Görünüşte karanlık bir odaya adım atıyoruz. Odanın loş ışığında, Malakai Black bir sandalyede oturuyor. Yüzünde hafif bir gülümseme, gözlerinde ise uzun ve zorlu bir yolculuğun izleri var. TV Şampiyonluğu kemeri omzuna asılmış, parıltısı karanlığı kesiyor. Bir süre sessizlik hâkim. Sonra, Black’in sesi yankılanıyor, yavaş ve ürkütücü bir şekilde konuşmaya başlıyor.
Malakai Black: Uzun zaman önce başladım bu yola. Birçoğunuz beni ilk gördüğünüzde, ben sadece bir adamdım, bir savaşçı. Ama şimdi... şimdi gözlerinizin önünde duran sadece bir adam değil. Ben artık bir efsaneyim. Bir figürüm. Karanlıkta yaşayan, karanlığı kucaklayan bir varlık. Ve bu varlık, bu yolculuk kolay olmadı... (kemerini tutarak) Bu metal parçası, sizin gözünüzde bir zafer, bir unvan olabilir. Ama benim için, çok daha fazlası. Bu, acının... bu, karanlıkta yürüyen bir adamın hikayesinin bir sembolü. NOW... Orada başladı benim yolum. Heritage Championship... O kemer, sadece 15 gün benimle kaldı. Bir göz açıp kapayıncaya kadar kayıp gitti elimden. O zamanlar gençtim, açgözlüydüm, her şeyin hızla geleceğini sanıyordum. Ama bu dünya, bu ring, bu hayat bana sert bir ders verdi. Bu ders, başarının sabırla, acıyla, fedakarlıkla kazanıldığını öğretti bana. PGW’ye geldiğimde işler değişti. Bu kez, hedeflerim daha büyüktü. Ama karşımda sadece rakipler değil, dağlar vardı. O dağların en yükseği, en zorlusu, Chris Brookes’tu. PURE Championship... O unvan için dövüştüm, savaştım, mücadele ettim. Ve kaybettim. Ama kaybetmek, benim için bir son olmadı. Her yara, her kayıp, bana karanlıkta nasıl hayatta kalacağımı öğretti. Sonra Kenny Omega geldi... Omega, başka bir dağ, başka bir engel. Ama bu engellerin, bu devlerin amacı vardı. Onlar, beni durdurmak için, beni yolumdan saptırmak için konmuştu önüme. Ve ben, hiçbir zaman kolay olanı seçmedim. Zaten kolay olan şeyler beni asla ilgilendirmedi. Kolay zaferlerin tadı olmaz. Omega, karşıma çıktı, bir kez daha düştüm. Ama ayağa kalktım. Çünkü bu karanlıkta yaşamak, sadece hayatta kalmak değil. Karanlığı anlamak, ona boyun eğmeden onunla yaşamayı öğrenmek. Karanlıkla yürümeyi bilmek gerekiyor bu yolda. Ve sonra The System… Enzo... Onlar da yoluma çıktılar. Bu adamlar, hedefimden saptırmaya çalışan sadece birer taştı. Ama ben karanlığı kucakladım. Beni karanlıkla korkutabileceklerini sandılar. Karanlık onların gözünü korkuturken, ben o karanlığın içinde bir ışık buldum. Işık diyorum, çünkü o ışık, gerçekte ne olduğumuzu, neye dönüştüğümüzü gösterir. Enzo, The System... Onlar sadece engellerdi. Onlar beni güçlendirdi. Ben karanlıkta hayatta kalmayı öğrendim. Ve o hayatta kalış, beni daha da güçlü yaptı.
Ve nihayet, Bray Wyatt... Bray, bir ruhani savaşçıdır, bir gölgedir. Ama bilmediği bir şey vardı... O gölge, karanlıkta yalnızca bana güç katar. Ben karanlığın ta kendisiyim, Bray. O gölgenin içinde kaybolacağını düşünüyordun, ama karşında karanlığın gerçek sahibini buldun. Karanlık bana asla zarar veremez, çünkü ben ondan yaratıldım. Ve şimdi, Payback 50... Husky Harris... (gülümser) O anı unutmayacağım. Herkes o anın bir zafer anı olduğunu sandı. Ama hayır. O an, bir teslimiyet anıydı. Bray Wyatt, Husky Harris'e dönüştüğünde, ben onun tüm maskesini indirdim. Ve o anda zafer benimdi. Bu kemer... (kemeri omzuna alır) Bu unvan, zaferin simgesi olabilir sizin için. Ama benim için bir şeyin başlangıcı. Karanlıkta savaşarak kazanılan bir mücadelenin sonucu. Ben bu kemeri kolay kazanmadım. Chris Brookes’tan Kenny Omega’ya, The System’den Enzo’ya ve sonunda Bray Wyatt’a kadar herkes beni bu yoldan çekmeye çalıştı. Ama şimdi, bu kemerle birlikte karanlığın gerçek sahibi kim olduğunu gösteriyor. Ben pes etmedim. Pes edenler, karanlıkta kaybolanlardır. Ben ise o karanlıkta kendimi buldum. Şimdi bu unvan benimle. Bu bir son değil. Bu, yeni bir başlangıç. Çünkü karanlıkta bir defa kaybolduğunuzda, ışık size yol göstermez. Sadece karanlık büyür. Ve bu büyüyen karanlıkla birlikte ben de büyüyeceğim. Karşıma kim çıkarsa çıksın, onlar karanlığa teslim olacak. Bray Wyatt düştü... Husky Harris yeniden dirildi, ama ben onu tekrar karanlığa gömdüm. Ben, Malakai Black. Karanlık benim yuvam. Karanlık benim silahım. Karanlık, benim gerçekliğim. Ve bu karanlık, artık hepimizin kaderi. Kendinizi ona hazırlayın. Çünkü karanlık her zaman kazanır. Ve ben... her zaman kazanacağım.
Kameralar, uzun bir süre Malakai'ye odaklandıktan ekran yavaşça kararıyor.
Malakai Black: Uzun zaman önce başladım bu yola. Birçoğunuz beni ilk gördüğünüzde, ben sadece bir adamdım, bir savaşçı. Ama şimdi... şimdi gözlerinizin önünde duran sadece bir adam değil. Ben artık bir efsaneyim. Bir figürüm. Karanlıkta yaşayan, karanlığı kucaklayan bir varlık. Ve bu varlık, bu yolculuk kolay olmadı... (kemerini tutarak) Bu metal parçası, sizin gözünüzde bir zafer, bir unvan olabilir. Ama benim için, çok daha fazlası. Bu, acının... bu, karanlıkta yürüyen bir adamın hikayesinin bir sembolü. NOW... Orada başladı benim yolum. Heritage Championship... O kemer, sadece 15 gün benimle kaldı. Bir göz açıp kapayıncaya kadar kayıp gitti elimden. O zamanlar gençtim, açgözlüydüm, her şeyin hızla geleceğini sanıyordum. Ama bu dünya, bu ring, bu hayat bana sert bir ders verdi. Bu ders, başarının sabırla, acıyla, fedakarlıkla kazanıldığını öğretti bana. PGW’ye geldiğimde işler değişti. Bu kez, hedeflerim daha büyüktü. Ama karşımda sadece rakipler değil, dağlar vardı. O dağların en yükseği, en zorlusu, Chris Brookes’tu. PURE Championship... O unvan için dövüştüm, savaştım, mücadele ettim. Ve kaybettim. Ama kaybetmek, benim için bir son olmadı. Her yara, her kayıp, bana karanlıkta nasıl hayatta kalacağımı öğretti. Sonra Kenny Omega geldi... Omega, başka bir dağ, başka bir engel. Ama bu engellerin, bu devlerin amacı vardı. Onlar, beni durdurmak için, beni yolumdan saptırmak için konmuştu önüme. Ve ben, hiçbir zaman kolay olanı seçmedim. Zaten kolay olan şeyler beni asla ilgilendirmedi. Kolay zaferlerin tadı olmaz. Omega, karşıma çıktı, bir kez daha düştüm. Ama ayağa kalktım. Çünkü bu karanlıkta yaşamak, sadece hayatta kalmak değil. Karanlığı anlamak, ona boyun eğmeden onunla yaşamayı öğrenmek. Karanlıkla yürümeyi bilmek gerekiyor bu yolda. Ve sonra The System… Enzo... Onlar da yoluma çıktılar. Bu adamlar, hedefimden saptırmaya çalışan sadece birer taştı. Ama ben karanlığı kucakladım. Beni karanlıkla korkutabileceklerini sandılar. Karanlık onların gözünü korkuturken, ben o karanlığın içinde bir ışık buldum. Işık diyorum, çünkü o ışık, gerçekte ne olduğumuzu, neye dönüştüğümüzü gösterir. Enzo, The System... Onlar sadece engellerdi. Onlar beni güçlendirdi. Ben karanlıkta hayatta kalmayı öğrendim. Ve o hayatta kalış, beni daha da güçlü yaptı.
Ve nihayet, Bray Wyatt... Bray, bir ruhani savaşçıdır, bir gölgedir. Ama bilmediği bir şey vardı... O gölge, karanlıkta yalnızca bana güç katar. Ben karanlığın ta kendisiyim, Bray. O gölgenin içinde kaybolacağını düşünüyordun, ama karşında karanlığın gerçek sahibini buldun. Karanlık bana asla zarar veremez, çünkü ben ondan yaratıldım. Ve şimdi, Payback 50... Husky Harris... (gülümser) O anı unutmayacağım. Herkes o anın bir zafer anı olduğunu sandı. Ama hayır. O an, bir teslimiyet anıydı. Bray Wyatt, Husky Harris'e dönüştüğünde, ben onun tüm maskesini indirdim. Ve o anda zafer benimdi. Bu kemer... (kemeri omzuna alır) Bu unvan, zaferin simgesi olabilir sizin için. Ama benim için bir şeyin başlangıcı. Karanlıkta savaşarak kazanılan bir mücadelenin sonucu. Ben bu kemeri kolay kazanmadım. Chris Brookes’tan Kenny Omega’ya, The System’den Enzo’ya ve sonunda Bray Wyatt’a kadar herkes beni bu yoldan çekmeye çalıştı. Ama şimdi, bu kemerle birlikte karanlığın gerçek sahibi kim olduğunu gösteriyor. Ben pes etmedim. Pes edenler, karanlıkta kaybolanlardır. Ben ise o karanlıkta kendimi buldum. Şimdi bu unvan benimle. Bu bir son değil. Bu, yeni bir başlangıç. Çünkü karanlıkta bir defa kaybolduğunuzda, ışık size yol göstermez. Sadece karanlık büyür. Ve bu büyüyen karanlıkla birlikte ben de büyüyeceğim. Karşıma kim çıkarsa çıksın, onlar karanlığa teslim olacak. Bray Wyatt düştü... Husky Harris yeniden dirildi, ama ben onu tekrar karanlığa gömdüm. Ben, Malakai Black. Karanlık benim yuvam. Karanlık benim silahım. Karanlık, benim gerçekliğim. Ve bu karanlık, artık hepimizin kaderi. Kendinizi ona hazırlayın. Çünkü karanlık her zaman kazanır. Ve ben... her zaman kazanacağım.
Kameralar, uzun bir süre Malakai'ye odaklandıktan ekran yavaşça kararıyor.