Sahnede karanlık bir hava hakim. Sis dalgaları yayılıyor, loş ışıklarla kaplı bir arka plan var. Malakai Black, neredeyse tamamen gölgeler içinde. Siyah takım elbisesiyle sandalyede oturuyor, başı hafifçe öne eğik. Arka planda derin bir uğultu duyuluyor, sanki uzaklardan gelen bir fırtına gibi. Yavaşça başını kaldırıyor, gözleri kameraya dikiliyor. Gözlerinde karanlığın yansıması var. Sessizliği bozarak, sakin ama ürpertici bir tonla konuşmaya başlıyor.
Malakai Black: Zaman... Her şeyin hakimi olan o acımasız güç. Sen ne yaparsan yap, zaman her şeyi tüketir. İmparatorluklar kurulur, yüzyıllar boyunca hüküm sürer... Ve sonra? Hepsi birer yıkıntıya dönüşür. Roma... Babil... Ve şimdi Bloodline. Jey Uso, sen kendini ailenin kurtarıcısı olarak görüyorsun. Roman’ın tahtını devirdiğinde, zafer kazandığını sanıyorsun. Ama anlamadığın şey şu ki, hiçbir zafer tam değildir. Çünkü her zafer, bir yenilginin başlangıcıdır. Sen bu zaferin gölgesinde yaşarken, benim karanlığım seni ve ailenin her bir üyesini yavaşça yutuyor. Jey, senin kanınla yazılmış bir kader var. Ama o kader senin kontrolünde değil. Kan, her zaman dökülmeye mahkumdur. Bloodline... O çok değer verdiğin aile bağları... Zaman onları da yutacak. Çünkü hiçbir şey karanlığa direnemez. Sen bir efsane yaratmakla meşgulsün. Ama unuttuğun şey şu: her efsane, bir karanlıkla başlar ve bir karanlıkla son bulur. Roman’ı yıktın... Evet, belki de bu dünyada bir gölgeyi yok ettin. Ama sen bir şeyi unuttun. Gölgenin olmadığı yerde, karanlık büyür, daha da güçlenir. Ve ben o karanlığın vücut bulmuş hali, onun iradesinin yansımasıyım. Neo-Bloodline... Tama Tonga, Tanga Loa... Ailenin yeni yüzleri. Ancak Jey, karanlık onların da peşinde. Onların kaderi de senin gibi gölgeler tarafından belirlenmiş. Sen bir lider olduğunu sanıyorsun, ama aslında kendi karanlığında kaybolmuş bir zavallısın. Senin liderlik ettiğin her adımda, gölgeler seni izliyor. Her adımın, her nefesin, karanlık tarafından hesaplanıyor. Sen farkında değilsin, ama Bloodline'ın temelleri çürümüş durumda. Çünkü aile dediğin o yapı, aslında korku ve kontrol üzerine kurulmuş. Roman’ın saltanatı bunun bir kanıtıydı. Ve şimdi sen de aynı yoldasın. Farklı olduğunu mu sanıyorsun? Aynı gölgeler seni de izliyor, Jey. Sadece farkında değilsin. Sen ve ailen, ışığa çıktığınızı sanıyorsunuz. Roman’ı devirdiniz, özgürlüğünüzü ilan ettiniz. Ama işte en büyük hata burada yatıyor. Işık dediğin şey bir yanılsamadır. Çünkü en güçlü ışık bile karanlıkla birlikte gelir. Ve o karanlık, her zaman daha güçlüdür. Sen bir zaferin tadını çıkarırken, gölgeler çoktan sizi sarmaya başladı. Jey... Aileni kurtardığını düşündüğün her an, aslında onları daha derin bir çukurun içine itiyorsun. Tama ve Tanga... Hepsi seninle birlikte o çukurda kaybolacak. Bu bir meydan okuma değil, Jey. Bu bir kaçınılmazlık. Gölgeler kaçınılmazdır. Senin karanlığa karşı direnme çabaların boşuna. Sen ve Neo-Bloodline... Hepiniz bu karanlığın bir parçası olacaksınız. Gölgeler sizi yutacak. Siz birbirinize güvenmeye çalışacaksınız, ama karanlık yavaşça içten içe sizi parçalayacak. Tama, Tanga, sen... Hepsi sırayla düşecek. İlk çatlakları ben açacağım. Çünkü gerçek güç, sadece gölgelerde saklanır. Gerçek güç, karanlığın kollarında bulunur. Bu kemer... Bu sadece bir hatırlatma, Jey. Bu, karanlığın ne kadar güçlü olduğunun sembolü. Senin kan kardeşliğin, senin aile bağların... Hepsi bu kemerin karşısında hiçbir şey ifade etmiyor. Çünkü bu kemer, gerçek bir savaşın sembolü. Ben, gölgelerin efendisi olarak, bu ringlerde gerçek savaşı veriyorum. Senin ve ailenin hayal dünyasıyla değil, ruhlarla savaşan biriyim. Senin ruhun, karanlığa karşı koyamayacak. Kaderin çoktan mühürlendi, Jey. Neo-Bloodline yalnızca bir yanılsama. Gerçek olan tek şey, karanlığın her şeyi kapsayacak olması. Ve karanlıkta, kimse kaçamaz. Gölgeler her zaman geri döner, Jey. Ve sen... Ailenin sonunu izlemek zorunda kalacaksın. İlk adımı ben attım. Neo-Bloodline’ın ilk çatlağı çoktan açıldı. Bu yolda yalnızca ben kazanacağım. Çünkü karanlık asla kaybetmez. Kaçınılmaz olan budur. Senin ruhun, ailenin ruhu... Hepsi bu karanlıkta kaybolacak.
Gölgeler... her zaman kanla beslenir, Jey. Senin o çok değer verdiğin aile bağların, damarlarında akan kan... Hepsi yalnızca gölgelerin arzuladığı birer yakıt. Senin kanın, soyunun devamlılığı, kendine yüzyıllardır yüklediğin o değer... Hepsi bu karanlıkta hiçbir şey ifade etmiyor. Çünkü kan, karanlığa karşı koyamaz. Bloodline... Kendi ellerinle yarattığın bu yapı, kanla inşa edilmiş. Ama işte gerçek şu, Jey: Kan dökülmek içindir. Ve bu dökülen kan, yalnızca gölgeleri büyütür. Seninle aramızdaki fark bu, Jey. Sen gücünü kanından, ailenden alıyorsun. Ama ben... Ben gücümü gölgelerden alıyorum. Senin kanının akıttığı her damla, gölgelerin içinde kaybolacak. Çünkü kan geçicidir. Aileler düşer, imparatorluklar yıkılır, soylar tükenir. Ama gölgeler? Gölgeler her zaman geri döner. Onlar asla tükenmez, onlar hep var olur. Kanınla, ailenle ne kadar savaş verirsen ver... Karşılaştığın şey çok daha büyük, çok daha güçlü. Gölgeler senin başaramadığın şeyi çoktan başardı, Jey. Gölgeler her şeyin sonunu getirecek. Roman Reigns... Bir zamanlar senin kan kardeşin, liderin. Onu devirdiğinde kendini özgür sanıyordun. Ama özgürlük bir yanılsamadır, Jey. Özgürlük, yalnızca seni bir başka zincire bağlar. Senin zincirlerin artık kanın değil, karanlıktır. Roman'ın saltanatı sona erdiğinde, gerçek savaş yeni başlıyordu. Ve sen bunu hala anlamıyorsun. Gölgeler seni izliyor, Jey. Tama Tonga ve Tanga Loa… Onlar bile bu karanlıktan kaçamayacak. Onlar da senin gibi kan bağına güvendiler. Ama karanlık, kanı boğar. Ve kan döküldüğünde, karanlık her zaman galip gelir. Bu kemer... PGW World Television Championship... Bu yalnızca bir başlangıç. Bu yalnızca gölgelerin gerçek gücünün simgesi. Senin kan kardeşliğin, senin Neo-Bloodline'ının karşısında durabileceği hiçbir şey yok. Çünkü bu kemer, gölgelerden gelen bir hükümranlığın ilanıdır. Gerçek savaş, sizin ailenizle değil, ruhlarınızla olacak. Ve o savaş çoktan başladı, Jey. Bloodline'ın ilk çatlağı benim ellerimde açıldı. Tama ve Tanga... Onların da düşeceği günü bekle. Çünkü ben sadece fiziksel bir savaş açmıyorum, Jey. Ben ruhlarınızı karanlığa boğuyorum. Ve her geçen gün daha da güçleniyorum. Jey Uso, sen karanlıktan kaçabileceğini mi sanıyorsun? Sen aile bağlarınla, kanınla her şeyin üstesinden geleceğine mi inanıyorsun? Ama şunu aklından çıkarma: Kan döküldüğünde, karanlık hüküm sürer. Gölgeler, sizin kanınızla beslenecek. Kan bağlarınızla inşa ettiğiniz her şey, karanlıkta çökecek. Roman düştü... Tama ve Tanga düşecek... Ve sonunda, sen de karanlığa boyun eğeceksin. Jey. Kanınızın akışı durduğunda, gölgelerin sizi nasıl yuttuğunu izlemek zorunda kalacaksınız. Kaderinizi değiştiremeyeceksiniz, çünkü bu kaçınılmazdır. Bloodline... Gölgeler tarafından yargılanacak. Ve o yargı, kanın akışında verilecek.
Karanlığa bulaşmak… Ne kadar da cesurca, değil mi? Tarih boyunca çokları bunu denedi, Jey. Çokları karanlığı alt edebileceklerine, onu kontrol edebileceklerine inandılar. Ama gerçek şu ki, karanlık asla kontrol edilemez. O sadece vardır. Ve onu anlamayanlar, onu küçümseyenler... Tarihin karanlık sayfalarında kaybolup gitti. Onların isimleri artık sadece birer fısıltı, unutulmuş birer hatıra. Karanlığa el uzatanlar... O gölgeler tarafından yutuldu. Işığı kontrol etmek isteyenler, sonunda gölgelerde boğuldu. Sen ve senin gibi birçok kişi, Jey... Hepiniz aynı hataya düştünüz. Karanlığı anlamadan ona meydan okumak, sonu olmayan bir yolculuğa çıkmaktır. Bunu yapmaya cesaret edenlerin başına ne geldiğini bilmek ister misin? Onlar kayboldu... Hiçliğe karıştılar. Ve onları bu karanlıktan geri getirecek hiçbir güç olmadı. Kanlarının dökülmesi, sadece karanlığın güçlenmesine hizmet etti. Onların isimleri unutuldu, ama karanlık? Karanlık her zaman hatırlanır. Çünkü gölgeler, kazanan taraftır. Karanlığa bulaşmak... Hiç iyi bir fikir değil, Jey. Bunu geçmişte yapanlar, şimdi sadece birer silik hatıra. Sen de onların kaderini paylaşmak üzeresin. Gölgeler her şeyi kapsar. Işığa ne kadar yakın olursan ol, sonunda gölgeler seni bulur. Ve şunu asla unutma... Karanlıkla oynamak, bir daha geri dönmemek demektir. Sen ve ailen, çok yakında bunu anlayacaksınız.
Kamera yavaş yavaş uzaklaşır, Malakai Black arkasında gölgelerle kaplı bir iz bırakarak geriye çekilir. Ekran tamamen siyaha dönerken, Malakai’nin sesi son bir kez yankılanır..
“Unutma, Jey... Gölgeler her zaman galip gelir. Senin kaderin çoktan yazıldı.”
Malakai Black: Zaman... Her şeyin hakimi olan o acımasız güç. Sen ne yaparsan yap, zaman her şeyi tüketir. İmparatorluklar kurulur, yüzyıllar boyunca hüküm sürer... Ve sonra? Hepsi birer yıkıntıya dönüşür. Roma... Babil... Ve şimdi Bloodline. Jey Uso, sen kendini ailenin kurtarıcısı olarak görüyorsun. Roman’ın tahtını devirdiğinde, zafer kazandığını sanıyorsun. Ama anlamadığın şey şu ki, hiçbir zafer tam değildir. Çünkü her zafer, bir yenilginin başlangıcıdır. Sen bu zaferin gölgesinde yaşarken, benim karanlığım seni ve ailenin her bir üyesini yavaşça yutuyor. Jey, senin kanınla yazılmış bir kader var. Ama o kader senin kontrolünde değil. Kan, her zaman dökülmeye mahkumdur. Bloodline... O çok değer verdiğin aile bağları... Zaman onları da yutacak. Çünkü hiçbir şey karanlığa direnemez. Sen bir efsane yaratmakla meşgulsün. Ama unuttuğun şey şu: her efsane, bir karanlıkla başlar ve bir karanlıkla son bulur. Roman’ı yıktın... Evet, belki de bu dünyada bir gölgeyi yok ettin. Ama sen bir şeyi unuttun. Gölgenin olmadığı yerde, karanlık büyür, daha da güçlenir. Ve ben o karanlığın vücut bulmuş hali, onun iradesinin yansımasıyım. Neo-Bloodline... Tama Tonga, Tanga Loa... Ailenin yeni yüzleri. Ancak Jey, karanlık onların da peşinde. Onların kaderi de senin gibi gölgeler tarafından belirlenmiş. Sen bir lider olduğunu sanıyorsun, ama aslında kendi karanlığında kaybolmuş bir zavallısın. Senin liderlik ettiğin her adımda, gölgeler seni izliyor. Her adımın, her nefesin, karanlık tarafından hesaplanıyor. Sen farkında değilsin, ama Bloodline'ın temelleri çürümüş durumda. Çünkü aile dediğin o yapı, aslında korku ve kontrol üzerine kurulmuş. Roman’ın saltanatı bunun bir kanıtıydı. Ve şimdi sen de aynı yoldasın. Farklı olduğunu mu sanıyorsun? Aynı gölgeler seni de izliyor, Jey. Sadece farkında değilsin. Sen ve ailen, ışığa çıktığınızı sanıyorsunuz. Roman’ı devirdiniz, özgürlüğünüzü ilan ettiniz. Ama işte en büyük hata burada yatıyor. Işık dediğin şey bir yanılsamadır. Çünkü en güçlü ışık bile karanlıkla birlikte gelir. Ve o karanlık, her zaman daha güçlüdür. Sen bir zaferin tadını çıkarırken, gölgeler çoktan sizi sarmaya başladı. Jey... Aileni kurtardığını düşündüğün her an, aslında onları daha derin bir çukurun içine itiyorsun. Tama ve Tanga... Hepsi seninle birlikte o çukurda kaybolacak. Bu bir meydan okuma değil, Jey. Bu bir kaçınılmazlık. Gölgeler kaçınılmazdır. Senin karanlığa karşı direnme çabaların boşuna. Sen ve Neo-Bloodline... Hepiniz bu karanlığın bir parçası olacaksınız. Gölgeler sizi yutacak. Siz birbirinize güvenmeye çalışacaksınız, ama karanlık yavaşça içten içe sizi parçalayacak. Tama, Tanga, sen... Hepsi sırayla düşecek. İlk çatlakları ben açacağım. Çünkü gerçek güç, sadece gölgelerde saklanır. Gerçek güç, karanlığın kollarında bulunur. Bu kemer... Bu sadece bir hatırlatma, Jey. Bu, karanlığın ne kadar güçlü olduğunun sembolü. Senin kan kardeşliğin, senin aile bağların... Hepsi bu kemerin karşısında hiçbir şey ifade etmiyor. Çünkü bu kemer, gerçek bir savaşın sembolü. Ben, gölgelerin efendisi olarak, bu ringlerde gerçek savaşı veriyorum. Senin ve ailenin hayal dünyasıyla değil, ruhlarla savaşan biriyim. Senin ruhun, karanlığa karşı koyamayacak. Kaderin çoktan mühürlendi, Jey. Neo-Bloodline yalnızca bir yanılsama. Gerçek olan tek şey, karanlığın her şeyi kapsayacak olması. Ve karanlıkta, kimse kaçamaz. Gölgeler her zaman geri döner, Jey. Ve sen... Ailenin sonunu izlemek zorunda kalacaksın. İlk adımı ben attım. Neo-Bloodline’ın ilk çatlağı çoktan açıldı. Bu yolda yalnızca ben kazanacağım. Çünkü karanlık asla kaybetmez. Kaçınılmaz olan budur. Senin ruhun, ailenin ruhu... Hepsi bu karanlıkta kaybolacak.
Gölgeler... her zaman kanla beslenir, Jey. Senin o çok değer verdiğin aile bağların, damarlarında akan kan... Hepsi yalnızca gölgelerin arzuladığı birer yakıt. Senin kanın, soyunun devamlılığı, kendine yüzyıllardır yüklediğin o değer... Hepsi bu karanlıkta hiçbir şey ifade etmiyor. Çünkü kan, karanlığa karşı koyamaz. Bloodline... Kendi ellerinle yarattığın bu yapı, kanla inşa edilmiş. Ama işte gerçek şu, Jey: Kan dökülmek içindir. Ve bu dökülen kan, yalnızca gölgeleri büyütür. Seninle aramızdaki fark bu, Jey. Sen gücünü kanından, ailenden alıyorsun. Ama ben... Ben gücümü gölgelerden alıyorum. Senin kanının akıttığı her damla, gölgelerin içinde kaybolacak. Çünkü kan geçicidir. Aileler düşer, imparatorluklar yıkılır, soylar tükenir. Ama gölgeler? Gölgeler her zaman geri döner. Onlar asla tükenmez, onlar hep var olur. Kanınla, ailenle ne kadar savaş verirsen ver... Karşılaştığın şey çok daha büyük, çok daha güçlü. Gölgeler senin başaramadığın şeyi çoktan başardı, Jey. Gölgeler her şeyin sonunu getirecek. Roman Reigns... Bir zamanlar senin kan kardeşin, liderin. Onu devirdiğinde kendini özgür sanıyordun. Ama özgürlük bir yanılsamadır, Jey. Özgürlük, yalnızca seni bir başka zincire bağlar. Senin zincirlerin artık kanın değil, karanlıktır. Roman'ın saltanatı sona erdiğinde, gerçek savaş yeni başlıyordu. Ve sen bunu hala anlamıyorsun. Gölgeler seni izliyor, Jey. Tama Tonga ve Tanga Loa… Onlar bile bu karanlıktan kaçamayacak. Onlar da senin gibi kan bağına güvendiler. Ama karanlık, kanı boğar. Ve kan döküldüğünde, karanlık her zaman galip gelir. Bu kemer... PGW World Television Championship... Bu yalnızca bir başlangıç. Bu yalnızca gölgelerin gerçek gücünün simgesi. Senin kan kardeşliğin, senin Neo-Bloodline'ının karşısında durabileceği hiçbir şey yok. Çünkü bu kemer, gölgelerden gelen bir hükümranlığın ilanıdır. Gerçek savaş, sizin ailenizle değil, ruhlarınızla olacak. Ve o savaş çoktan başladı, Jey. Bloodline'ın ilk çatlağı benim ellerimde açıldı. Tama ve Tanga... Onların da düşeceği günü bekle. Çünkü ben sadece fiziksel bir savaş açmıyorum, Jey. Ben ruhlarınızı karanlığa boğuyorum. Ve her geçen gün daha da güçleniyorum. Jey Uso, sen karanlıktan kaçabileceğini mi sanıyorsun? Sen aile bağlarınla, kanınla her şeyin üstesinden geleceğine mi inanıyorsun? Ama şunu aklından çıkarma: Kan döküldüğünde, karanlık hüküm sürer. Gölgeler, sizin kanınızla beslenecek. Kan bağlarınızla inşa ettiğiniz her şey, karanlıkta çökecek. Roman düştü... Tama ve Tanga düşecek... Ve sonunda, sen de karanlığa boyun eğeceksin. Jey. Kanınızın akışı durduğunda, gölgelerin sizi nasıl yuttuğunu izlemek zorunda kalacaksınız. Kaderinizi değiştiremeyeceksiniz, çünkü bu kaçınılmazdır. Bloodline... Gölgeler tarafından yargılanacak. Ve o yargı, kanın akışında verilecek.
Karanlığa bulaşmak… Ne kadar da cesurca, değil mi? Tarih boyunca çokları bunu denedi, Jey. Çokları karanlığı alt edebileceklerine, onu kontrol edebileceklerine inandılar. Ama gerçek şu ki, karanlık asla kontrol edilemez. O sadece vardır. Ve onu anlamayanlar, onu küçümseyenler... Tarihin karanlık sayfalarında kaybolup gitti. Onların isimleri artık sadece birer fısıltı, unutulmuş birer hatıra. Karanlığa el uzatanlar... O gölgeler tarafından yutuldu. Işığı kontrol etmek isteyenler, sonunda gölgelerde boğuldu. Sen ve senin gibi birçok kişi, Jey... Hepiniz aynı hataya düştünüz. Karanlığı anlamadan ona meydan okumak, sonu olmayan bir yolculuğa çıkmaktır. Bunu yapmaya cesaret edenlerin başına ne geldiğini bilmek ister misin? Onlar kayboldu... Hiçliğe karıştılar. Ve onları bu karanlıktan geri getirecek hiçbir güç olmadı. Kanlarının dökülmesi, sadece karanlığın güçlenmesine hizmet etti. Onların isimleri unutuldu, ama karanlık? Karanlık her zaman hatırlanır. Çünkü gölgeler, kazanan taraftır. Karanlığa bulaşmak... Hiç iyi bir fikir değil, Jey. Bunu geçmişte yapanlar, şimdi sadece birer silik hatıra. Sen de onların kaderini paylaşmak üzeresin. Gölgeler her şeyi kapsar. Işığa ne kadar yakın olursan ol, sonunda gölgeler seni bulur. Ve şunu asla unutma... Karanlıkla oynamak, bir daha geri dönmemek demektir. Sen ve ailen, çok yakında bunu anlayacaksınız.
Kamera yavaş yavaş uzaklaşır, Malakai Black arkasında gölgelerle kaplı bir iz bırakarak geriye çekilir. Ekran tamamen siyaha dönerken, Malakai’nin sesi son bir kez yankılanır..
“Unutma, Jey... Gölgeler her zaman galip gelir. Senin kaderin çoktan yazıldı.”