ubs arena elmont, new york
payback #50
Prestige Grand Wrestling tarihinin en özel şovlarından birisi sona erirken arka alanda CM Punk'ı görüyoruz. Kendisi PGW: Make a Wish etkinliği için birkaç özel çocukla vakit geçirmekte. Punk en sonunda hepsiyle sarılıyor ve çıkışa doğru ilerliyor. Tam bu sırada muhabirimiz kendisini yakalıyor.
Muhabir: Punk, iznin olursa son birkaç şey sormak istiyorum. Her şeyden önce tekrar PGW'da olmak nasıl bir his?
Punk gülüyor.
CM Punk: Tam da adamına sordun değil mi? Bilemiyorum... Halen bu konumda olmam garip geliyor. Birkaç hafta önce Miz beni aradığında da aynı hislere sahiptim. Telefonda konuşurken beni 50. şovda olmasını istediği "PGW Efsaneleri" arasında gördüğünü söyledi ve işte tam o an... O an bazı şeylerin değiştiğini anladım ve bu değişikliklerde ismim fazlasıyla önemli bir rol oynuyordu. Değişiklik derken beni son gördüğünüzde saçlarımın üç numara olmasından bahsetmiyorum.. En son bu ringde olduğum zaman belimde bu şirketin adını taşıyan ana kemer ve onun üzerinde de kendi ellerimle çizdiğim kocaman bir çarpı vardı. Şimdi ise bu şirketin en büyük düşmanının adı bazıları için "PGW Efsaneleri" arasında geçiyor ve işte bu alışık olmadığım türden bir değişiklik. PGW açıldığında da, buraya ilk adım attığım günde de, Londra'da ateşimin söndüğü günde de tek amacım şirketteki bu şirketteki çürümüşlüğe son vermekti. Öyle ya da böyle, şu an baktığımda karşımda gerçek bir güreş şirketi görüyorum ve bu bazı şeyleri başardığımın göstergesi. Ve evet... Judgement Day, Wyatt Family gibi çoğunluğun tehlikeli olarak gördüğü oluşumlara rağmen bunu düşünüyorum. Eğer gerçekten "güreş" kelimesini eskisi gibi yıpratacak bir durum ortada olsaydı emin ol bugün yerim spiker masası olmazdı ve üç tane harfin turuncu renkle yazılı olduğu tişörtü üzerime çekip kendi ekibimi kurardım.
Muhabir bu yanıta gülümsüyor.
Muhabir: Peki PAYBACK #50 senin için nasıldı? Herkes gördü ki ringe çıkmasan bile bir spikerden fazlasını yapmak zorunda kaldın.
CM Punk: Bazen sen ne kadar çabalarsan da hayat limon vermeye devam ediyor. Beni bilirsin, limonata yapmaktan çok uzak bir adamım ve durum böyle olunca acı çeken taraf sadece limonun ta kendisi oluyor. Yaşanan dramanın tek nedeni buydu. Jack Perry ağzını açmasa bile insanların yüzünün ekşimesine neden olan aptal bir çocuk. İşin üzücü tarafı ise kendisi eğitilecek türden değil. Bu yüzden her defasında ağzının payını alması gerekiyor.
Muhabir: İnsanlar şimdiden PGW Dream Match'leri arasına isminizi yazmaya başladı bile. Sence Perry ile yakın bir gelecekte ringe çıkma olasılığını göz önünde bulundurmalı mıyız?
CM Punk: Ah... Bugün defalarca kez dediğim gibi, PGW'nun şimdilik CM Punk'a ihtiyacı yok. Çünkü Jack Perry gibi aptal çocuklara rağmen, Roman Reigns gibi aile travmalarını rastgele insanlardan çıkarmaya çalışan adamlara rağmen ve -en can alıcısı- Alberto Del Rio gibi zavallıların şirketin tepesinde olmasına rağmen halen gerçek bir tehlike bulunmuyor. İnsanların beni tekrar ringde görmek istemesini çok iyi anlıyorum, emin olun tüm bu heriflerin kıçını sağlam bir şekilde tekmelemeyi ben de isterdim. Fakat buna daha zaman var. En azından uzun bir zaman...
?: Belki de korkuyorsundur.
Bu Dominik! CM Punk ile ilk defa karşı karşıyalar.
CM Punk: Pardon?
Dominik Mysterio: Beni duydun ese. Belki de tekrar ringlere dönüp tüm mirasını hiç etmekten korkuyorsundur. Tabii arkanda duran şeye miras dersen... Bana kalırsa sadece tek bir şeyden korkuyorsun... Bizden. Sana yapabileceklerimizden ve her şey bittiğinde özel şovlarda bile buralara uğrayamayacak hale gelmekten korkuyorsun.
Punk kahkaha atıyor.
CM Punk: Demek sizden korkuyorum... Yanıma gelip bunları söyleyebilecek cesareti bulmana ayrı şaşırdığımı söylemeliyim. Hangi işe yaramaz ekip üyeniz sana bu dersleri veriyor? Ciddiyim, onu canı gönülden tebrik etmek istiyorum. Carlito mu? Eğer oysa işini iyi yapıyor. Çünkü benim tanıdığım Dom biraz pısırıktı. O zamanlar çocuk falandı ama bilirsin... İnsanlar asıl o yaşlarda ne olacaklarını belli ederler. Eninde sonunda baban gibi olacağını sanardım ama görüyorum ki babanın çeyreği bile olamamışsın. Bu çakma Eddie Guerrero tripleriyle karşımda dururken benden ciddi olmamı bekliyorsun? Üzgünüm Dom. Sana baktığımda hissettiğim en son şey korku. Ayrıca hiç merak etme... Eğer gerçekten senden ve saz arkadaşlarından korktuğum bir güne uyanırsam emin ol kendi fişimi kendim çekerim.
.
Dominik Mysterio: Değiştiğimi senden duymak çok komik bir his Punk. Ben de sana baktığımda halen aynı iblisi görüyorum. Kız kardeşimin doğum günü kutlamasına gelip tüm ürkünçlüğüyle bize kabus yaratan o adamı görüyorum. Senin olayın da bu değil mi? Görünüşünü her sene bir bukalemun gibi değiştiriyorsun ama içindeki şeytanı asla serbest bırakmıyorsun. Tüm bunlara rağmen bazen ağzından gerçekler de kaçabiliyor. O gün, beni en son gördüğünde de tek bir konuda haklıydın... Babam korkak bir adamdı. O gece sana o yumruğu indirmediği için ondan ne kadar nefret ettiğimi tahmin edebiliyor musun? Bunu düşünmemi sen sağladın. İçimdeki kıvılcımı sen yarattın ama hikayenin sonunda o kıvılcımı kendi ellerimle söndürdüm. Çünkü ben onu affettim. Onu affettiğim anda da zincirlerimden kurtuldum. Şimdi anlıyor musun Punk? Ben ne senin hatırladığın Dominik'im, ne de bu insanların yakın geçmişte tanıdıklarını sandığı çocuğum... Kim olduğum ve sana neler yapacağım hakkında en ufak bir fikre sahip değilsin.
Dom konuşurken Punk daha da ciddi bir yüz ifadesine bürünüyor.
Dominik Mysterio: Senin deyiminle "saz arkadaşlarım" bugün sana acıdı. Ana olaydaki o kargaşada kim vurduya gitmen hiç de fena olmazdı. Fakat bunun da bize fazla bir getirisi olmazdı. Çünkü sen artık pek de önemli değilsin. Bu devirde eski PGW şampiyonları sinek gibi değersizler. Sen de artık sessizlerin sesi değilsin. Sen artık sadece... Bir sessin. Cılız, kimsenin duymadığı ve önemsemediği bir ses. Bunu sindirsen iyi olur ese. Çünkü seni burada bir daha gördüğümde kırılgan vücudun umurumda olmayacak.
Dominik arkasını dönüp gitmek için ilerliyor fakat Punk bir anda onun cebinden sarkan şeyi çekiyor- BİR ELMA! Punk elmayı çekip anında ısırıyor.
Dominik şaşkın ve bir yandan panikli bir ifadeyle ona bakıyor. Punk elmadan bir ısırık daha alıyor.
CM Punk: Carlito'nun şeftaliye geçtiğini sanıyordum... Bu Porto Riko elması değil mi?
Dominik iyice telaşlanıyor. Punk ise gülerek elmaya bakıyor.
CM Punk: Anlaşılan buraya bir dahaki uğrayışımda tek değişmeyen şey yine ben olacağım.
Punk elmayı çöp kutusuna fırlatıyor ve gülerek oradan uzaklaşıyor. Bu sırada kameralar kapanıyor.
payback #50
Prestige Grand Wrestling tarihinin en özel şovlarından birisi sona erirken arka alanda CM Punk'ı görüyoruz. Kendisi PGW: Make a Wish etkinliği için birkaç özel çocukla vakit geçirmekte. Punk en sonunda hepsiyle sarılıyor ve çıkışa doğru ilerliyor. Tam bu sırada muhabirimiz kendisini yakalıyor.
Muhabir: Punk, iznin olursa son birkaç şey sormak istiyorum. Her şeyden önce tekrar PGW'da olmak nasıl bir his?
Punk gülüyor.
CM Punk: Tam da adamına sordun değil mi? Bilemiyorum... Halen bu konumda olmam garip geliyor. Birkaç hafta önce Miz beni aradığında da aynı hislere sahiptim. Telefonda konuşurken beni 50. şovda olmasını istediği "PGW Efsaneleri" arasında gördüğünü söyledi ve işte tam o an... O an bazı şeylerin değiştiğini anladım ve bu değişikliklerde ismim fazlasıyla önemli bir rol oynuyordu. Değişiklik derken beni son gördüğünüzde saçlarımın üç numara olmasından bahsetmiyorum.. En son bu ringde olduğum zaman belimde bu şirketin adını taşıyan ana kemer ve onun üzerinde de kendi ellerimle çizdiğim kocaman bir çarpı vardı. Şimdi ise bu şirketin en büyük düşmanının adı bazıları için "PGW Efsaneleri" arasında geçiyor ve işte bu alışık olmadığım türden bir değişiklik. PGW açıldığında da, buraya ilk adım attığım günde de, Londra'da ateşimin söndüğü günde de tek amacım şirketteki bu şirketteki çürümüşlüğe son vermekti. Öyle ya da böyle, şu an baktığımda karşımda gerçek bir güreş şirketi görüyorum ve bu bazı şeyleri başardığımın göstergesi. Ve evet... Judgement Day, Wyatt Family gibi çoğunluğun tehlikeli olarak gördüğü oluşumlara rağmen bunu düşünüyorum. Eğer gerçekten "güreş" kelimesini eskisi gibi yıpratacak bir durum ortada olsaydı emin ol bugün yerim spiker masası olmazdı ve üç tane harfin turuncu renkle yazılı olduğu tişörtü üzerime çekip kendi ekibimi kurardım.
Muhabir bu yanıta gülümsüyor.
Muhabir: Peki PAYBACK #50 senin için nasıldı? Herkes gördü ki ringe çıkmasan bile bir spikerden fazlasını yapmak zorunda kaldın.
CM Punk: Bazen sen ne kadar çabalarsan da hayat limon vermeye devam ediyor. Beni bilirsin, limonata yapmaktan çok uzak bir adamım ve durum böyle olunca acı çeken taraf sadece limonun ta kendisi oluyor. Yaşanan dramanın tek nedeni buydu. Jack Perry ağzını açmasa bile insanların yüzünün ekşimesine neden olan aptal bir çocuk. İşin üzücü tarafı ise kendisi eğitilecek türden değil. Bu yüzden her defasında ağzının payını alması gerekiyor.
Muhabir: İnsanlar şimdiden PGW Dream Match'leri arasına isminizi yazmaya başladı bile. Sence Perry ile yakın bir gelecekte ringe çıkma olasılığını göz önünde bulundurmalı mıyız?
CM Punk: Ah... Bugün defalarca kez dediğim gibi, PGW'nun şimdilik CM Punk'a ihtiyacı yok. Çünkü Jack Perry gibi aptal çocuklara rağmen, Roman Reigns gibi aile travmalarını rastgele insanlardan çıkarmaya çalışan adamlara rağmen ve -en can alıcısı- Alberto Del Rio gibi zavallıların şirketin tepesinde olmasına rağmen halen gerçek bir tehlike bulunmuyor. İnsanların beni tekrar ringde görmek istemesini çok iyi anlıyorum, emin olun tüm bu heriflerin kıçını sağlam bir şekilde tekmelemeyi ben de isterdim. Fakat buna daha zaman var. En azından uzun bir zaman...
?: Belki de korkuyorsundur.
Bu Dominik! CM Punk ile ilk defa karşı karşıyalar.
CM Punk: Pardon?
Dominik Mysterio: Beni duydun ese. Belki de tekrar ringlere dönüp tüm mirasını hiç etmekten korkuyorsundur. Tabii arkanda duran şeye miras dersen... Bana kalırsa sadece tek bir şeyden korkuyorsun... Bizden. Sana yapabileceklerimizden ve her şey bittiğinde özel şovlarda bile buralara uğrayamayacak hale gelmekten korkuyorsun.
Punk kahkaha atıyor.
CM Punk: Demek sizden korkuyorum... Yanıma gelip bunları söyleyebilecek cesareti bulmana ayrı şaşırdığımı söylemeliyim. Hangi işe yaramaz ekip üyeniz sana bu dersleri veriyor? Ciddiyim, onu canı gönülden tebrik etmek istiyorum. Carlito mu? Eğer oysa işini iyi yapıyor. Çünkü benim tanıdığım Dom biraz pısırıktı. O zamanlar çocuk falandı ama bilirsin... İnsanlar asıl o yaşlarda ne olacaklarını belli ederler. Eninde sonunda baban gibi olacağını sanardım ama görüyorum ki babanın çeyreği bile olamamışsın. Bu çakma Eddie Guerrero tripleriyle karşımda dururken benden ciddi olmamı bekliyorsun? Üzgünüm Dom. Sana baktığımda hissettiğim en son şey korku. Ayrıca hiç merak etme... Eğer gerçekten senden ve saz arkadaşlarından korktuğum bir güne uyanırsam emin ol kendi fişimi kendim çekerim.
.
Dominik Mysterio: Değiştiğimi senden duymak çok komik bir his Punk. Ben de sana baktığımda halen aynı iblisi görüyorum. Kız kardeşimin doğum günü kutlamasına gelip tüm ürkünçlüğüyle bize kabus yaratan o adamı görüyorum. Senin olayın da bu değil mi? Görünüşünü her sene bir bukalemun gibi değiştiriyorsun ama içindeki şeytanı asla serbest bırakmıyorsun. Tüm bunlara rağmen bazen ağzından gerçekler de kaçabiliyor. O gün, beni en son gördüğünde de tek bir konuda haklıydın... Babam korkak bir adamdı. O gece sana o yumruğu indirmediği için ondan ne kadar nefret ettiğimi tahmin edebiliyor musun? Bunu düşünmemi sen sağladın. İçimdeki kıvılcımı sen yarattın ama hikayenin sonunda o kıvılcımı kendi ellerimle söndürdüm. Çünkü ben onu affettim. Onu affettiğim anda da zincirlerimden kurtuldum. Şimdi anlıyor musun Punk? Ben ne senin hatırladığın Dominik'im, ne de bu insanların yakın geçmişte tanıdıklarını sandığı çocuğum... Kim olduğum ve sana neler yapacağım hakkında en ufak bir fikre sahip değilsin.
Dom konuşurken Punk daha da ciddi bir yüz ifadesine bürünüyor.
Dominik Mysterio: Senin deyiminle "saz arkadaşlarım" bugün sana acıdı. Ana olaydaki o kargaşada kim vurduya gitmen hiç de fena olmazdı. Fakat bunun da bize fazla bir getirisi olmazdı. Çünkü sen artık pek de önemli değilsin. Bu devirde eski PGW şampiyonları sinek gibi değersizler. Sen de artık sessizlerin sesi değilsin. Sen artık sadece... Bir sessin. Cılız, kimsenin duymadığı ve önemsemediği bir ses. Bunu sindirsen iyi olur ese. Çünkü seni burada bir daha gördüğümde kırılgan vücudun umurumda olmayacak.
Dominik arkasını dönüp gitmek için ilerliyor fakat Punk bir anda onun cebinden sarkan şeyi çekiyor- BİR ELMA! Punk elmayı çekip anında ısırıyor.
Dominik şaşkın ve bir yandan panikli bir ifadeyle ona bakıyor. Punk elmadan bir ısırık daha alıyor.
CM Punk: Carlito'nun şeftaliye geçtiğini sanıyordum... Bu Porto Riko elması değil mi?
Dominik iyice telaşlanıyor. Punk ise gülerek elmaya bakıyor.
CM Punk: Anlaşılan buraya bir dahaki uğrayışımda tek değişmeyen şey yine ben olacağım.
Punk elmayı çöp kutusuna fırlatıyor ve gülerek oradan uzaklaşıyor. Bu sırada kameralar kapanıyor.