(( Kameralar karanlık, loş bir odada açıldığında, Malakai Black ve Buddy Matthews’u yan yana görüyoruz. Ortada duran bir metal kase, odanın merkezine dikkat çekerken, arka planda yanmakta olan siyah mumlar mekana mistik bir hava katıyor. Malakai Black, hareketsiz bir şekilde, derin düşüncelerle kameraya bakıyor. Sessiz bir anın ardından, sakin ama içten bir öfkeyle konuşmaya başlar. ))
Malakai Black:
Enzo Amore... Real1... Ne adın olursa olsun, söylediğin her kelime boş bir yankıdan ibaret. Ben karanlığın içinden doğmuş biriyim, gölgelerin bir parçasıyım. Sen ise ışığın aldatıcı parıltısına kapılan, bu dünyanın sana sunduğu sahte ödüllerle kendini kandıran bir çocuk. ‘Nasıl gidiyor?’ diye soruyorsun, ama cevabını alacak yüreğe sahip misin? Çünkü sorunun cevabı senin başa çıkamayacağın kadar acı olacak. Senin sorunun şu, Enzo... Sen, bu ringde hayatta kalmanın yalnızca şov ve sözlerden ibaret olduğunu sanıyorsun. Ama bilmediğin bir şey var; bu savaş alanında gerçek güç, sahnede mikrofon tutarak değil, karanlığın içinde bir canavar olmayı öğrenerek kazanılır. Sen o canavarı tanımıyorsun. Ama ben tanıyorum. Karanlığın bana sunduğu her darbe, beni daha güçlü kıldı. Gölgeler içinde ne zaman kaybolsam, geri döndüğümde daha korkunç, daha amansız oldum. Senin ışığın, Enzo, benim karanlığımı tüketemez. Beni senin gibilerden ayıran şey ne biliyor musun? Ben sınırları tanımam. Ne inançlarım, ne de dostlarım beni sınırlar. Senin için zaferler, kazançlar, Vegas geceleri önemlidir. Ama benim için bu dünya yalnızca geçici bir sahnedir. Beni kısıtlayan bir egom yok, çünkü ben gölgelerden beslenirim. Bu yüzden, bana saldırdığında, beni küçük görmeye kalktığında, kendine şunu sormalısın: ‘Karanlıkla nasıl başa çıkacağım?’ Sen karanlık nedir bilmediğini söylüyorsun. Hayatının en zor anını, iftiraya uğradığın anı karanlık olarak görüyorsun. Ama senin karanlık sandığın şey, benim her gün içinden geçtiğim bir yolculuk. İftira mı? Karanlık, ruhunun derinliklerinde saklı olan canavarı kucaklamaktır. O canavara boyun eğmek yerine onunla savaşmak, onu yönlendirmektir. Sen bunu yapamadın, çünkü senin omurgan o karanlığı taşıyacak kadar güçlü değil. Sen benim rakibim bile değilsin, Enzo. Senin bana meydan okuman, bir karıncanın fırtınaya karşı durmaya çalışması gibi. System'i çağırmamışsın, ama bu savaş artık sadece senin ve benim savaşım değil. House of Black, karanlığın gerçek krallığını yaratmak için burada. Senin gibiler, bu dünya için çok uzun süre saltanat sürdü. Şimdi ise karanlık yükseliyor, gölgeler büyüyor. Lockdown’da sana bir ders vereceğim, Enzo. Beni hafife almanın bedelini ödeyeceksin. Buddy, Brody, System... Bunlar sadece başlangıç. Sen bir G olduğunu düşünüyorsun, ama gerçek şu ki, sen sadece birer piyonun. Kendi gücünü abartıyorsun. O ringe çıktığında tek duyacağın şey, karanlığın fısıltıları olacak. Ve bu fısıltılar, seni yok oluşa çağıracak. Sen daha ‘BADA-BOOM’ demeden, ben seni yok edeceğim. Enzo Amore, Lockdown’da ışıkların sönecek. O sahne ışığın seni koruyamayacak. Sonunda karanlığa bakacaksın, ama bakışlarını kaçırmak yerine gözlerini sabitleyeceksin. Ve o an, karşında gerçek karanlığı bulacaksın... House of Black’in yargısını.
Karanlık seni bekliyor. Cevabım mı? (Yavaşça kameraya yaklaşıp göz kırpar.) Gayet iyiyim. Tek bir hareketinle her şey sona erecek, Enzo... Zamanın geldi.
Çok konuşuyorsun. Kelimelerin boşluğun içinde yankılanırken, karşında duran gerçeği göremiyorsun. Senin için hayat bir oyun sahnesi, şöhret bir takas aracı, ve sözlerin seni kurtaracak bir kalkanmış gibi davranıyorsun. Ama gerçekte, tüm o şov ve parlak ışıklar altında bir boşluk yatıyor. Sorduğun o sorunun cevabını gerçekten duymak ister misin? Çünkü o cevap seni parçalayacak, senin inşa ettiğin sahte dünyayı yıkacak. Sen gücün ne olduğunu anlamıyorsun. Sistem mi dedin? Onların varlığı seni rahatsız ediyor. Ama asıl tehdit, senin anlayamayacağın kadar derinlerde. Bir kılıç gibi keskin bir gerçek var, Enzo: Ben bir savaşçıyım, sen ise bu arenada kaybolmuş bir şarlatan. Karanlık, seni içine çekmek için burada, ve sen bu karanlığın ortasında kaybolacaksın. Vegas'taki hayatınla, kazandığın paralarla övünüyorsun. Ama şunu anlamalısın, paranın ve şöhretin, karanlığın içinde hiçbir değeri yok. Burada, gölgelerin içinde, sana hiçbir şey kazandırmazlar. Ben ne paranın ne de ışığın peşindeyim. Benim aradığım şey daha derin, daha karanlık... Senin gibi küçük insanların anlamayacağı kadar büyük bir gerçek. Sistem mi? Dostlar mı? Bunlar senin için birer kalkan olabilir. Ama burada, bu ringde, seni hiçbir şey korumayacak. Karanlık, seni bulacak, seni saracak, ve kaçacak bir yerin kalmayacak. Kendini koruman için etrafına kimleri dizersen diz, karanlık seni yutacak. Bir dövme mi? Bir özentilik mi? Bunlar mı seni bu kadar cesur kılan? Sen, benim gücümü anlamıyorsun, Enzo. Beni gördüğünde neyle karşı karşıya olduğunu bilemeyeceksin. Kendi inançlarına sıkı sıkıya sarıldığın bir dünyada yaşıyorsun, ama ben bu dünyayı yıkmak için buradayım. Geri dönüp baktığında, senin dünyanı darmadağın edenin ben olduğumu anlayacaksın. Sana şunu söyleyeyim, Enzo: Lockdown geldiğinde, o ringe çıktığında, güvende olduğunu düşündüğün hiçbir şey seni kurtaramayacak. Kendi gölgelerinde kaybolacaksın, ve sen ne olduğunu anlamadan her şey sona erecek. O büyük konuşmaların, o sahte cesaretin, hiçbir işe yaramayacak. Karanlık seni çevrelediğinde, nefes alacak bir yer bulamayacaksın. Senin gerçek yüzünü ortaya çıkaracağım, Enzo. O sahte maskeni paramparça edeceğim. Sistem sana yardım edemeyecek, dostların sana ulaşamayacak. Sadece karanlığın içinde kaybolmuş bir adam olarak kalacaksın. Senin için bitiş yaklaşıyor... Ve ben seni yıkarken, tüm dünya seni izleyecek. Unutma Enzo, sonunda gölgelerin içinde yalnızca bir fısıltı kalacak: ‘Malakai Black her şeyi aldı.’ İşte o zaman bana nasıl olduğunu bir kez daha sorarsın... Ama bu kez cevabım daha farklı olacak: Her şey sona erdi.
(( Bu sırada Buddy Matthews, Malakai’nin yanında durarak elindeki bir fotoğrafı gösterir. Fotoğrafta Enzo ve The System yer alıyordur. Malakai Black sessizce Buddy’ye başıyla onay verir. Buddy, fotoğrafı yavaşça metal kasenin içine bırakır. Ardından bir kibrit yakarak fotoğrafı ateşe verir. Fotoğraf yanarken Malakai’nin yüzünde soğuk bir gülümseme belirir ve konuşur.))
İşte bu senin sonun, Enzo. Bu yanan fotoğraf, senin ve yanındakilerin kaderini simgeliyor. Karanlık her şeyi yutar. Sen kaçmaya çalıştıkça, seni daha da içine çeker. House of Black yargısını verdi, ve bu yargının geri dönüşü yok. Lockdown geldiğinde, her şey sona erecek.
(Fotoğraf tamamen yanıp kül olurken, Malakai son bir kez kameraya döner ve fısıldayarak sözlerini tamamlar.)
Her şey bittiğinde, bana bir kez daha soracaksın: Nasıl gidiyor?
Ve cevabım net olacak… Karanlık seni yendi.
(( Kameralar, fotoğrafın küllerinin metal kasenin içinde yavaşça eridiği görüntüyle kapanır. ))
Malakai Black:
Enzo Amore... Real1... Ne adın olursa olsun, söylediğin her kelime boş bir yankıdan ibaret. Ben karanlığın içinden doğmuş biriyim, gölgelerin bir parçasıyım. Sen ise ışığın aldatıcı parıltısına kapılan, bu dünyanın sana sunduğu sahte ödüllerle kendini kandıran bir çocuk. ‘Nasıl gidiyor?’ diye soruyorsun, ama cevabını alacak yüreğe sahip misin? Çünkü sorunun cevabı senin başa çıkamayacağın kadar acı olacak. Senin sorunun şu, Enzo... Sen, bu ringde hayatta kalmanın yalnızca şov ve sözlerden ibaret olduğunu sanıyorsun. Ama bilmediğin bir şey var; bu savaş alanında gerçek güç, sahnede mikrofon tutarak değil, karanlığın içinde bir canavar olmayı öğrenerek kazanılır. Sen o canavarı tanımıyorsun. Ama ben tanıyorum. Karanlığın bana sunduğu her darbe, beni daha güçlü kıldı. Gölgeler içinde ne zaman kaybolsam, geri döndüğümde daha korkunç, daha amansız oldum. Senin ışığın, Enzo, benim karanlığımı tüketemez. Beni senin gibilerden ayıran şey ne biliyor musun? Ben sınırları tanımam. Ne inançlarım, ne de dostlarım beni sınırlar. Senin için zaferler, kazançlar, Vegas geceleri önemlidir. Ama benim için bu dünya yalnızca geçici bir sahnedir. Beni kısıtlayan bir egom yok, çünkü ben gölgelerden beslenirim. Bu yüzden, bana saldırdığında, beni küçük görmeye kalktığında, kendine şunu sormalısın: ‘Karanlıkla nasıl başa çıkacağım?’ Sen karanlık nedir bilmediğini söylüyorsun. Hayatının en zor anını, iftiraya uğradığın anı karanlık olarak görüyorsun. Ama senin karanlık sandığın şey, benim her gün içinden geçtiğim bir yolculuk. İftira mı? Karanlık, ruhunun derinliklerinde saklı olan canavarı kucaklamaktır. O canavara boyun eğmek yerine onunla savaşmak, onu yönlendirmektir. Sen bunu yapamadın, çünkü senin omurgan o karanlığı taşıyacak kadar güçlü değil. Sen benim rakibim bile değilsin, Enzo. Senin bana meydan okuman, bir karıncanın fırtınaya karşı durmaya çalışması gibi. System'i çağırmamışsın, ama bu savaş artık sadece senin ve benim savaşım değil. House of Black, karanlığın gerçek krallığını yaratmak için burada. Senin gibiler, bu dünya için çok uzun süre saltanat sürdü. Şimdi ise karanlık yükseliyor, gölgeler büyüyor. Lockdown’da sana bir ders vereceğim, Enzo. Beni hafife almanın bedelini ödeyeceksin. Buddy, Brody, System... Bunlar sadece başlangıç. Sen bir G olduğunu düşünüyorsun, ama gerçek şu ki, sen sadece birer piyonun. Kendi gücünü abartıyorsun. O ringe çıktığında tek duyacağın şey, karanlığın fısıltıları olacak. Ve bu fısıltılar, seni yok oluşa çağıracak. Sen daha ‘BADA-BOOM’ demeden, ben seni yok edeceğim. Enzo Amore, Lockdown’da ışıkların sönecek. O sahne ışığın seni koruyamayacak. Sonunda karanlığa bakacaksın, ama bakışlarını kaçırmak yerine gözlerini sabitleyeceksin. Ve o an, karşında gerçek karanlığı bulacaksın... House of Black’in yargısını.
Karanlık seni bekliyor. Cevabım mı? (Yavaşça kameraya yaklaşıp göz kırpar.) Gayet iyiyim. Tek bir hareketinle her şey sona erecek, Enzo... Zamanın geldi.
Çok konuşuyorsun. Kelimelerin boşluğun içinde yankılanırken, karşında duran gerçeği göremiyorsun. Senin için hayat bir oyun sahnesi, şöhret bir takas aracı, ve sözlerin seni kurtaracak bir kalkanmış gibi davranıyorsun. Ama gerçekte, tüm o şov ve parlak ışıklar altında bir boşluk yatıyor. Sorduğun o sorunun cevabını gerçekten duymak ister misin? Çünkü o cevap seni parçalayacak, senin inşa ettiğin sahte dünyayı yıkacak. Sen gücün ne olduğunu anlamıyorsun. Sistem mi dedin? Onların varlığı seni rahatsız ediyor. Ama asıl tehdit, senin anlayamayacağın kadar derinlerde. Bir kılıç gibi keskin bir gerçek var, Enzo: Ben bir savaşçıyım, sen ise bu arenada kaybolmuş bir şarlatan. Karanlık, seni içine çekmek için burada, ve sen bu karanlığın ortasında kaybolacaksın. Vegas'taki hayatınla, kazandığın paralarla övünüyorsun. Ama şunu anlamalısın, paranın ve şöhretin, karanlığın içinde hiçbir değeri yok. Burada, gölgelerin içinde, sana hiçbir şey kazandırmazlar. Ben ne paranın ne de ışığın peşindeyim. Benim aradığım şey daha derin, daha karanlık... Senin gibi küçük insanların anlamayacağı kadar büyük bir gerçek. Sistem mi? Dostlar mı? Bunlar senin için birer kalkan olabilir. Ama burada, bu ringde, seni hiçbir şey korumayacak. Karanlık, seni bulacak, seni saracak, ve kaçacak bir yerin kalmayacak. Kendini koruman için etrafına kimleri dizersen diz, karanlık seni yutacak. Bir dövme mi? Bir özentilik mi? Bunlar mı seni bu kadar cesur kılan? Sen, benim gücümü anlamıyorsun, Enzo. Beni gördüğünde neyle karşı karşıya olduğunu bilemeyeceksin. Kendi inançlarına sıkı sıkıya sarıldığın bir dünyada yaşıyorsun, ama ben bu dünyayı yıkmak için buradayım. Geri dönüp baktığında, senin dünyanı darmadağın edenin ben olduğumu anlayacaksın. Sana şunu söyleyeyim, Enzo: Lockdown geldiğinde, o ringe çıktığında, güvende olduğunu düşündüğün hiçbir şey seni kurtaramayacak. Kendi gölgelerinde kaybolacaksın, ve sen ne olduğunu anlamadan her şey sona erecek. O büyük konuşmaların, o sahte cesaretin, hiçbir işe yaramayacak. Karanlık seni çevrelediğinde, nefes alacak bir yer bulamayacaksın. Senin gerçek yüzünü ortaya çıkaracağım, Enzo. O sahte maskeni paramparça edeceğim. Sistem sana yardım edemeyecek, dostların sana ulaşamayacak. Sadece karanlığın içinde kaybolmuş bir adam olarak kalacaksın. Senin için bitiş yaklaşıyor... Ve ben seni yıkarken, tüm dünya seni izleyecek. Unutma Enzo, sonunda gölgelerin içinde yalnızca bir fısıltı kalacak: ‘Malakai Black her şeyi aldı.’ İşte o zaman bana nasıl olduğunu bir kez daha sorarsın... Ama bu kez cevabım daha farklı olacak: Her şey sona erdi.
(( Bu sırada Buddy Matthews, Malakai’nin yanında durarak elindeki bir fotoğrafı gösterir. Fotoğrafta Enzo ve The System yer alıyordur. Malakai Black sessizce Buddy’ye başıyla onay verir. Buddy, fotoğrafı yavaşça metal kasenin içine bırakır. Ardından bir kibrit yakarak fotoğrafı ateşe verir. Fotoğraf yanarken Malakai’nin yüzünde soğuk bir gülümseme belirir ve konuşur.))
İşte bu senin sonun, Enzo. Bu yanan fotoğraf, senin ve yanındakilerin kaderini simgeliyor. Karanlık her şeyi yutar. Sen kaçmaya çalıştıkça, seni daha da içine çeker. House of Black yargısını verdi, ve bu yargının geri dönüşü yok. Lockdown geldiğinde, her şey sona erecek.
(Fotoğraf tamamen yanıp kül olurken, Malakai son bir kez kameraya döner ve fısıldayarak sözlerini tamamlar.)
Her şey bittiğinde, bana bir kez daha soracaksın: Nasıl gidiyor?
Ve cevabım net olacak… Karanlık seni yendi.
(( Kameralar, fotoğrafın küllerinin metal kasenin içinde yavaşça eridiği görüntüyle kapanır. ))
