- Katılım
- 2 Tem 2023
- Konular
- 51
- Mesajlar
- 1,833
- Beğeni sayısı
- 753
- PG Nakit
- 250
14 kasım perşembe
village des écluses, montreal
22:48
Kameralar Montreal'e 40 dakika uzaklıkta bulunan Vaudreuil-Soulanges bölgesinde açılıyor. Meşhur tatil köyü, kuşbakışı açısıyla farklı karelerce yansıtıldıktan sonra kadraj değişiyor ve scapegoat bus'ı görüyoruz. St. Louis nehrinin kenarında köşeye çekiyor ve ukala sırıtışıyla Jack Perry araçtan iniyor. Çekim uzaktan olduğu için ne mırıldandığını anlamak zor. Yolcu koltuğunda olan çuvalı da alıp nehre doğru iniyor.
Nehrin karşısında yer alan Village Des Écluses'de açık hava etkinliği var. Sarmaş dolaş çiftleri fark etmek zor olmuyor. Kadraj 10 saniyeliğine Perry'nin sırtından bu etkinliğe çevriliyor, Perry'e dönmek istediğinde ise nehrin kıyısında görebildiğimiz tek şey üzerinde kan damlaları olan çuval ve üzerine bırakılan gül. Kamera sağa sola odaklansa da Perry'den eser yok.
<<<
20:15
???, montreal
"Hayatı, düzeni ve toplumu kutsadığım, onadığım günler azalıyor. 'Cahil'in ferasetini aradığımız günlere girdik ve toplumun en alt zümresinden bile bir 'aydın' çıkabileceği inancı toplumumuzu yıkıyor. Sağduyulu olup olmadığın önemsenmiyor ve sıradışı hayatlar kutsanıyor. Aydınlanma ayaklanmaları başlatanların, tahsilini verdiği zümrece ihanete uğraması ne iştir? İhanete uğrmadan dünyadan göçüp gitmesi o adamı başarılı kılar mı? Nerden bakmak istersen cevap orda! Zihinlerimizin berraklığını elimiden aldılar, içgüdülerimize hurafe muamelesi yapmaya başladık. Sorun senin akıl edindiğin! Eğitim, ajanda, doktrine ve geri kalan! Mantığı kutsayan düzenin bana açacağı tek yol senin canına kast etmem olurdu. Fakat ben seni affediyorum, 'lico. Seni sevebileceğimi de biliyorum ve senin ferasetine de inanıyorum. Senin 'dikenlerine' katlanacağım, toplum seni, dolayısıyla da beni onayana kadar."
Konuşma onu tatmin etmemişcesine bir ifade var yüzünde, ukalaca sırıtmak istese de gözleri düştüğünden pek işlemiyor.
"Beni kınamayı bırak."
>>>
23:20
Bu sefer tatil köyünü uzaktan izlemiyoruz, içerisinde açılıyor kameralar. Birbirleriyle meşgul çiftler, çevrelerinde ne yaşanıyor habersizce partnerlerinin keyfini çıkarıyorlar. Ateşin yanında uzanan çiftlerin yanına sırasıyla giden deri ceketli bir adam, ateşten oluşan gölgesiyle dikkat çekmeyi başarıyor. Her çifte birer gül bırakıp onları fazla rahatsız etmeden yanlarından uzaklaşırken kameramamızın da onu takip etmeye çalıştığını görüyoruz ama nehir kıyısındaki son çiftten sonra takip ettiğimiz adam kayboluyor. Tatil köyünden fazla uzaklaşmak istemeyen kameraman ateşin ortasına geri döndüğündeyse cilveli ortamın saniyeler içerisinde kargaşaya sürüklendiğini görüyoruz.
Saniyeler önce cilveleşen çiftlerin hararetli bir şekilde kavgaya tutuştuğunu görüyoruz. Kadınlar, ellerindeki güllerin dikenleriyle partnerlerine canhıraş saldırma çabasındayken işler daha da çirkinleşiyor. Erkekler durumu anlamaya çalışıp kontrolü almaya çalışsa da tüm kadınlar beynelmilel saldırı halinde. Çimdikler, tırnaklamalar, tokatlar derken sonunda bir erkeğin dayanamayıp elinin tersiyle eşini yere indirdiğini görüyoruz. Tüm çiftler aniden duraksayıp yerdeki kadına bakarken, vuran adama kınayıcı bakışlar yöneltiliyor. Eşinin omzuna dokunduğu gibi eşi sağır edici bir çığlık atıyor-
"Seni seviyorum, seni affediyorum."
Kulağımızın arkasındanmışcasına gelen bu sesin üzerine kadraj hemen 180 derece dönüyor ama yine kimse yok. Birkaç saniyelik şokun ardından kadının çığlığının da aniden kesildiğini görüyoruz. Kamera tekrar olayların olduğu ateşe çevriliyor ve gül dağıtan deri ceketli adamın kadının yüzünü tekmelediğini görüyoruz!!! Eşinden tepki yok, diğer çiftler ise kadın dövülüyormuş-dövülmüyormuş umursamadan kendi kavgalarına geri dönüyorlar.
<<<
20:24
"iki mahalle yukarısı yaz havası, iki aşağısı kış..."
10 dakika sonra konuştuğu yere geri dönüyor Perry, sandalyede asılı duran ceketini üstüne geçiriyor,
"...kanada gibi memleketin a*ına koyim."
Perry mekanı terk edip scapegoat bus ile uzaklaşırken görüntüler son buluyor.
village des écluses, montreal
22:48
Kameralar Montreal'e 40 dakika uzaklıkta bulunan Vaudreuil-Soulanges bölgesinde açılıyor. Meşhur tatil köyü, kuşbakışı açısıyla farklı karelerce yansıtıldıktan sonra kadraj değişiyor ve scapegoat bus'ı görüyoruz. St. Louis nehrinin kenarında köşeye çekiyor ve ukala sırıtışıyla Jack Perry araçtan iniyor. Çekim uzaktan olduğu için ne mırıldandığını anlamak zor. Yolcu koltuğunda olan çuvalı da alıp nehre doğru iniyor.
Nehrin karşısında yer alan Village Des Écluses'de açık hava etkinliği var. Sarmaş dolaş çiftleri fark etmek zor olmuyor. Kadraj 10 saniyeliğine Perry'nin sırtından bu etkinliğe çevriliyor, Perry'e dönmek istediğinde ise nehrin kıyısında görebildiğimiz tek şey üzerinde kan damlaları olan çuval ve üzerine bırakılan gül. Kamera sağa sola odaklansa da Perry'den eser yok.
<<<
20:15
???, montreal
"Hayatı, düzeni ve toplumu kutsadığım, onadığım günler azalıyor. 'Cahil'in ferasetini aradığımız günlere girdik ve toplumun en alt zümresinden bile bir 'aydın' çıkabileceği inancı toplumumuzu yıkıyor. Sağduyulu olup olmadığın önemsenmiyor ve sıradışı hayatlar kutsanıyor. Aydınlanma ayaklanmaları başlatanların, tahsilini verdiği zümrece ihanete uğraması ne iştir? İhanete uğrmadan dünyadan göçüp gitmesi o adamı başarılı kılar mı? Nerden bakmak istersen cevap orda! Zihinlerimizin berraklığını elimiden aldılar, içgüdülerimize hurafe muamelesi yapmaya başladık. Sorun senin akıl edindiğin! Eğitim, ajanda, doktrine ve geri kalan! Mantığı kutsayan düzenin bana açacağı tek yol senin canına kast etmem olurdu. Fakat ben seni affediyorum, 'lico. Seni sevebileceğimi de biliyorum ve senin ferasetine de inanıyorum. Senin 'dikenlerine' katlanacağım, toplum seni, dolayısıyla da beni onayana kadar."
Konuşma onu tatmin etmemişcesine bir ifade var yüzünde, ukalaca sırıtmak istese de gözleri düştüğünden pek işlemiyor.
"Beni kınamayı bırak."
>>>
23:20
Bu sefer tatil köyünü uzaktan izlemiyoruz, içerisinde açılıyor kameralar. Birbirleriyle meşgul çiftler, çevrelerinde ne yaşanıyor habersizce partnerlerinin keyfini çıkarıyorlar. Ateşin yanında uzanan çiftlerin yanına sırasıyla giden deri ceketli bir adam, ateşten oluşan gölgesiyle dikkat çekmeyi başarıyor. Her çifte birer gül bırakıp onları fazla rahatsız etmeden yanlarından uzaklaşırken kameramamızın da onu takip etmeye çalıştığını görüyoruz ama nehir kıyısındaki son çiftten sonra takip ettiğimiz adam kayboluyor. Tatil köyünden fazla uzaklaşmak istemeyen kameraman ateşin ortasına geri döndüğündeyse cilveli ortamın saniyeler içerisinde kargaşaya sürüklendiğini görüyoruz.
Saniyeler önce cilveleşen çiftlerin hararetli bir şekilde kavgaya tutuştuğunu görüyoruz. Kadınlar, ellerindeki güllerin dikenleriyle partnerlerine canhıraş saldırma çabasındayken işler daha da çirkinleşiyor. Erkekler durumu anlamaya çalışıp kontrolü almaya çalışsa da tüm kadınlar beynelmilel saldırı halinde. Çimdikler, tırnaklamalar, tokatlar derken sonunda bir erkeğin dayanamayıp elinin tersiyle eşini yere indirdiğini görüyoruz. Tüm çiftler aniden duraksayıp yerdeki kadına bakarken, vuran adama kınayıcı bakışlar yöneltiliyor. Eşinin omzuna dokunduğu gibi eşi sağır edici bir çığlık atıyor-
"Seni seviyorum, seni affediyorum."
Kulağımızın arkasındanmışcasına gelen bu sesin üzerine kadraj hemen 180 derece dönüyor ama yine kimse yok. Birkaç saniyelik şokun ardından kadının çığlığının da aniden kesildiğini görüyoruz. Kamera tekrar olayların olduğu ateşe çevriliyor ve gül dağıtan deri ceketli adamın kadının yüzünü tekmelediğini görüyoruz!!! Eşinden tepki yok, diğer çiftler ise kadın dövülüyormuş-dövülmüyormuş umursamadan kendi kavgalarına geri dönüyorlar.
<<<
20:24
"iki mahalle yukarısı yaz havası, iki aşağısı kış..."
10 dakika sonra konuştuğu yere geri dönüyor Perry, sandalyede asılı duran ceketini üstüne geçiriyor,
"...kanada gibi memleketin a*ına koyim."
Perry mekanı terk edip scapegoat bus ile uzaklaşırken görüntüler son buluyor.
Son düzenleme: