünya çapında izlenen bir spor eğlencesi türü. İçinde hem spor hem de eğlenceyi barındırması dolayısıyla hem spor hem de eğlence açısından (özellikle spor açısından) çok fazla karşıt görüşlerin birbirleriyle çatıştığı hem izleyeninin hem de karşı çıkanın çok yoğun olduğu bir sektör olarak öne çıkıyor. Dünya çapında çok sayıda takipçisi olsa da Profesyonel Güreşin karşıtları da aşırı derece de fazla. Profesyonel güreşe karşı olan kesimin en çok ele aldığı durum pw'nin bir spor olmadığı hatta gerçek bile olmayan tamamen sahte ve kurmaca bir iş olması durumudur. Yani pw takip etmeyenlerin pek çoğu bu düşüncede ortak hareket etmekte. Peki bu durum gerçekten böyle mi? Profesyonel güreş tamamen kurmaca bir düzenden mi ibaret? Question Mark'ın ilk yazısında profesyonel güreşi yeniden tanıyacağız ve pw karşıtı kesimin görüşlerinde haklılık payının var olup olmadığına göz atacağız. fak bir tarihsel yolculuk yaptıktan sonra güreşçilerin çalışma koşullarına ve sektörün günümüze kadar “wrestling is fake” güruhuna nasıl tepkiler verdiğine bazı olaylarla bakacağız. İyi okumalar.
Öncelikle pw sahte görüşünün ana sebebi olarak her şeyin önceden planlanması durumunun nasıl ortaya çıktığına bakalım. Bu argümanın kaynağını bulmak içinse profesyonel güreşin nasıl ortaya çıktığına bakmamız gerekiyor. Günümüzdeki profesyonel güreşin ilk örneklerine 1861’deki Amerikan İç Savaşı’nda rastlıyoruz. Savaş sonunda “Catch Wrestling” denilen (ki günümüzde catch wrestling kavramını aslında maçlardaki chain wrestling anlarında görüyoruz.) güreş stili popüler oldu. Ancak zaman ilerledikçe doğaçlama olarak işlenen maçlar ilgiyi kaybetti ve gizlice maçların planlaması önceden yapılmaya başladı. Çünkü maçların sonuçları günümüzdeki gibi önceden belli olmadığı ve herhangi bir kareografi hazırlanmadığı için ve tabii ki de maçların planları hazırlanmadığı için maçlar çok uzun sürüyordu. Maçların önceden planlanmaya başladığı süreçte maçların süresi kısalmaya başladı ve sonuç olarak maçlar yavaş da olsa ilgi topladı. 19.yüzyılın sonlarına kadar seyircisiz yapılan güreş maçları sonrasında karnaval gösterilerinde yer almaya başladı. Karnavaldaki ziyaretçiler güreşçilere meydan okuyor ve 15 dakika içerisinde yenebilirlerse ödüllendiriliyorlardı. Hatta “Kayfabe” terimi de bu dönemde ortaya çıkmıştır. Kayfabe terimini internetten araştırırsanız bir karnaval terimi olarak ortaya çıktığını görebilirsiniz. Bir süre maçların planlanma aşaması gizli tutulmuş ve bu konuda başarılı olunmuş olsa da 20.yüzyılda maçların önceden planlanmış olması durumu artık ifşa olmuş ve gazeteler tarafından haberleştirilmeye başlamıştı. Bu dönemde ilk dönem güreşçilerden birisi olan Lou Thesz de bu duruma eleştiri getirir ve doğaçlama maçların sıklaşması gerektiğini savunur ancak sektör tam tersi yönde hareket eder. Hatta bu dönemde boks maçlarının da profesyonel güreşteki gibi önceden planlanması düşünülmüştür. Maçların önceden planlanıyor olması uzun bir süre profesyonel güreşin "spor" kategorisinde değerlendirilmesi konusunda engel teşkil etmez ve pw sektörü üzerindeki gölgeler eşliğinde bir spor olarak yoluna devam eder. Ta ki Vince McMahon ortaya çıkana kadar. Vince, WWF adına spor vergisi ödemek istemeyince New Jersey Eyalet Atletik Kontrol Kurulu’na giderek maçların sonuçlarının önceden belirlendiğini belirtir ve güreşi New Jersey’de serbest hale getirir. Bu da günümüz WWE’sine giden süreci başlatan asıl olaydır. Sports Entertainment’a geçiş başlamıştır.
Profesyonel güreşin ortaya çıkışına ve zamanla kayfabe kavramının nasıl ortaya çıktığına ve günümüzdeki temel dönüşüme ve haliyle de yazımızdaki asıl sorunun kaynağına değindik. Burada bir virgül bırakmak isterim. Profesyonel güreşin ilk günlerinde doğaçlama ve uzun maçlar sektöre hakimken gittikçe karakterlere odaklanan Kayfabe’i esas alan ve önceden planlanan kısa maçlara yönelen sektör günümüzde tekrardan öze dönüş yaşıyor diyebiliriz. Kayfabe'in güreşe hakim olmasının üstüne Vince McMahon gibi bir çılgının da varlığıyla maçlar bazı istisnalar hariç kısalmaya başladı. Güreşçilerin isimleri de benzer şekilde kısalırken karakterler yani gimmickler bazı noktalarda çok absürt bir hal alırken bazı noktalarda ise gerçeküstü gimmickler ortaya çıktı. Günümüzde ise güreşçiler sektörün ilk günlerinde olduğu gibi gerçek isimlerini kullanmayı tercih ediyorlar. Farklı isimlere sahip olsalar da yine gerçekçi isimler kullanılıyor. Karakterler uç noktalardan ve gerçeküstülükten uzaklaştı ve maçlar planlanıyor olsa da artık çok daha doğaçlama gibi gözüküyor. Ayrıca güreşçiler özellikle sosyal medyada sık sık karakterlerinden çıkıyorlar. Geçen uzun yıllar sonucunda güreş özüne daha yakın bir sentez haline gelmiş diyebiliriz.
Konumuza geri dönecek olursak sektörün gün geçtikçe kayfabe’e bağımlı hale geldiğini anlattık ve bu süreçte özellikle WWF’in piyasa yapmasıyla gazeteciler profesyonel güreşin sahte olup olmadığını daha fazla tartışır hale gelmişti. Sektörün ilk günlerinden beri var olan bu sorunun sesi iyice yükselmişti. Wrestlemania I yaklaşırken gazeteci John Stossel sürekli şovların arka alanında yer almaya başlamış ve güreşçilere sürekli güreşin sahte olup olmadığını sormaya başlamıştı. Güreşçiler hakkında belirtmem gereken önemli bir nokta da şudur ki güreşçiler sektöre oldukça bağlı olurlar. Bir yerden sonra Stossel’in darlamaları arka alanda huzursuzluk çıkarmış ve en sonunda David Schultz gelen soru üzerine Stossel’e sert bir tokat atıp onu yere sermiş ve “Şimdi bu sahte mi?” diye sorup saldırmaya devam etmiştir. Bu olay sektörün büyük skandallarından sadece bir tanesiydi ve açılan dava sonrasında Stossel 425 bin dolar tazminat almıştı.
Wrestlemania I’in ana olayında yer alacak olan Hulk Hogan, Wrestlemania’ya giden yolda Mr.T ile talk Showlara çıkıyordu. Çıktıkları bir talk showda sunucu Richard Belzer güreş hareketlerinin sahte olup olmadığını sorgulamaya başladı ve Hogan’dan kendisine bir headlock bağlamasını istedi. Hogan bunu reddetse de seyirciler ve sunucu Hogan’ı gazladı ve sonuç olarak Hogan headlock bağladı ancak sunucu Belzer kısa sürede bayıldı ve yere yığılarak kafasını yardı. Olay sonucunda Belzer’in açtığı dava 5 yıl sürdü ve 400 bin dolar karşılığında anlaşıldı.
1999 yılında Bill Maher, Politically Incorrect programına Roddy Piper’ı davet ediyor ve sonrasında yapacaklarıyla ortalığın karışmasına sebep oluyordu. Roddy Piper sektörün en büyük mikrofon ustalarından biri olarak bilinir ve saygısızlık yapıldığında gürültü çıkarmaktan hoşlanırdı. Programda Bill Maher konuyu profesyonel güreşin sahte olduğuna getirip Roddy ve sektöre saygısızlık yapınca karşılığında Piper’dan kendi tarzında inanılmaz bir cevap geldi. Bu esnada Piper ile birlikte konuk olarak Sting, Bobby Heenan ve Madusa da vardı. Maher’e ilk tepki Sting’ten geldi ve bir aksiyon figürü fırlattı. Ancak sonrasında “Seyirciler de bu şakaya dahil mi?” şeklinde bir soru gelince Madusa şaka değil diyip geçiştirse de Piper önce tam açıklamayı istedi ve sonrasında karşılıklı ufak atışmaların sonunda sunucu “Hiçbirinizde morluk yok.” Deyince Piper’ın tepesi attı ve bir anda pantolonunu çıkarıp “Kalçam metalden!” diye bağırdı ve sonrasında bileğini kırdığını ekledi. En sonunda “Owen Hart öldü. Eşine bunun bir şaka olduğunu açıklasana.” Deyince ortamı buz kesti ancak tartışma düşük tempoda devam etti.
Çeşitli olaylarla güreşçilerin sorulan sahte mi sorularına nasıl karşı çıktıklarını görebilirsiniz. Bu durumu önce güreşçilerin çalışma koşullarının nasıl olduğuyla sonrasında da bu koşulların güreşçilerde ne denli problemlere yol açtığına değinelim. Çalışma koşulları için bu işi en profesyonel şekilde yürüten şirkete bakacağız ki bu şirketin WWE olduğunu herkes biliyor. WWE, Noel dönemi hariç neredeyse her gün çalışıyor ve güreşçiler de doğal olarak bu yoğun programın içerisinde yer alıyor. Haftada üç kez televizyonda yer alınırken geri kalan günlerde ise house şov olarak adlandırılan tvlerde yayınlanmayan şovlara çıkılır. Ayda bir kez ise eskiden PPV şimdi ise PLE olarak adlandırılan özel etkinliklerde boy gösteriliyor. Bir güreşçi herhangi bir senaryoda olup olmamasına bakılmaksızın her şova çalıştığı markanın ekibiyle birlikte gidiyor ve arka alanda yer alıyor. Çünkü şov esnasında ani değişiklik gerekebiliyor ve güreşçilere her zaman ihtiyaç duyuluyor.
Bu yoğun tempoya bazı güreşçiler dayanamazken dayanabilenler ise erken yaşta sakatlanıyor, hastalanıyor ya da acılarını dindirmeye çalışırken fazla ilaç veya uyuşturucu/alkol kullanımından ölebiliyorlar. Kevin Nash’in WCW’nun satılmasından sonraki süreçte WWE’ye döndükten sonra aşırı derecede sık sakatlandığını bilmeyen kişi sayısı çok azdır. Ya da eski bir bağımlı olan Eddie Guerrero’nun bir anda genç yaşta ölümü hala insanları şoke eden bir durumdur. Kafasına aldığı darbelerden dolayı ölümünden sonra beyninin 85 yaşında gibi göründüğü ortaya çıkan Chris Benoit’nın geçirdiği cinnet olayı… Sid Vicious’un Big Boot atmaya çalışırken Fibula kemiğini kırması, Nowinski’nin kafasına aldığı bir darbe yüzünden beyin sarsıntısı geçirip erken yaşta emekli olmak zorunda kalması gibi pek çok olay sayılabilir ancak Seth Rollins’in WWE ile UFC’nin TKO çatısı altında birleştikten sonra verdiği röportajda bu konu hakkında WWE güreşçileri ile UFC dövüşçüleri arasında yaptığı kıyaslama daha açıklayıcı olabilir. “Hayır. Buna dayanacak güçleri yok. Her hafta sonu kavga etmezler. Bu şampiyonluk her yere gidiyor. Her yere gidiyor. Biloxi'yi sevmeye başladı. Özellikle oradaki en iyi yıldızlar, belli bir şekilde beslenirler. Bu harika, bu onların tarzı, onlar için işe yarayan şey bu, anlıyorum, yılda belki bir veya iki kez kavga ediyorsunuz. Sen delisin, yılda üç kez dövüşüyorsun. Yılda 100'den fazla kez savaşmak, tüm bu kasabaları yapmak, hala eğitebilmek, hala tüm medyayı yapabilmek, yorucu bir endüstri.”
Bir de “sahte” olarak adlandırılan bu sektörün tüm dünyaya kimleri kazandırdığına da kısa bir şekilde bakalım. Dwayne “The Rock” Johnson günümüzde en çok gişe yapan aktör. Rock dışında Hollywood endüstrisi John Cena ve Batista gibi yıldız aktörleri de profesyonel güreşten devşirdi. Kane ve Jesse Ventura gibi valiler de profesyonel güreş sayesinde isimlerini dünyaya duyurmuşlardı. Güreş sektörü bıraktığı etkiyle nesiller boyu her zaman göz önünde bulunan bir sektör oldu ancak sahte olma suçlamalarını ise hala üzerinden atabilmiş değil ve bu suçlamaların eşliğinde de diğer eğlence ve spor sektörleri tarafından da zaman zaman aşağılamalara maruz kalıyor. Buna örnek olarak Zafer Algöz'ün Undertaker için "Sonradan çıkma" gibi ithamda bulunmasını gösterebiliriz. Halbuki Undertaker'ın güreş kariyerinin başlangıcı 1984 iken Zafer Algöz ise ilk tiyatro oyununu 1986 yılında oynamış. Ayrıca Undertaker ilk sinema filmine de Zafer Algöz'ün ilk sinema rolünden 2 yıl önce çıkmıştır. Şimdi bu anlattıklarımdan yola çıkarak profesyonel güreşi kısa bir şekilde tanımlayarak yazıyı sonlandırmak isterim.
Profesyonel güreş bir sentezdir. Drama ve komedi dolu hikaye ve karakterlerin olduğu ve insanların gerçek darbelere maruz kaldığı yoğun bir abartı sanatıdır. Mr. Kennedy ise TNA’de yer aldığı dönemde konuya biraz farklı yaklaşmış. “Profesyonel güreş gerçek, İnsanlar sahte.”
Pek bildiğiniz üzere Profesyonel Güreş dünya çapında izlenen bir spor eğlencesi türü. İçinde hem spor hem de eğlenceyi barındırması dolayısıyla hem spor hem de eğlence açısından (özellikle spor açısından) çok fazla karşıt görüşlerin birbirleriyle çatıştığı hem izleyeninin hem de karşı çıkanın çok yoğun olduğu bir sektör olarak öne çıkıyor. Dünya çapında çok sayıda takipçisi olsa da Profesyonel Güreşin karşıtları da aşırı derece de fazla. Profesyonel güreşe karşı olan kesimin en çok ele aldığı durum pw'nin bir spor olmadığı hatta gerçek bile olmayan tamamen sahte ve kurmaca bir iş olması durumudur. Yani pw takip etmeyenlerin pek çoğu bu düşüncede ortak hareket etmekte. Peki bu durum gerçekten böyle mi? Profesyonel güreş tamamen kurmaca bir düzenden mi ibaret? Question Mark'ın ilk yazısında profesyonel güreşi yeniden tanıyacağız ve pw karşıtı kesimin görüşlerinde haklılık payının var olup olmadığına göz atacağız. fak bir tarihsel yolculuk yaptıktan sonra güreşçilerin çalışma koşullarına ve sektörün günümüze kadar “wrestling is fake” güruhuna nasıl tepkiler verdiğine bazı olaylarla bakacağız. İyi okumalar.
Öncelikle pw sahte görüşünün ana sebebi olarak her şeyin önceden planlanması durumunun nasıl ortaya çıktığına bakalım. Bu argümanın kaynağını bulmak içinse profesyonel güreşin nasıl ortaya çıktığına bakmamız gerekiyor. Günümüzdeki profesyonel güreşin ilk örneklerine 1861’deki Amerikan İç Savaşı’nda rastlıyoruz. Savaş sonunda “Catch Wrestling” denilen (ki günümüzde catch wrestling kavramını aslında maçlardaki chain wrestling anlarında görüyoruz.) güreş stili popüler oldu. Ancak zaman ilerledikçe doğaçlama olarak işlenen maçlar ilgiyi kaybetti ve gizlice maçların planlaması önceden yapılmaya başladı. Çünkü maçların sonuçları günümüzdeki gibi önceden belli olmadığı ve herhangi bir kareografi hazırlanmadığı için ve tabii ki de maçların planları hazırlanmadığı için maçlar çok uzun sürüyordu. Maçların önceden planlanmaya başladığı süreçte maçların süresi kısalmaya başladı ve sonuç olarak maçlar yavaş da olsa ilgi topladı. 19.yüzyılın sonlarına kadar seyircisiz yapılan güreş maçları sonrasında karnaval gösterilerinde yer almaya başladı. Karnavaldaki ziyaretçiler güreşçilere meydan okuyor ve 15 dakika içerisinde yenebilirlerse ödüllendiriliyorlardı. Hatta “Kayfabe” terimi de bu dönemde ortaya çıkmıştır. Kayfabe terimini internetten araştırırsanız bir karnaval terimi olarak ortaya çıktığını görebilirsiniz. Bir süre maçların planlanma aşaması gizli tutulmuş ve bu konuda başarılı olunmuş olsa da 20.yüzyılda maçların önceden planlanmış olması durumu artık ifşa olmuş ve gazeteler tarafından haberleştirilmeye başlamıştı. Bu dönemde ilk dönem güreşçilerden birisi olan Lou Thesz de bu duruma eleştiri getirir ve doğaçlama maçların sıklaşması gerektiğini savunur ancak sektör tam tersi yönde hareket eder. Hatta bu dönemde boks maçlarının da profesyonel güreşteki gibi önceden planlanması düşünülmüştür. Maçların önceden planlanıyor olması uzun bir süre profesyonel güreşin "spor" kategorisinde değerlendirilmesi konusunda engel teşkil etmez ve pw sektörü üzerindeki gölgeler eşliğinde bir spor olarak yoluna devam eder. Ta ki Vince McMahon ortaya çıkana kadar. Vince, WWF adına spor vergisi ödemek istemeyince New Jersey Eyalet Atletik Kontrol Kurulu’na giderek maçların sonuçlarının önceden belirlendiğini belirtir ve güreşi New Jersey’de serbest hale getirir. Bu da günümüz WWE’sine giden süreci başlatan asıl olaydır. Sports Entertainment’a geçiş başlamıştır.
Profesyonel güreşin ortaya çıkışına ve zamanla kayfabe kavramının nasıl ortaya çıktığına ve günümüzdeki temel dönüşüme ve haliyle de yazımızdaki asıl sorunun kaynağına değindik. Burada bir virgül bırakmak isterim. Profesyonel güreşin ilk günlerinde doğaçlama ve uzun maçlar sektöre hakimken gittikçe karakterlere odaklanan Kayfabe’i esas alan ve önceden planlanan kısa maçlara yönelen sektör günümüzde tekrardan öze dönüş yaşıyor diyebiliriz. Kayfabe'in güreşe hakim olmasının üstüne Vince McMahon gibi bir çılgının da varlığıyla maçlar bazı istisnalar hariç kısalmaya başladı. Güreşçilerin isimleri de benzer şekilde kısalırken karakterler yani gimmickler bazı noktalarda çok absürt bir hal alırken bazı noktalarda ise gerçeküstü gimmickler ortaya çıktı. Günümüzde ise güreşçiler sektörün ilk günlerinde olduğu gibi gerçek isimlerini kullanmayı tercih ediyorlar. Farklı isimlere sahip olsalar da yine gerçekçi isimler kullanılıyor. Karakterler uç noktalardan ve gerçeküstülükten uzaklaştı ve maçlar planlanıyor olsa da artık çok daha doğaçlama gibi gözüküyor. Ayrıca güreşçiler özellikle sosyal medyada sık sık karakterlerinden çıkıyorlar. Geçen uzun yıllar sonucunda güreş özüne daha yakın bir sentez haline gelmiş diyebiliriz.
Konumuza geri dönecek olursak sektörün gün geçtikçe kayfabe’e bağımlı hale geldiğini anlattık ve bu süreçte özellikle WWF’in piyasa yapmasıyla gazeteciler profesyonel güreşin sahte olup olmadığını daha fazla tartışır hale gelmişti. Sektörün ilk günlerinden beri var olan bu sorunun sesi iyice yükselmişti. Wrestlemania I yaklaşırken gazeteci John Stossel sürekli şovların arka alanında yer almaya başlamış ve güreşçilere sürekli güreşin sahte olup olmadığını sormaya başlamıştı. Güreşçiler hakkında belirtmem gereken önemli bir nokta da şudur ki güreşçiler sektöre oldukça bağlı olurlar. Bir yerden sonra Stossel’in darlamaları arka alanda huzursuzluk çıkarmış ve en sonunda David Schultz gelen soru üzerine Stossel’e sert bir tokat atıp onu yere sermiş ve “Şimdi bu sahte mi?” diye sorup saldırmaya devam etmiştir. Bu olay sektörün büyük skandallarından sadece bir tanesiydi ve açılan dava sonrasında Stossel 425 bin dolar tazminat almıştı.
Wrestlemania I’in ana olayında yer alacak olan Hulk Hogan, Wrestlemania’ya giden yolda Mr.T ile talk Showlara çıkıyordu. Çıktıkları bir talk showda sunucu Richard Belzer güreş hareketlerinin sahte olup olmadığını sorgulamaya başladı ve Hogan’dan kendisine bir headlock bağlamasını istedi. Hogan bunu reddetse de seyirciler ve sunucu Hogan’ı gazladı ve sonuç olarak Hogan headlock bağladı ancak sunucu Belzer kısa sürede bayıldı ve yere yığılarak kafasını yardı. Olay sonucunda Belzer’in açtığı dava 5 yıl sürdü ve 400 bin dolar karşılığında anlaşıldı.
1999 yılında Bill Maher, Politically Incorrect programına Roddy Piper’ı davet ediyor ve sonrasında yapacaklarıyla ortalığın karışmasına sebep oluyordu. Roddy Piper sektörün en büyük mikrofon ustalarından biri olarak bilinir ve saygısızlık yapıldığında gürültü çıkarmaktan hoşlanırdı. Programda Bill Maher konuyu profesyonel güreşin sahte olduğuna getirip Roddy ve sektöre saygısızlık yapınca karşılığında Piper’dan kendi tarzında inanılmaz bir cevap geldi. Bu esnada Piper ile birlikte konuk olarak Sting, Bobby Heenan ve Madusa da vardı. Maher’e ilk tepki Sting’ten geldi ve bir aksiyon figürü fırlattı. Ancak sonrasında “Seyirciler de bu şakaya dahil mi?” şeklinde bir soru gelince Madusa şaka değil diyip geçiştirse de Piper önce tam açıklamayı istedi ve sonrasında karşılıklı ufak atışmaların sonunda sunucu “Hiçbirinizde morluk yok.” Deyince Piper’ın tepesi attı ve bir anda pantolonunu çıkarıp “Kalçam metalden!” diye bağırdı ve sonrasında bileğini kırdığını ekledi. En sonunda “Owen Hart öldü. Eşine bunun bir şaka olduğunu açıklasana.” Deyince ortamı buz kesti ancak tartışma düşük tempoda devam etti.
Çeşitli olaylarla güreşçilerin sorulan sahte mi sorularına nasıl karşı çıktıklarını görebilirsiniz. Bu durumu önce güreşçilerin çalışma koşullarının nasıl olduğuyla sonrasında da bu koşulların güreşçilerde ne denli problemlere yol açtığına değinelim. Çalışma koşulları için bu işi en profesyonel şekilde yürüten şirkete bakacağız ki bu şirketin WWE olduğunu herkes biliyor. WWE, Noel dönemi hariç neredeyse her gün çalışıyor ve güreşçiler de doğal olarak bu yoğun programın içerisinde yer alıyor. Haftada üç kez televizyonda yer alınırken geri kalan günlerde ise house şov olarak adlandırılan tvlerde yayınlanmayan şovlara çıkılır. Ayda bir kez ise eskiden PPV şimdi ise PLE olarak adlandırılan özel etkinliklerde boy gösteriliyor. Bir güreşçi herhangi bir senaryoda olup olmamasına bakılmaksızın her şova çalıştığı markanın ekibiyle birlikte gidiyor ve arka alanda yer alıyor. Çünkü şov esnasında ani değişiklik gerekebiliyor ve güreşçilere her zaman ihtiyaç duyuluyor.
Bu yoğun tempoya bazı güreşçiler dayanamazken dayanabilenler ise erken yaşta sakatlanıyor, hastalanıyor ya da acılarını dindirmeye çalışırken fazla ilaç veya uyuşturucu/alkol kullanımından ölebiliyorlar. Kevin Nash’in WCW’nun satılmasından sonraki süreçte WWE’ye döndükten sonra aşırı derecede sık sakatlandığını bilmeyen kişi sayısı çok azdır. Ya da eski bir bağımlı olan Eddie Guerrero’nun bir anda genç yaşta ölümü hala insanları şoke eden bir durumdur. Kafasına aldığı darbelerden dolayı ölümünden sonra beyninin 85 yaşında gibi göründüğü ortaya çıkan Chris Benoit’nın geçirdiği cinnet olayı… Sid Vicious’un Big Boot atmaya çalışırken Fibula kemiğini kırması, Nowinski’nin kafasına aldığı bir darbe yüzünden beyin sarsıntısı geçirip erken yaşta emekli olmak zorunda kalması gibi pek çok olay sayılabilir ancak Seth Rollins’in WWE ile UFC’nin TKO çatısı altında birleştikten sonra verdiği röportajda bu konu hakkında WWE güreşçileri ile UFC dövüşçüleri arasında yaptığı kıyaslama daha açıklayıcı olabilir. “Hayır. Buna dayanacak güçleri yok. Her hafta sonu kavga etmezler. Bu şampiyonluk her yere gidiyor. Her yere gidiyor. Biloxi'yi sevmeye başladı. Özellikle oradaki en iyi yıldızlar, belli bir şekilde beslenirler. Bu harika, bu onların tarzı, onlar için işe yarayan şey bu, anlıyorum, yılda belki bir veya iki kez kavga ediyorsunuz. Sen delisin, yılda üç kez dövüşüyorsun. Yılda 100'den fazla kez savaşmak, tüm bu kasabaları yapmak, hala eğitebilmek, hala tüm medyayı yapabilmek, yorucu bir endüstri.”
Bir de “sahte” olarak adlandırılan bu sektörün tüm dünyaya kimleri kazandırdığına da kısa bir şekilde bakalım. Dwayne “The Rock” Johnson günümüzde en çok gişe yapan aktör. Rock dışında Hollywood endüstrisi John Cena ve Batista gibi yıldız aktörleri de profesyonel güreşten devşirdi. Kane ve Jesse Ventura gibi valiler de profesyonel güreş sayesinde isimlerini dünyaya duyurmuşlardı. Güreş sektörü bıraktığı etkiyle nesiller boyu her zaman göz önünde bulunan bir sektör oldu ancak sahte olma suçlamalarını ise hala üzerinden atabilmiş değil ve bu suçlamaların eşliğinde de diğer eğlence ve spor sektörleri tarafından da zaman zaman aşağılamalara maruz kalıyor. Buna örnek olarak Zafer Algöz'ün Undertaker için "Sonradan çıkma" gibi ithamda bulunmasını gösterebiliriz. Halbuki Undertaker'ın güreş kariyerinin başlangıcı 1984 iken Zafer Algöz ise ilk tiyatro oyununu 1986 yılında oynamış. Ayrıca Undertaker ilk sinema filmine de Zafer Algöz'ün ilk sinema rolünden 2 yıl önce çıkmıştır. Şimdi bu anlattıklarımdan yola çıkarak profesyonel güreşi kısa bir şekilde tanımlayarak yazıyı sonlandırmak isterim.
Profesyonel güreş bir sentezdir. Drama ve komedi dolu hikaye ve karakterlerin olduğu ve insanların gerçek darbelere maruz kaldığı yoğun bir abartı sanatıdır. Mr. Kennedy ise TNA’de yer aldığı dönemde konuya biraz farklı yaklaşmış. “Profesyonel güreş gerçek, İnsanlar sahte.”